Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 839

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.405 Cevap: 12.492
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8381
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Neredesin?

Sponsorlu Bağlantılar
Burkulur yüreğim, gözlerim muhtaç
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?
Ellerim yumrukta, ihtirasım aç
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Yokluğun ufkumda satır be satır
Yürür, etrafımı zulmet kapatır
Yüzünden yayılan nur aydınlatır
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Isınmaz ortalık etraf hala kar
Düşer vücut ısım, yüreğim donar
Biraz ateş getir, az ısıt ne var!
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Bozuldu, kalmadı ağzımın tadı
Uçmaz gönül kuşum, kırık kanadı
Bütün bedenimin ortak feryadı
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Muhtacım sesine ve sohbetine
Gül yüzünde açan gül demetine
Çöllerde Mecnunun su niyetine
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Saçımda gezmiyor sihirli elin
Kollarımdan çokca uzakta belin
Nedir meşakkatin, nedir engelin
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Ne tatlı buse var, ne hırslı öpme
Kendini saklama, hainlik etme
Benden tarafa gel, uzağa gitme
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Bir keyiftesin sen, bir kederdesin
Tarif olunmayan bir eserdesin
Herhalde dönülmez bir seferdesin
Nerdesin sevgili, hani nerdesin?

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8382
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Tanımak
İnsanlar
Sponsorlu Bağlantılar
Üzerlerinde
Tabelalarla yaşasalardı
Sırtlarında
Etiketler taşısalardı
Ne kolay olurdu
Gerçek yüzlerini tanımak
Ederlerini anlamak
Ne kolay olurdu
İstemediğinden saklanmak
Aradığını bulmak
Ne kolay olurdu
İnsan olanlarla
İnsan taklidi yapanları
Ayırmak

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8383
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Nergisli Sone

- Bağırdı: 'Orada kim var?',
'Var,' diye cevap verdi yankı.
Odvidius, Narkhisos ile Ekho -

Yetmiş ikide Vegas'ta bir sentle çalışan
Tek kollu bir canavar bulduyduk geceyarısı
Üç çocuk, yorgun, unuttuyduk her şeyi
-Nedense birden nergisler açtı beynimde

Onu ve iki arkadaşını Sanayi'de görünce-
Nasıl sevinçle el salladılar birbirlerine
Gelen çocuklar da onun gibi çıraktılar
El sıkıştılar, şakalaştılar, sigara yaktılar

Umurlarında değildi dünya: Haftalık diye
Aldıkları üç kuruş para bir yana
Ağır iş, kılıksızlık, kir-pas, çamur-çaylak


Solduramıyordu henüz gülümseyişlerini
Dosttular, bu yetiyordu belki de onlara
Üç çocuk, yorgun, unutmuşlardı her şeyi.
shaggy - avatarı
shaggy
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8384
shaggy - avatarı
Ziyaretçi
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma

Nerdeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma


Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Butun sevdiklerimin adları gibi
Adiniz geliyor aklıma

Rahat döşeklerin utanması bundan
Öpüşürken o dalgınlık bundan
Tel orgunun deliğinde buluşan
Parmaklarınız geliyor aklıma

Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Cağımıza yakışan vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma

Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil, unutulur şey değil
Çaresiz geliyor aklıma

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8385
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ne Söylenmişse Sevmek

Ne söylenmişse sevmek üstüne sanki sezedir
Bütün güzel şiirlere uygun her yeriniz
Çekip götüren saçlarınızdır o saatleri bir bir
Dünyaya sizinle baktığımı bilmelisiniz

Benim bu evlere düşkünlüğüm sizin yüzünüzden
Şiirlerim bu yüzden aşklara aşklara doğru
Nasıl hazırlanırım sizin gecenize gündüzden
Siz olmasanız ekmekler sular ne olurdu

Sizin yolunuzdur başlayan nereye düşse ayaklarım
Rum ateşleriyle oymalı koç başlarıyla tunç kapılarda
Sizin içindir durup durup kentleri kuşatmalarım

Söylediğim sizseniz ne denli geniş olsa yerim
Korkarım harcamaktan sözlerimizi boş kalıplarda
Çirkin bir şey diyecek olsam ellerimiz durur önümüze güzeltirim.
Cigdemcan - avatarı
Cigdemcan
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8386
Cigdemcan - avatarı
Ziyaretçi
Adını Koyamadığımsın

Ne zaman tanıdım seni diye düşündüm
Dün gece
Bulamadım
Sanki hep vardın bir yerlerde
Saklanmış
Ve bir anda
Ortaya çıkmıştın
Sen
Zamanda bulamadığımsın

Ne kadar sevdim seni
Sevgi... aşk
Tutku... hayal
Sanki hepsinden de öte
Kalbimde
En derinde
Bir
Duygusun
Sen
Adını koyamadığımsın

Bitecek ve gideceksin bir gün
Biliyorum
Sen bende kalacaksın
Ama
Ben sende olacak mıyım
Bir soruyum
Sen de
Cevabını bulamadığım...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8387
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sana sevdalanmış

Sana sevdalanmış bu yüreğim
Sana aşık olmuş
Seni sevmiş
Ve yanıp kor olmuş
Bir kor gibi yakıyor beni
Onun sıcağı ile yanıyor bedenim
Sana susamış damağım
Olmuyor be gülüm seni bir kere görmekle
Ne yangınım sönüyor nede susuzluğpum gidiyor
Sönmeyen bir ateş gibisin
Yanımda olmamış geçmez ne ateşin yaktığı yangın
Nede susuzluğum
Sigaram gibi içtikçe içesim geliyor.......
O gözlerin

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8388
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Nesin sen?

Karli dagdan kopup gelen sel misin?
Poyrazlardan esip gelen yel misin?
Rüyâlarda gördügüm güzel misin?
Söyle bana dilber, kimsin, nesin sen?
Su düstügüm derde, çâre misin sen?

Gökte aradigim, melek misin ki?
Içimde tuttugum, dilek misin ki?

Arzulanan tebessümlü gülüs mü?
Efsânevî masallarda cümbüs mü?
Yoksa bir gün, gerçeklesecek düs mü?
Bir söylesen, târif etsen, nesin sen?
Yürekleri yakan yâre misin sen?

Gökte aradigim, melek misin ki?
Içimde tuttugum, dilek misin ki?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8389
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor nicedir...
Beynimi uyuşturuyor özlemin...
Çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca yıl
içimi nasıl ısıttığını yeni yeni anlıyorum.
Yokluğun, hatırlandıkça yüreğime saplanan bir sızı olmaktan çıkıp
sürekli bir boşluğa dönüşüyor.
Sabahlara seni okşayarak başlamaları, akşamları her işi bir kenara koyup
seninle baş başa karşılamaları özlüyorum; oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlüğünü...
Nasıl da serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne yumuşak,
bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken...
Ya da kolyeni çözdüğümde kollarıma atlarken...
Hasta olduğunda, o korkunç kriz gecelerinde günler,
geceler boyu nöbet tuttuk başında... O şen kahkahalarına
yeniden kavuşabilmek için sessiz dualar ederek...
"Atlattı" müjdesini kutlarken yorgun bedenindeki yaraları okşayarak,
doktorun böldü sevincimizi: "Yaşayamaz artık bu evde...
Yüksek binalar ve beton duvarların gri kentinde" dedi,
"O gitmeli... Ve kendine yeni bir hayat çizmeli..."
Bilsen ne zor, gitmen gerektiğini bile bile "Kal" demek sana...
Ne zor, senin için ebedi mutluluğun beni unutmandan geçtiğini bilmek...
Gitmeni asla istemediğim halde, buna mecbur olduğumuzu görmek
ve sana bunları söyleyemeden "Git artık" demek...
"Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın
mutluluğa" demek sana ne zor...
Sesimi, kokumu çekip alıvermek beyninden,
sesin, kokun hala beynimdeyken...
Seni görmemek ve belki yıllar sonra karşılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
Yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek...
Ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancı bir arabanın
arka koltuğuna, birlikte güneşlendiğimiz onca yazı,
yan yana titreştiğimiz onca kışı, paylaştığımız bunca acıyı,
onca kahkahayı ve bütün o uzak yeşillikleri katıp yorgun bedeninin yanına,
arkadan pişmanlık gözyaşları dökmek ne zor...
Ne zor hiç tanımadan seni emanet ettiğim bir şoföre "Hızla
uzaklaş buradan ve gidebileceğin kadar uzağa git" demek...
Yokluğunu beklemek, ne zor...
Bunları düşündükçe, şu anda uzaklarda bir yerlerde
üşüdüğünü sezinleyerek panikliyorum. Bütün engelleri aşıp,
terk edilmiş caddeleri, kimsesiz sokakları, yalnız bulvarları arşınlayarak
sana ulaşmak, sessizce başını okşamak, kulağına sevgi sözcükleri fısıldamak
ve yavaşça üzerini örtmek geliyor içimden...
Paylaştığımız bir mazinin, yitirdiğimiz bir geleceğe
dönüşmesinden hicran duyuyorum.
Gizli gizli hüzünlendiğim akşamlardan birinde,
terk etmişlere özgü bir terk edilme korkusunu da
yüreğimin derinliklerinde duyarak sana koşmak,
yaptıklarım ve daha çok da yapamadıklarım için özür dilemek
ve "Dön bebeğim" demek istiyorum:
"Geri dön... Kulüben seni bekliyor..."

Can Dündar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8390
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İBRAHİM !


İbrâhim, içimdeki putları devir elindeki baltayla
Kırılan putların yerine yenilerini koyan kim?

Güneş buzdan evimi yıktı, koca buzlar düştü
Putların boyunları kırıldı.
İbrâhim, güneşi evime sokan kim?

Asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
bühtannaşır put yaptı
Ben ki, zamansız bahçeleri kucakladım,
güzeller bende kaldı.

İbrâhim, gönlümü put sanıp kıran kim?


Asaf Halet ÇELEBİ

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya