Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 814

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.614 Cevap: 12.492
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8131
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi


Sponsorlu Bağlantılar
İstanbul


Her sokağı,
Başka bir sevdaya şahittir,
İstanbul’un!
Beyoğlu’nda deli dolu âşıklar…
Fatih’te gizlice mektuplaşanlar…
Kaldırımlarında tutkulu yalnızlar,
Ki onlardır,
Köşe başlarında,
Tesadüfî bakışlarda,
Yeni heyecanlar arayanlar.

İstanbul’a bakarsan anlarsın,
O da âşıktır!
Her yanı ışıldar, baharla,
Üzülür, ağlar ayrılınca.
Bazen, kış güneşidir,
İstanbul’a küçük bir kıvılcım çakan,
Yazın o tatlı heyecanını hatırlatan.

Ama,
İstanbul’a sorsan,
AŞK yalan…
Sevda YAVAN…

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8132
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Acıya Alışılmaz

Sponsorlu Bağlantılar
Hangi çığlık bir çığ gibi yarıyorsa
gecenin gerilmiş karnını bu saatte
acı tükenip bitmiştir orada artık
çırılçıplaktır tarihin bu sayfası

Fiziğin armağan ettiği bu teller
keçeleştirirken cinsel organımı
haykırıyorum insan olduğumu
ve çatlatıyor alnımın en gergin teli


Acının Duvarı Aşılınca

Kendisi çatlamadan
Toprağı çatlatamaz tohum
Asmışım sinirini mutsuzluğun
Ayrımsayamıyorum bile öyle mutsuzum
Acısını artık duyamıyorum
Ki kendim öyle bir acı olmuşum
Nasıl görmezse göz kendini
Kendimi arıyor bulamıyorum

Son düzenleyen Mystic@L; 29 Ağustos 2006 12:14 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8133
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi


Gezerim İstanbul'u Senin Gözlerinde

İstanbul’u görürüm senin yeşil gözlerinde,
Aşk vardır,mutluluk vardır,sen varsın İstanbul’da.
Ama bir yerlerde bir İstanbul daha yok.
Ne buralarda,ne de başka bir yerde.
Hiç simit yedin mi oturup Sarıyer’de?
Boğaza karşı oturup kafayı dinledin mi hiç?
İstanbul’u görürüm senin yeşil gözlerinde,
Yemyeşil masmavi,hasret kokan İstanbul…
Gemi deniz fenerine bakar da bulur ya yolu;
Bende tarihi koklayarak buldum İstanbul’u.
Yeşil gözlerinde gördüğüm o İstanbul’u.

Tarihi görürüm İstanbul’da.
Hem de İstanbul vardır tarihte.
Hala koruyor gibi İstanbul’u Fatih’in askeri,
Silinmemiş duruyor tarihin ayak izleri.
Gemiler nasıl da çekilmişti Haliç’te….
Artık başka amaca patlıyor,susmaz top sesleri,
İstanbul da bir başka olur ramazan geceleri.
İnsanın içi burkuluyor İstanbul’dan her geçişte,
En güzel komutan ki İstanbul’u ele geçirmiş.
İstanbul koskoca bir devri değiştirmiş.
İstanbul’dan bir anı vardır belki geçmişte,
Belki İstanbul vardır tarihin derinliklerinde.

Camileri görürüm İstanbul’da.
Minarelerin gözetlediği koca şehir..
Okunan ezanlar sanki gök kubbeyi devirir.
İstanbul bu; dört dinin merkezi…
Nasıl da bağrına basmış her dinden herkezi.
Camiler bir başkadır İstanbul’da.
Bir yanda Sultanahmet,Ayasofya,Eyüp Sultan,
Nasıl da imrenerek yapmış,
Süleymaniye’yi, Mimar Sinan.
İstanbul canım memleketim,,,
Dini öğeleri hep bağrında saklayan,
Topkapıyı görürüm İstanbul’da….

Maviyi koklarım İstanbul’da.
Bir tarafta Karadeniz’i,bir yanda Marmara’yı.
Tadına doyulmaz İstanbul manzaraları.
Ah sabah erken kalkıpta izlesen güneşle ayı,
İzlesen bir tarafta ekmek bekleyen martıları,
Bir de ekmek derdine düşüp simit satanları.
Maviyi koklarım İstanbul’da.
Bir taraftan Haliç’i,bir yandan boğazı,
Boğaz nasılda ayırmış ikiye İstanbul’u,
Bir tarafı Avrupa’nın gülü,
Bir tarafı torosların nazlı kızı.
Hasreti görürüm İstanbul’da.

Şarkılar söylerim İstanbul’da.
En güzel aşk şarkılarını,
Senin için,İstanbul için söylerim.
Yürürken İstanbul’da….
Ben canım,sen canan,İstanbul canan
Daha sevdalanmaz bu kalbim,viran.
Sen,İstanbul’un en güzel yanısın.
Ben İstanbul’a mı aşığım sana mı?
Yok yok ben galiba İstanbul’a aşığım.
Çünkü İstanbul’da sen varsın.
Utangaç aşıkları görürüm İstanbul’da.
En güzel aşkların yaşandığı bu diyarda..

Geceleri yürürüm İstanbul’da.
O ışıltılı parlak geceler…
Yıldızların yerde parladığı geceler..
Bir sokaktan gitar çalar,bir yerde gramofon.
İstanbul işte böyle bir diyar..
Bir yanı eski bir anı,bir yanı pavyon.
Geceleri yürürüm İstanbul’da,
Meşhur Sulukule, Beyoğlu geceleri.
İstanbul; ışıltılı yıldızlı büyük bir salon.
İstanbul’da hiç bitmez gece eğlenceleri..
Gezerim İstanbul’u dün akşamdan kalan…

İnsanları görürüm İstanbul’da.
Bin bir türlü her çeşit insanları…
Kimilerinin cebinde akrep gezer.
Kimi ayakkabı bulamazda çıplak ayak gezer.
Düşmüş İstanbul’a milletimin zengini fakiri,
Ben daha nasıl sevmeyeyim bu şehri….
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8134
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Acıyı Bal Eyledik

-Pir sultan ölür dirilir-

Bak şu bebelerin güzelliğine
Kaşı destan
Gözü destan
Elleri kan içinde

Kör olasın demiyorum
Kör olma da
Gör beni

Damda birlikte yatmışız
Öküzü hoşça tutmuşuz
Koyun değil şu dağlarda
San kendimizi gütmüşüz
Hor baktık mı karıncaya
Kırdık mı kanadını serçenin
Vurduk mu karacanın yavrulusunu
Ya nasıl kıyarız insana

Sen olmazsan öldürmek ne
Çürümek ne zindanlarda
Özlem ne ayrılık ne
Yokluk ne yoksulluk ne
İşşiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı

koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne

kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni

kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne

ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne

ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu

körolasın demiyorum
kör olma da
gör beni
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8135
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BENİM HİÇ SENİM OLMAMIŞ GİBİ
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık,
Sadece olmayacaksın.
Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda.
Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra.
İçimden olmayacak,boşbir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim.
Hani hep kızardın ya " konuş konuş konuş" derdin,
Haykırabilirmiyim şimdi korkaklığını.
Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnılığı,
Artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken,
haykırabilirmiyim dersin,
susar mıyım,gülüp geçer miyim yoksa...?

Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin,
dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli,unutmalı.
Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim.
Var olduğum her yer aşkın şehri olmalı artık,
yeniden sevmenin,sevilebilmenin yeri her yer,
zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için.
Evet,sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni
yaşanmış tüm zamanlara,uzaklaşan
her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına.
Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı,
yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım.
Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim.
Kabullenebilmeli,hazmedebilmeli,aldırmamalı
hatta sana hak verebilmeliyim.
Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım,sırf seni
ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için.
Zira yoksun.Sanki benim hiç senim olmamış
sanki bizi hiç yaşamamışız,
sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış
ve sonra yarım bırakmışız gibi.

Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti,
Yaşanmişlığına,yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi...
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8136
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi


Istanbul


Uzun uzun baktım yine
Geceye yansımış İstanbul
Gecede denize..........
Hazırda bekler kotralar kahkahalar haykırışlar
Eller havada............
Kadeh kokuları yayılır Haydarpaşa'dan Üsküdar'a.
Raydan çıkmış tramvay bir defa denize vurmuş insanlar
Hız motorları uçarken çığlık çığlığa yürekler
Uzun uzun baktım yine İstanbul'a
Geceye dönmüş Heybeliada.
Demirağlarda bedeni sabırdan tutuklu yüreği,
Boğazda köpürmüş sular,
Ay sabaha kalırken sevdalılar düğüm düğüm karşı sahilde Kaptan balık ağlarını çoktan toplamış bile
Bir baştan bir başa yazdıkça istanbulu
Okunur hece hece
Yazdıkça bitmez istanbul'da binbir gece.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8137
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Görmediğim bir bambaşka durum var
Sizin şehrin kızlarında savcı bey
Yaklaşanı ta yürekten vururlar
Kan kokuyor gözlerinde savcı bey

Gayeleri gönül kırmak dal gibi
Bakışları çifte favül bal gibi
Ülkeler fethetmiş bir kral gibi
Gurur dolu pozlarında savcı bey

Kaş yaparken, göz çıkarır elleri;
Çok silahtan tesirlidir dilleri
Hayret ettim, bir tuhaf ki halleri
Poyraz eser yüzlerinde savcı bey

Derviş olup çıktım tığsız, tebersiz
İlk görüşte avladılar habersiz
Pişirdiler beni tuzsuz, bibersiz
Kebap oldum közlerinde savcı bey

Bölüştüler gönlüm ile aklımı
Davacıyım, ara benim hakkımı...
Bir yol göster, haklı mıyım, haksız mı?
Yorulmayın izlerinde savcı bey.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8138
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Fırtınaları ayağınıza
Meltemleri saçınıza yollayacağım.
Yakamozlar tırmanacak göğsünüze
Martılara söyleyeceğim gelsinler.
Sivriada´nın boz tavşanları
Kulağınıza fısıldayacak.
Sandalsız balıkçılar da gelecek.
Ay ışığını
Martının sırtından alıp
Akşam üstlerini
Kordela balığından
Karabataklardan karanlığı
Ben alıp getirsem...

Nisan yağmurları yağmış Levent´e
Onlar tanıklık etsinler olmazsa.
Nisan yağmurları tane tane.
Benden yana konuşacaklar bakın
Cümle balıkçılar
Karidesler, pavuryalar, böcekler
İstakozlar.

Akdeniz adalarına haber yolladım
Sardunya Adası benden yana çıkacak
Yırtık yelkenler benden yana.
Benden yana bu yas dökülmüş sandallar
Medarı Maişet, Şemşiri Hücum, Maksut Kaptan
Ceylanı Bahri, Denizkızı, Bereket motorları benden yana.

Ama ben yine de tavşanları
Sivriada´nın boz renkli tavşanlarını
Kimselere değişmem.
Onları göndereceğim kulağınıza
Fısıldamaya
Meremet yapan Ermeni kadınları var ya Kumkapı´da.

Arslan gibi kadınlar
Memelerinden sert balıkçılar süt emmiş
Ak düşmüş saçlarına erkek yürekleri açılmış.

Meremet yapan kadınlar
Onlara da açtım bu sevdadan.
Hepsi
Marmara
O canım su
Sivriada
O yalnızlık, kimsesizlik, balıkçının hürriyet heykeli.

Dülger balığı
O canavar görünüşlü
O uysal balık.
O sandallar, o tavşanlar, o motorlar
Hepsi hepsi gelecekler.
Deniz diplerinden yakamozlar
Dikenleri batan süngerler
Hepsi hepsi gelecek.
Benim için konuşmaya, dinlersen
Onlara da açtım bu sevdadan. Sait Faik Abasıyanık
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8139
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kar Vakti



kurtuluş parkında gece vakti
kar yağarken gökyüzünden,
ayaklarım çıplak, yürüyorum..
nefesim soğuk, ellerim soğuk, ben soğuk..
üşüyorum...

kurtuluş parkında kar vakti
gece yağarken aşk yüzünden,
yüreğim çıplak, seviyorum..
kelimeler sıcak, şiirler sıcak, şair sıcak...
yanıyorum....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8140
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Anlamak

Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum
Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün
Boş yere üzülmekte mana yok anlıyorum
Kadrini bilmek lazım artık her açan gülün
Şükretmek türküsüne daldaki her bülbülün
Yanmak da olsa artık aşk ile yaşıyorum.

Cahit Sıtkı Tarancı

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya