Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 964

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.390.263 Cevap: 12.492
e.t.i.c.h.e.t - avatarı
e.t.i.c.h.e.t
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #9631
e.t.i.c.h.e.t - avatarı
Ziyaretçi
Son Mektup Sevgiliye

Sponsorlu Bağlantılar
bırakmaz yakamı hiç bir aşk
sonunda ne oldu bize bak
ayrılmak için çok erken
yarım kalacak bak yine sevdalar
can dayanırmı buna derken
basımı koydugum kucak nerelerde
salıp kurtul beni yine derde
bedenden koptum bi pare
elimde bi taş olacak bak
yanındayken ben biçare
yaşanmaz olmuş sevdalar
saatler durmus gözümde
zaman yada cok derinde
ellerim buz gibi oldu bak
ateş teninde nafile
hasretlik çekilmiyor
bu soğuk gecelerde
sensiz hiç yaşamadım
bu garip şehirde
ah bi bilsen sevgilim
bu sana son mektubum
ister at ister oku yüreğim gibi
ben yine sana mecburum...

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #9632
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sana Bıraktım

Sponsorlu Bağlantılar

Bir şeyin kalmadı, bende alacak
Ne varsa güzelim, SANA BIRAKTIM !
Dertlerin bende, bak kucak kucak
Mutluluğu güzelim, SANA BIRAKTIM !

Her anı huzurla, neşeyle dolan
Yanında eriyip, biterdi zaman
Bana maziden, hatıra kalan
Günlerimi güzelim, SANA BIRAKTIM !

İçimde en güzel, duygularımı
Hayalini kurduğum, tüm umutları
Yaşanmadan geçen, bütün yılları
Dünlerimi güzelim, SANA BIRAKTIM !

Şu vazo da duran, çiçekler bile
Aşkımı anlatır, gelse bir dile
Dikenlerini batırıp, kendi kalbime
Güllerini güzelim, SANA BIRAKTIM !
GÜLLERİNİ GÜZELİM, SANA BIRAKTIM !..

kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #9633
kambis - avatarı
Ziyaretçi
YARGI
öldürenle katiliz çalanla hırsız
tümümüz sanığız tümümüz savcı
tümümüz suçlu tümümüz yargıç
kimi aklar kimi suçlarız
kimi bağışlar kimi asarız
kendimizi başkasında
hergün bıçak saplı
birinin arkasında
vurulan da biziz vuran da
Bülent ECEVİT
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #9634
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sana Bu Şiir




Sen, sevincin yüreğisin,
Umudun öbür adı.
Bulutlar kadar beyaz,
Gökyüzü kadar mavi.
Yağmur da sensin,
Rüzgar da.
Alı mavi,
Aalı nar,
Ve rüzgarı rüzgar kılan.
Gece ve gündüz,
Zaman ve mekan.
Hava
Ateş
Ve su.
Birin iki,
İkinin bir oluşu.
Hazın tende dağılışı.
Ve akışı suların.
Tohumda sensin ,
Toprak da.
Mutun en yakın,
Kahrın en uzak.
Suyun en derin yeri.
Ateşin en sıcak.
Sen olmasan, yaşamak?
Kimbilir?
Nasıl fazladan bir şey…
SEVİYORUM SENİ.
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #9635
kambis - avatarı
Ziyaretçi
UÇURUMLAR
kaç türkü yaktım kaç şiir söyledim
kaç sevgiyi yitirdim
ellerimde kaldı sevgilerim aşklarım
hep kıyında bekledi hislerim
şimdilerde savurmuşsundur ta en diplerine
kaybetmişsindir beni ve şiirlerimi
her yenisi eklendikçe kayboldu benimkiler
sen ye ye ama hiç doyma
ve şimdi bir şiir daha yazdım sana
anlattım belki az uz bir derdimi
anlarsan bir anlam verirsin
ve bu şiirimde üstüme yazılan bir şiirlen uçurumda kayboldu
veysel GÜLTEKİN
- 2006-09-02 08:17:19
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #9636
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşkı Sırtından Vurdum

Acısını içtim aşkın,
Hüznüne dokundum
Gökkuşağı gibi değildi renkleri
Siyahında boğuldum.
Yoruldum,hep yoruldum
Kime tutunduysam yaralı kanadımla
Yalanlarında kayboldum.
Masum bir çocuk bakışıyla geçtim
Aşkın kör gözlerinden
Yüreğimi büyüttüm,
Düşler yetiştirdim minik avuçlarımda
Ağlamayı öğrendim,
Gülmeyi unuttum.
Hırçın denizlerde,
Boşa kürek çektim hep
Yalnızlığın kıyısında,
Unutulan bir liman gibi
Bekledim,durdum.
Nereye gittiğini bilmeyen bir yolcunun
Sessizliğinde geçti hayatım
Aşkı bulayım derken,
Yolumdan oldum.
Korkularım büyüdü aşkın kollarında
Sessizlik parladı içimde,
Bir yakamoz gibi.
Üç kuruşa yalnızlığa sattı
Gülen suretimi
Ne bana gösterdi kendi yüzünü,
Ne güldürdü benim yüzümü
Yar olmadı bana hiç
Seslendim ses vermedi
Sonunda sustum
Ve bir akşam üstü
Aşkı sırtından vurdum!....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #9637
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
DayanamıyorumMsn Cry
Sabahları kovalıyorum şimdi
o kaçıyor ben kovalıyorum...
geceler geçmez hasret bitmez oluyor,
dayanamıyorum...
o çok sevdiğim geceler geçmiyor işte
cıgaramın dumanıyla yakıyorum ıslığımı
ve ardından da örseleniyorum
burnuma tütüyor dışarının kokusu
yanıyorum...
Ama yine de suskunum
bana mı düşmüş sabahları beklemek;
Ağzımdaki çürük türküyü atıp sevmem gerek
hemde nasıl sevmek
hem ölümüne
hemde ölesiye
kara kaplı gözlerini atıp içime
Neyse...
derken son kullanma tarihi geçmiş bir türkü yakıyorum
geceler geçmiyor yine
dayanamıyorum...
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #9638
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Akşam Serüvenleri

Bir seferden döneriz seninle bazı akşamlar
Gün bulutları açık mora boyadıktan az sonra
Bile bile karanlığın bizi kalın örtülerle örteceğini
Son ışıklara dalarız koşa koşa gene de
Sürgününüm, izini sürerim her yerde seve seve
Alacakaranlıkta hem özlemlin hem öksüzün olmak için
Kapanmaya hazırımdır kat kat kendi üstüme

Yağmurdan, güneşten, poyrazdan, uzun yollardan
Biz şimdi gurbetimize çıkıyoruz, vakit tamam
Çanlarla, türkülerle, davullarla ayrılmak uzak bize
Yüzüme vuran sıcaklığınla çocuk dudaklarınla
Sen giderken, ellerimde ellerinden ayrılmanın öfkesi
Varlığında yeniden kurulur eksiksiz bir sıla

Seni her düşünmemde benzersiz bir yurt özlemi
Bana düşen, gelişini aralıksız beklemek
Beklerken bakışında eriyip gitmek yavaşça
Beklerken sonsuz bir ormanı yürümek saçlarında
Benim tutkum, ölümüm, serüvenim bu işte
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #9639
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ben burada böylece bilmem kaç asırlık
tortusuyla ölümün tazelenen gülümsemesi
ve kimin parmakları kana uzansa kırılan
damardan kalbe yürüyen elmaslı aynası
sorguçlarda kaftanlarda dolaşan korku güvesi
ben burada böylece ölümün nefesi olarak

ah işte buyrukları sarı hazırlayan şimşek
dişlerinin hırsında bir melekle öpüşmek
gibi asırlarla devrilen asur akşamlarını tek tek
dolaşıp güne eren dolaşıp iğri bedenler deren
o ıssız o üflemesiz dirilten boruların sahibi kadın
o ıssızlığın ortasından parmaklarını geçiren

kitaplar inmede gökten direnen bir tabaka
yargıcın oyulmuş gözleri çarmıhın çivisi ağzında
hangi romalının şalını atmışsa omzuna ipekten
ve kozadan ve kutsalın kesik başlara öğütlediği
minderinden yahudi doğruluşlu karnı gergin
doğrulmaktan utanan ve asırları sıçrayan hamle

sen medeniyet bilgisi koyu kızıl kara dut şarabı
eğilirken boynunu müşrik sulara ak gösteren
putlara bilenen baltanın yönünden ibrahim
kurbana bilenen bıçağın ağzından ismail kaçıran
sen altın bilekleriyle gökyüzü eğiren kadın
sarsılan kanını ruhumda temizleyerek yükselen

ben burada böylece bilmem kaç seferlik
atlarını ve develerini hızlandıran coğrafya tozu
sarayı ve haşmeti çığ gibi örten kemiğe dayanarak
yalandan ruha uzanan köprülerini atarak senin
ölümün fotoğrafına senin gözlerinle bakarak
ben burada böylece kanını ayakta tutarak

ve iki şehrin arasına sığınan mağaranın yüreği
kelepçeli kadınları ağır yalnızlıklar korosunun
yakılan kamp ateşi evin ve aşkın boşluğunda
çan sesiyle açılan rüyanın taranan saçı ve kokusu
şöhretin iğrenç ağızlı tavşan kuş bakışlı kumralı
senin kaburgalarından sızan nakış ölüye ve kine

TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
13 Eylül 2006       Mesaj #9640
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Biten aşklar

Ağır kırgınlığımdır
Biten aşklar...
Bırakıp gitmeler başlar
Kan ter içinde
Sevişir seninle
Horatça yalnızlıklar
Umutlar koynunda
Uyuklar...

Pirus zaferi gibidir
Sevişmeler
Tam kazandım derken
Kaybedip giden
Zamandır
Yaşanır bilmeden
Onca hüzünler

İzbe karanlıklarda
Bir başınasın artık
Hep keşkeler dolanır
Ayaklarına
Birde özlem haykırışların
Duyulur sanırsın
Duyulmaz sesin boğulursun

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya