Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 66

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.434 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #651
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir başka seviyorum seni
Bambaşka seviyorum seni.

Sponsorlu Bağlantılar
Bir başka seviyorum seni,
Gündüzün geceyi sevdiği,
Balıkların denizi,ayrılığın kavuşmayı,
Bulutların yağmurları sevdiği gibi,
Sonra dalında yaprakları ağaçların,
Sonbaharı beklediği gibi,
Bambaşka seviyorum seni,
Şairin şiiri,
Hasretin yüreği özlediği gibi,
Bir başka seviyorum seni,
Çiçeklerin fotosentezi,
Dağların rüzgar'ı beklediği gibi,
Bambaşka bekliyorum seni,
Uykunun yatağı,
Sabahın uyanmayı öğrettiği,
Kitabın okunmayı,
Kalemin yazmayı bildiği gibi,
Bir başka seviyorum seni,
Bambaşka yaşıyorum bilemezsin,
Yüreğimi benden çalan,
Delicesine kapıldığım yüreğini.....



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #652
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şiir Nehri -1- [Arşiv]
Sevgiyi tatmadım gülmedi yüzüm
acı içinde geçti hayatım hüzün
Sponsorlu Bağlantılar
hem gece ağladım hem de gündüzüm
haykırdım kadere işte son sözüm
sana değil bu isyan affet allah'ım

yalvardım tanrıya yalvardım sana
bir kara gözlüyü çok gördün bana
boynu bükük hayatım gitti ziyana
her gün dua ettim daer yazana
sana değil bu isyan affet allah'ım

isyan ettim diye düzen bozulmuş
ne kadar dert varsa bana yazılmış
kara sevda bitmez ince sızıymış
daha genç yaşımda mezar kazılmış
sana değil bu isyan affet allah'ım

gülmeyi unttum kimse inanmaz
ne yaparsan kader güzel yazılmaz
doktor yaram derin artık kapanmaz
hep ben mi dertliyim ben mi çilebaz
sana değil bu isyan affet allah'ım

kalbim acı ıstırapla doluysa
çilelerin hepside beni bulduysa
felek tuzağını ban kurduysa
bana vaat ettiğin tüm hayat buysa
sana değil bu isyan affet allah'ım

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #653
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ACABA
Uyuyan göllere ay ışığında
Sevginin resmini çizsem kim anlar?
Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında
Yağmurun saçını çözsem kim anlar?
Bir mekan kaplamış ne varsa nerde
Kendi ötesini saklar her perde
Sonsuzluğun sona erdiği yerde
Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar?
Aşk, kömür beyazı; kin, süt karası
Eklenir yarama her dost yarası
Et oldum bıçakla kemik arası
Cellatla ahdimi bozsam kim anlar?
Doğumda yalan var, ölümde gerçek
Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek
Kırık gönülleri toplayıp tek tek
Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar?
Gün geldi zamanı gömdüm kabire
Dağ oldu aklımın verdiği fire
Bağlasam telaşı çelik zincire
Sabrın derisini yüzsem kim anlar?
İçte deprem olur dışın düğümü
İhlâssız çözülmez işin düğümü
Aklımdan geçeni, düşündüğümü
Okusam kim dinler, yazsam kim anlar?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #654
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SEVGİLİYE
Aynı bardaktan içmeyeceğiz artık,
Ne cini, ne de beyaz şarabı
Şafakta sarılamayacağız artık sevgilim..
İç içe eski, ağır iki gümüş kaşık gibi.
Akşam birlikte bakamayacağız
Sarnıç üstü terastan karşı dağlara
Sen Güneş’le soluyorsun, ben Ay’la
Aynı aşkı paylaşıyoruz oysa..

Senin yanında hep aynı adam; sadık, sevecen
Benim yanımda onca kadın; yalnızlık delen, kemiren
Oysa kara gözlerindeki korkuyu anlayan sadece ben
Mutsuzluğumun yarasısın çünkü sen.
Seyreltelim artık iyice karşılaşmalarımızı
Ancak böyle koruruz belki aramızdaki o yalın aşkı

Dizelerimde yalnızca senin sessiz hayalin,
Şiirlerimde ise benim sesli nefesim var.
Ne korkunun ne de unutuşun dokunamıyacağı
Bir orman ateşi bizimki.
Ne yalan söyleyeyim gözlerim dolu ağlıyorum şimdi
Ah, bilebilseydin nasıl da özledim öpüşünü,
Rengi, kuru gül rengi...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #655
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
EĞER



O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiç bir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp,
göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namuzsuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında
bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde
"Onca ayrılığın birinci dereceden failidir." denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde
amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya, canım ellerini tutmak isterse...

Evet sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
Kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
Mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa
tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!



Can Yücel.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #656
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ELLERİMDE BİR GÖZTAŞI
Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir damlanın böyle deniz olduğunu
Şaştım, mavi bir fal gibi açılınca önümde
Giritli bir ölümüm varmış, bir balıkçı fitil gibi
Patlayacakmış avucunda otuz çubuklu gençliğim
Üç günde mi desem, üç gökte, üç kulaçta mı
Ben ki, o camgöbeği çiçekler açan ağaç
Kırılmaz bardaklar gibi tuzla buz olacakmış
Ne zaman boğulsam böyle yosun kokuyordu ışık
Sabahcı kahvelerde bir çiroz ötüyordu
Ve dalgalarımı geçen o deniz şoförleri
Böyle uyur düşlere bindirmiş gemiler
Uyuklar gibi üstünde mermer masaların
Bir tahta parçasıydım, osmanlı bir kazadan kalmış
Yüzüyordum, islam kaptanın ahşap ayağında
Öbür tahtalara öbür insanlara doğru
Cumhurdu mürekkep balığı, simsiyah yüzüyordum
Ne bileyim, bir korkunun böyle destan olduğunu
Ağardım, nisanlayınca gece, ve yavrulayan yalnızlık
Ya da ilk insanın doğduğu, öldüğü dağdı Moby Dick
Nefes aldıkça filbahriler köpürüyordu sulardan
Çanlar çalıyor kulaklarımda, yunuslar yarışıyordu
Alyuvarlar, dolkuşları ve rüzgar midyeleri
Dedim, dünya gibi bulut yok dünya üstünde
Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir türkünün böyle Veysel olduğunu
Açıldım, çıkmaz bir sokak gibi, kapanınca denizde

dakkoc - avatarı
dakkoc
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #657
dakkoc - avatarı
Ziyaretçi
BEN SENİ SEVDİM Mİ?

Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne
Tuttum, ta içime oturttum seni
Aldım, okşadım saçlarını, öptüm
İçtim yudum yudum güzelliğini

Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette
Bendeydi özlemlerin en korkuncu
Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan,
Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu

Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu
Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim
Biri vardı ağlayan gecelerce
Biri vardı sana tutkun; o bendim

Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük
En solmayan güller açtı içimde
Ömrümü değerli kılan bir şeydin
Sen benim bozbulanık gençliğimde

Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya
Bir çizgiye vardım seninle beraber
Ve bir gün orada yitirdim seni
Ben seni sevdim mi?

Sevdim, ya sen beni...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #658
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İĞNELİ
Anam babama aşık olmuş,
Babam da anama.
Gezelim bu çarşamba demiş babam.
Sur-dişli anam, öyle şık bir fistanı yok,
Ablasının nişanlığını istemiş ödünç,
Teyzem daha toplu, oturmamış üstüne entari,
Teyelle, iğneyle ayarlamışlar üstüne
Anamın.
Babam, kavilleri üzre, gelip topkapı dışındaki evlerine,
Anamı alıp, kaçbir tıramvaylan aktarma,
Bebeğe götürmüş o afrodit'i
Bebek sırtlarına çıkmışlar.
Babam oturtmuş anamı çayıra,
Denizi göstermiş,
İyi şeylerden söz etmişler,
Derken öpecek olmuş anamı,
Anam çoktan razı.
Babam el atınca orasına, burasına,
Fistandaki iğneler batmaz mı eline!
Ay! Demiş bağırmış babam...
O gün, o çayırda, o an
Düştüğüm için ben anamın imgelemine,
Yaşamda da, şiirde de
Böyle iğneli konuşmaklığım

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #659
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ÖLÜ...
503bar

Bir sonsuz rüyaya açılmış gözler
Yummayın, yummayın kirpiklerini!
Kim ondan daha çok hayatı özler.
Çağırıyor çağırıyor sevdiklerini.

Gelmiyor, gelmiyor o yüzler niçin?
Kaybolmuş koynunda onlar da hiçin
Bilmiyor boyunun ölçüsü için
Başının ucuna geldiklerini.

Bilmem ki adını onun kim saklar?
Şimdiden unutmuş onu kucaklar.
Besbelli üşütür soğuk topraklar
Soymayın, soymayın giydiklerini
venüsün_kızı - avatarı
venüsün_kızı
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #660
venüsün_kızı - avatarı
Ziyaretçi
TAŞ YOLLU DAR SOKAK
BUGÜN ÇOCUKLUĞUMUN GEÇTİĞİTAŞ YOLLU DAR SOKAKTAN GEÇTİMKAÇ KERE DÜŞÜP DİZLERİMİ KANATTIMO TAŞLARIN ÜZERİNDE UNUTTUMYÜRÜDÜM ÇOCUKLUĞUMUN GEÇTİĞİAHŞAP EVİMİZİN ÖNÜNDE DURDUMNE YARAMAZLIKLAR YAPMIŞTIM HEP ONUNLA OYNARDIM BIKMADAN SAATLERCEYAŞLARLA DOLDU GÖZLERİMGERİLERE DÖNMEK İSTEDİMBU EVDEAŞIK OLMUŞTUM BİR ÇİFT YEŞİL GÖZEAMA BİRDAHA DÖNEMEZDİMYEŞİL GÖZLERE, TAŞLI SOKAĞA VE AHŞAP EVİMİZESON BİR KEZ BAKIP HOŞÇAKAL DEDİM.

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya