Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 639

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.723 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6381
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yakaladım O Şafağı

Sponsorlu Bağlantılar


tohum oldum
savruldum dörtbir yana
yeşerdim kıraç kıraç
çiçeklendim güllendim
göremedim şafağını bozkırın
tutamadım şafağını bozkırın
vuramadım türkülere vay anam
diyemedim kimselere bu aşkı

geyik oldum vurdum sapa yollara
bir ben düştüm kan içinde bir avcı
türkü oldum yaylaları dolaştım
akıp gittim göçlerle
duruldum çadırlarda
kelepçeler karakollar süngüler candarmalar
göz oldum gözlemekten
bıçak oldum doydum kana vay anam
göremedim şafağını bozkırın
tutamadım şafağını bozkırın
vuramadım türkülere vay anam
diyemedim kimselere bu aşkı

gözlerinin en sonunda
yakaladım gecesinde gözlerinin
yakaladım kuytularda
açan gülün yalnızlığını
inceciktin karanlıktın uzaktın
turnalara katar katar aştı dağları
nakışlar dizin dizin düştü yollara
göz değildin - gözlerdin kalabalıkta
el değildin ellerdin
acılı bir bayramda
çekip giden trendin şafakta inen uçak
iniltiydin akşamlarımda
sabak vakti bir bardak su tenimde
diken diken kavrulduğum
tohum olup savrulduğum
yıllar yılı aradığım
o şafak sendin işte

küskünlükler üstünde
yalnızlıklar üstünde
saydamlaşmış mavilikler üstünde
başkaldıran kölelikler üstünde
tül altında bebek yüzü üstünde
açan şafak o şafak

o şafak sendin işte
bir bulvar gecesinde
yakaladım seni ben
o şafak sendin işte
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6382
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aynaların Ötesi

Sponsorlu Bağlantılar


Her ne kusur varsa geçen zamanda;
Suçsuzdur aynalar, ela gözlü yar
Mecnunlar Mevla'yı bulursa canda,
El olur Leylalar ela gözlü yar

Güzel açar güzelliğin sergisin
Gün ağartır kara saçın örgüsün...
Muhabbet faslında ölüm türküsün
Kim söyler, kim çalar ela gözlü yar

Estikçe iş çıkar işin içinde;
Gençliğin hasret yer sevda göçünde
Bilmez misin, dört mevsimin üçünde
Kar olur yaylalar, ela gözlü yar

Alı al, yeşili yeşilde ara;
Ahirete gider kalbdeki yara...
Ne yapsan bir daha çıkmaz dallara,
Dökülen ayvalar ela gözlü yar

Vakit dolar, nakit biter kasanda...
Sevda bir kitaptır gönül masanda;
Okusan da olur, okumasan da...
Kapanır sayfalar ela gözlü yar
taşkalpli - avatarı
taşkalpli
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6383
taşkalpli - avatarı
Ziyaretçi
8 DEĞİŞİK YÖNDEN DOSTLUK


Yüzyüze dostluklar vardır.
Güneşle ayçiçeğinin dostluğu böyle bir dostluktur mesela. Ayçiçeği
sabahtan akşama kadar hiç ayıramaz yüzünü güneşten
...

Uzak dostluklar vardır.
Denizlerin ortasındaki bir adayla, dağların arasındaki bir göl,
birbirlerinin uzak dostlarıdır. Dostluklarını gündüz kuşlarla, gece
yıldızlarla iletirler birbirlerine...

Sessiz dostluklar vardır.
Dilsiz bir adamla, duymayan bir başka adamın elleri arasında sessiz
bir dostluk oluşur. Her şeyden konuşur sessizce bu eller...

Zorunlu dostluklar vardır.
Pazarla pazartesinin dostluğu gibi. Pazar ağır bir gündür, Pazartesi
hızlı bir gün... Ayak uyduramazlar birbirlerine. Ama dost olmak,
yanyana durmak zorundadırlar...

Uzun dostluklar vardır.
İkindi güneşinin altında uzayan gölgeler birbirlerine kavuşurlar ve
uzun boylu bir dostluk oluşur aralarında...


Günün birinde ölen dostluklar vardır.
Bir bahçe içindeki ahşap ev ile yanıbaşında duran ceviz ağacının
dostluğu gibi... Birgün kocaman elli adamlar ve kocaman gövdeli
makinalar o bahçeye girip de, bir süre sonra evin ve ceviz ağacının
yerinde asık suratlı binalar yükseldiği zaman ölen dostluklar...


Vakitsiz dostluklar vardır.
Bir peçete, bir kağıt mendil vakitsizce dostu oluverir gözlerimizin...
Ya da ayrılırken verilen bir dal karanfil ellerimize o anda gelen
dostluktur...

Bakımsız dostluklar vardır bir de...
Zaten var, zaten dostuz deyip yıllarca bir telefonun, bir kaç cümlelik
mektubun bile çok görüldüğü dostluklar...

HİÇ BİR DOSTLUĞUN BAKIMSIZ KALMAMASI DİLEĞİYLE


( Siz bu dostluklardan habgisini temsil ediyorsun..... )
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6384
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gece Şarkısı



Âlemde gündüz gönlüme işkencedir;
Bence bayram ufukta gün bitincedir.

Günün geçit vermez karlı dağlarını
Sanki sihirbaz bir el eritincedir.

Bütün gün beklediğim bahar ki gece,
Gökte yıldızların da ümidincedir.

Yollar, yollarda nihayet içime denk,
Sonsuzlaşarak başı boş gidincedir.

Ben ister güleyim, ister ağlayayım,
Sesimi yalnız kendim işitincedir.

Âlemde gündüz gönlüme işkencedir;
Bence bayram ufukta gün bitincedir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6385
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
laccku6

Ağlıyorum gözyaşlarımı silen yok
Ağlıyorum hıçkırıklarımı duyan yok
Ağlıyorum sesime ses veren yok
Gülüm nerelerdesin
İsyanlardayım.
İsyan ediyorum sensizliğe
Kahretsin bu gece de senden haber yok

Biliyor musun?
Özlemedim desem yalan olur
Ve dudaklarımdan dökülemez kelimeler
Kahretsin bu gecede seni düşünüyorum
Ve özlüyorum
Galiba, artık galibası da yok
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6386
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Eylül’ün Kırdığı Gül



Yiğit, körpe ölüler; ağıtsız geçti çölü
Destanlık öykümüzü güne anlat kırgülü!

Kılıçlar kılıçlarla öpüşerek bilendi
Aşkların taşrasında bir umut türkülendi

Bizdik ateş hattında yenilmeyen ergenlik
Kanın aydınlığında şafağa düşen tetik!

Metropol üstümüze yürürken ordu ordu
Biz değil, asıl bizden şehirler korkuyordu..

Bir anafor içinde kurşunlarla doğanlar
Beyazıt meydanında üşüyen sloganlar

Kimdi bize gösteren bu karanlık sokağı?
Atıldık dolu-dizgin fikrimizde bukağı!

Kuşkulu kuşluklarda buz tutmuş nilüferler
Şimdi yol ayrımında küskün, yorgun neferler

Sitemkâr satırlara sindirilmiş öfkemiz
Eylülün kırdığı gül, yeni eşkine remiz..

Yiğit, körpe ölüler, ağıtsız geçti çölü
Destanlık öykümüzü güne anlat kırgülü!
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6387
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
tunçtan Bir Yalnızlık / Tuğrul Asi Balkar

ilk o geldi rıhtıma demirlediği umutlarıyla
durdu. artık yaşamaktan yoruldum
diye yanıtladı oğlunu
ufku izledikçe sonsuzluğun çizgileri
yerleşirken alnına
uykusuzluk, soluğunu kesen öksürük nöbetleri ve kan
sığ sularında tekneler yüzdürdüğü kasaba:
bodrum, her insan bir bodrum burada
bir yalnızlık kalesi ve poyraz
poyraz olmalıydı uykularımın son limanı
de oğul, kimin ağına takıldı ki
mutluluk, kimin
çekilirken deniz ağlardan.

tunçtan bir yalnızlık kalesi babam
gözleri çakır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6388
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Direnen Şehir



Aynalar hicaptan içine kırık
Efsunlu fanusta ışık ve katran
Duygular ağıtlı, hasretler lirik
İblis şöleniyle çevrili dört yan

Yedi-uyurların ilk şaşkınlığı
Taşralı arkadaş, ne ki bu hüzün?
Çığırından çıkmış çağ taşkınlığı
Esenliği uçup gitmiş gündüzün

Ağa camiinin acısı derin
İki gözü iki çeşme ağlıyor
Dersaadet, bu mu senin kaderin?
Sınanışın hikmetini hayra yor

Ruhumu sıkıyor beton ve çelik
Hani masalların gökçe kuşları
Aşkın duyarlığım etmez metelik
Alaya alınır gönül düşleri

Kaç kalbi ansızın hiçliğe iter
Faili bilinen âşikar kurşun
Kışkırtıcı edâ: düşmandan beter
Alev sütunları yıkan sarışın

Çavlan bir çığlıktır hayat ırmağı
Eğreti, hükümsüz sabun köpüğü
Örtüler sonsuzu örümcek ağı
Kim nasıl kıracak saydam kabuğu?

Yaşatır iffetli efsanesini
Ucu işlemeli, sevdalı mendil
Yanık bir ezgide gizler sesini
Yaban rüzgârlara yenilmez kandil

Masum hayallerle uyan uykudan
Kısmetin açılsın, talihin dönsün
Tutun fırtınaya nâzenin fidan
"Vücut ikliminin sultanı sensin!"

Pera’nın parfümlü odalarında
Hâlâ oynaşmada ecnebî bir dul
Dünün endişesi yaşar yarında
Yeniden fethini özler İstanbul!
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6389
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Kanama / Veysel Çolak

Kumunu yitirmiş bir çölün hüznü
Önemlidir bir düş'ün depreminden
ölümün sevinci her silah sesi
kalbimde çalkalanır bir deniz bunu bilmekten.

Yüzünü yerinde kullanmıyor sevgilim
dalgınlığını da,
onda bir geyiğin dağlar kadar korkusu
kanı görünüyor bir avcının dürbününden
toplardamarında doğurgan bir acı
inciniyor zamansız gökyüzünden.

Sessizlikten öğrenmiş tutkuyu
ayrılıkla şakalaşmaktan
aşkı bir şarkıya uğramış durmuş
taş sözcüğünü duyunca kırılan cam gibi paramparça
bir bakıma göz ağrısı.
Çam kokulu dudakları değince ağzıma
kar diner, çiçek açar kasığındaki sudan.

Onu durmadan anımsamak bir kanama mı?

Nereme dokunsanız gül tadında bir sancı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ağustos 2006       Mesaj #6390
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
O Gece

Önce bir tereddüt içimde ,
Sonra yıktı geçti korkunun
surlarını,
Önde kalbim ,
Arkasında bir kucak sevgi...
Hiçbirşey yoktu etrafımda
Kimse...
Sana doğru yaklaşırken
adım adım.
Yüreğim çoktan atılmıştı önüme,
Hızlı kalp atışlarıyla.
Bir kucak sevgi,arkasında
Ben...
Benmiydim?
Sana doğru yürüyen ,
Yoksa bir sevdamı...
Ama..
Çoktan varmıştı,çıkmıştı
Tam yanıbaşındaydı.
Aşkınla çarpan yüreğim,
Bir kucak sevgi ve ruhum...
Peki duydunmu
O sessizlikte
Rüzgarın bile esmediği anlarda
Hissetinmi yüreğinde
Kalbimin,
Bir kucak sevginin
Ruhumun ve aşağıdan benim
Seni seviyorum haykırışlarını

Ahmet Şaşmaz

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya