Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 961

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.391.953 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9601
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
VEDA
Elimde, sükûtun nabzını dinle
Sponsorlu Bağlantılar
Dinlede gönlümü alıver gitsin
Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin.

Yürü, gölgen seni uğurlamakta
Küçülüp küçülüp kaybol ırakta
Yolu tam dönerken arkana bak da
Köşede bir lahza kalıver gitsin.

Ümidim yılların seline düştü
Saçının en titrek teline düştü
Kuru bir yaprak gibi eline düştü
İstersen rüzgâra salıver gitsin.


TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9602
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Sana Uyandım Sevgili

Sponsorlu Bağlantılar
Rüzgârınla uyandım bu sabah Sevgili...
Ellerini getirdi uzaklığından saçlarıma;
Dokunuşunu, kokunu...
Sensizliğe ‘sen’ diye sığındım,
Issızdın! ..
Gözlerimi kapadım,
Yanıbaşımdaydın! ..

Özleminle uyandım bu sabah Sevgili...
Gözlerini getirdi uzaklığından bakışlarıma;
Dudaklarını, kucaklayışını...
Boşluğa ‘sen’ diye sarıldım;
Sıcacıktın! ..
Nabzımı tuttum,
Canımdaydın! ..

Yangınınla uyandım bu sabah Sevgili...
Ateşini getirdi uzaklığından avuçlarıma;
Nefesini, tenini...
Düşlere sen diye uzandım;
Yalındın! ..
Zamanı durdurdum,
Sonsuzdun! ..

TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9603
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Veda Ediyorum

Herşeyi olduğu gibi bırakıyorum
Ne ben benim artık
Nede hayallerim
Nede ümitlerim var
Herşeye veda ediyorum artık
Şunu soruyorum kendime
Ümidin bittiği yerde ne başlar?
Aslında kolay bir cevabı var
Hiçbir şey....
Ümitsiz yaşanmaz
Hayalsiz yaşanmaz
Biliyorum
Oyüzdende
Hayallarime,ümitlerime
'Veda Ediyorum'.....

Harabe-Gönlüm - avatarı
Harabe-Gönlüm
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9604
Harabe-Gönlüm - avatarı
Ziyaretçi
BEN SENDEN ÖNCE ÖLMEK İSTERİM

Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor.

mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9605
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Uzun Müddet Haber Yoktur Sılamdan

Uzun müddet haber yoktur sılamdan
Her posta geldikçe gönlüm yerinir
Haber yok evlad ü ayal, anamdan
Can postanelere varır sürünür

Kör olsun gurbetin kahrı bitmedi
Gidemem vatana çilem yetmedi
Gül de taksam bülbülümüz ötmedi
Altın kafes olsa viran görünür

Bahar geldi seyran için iline
Herkes sevdiğim takmış koluna
Zihniya gurbetin gider yoluna
Hasretli sîneme hicran sarınır
Harabe-Gönlüm - avatarı
Harabe-Gönlüm
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9606
Harabe-Gönlüm - avatarı
Ziyaretçi
BİR ACAYİP DUYGU

Mürdüm eriği
çiçek açmıştır.
— ilkönce zerdali çiçek açar
mürdüm en sonra —
Sevgilim,
çimenin üzerine
diz üstü oturalım
karşı-be-karşı.
Hava lezzetli ve aydınlık
— fakat iyice ısınmadı daha —
çağlanın kabuğu
yemyeşil tüylüdür
henüz yumuşacık...
Bahtiyarız
yaşayabildiğimiz için.
Herhalde çoktan öldürülmüştük
sen Londra'da olsaydın
ben Tobruk'ta olsaydım, bir İngiliz şilebinde yahut...
Sevgilim,
ellerini koy dizlerine
— bileklerin kalın ve beyaz —
sol avucunu çevir :
gün ışığı avucunun içindedir
kayısı gibi...
Dünkü hava akınında ölenlerin
yüz kadarı beş yaşından aşağı,
yirmi dördü emzikte...
Sevgilim,
nar tanesinin rengine bayılırım
— nar tanesi, nur tanesi —
kavunda ıtrı severim
mayhoşluğu erikte ..........»

........ yağmurlu bir gün
yemişlerden ve senden uzak
— daha bir tek ağaç bahar açmadı
kar yağması ihtimali bile var —
Bursa cezaevinde
acayip bir duyguya kapılarak
ve kahredici bir öfke içinde
inadıma yazıyorum bunları,
kendime ve sevgili insanlarıma inat.

mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9607
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Öykü

Konuksever ağaç
Kuşları konuk etmişti dalında
Epeyce bir zaman konakladılar
Yedi doydular
İçti kandılar
Keyifli keyifli öttüler
Güneşli günlerde
Olacak olur ya
Hava karardı bir gün
Düzen bozuldu
Kışt dedi, öteden biri
Kuşlar korktu.
Ne özür beyan ettiler ağaca
Ne teşekkür ettiler
Övgülerini unutup
Kaçıp gittiler
Konuksever ağaç
Güngörmüş
Çilesini çekmişti hayatın
Üzüntüsü uzun sürmedi
Alışkındı gelip gidene
Pişman da olmadı.
Kuşları konuk ettiğine.
Kuşları bilmiyorum.
Onlar da memnun mu?
Kaçıp gittiğine.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9608
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
BENİ BAĞIŞLA, SENİ SEVİYORUM
Beni bağışla aşkım, aşkımı hoşgör artık
Beni hoşgör, beni bağışla, seni seviyorum.

Yolsuz yordamsız bir kuş gibi öksendeyim
Yüreğim tir tir, örtüsünden kurtulmuş
Şimdi yoksul, şimdi çırılçıplak, şimdi soyunuk
Acını esirgeme benden, ko sarınsın yüreğim
Ko giyinsin, ko kuşansın, ko örtünsün. Sonra
Beni bağışla aşkım, beni hoş gör, seni seviyorum.

Eğer bir lokmacık bile sevemezsen beni,
Hiç mi hiç sevemezsen eğer
Acımı bağışla, beni hoşgör, seni seviyorum.

Bana öyle eğri bakma, ırak durma ellerden
De, kuytuma çekilirim, de karanlığa kavuşurum
Sımsıkı tutarım ellerimle utancımı
Sarıp sarmalarım, dürüp bükerim
O an yüzün eğ benden aşkım, kaçır benden
Beni hoşgör, beni bağışla, seni seviyorum

Gün gelir, hayalin erişir karanlık yiter
Meyil verirsin bana, gün gelir
Şimdi çaresizim, yalnızım, kolum kanadım kırık
Beni bağışla aşkım, beni hoşgör, seni seviyorum

Seni seviyorum, yüreğim mutluluk selinde
Kapıp koyveriyor kendini gurbetlere varıyor
Gülme bu korkulu gidişime, gülme bağışla aşkım
Beni bağışla, beni hoşgör, seni seviyorum.
Rabindranath Tagore
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9609
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İçimdekileri, kim görse zihni bulanır.
Yazdıklarım utandırır belki yangınların sönmek bilmez ateşini.
Katli olmak istemem hiçbir düşün.
Bir ‘hiç’ kadar bile var olamadım ‘ömrüm’ diye sızlandıklarımın sayfalarında.
Dağ kadar patlasam, yankısı ulaşır mı kentine?
Mezarlarından kalkmaya üşenir ölüler, şişe dibindeki halimi gördükçe.
Depremlerini salsam toprağımın, 7.8 şiddetinde, tepkisi varır mı kendine?
78 şiddeti, anamın kasıklarından kalma zira,
bir ‘Aralık’ sabaha karşısı, 23 gün devşirilen sıtmalı çığlıklarla…
O günden bugüne ne geldi ki?
Yorgunluğum, vurgunluğumdan daha sağlam.
Daha sağlam kılıçtan geçmiş yanları etimin, sevdanın çivilediği yüreğimin yanında.
Sen olmasan, ben gelmezdim kendime.
İstanbul kadar kalabalıklaşmazdım,
Kentim kadar yalnızlaşmaz…
Ömrümü ortaya koyup ölmezdim her gün, sesinin inleyen aksine,
Nereye yürüdüğümü bilmeden geçerdim yollardan,
Şimdi belliymiş gibi…
Su yeşili akmazdı yaralarımdan, kızıllığını görmezdim gün doğumlarının,
Maviyi umuruma bile almazdım,
Sen gelmeseydin…
Yorgunluğum, vurgunluğumdan daha sağlam.
Tütün molalarını ciğerlediğim taş yığınlara oturduğumda,
Yüzümü görebiliyorum asfaltlarda.
Mavi otobüsler geçiyor üzerimden,
Siren sesleri sağırlaştıracak kadar yankılı.
Bir balyoz iniyor savurarak kemiklerimi.
Herkes üstüme geliyor, yığınlarca, uçar adım;
Kaşlarını birleştirip, yüzlerini soru işareti kılığına sokarak,
Herkes bana geliyor.
Ben çaresizim.
Kırık yanlarım, yolda yürütmez geceleyin,
Gözlerim göremez hiçbir varolmuşluğu, hayatımın kepenklerinden.
Bu mutsuz yüz benim, maskelerimi takmadım bugün.
Duymadım çıtırdadığını bir dalın -duysam ağlardım.-
Yürürken senli bir nakaratın üstünden, üzerimden vagonları geçti doğu ekspresinin.
Kemiklerim kırıldı, parçalarım yapıştı raylara.
Yüzümü güneşe astım, aldırmadım paramparçalığıma.
- Hadi! - dedim.
Hararetimin soğumasına izin vermedim.
Tam kalkacakken, ellerin geldi aklıma,
Kaldım.
Yürüsem, anca kendime giderim bu güçsüzlükle.
Biçare, tükenmiş, harap kendime…
Kaldım.
Bu üzgünlük deva değil seni getirmeye,
Yitir beni de gelmediğin gitmelere…
Bir deniz gördüm.
Sayrık, eski, deli bir deniz.
Vapurları geçiyor önümden, uğuldayan rüzgarları vurarak sırtına.
Damarlarımın yolunda ‘deniz’i gördüm.
Gezindim kıyılarında, - özlemişim- dedim.
Eğildim,
Yüzüm suyuna değdi,
Bir ölüm haberi geldi.
‘gel’ dedi…
Gidecektim.
Hani yontarak dilimin bütün inkarlarını,
***** duruşlarını yırtarak dalgaların,
Kanımı akıtarak kanalizasyonların kokmuş mazgalına,
Gidecektim.
Bir hiçliğim nasıl olsa, bu dünyanın yargıları az gelir bana.
Nihilist oyunlarımı ilikleyip üstümde bıraktığın soyunmuşluğa, gidecektim.
Sonra,
Dokunduğun yerleri acıdı içimin.
Yanan yağa su dökülmüşçesine bir ses kıvrıldı kulağımın örsüne,
Gidemedim.
Külçelerce taş bağladım ayaklarıma,
Yılgınlıktan örülme paltomu geçirdim sırtıma, soğutsun diye hücrelerimi,
İndim Ankara seferini bitirmemiş kukla bir trenden.
Ben geldim kendime,
Senden.
Gidecektim,
Gözlerin… dedim,
Kaldım.

mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #9610
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Eftelya

Denizde olmak var şimdi
Gecenin bi vakti
Bilmediğin sularda dolaşmak...
Haydi Reis!
Sen ki yılların eskitemediği adamsın,
İmbat dostundur, sesleniver;
Bize halatları toplamak kalsın.

Hey yüreğim hey!
Mehtap da vurmuş ya sulara,
Denizkızları istersin sen
"Yanına da rakı" dersin utanmadan
Gururlusundur, eyvallah etmezsin kimseye
Ama başladı mı bir kez fasıl,
Dur diyemezsin...

"Ay beyaz deniz mavi, eğlenin kızlar..."
Sabah edelim bu geceyi Reis!
Kuru kuru değil yalnız!
Geç karşıma, şerefe diyelim Eftalya'ya!
Sesimizi duyan koşsun denize
Öyle bir karşılayalım ki sabahı;
Diğer tüm sabahlar hasetinden kudursun...

Sen demiştin Reis:
"Yıllar önceydi
Deli divaneydi gönül aşkından ya,
Denizden başka karşılık veren yoktu.
Efkar fazla geldi, çarpıldık...
Bir an geldi; kadehtekini deniz sandık,
Kıyıya vuranı rakı...
Atalım dedik kendimizi, deryaya karışalım
Yalnız o bilir halimizi
Nasip işte, o bizi almadı koynuna ama
Biz ona abayı yaktık"
Bi daha anlat be Reis!
Bak şu yıldız hiç duymamış o öyküyü...

Levrek de gelmiş sofraya,
Yanında roka yatıyor
Daha ne!
Hah, şöyle! Bitir kadehini!
Doldur tekrar, doldur da başka hatıralar canlansın
Nasıl tanışmıştık seninle?

Ben rıhtımda ağlardım,
Sen hep bana bakardın uzaktan
Her gece isyan ederdim kaderime orada
Bir defasında beni çağırdın
"Gel bakalım delikanlı!" dedin
Anlattırdın derdimi.
Güldün sonra...

"Hey gidi ***** dünya hey!"
Ne ağlar bu garip her gece kıyıda diye düşünürdüm;
Doğru ya!
Aşıksan eğer,
Az uz, dere tepe düz, ne yöne gidersen git;
Her yol denize çıkar..."

Nice zaman geçti Reis,
Değişen bir şey yok.
Dünya aynı dünya, öylece duruyor,
Lakin sevdalar artık aşındı
Kaç defa geçtik o yollardan biz;
Kimi kez ölümüne, kimi kez kör gibi...
Ama yorulduk be...
Yolu kestiler uçtuk,
Kanadımızı kırdılar koştuk
Sona yaklaştık Reis!
Bırak bu geceyi mutlu geçirelim
Sen de zalimleşme...

Her gün denize açıldık da ne oldu?
Kurtardı mı bizi melûn?
Ne gezer!
Daha beter vurdu namerdin eli!
Sonunda anladık değil mi?
Biz ne kadar seversek sevelim,
O kadar sürgün edildik
Gördüğümüz her düşte biraz daha kovulduk,
Kendimizin sandığımız hayatlarımızdan...
Bırak rahat ölelim be Reis!
Ağlayanımız olmasın isterse
Kim bildi ömrümüzce kadrimizi, kim?
Haydi, şerefe!
Ne olur sevdasız göçsek sanki?

Dalgalara ver burnunu, hızlan;
Bırak bizi son gören Eftalya olsun...

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya