Ahtapotun Kaç Bacağı Vardır?
İki.
Ahtapotların vücutlarından çıkan sekiz uzuvları vardır ama,onları nasıl kullandıklarına dair yapılan son araştırmalar bu uzuvların nasıl adlandırılması gerektiğini yeniden tanımlamıştır.Ahtapot (Yunanca’da, ‘sekiz ayak’ anlamına gelir) kafadan bacaklı bir canlıdır.Dokunaçlarından ikisini kendisini deniz yatağı boyunca ileri doğru itebilmek için kullanırken,geri kalan altı tanesinden beslenme için faydalanır.Sonuç olarak deniz biyologları bu hayvanlardan iki bacaklı ve altı kollu olarak bahsetme eğilimindedirler.
Ahtapotun dokunaçları mucizevi organlardır.Gerektiğinde kasılıp bir dirsek eklemi haline gelebildikleri gibi kimi zaman katlanarak ahtapotun kılık değiştirmesine,deniz yüzeyinde yuvarlanan bir hindistancevizi gibi görünmesine neden olabilirler.Ayrıca ahtapotun beyninin üçte ikisini barındırırlar,yani aşağı yukarı 50 milyon nöron kadar.Geriye kalan üçte birlik kısmı ise çörek şeklinde olup kafanın ya da beyin korteksinin içinde yer alır.
Ahtapotun sinir sisteminin büyük kısmı uzuvlarının içinde olduğundan her bir uzvun özgürlüğü söz konusudur.Gövdeden kopmuş bir dokunaç kendi kendine hareket etmeye devam edebilirken,bazı türler söz konusu olduğunda bu uzuv birkaç ay daha yaşamaya devam edebilir.Ahtapotun kol ya da bacağının kendi düşünceleri vardır.
Ahtapotun her bir kolunda,yiyecekleri ayırt etmeye yarayan tat alma organları ile donatılmış iki sıra vantuz bulunur.Ahtapotlar tadı dokunarak alır.Erkek ahtapotların ayrıca spermlerini muhafaza ettikleri gelişmiş kolları da vardır.Hektokotil adı verilen bu kolu çiftleşmede kullanırlar.Sperm transferi için erkek ahtapot kolunu dişinin kafasındaki bir deliğe sokar.Çiftleşme sırasında bu kol düşse de erkek bir yıl içinde yeni bir tane çıkarır.
Ahtapotların nasıl çiftleştiğini ilk defa Aristoteles (MÖ 384-322) tarif etmiş ama iki bin yıldan uzun bir süre kimse ona inanmamıştı.Fransız zoolog Georges Cuvier (1769-1832),19. yüzyılda yeniden keşfettiği bu işleme hektokotil (Yunanca karşılığı ‘yüz küçük kap’ anlamına gelir) ismini verdi.
Genetik değişimler bazen ahtapotların sekizden daha fazla uzuvlarının gelişmesine neden olur.1998′de,Japonya’daki Shima Denizdünyası Akvaryumu’nda tam 96 dokunacı olan bir ahtapot sergilendi.1998′in Aralık ayında Matoya Koyu’nda yakalanmıştı,beş ay sonra öldü.Bu çok kollu,kafadan bacaklı yaratık ölümünden hemen önce bir miktar yumurta bırakmayı başardı.Bütün yavrular normal sayıda kol ve bacakla doğdu,ne var ki hiçbiri bir aydan fazla yaşamadı.
Ahtapotlar zaman zaman kendi kollarını yer.Eskiden buna stresin neden olduğu iddia edilirdi,ama artık bunun sebebinin ahtapotun sinir sistemine saldıran bir virüs olduğu düşünülüyor.
Sponsorlu Bağlantılar
Ahtapotların vücutlarından çıkan sekiz uzuvları vardır ama,onları nasıl kullandıklarına dair yapılan son araştırmalar bu uzuvların nasıl adlandırılması gerektiğini yeniden tanımlamıştır.Ahtapot (Yunanca’da, ‘sekiz ayak’ anlamına gelir) kafadan bacaklı bir canlıdır.Dokunaçlarından ikisini kendisini deniz yatağı boyunca ileri doğru itebilmek için kullanırken,geri kalan altı tanesinden beslenme için faydalanır.Sonuç olarak deniz biyologları bu hayvanlardan iki bacaklı ve altı kollu olarak bahsetme eğilimindedirler.
Ahtapotun dokunaçları mucizevi organlardır.Gerektiğinde kasılıp bir dirsek eklemi haline gelebildikleri gibi kimi zaman katlanarak ahtapotun kılık değiştirmesine,deniz yüzeyinde yuvarlanan bir hindistancevizi gibi görünmesine neden olabilirler.Ayrıca ahtapotun beyninin üçte ikisini barındırırlar,yani aşağı yukarı 50 milyon nöron kadar.Geriye kalan üçte birlik kısmı ise çörek şeklinde olup kafanın ya da beyin korteksinin içinde yer alır.
Ahtapotun sinir sisteminin büyük kısmı uzuvlarının içinde olduğundan her bir uzvun özgürlüğü söz konusudur.Gövdeden kopmuş bir dokunaç kendi kendine hareket etmeye devam edebilirken,bazı türler söz konusu olduğunda bu uzuv birkaç ay daha yaşamaya devam edebilir.Ahtapotun kol ya da bacağının kendi düşünceleri vardır.
Ahtapotun her bir kolunda,yiyecekleri ayırt etmeye yarayan tat alma organları ile donatılmış iki sıra vantuz bulunur.Ahtapotlar tadı dokunarak alır.Erkek ahtapotların ayrıca spermlerini muhafaza ettikleri gelişmiş kolları da vardır.Hektokotil adı verilen bu kolu çiftleşmede kullanırlar.Sperm transferi için erkek ahtapot kolunu dişinin kafasındaki bir deliğe sokar.Çiftleşme sırasında bu kol düşse de erkek bir yıl içinde yeni bir tane çıkarır.
Ahtapotların nasıl çiftleştiğini ilk defa Aristoteles (MÖ 384-322) tarif etmiş ama iki bin yıldan uzun bir süre kimse ona inanmamıştı.Fransız zoolog Georges Cuvier (1769-1832),19. yüzyılda yeniden keşfettiği bu işleme hektokotil (Yunanca karşılığı ‘yüz küçük kap’ anlamına gelir) ismini verdi.
Genetik değişimler bazen ahtapotların sekizden daha fazla uzuvlarının gelişmesine neden olur.1998′de,Japonya’daki Shima Denizdünyası Akvaryumu’nda tam 96 dokunacı olan bir ahtapot sergilendi.1998′in Aralık ayında Matoya Koyu’nda yakalanmıştı,beş ay sonra öldü.Bu çok kollu,kafadan bacaklı yaratık ölümünden hemen önce bir miktar yumurta bırakmayı başardı.Bütün yavrular normal sayıda kol ve bacakla doğdu,ne var ki hiçbiri bir aydan fazla yaşamadı.
Ahtapotlar zaman zaman kendi kollarını yer.Eskiden buna stresin neden olduğu iddia edilirdi,ama artık bunun sebebinin ahtapotun sinir sistemine saldıran bir virüs olduğu düşünülüyor.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.