Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 788

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.766 Cevap: 12.492
shaggy - avatarı
shaggy
Ziyaretçi
28 Ağustos 2006       Mesaj #7871
shaggy - avatarı
Ziyaretçi
Mesut sanmak için kendimi
Ne kağıt isterim,ne kalem
Sponsorlu Bağlantılar
Parmaklarımda sigaram
Dalar giderim mavisinden içeri
Karşımda duran resmin..

Giderim deniz çeker
Deniz çeker,dünya tutar
İçkiye benzer birşey mi var
Birşey mi var ki havada
Deli eder insanı,sarhoş eder?

Bilirim,yalan,hepsi yalan
Taka olduğum,tekne olduğum yalan
Suların kaburgalarımdaki serinliği
İskotada uğuldayan rüzgar
Haftalarca dinmeyen motor sesi
Yalan....

Ama gene de
Gene de güzel günler geçirebilirim
Geçirebilirim bu mavilikte
Suda yüzen karpuz kabuğundan farksız
Ağacın gökyüzüne vuran aksinden
Her sabah erikleri saran buğudan
Buğudan, sisten,ışıktan,kokudan...

Ne kağıt yeter ne kalem
Mesut sanmam için kendimi
Bunların hepsi...hepsi fasafiso
Ne takayım, ne tekneyim
Öyle bir yerde olmalıyım
Öyle bir yerde olmalıyım ki
Ne ışık,ne sis,ne buğu gibi
İnsan gibi....

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Ağustos 2006       Mesaj #7872
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Zaman Belki

Sponsorlu Bağlantılar


Zaman belki
alıp götürecek beni
uzaklara
Sen yanıbaşında
zannederken
Ben biniyor olacağım
çocukluğumdaki
salıncağa

Ninnilerini duyacağım
babaannemin
Ve arada bir kıpırdayacağım
bitmesin diye ninnisi

Sen, dinlediğimi zannedip
günlük telaşını anlatacaksın
"Patates 35 bin oldu, fasulye kalmadı..."
En uygunsuz zamanda gülümseyince
kuşkulanacaksın;
"Ben hastayım diyorum, sen gülüyorsun..."

Oysa ne tatlı rüyalardır
ne vefalı dostlardır beni gülümseten
bilemezsin

Yanıbaşında yalnızlığı yaşatma bana
Bırak artsın enflasyon
Bırak bu ay fasulye alamayalım
Yarım ekmek arası
zeytin-peynirle yaşanacak
Ne güzellikler var bilsen
Ve ne mutluluklar
Gülüşlerimizde sırasını bekleyen.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Ağustos 2006       Mesaj #7873
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
1.
sonsuz bir tuval mi dünya ömrümüze
aşk mı anılar kadar uzaktan
unuttum sesimi yüzümü unuttum
kilitlenmiş kapılarında günlerin

sizin sustuğunuz yerdeyim
içimde yıllardan süzülen tuz tadı
anılara yeni yüzler katılıyor
anılara yeni sesler acı kipinde
her geceye bir ömür sığıyor şimdi

2.
bu akşam bütün türküleri al yanına
tuz tadını al güze yaslanan günlerin
uzundur gece kulak ver suların sesine
yanına son sözlerini al bu akşam
öyle kal uzanıp dağların ufkuna
acıya sığmayan bir ses olsun adın

ömrünü çizen yolculukları düşün
geçip yıkılmış köprülerinden yaşamın
kaç kentin kapısından süzülmüştün yağmurla
anımsa bir kıyı gecesi eski yüzünü
öyle kal dokunup bir selamın sıcaklığına
yalnızlıklara sığmayan bir ses olsun adın

sessizliği dostun gibi al yanına
unutma kayan bir yıldız olduğunu
solgun fotoğraflara dalıp öyle kal
gecede kalsın anlatamadığın

3.
özlemezdim seni böyle
benzemesen hüznüme
giderdim aşkın ince yüzüne gömüp sözlerimi
binbir ses ve ışıktan geçerdi zaman
namludan mermi geçerdi yüreğimden sen
tükenirdi sarışınlığım bir dağ yamacında

uzaklarda bir güz olurdum biliyorsun
yüzümde ırmakların gölgesi
koşardım söylencelerin içinde
imgelerini yitirmiş bir ozan olmasam
özlemezdim seni böyle

4.
ey ömrümüze bir sızı gibi yayılan
gidenlerin boşluğunda çırpınan kentler
yazlık sinemalardan taşar çocukluğum
konuşsam kim ses verir
kimin özlemi büyür şiirimizde
dağların söylencesine düşmüşse zaman

5.
ağrıdıkça kirpiklerimde bu uykusuzluk
sığınıyorum yüreğime / ölür müyüm
içimde kırılmış dal kanayan su
unuturum nasıl öpülürdü taşralı kızlar
akasyalardan yağmur topladığımız sabahlar

dışarıda kar / en eski şarkısı doğu nun
yağıyor kuşların çocukların imgesini
barut kokan göğsümden dağılıyor şiirler
mektuplar yazıyorum unutarak konuşmayı
kaçak tütünlerin yoksul hüznüne sığınıp
yağmura dönüyorum yüzümü
aklımda sönmeyen son deniz feneri

ağrıdıkça kirpiklerimde bu uykusuzluk
sığınıyorum yüreğime/ gider miyim
yaşamın tuvaline işlendikçe acılar
ellerimde sızlayan el izleriyle
koşarım tarihin içinden
kentlere

6.
bütün sözlerimi dağlara gömdüm
yüreğimden akarken ayışığı
koştum çığlıklara basmadan
incitmeden ırmakları ve kuşları
rengini yitirmiş bir tuvaldi dünya
karanlığa karışmış erguvandı zaman

7.
kentindeyim senin
iç içe aynalar kentinde
sesime sığmayan şiirlerden sızıyor
özlemim
kentin son ışığında büyüyen kederden
yanımda çıplak ayaklı yaz geceleri
yüreğimi dağlara sürdüğüm
o hiç kapanmayan kapılara
bir dağ çiçeği getiremedim sana

sana bir dağ çiçeği
incecik boynunda ıssızlığın ürperdiği
sana bir avuç su bir tutam kar
benimle kanayan sular
benimle kırılmış dallar var yorgunluğumda
o bitmemiş sonsuzluğu getiremedim

karlı bir güne çizdim kentini
akşamı seçtim senin için
ırmakları kattım sesime
düşlerimi getiremedim

artık unutmak eklenmişse ömrüme
bir deniz yoksa yüzümün kıyısında
toprak kokuyorsa belleğim
ırmaklar ve kuşlarsa zaman
neresindeyiz uzaklara düşmüş güzün
doğulu bir ilkyaz getiremedim sana

8.
konuşalım biraz
ayışığından damıtalım sözlerimizi
bir annenin yüreğini koyalım aramıza
sevdiğimiz kentlerden sözedelim
ki uçurum olan yüzler gezinir
durup baksak alanlarına

bir saklı selamla geldim bozkırına
geceye savrulmuş ıslık kadar uçarıyım
alıp ellerimi gizlemiş bir büyük orman
dağların tuvaline düşmüş yüzüm
ağır ağır azalıyorum sustukça

konuşalım biraz
bir şeyler anlatmalıyım sana
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
28 Ağustos 2006       Mesaj #7874
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi


Bir Masaldır İstanbul

Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.
Kız kulesinde başlar ilk cümlesi masalın,
İşte ordadır tam kalbindedir vuslatın.
Işıldar,büyüler,hayran eyler virane aşık-ı nurunu,
Boğazı sarar ya baştan başa vurgunu.
Kız bakmaktadır kuleden,
Boğaza mavilerini bırakmaktadır gözlerinden.
Kızın kulesi ya...
Kız naz eder,söz eder aşığına,
Dert eyler,derman eyler behtbahtına.
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.

Bir şiirdir İstanbul.
Bir şiire bin anlam yükleyerek seslenilen.
Nedim tadında,Orhan Veli tarzında yaşadığımdır.
Necip Fazıl kadar yandığım,Nazım kadar hasret çektiğimdir.
Bâki gibi şiirlerimle baki kalanımdır.
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.

Bir türküdür İstanbul.
En yanık gönüllerde bestelenen
Aşıkların sazında sergilenen
Ağızdan ağıza dillenen
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.

Bir şarkıdır İstanbul.
Senelerdir bitmeyen
Fatih'in söylediği,ecdadın eşlik ettiği
Peygamberin tasdik ettiği
Aşıkların dilinden düşmeyen
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.

Bir ses,bir nefestir İstanbul.
Kimi zaman bir ezan sesidir
Süleymaniye'den duyulan.
Kimi zamansa bir nefeslik isyanın sesidir
Beyoğlu'nun arka sokaklarından savrulan.
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.

Bir hasrettir İstanbul.
Fatih'in rüyalarına konuk olan,
Peygamberin sözlerine konandır.
Bizans'ın bitmeyesi ahı,
Ecdadın mabihül iftiharıdır.
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.

Bir tutkudur İstanbul.
Adına nice türküler yakılan,
Kader olup alınlara yazılan,
Uğruna ölümle yarışılan,
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.

Bir kardeşliktir İstanbul.
Ayasofya ile Sultanahmet Camii'nin karşılıklı muhabbeti,
Boğazın şikayetsiz yüreğinde her daim taşımasıdır kızın kulesini.
Galata'nın balıkçı dostlarıyla bütünleşmesidir,
Eyüp'ün Haliç'i benliğine katmasıdır.
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.

Bir cilveli kadındır İstanbul.
Bir çok medeniyete göz kırpan
Ama kalbini son kez Fatih'e açan
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.

Bir yangındır İstanbul.
Üsküdar'ı yandıran,Karacaahmet'i ağlatan
Necip Fazıl'ı söyleten, yürekleri dağlayan
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.

Bir yardır İstanbuldur.
Çöl eyler gönlümü sıcaklığıyla
Mecnun olup yaşarım serabıyla.
Yangın eyler,kor eyler ciğerimi
Kerem misali sarabilemem yaremi.
Züleyha gibi atsa da beni zindanlara
Yusuf kadar doymuşumdur sevdalarına.
Aslıdır,Leyladır,Züleyhadır
Sevilendir yardır...
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.

Bir şehr-i şuaradır İstanbul.
Bunun kanıtı bunca yıldır dökülen,
Bir kandır ecdattan süzülen,
Senelerdir hayallerden inmeyen
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.

Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.
Kız kulesinde başlar ilk cümlesi masalın,
İşte ordadır tam kalbindedir vuslatın.
Işıldar,büyüler,hayran eyler virane aşık-ı nurunu,
Boğazı sarar ya baştan başa vurgunu.
Kız bakmaktadır kuleden,
Boğaza mavilerini bırakmaktadır gözlerinden.
Kızın kulesi ya...
Kız naz eder,söz eder aşığına,
Dert eyler,derman eyler behtbahtına.
Bir masaldır İstanbul.
Zümrüdü anka misali, git
Git de bul.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Ağustos 2006       Mesaj #7875
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Susarak

Güneş altında söylenmedik söz yokmuş..
Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..
Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..
Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..
Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik...
Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde....
Duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor...
Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ...
Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
28 Ağustos 2006       Mesaj #7876
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Sessiz Gemi

Artok demir almak günü gelmişse zamandan
Mechule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahetten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilinmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.

Yahya Kemal Beyatlı
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Ağustos 2006       Mesaj #7877
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sözün Ötesi

Sözün ötesi daha keşfedilmedi biliyorum.
Ben; sadece keşfedilen kısmıyla oynuyorum.
Hiç kolay değil okunası bir öykünün yazarı olmak;
Kalbim buzlukta kral aileleri gibi yaşayarak.
Hepimiz,
Sıradan bir aşk bulana kadar bir hiçiz.
Sonra?

Sonra çekip gidebiliriz.
İyi niyetten kör olmadan önce gözlerim ,
Yavaşça müziğin nöronlarına dönmeliyim.
Madem ki.
İç dünyalarımız,
Tüpsüz dalınamayacak kadar derin.
Hiç değilse kıyısına,
Bir çiçek koyabilmeliydi ellerim.
shaggy - avatarı
shaggy
Ziyaretçi
28 Ağustos 2006       Mesaj #7878
shaggy - avatarı
Ziyaretçi
Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda o dağılmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yaşamaktayım
Dinle bak: vurmada nabzı ruhun.

Yarasalar duyurmada bana
Kanatlarının ihtizazını.
Şimdi hep korkular benden yana
Bekliyor sular, açmış ağzını.

Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda dağılmayan sükûn.
Ölmedim lâkin, yaşamaktayım
Dinle bak vurmada nabzı ruhun.

Siyah ufukların arkasında
Seslerle çiçeklenmede bahar
Ve muhayyilemin havasında
En güzel zamanın renkleri var.

Ölmedim halâr. yaşamaktayım.
Dinle bak: vurmada nabzı ruhun!
Ah aydınlıklardan uzaktayım
Kafamda o dağılmayan sükûn.

Ruhum ölüm rüzgarlarına eş,
Işık yok gecemde, gündüzümde.
Gözlerim görmüyor... lâkin güneş
O her zaman, her zaman yüzümde.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
28 Ağustos 2006       Mesaj #7879
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Suları Islatamadım

Savaştayım elli yıldır
Ömrüm geçti boşalt, doldur
Anlamadım bu ne haldir

Birgün silah çatamadım
Suları ıslatamadım

Ekin ektim başak yılan
Kuşandığım kuşak yılan
Yorgan akrep, döşek yılan

Birgün rahat yatamadım
Suları ıslatamadım

Ne payem oldu ne sayem
En doğruya varmak gayem
Düşüncemdir tek sermayem

Alan yoktur satamadım
Suları ıslatamadım

Yolum yokuş, izim ayrı
Dilim yağsız, sözüm ayrı
Bedenimden özüm ayrı

Biri bire katamadım
Suları ıslatamadım

Talipli yoktur sevgiye
Anlamadım, neden? Niye?
Canlar gücenmesin diye

Can attım gül atamadım
Suları ıslatamadım
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
28 Ağustos 2006       Mesaj #7880
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi


****Istanbul da Aşk var****

Istanbul da aşk var günlerdir.
Gönlüm delirmiş martıların çığlığında
Bir hayal var içimde
Kadıköy vapurunda, elin ellerimde
Kız kulesini izlemek
Gökyüzünde bir güleç güneş..
Denizin her damlasına aşkı anlatmak
Ve temizlemek kirlenmiş marmarayı
Aşk katmak mayasına yeni,
Doğmuş cocukların
Ki aşk büyüsün daha da
Bizde kalan hatıralar olmasın
Biz kalalım birbirimize
Kulağımızda yeni doşmuş çocuk çığlıkları
Cebimizde aşk, gözlerimizde sadece birbirimiz
Ve ikimiz...
Istanbul bu hayaller kurduruyor durmadan
Mesala diyorum... mesala...
Bir bebek doğsa Adını aşk koysalar
Sonra bir tane daha ve...
Btütün çocukların adı AŞK konsa
Sen konsa...
Ben konsa...
Istanbul konsa...
Dedim ya sevgilim Istanbul da aşk var
Seviyorum seni, seviyorum...!
İçimden bin kez daha tekrarlayarak
SEVİYORUM SENİ diye....
Hadi bir çocuk gelsin yanımıza
Adı ISTANBUL..
Gelsin mi?

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya