Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 65

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.441.557 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2006       Mesaj #641
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yağmurda Yürü Saçlarına Karışsın Gökyüzü

Sponsorlu Bağlantılar
yağmurda yürü saçlarına karışsın gökyüzü
kurumuş dere yataklarına aksın
yanlış hüzünleri yüzünün
tutuşsun teleklerin telaşlı adımlarında
bir çiğ buğusu kadar
hüzünlü bulut parçası: işte sevgin
avuçiçinde yanmamış kına tazeliği
yağmurda yürü saçların ıslanırken belki beni düşünürsün

danteline işlediğin yanlışlığında yağmurda yürü
bulutlar ve nemin buğusu. toprağın kokusu yaksın yüzünü
kurtulsun ellerin senden.. uçup gitssin rüzgar kuşları
sadece iki kocaman oluk olsun gözlerin
ve şairler yağmurda ağlanmaz deseler de
sen durma akıt kirpiklerini yüzüne

yağmurda yürü saçların ıslanırken belki beni düşünürsün
yaşanmamış bir duygunun burukluğudur bu
mayıs gülüşlü bir çocuğun
ak kağıttan yaptığı yelkenliler
yüzer yüreğinin süzgün göllerinde
ayrılıkların derin anlamıdır yüzündeki çizgiler
yağmurda yürü saçlarına karışsın gökyüzü

bir sigara içimi değil elbet ayrılık
yağmurda yürü açarken dağlarda gelincik
harman yerinde yüreğinin diner özlemi
boğulur bahar çığlıklarında aklını çıldırtan suskunluk
yağmurda yürü saçların ıslanırken beni düşünürsün

Bayram BALCI



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2006       Mesaj #642
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gitmek

Sponsorlu Bağlantılar

Umurumuzda olmasaydı,
İşimiz gücümüz
Çoluğumuz, çocuğumuz
Anamız, babamız
Avradımız, ağamız

Neler olurdu dersin

Aşardık benliğimizi
Tutardım kolundan
Sürüklenirdik ruhumuzun göçtüğü yerlere
Doyardık bana, sana ve kalan ne varsa
Çekerdik ruhumuza her bir hücreyi doldurasıya

Doyarmıydık dersin

Var mısın
Soyunmaya

Moonay - avatarı
Moonay
Ziyaretçi
1 Mart 2006       Mesaj #643
Moonay - avatarı
Ziyaretçi
Sen Bu Çerçevede

Kim çekmişse çekmiş bu resmini.
Kendinden de renkler katmış çekerken.
Daha çok doğa koymuş içine,
Deniz koymuş, yosun koymuş.
Yüzün deniz mavisi,
Gözlerin yosun yeşili!

Hele bu dut ağacından çerçeve...
Her bakışımda şaşırtan beni
Becerisi değil de yapanın,
Beğenisidir daha çok,
Sana giden ağacı bilmesi...
En dillisini seçmiş doğrusu,
Dut da sözlü ağaçtır haaa!..
Mavilerinle, yeşillerinle,
Daha bir başka duruyorsun içinde...
Çerçevene çok yakışıyorsun,
Yalnızlığıma uyduğun gibi...

Neresinden başlayayım,
Çerçeveyle bütünleşen resminin?
Senin güzelliğini mi öveyim önce,
Esintili, deniz gibi değişkenliğini mi?
Tutup bu kıyılarda resmini çekenin
Sanatını mı dile getireyim,
Yoksa yaratıcısını mı çerçevenin?
Bakışlarımdadır diye anlamın tümü
Yalnızlığımla mı övüneyim?

Hep bu aylarda... Hava birden karardı da
Bir poyraz koptu mu Balıkkayası'ndan,
Sökülür gider içimdeki tüm ağrılar
Poyraz da sağlam havadır haaa!..

Hiç şaşmaz kardır arkası...
Seni alır da karşıma, yosun yeşili
Gözlerine dalar giderim.
Yitirdiklerimi ararım maviliğinde.
Yollar, beller kapalıdır artık,
Deniz bile kar altındadır.
Gemiler barınakta çifte demirli...
Ne akım, ne yüksek gerilim,
Kenti saran karanlık, kar altında...
Bir tek mumdur seni diriltip yaşatan
Yetiş benim düş gücüm, göster kendini!

Çarmıha gerilmiş gibisin karşımda
İsa mısın, Meryem mi, belli değil...
Ben miyim, dört duvarla kuşatılan,
Sen misin düşünen, Şevki Usta'nın çerçevesinde?
Düşlerim mi, yaşamım mı,
Şu eriyen mum ışığında!..
Rıfat Ilgaz

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2006       Mesaj #644
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yine sana, sensizliği anlatıyorum
Yine sana, sensizliği anlatıyorum
İçimi içime sığdıramıyorum,
Yine geceleri uyuyamıyorum sen gideli.
Unuturum diyordum,
Ama onu da yapamıyorum,
Yine sensizliği anlatmaya çalışıyorum sana...
Geceleri yalnız yatağımda yatarken,
Düşlerime dalıp dalıp seni hatırlıyorum,
Beraber yıldızları saydığımızı,
Günesin batisini izlediğimizi.
Çok özlüyorum o günleri,
Gözümün içine bakıp da,
Seni seviyorum demeni.
Şimdi ise, yalnızlığın acısı yüreğimde,
Sensizliği anlatıyorum sana yine...
Şarkimizi dinliyorum her gece,
ve gözlerim doluyor seni düşündükçe,
Ağlamaya çalışıyorum,
Ama göz yaslarım bir türlü akmıyor,
İçten, kalpten ağlıyorum ya,
O bana yetiyor...
Hayatim karardı birden, sen gideli,
Gözüm görmüyor artık dünyadaki tüm güzellikleri,
Zaten görmek istemiyorum da,
Sen olmayınca hayatımda...
Gözlerim dalıyor, dalıyorum taaa uzaklara
Yine sensizliği anlatmaya çalışıyorum sana...
İçim daralıyor sen gideli,
Gör, ne hallere düşürdün beni.
Bana değil, kendine cevap ver lütfen,
Bütün bunlar değirmiydi...?
Yalnızlık çöktü üstüme,
Yoruldum, soluğum kesildi,
Karanlıklar içinde bıraktın gittin beni,
Yine günesin dogmasını bekliyorum,
Doğmayacak biliyorum,
Yine sana, sensizliği anlatıyorum...
bilinmezden insan - avatarı
bilinmezden insan
Ziyaretçi
1 Mart 2006       Mesaj #645
bilinmezden insan - avatarı
Ziyaretçi
SERSERİ

Yeryüzünde yalnız benim serseri
Yeryüzünde yalnız ben derbederim
Herkesin dünyada varsa bir yeri
Ben de bütün dünya benimdir derim

Yıllarca gezdirdim hoyrat başımı
Aradım bir ömür,arkadaşımı
Ölsem dikecek yok mezar taşımı
Halime ben bile lanet ederim

Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar
Ne kendisine yar , ne kimseye yar
Bir rüya uğruna ben diyar diyar
Gölgemin peşinden yürür giderim

NECİP FAZIL KISAKÜREK
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2006       Mesaj #646
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Cam Kırıkları Özlemini Kanattıkça Özlüyorum Seni..


Hayatın sağlamasını yapınca sensizlik çıkıyor sonuçlar hep olmazlar
üstüne yollardaki tabelalar hep uzakları işaret ediyor
Sanırım hep başkaları olacak yaralarımı saran , senin sevgini hep
başkalarının soğuk teninde, benim acılarımı dindirmelerinde hissedicem
Sarhoş olup ağlıycam ulu orta, hep başka kollarda ,hep başka
omuzlarda dokulecek goz yaslarım ve tum kadınların saçlarında seni
kokluycam uzun uzun
Keşke dur gitme diyebilseydim..
Keşke..
Ama giden sen değilsin giden bende ki sevdan , artık ayrılık vakti
hadi git, git seni sevenlerin yanına ; sanırım sen daha şanslısın her
benden gidişinde seni kucaklayacak birileri var hayatında…


Sessiz bir kalabalık sarmalamış dört bir yanımı
Sensizlik içime oturdu artık 10 yıllar yetmez seni unutturmaya

Yıllar sonra senin gözlerinde gördüm yıldızları Gözlerinde o çocukluk
heyecanımı yeniden yaşadım
Seni tanımak heyecanlandırdı beni , seni özlemek tekrardan aşkı
içimde hissetmek , gerçekten cok güzeldi fakat dediğim gibi güzel
şeyler hiçbir zaman uzun sürmez
Nefessiz kalana dek seni öpmek , seni koklamak , sana hiç
ayrılmayacak gibi sıkı sarılmak… duyguların kelimelere dökülmesi çok
zor aynı senden ayrı kalmak gibi
Kendi kendime verilmiş en büyük ceza seni arayamamak !
En çok sende sevdim kendimi , özlemlerimi sende tanıdım sen içimdeki
beni bana anlattın
Seni çok sevdiğine inandığım ben değilim, artık başkalarının sahte
yasını tutan sahipsiz sessizliğin karanlığından kurtulup yeni günün
ilk ışıklarıyla kucaklaşmak isteyen bir martının çığlığıyla uyanmak
istiyen benim


Ben hayattan fazla bir şey istemedim üstelik pek bir talebimde olmadı …

Son bir umutla sana sarılmak isterdim … ama kuyunun dibi hala karanlık
ve ben hala karanlıktan korkuyorum belki de seni bir kez daha
kaybetmekten

kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
1 Mart 2006       Mesaj #647
kambis - avatarı
Ziyaretçi
Çatlak

Bir çatlaktan sızan ışık gibi
Girdin dünyama
Ürkek ve birazcık
Çatlağı genişletmek oldu tüm çabam
Uzun zaman,
Işık çoğaldı giderek
Ve sen elinde bir mala
Sevinerek
Hep kapatmaya çalışıyorsun,
Çatlak direniyor
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
1 Mart 2006       Mesaj #648
kambis - avatarı
Ziyaretçi

Okyanusum

Kumsalda ayak izlerimizdir
Geride bırakacağımız
Ben kaybolacağım
Okyanus mavisi gözlerinde
Ve sessiz derinliğinde
Sonsuzluğun.
İçimi titretecek
Bana her dokunuşun
Ben kaybolacağım
Okyanus mavisi gözlerinde
Elimi her uzattığımda sana
Boşluğu tutacağım
Gözlerim hep arkada kalacak
Yüreğim
Okyanus mavisi gözlerinde
Ellerim hep ellerinde kalacak
Sıcaklığını içerek yüreğinin
Ve ben hep yalnız kalacağım
Kendi okyanusumda,
Ve sen
Kendi okyanusunda..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Mart 2006       Mesaj #649
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AŞKTA YARIN YOKTUR SEVGİLİ

Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler,
randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili.
Zaman ileri doğru değil, içeri,
yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur.
Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan@da Ganj Nehri@nin kıyısında yakılan
yoksul adamın hissettikleri de onunladır,
yitirdikleri de...
Newyork@ta, bir sokakta,
o kartondan kulübesinde yaşayan kadının
çıplak yalnızlığı da.
Her şey onunladır, ona emanettir sanki,
ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
kanımıza karışan ilkel acı,
o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum,
aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
Belki de bu yüzden ilk gençliğimde,
o yoğun aşık olduğum yıllarda,
gözüme uyku girmez,
dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri,
o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır,
insanları uykularından uyandırmak isterdim.
Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan
o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili.
Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
Sevdiğimiz insanların çocuklukları da...
Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.
Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,
hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz,
evlere kapanır...
Bazen denizler, kıyılar çeker insanı.
İnsan bu kapılmayı anlayamaz,
oysa çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...
Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...
İşte şimdi biz de sevgili,
ya olmadık zamanlarda umutsuzluğa kapılıp,
soluğu evlerde alacağız,
ya da denizler, kıyılar çekecek bizi.
Nasıl biz başkalarının korkaklığını taşıyorsak,
başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak,
yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...
Birazdan sabah olacak...
Para, tarifeler, beklentiler, randevular,
taksitler, iş, anneler ve korkular başlayacak...
Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgili.
Birbirimizi kandırmayalım...
Hadi güne hazırlan.
Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü,
sırlarını, cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel,
o yaban ağrısını geri alacak.
Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek,
sonra geçecek...
Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...
Aşkta yarın yoktur sevgili...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #650
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sen ağlarsan,
Gök, kubbe ağlıyor.
İnci gibi gözyaşlarınla,
Yüreğime kan damlıyor.
Bülbül feryat edip,
Hüzün şakıyor.
Güller sana üzülüp,
Boynunu büküyor..

Sen ağlama canım,
Ben senin yerine ağlarım.
Kederinle yüreğimi dağlarım.
Varsın kararmış ruhum,
Biraz daha kararsın.
Yeter ki, o güzel yüzünde
Gonca güller açsın..

Sen sevda perimsin.
Gülüşünle güzelsin.
Hassas ruhunla,
Bende özelsin.
Semadan yere inen,
Tanrının lûtfu,
İyilik meleğimsin..

Sen ağlama,
Hüzün gözlüm.
Hep gül şiir sözlüm.
Yüreğim dayanmaz,
Bir damla gözyaşına,
Ölürüm!

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya