Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 831

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.531 Cevap: 12.492
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8301
kambis - avatarı
Ziyaretçi
Huzur ve güven
nedir bana vereceğin
söz almak için
aşkım üstüne
gerçek bir sevgi mi
bilmediğim
bir bakış
bir dokunuş
bir ten kokusu mu
tatmadığım
ateşli geceler mi
vaat ediyorsun
hiç yaşanmamış
oysa huzur ve
güvendir aradığım
ki en büyük
aşkları doğuran
söze gerek
kalmadan
Enfal Törün.İzmir.24.08.2006

Sponsorlu Bağlantılar
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8302
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ayın altında kağnılar gidiyordu.
Kağnılar gidiyordu Akşehir üstünden Afyon'a doğru.
Sponsorlu Bağlantılar
Toprak öyle bitip tükenmez,
dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişmiyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşeden tekerlekleriyle.
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık, kısacıktılar,
ve pırıltılar vardı hasta, kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizliyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.


kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8303
kambis - avatarı
Ziyaretçi
Yaşam Gerçeği
giydirilmiş kuklalar gibiyiz
kısacık yaşamlarımız için
o zengin, ben fakir
o mektepli, ben alaylı
çıkarız sahneye
birer birer
ağzımız açılır kapanır
ama konuşan başkası
oynarız oyunumuzu
alırız alkışlarımızı
işte, gerçek o zaman
çıkar ortaya
hepimiz gireriz
aynı sandukaya.
İzmir, 18.05.2006
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8304
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi


Beni Kahreden


Nedir mi beni kahreden
Sana olan sevgimi
Haykırmak varken haykıramamak
Yalnızlığa istemeden boyun eğmek
Şu özlem dolu günlerde seninle olamamak
İşte budur beni kahreden...

Etrafımda sürüyle insan varken
Mutlu olamayıp mutlu gözükmek
..........
..........

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8305
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
siir Dilek


D eniz kenarında gün batımını seyretmektir seni sevmek,
İ nanmaktır aşka uğruna ölümü göze almaktır
L al olup konuşamamaktır seni sevmek
E lini tutarken yüzüne bakarken titremektir
K aybolmaktır seni sevmek ve her şeyden vazgeçmektir....

siir Deniz Kızıldı Bu Sonbaharda
Alı al yosun
Moru mor gökyüzü
Esir kırmızısı denizin ortasında
Ve bir sonbahar akşamında yazdım bu şiiri
Gözümün yaşı,
Ömrümün yarısıyla...

Yaşadıklarımın değeri yok
Yaşayamadıklarıma yanarım ben
Gecelerim söner, özlemlerim kalır
Ferim gider, gözyaşım kalır
Ömrüm biter, kızıl sevdalarım kalır bu kağıtta
Karanfili koklarsın
Rüzgarın ıslığını duyarsın
Ağlarsın hani,
Dünya dursa umurun da değildir
Sebepli sebepsiz döktüğün tek damlanın yanında
Ben, o tek damlanın peşindeyim
Bu sonbahar akşamı

Alı al yosun
Moru mor gökyüzü
Esir kırmızısı denizin ortasında
Ve bir sonbahar akşamında yazdım bu şiiri
Gözümün yaşı,
Ömrümün yarısıyla...
Son düzenleyen Blue Blood; 30 Ağustos 2006 09:45 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8306
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi


Ey İstanbul Irak Dostların Yakın Gönlü


Bir sihirli lamba yanar üstünde başımın
Kaşının ortasında İstanbul’u görürüm
Boğazda martıların kanat çırpışı gibi
Hürüm elini çekse rüyamdan sevgili
Saçlarında takılı kırmızı bir gül
Çok aşkların yalnız şehri İstanbul.

Bir martı uçar gönlümde sen gibi
Hasret yanar surlarında ben gibi

Üsküdar’da kendimi buldum
Sırlı zatların uğrağı bir atar dükkanında
Ümraniye’de aşkı
Seni hissetmek ki tam yaşamaktı
Selahattin solumak isterim ömrümün her günü
Ey İstanbul ırak dostların yakın gönlü.

Bir şehir kokar burnuma sen gibi
Uzar ayağına yollar ben gibi

Hangi türküyü söylesem sanadır yolum
Okuduğum bir şiirde geçse adın
Hasret tüter de yüreğimde
Böğrümden kurşun yemiş gibi olurum
Hangi türküyü söylesem sanadır yolum
İstanbul, çok gün görmüş genç oğlum.

Bir mısra düşer içime sen gibi
Kelimeler buğulanır ben gibi

Rüyamdan çıkmayan kırmızı bir gül
Çok aşkların yalnız şehri İstanbul
Ey İstanbul ırak dostların yakın gönlü
Hangi türküyü söylesem sanadır yolum
İstanbul, çok gün görmüş genç oğlum
tulse - avatarı
tulse
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8307
tulse - avatarı
Ziyaretçi
O Rüzgar

Yaşamak zevki nedir bilmez ölümden korkan!
Gür bir imanla damarlarda ateşten bir kan

Birleşip böyle diyorlardı derin bir sesle,
Yeri fethetmek için gelmiş o Fatih nesle.

Böyle bir dersi alan ruha vatan dar görünür;
Daima başka sefer, başka ufuklar görünür.

O nesil duymuş akın zevkini rüzgarda bile;
Bu duyuş varmış akınlardaki atlarda bile;

Bilmemiş var mı geniş yeryüzünün serhaddi,
Yıkmış ufkunda durup karşı koyan her seddi,

Yeni bir ülkede yem vermek için atlarına
Nice bin atlı kapılmıştı fetih rüzgarına.


Yahya Kemal Beyatlı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8308
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Acaba
Bin kez öptüm yine İstanbul'u bugün
Yağmur mu yoksa ben mi ağlıyorum
Yalnız bütün şehirden özür dile
Bir gün gelirsen buralara
Sayende İstanbul sırılsıklam...
Herhangibir akşamüstü
Sensizlik yine beni yakaladı suçüstü
Şu an baktığım denizden
Ne vardı sevdalarım bir bir çıksa
İçimdeki karanlığı alsa
Kızıl saçların omuzlarımda dolaşsa
Birdaha ağlarmıyım acaba?

Aşkın Kaç Beden
Uzun zamandır yoksun
Yoksun lu sabahlara uyanıyorum
Aynı
Bildiğin gibi
Yeni bi şey yok
Eski bi şey de yok
Sen gibi..........
Bir ben kaldım
O da...
Ben miyim değilmiyim belli değil artık
Arta kalan ne ki?
Daha ne kadar özleyebilirim seni
Şimdi yalvarsam geçmişime
Bir gün daha yaşamak istesem misket oynadığım sokakta
İlkokuldaki yerli malı haftasına katılsam?
Bana 3 beden küçük gelir çocukluğum
Sende öyle sevgilim
Boşluğunu dolduramaz kimse demiştim giderken
Gelme.........
Sana bol gelicek artık bu aşk!

Anlamadın
hiç anlamadın beni
bir geminin limandan ayrılmasına
ağladığımı görmedin
sen bilmezsin
liman olurum ben giden her vapurun ardından
bazen deniz....
ve bir geminin pervanesi değidir
betona çarpıp üstünü ıslatan o damlalar!
el sallamalar arasında
göz yaşlarımı dalga sanır herkes
Son düzenleyen Blue Blood; 30 Ağustos 2006 10:19 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8309
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bundan da Öte


Karanlığın göz ile görünmez sonu.
Aydınlığın binlerce rengarenk tonu.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Pırıl pırıl güneşin doğuşu gibi!

Çiçeğin arıya açtığı kollar.
Arının sindirip ettiği ballar.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Arının çiçeğe uçuşu gibi!

Yeşilin bakışa verdiği huzur.
Maviye baktıkça bakasın gelir.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Güneşin denize batışı gibi!

Yağmurun güneşte düşüşü aşka.
Bulutun yağmuru atışı başka.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Güneşin damlayı öpüşü gibi!

Sevdanın üstüne söylenmiş türkü.
Kuğunun benzeri bulunmaz kürkü.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Bülbülün ahenkle ötüşü gibi!

Bembeyaz rengiyle her yeri örten.
Pervasızca büyümüş beyaz kardelen.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Bir gülün dalında duruşu gibi!

Titreyen elleri terleten sıcak.
Vurunca çeliği kesecek bıçak.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Çeliğin ustaya varışı gibi!

Hazanda yerde uçuşan yaprak.
Yaprağa kucağın açıyor toprak.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Rüzgârın bedeni sarışı gibi!

Tertemiz doğuyor minik bir bebek.
Süt dediğin bebeğe oluyor yemek.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Bebeğin memeyi emişi gibi!

Sularda salınır deniz yıldızı.
Peridir dünyanın en güzel kızı.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Perinin gerçeğe dönüşü gibi!

Sevdalıya kurulmuş en güzel hayal.
Çocuğa ninnidir en güzel masal.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Masalın rüyaya girişi gibi!

Toprağa direnip deliyor çiçek.
Çiçeğin üstünde her daim böcek.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Böceğin çiçeği yiyişi gibi!

Baharda ağaçlar ediyor cümbüş.
Çiftçide ta içten geliyor gülüş.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Dallarda yemişin oluşu gibi!

Kayalarda sekiyor bir yavru ceylan.
Güzelden anlayan ceylana hayran.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Avcının tetiğe küsüşü gibi!

Balçık ele gelince oluyor sanat.
Sanat anlayınca buluyor hayat.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Ressamın fırçayı tutuşu gibi!

Gözler bazen umman bir deniz.
Gülün verdiği gonca bir filiz.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Aşığın aşkına bakışı gibi!

Tabiat içinde kurmuş çarkını.
Bu çarkın kimse bilmez farkını.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Kuzunun çaresiz kalışı gibi!

Çatlamış dudağın suya hasreti.
Bir yudum su değil mi onun kısmeti.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Suyun dudağa değişi gibi!

Anlatmaya yetmez ki üç-beş kelime.
Söz dinletmek zordur benim dilime.
Senin güzelliğin bundan da öte,
Şairin şiiri yazışı gibi!

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8310
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşk
bir tek senin görebileceğin bir yerden
sana gülümsüyorum...
onların duydukları kahkahalarım değil
aşkı tarif gerekirse sana
anlatayım
aşk ne biliyor musun
benim sana yaşadığım,
senin durmadan üstüne bastığın...

Ben.. Sen...
Öylece durmayı seviyorum ben..
Durup ardından bakmayı..
Sen yürümeyi seviyorsun ama arkana bakmadan..
yaprak seviyorum ben yaprak..
Kuru, yaş ayırmadan..
Sen ezmeyi seviyorsun, neye bastığına bakmadan..
Son düzenleyen Blue Blood; 30 Ağustos 2006 10:56 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya