Arama

Miras Hukuku

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 19 Kasım 2016 Gösterim: 8.086 Cevap: 2
Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
26 Haziran 2008       Mesaj #1
Bia - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Miras hukuku22.jpg
Gösterim: 546
Boyut:  28.1 KB

Miras Hukuku


Miras hukuku, bir gerçek kişinin ölmesi veya gaipliğine karar verilmiş olması halinde, para ile ölçülebilen bütün hak ve borçlarının yani malvarlığının mukadderatını düzenleyen hukuk kurallarından ibarettir. Mirasçı, ölmüş veya gaipliğine karar verilmiş bir kimsenin mirasının (terekesinin) intikal ettiği gerçek veya tüzel kişidir. Muris, ölümüyle birlikte malvarlığı mirasçı dediğimiz kişilere geçen kimsedir. Malvarlığının miras yoluyla intikali ancak gerçek kişilerde söz konusu olabilir. Kişinin sağlığında elde ettiği hak ve borçlardan oluşan malvarlığı ölümünde tereke adını alır.
Sponsorlu Bağlantılar

I- KANUNİ MİRASÇILIK


Bu tür mirasçılık, muris ile mirasçı arasındaki aile ilişkilerine veya tabiiyet (uyrukluk) bağına dayanır. Kanuni mirasçılar; murisin kan hısımları, evlatlığı, sağ kalan eşi ve devlettir.

MAHFUZ HİSSE (SAKLI PAY): Kanuni mirasçılardan murise çok yakın olanlara murisin iradesiyle bertaraf edemeyeceği (ortadan kaldıramayacağı) bir miras hissesi tanınmıştır ki, bu hisseye mahfuz hisse (saklı pay), bu surette kanun tarafından korunmakta olan mirasçılara da mahfuz hisseli (saklı paylı) mirasçılar denir.
Murisin füruu (altsoyu) mahfuz hisseli mirasçıdır ve mahfuz hissesi kanuni miras hakkının 1/4'dür.

Mahfuz hisseli mirasçılar ve hisseleri şöyledir:


1-Murisin füruu için kanuni miras hakkının 3/4'ü
2-Murisin ana ve babasından her biri için kanuni miras hakkının 1/2'si
3- Murisin kardeşlerinden her biri için kanuni miras hakkının 1/4'ü
4-Murisin eşi için, birlikte mirasçı olmuşsa kanuni miras hakkının tamamı, diğer hallerde kanuni miras hakkının 1/2'si

a- Kan hısımlığı mirasçılığı



1-Birinci dereceden mirasçılar: Murisin (füruu-altsoyu) çocukları, torunları, torun çocukları, torunların torunları... murisin birinci dereceden mirasçılarıdır. Çocukların miras hakları eşittir. Muristen önce ölmüş çocukların yerine onların füruu geçer.

2-İkinci dereceden mirasçılar: Murisin ana babası ve onların füruudur. Ana babanın miras hakları da eşittir. Ana veya babadan birisi muristen önce ölmüşse, onun yerine füruu, yani çocukları, torunları (murisin kardeşleri, kardeş çocukları –yeğenler- ) geçer.

3-Üçüncü dereceden mirasçılar: Murisin büyük ana ve babasıdır. Bunlar da eşit surette mirasçıdırlar.

4-Büyükana ve büyükbabanın ana-babalarının durumu: Murisin büyükana ve büyükbabasının ana ve babalarının (büyük dede ve büyük nine) ve onların çocuklarının (büyük amca, büyük hala, büyük dayı, büyük teyze)oluşturdukları dördüncü parantelde mirasçılık yoktur.

İlk üç parantelde hiç mirasçı yoksa miras devlete geçer.

b- Sağ kalan eşin mirasçılığı



Sağ kalan eş, murisin füruu, çocukları, torunları ile birlikte mirasçı olmuşsa, mirasın 1/4'ünü alır.

Sağ kalan eş, murisin ana-babası veya bunların füruu ile birlikte mirasçı olmuşsa mirasın 1/2'sini (yarısını) alır.

Sağ kalan eş, murisin büyükana ve büyükbabaları ile birlikte mirasçı olmuşsa, mirasın 3/4'ünü alır.

Bunlardan hiçbiri olmazsa, sağ kalan eş tek başına mirasçı olur ve mirasın tamamını alır.

c- Evlatlığın mirasçılığı



Evlatlık kanuni mirasçılarındandır. Kendisini evlat edinmiş kişinin füruu gibi mirasçısı olur. Fakat evlat edinen kimse ile onun mirasçıları evlatlığın mirasçıları olamazlar. Evlatlık sadece kendisini evlat edinenin mirasçısı olur: evlat edinenin mirasçılarının mesela çocuklarının, ana ve babasının, kardeşlerinin vs. mirasçısı olamaz.

d- Devletin mirasçılığı



Murisin en son kanuni mirasçısı Devlet (Hazine) tir. Murisin ilk üç parantelde hiç mirasçısı yoksa keza eşi de kendisinden önce ölmüşse ve muris herhangi bir kimseyi mirasçı tayin etmemişse, miras devlete kalır.

II- İRADİ (MANSUP) MİRASÇILIK



a- Mirasçı atama: Kanunumuz murise, ölüme bağlı bir tasarrufla herhangi bir kimseyi veya kimseleri mirasçı olarak atama imkanı vermiştir. Bu gerçek veya tüzel kişi olabilir. murisin ölüme bağlı tasarrufla kendisine mirasçı atadığı kişilere “mansup mirasçı (atanmış mirasçı)”, bu işleme de “mirasçı nasbı (mirasçı atama)”denir.

b- Belli mal vasiyeti: Muris, bir kimseyi mirasçı atamaksızın ona terekesinden belli bir malın bırakılmasını da isteyebilir.

c- Ölüme bağlı tasarruflar: Ölüme bağlı tasarruflar, murisin ölümünü düşünerek, yapılmasını istediği hususları bir hukuki muamele ile bildirmesidir. Bunlar;

i- Vasiyet:Tek taraflı bir hukuki muameledir. Vasiyet yoluyla ölüme bağlı tasarruflarda bulunabilmek için temyiz kudretine sahip olmak ve 15 yaşını bitirmiş bulunmak gerekir. Vasiyet yapma hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan burada; kanuni veya akdi temsil geçerli olmaz, murisin bu hakkını bizzat kullanması gerekir. Vasiyetname; resmi vasiyetname, el yazısıyla vasiyetname ve sözlü vasiyetname olmak üzere üç çeşittir.

ii- Miras mukavelesi: Miras mukavelesi murisin başka bir kimseyle yaptığı bir sözleşme olduğundan, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun şekilde açıklamalarıyla oluşur. Miras mukavelesi ancak “resmi vasiyetname” şeklinde yapılır.

Miras mukavelesi yapabilmek için, temyiz kudretine sahip bulunmakla birlikte reşit olmak da lazımdır.

MİRASIN İNTİKALİ (GEÇİŞİ)



I- Mirasın açılması

Miras ölüm ile açılır. Miras, tüm malları kapsamak üzere murisin son ikametgahı mahkemesinde açılır. Ölüme bağlı tasarruflarda iptal, tenkis, mirasın taksimi ve miras sebebiyle istihkak davaları da bu mahkemede görülür.

II- Miras ehliyeti

Murisin ölümü anında hayatta olmak (olumlu şart), mirastan mahrum bulunmamak (olumsuz şart)

a-Murisin ölümü anında hayatta olmak: Mirasçı olabilmek için murisin ölümü anında hayatta olmak gerekir. Muristen önce ölenler onun mirasçısı olamazlar. Kanunumuz sağ doğmak şartıyla ceninin mirasçılığını da kabul etmiştir.

b-Mirastan mahrum bulunmamak: Mirastan mahrum bulunan kimseler mirastan yararlanamazlar ve sanki muristen önce ölmüşler gibi hesaba katılmazlar; onların yerin füruu alır.

Mirastan mahrumiyet sebepleri (mirasçı olamayan kimseler)

1-Kasten veya hukuka aykırı bir surette murisi öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler,

2-Kasten veya hukuka aykırı bir surette muris ölüme bağlı bir tasarrufta bulunamayacak hale getirenler

3-Hile veya tehdit yahut cebirle murisi ölüme bağlı bir tasarrufta bulunmaya veya böyle bir tasarruftan rücu etmeye (dönmeye) sevkedenler veya bunları yapmaya engel olanlar

4-Ölüme bağlı tasarrufu, murisin bunları tekrar yapmasına imkan olmayan hal ve zamanda kasten veya hukuka aykırı surette gizleyen veya bozanlar mirastan mahrumiyet yukarıdaki sebeplerden birinin varlığı halinde kendiliğinden, yani herhangi bir karar veya işleme gerek olmaksızın kanundan ötürü meydana gelir ve o mirasçının mirasa ehliyetini ortadan kaldırır.

Mirastan ıskat, murisin kanunda sayılan sebeplerden birinin bulunması halinde mahfuz hisseli bir mirasçısını ölüme bağlı bir tasarrufla mirasının dışında bırakması, onu mirasçılıktan çıkarmasıdır.

Mirastan ıskat, sadece mahfuz hisseli mirasçılar hakkında söz konusudur. Ayrıca, mirastan ıskat, mahrumiyet gibi kanundan değil murisin ölüme bağlı bir tasarrufundan doğar.

Mirastan ıskat sebepleri

1-Mahfuz hisseli mirasçının, veya onun yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemesi
2-Mahfuz hisseli mirasçının, murise veya onun ailesine karşı kanunen yükümlü olduğu ödevleri ağır bir şekilde ihmal etmesi

Mirasçıların, mirasçılık sıfatını ispata yarayan belgeye “veraset ilamı” denilmektedir.
Veraset ilamı, mahiyeti itibariyle “resmi senet” niteliğinde olduğundan, içeriğinin doğruluğu hakkında adi bir karine geçerlidir yani aksi ispat edilinceye kadar bu ilamda belirtilen kimselerin mirasçı oldukları kabul edilir.

III- MİRASIN KAZANILMASI



a-Külli halefiyet ilkesi (Tamamıyla intikal ilkesi)

Terekeye dahil haklar ve borçlar mirasçılara bir bütün olarak intikal eder. Mirasçılar sadece terekedeki mal ve hakları kazanmazlar, aynı zamanda murise ait borçları da üstlenmiş olurlar. Terekenin bir bütün olarak ve kanundan dolayı mirasçılara geçmesine “külli halefiyet ilkesi” denir.

Mirasçılar mirası kabul edip etmemekte serbesttirler. Mirasın reddi için, mirasçının murisin ölümünü öğrendiği andan itibaren 3 ay içinde sulh mahkemesine yazılı veya sözlü olarak mirası reddettiğini açıklaması lazımdır. Mirasın reddi kayıtsız ve şartsız olmalıdır.
Mirasçılar murisin borçlarından dolayı terekeye dahil mallarla değil, aynı zamanda kendi malvarlığıyla da sınırsız ve müteselsil bir sorumludurlar. Her mirasçı terekedeki borçların tamamından sorumludur. Bu sorumluluktan kurtulmanın yolu “mirası red” veya “mirasın tasfiyesini istemek”tir.

b-Cüzi halefiyet ilkesi



Cüzi halefiyet ilkesi, tereke üzerinde sadece bir talep hakkı elde etmeyi, buna karşılık borçlardan sorumlu olmamayı ifade eder. Kendisine sadece belirli bir mal bırakılmış şahıs (musaleh) cüzi haleftir.

Çünkü musaleh, kendisine, muris tarafından ölüme bağlı bir tasarrufla bırakılan şeyin devredilmesini mirasçılardan isteme hakkına sahipken, murisin borçlarından sorumlu değildir.

Sadece intifa hakkı olan dördüncü paranteldeki hısımlar ile intifa hakkını seçmiş olan eş de cüzi haleftirler. Sağ kalan eş intifa yerine mülkiyeti seçerse külli halef olur.

İştirak halinde mülkiyet ilkesi


Miras kendiliğinden ve bir bütün olarak mirasçıların hepsine birden geçer. Yani, birden fazla mirasçı tereke üzerinde “iştirak halinde malik” sıfatıyla hak sahibi olurlar. Taksim anına kadar herhangi bir mirasçı, tereke malları üzerinde bir hak iddia edemez, kendi hissesi üzerinde tasarrufta bulunamaz. Mirası hep birlikte kazanmış olan mirasçıların taksime kadar meydana getirdikleri topluluğa “miras şirketi” denir.

Mirasın intikaline ilişkin önemli ilkeler


  • Kendiliğinden intikal ilkesi
  • Tamamıyla intikal ilkesi
  • İştirak halinde mülkiyet ilkesi
Alintidir..

Son düzenleyen Jumong; 19 Kasım 2016 01:42
gzm1984 - avatarı
gzm1984
Ziyaretçi
27 Ocak 2009       Mesaj #2
gzm1984 - avatarı
Ziyaretçi
Miras hukuku çok daha geniş bir hukuk dalı sadece bunlarla sınırlı değil. Saklı paylar çok önemlidir miras dağıtımlarında. Saklı pay mirasçılığı; miras bırakanın ölüme bağlı bir tasarrufla ortadan kaldıramayacağı kanuni miras payıdır..

Sponsorlu Bağlantılar
Saklı paylı mirasçılar miras bırakanın altsoyu,ana-babası,kardeşleri ve eşidir...

TMK 506 UYARINCA;



Saklın pay aşağıdaki oranlardan oluşur..

1-Altsoy için yasal miras payının yarısı,
2-Ana ve babadan herbiri için yasal miras payının dörtte biri,
3-Kardeşlerden herbiri için yasal miras payının sekizde biri,
4- Sağ kalan eş için,altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı ,diğer hallerde yasal miras payının dörtte üçüdür...
Son düzenleyen Jumong; 19 Kasım 2016 01:39
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
19 Kasım 2016       Mesaj #3
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Miras hukuku11.jpg
Gösterim: 409
Boyut:  29.2 KB

Miras hukuku

, ölen bir kişinin özel hukuk alanındaki mal, alacak ve borçlarının kendi belirlediği irade doğrultusunda ya da yasa hükmü gereğince yaşayan gerçek ya da tüzel kişilere aktarılmasını düzenleyen hukuk dalı.

Miras hukuku ile mülkiyet arasındaki yakın ilişkiden dolayı, mülkiyet hakkının farklı düzenlendiği hukuk sistemlerinde miras hukuku konusundaki eğilimler de değişiktir. Roma hukuku vasiyetnameye, başka bir deyişle kişinin iradesine özel bir önem verirken, mirasçıyı Tanrı’nın saptadığı görüşünden hareket eden Germen hukukunda bu kavram yer almaz. Bireysel mülkiyet haklarının sınırlı olduğu sosyalist hukuk düzenlerinde miras hakları da sınırlanmıştır. Türk miras hukuku, bu alandaki çeşitli eğilimlerin bir bileşimi niteliğindedir. Egemen ilke ailenin korunması olduğundan kanuni mirasçılık ve miras üzerinde saklı pay hakkı gibi kavramlara yer verilir.

Vasiyetnameye de yer verilen Türk miras hukukunda devlete ikinci derecede bazı haklar tanınmıştır. Ölen kişinin kanuni mirasçısının bulunmaması ve vasiyetnameyle bir tasarruf yapmaması durumunda, miras devlete kalır. Devlet mirasçılara geçen miras üzerinden veraset intikal vergisi de alır. Türk hukukunda miras, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) üçüncü kitabında düzenlenmiştir (m. 439-617). Bu kitap iki bölüme ayrılır. Birinci bölüm, kimlerin mirasçı olacağına, ikinci bölüm ise mirasın geçiş ve kabulüne ilişkin hükümleri içerir. TMK’de kaynak Alman İsviçre Medeni Kanunu izlenerek “külli halefiyet” ilkesi benimsenmiştir. Bu ilke gereğince, ölen bir kimsenin terekesi ölüm olayıyla birlikte aktarılmaya elverişli hale gelir ve borçlarıyla bir kül (bütün) olarak, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ilgililere geçer.

Mirasçıların birden fazla olması durumunda terekede yer alan hak ve borçlar onların mal varlıklarında dağılmaz; mirasçılar terekeye iştirak halinde malik olurlar. Miras taksim edilinceye değin hiçbiri tereke üzerinde tek başına tasarrufta bulunamaz. Öte yandan ölenin alacaklılarının korunması açısından mirasçıların terekede yer alan borçlardan kişisel sorumluluğu ilkesi benimsenmiş ve bütün mirasçılar zincirleme sorumlu tutulmuştur. Bu kural yalnızca devletin mirasçı olması ya da terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması durumunda işlemez.

Kaynak: MsXLabs.org & Ana Britannica
🌘 🚀

Benzer Konular

30 Eylül 2012 / asla_asla_deme Kültür
11 Aralık 2006 / virtuecat Hukuk
23 Aralık 2014 / asla_asla_deme Hukuk
1 Ocak 2013 / vertyucek Müslümanlık/İslamiyet
28 Ekim 2012 / modaprensesi7 Soru-Cevap