Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 958

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.391.124 Cevap: 12.492
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9571
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sana

Sponsorlu Bağlantılar

Günün ilk ışığı, kuş cıvıltılarıyla
Gelmek istiyorum habersizce,
Gökyüzünün kızıllığı, utancımın allığıyla,
Kapını aralayarak girmek istiyorum.

Uyanıksın biliyorum
Bu sevdanın uykusuzluğuyla
Koynunda uyumak istiyorum
Çocuk gibi öperek, severek
Koklayarak uyumak istiyorum.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9572
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kimi sevsem..
Onun hep uzakta bir sevdiği vardı,
Sponsorlu Bağlantılar
Unutamadığı ilk aşkı ya da terk edip giden sevgilisi..
Öylesine çok sevdim ki onları, başkalarına duydukları sevgiyi
anlatmalarını sessizce, içim acıyla kanayarak dinledim.
Beni yitirmekten hiç korkmadılar; çünkü onlara göre fazla iyiydim;
Bu yüzden ilk anda vazgeçilebilirdi benden!
..tek bir isteğim olurdu. 'Ne olur, bir daha beni aramayın!
Çünkü ben kolay unutamıyorum.
Böyle derdim Ama yine de ararlardı beni..
Soluksuz ve umutsuz kaldıkları bir gece mutlaka akıllarına ben
gelirdim..
O, yedek sevgili!

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9573
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sana Ait Olmak




sana olan aşkım
hep akan bir su
sende benim gibimisin söyle!!!
aklımda senden başka birşey yok bugünlerde
sadece senin aşkın avutur beni
unutturur bana bütün dertleri
şefkatli kollarınla sar beni bu gece
istediğim aslında çok değil, istediğim aslında çok değil
sadece senin olmak istedim sadece sana ait olmak
aşk denen duyguyu yeniden keşfettim
sadece senin olmak istedim ,sadece senin olmak istedim!!!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9574
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İstanbul Ve Martı


İstanbul deyince aklıma martı denir
Yarısı gümüş, yarısı köpük
Yarısı balık yarısı kuş
İstanbul deyince aklıma bir masal gelir
Bir varmış, bir yokmuş
İstanbul deyince aklıma Gülcemal gelir
Anadolu`da toprak damlı bir evde
Gülcemal üstüne türküler söylenir
Süt akar cümle musluklarından
Direklerinde güller tomurcuklanır
Anadolu`da toprak damlı bir evde çocukluğum
Gülcemalle gider İstanbul’a
Gülcemalle gelir
İstanbul deyince aklıma
Bir sepet kınalı yapıncak gelir
Şehzadebaşı`nda akşam üstü
Sepetin üstünde üç tane mum
Bir kız yanaşır insafsızca dişi
Boyuna bosuna kurban olduğum
Kalın dudaklarında yapıncağın balı
Tepeden tırnağa arzu dolu

Sam yeli söğüt dalı harmandalı
Bir şarap mahzeninde doğmuş olmalı
Şehzadebaşı`nda akşam üstü
Yine zevrak-ı derunum
Kırılıp kenara düştü
İstanbul deyince aklıma Kapalıçarşı gelir
Dokuzuncu Senfoniyle kolkola
Cezayir marşı gelir
Dört başı mamur bir gelin odası
Haraç mezat satılmakta
Bir gelinle güvey eksik yatakta
Köşede sedef kakmalı tombul bir ut
Tamburi Cemil Bey çalıyor eski plakta
Sonra ellerinde şamdanlar nargileler
Paslı Acem kılıçları
Amerikan kovboyları
Eller yukarı
Ne kadar da beyaz elbiseleri
Amerikan deniz erleri
Kocaman bir papatyadan yolunmuşlar gibi
Sütten duru buluttan beyaz
Beyazın böylesine ölüm yakışır mı dersin
Yakışmaz
Ama harbederken onlara
Bambaşka elbiseler giydirirler
Kan rengi, barut rengi, duman rengi
Kin tutar kir tutmaz
İstanbul deyince aklıma
Kocaman bir dalyan gelir
Kimi paslı bir örümcek ağı gibi
Gerinir Beykoz’da
Kimi Fenerbahçe’de yan gelir
Dalyanda kırk tane Orkinos



Sensiz İstanbul


İstanbul bana hep seni hatırlatıyor.
Çünkü onun gözleri de en az senin ki kadar yeşil.
Hâlâ, gülümseyen bir lâle gibi
bana sürgününü gönderiyorsun
dört yanı çevrili bir kale gibi
ne sır umut, ne de sır veriyorsun

gemiler gidiyor, sen gidiyorsun
sulara yansıyor yeşil gözlerin
hüzün dalga dalga, ıssız ve derin
beni İstanbul'a terkediyorsun

sensiz ne şehrayin, ne deniz kalır
gidersin, harabe olur İstanbul
martılar göç eder; sular alçalır
kendini çöllerde bulur İstanbul

güneşi rengarenk şavkınla gökte
saçlarını tarar iken bulurum
beyazı, gecenin çizgilerinde
ellerini arar iken bulurum

sensiz çözülür mü gül ve muamma
yüreğimden hala habersiz misin
adını göklere yazarım amma
mehtabı kaybolur düşlerimin

Son düzenleyen Blue Blood; 12 Eylül 2006 01:57 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9575
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sana Anlatabilmek


Sana anlatabilmek...
Bu çok zor,
Anlık dinlemelerinde
Sana doyasıya bakıp içimi dökmek çok zor.
Karşılaşmak gibi bakışmalar gibi bu,
Acelesi olan biri gibi, kaçıp gitmen gibi
Gitmem gibi..
Sana anlatabilmek bu çok zor,
...
uzattığında ellerini
benim senden saatler istemem
seninse asla olmayan
sarılmak istediğimde tüm gücümle şefkatimle
asla yetmeyen zamanlar bulmak, bulmaya çalışmak
...
seni nasıl delice merak ettiğimi bildiğin halde
hala da uzaklaşman
sesini hep en uzaklardan duymam.
...
her kapatışımda telefonu
içimde kalan eksik cümlelerin,
hepsinin beynime üşüşmesi
gene içimde kalması,gene söylenememesi
...
sana anlatabilmek bu çok zor
...
işte sana şimdi anlatıyorum...
içimdesin ve bütün cümlelerimde
kalbimdesin sevgi dolu kalbinle
gözlerimdesin bakışlarınla
dudaklarımdasın önce sözlerin sonra dudaklarınla
ve duyduğum her şeyde sen varsın
AMA GALİBA BİZ AYNI YERDE DEĞİLİZ.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9576
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BİR ADAM

Korku dağlarının yürekçisi,
Ölüm denizlerinin kürekçisi;
Öyle suskun oturuyor şişesinin basında,
İçtiğinin hem hırsızı, hem bekçisi,

Onu kırmış olmalı yaşamında birisi.
Dinledikçe susması, düşündükçe susması...
Tek başına iki kişi olmuş kendisiyle gölgesi,
Heykelini yontuyor yalnızlığın ustası.


Özdemir Asaf

Üstad nede güzel söylemis...
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9577
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sana Aşık Olmak




İçimden kopup gelen bir korkuydu sana aşık olmak.
Dalgalarına kapılıp sürüklenmek bir sal gibi ufka doğru.
Bu yüzden gecelere gizlerdim gözlerinin eşsiz ışıltısını.
Geceleri dizelere gizlerdim sonra.
Saçlarından yola çıkardım sessizce.
Uzun ve yorucu bir yolculuk olurdu parmaklarıma.
Yumuşak dokunuşlarda alevlenirdi dudakların.
Dudakların İzmir
Dudakların İstanbul
Dudakların içimi ısıtan bir masaldı annemden dinlediğim.
Bütün bir gün seni seyredebilirdim.
Gözlerin gözlerimde yankılanırdı.
Gözlerim sessiz çığlıklarla gözbebeklerine koşardı.
Kaybolurdum.
Her defasında çekip çıkarırdın beni
acının derinleştirdiği dipsiz kuyulardan.
Beni "SENİNleştirirdin".
Dudakların ateş,dudakların volkan gibi yakardı.
Ruhum yükselmek isterken ölüme,
her defasında beni çeker alırdın.
Dudakların alırdı beni,gözlerin alırdı.
Benliğim olurdun.
Yüreğim olurdun.
Gökyüzünden bir parçaydın sen.
En güzel maviden kesip almıştım seni.
O günden beri sonsuzmuş gibi meydan okuyup her kıyamete,
dilek yerine seni tutmuştum yıldız geçişlerinde.
Her seni dilediğimde daha çok senin olmuştum.
Uzaklardan,nehirlerden bir şarkı mırıldanıyor yalnızlık...
Soğuk gecelerden biri
Soğuk ve sensizlik dolu
Saçların,ellerin yok yanımda
Sensiz ölüm gibiyim...
Gözlerinin dokunduğu her yer acıyor bebeğim.
Biliyorsun sensin silemediğim aklımın en uzak köşelerinden.
Sen gittin ve mutluluk ta kalktı tedavülden.
İçimde öldüğün günden beri
Geceler uzun
Geceler, sonsuz düşler
Ayrılan ve bir daha hiç birleşmeyen eller
Bir gece "küçük bir hikayeyle biten"
Ölümsüz sandığımız sevişmeler
Gecelerden biri
Bir son daha istiyor Tanrılar uzaklardan
bir son daha
Kurban aranıyor sonsuzluğa...
Gökyüzünden bir yıldız kayıyor
Dere kıyısındaki taşlar parıldıyor
Ve her gece bir yıldız
Bir ayrılık
Bir yıldız
Bir ayrılık
Kaçamadım sensizliğimden, bu son dansın olsun bensiz...
Ve
Bu son şiirim olsun sensiz...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9578
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sensiz parlayan yıldızlarla
Bitmek bilmeyen yalnızlığımla
Sana geldim bu gece anne.
Islak gözlerimle ,
Yağan yağmur tanesiyle ,
Senin gül tenini
Toprakta koklamaya geldim anne.
Sakın üzülme üşüyorum diye
Hiç yağmur tanesi anne yüreğinde üşür mü ?

Sensiz ısıtmayan güneşle ,
Özlemini yüklediğim yüreğimle ,
Üşüyen ellerine dokunmaya geldim anne.
Toprağında biten dikenleri
Karla örtmeye geldim anne.
Sakın üzülme anne
Heybeme beyaz karları yükledim diye.
Sakın kederlenme anne
Gözlerimde ayazları görüp üşüyorum diye.
Hiç kar tanesi ana yüreğinde üşür mü ?

Sensiz kuruyan güllerimle,
Her nefesimde
Sana ağlayan gözlerimle ,
Çiceklerin açtığı
Yüreğinde ağlamaya geldim anne.
Baharların konakladığı saçlarına
Cennet kokulu avuçlarına
Çicek kokulu nefesimi vermeye geldim anne.
Sakın üzülme anne
Ölümün koynunda geziniyorum diye
Hiç annesine kavuşacak evlat
Ölümde üşür mü anne ?
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9579
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sana Aşık Oluyor Biri Kapında




öyle yalnızlıklar gördümki senden önce
hiç biri yaşatmadı böyle kendini
acıtmadı gecelerce ağlatmadı
ve ben böyle ıssızlığın çığlıklarını hç duymadım
her sesi sana yordum her rengi sende buldum
seni aradım duyduğum sesle avundum ama yıne yoktun
ve sabahlar.
gecenın teslimiydi belkide acısıydı tum tesellilerin
belkide hesabıydı geçmiş koca ömrün
rengim siyahtı hayat ise senin ödülün
aklımdaydın yıne o sokaklarda gezerken
evet belkıde sarhoş oldum gecelerce
bir su damlası gibi koca denizlerde
ya da bir kum tanesi yalnız kumsallarda
dilimin ucunda hep sen ama yaşadığım hayalin
sevda kocaman bir yalan dillere düşen bir ateş belkide
yüreğimi koydum sana ben tüm benliğimle
derinden öyle yırtarak öyle sırılsıklam
çığlık çığlığa aşık oldum sana ben
hayatımı sana verdim öylesine değil erkekçe
doğmamış çocuğumuzun adını koyduk
her yağmurda onu andık senınle
sen sen öylece yatardın omuzuma
tüm dünyaya küser ikimizde belki
ölürdük o anda ama sen unuttun şimdi beni
verdiğin sözleri,ne o yoksa ağladınmı
ağlama ben sana hala vurgun hala aşık
hala sana ait ve verdiğim sözdeyim hayata dair
ölmicem ayrılmıcam hayattan sana söz verdim
ama sorma sakın
aslında o an öldüm o son bakışınla
vurdun beni hayata bağlayan her şeyi kopardın
mezarıma bakıyorum son kurşun silahımda
boynumda vebalim göz yaşlarım hala yanaklarımda
dönmezsin bilirim bedenin ağır kalır yaşamda
belkide gitmeliyim şimdi bir daha dönmemek üzere
tutamadığım sözümle bulamadığım kendimle
ağlamadan yine erkekçe ölüyorum
zaten ölü olan ruhum bedenimide çekiyor içine
sus sakın ağlama çünki ben yine sana aşık
yine sana vurgun yine seninim
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9580
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şiirlerim vardı,
Kar soğukları,çöl sıcakları gibi,
Yazılarım vardı,
Her damlası kalemimde eriyen duygularım
Sayfalar dolusu çığlıklarım vardı
Ben vardım...
Ve bu işte bir aksilik vardı
...
Masabaşında sabahladığım geceler,
Bir parşömenle paylaştığım düşünceler,
Bir de tiktaklarına şiir yazdığım
Kurduğum saatte asla çalmayan,
Bana benzeyen bir saatim vardı...
Ben vardım...
Ve bu işte bir aksilik vardı..

...
Karaladığım satırlar,
Penceremde yağmurun sesi,
Kafamda ölesiye bir kargaşa,
Gözlerimde derin bir suskunluk vardı..
Ben vardım..
Ve bu işte bir aksilik vardı...

...
Yazamadığında hırçınlaşan denizim,
Göz kamaştıran bir mavim,
Özgürlüğüne toz kondurmayan halim,
Kalemime bir ömür tutsaklığım vardı...
Ben vardım hep..
Ve bu işte hep bir aksilik vardı..

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya