Akşamı geciktirebilirsin belki
- Feride için
Gün batarken sula fesleğenleri
balkonun kokusu sokağa taşsın
sokaklar kayıp çocuklar gibi
hırçındır, ürkek ve biraz şaşkın
Sular bulutlanır sen susarsın
ve kent çıngıraklı bir yılan kadar
zehirlidir artık sevgilin mahpusken
üstelik kirli bir lekeye döner umutlar
Acılar katlanır mendil yerine
sarışınlaşırsın bu kaçıncı güz
ellerin üşür, çiy düşer çiçeklere
beklediğin mektuplar da gelmez
Bomboş sayfalara dönerken aklın
tecrit’teki kitabı fareler kemiriyor
ve düşlerin sonsuz bir boşluktayken
bir sigara yakıyorsun, tutuşuyor sular
Akşamı geciktirebilirsin belki
suladığın fesleğenlerle, kimbilir
ama vaktin ayırdındadır şimdi
kuşlar, çocuklar ve mahpuslar
Usulca inse de koldemirleri
Alacakaranlık
Ben bu ışığı tanıyorum, bu amansız aydınlığı,
Ve bir atlı arabanın sessizliği yırtan tekerlek takırtalarını,
Büro pencerelerindeki demir parmaklıkları,
Tanıyorum, soluksuz uykuya dalmış sokağın ıssızlığını.
Gece devrildi yıllara, özgür ve çılgınca.
Daha yanıyor yüreği sarsan güçlerin ateşi;
Sert sabah ayazı sessizce yalıyor göğsümü ama.
Kımıltısız donmuş evler, binlerce mezar sanki.
Ölüler uyuyor o evlerde cifter cifter ve yapayalnız,
Ya sırtüstü, ağız açık, yüzükoyun ya da.
Ama gökyüzüdür benim istediğim derin ve engin,
Ve görkemli uzaklıklar çıplak doğanın duru bağrunda!
İki denk dünya var, iki denk şiir;
Gündüzün dünyası ve dünyası gecenin, çılgınlığın ve aklın,
Ama geceyarıyı vuran saattir iki dünyanın zor sınırı,
Aydınlığın hükümsüz olduğu ve derinleştiği an karanlığın.
Son bir arzuyla can atıyor ruhum
Dönmek için gecenin düşünü gündüzün boş kalıplarına,
Fakat boşuna savaşıyorum, ve boşuna mucize arıyorum:
Sen, ey gündüz, güçlü düşman, yine boyun eğdiriyorsun bana!
(Çev. Arif Berberoğlu)
Son düzenleyen Mystic@L; 28 Ağustos 2006 23:22
Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi