Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 820

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.614 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8191
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bitmiş anlamamışım
Usandırırmış gerçekten fazla naz aşkı...
Sponsorlu Bağlantılar
Yada zaman ilaçmiş sevda yarasına...

Giden daha fazla acıyor kalandan...
O sararken yaralarını
Giden yas tutuyor gözü arkada...
O üç gün ağlayıp unuturken
Giden aciyor her gün düşündüğünü düşünüp kalanın...
Oysa bitmiş anlamamışım

Tükenmiş bu aşka ait her hatıra
Bıraktığım yerde değil rüyalarımın daimi misafiri
Gözyaşlarımın müsebbibi...
Vedayı çoktan yaptım ama
Maraz gibi kanıyor biryerimde izi...
Ne unutmak mümkün ne kavuşmak...
Bir ağaca sarılır gibi olur artık vuslat...
Canlıdır sessizdir kalan
Yani yine bana oldu olan...

Bitmiş anlamamışım
Bir de gül ağacı varmış bahçede
Bulbule nazlanırken
Kargaya yer açmışım...

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8192
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Yaşın tutmaz ayrılıklara

Sponsorlu Bağlantılar
güldüğün zaman
yüzünde beliren diğer yüzü
görecek kadar kalmayacağım
bağışla
ellerinin titreyip titremediğine bakmayacağım
bağışla
küçüğüm
senin yaşın tutmaz ayrılıklara
yine de
aşk nasıl bir şeydir diye
merak ediyorsan
benden başla

TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8193
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi


İstanbul; Duyuyorum Bağırma


İstanbul...
Tanrıların yaratmak için yarıştığı şehir.
Çiçeğin özünü lütfederek verdiği,
Petekte bal olma uğruna...
Bülbülün gülle savaştığı şehir.
Sus ne olursun,
Biraz sus...
Laleler içinde istanbul.
Lale devrinde,
Ve kıran kırana yorgun gözleri
Haçlı seferli yüreğinde...
Yorgun savaşçı,çiçeğe tutmuş tomurcuk,
Bir avuç bir toprağında, bin yıllık hikaye...
İstanbul...
Beylerbeyi kadar vakur, Emirgan kadar ince...
İçim yıkılıyor,
Yarım kalmış hikayelerin
Yüreğimin örsünde titrerken.
Bir gemi bir sevgiliyi Balat'tan Üsküdar'a taşırken
Ve o deniz,
Doğu ile Batıyı kavuşamamacasına ayırmışken,
İki el uzatmışken,
Doğudan batıya,batıdan doğuya.
Kalamadan ve kaçamadan,
Kavurmuşken yedi tepesinde yağmurları,
Sus ne olursun,
Biraz sus.
İstanbul...
Acıyı her dilde söyleyen şehir,
Sevinci her makamda çalan sazende...
Seksenbir ilin memleketi,
Kalabalık bi o kadarda tenha...
Kostantine polis,yedi tepeli şehir,
Masum paranoya.
Eyüp kadar mubarek, Taksim kadar hayta...
İstanbul...
Kalanların ve kaçanların son durağı.
Sadık dost, hayırsız evlat...
Senden bakılsa hayata sonu yok,
Hayattan sana bakılsa, yaşanacak çok şey var...
Çok...
İstanbul...
Yaşanası dilemma...
İhtiyar çocuklar gömerken,
Çocuklar büyüten sokaklarında...
Beyoğlu kadar çocuk,Rumeli kadar ana...
İstanbul...
Duyuyorum bağırma...
shaggy - avatarı
shaggy
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8194
shaggy - avatarı
Ziyaretçi
Senden ayrı yaşamak yaşamak değil
Bakma öyle arasıra tebessüm ettiğime
Sensizde nefes alabiliyor sensizde görebiliyorum
Lakin sensizliğe dayanamıyor yüreğim

Sana hasret olan ben değilim canım
Bir çift göz sana hasret ağlayan
Ben değilim günboyu sensizliğe çıldıran
Avuçlarım var avuçlarına hasret terleyen

Yoksa ben yıllardır yalnızlığa alıştım
Benim için gündüzün geceden farkı olmadıki
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8195
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Yaşıyor musun?

Takmaya çalışırken kuyruğunu
Birlikte yaptığımız şeytan uçurtmasının
Görürdüm çırpınırdı ufacık kalbin.
Hatırımdan bile geçmezdi
Sana duyduklarımı söylemek.
Acaba hala yaşıyor musun?


Yaşanmamış Say

Hasret kasırgasıdır bilinmez

Dokunsalar patlayacakmış gibi

Bir halim var

Martılar süzülürken

Ülkemden yana bir hoş oldum

Onlar mı insan ben mi insanım

İçimdeki itlerimi konuşturdum

Konuşturdum bu gün

Bir hayvanlık vardır aslında

Her hırsta her öfkede

Her amaçsız dövüşte

Sevgilim iyisimi sen bu günü

Afeyle unut, zından karası bu günü

Yaşanmamış say

Say yaşanmamış sevgilim.

Son düzenleyen Mystic@L; 29 Ağustos 2006 22:00 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8196
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Adım Adım İstanbul


Elimde şarap şişesi dolaşıyorum seni
Galata kulesinden izliyorum heybetini
Canım sıkıldığında inerim diye çıktım
Heybetin büyüledi yüreğimi inemiyorum

Altın boynuz Haliç tarihi barındırır içinde
Mavimsi derinlikerinde Fatih'i saklar
Süleymaniye'den ezan sesi yankılanır
Beyoğlu,Kasımpaşa,Unkapanı sokaklarında

Surlarda aşklar yazılı duvarlarda şiir gibi
Feshanede eğlenceler olur masal gibi
Pier loti kahvesi,yoktur başka bir eşi
Taksim zamane gençlerinin sanki evi

Kumkapıda balık yiyeceksin çok lezzetli
Nağmeler eşlik edecek sana ahbab misali
Neonlar öldürdü senin eşsiz güzelliklerini
Bırak derdi gel karşıma içelim Çamlıca

Bir yanda Marmara bir yanda Karadeniz
Bir adımda Anadolu bir adımda Avrupa
Elini uzatsan sanki değecek yıldızlara
Cilvelisin işte kızma suçun yok haşa

Her medeniyet seni istedi sen Türkleri
Arzulanıyorsun hala en güzel kız gibi
Hakkında yok değil hani eşsizsin yani
Kışın kar yağdığında gelin misali

Tarihi Fatih,bence senin kalbin gibi
Ümraniye,Üsküdar,Sarıyer kalkan gibi
Rami,Kartal,Pendik,Eminönü de görülmeli
Gülhane bir günde gezilmez tam tatil yeri

Kız kulesi,Sultan Ahmet,Dolmabahçe tarihi
Topkapı Sarayı kutsal emanetlerin yeri
Yedikule zindanı aslında eziyet yeri
Harbiye tam sanat içinmiş gibi heybetli

Haznedar,Güngören,Bağcılar aile yeri
Topkapı,Kadıköy,Merter,Şişli iş yeri
Boğazlar eğlencede sanki dünya merkezi
Bırak insanları,doyasıya seni gezmeli
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8197
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gelen gideni aratsa dahi
Gelecek hayatıma baska bir fani
Yas mı tutacağım sandın ne yani...
Tutarım da bugün hiç vaktim yok.

Yüzümde gölge içimde efkar
Gözlerim yollarda sana bakar
Arayıp seni yalvar yakar
Ağlarım ama bugün hiç halim yok.

Geçmişe derler bizde mazi...
Ayrılık kaderde alında yazı
Aklıma gelirsinde geceleri bazı
Hatırlarım ama bugün hiç vaktim yok.

Kelimeleri tükettim ben sana ait
Anlamadıysan eğer edelim teyit
Değil artık kalbim sana müsait
Olurum ama bugün hiç sıtkım yok.

Ilham geldi yazıyorum bunları
Sanma düşünüyorum seninle anları
Konuşmak bile istemiyorum olanları
Anlatırım ama bugün hiç nutkum yok.

Küçük bir parafsin hayatımda
Aslında yalanmış sana aşkımda
Geçmişteki sevdalarıma baktımda
Göremedim bugün adın bile yok..
Dreamcatcher - avatarı
Dreamcatcher
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8198
Dreamcatcher - avatarı
Ziyaretçi
Ağladım

gecelerin şalına sakladım
alacakaranlığını son akşamların
herşey usul usul bitti
ne sen kaldın ne de ben
bütün renkler bir bir silindi

'gidiyorum elveda'
hep aynı sözler kulağımda
lanetler yağdırdım...
zamansız ayrılıklara
ama hiç birşey yapamadım
ben sadece düşündüm...
ağladım...

ne kadar inanılmaz geldi önceleri
sonra; acı vurdu kalbimi
en derin yerinden
bir kez daha yıkıldım
lanetler yağdırdım..
zamansız ayrılıklara..
ama hiç birşey yapamadım.
ben sadece düşündüm
ağladım.

Seval Kemertaş
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8199
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
MUTLU OLMA ŞANSI

Hayat bize mutlu olma şansı vermedi sevgili
biz kendimizden başka herkesin üzüntüsünü üzüntümüz, acısını
acımız yaptık çünkü.
Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığımız bir insanın gözyaşı bile
içimizi parçaladı.
Kedilere ağladık, kuşların yasını tuttuk...
Yüreğimizin zayıflığı kimi zaman hayat karşısında bizi zayıf yaptı.
Aslında ne güzel şeydir insanın insana yanması sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülebilmek ve çare aramak.
Ben bütün hayatımda hep üzüldüm, hep yandım.
Yaşamak ne güzeldir be sevgili...
Sevinerek, severek, sevilerek, düşünerek...
Ve o vazgeçilmez sancılarını duyarak hayatın...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ağustos 2006       Mesaj #8200
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir sabah umutsuzca haykıracağımı bilsem
Acıdan ve aşkından
Bil ki yine sana dönmem
Yine senle konuşmam…

Yürürüm yollarda gayesiz başıboş
Nereye varacağını bilmem iki yanı kurumuş ağaçlarla dolu yolların
Ve bilmem daha ne engeller var sonsuzda…
Doluymuş gözlerim dolsun…
Yaşlar aksın varsın da…
Ben gülerim yine ve gökkuşağı çıkar o anda…
Ben olurum ben ölürüm ben… ben…
Siler atarım o anda beynimi….
Yürürüm yollarda gayesiz başıboş
Ben yürürüm yollarda…

Siyah beyaz bir türk filmi izlerim
Yazlık sinemada
Ben yakışmam oraya aslında
Saklanırım en arkasında perdenin görünmem kimseye
Ağlarım
Ben sevmem eski filmleri
Ama dayanamam dokunsan ağlayacak Türkan ablaya…
Siyah beyaz bir Yeşil çam olur her yer sanki
Bir ben yakışmam oraya…

Dinlerim dağlara isyanın şarkılarını
Bilmezdim bugüne kadar ne var dağlarda
Hain eşkıyalardan başka,
Uzak gelir ya insana bazı duygular
Ve uzak gelir uzansan dokunacakmış gibi duran dağlar da…
Oradaki bir kır çiçeği olduğunun hayalini kurmak gibi
Sefil bir haldeyim ki
Dinliyorum… isyanın şarkılarını dağlara…

Kime güvenirim ben
Kime inanır
Ve kim anlar beni
Suratına güldüğümde
Çektiğim acılara rağmen
Hala umutlu olduğumu kim anlar…
Ben unuturum
Ellerimi saklarım yüreğimin içinde
Görmez gözlerim ellerimi
Görmez gözlerim seni
Unuturum bu aşkın yasak güftesini…

Ve ben bir sabah umutsuzca haykıracağımı bilsem
Acıdan ve aşkından
Bil ki yine sana dönmem
Yine senle konuşmam…

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya