Arama

Platonik Aşk - Sayfa 10

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 12 Aralık 2018 Gösterim: 143.419 Cevap: 425
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Mart 2007       Mesaj #91
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
HASRETLİĞİM AĞLIYOR

Sponsorlu Bağlantılar
Kalbim her atışında
Seni bana soruyor
Günün her batışında
Umutlarım kuruyor...

Sensiz sevdam kederde
Mecnun olmuş geziyor
Alnımdaki kaderde
Senin adın yazıyor…

Vurgun vurdu gönlüme
Talan oldu sarayım
Yaralı şu kalbime
Hicranımı sarayım…

Bağımda renk renk duran
Yazımda gülüm sendin
Şarkıma ahenk veren
Sazımda telim sendin…

Hayaline sarılıp
Hasretliğim ağlıyor
Bu sebepsiz ayrılık
Hangimize yarıyor…

İnan ki gülen yüzüm
Sensizlikle solacak
Son nefeste son sözüm
Yine ismin olacak…

tikkymelike - avatarı
tikkymelike
Ziyaretçi
3 Mart 2007       Mesaj #92
tikkymelike - avatarı
Ziyaretçi
PLATONİK TAKILIYORUM

Sponsorlu Bağlantılar
Hayatımdaki, en büyük değişiklik sendin bu güne kadar.
Saçın gözlerin ve ellerin.
Bilmiyorum ki neden seviyorum seni?
Ve şu satırları yazarken ellerim,neden sen varsın duygularımda?
Hayatıma açtığım o bembeyaz sensiz sayfa neden bomboş?
Aklıma gereksiz cümlelerle girmek zorunda mısın analamıyorum?
Neden bende herkes gibi sevdiğimi haykıramıyorum?
Neden kalbim seni her gördüğünde hızla atıyor?
Arkadaşlar senden konuştuğunda neden lafı çevirmeye çalışıyorum?
Onlar bilmiyorlar ki ben tek seni sevdim.
Ama bu saçma kızın bir sorusu var sana.
Ya sen,ya sen onu,onun seni sevdiği gibi seviyor musun?
İşte bu sorunu cevabını hiç öğrenemeyeceğim.
Çünki ben sana platonik takılıyorum.

Burcu Özer

NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
3 Mart 2007       Mesaj #93
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
boynumubukukbirakma7fvzvy9
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Mart 2007       Mesaj #94
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Platonik Aşk
Onu görmek bile sizi heyecanlandırırken, o sizin yanınızdan, geçip gider. Siz heyecandan sapır sapır titrerken, o işiyle meşgul olur. O sizin için hayatınızdaki en önemli kişiyken, siz onun için sıradan birisinizdir. Hem aşık, hem de salak hissedersiniz kendinizi... Davranışlarından, konuşmalarından isaretler alıp, umutlanır, bozulur, küsersiniz.
İşte Böyle Birşey!
NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
3 Mart 2007       Mesaj #95
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
kurbanbayrami001nc9
Platonik aşk
Seni sensiz yaşamaktan yoruldum.... Bunun adı aşk değil, ızdırap!
Belki de aşk! her ne ise! Bilmiyorum., ben artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyorum....
Yüreğimden kopup gelen göz yaşlarım karıştı bir başıma yağmura defalarca, omzun yerine ıslak camlara yasladım basımı, sense sadece yoktun... sadece yok... bu aşk değildi, sadece ızdırap... Belki de aşk... Ama ben artık aşkı dinlemek değil, aşkı yaşamak istiyorum....
Bazen ılık esen bir rüzgardın saçlarımı okşayan, bazen bir telefon kadar yakın, aslında çok uzaktın.... Ya da sadece yoktun, sadece yok... bense artık ardından acı bir tebessümle gülümsemek istiyorum adın geldiğinde aklıma... ve senin için akan göz yaşlarımı geri istiyorum karanlık gecelerimden, birde seni özleyerek gecen günlerimi ve hayallerimi ver bana! Uzatıyorum işte aşkını, yüreğimden seni taşıdığımdan bu yana...sen sadece aşkı anlattın bana, bense artık aşkı yaşamak istiyorum
Bugün seni sensiz yaşamak aşksa, seni seninle yaşayacağım yarınlara kaldırıyorum aşkı.... çünkü ben artık aşkı dinlemek değil, aşkı yaşamak istiyorum....
Biliyor musun? seni kalbimde taşıyalı garip bir boşluk var içimde.. sadece bir boşluk.. tıpkı yokluğun gibi...ne acı, ne sızı nede bir damla gözyaşı....hepsi tükendi....sensiz yaşattığın aşkın gibi...
Hislerinin acıdan hissizleştiği oldu mu senin hiç? hissizim ...hissetmiyorum, sadece yokluğunu yasıyorum! kapı çalındığında gelenin sen olmadığından eminim, telefon çaldığında sen aramıyorsun kesin, çünkü sen sadece yoktun bu aşkta, sadece yok! Yokluğunda bulmuştum seni, yokluğunda kaybettim...yüreğimde bir aşk türküsü söylüyorum, seni kimsesizliğimden taşıyalı beri...aşk şarkıları dinlemekten yüreğim yorgun.
Bir yağmurlu gecede geçerse adım aklından, içinde ki boşlukta bir garip sızı duyarsan ,sadece bil ki: seni aramıyor,seni sormuyorsam bu seni unutmuşum demek değildir... ben sadece artık aşkı dinlemek değil, aşkı yaşamak istiyorum...

erd_drknght - avatarı
erd_drknght
Ziyaretçi
4 Mart 2007       Mesaj #96
erd_drknght - avatarı
Ziyaretçi
"O" dokunacak kadar yakınımda ama ulaşamayacak kadar uzakta...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mart 2007       Mesaj #97
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sevgi028
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #98
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
PLATONİK AŞKA DAİR


Seni sevmek nedir biliyor musun?
Hani güneş sabahın ilk ışıkların da sıcaklığını ve rengini gösterir ya insanın içi ısınır. Hani gece olunca yıldızlar pas parlak gösterir ya insanın gözleri kamaşır seni sevmekte böle bir şey yüreğimi ve bedenimi ısıtıyorsun sana baktıkça gözlerim daha bi parlıyor.
Aşkların en acısı platonik aşktır seversin ama sevdiğin bilmez yada görmezden gelmez insana acı verir ellerini tutmak istersin, öpmek istersin öpemesin yüzüne ve saçlarına dokunmak istersin dokunamasın. Defalarca seni seviyorum, seni seviyorum diye haykırmak istersin ama hep susmak zorunda kalırsın.
Çünkü bu tek kişilik ve adına platonik aşk dediğimiz bir aşktır.

Platonik aşk işte sadece içinde beslersin resimlerine bakıp o güzelim hayallere dalı verirsin bazen de bir kadeh alıp resmine saatlerce bakıp dinlediğin müzikle de kendini kaptırı verirsin acılara yalnızlığa. Defalarca sana gönderdiği mesajları teker teker usanmadan okumaya başlarsın.
Evet, kıvırcığım ben seni senin haberin yokken seviyorum haberinde olacakmı inan bende hiç bilmiyorum düşündüğüm tek şey seni kaybetmemek. Aslında benim sevgim bir güneşi sevmek gibi işte. Güneşin parlaklığına ve ve sıcaklığından o kadar etkilenirsiniz ki ona dokunmak istersiniz ama asla dokunamazsınız bu imkânsız. Benim kide böle bişey iste sana da dokunmak imkânsız sen o kadar parlaksın ki o kadar güzelsin ki kıvırcığım belki beni yanında bile göremiyorsun yanında tutuştuğumu bilmeden yanımdan geçiyorsun.
Belki de o güzel ve masum yüreğinde bir sevda vardır belki sende benim sana tutuştuğum gibi sende birine tutuşmuşsundur ve hasretle belki olur diye bekliyorsundur kim bilir.

Hani sana ben gül bebeğim diyorum ya çünkü sen gül kadar güzel bebek kadar ise masum ve özelsin. Evet, senin bu yazıdan haberin olurmu bilmiyorum olacağını da zannetmiyorum zaten
Ben daha bu adına aşk dediğimiz platonik aşka ne kadar katlanırım inan bende bilmiyorum
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mart 2007       Mesaj #99
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Seni ne çok sevdim ben. Ne çok gözyaşı döktüm senin için. Geceleri sen yatağında meleklerin kanatlarıyla uçarken ben penceremin önünde senin rüyana girmek için dua ederdim. Bir bakışına, bir dudak kıvrımında titreşen gülüşüne ulaşmak için dünyanın bütün çiçeklerini önüne sererdim.

Şiirler, şarkılar, sevgiler içimde tutuşan bir ateş, onun yangınında senin için kül kesildim. Ağır hastalar geceyi zor geçirir. Sabahı bekler kırgın yürekler, hasta umutlar, yalnız ruhlar. Yalnızdı gecelerim. Hastaydı gecelerim. Kan kaybından giden bir yaralı gibi umarsızdı gecelerim. Bir uçurumun kenarına beni taşıyan karabasandı gecelerim. Adına yalnızlık dedim. Sensizlik dedim.. Sen beni bilmedin, beni tanımadın, beni sevmedin.. Bu bir ölümdü, bu bir fermandı .. Bıçak kesmez artık beni, ip asmaz, çeküller yüreğimi taşımaz. Yaşamak mümkün değil, yalnızlık karanlık kapılarıyla üstüme kapandı. Amansız acılar içindeyim.

Ey Sevdiğim.. Ben seni ne çok sevdim. Dünya bildi, bir sen bilmedin. Yalnızlığın diğer adı aşka karşılık almamaktır. Kaçılamayacak kadar yakın, tutulamayacak kadar uzak bir yerdesin.. Benim aşkıma yalnızlık kucak açtı. Senin yokluğuna dokundum, içim yandı. Odamın çıldırtan sessizliğinde sana seslendim. Yankısı döndü dolaştı, senin kapıların bana kapalı. Kendi sesim yine bana ulaştı. Anladım ki beni hiç duymayacaksın.

Sana sitem edemem. Sana kırılamam. Bir tek dileğim var senden, son bir tek isteğim. O da MUTLU OLMAN.

