Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 840

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.496 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8391
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ATATÜRK'TEN SON MEKTUP

Siz beni halâ anlayamadınız .
Sponsorlu Bağlantılar
Ve anlamayacaksınız çağlarca da...
Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz.
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz .
Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.


Bırakın o altın yaprağı artık,
bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ?
Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil.
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.

Bana, muştular getirin bir daha,
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ?
Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz .
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın !
Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların..
Mustafa Kemâl'i anlamak gözboyamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil..

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ;
laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar..
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...
Mustafa Kemâl'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ?
Mustafa Kemâl'i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter !
Mustafa Kemâl'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil...

Halim Yağcıoğlu

Önce ben Ata'mızdan bir şiir vereyim size...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8392
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SAhTe dünyaLar
Tad aLınmaz zevkLer
Sponsorlu Bağlantılar
Ne$eye yenik dü$mü$
AmaÇSız inSanLar
Neden bÖyLe ya$anır?
Hep bÖyLe ßO$ça mı oLur
Hep ßasitmidir zedeLenmek
ßÖyLesine zaLimmidir
Neden hep içi ßeni yakar
ßaşkaLarını iLqiLendirmezken
Neden hep dı$ı onLarı
Deqer vermişçesine dı$a
KaLßimin vuru$Ları
DayanamıyOr artık
ZaLim ßizim dünyamız
iSyan kOkar her yanımız
TatLı evesim wardı
ZevkLi anLarım vardı
ßoLca mizahım vardı
yanLarına kar kaLdı
Ormanda aSLan idik
$imdi iSe ßir fare

Nefret vurduLar kaLßimize
çökerttiLer...
günden güne
Hüzünßazız $imdiLerde
RuhLarda hiçßir sızı yOk
Tek ßi sOru var akıLLarda
HİÇKİMSEYİ ÜZMEDEN NASIL HATA YAPILDI?

aradıqım tek cvp ßu...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8393
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Firar


yine aklım sana firar
... dur şiir yazacaktım
şurda bir kenarda
güzel bir tanımım vardı sevdaya dair
... dur gelme aklıma
aklımda o güleryüzlü kavuşmalarımız
sıcak hatır sormalar
geleceğim diye verdiğin sözler kalsın
... dur beni yalanlama
ne güzel kandırıyordum herkesi
sevebilme ihtimaline
geleceğine hatta belki kalacağına ve sair

... evet en çok da kendimi kandırıyordum ama...
yine aklım sana firar
... ve ne yazık ki acı gerçek
sen oradasın
arada mesafeler baki
gelmeye hiç niyetin yok
... aklını kaçırmış
deli şair! ! !

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8394
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

SEVEBİLME İHTİMALİ

Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam...
Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim.
İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında
Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman
özlemeye başladım herkesi...
Ve bu hasret öyle uzun sürdü ki, adam gibi hasretleri özlemeye başladım sonra..
Bizim Kemalettin Tuğcu'larımız vardı...
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı...
Yumurta kokan arkadaşlarla paylaşılan kahverengi sıralarda,
solculuk oynamaya başladık..
Ben doktor oluyordum sen hemşire, geri kalanlar kontrgerilla...
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara ve
Türk Dil Kurumu'na inat bir Türkçeyle...
Ağbilerimizden öğrendik, S harfinden orak çekiç figürleri türetmeyi..
Ankara'ya usul usul karbonmonoksit yağıyordu.
Ve kapalı mekanlarda sevişmeyi öneriyordu haber bültenleri.
Oysa Ankara'da hiç sevişmedim ben.
Disiplin kurulunda tartışılan aşkım olmadı benim..
Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak..
Ankara'ya usul usul kurşun yağıyordu..
Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri.
Oysa hiç kurşun yaram olmadı benim
Ve hiç bir mahkeme tutanağında geçmedi adım
Çatışmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece
Sana şiirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde, ama sen yoktun
Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde
Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu
Ben, senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum.

Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.

Yaz sıcağı toprağa çekiyor da tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini
Sonra otobüs oluyordum, kırık yarık yolların çare bilmez sürgünü
Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum
Muş ovasının yalancı maviliğini
Otobüs oluyordum bir süre
Yanımızdan geçen kara trenlerle yarışıyordum, yanağım otobüs camının garantisinde
Otobüs oluyordum
Bir ülkeden bir iç ülkeye
Çocukluğuma yaklaştıkça büyüyordum.
Zap suyunun sesini başına koyuyordum şarkılarımın listesinin
Korkuyordum
Sonra iniyordum otobüsten
Çarşıdan bizim eve giden, ömrümün en uzun,
ömrümün en kısa, ömrümün en çocuk,
ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum.
Çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda..
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam
Ben seninle bir gün Van'daki bir kahvaltı salonunda
Ben seninle sadece bilmek zorunda kalanların bildiği
bir yol üstü lokantasında
Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan
Doğubeyazıt'ın herhangi bir toprak damında
Ben seninle herhangi bir insan elinin
terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim

Ben senin, beni sevebilme ihtimalini sevdim!

YILMAZ ERDOĞAN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8395
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Zamanı kaybettiğim anları yaşıyorum.
Kaç gün oldu,düşünmek istemiyorum.
Perdenin açık kalmış ince çizgisinden
Gri bir ışık süzülüyor, içeriye.
Karanlık odama, gölgeler vuruyor.
Gözlerim bir an takılıyor,
Işığın uzantısına.
Ve masamın üzerinde
Boynunu bükmüş,kır çiçeklerim.
İçim cız ediyor,suçluyum.
Susuz , solgun görünüyorlar.
Tıpkı aynada gördüğüm,
Bembeyaz yüzüm gibi.
Zamanı ben hapsetmiştim.
Bana bakan ,yorgun gözlerime.
Ne kadar oldu, kaç gün?
Önemli miydi?
Yüreğimin umut renkleri,
Bir bir kendini tükettiğinde…
Aklım zamanı koymuştu ,önüme
Bense yüreğimin sevgileri,demiştim
Sevgilerimi korurken,
Kendi renklerimde zamanı kaybetmiştim
Önemli miydi?
Birden dışarıda başlayan yağmurun sesi.
Yağmur akıp gidecek,toprağa karışacaktı.
Zamanda ancak benim bedenimi alırdı.
Varsın akıl hep önüme dikilsin,
Benim zamanın anlarını kaybettiğimde
Asla yitirmeyeceğim
Yüreğimin sevgileri vardı…
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
30 Ağustos 2006       Mesaj #8396
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Aşkın gözü kapalı,
ölmeye her an hazır olandır aşk.
Hastalığın amansız bir aslı,
Bir karşılaşma,savaş oyunudur aşk.
Bir taraf ağır yaralı,
ağır ağır yara alırken,eksilirken
diğer taraf onu görüp kahrolandır aşk.
Aşk bilinmeyen,
uçsuz bucaksız duygu seli.
Aşk labirentlerle dolu,
her zaman sıfıra eşit olan,
hayat denkleminin
çözeni en çok uğraştıran,
en karmaşık olandır aşk.

Birinin ardından koşuyorsan,
o senin olsun diye!
O senden kaçıyor demektir ama
korkma oyunun kuralı bu,
Budur aşk.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8397
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
O şehirde gene şarkılar söyleniyordur
Karşılık görmemiş sevgiler üstüne
Işıkları sönmüş odamda
Yarım kalmış şarkımı duyuyor musun?
Beni sorarsan gene yapayalnızım
Sen sıcak yatağında rahat uyuyor musun?
Boş kalan yastığımı başkası mı doldurmuş?
Ellerini okşayan o yabancı kim
Öyle uzak bakma yüzüme
Seni artık yolundan döndürecek değilim
Ne o gözlerin dolmuş yoksa ağlıyor musun?
Kırk yılda bir olsun beni anıyor musun?
Özlediğin hayatı buldun mu bilmem
Gözlerinde hala hüzün var gibi
Gene yüzün gülmüyor anlat nedendir
Gene aşksız gene bomboş mu için
Niye ellerin soğuk yoksa üşüyor musun?
Mutluluğun peşinden hala koşuyor musun?
Kar mı yağdı güvendiğin dağlara?
Seni de bir türlü umdurmadı mı kader?
Üzme kendini her şeye rağmen
Dünya yaşanmaya değer
Bu yerler bu alem her şeyden yoksun
Sana sesleniyorum duyuyor musun?






*alıntı
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
30 Ağustos 2006       Mesaj #8398
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
Eh işte hayat diye buna derler!
Şimdi koskoca bir hayatın sınavındayım,
Dalga geçiyorum,sanane diyorum hayata,
Diyorum ama ipimi çekiyorum aslında.
Yasamak,oysa yasamak ne güzel şeydir;
Sandalın üstünde,ölü denize,balıklara,
Denizin üstündeki sonbahara,yağmur yağarken,
Şemsiyenin altındaki insanlara;
Bakıyorum penceremden,sobanın yanından,yani cok uzaklardan.
Bir de ıslananları düsünüyorum,çamura batanları,simit satanları...
Durun çayım şimdi demlenmiştir,cayır cayır yanan sobada
Oysa asık olmak ne guzel şeydir,yagmurlu bir havada.


Eh işte hayat diye buna derler!
Bazıları esrar çekerler,bazıları da baskalarının altına kırmızı halı,
Ben ise ipimi çekiyorum, yanında da yeni rakı.
Marlboro cigarayla,ne gider.
Yanımda dostlarım Arif,Şukrü,Hakkı
Ulan nedir bunun ölümden farkı.
Oysa yasamak ne güzel seydir.
Sıfır arabayla,sevdiginin kapısına dayanacaksın.
Bir de korna çalacaksın babasının inadına,
Tekerle iz yapacaksın,yolun tam ortasına.
Hey yavrum!oysa kalemin kırılmıs bu son fermanda.
Eh iste hayat diye buna derler!
Doğruyu ve yanlısı önumuze sererler.


Bahar bitimi kış güzeldir,neşelidir.
Bembeyaz bir örtüye çay dökmek gibidir,kara basmak.
Şimdi o küçücük pencereden bakıyorum hayata,Sobanın yanından,çok uzaklardan...
Çocuklar ne güzel kartopu oynuyor,
Ne güzel kardan adam yapıyor.
Ben de kardan kız yapmak isterdim hep,
Ateşli erkek olduğumu hissederdim,kendime güvenim gelirdi.
Ulan yasamak ne güzel seydi!
Durun bir çayımı tazeliyim,bu üçüncü bardak
Yanında sigarayla,sobanın yanında...
Birde yolda kalanları düsünüyorum; aç,açıkta olanları.
Yağan karı,sadeligini,nefretini...
Ya iste hayat diye buna derler!
Güzeli ve çirkini önümüze sererler.


Oysa yasamak ne guzel şeydir.
Hayatın dolambaçlı sokaklarında tekrar yaz gelir.
Tekrar günes açar,kuslar,böcekler...
Tekrar çocuklar koşarlar oynarlar.
Ben yine izlerim onu penceremden,
Bazen hüzünlenir,bazen gülerim.
Ama,yasamımda bir degişiklik:
Bu sefer elimde buz gibi bir gazoz,soba da yok yanımda,
Hey gidi günler,hep güzeldin aslında rüyalarımda.
Tekrar yaz,kıs,bahar gelecek,hersey değişecek.
Ben yine tekerlekli sandalyemde,o küçücük pncerede,
Bazen sobanın yanında,bir bardak çayla...
Ömrümü tükettim yasamın acısıyla.
Ya iste hayat diye buna derler!
Kini,nefreti,sevgiyi önümüze sererler.
Oysa yasamak ne güzel şeydir.
Aslında yasamdan tat almayanın hakkı KÖTEKTİR.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8399
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kula kul olmadim simdiye kadar,
Sen simdi kendine bagladin beni.
Sensiz geçen günler ne ise yarar,
Sevdanin seline kaptirdin beni.


Gönülden sevenler, sevene tapar,
Asik, sevdigine biraz naz yapar,
Sevgisiz bir gönül ne ise yarar,
Sevgilim, sevdanla yandirdin beni


Sensiz bir düs bile görmek istemem,
Ben seni birakip, yalniz gidemem,
Gidemem sevgilim, sensiz gidemem,
Kalbine zincirle bagladin beni


*aLıntıdır
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2006       Mesaj #8400
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Acı Bir Sevda

Delikanlı bir sevdaydı benimki,
Ak düşmeden önce saçlarına.
Harbidendi benim sevdam,
Haybeye vurulan tokatları yemeden önce.

Niyetim ikramdı kırk yıllık kahveyi.
Acı, acı ama kana kana içmekti,
Hayatı meze yapmaktı,
Aşkı satın almak değil, çalmaktı.
Suçum buysa varın vurun kelepçeyi gönlüme,
Hasta düşlerimi darağacına gönderin,
Kırın kanatlarımı koyun kafese.

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya