Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 854

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.442.299 Cevap: 12.492
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8531
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Benden sor

Sponsorlu Bağlantılar
Bunca acının çiçeği içimde büyüdü
Mahpushane saksılarındaki baharı benden sor..

Kulak ver gecenin sessizliğinde ağan sese,
Ölümcünün böldüğü uykuları benden sor.

Silahlar doğanın yüreğini arıyor durmadan,
Bu kan kokusunun ürettiği soruları benden sor...

Gördük ki, türkülerin sonu yok dilimizde,
Kopup geldikleri dağları benden sor.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8532
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BEN BENDE DEĞİL

Sponsorlu Bağlantılar
Ben bende değil,sen de hem sen ,hem ben,
Ben hem benimim,hemde senin ,sende benim,
Biröyle garip hale bugün geldim ki
Sen ben misin,bilmiyorum.ben mi senim..


MEVLANA

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8533
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Beni Alnımdan Öpmeyecekler

beni anlnımdan öpmeyecekler
çünkü kimliğimde yazan herşeyi sildim
bir ananın, bir babanın oğluyum yalnızca
bulutlara yarsıyan gençliğim eyvahla son buldu
dikenli tellerde parçalandı vücudum
uysallığın hattında
yağmura aldırmıyorum artık
karatenli kızların kokularından bıktım
şairliğimle barıştım, sonra gökyüzüne giden
gözlerini öptüm, arasıra parmak uçlarını
ne yana düşer yüzüm, yüreğim orta yerde
parmağımı yak sevgilim
insanlar bakıyorken usulca, şamdanları yak
atları öldür imrahor yokken
bele bebeğini toprağa, yüzü yüreğine dönük
sezgisi zakkum ağaçlarında

1982
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8534
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
DEMEDİM Mİ?

Oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?

Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?

Demedim mi şu görünene razı olma,
demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,
onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?

Ben bir denizim demedim mi sana?
Sen bir balıksın demedim mi?
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
senin duru denizin ben'im demedim mi?

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,
senin kolun kanadın ben'im demedim mi?

Demedim mi yolunu vururlar senin,
demedim mi soğuturlar seni.
Oysa senin ateşin ben'im,
sıcaklığın ben'im demedim mi?

Türlü şeyler derler sana demedim mi?
Kötü huylar edinirsin demedim mi?
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
Yani beni kaybedersin demedim mi?

Söyle, bunları sana hep demedim mi?


MEVLANA
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8535
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
"Sen kalbsizsin; hani senin gençliğinin hayatı?"
"Aşklarım mı? Bir nefesle solabilen bu şeyler,
"Bir yanar-dağ ateşiyle kömür gibi karardı;
"Şimdi isi yerlerinde bir sıtmalı yel eser.

"Evet, benim her şi'rimde yılan dişli diken var;
"Sizler gidin, bal verecek yeni açmış gül bulun.
"Belki benim acı sesim kulakları tırmalar,
"Sizler gidin, genç kızların türküsüyle şen olun!

"Varın sizler, onlar ile korularla el ele
"Gezin, gülün, bir çift bülbül aşkı ile yaşayın;
"Yalnız kendi, yalnız kendi ruhunuzu okşayın!

"Zavallı ben, elimdeki şu üç telli saz ile
"Milletimin felaketli hayatını söyleyim;
"Dertlilerin gözyaşını çevrem ile sileyim!..."
CaNaRY - avatarı
CaNaRY
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8536
CaNaRY - avatarı
Ziyaretçi
Yüreğime Sinen Gülüşün Olmasa...

Bu kentin sahte aşklar pazarında
Mağlubiyetler bildirisi yokluğun
Çığlık çığlığa okunan
Ve
Her satırı yüreğimi vuran acımasızca...

Bu kentin aymaz akşamlarında
Müşkül sorular soruyor deliliğim aklıma
Kapanmayan kirpiklerimden
Süzülüyor hasret
Ve
Kanayan yanlarım yansıyor
Sırsız aynalara...

Bu kentin umuttan uzak sabahlarında
Sevdayı dayayıp şakağıma
Kaç kez “benden bu kadar” dedim hayata
Kaç defa meydan okudum ömür denen yazgıya...
Ve
Çoktan ölmüştüm sessiz sedasız
Yüreğime sinen gülüşün olmasa...

..................................................
Gel Ey Sevgili.

Yokluğunun ayazı
Kardelenler misâli titretir içimi
Uyku düşmez kirpiklerime
Düşler öpmez gözbebeklerimi...
Yorgunum
Biçâreyim
Gel ey sevgili
Devral hasret burcundaki nöbetlerimi...

Üşüyor yüreğim
Zemheri sevdalarda
Kışlarda, ayazlarda
Koyma ümitlerimi...
Gel, ey sevgili
Hasret vadilerinde
Katmer katmer açan özlem güllerim
Yaşasın binbir renkli beşinci mevsimini....
............................................................
Sayki Bir Düş Bu Sevda...


Bilirim,
Hasret okşar saçlarını
Ellerimin yerine...
İsyanların yazılır her gece
Yüreğimin tenhalarına...
Ten kulağı ile değil,
Can kulağı ile beklersin çağrımı
Yusuf’un kuyularında...

Bilirsin,
Ömrüm bahr-ı zulmetlerde
Kederler yüzdüren Züleyha...
Sevinçlerden kovulmuş
Vuslat meclislerinden
Adı silinmiş dilâra...

Bekleme ey yâr! ..
Aşılmaz surlar örülü yollarımda...
Bir buse kondurup
Göm seherlerin bağrına avazımı
Say ki, bir düştü bu sevda...

..................................................................
Bu Gece...


Bu gece,
Bütün ışıklarını söndürdüm ruhumun
Geceden daha karanlık kabuslarla
Dans ettim düşlerimde...
Yaşamdan başka her şeye yakındım
Ve en çok ölümü yakıştırdım yüreğime...

Bu gece,
Aynalara baktım uzun uzun
Hasretin yansımasıydı gözlerimde gördüğüm.
Yokluğuna dokundum ağladım
Ağladıkça sensizlik koktu avuçlarım.
Tek başına kaldım hiç bilmediğim bir ülkede...

Bu gece,
Vuslatı aradım çıkmaz sokaklarda
Ürperten çığlıklar duydum
İçimde yankılanan
İlk kez korktum yaşamdan...
Yaşanmamış bir ömrün tortuları vardı ellerimde...

Bu gece,
Bozguna uğradım bütün savaşlarda
Tutuştu umutlarım
Savruldu külleri yarınlarıma.
Ve bütün ışıkları doldurup bir odaya
Kapısını naçarlıkla mühürledim...
Bu gece, ben ben değildim....

( Seynur İnal )
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8537
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
BİRİ BİZİM İÇİNDİR

Düşünürsen;
Yalnızlığımın resmi oturmayacaktır gözlerine
Söz verdiysem bir kere unutmayacağım diye
Unutmayacağımdandır.

Görebilseydin keşke,
Tahta masamda yemeğimi yerken,
İki bardak iki tabak koyduğumu her vakit
Görebilseydin.
Karşımda duran sandalyede
Var saydığımı seni
Anlardın ki
Unutmadığımdandır.

Çay demliyorsam iki kişilik,
Perondan iki bilet alıyorsam giderken uzaklara
İki kişilik çınlıyorsa kahkahalarım
İki sesle ağlıyorsam şarkılarda
Şaşırma ..
biri senin içindir.

Çiçekler ekiyorsam saksılara
Açtığında kanatlanıyorsa
yüreğim petunyalarda
iki yürek uçuruyorsam
sevincimin renklerinden rüzgara Sevmeyi vefa diye bildiğim içindir.

Arılar göz bebeğimin kelebeği yapıyorsam
Bulutları hasretimin şımarık çocukları,
Lafımı olur acıların,
Lafımı olur sensizliğin
Yağmurları sen sanıp ıslanıyorsam
Eskisi gibi.
İki kişilik yaşıyorsam hayatı
CaNaRY - avatarı
CaNaRY
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8538
CaNaRY - avatarı
Ziyaretçi
Sabrı Anlat Bana


Sabrı anlat bana,
Mağlubiyetlere dayanmayı öğret ruhuma
Bir ışık yak aydınlansın ufuklarım
Söyle ne vâkit sona erer bu amansız sınanma...




Özlemi anlat bana,
Göğünde kanat çırpan vuslat kuşları
Nereye konarlar yorulduklarında?
Ayaz yemiş sevdaların bakışlarındaki
Ümitsiz ümitleri anlat
Yalnızlığın dili olsaydı sormazdım sana...




Sevgilerin nihayetini anlat,
Nasıl biter bir sevda?
Yakıp, yıkılan umutların külleri
Nereye savrulur sonunda?
Ben sustukça sen anlat,
Hüzünlerine geldim
Bir damladan derya yaptığım hasret
Ve
Dinmek bilmeyen bir sancıyla.
Al kat acılarımı acılarına...




Hep vuslatı düşünürken savruldum
Yüreğimin esir rüzgârlarıyla...
Hayat körebe oyunuydu
Sobelendim yaşanmamışlıklara
Anlat,
merak ediyorum
Her zaman ışık var mıdır, tünellerin ucunda?

(Seynur İnal)
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8539
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yağmur
Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat

Yıllardır boz bulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Hasretin alev alev içime bir an düştü
Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin arasına dikilir yesil bayrak
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim

Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü
Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü

Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden
Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin

Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim

Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateşler sahinin hayalleri

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
Katil sinekler deldi hicabın perdesini
İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü
Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında
Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü
On asırlık ocağın savururdum külünü

Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım

Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü

Badiye yaylasında koklasaydım izini
Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü
Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi
Hakların temeline sanki bir volkan düştü

Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
Erdemin, bereketin doldurur haneleri
Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların

Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü
İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü
Güvenilen dağlara kar yağdi birer birer
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü

Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından
Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından

Madeni arzuların ardında seyre daldım
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
Senin için görülen bir düş de ben olsaydim

Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü
Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali
Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü

Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır
Sesini duymayanlar girdabında boğulur
Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin

Saatlerin ardında hep kendimi aradim
Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Mekanın fırçasında solmayan resim senin

Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

Islaklığı sanadır ahımın, efgahımın
İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın
Nazarın ok misali karanlıkları deler
Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin
Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü

Nefsinle yeniden çizilecek desenler
Çehreler yepyeni bir degişim geçirecek
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
Anneler çocuklara hep seni içirecek
Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

Kardeşler arasında heyhat, su-i zan düştü
Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
Şarrkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakiş da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakiş da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
1 Eylül 2006       Mesaj #8540
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Diyebilir misin
En guzel sey nedir deseler asktır diyebilir misin ?
En cok kimi seviyorsun deseler ismini soyleyebilir misin ?
Neden aglıyorsun deseler sevgilim icin diyebilir misin ?
Beni unutmanı soyleseler hic bir zaman diyebilir misin ?
Yasamak guzel mi deseler onsuz anlamsız diyebilir misin ?
Soyle sen kimsin kimsinin deseler asıgım ve sadece onunum diyebilir misin ?
Soyle nerde olmek istiyorsun deseler onun kollarında diyebilir misin ?

Z.S.U




Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya