Arama

Anayasa Mahkemesi

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 23 Şubat 2017 Gösterim: 9.339 Cevap: 1
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
21 Ekim 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

anayasa mahkemesi

Ad:  aym.JPG
Gösterim: 366
Boyut:  32.4 KB

yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemekle görevli en yüksek yargı organı.
Sponsorlu Bağlantılar

Başka mahkemelerden farklı olarak, yalnızca yargı hak ve yetkisini kullanan bir organ değil, aynı zamanda anayasayı ve anayasal düzeni, temel hak ve özgürlükleri koruyan bir organdır.

Anayasanın özel bir yargı organı eliyle korunması Avrupa’da 19. yüzyılın ortalarına değin uzanmaktadır. Almanya’da ortaçağın sonunda kurulan İmparatorluk Mahkemesi, geleneksel anayasa kurallarını egemen kılma görevini üstlenmişti. 1849’da kabul edilen, ama yürürlüğe konmayan Frankfurt Anayasası’nın öngördüğü Devlet Mahkemesi (Reichsgericht) ön planda anayasa mahkemesi görevini yapacaktı. Avusturya’da anayasa yargısının köklerine 21 Aralık 1867 Anayasası’nda rastlanır. Avus- turya-Macaristan İmparatorluğu’nda da İmparatorluk Mahkemesi’ne anayasa yargısı görevi verilmişti. ABD’de anayasa yargısının tarihi daha da gerilere, ABD Yüksek Mahkemesi’nin 1803 tarihli Marbury - Madison Davası’nda bir yasanın anayasaya aykırılığından ötürü dava konusu uyuşmazlıkta uygulanmaması gerektiği yolundaki kararına kadar uzanır.

Latin Amerika ülkeleri de ABD örneğinden etkilendi. 1860 tarihli Arjantin Anayasası (m. 100), 1891 tarihli Brezilya Anayasası (m. 59) ve 1857 tarihli Meksika Anayasası (m. 101) yüksek mahkemelerine anayasaya uygunluk denetimi yapma yetkisi verdi.
Anayasa yargısı, ancak 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Batı demokrasilerinde beliren çağdaş hukuk devleti anlayışının ürünü olarak bugünkü anlamına kavuştu. I. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan bazı anayasalar özel bir anayasa mahkemesi kurma yoluna giderken, bazıları da öteki mahkemelere anayasaya uygunluğu denetleme görevi verdi. Örneğin 1920 Avusturya Anayasası (m. 137-148) ve 1920 Çekoslovakya Anayasası özel birer Anayasa Mahkemesi kurdu. 1931 İspanya, 1932 Romanya, 1927 Yunanistan ve 1933 Portekiz anayasaları ise öteki mahkemelerin anayasaya uygunluk denetimi yapmasını kabul etti.

II. Dünya Savaşı’ndan sonra ise anayasa yargısının bağımsızlaşma süreci hızlandı. 1949 Bonn Temel Yasası’nın (AFC Anayasası) 93. maddesinin öngördüğü Federal Anayasa Mahkemesi 12 Mart 1951 tarihli yasayla kuruldu. 1947 İtalyan Anayasası’ mn öngördüp (m. 134-137) anayasa mahkemesi ise ancak 1956’da kurulabildi. Bunu 1958 Fransız Anayasası’nm öngördüğü ve 1959’da kurulan Anayasa Konseyi (Conseil Constitutionel) izledi. İsviçre Anayasası’nın 113. maddesinde 1964’te yapılan bir değişiklikle Federal Mahkeme’ye anayasa şikâyeti) yoluyla yapılan bireysel başvurular hakkında karar verme yetkisi tanındı. 1963 Yugoslavya Anayasası’yla (m. 241-251) kurulan ve 1964’te çalışmaya başlayan Anayasa Mahkemesi’ne ilişkin hükümler 21 Şubat 1974 Anayasası’nda da (m. 375-396) korundu.

1961 T.C. Anayasası’nın 145. maddesiyle Türk hukuk sistemine ilk kez, Anayasa Mahkemesi eliyle yapılacak bağımsız bir anayasaya uygunluk denetimi mekanizması kazandırıldı. Ispanya’da 1978 Anayasası’na (m. 159-165) dayanılarak çıkarılan 3 Ekim 1979 tarihli organik yasayla, Portekiz’de ise 1976 Anayasası’nda 3 Eylül 1982’de yapılan yeni düzenlemeye dayanılarak çıkarılan 15 Kasım 1982 tarihli organik yasayla birer Anayasa Mahkemesi kuruldu.

Anayasa mahkemelerinin oluşumu bazı Batı ülkelerinde benzer bir süreç izlemiştir. Almanya, İtalya ve Avusturya gibi 1930’larda diktatörlük rejimlerinin görüldüğü ülkelerde bu süreç, II. Dünya Savaşı’ndan sonra çok kapsamlı bir biçimde ortaya çıkmıştır. Fransa’da ise 1958 Anayasası’yla kurulan V. Cumhuriyette, parlamentonun mutlak egemenliğine ilişkin geleneksel görüş terk edilerek yasaların anayasaya uygunluğunu “ön-denetim” yöntemiyle inceleyecek olan Anayasa Konseyi kurulmuştur. Bunun bir Anayasa Mahkemesi niteliğinde olup olmadığı uzun süre öğretide tartışılmış ama sonunda, bu kuruluşun bir siyasal organ olmadığı konusunda görüş birliğine varılmıştır.

Fransız Anayasa Konseyi, üyelerinin seçiliş biçimi (9 üyeden 3’ü cumhurbaşkanınca, 3’ü milli meclis başkanınca, 3’ü de senato başkanınca seçilir) ve yetkilerinin kısıtlılığından ötürü, önceleri siyasal iktidara bağımlılık kuşkusu altında çahşmak zorunda kalmıştı. Ama 16 Temmuz 1971 tarihli kararıyla, hükümetin siyasal etkisini artırabilmek bakımından çok önemli gördüğü, derneklerle ilgili bir yasa tasarısını ön-denetimde anayasaya aykırı bulması, bu izlenimleri sildiği gibi ona yüksek mahkemenin sahip olması gereken saygınlığı da kazandırdı. Anayasa yargısı sürecinin diktatörlüklerin ortadan kalkmasıyla hız kazandığı kuralını doğrulayan örneklerden biri 1978’de kurulan Ispanya Anayasa Mahkemesi, öteki de 1982’de kurulan Portekiz Anayasa Mahkemesi’dir. Avrupa’da bu kuralın tek istisnası Yunanistan olmuştur.

1967’lerin başında bir askeri darbeyle sivil iktidarın devrildiği bu ülkede askeri yönetimin başı Georgios Papadopoulos Eylül 1973’te yayımladığı bir yasayla bir anayasa mahkemesi (syntagmatikon dikastirion) kurarak bunun üyeliklerine de rejime sadık kişilerin atanmasını sağlamıştı. Oldukça geniş yetkileri olan bu mahkeme, General Gizikis’in Papadopoulos’u 1973 sonunda iktidardan uzaklaştırmasını izleyen günlerde kaldırıldı ve daha sonra demokratik rejime geçilmesine karşın bir daha kurulmadı.

Avrupa’daki anayasa mahkemelerinin üye sayısı 9 ile 16 arasında değişir. Mahkemeler en azından önemli sorunların görüşülmesinde üyelerin tümüyle toplanır. Yalnız İspanya ve Portekiz, AFC örneğini izleyerek anayasa mahkemesinin dairelere ayrılmasını kabul etmiştir. Türkiye Anayasa Mahkemesi onbir asıl ve dört yedek üyeden oluşur ve en az on üyeyle toplanabilir. Üyelerin seçimi konusunda çeşitli yöntemler kabul edilmiştir. Bazı ülkelerde (Almanya, İtalya ve Yugoslavya) üyeleri parlamento seçer. Bazılarındaysa karma seçim usulü öngörülmüştür. Bunlardan bazısında üyelerin bir bölümünün cumhurbaşkanınca, geri kalanın da yargı organlarının içinden seçilmesi öngörülmüştür. İspanya ve Portekiz’de üyelerin bir bölümünü parlamento, geri kalanını da yargı organları kendi içlerinden seçer. Avusturya’da tüm üyeleri, hükümet ve parlamentonun ayrı ayrı önerdiği kişiler arasından cumhurbaşkanı seçer; başbakan da bu seçim kararını imzalar. Türkiye’de de tüm üyeleri cumhurbaşkanı seçer.

Almanya’da Federal Anayasa Mahkemesi en geniş görev ve yetki alamna sahiptir. Bu mahkeme anayasaya uygunluk denetiminin yanında anayasa yaptırımı olarak parti kapatmaya ve kişilerin temel haklarının düşmesine karar vermekte, devlet başkanım ve federal yargıçları yargılayabilmekte, temel hakların korunmasına yönelik anayasa şikâyetlerini inceleyebilmekte ve devlet başkanmm, federal hükümetin ya da parlamentoyu oluşturan meclislerden birinin istemi üzerine görüş bildirebilmektedir (danışma kararı).

Türkiye’deki Anayasa Mahkemesi ise yasaların, meclis iç tüzüklerinin ve kanun hükmünde kararnamelerin anayasaya uygunluğunun denetiminden başka, siyasi partilerin kapatılması konusunda da yetkili kılınmıştır. Ayrıca yüce divan sıfatıyla cumhurbaşkanını, bakanlar kurulu üyelerini, yüksek mahkemelerin başkan, üye ve başsavcılarını, Cumhuriyet başsavcı vekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlarından ötürü yargılaması kabul edilmişse de danışma görevi yoktur. Anayasa şikâyeti yoluyla bireylerin Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaları da kabul edilmemiştir. Avrupa’daki anayasa mahkemeleri arasında görev alanı en dar olanı Fransız Anayasa Konseyi’dir. Bu mahkeme, organik ve adi yasalara ilişkin tasarılarla uluslararası antlaşmaların anayasaya uygunluğunu denetler ve bir yasanın düzenlediği alanın yasama ya da yürütme organının yetkisine girdiği konusunda karar verir.

Bütün anayasa mahkemeleri anayasayı korur ve onun üstünlüğünü sağlar; anayasa ve yasaları yorumlayarak bunların günün koşullarına uygun, gelişmeye açık bir nitelik ve anlam kazanmasına yardım eder.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 23 Şubat 2017 04:38
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Şubat 2017       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Tarihçesi


Ülkemizde Anayasa Mahkemesi ilk kez 1961 Anayasası’yla kurulmuştur. Türk siyasal sistemini inceleyenler, 1961 Anayasası’nın yasama işlemlerinin yargısal denetimi için özel bir Mahkeme olarak Anayasa Mahkemesi kurmasını, bu Anayasa’nın en radikal özelliği olarak yorumlamışlardır. Anayasa Yargısı, bazı değişikliklerle birlikte 1982 Anayasası’nca da korunmuştur.
Sponsorlu Bağlantılar

1945 yılında çok partili yaşama geçiş ve 1950 yılında yapılan demokratik seçimler ile iktidarın muhalefete geçmesiyle sorunların bitmediği anlaşılmış ve yasama meclisinin denetlenmesi gereksinimi duyulmuştur. Önce aydınlar tarafından ortaya konulan bu anlayış, daha sonra siyasal partiler tarafından da desteklenmiş ve 1961 Anayasası’yla ilk kez Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. Amaçlanan ve umulan, Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’da yazılı temel hak ve özgürlükleri korumasıdır.

27 Mayıs 1960’da Türk Silahlı Kuvvetleri iktidarı ele aldıktan sonra 1961 Anayasası’nı hazırlayanlar, Yasaların Anayasa’ya uygunluğunu denetlemek konusunda bir Anayasa Mahkemesi kurmanın gerekliliğine karar vermişlerdir. Gerçi kurulacak Mahkemenin yapısı, oluşumu, işleri, örgütü, yargıçların seçimi ve anayasaya uygunluk denetiminin biçimleri konusunda kimi tartışmalar olmuşsa da, anayasa yargısının gerekliliğinde herkes birleşmiştir.

1961 Anayasası, 1924 Anayasası’nın “Ulusal Egemenlik” ilkesinden değişik bir egemenlik anlayışını kabul etmiştir. Bu anlayış, 1982 Anayasası’nca da benimsenmiştir. 1961 Anayasası’nın 4. maddesine göre “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir”. Maddenin bu ilk fıkrası, 1924 Anayasası’nın 3. maddesinden olduğu gibi alınmıştır. Ancak, 1961 ve 1982 Anayasalarının egemenliğin nasıl kurulacağını gösteren tümceleri, 1924 Anayasası’ndan oldukça değişik bir içeriktedir: “Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar tarafından kullanır.” Türk Anayasa tarihi yönünden ele alındığında bu kuralın temel amacının, Parlamentonun üstünlüğüne son vermek olduğu söylenebilir. Parlamentonun üstünlüğü 1924 Anayasası’nın en temel özelliği idi. İlk kez 1961 ve ondan sonra da 1982 Anayasası’nda benimsenen bu yeni ilkenin, yani egemenliğin Anayasa’nın koyduğu esaslara göre yetkili organlar tarafından kullanılmasının öngörülmesiyle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi, ulus adına egemenliği kullanan tek organ olmaktan çıkmıştır. 1961 ve 1982 Anayasaları, egemenliğin kullanılmasında yargıya önemli yetkiler tanımışlardır. Özellikle, Anayasa Mahkemesi, Parlamentonun çıkardığı yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemesi nedeniyle egemenliğin kullanılmasında önemli bir paya sahiptir. Çünkü, Anayasa Mahkemesi,Parlamentonun çıkardığı yasaların Anayasa’ya aykırı olup olmadığına karar verebilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin, siyasal kurumların,özellikle Parlamentonun yetkilerini kötüye kullanması durumunda bir denge oluşturacağı ve bunu engelleyeceği düşünülmüştür.

Görevler


Anayasa Mahkemesi’nin temel görevi, yasama organının kimi işlemlerinin Anayasa’ya uygunluğunu denetlemektir. 1982 Anayasası’nın 148. maddesine göre, “Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler”. Ayrıca Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliklerinde Anayasa’da belirtilen biçim kurallarına uyulup uyulmadığı bakımından da denetim yapar. Başka bir deyişle, Anayasa değişikliklerini öz bakımından denetleyemez. Anayasa değişikliği konusunda iptal kararı verebilmek için üçte iki oyçokluğu gereklidir (Madde 148 ve 149).

Biçim açısından yasaların denetlenmesi, son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığına ve Anayasa değişikliklerinde de teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülme yasağına uyulup uyulmadığıyla sınırlıdır. Olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan yasa hükmünde kararnameler bakımından çok önemli bir sınırlama vardır. Olağanüstü hallerde çıkarılan yasa hükmünde kararnamelerin biçim ve öz bakımından Anayasaya aykırılığı savıyla, Anayasa Mahkemesi’nde dava açılamaz (Madde 148). Ancak, bu tür KHK’lerin Anayasa’nın anayasal niteliklere uygun olup olmadığı incelenir, uygun bulunmazsa denetimi yapılır. Ayrıca, bu durumlarda çıkarılan yasa hükmünde kararnameler Resmî Gazete’de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayına sunulur. Onaydan sonra da normal bir yasa biçimine bürüneceğinden Anayasa Mahkemesi’nce denetlenebilir (Madde 121 ve 122).

Yasaların biçim bakımından Anayasa’ya uygunluğu denetimi, Cumhurbaşkanı veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Her ne kadar iptal davası açma hakkı, iptali istenen yasa, yasa hükmünde kararname ya da TBMM İçtüzüğü’nün Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra düşerse de, biçim bakımından iptal istemi yasanın yayımlandığı tarihten başlayarak ongün geçtikten sonra yapılamaz ve itiraz davası yoluyla da ileri sürülemez (Madde 151 ve 148).

Şunu da belirtmek gerekir ki, yöntemine uygun biçimde yürürlüğe konulmuş uluslararası antlaşmalar yasa hükmünde ise de,bunlar hakkında Anayasa’ya aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulamaz (Madde 90).

Anayasa Mahkemesi, anayasaya uygunluk denetimi dışında Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine getirir. Bu görevler kısaca şunlardır :
  1. Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanı’nı, Bakanlar Kurulu Üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar. Yüce Divan’da savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya vekili yapar. Yüce Divan kararları kesindir (Madde 148).
  2. Siyasî Partilerin kapatılması, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanır (Madde 69).
  3. Siyasî Partilerin malî denetimi de Anayasa Mahkemesi’nce yapılır (Madde 69).
  4. Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düştüğüne Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce karar verilmesi durumunda, bu karar tarihinden başlayarak bir hafta içinde ilgili üye ya da milletvekillerinden herhangi biri tarafından bu kararın Anayasa’ya veya İçtüzük hükümlerine aykırılığı nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurulabilir. Anayasa Mahkemesi bu iptal istemini onbeş gün içinde karara bağlar (Madde 85). Anayasa Mahkemesi esas olarak tüm işleri dosya üzerinden inceler. Yüce Divan sıfatıyla baktığı davalar bundan ayrıdır. Gerekli gördüğü durumlarda sözlü açıklamaları dinlemek üzere ilgilileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir.

SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

7 Mayıs 2011 / Misafir Hukuk
30 Ağustos 2012 / Mira Arşive Kaldırılan Konular
16 Haziran 2010 / The Unique Sosyoloji
4 Mart 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük