Çıkmaz Sokak
Suda vefa yalnızca balıklara,
Geceleyin güneş utanır aydan,
Ellerim uzanırken semalara
Parlak bir “yıldız” kayar gökten o an,
Suda vefa yalnızca balıklara..
Anlatabilsem seni gecelere
Geceler ki her gece aydınlanır,
Göz yaşım düştüğü zaman yere
Bütün komşular kapıma dayanır,
Anlatabilsem seni gecelere..
Ah, baharda şu “gül”ler bir solmasa!
Mezarımızın üstüne dikilir,
Çürümüş kemiklerimiz de olsa
Ruhumuza elbet “Fâtiha” gelir,
Ah, baharda şu “gül”ler bir solmasa..
Derin hayallerinde kaybolurum,
Süvarisiz şahlanmıyor hiçbir at,
Gidilmiyor az ötesi uçurum,
Ya bir rüya, ya da yalan bu hayat,
Derin hayallerinde kaybolurum..
Esmer deli kanlı içten yaralı
Sevdalanır yeşil gözlü dilbere,
Bu sokakta bütün yollar kapalı
Sadece açık kalmış bir pencere,
Esmer deli kanlı içten yaralı..
Titrer ellerim hep seni görünce,
Eririm bakışların arasında
Hayallerimde gezersin her gece
Sensiz günlerim ayrılık yasında
Titrer ellerim hep seni görünce..
Gelinlik içinde nereye böyle?!!!
Yağmur bulutu rahmetten yoksun mu?!
Bir çiçek baharda solar mı öyle?
Gidiyorsun ağlamamak olur mu?
Gelinlik içinde nereye böyle?!!!
Üstü örtülü bütün anıların,
Yüreğim yüreğim acı içinde
Kim bilir öleceğim belki yarın,
Bir yüreğim var, o da kan içinde
Üstü örtülü bütün anıların..
Nergisler soluk, kuşlarsa ötmüyor,
Yeni bir ölü mü var bu mezarda?
Yüzümüze “gül”ler neden gülmüyor?
Bir yas var ama, sadece burada
Nergisler soluk, kuşlarsa ötmüyor..
Denizde dalga, hiç geçit vermiyor,
Her günün bende bir hatırası var,
Kalan gün, geçen gün say hiç bitmiyor,
Bu yollar çok uzun, bu yollar çok dar,
Denizde dalga, hiç geçit vermiyor..
Üşüyorum bu karanlık sokakta..
Güneş buraya hiç doğmayacakmış,
Yalnızca ben değil, herkes ayakta
Parlak bir “yıldız” gökten kayacakmış,
Üşüyorum bu karanlık sokakta..
Zeminde “yılan” var, havada “baykuş”!
Bu dünyada hayat kocaman yalan,
İnmekle çıkmakla bitmiyor yokuş,
Kapılıp gidiyor dünyaya dalan,
Zeminde “yılan” var, havada “baykuş”
<a href="http://kazancortakligi.hemalhemsat.com" target="_blank">Kazanç Ortaklığı</a>
Çile
Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birden bire dam.
Gök devrildi, künde üstüne künde...
Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin cıktı ihtiyar bacı!
Sonsuzluk elinde bir mavi tülbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı.
Ateşten zehrini tattım bu okun.
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum değdi burnuna (yok)un.
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı.
Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikamet, yıkıldı bosluk,
Al sana hakikat , al sana rüya!
İşte akıllılık , işte sarhoşluk!
Ensemin örsünde bir demir balyoz
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta , bana çil horoz
Yepyeni bir dünya etti hediye.
Bu nasıl bir dünya hikayesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.
Nesin sen , hakikat olsanda cekil!
Yetiş körlük , yetiş takma gözde cam!
Otursun yerine , bende her şekil;
Vatanım, sevgilim , dostum ve hocam!
Son düzenleyen Mystic@L; 18 Eylül 2006 23:31
Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi