Ziyaretçi

Sponsorlu Bağlantılar
Sensizliğin bilmem ki kaçıncı saatine giriyorum, şimdi bu rutubetli şehirde hasrete katlan, can reçeteleri yazıyorum. Seni benden Allah’tan başka hiçbir kuvvet tüketemez . Ölüm bile ayıramaz .
Her şey çok komik ve anlamsız . Hayat manasını yitirmiş durumda, karşımda maymundan öte, padişahın soytarısı gibi, ama ben kuduruyorum . Sen yoksun!.. Anlıyor musun?...
Yokluğun öyle belli ki ruhumdaki açlığı anlatamam, bazen bir nefes can gibi, bazen bir yudum hayat gibi, ihtiyacım diz çöküyor tebessümüne. Bilirim bir sonu var bunun...
İçimin aynası sen, gönlümün davası sen, yiğit olsan çözemezsin akla zarardır, kurutulmuş bir sesim kulaklarında, bana gel...
Kara gözlüm, gecenin derinliği, ay ışığı, yıldızlar ve hatta kainattaki her şey bir araya gelse sana olan sevgimi ifade edemezler. Her an her salise yüreğim sen diyor...
Suskunluğum, içimde açmadan soluşum, ya bezginliğim, ya nerede yitirdiğimi bilmediğim yaşam sevincim, artık sebep aramıyorum. Özleminin yansımaları, bezginlik her şeye...
Umut, umutlar, umutçuklar, bir pula satmak için, yarınlar bir şizofrenin kıl fırçasındaki kara lekelerde, düşündüm de, her şeye eyvallah, geçin anam babam geçin...
Uşak makamında göz yaşlarım kayıyor Ah!... Kara gözlüm bağışla, yokluğunda ağlamak, dağıtmak yoktu. Nihavent makamlar şimdi çok uzak, ellerim ellerinde değil ki...
Bir şizofren gibi, unutma!.. başarırsam toprağımın üstünü papatyalarla süsle, göz yaşlarınla değil, unutma ilk kez sevmiştim... Allah’a emanetimsin kara gözlüm bağışla ..

Platonik Aşk