MUTLU OL SEVDİĞİM.. BİRİCİĞİM.. AŞKIM. NEREYE, KİME GİDERSEN GİT YETER Kİ SEN MUTLU OL...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Mart 2007       Mesaj #100
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şubat ayı sevgililer ayı olarak kabul görüyor artık. Dolayısıyla aşkın çok konuşulduğu sembolik çiçek tüketiminin yoğun olduğu bereketli bir aydır şubat ayı. “ seni seviyorum „ kelimesinin telafuzunu dahi çok zor yapan, hatta bazen sevgilisinin dahi haberi olamadan platonik olarak seven bir toplumuz. Bizim gibi toplumlarda bu yazının dahi kürt orjinli bir sitede yayınlanması bile sıradışı bir eylemdir.
Çünkü bu toplumun özellikle de kürtlerin aşka ayıracak zamanları yok !!!!
Ortadoğuda ki yoğun şiddet, savaş, cinayetler, seçimler, nükleer denemeler, bölgeye yeni düzenleme girişimleri vb.yoğun siyasi gündem içerisinde hem site yazarlarını hemde okuyucularımızı kısmende olsa bu atmosferden alıp insan psikolojisini gerek pozitif gerekse de negatif anlamda önemli oranda etkileyen Aşk, Sevda, terk etme ve edilme konusunu işleyen sıradışı bir çıkışla hemen hemen yetişkin olan herkesin başından geçen yaşamında bir kereye mahsusda olsa , vücut kimyasının bozulduğu, deyim yerindeyse kendisini „boktan „ hisettiği döneme ilişkin Cezmi Ersöz’ ün bir makelesini sizinle paylaşmak istiyorum.
“Bazen aşk gider.Günler geçer ardından ve aylar.Bazende yıllar...Bebekler büyür.İnsanlar yaşlanır.İnsanlar ölür.Eşyalar eskir.Evler yıkılır.Kurur ağaçlar.Sokaklarınadı değişir. Anılar belleğin acımasızlığına teslim olur.sevilen unutur.seven yanar.
Bazen aşk gider. Ve hayat da gider onun peşinden. Sen terk edildiğin yerde öylece kalakalırsın. Bir sabah uyanırsınki gözünü açtığın ömür senin ömrün değildir. Aynada terk parça görünen bedenin , aslında içinde lime limedir. Nefes diye içine çektiğin,ciğerlerinde parçalanmış aşkının cam kırıklarıdır. Her sabah ölmeyip, neden uyandığına lanet edersin.
Bazen aşk gider.Önünde bir kadeh rakı, küllükte bir ölüm dolusu izmarit, öylece bakakalırsın arkasından. Kulağın hiç çalmayacak olan telefondadır. Zaman dursun, saatler geçmesin istersin...
Tanrim n` olur gerçek olmasın, n ` olur güneş doğmadan geri dönsün, teninde bir başka tenin kokusunu getirse bile dönsün yeterki, hiçbir şey sormam ona, bu geceyi yaşamamış sayarım unuturum, yeterki aşık olmasın… içinde durmaksızın çığlık atar dualar. Ama bazen aşk gider ve o çaresizce yalvardığın tanrı bile gider peşinden.
Sonra sabah olur.Güneş doğar.Aşkın gelmez bir türlü. Bir gecede değişir ömrün.O bir türlü inanmak istemediğin kader, sanki seninle alay eder gibidir. Ömrünü adadığın, yıllarını önüne serdiğin aşkın bir gecede bir başka hayata karışmıştır işte. Bir gecede bir başkasının aşkı olmuştur inanamazsın.
Bazen aşk gider . Ve sen yıllardır içinde yaşadığın yürekten, valizler dolusu anılarla kendi yanlızlığına taşınırsın.Elin varmaya varmaya boşaltırsın dolapları. Çekmecelerden çıkan her giysi parçası onunla geçirdiğin anların tarihiyle ağırlaştıkça ağırlaşır. Onun kollarında geceler boyu cennet uykulara karıştığın yatak, sen giderken utancından bakamaz yüzüne. Doğmamıs bebeğinin yerine koyup büyüttüğün cam önündeki o küçük mor menekşe, yapraklarına kondurduğun veda öpücüğündeki hasrete büker boynunu. Valizlerini kapı önüne yığıp, yüzün sırılsıklam, son bir sigara için koltuğa yığılırsın. Gidiyorsundur işte. Aşkını kendi ellerinle bir başka aşka teslim edip… Ömrünü onun ömrüne , hayallerini onun hayallerine , sevdanı onun sevdasına ekleyip….
Bazen aşk gider.Ve adresi değişir evinin. sesinin tonu değişir.Yüzünün rengi Yatağının sıcaklığı…Yediğin yemeğinin tadı…Uykuların değişir.. Ve rüyaların…Her akşam açıp girdiğin kapıdan başka bir sevda giriyordur artık. Her gün oturduğun koltukta, o bakmaya doyamadığın gözlerin ışığında başka bir sevda oturuyordur şimdi. Yıllardır evinde ağırladığın, masalarına konuk olduğun, hayatlarını paylaştığın dostlarının kahkahaları arasına bir başka ses karışıyordur artık. Senin gölgene alışkın duvarlar bile çoktan kabullenmiştir yokluğunu.Her gece uyuduğun yastığa bir baska sevda kokusunu bırakıyordur. O öpmeye kıyamadığın dudaklarda bir başka sevdanın adı..Aşkının tek cenneti bildigin uykularında bir başka sevdanın rüyaları…Bazen aşk gider ve anılarda gider peşinden.
İçinizdeki o durmak bilmeyen yangının acısını bastırsın diye kanatıncaya kadar bileklerinizi ısırdınızmı? Gözyaşları içinde yastığınıza gömülüp, Tanrı ya sığınmak istediğinizde, artık başka bir yüreğe sevdalı olan aşkınızı ondan geri istemekten utanıp, dua etmekten vazgeçtiğiniz oldumu hiç?
Siz hiç yana yana sevdiğiniz bir sevgilinin yoluna gençliğinizi serip, yoluna kalbinizi serip, yoluna ölümünüzü serip, ona güle güle bir başka aşka uğurladınızmı?
Bazen aşk gider. Ama ölüm gelmez bir türlü. Ne yapsanızda öfke duyamazsınız, giderken bir kibrit aleviyle ateşe verdiği geçmişinin alevleri içinde eriyip giden yüzünüze, silinip giden kokunuza, kül olan yüreğinize dönüp bir kez bile bakmayan o sevdanıza...Anlarsınız , aşktır bu, Öfkeyi bir türlü yurduna kabul etmeyen ... Vefasız bir unutusa kurban olsada solup , yitmeyen...Hayattan soğutup, size ölümü özleten...Ölü bir bedenle canlı kalmakta direnen...Anlarsınız aşktır bu...
Bazen aşk gider...Aslında bilirsiniz nereye gittiğini.Onu çağıran o eksik, yaralı ve hep kanayan çocukluğudur.Onu çağıran, hani o gözlerinizde görüp de belki ona en çok bu yüzden vurulduğunuz, ertelenmiş çocukluğunun o mavi bahçesidir.Dönüp dönüp yeniden baktığı o gizemli bahçede onu eksik severek yaralanmış annesinin sesini duyar gibi olmuştur belkide.Yanıldığını anladığında da o bahçenin bir köşesine sığınıp, gözyaşlarına boğulmustur.
Belkide onu bu yüzden affedersiniz.Belkide bu yüzden bir başka sevda için karşınızda gözyaşlarına boğulduğunda onunla beraber ağlayıp, git ve aramaya devam et. unut beni, dersiniz.Çünkü bilirsinizki aşk çocukluğun arka bahçelerinde dalıp gittiğiniz ve sonra evin yolunu kaybettiğiniz, kurallarını kimsenin bilmediği garip bir oyundur aslında .Bir gün ansızın o oyunda yanıvermiş, hak etmediğiniz halde bahçede kovulmuşsunuzdur. Anlayamazsınız neden kovulduğununuzu, nerede hata yaptığınızı, neden unutulduğunuzu.... Yıllardır oynadığınız o büyülü oyuna dalıp, hayatı dışınızda bıraktğınız için, bir gün aşk gider ve siz evinizin yolunu bir türlü bulamazsınız.
Sonra zaman geçer. O karanlık bahçe aydınlanır. Ve anlarsınızki sevda denen o büyülü oyunda herkesin kuralları birbirinden farklıdır.Siz aynı bahçede, aynı oyunu oynadığınızı sanırsınız belki, ama onun sevdası sizinkinden farklıdır. Kendi bahçenizle onun bahçesini ,kendi oyununuzla onun oyununu, kendi kurallarınızla onun kurallarını , kendi aşkınızla onun aşkını sınayamazsınız.Belkide bunu anladığınız için, kendi bahçenizden onun bahçesini, kendi çocukluğunuzdan onun çocukluğunu, kendi sevdanızdan onun sevdasını sevebildiginiz için, bir gün aşk gider ve siz onun gerçek aşk olduğunu anlayıp unutmazsınız.
Belkide bu yüzden bir kirbit ateşiyle yakıp gittiği ömrünün alevleri arasında sizi unutan aşkınız, çocukluğunun o karanlık bahçesinde ona öfke duyamazsınız.
Ve belkide bu yüzden, aslında yanıldığını anlayıp o bahçenin bir köşesinden ürkekçe size yeniden cocuk ellerini uzattığında, ona yüreğinizin kapılarını hasretle sonuna kadar açarsınız.
Bazen aşk gider.Günler geçer ardından.Ve aylar.Bazen de yıllar... Bebekler büyür.İnsanlar yaşlanır. İnsanlar ölür.Eşyalar eskir.Evler yıkılır.kurur ağaçlar.Sokakların adı değişir.Anılar belleğin acımasızılığına teslim olur.Sevilien unutur.Seven yanar.Bazen aşk gider..Ya da siz gittiğini sanırsınız. „ (Cezmi Ersöz „ yine seninle geldi hayat „ adli kitabindan )

Benzer Konular

22 Nisan 2008 / Kral_Aslan X-Sözlük
3 Şubat 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat