Ziyaretçi
Ceza Hukuku
Kanunilik ilkesi
« Kanunsuz suç ve ceza olamaz. ». İşlendiği zamanın kanunu tarafından açıkça suç sayılmayan bir fiili cezalandırma ve kanun tarafından açıkça tespit edilmeyen bir ceza ile cezalandırma yapılamaz.
Fiil işlenmeden, davranış gerçekleşmeden önce ceza yargısında suç olarak öngörülmüş olması ve bu suçun cezasının önceden tespit edilmiş olması gerekir.
Kanunsuz suç ve ceza olamaz kuralının hukuk düzenimizde varlığı dolayısıyla ortaya bir takım sonuçlar çıkar.
a-Ceza kuralının kanunla öngörülmesi:
Buradan ceza kuralının ancak kanunla konabileceği, eğer bir kanun tarafından öngörülmemişse bir fiilin suç sayılmasına ve ceza yaptırımı uygulanmasına imkan olmadığı şeklinde bir sonuç anlaşılır.
Daha sonra kabul edilen bir ceza kuralı veya sonradan cezayı ağırlaştıran bir ceza kuralı önceki fiile uygulanamaz.
Ceza hukukunda, mahkeme suç olduğu iddiasıyla değerlendirmesine sunulan bir fiilin suç ceza kurallarında suç olarak öngörülmediğini saptadığında, fiili toplum düzenine aykırı nitelikte görse dahi, kendi yargısı uyarınca cezalandırma yoluna gidemez.
b-Ceza kuralı uygulamasında kıyas yasağı:
Kıyas, kanunda öngörülen durumlara ilişkin düzenlemeleri veya genel ilkelerden elde edilen düzenlemeleri, kanunda öngörülmeyen benzer durumları kapsamına alacak şekilde genişleterek bu durumları çözümleme işlemidir.
Suçu kanun koyacağı için, yargıç yorum yapıyorum diye kanun koyucunun açıkça öngörüp cezalandırmadığı bir fiili benzetme yoluyla da yaptırım alanına sokamaz; bir fiil hakkında mevcut olan hükmü benzerliği dolayısıyla başka bir fiile uygulayamaz.
Kıyasla bir suç veya ceza yaratılamaz. Kıyasla ceza ağırlaştırılamaz, hafifletilemez.
Ancak kıyas yasağını, yorum kurallarının uygulanması sonucu kanun hükmünün uygulanacağı fiilin mahiyetini saptama ile karıştırmamak gerekir. Mesela, elektrik kaçakçılığını da, elektriğin, hırsızlık suçu tanımındaki menkul mal kavramı içerisine sokularak, kaçak elektrik kullanılmasının suç unsuru oluşturduğu sonucuna varılması.
“Tereddüt olan durumlarda sanık lehine yorumlanır.”
Ceza Kurallarının Uygulanması (yürürlüğü)
I-Zaman bakımından uygulanması
Geçmişe yürümezlik kuralı: Ceza kuralları, genel olarak yürürlüğe girmelerinden sonra işlenen fiillere uygulanırlar.
üSuçun işlenmesi anında yürürlükte olan ceza kuralına göre suç teşkil etmeyen bir fiilden ötürü kimse cezalandırılamaz.
üÖnceki kurala göre suç sayılan bir fiil işlenmesinden sonra çıkarılan bir kurala göre daha ağır cezaya çarptırılamaz.
Geçmişe yürürlülük istisnası: Kişinin yararına olan durumlarda, yani mevcut olan bir suçu ortadan kaldıran ya da suçun cezasını azaltan kuralın geçmişe yürümesi kabul edilmiştir.
üİşlendikten sonra yapılan kanuna göre cürüm ve kabahat sayılmayan bir fiilden dolayı kimse cezalandırılamaz.
üBir cürüm veya kabahatin işlendiği zamanın kanunu sonradan yayınlanan kanunun hükümleri birbirinden farklı ise failin lehinde olan kanun uygulanır.
II-Yer bakımından uygulanması
Genellikle suçun işlendiği yere göre tayin edilir.
İlkeler
a-Mülkilik (ülkesellik) ilkesi: Ceza kurallarının uygulanma alanlarının bunları koyan devletin ülkesi alanı ile sınırlı olduğunu kabul eder.
b-Kişisellik (şahsilik) ilkesi: Ceza kurallarının, onları koyan Devletin suç işleyen vatandaşlarına uygulanmasına yöneliktir.
c-Koruma ilkesi: Ceza kurallarının onları koyan Devlete ya da onun yurttaşlarına karşı işlenen suçlara uygulanmasını ifade eder.
d-Evrensellik ilkesi: Ceza kurallarının, nerede, kim tarafından ve kime karşı işlenirse işlensin tüm suçlara uygulanması anlamına gelir.
Hiçbir suçun cezasız kalmaması için uygulanan bir ilkedir.
Suçluların geri verilmesi:
Mevzuatımızda Türk yurttaşlarının geri verilmesi kabul edilmemekte ayrıca kabahat suçları ile siyasal, askeri ve onlarla bağlantılı suçlar geri verme dışı tutulmaktadır.
Mahkeme hem kişinin yabancı olduğuna hem de işlediği suçun adi nitelikte olduğuna karar verirse, hükümet takdirine göre, o kişiyi geri verip vermemekte serbesttir.
III-Kişi bakımından ceza kurallarının uygulanması
Ceza hukuku kurallarının bir ayırım yapılmaksızın herkese uygulanması, cezalandırma bakımından herkesin eşit durumda olmasıdır.
İstisnalar
1-Cumhurbaşkanının Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı:
Kural, cumhurbaşkanının görevi ile ilgili konularda ne hukuk ne de ceza sorumluluğunun bulunmadığıdır.
Ancak cumhurbaşkanı vatana ihanetten dolayı TBMM üye tam sayısının 1/3’ünün teklifi üzerine, üye tam sayısının 3/4’ünün kararıyla suçlanabilir.
2-Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı:
Belirli fiillerden ötürü hiçbir zaman kovuşturma yapılamaması sorumsuzluk halini, diğer bazı fiillerinden ötürü de ancak yasama organının izniyle ya da görevin sona ermesinden sonra kovuşturma yapılabilmesi veya cezanın çektirilebilmesi de dokunulmazlık halini ifade eder.
a-Yasama sorumsuzluğu: TBMM üyeleri meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, mecliste ileri sürdükleri düşüncelerinden, bunları meclis dışında tekrarlama ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar. Bu çerçeve içerisindeki oy, söz ve düşünce açıklamalarından dolayı de ceza ne de hukuk davası açılamaz. Bu sorumsuzluk devamlıdır.
b-Yasama dokunulmazlığı: Sorumsuzluk çerçevesine girmeyen ve suç teşkil eden fiillerden dolayı, meclisin kararı olmadan meclis üyesi hakkında kovuşturmaya girişilememesi ve hükmedilmiş cezanın çektirilememesidir.
Dokunulmazlık, sorumsuzluktan farklı olarak yasama dışındaki fiillerle ilgilidir. Sadece ceza kovuşturmalarını ve ceza çektirilmesini engeller; görev süresince devam eder ve meclis tarafından kaldırılabilir. (Meclisin kararı olmadıkça bir meclis üyesi; tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.)
Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14.maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır.
Dokunulmazlık nedeniyle geçen süre zamanaşımı süresine dahil değildir.
3-Diplomasi dokunulmazlığı:
Yabancı bir ülkede görevli bulunan diploması memurlarının, yerel kanunlara ve mahkemelerin yargılama yetkisine tabi bulunmamalarını anlamına gelir.
Diplomasi dokunulmazlıklarından yararlanacak kişiler, diploması temsilcileri ve maiyetleridir. Diplomasi temsilcileri bağlı bulundukları Devleti temsil yetkisine sahip kişilerdir. Bunlar büyükelçiler, elçiler ve maslahatgüzarlardır.
Diplomasi dokunulmazlığının hukuk davası açılamaması, haberleşme dokunulmazlığı, elçilik binasının dokunulmazlığı gibi sonuçları vardır.
Suç
Suç, ceza kanunu tarafından konulmuş bir emir veya yasağın ihlalidir.
Suç, kanunun ceza tehdidi yaptırımı altında koyduğu yasağa ya da emre karşı olan davranış şeklinde tanımlanır.
Ceza kanuna göre, suçlar, cürüm ve kabahatler olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Cürümler, kabahatlere nazaran daha ağır sayılan ihlallerdir.Daha ağır cezayı gerektirirler. Ölüm, ağır hapis, hapis, ağır para cezası vb.
Kabahatler, cürümlere nazaran ihlal ettikleri hak ve menfaat daha azdır. Hafif hapis, hafif para cezası vb cezayı gerektirir.
1-Suçun faili (Suçun aktif sujesi): Suçun faili, suçu işleyen, işlenmesine katılan kişidir. Hukuka aykırı fiili işleyen kimse suçun failidir.
2-Suçun mağduru (Suçun pasif sujesi): Suç teşkil eden fiille menfaati ihlal edilen kimsedir.
A,B’yi vuruyor. A suçun faili (suçun aktif sujesi)
B suçun mağduru (suçun pasif sujesi)
3-Suçtan zarar gören: A,B’yi vuruyor. A suçun faili (suçun aktif sujesi)
B suçun mağduru (suçun pasif sujesi)
A’nın akrabaları suçtan zarar gören
Öldürülen suçun mağduru, başka türlü menfaatleri ihlal edilenler yani akrabalar suçtan zarar görenlerdir.
Suçun hukuki konusu: Suç sayılan fiil tarafından ihlal edilen hukuki varlık veya menfaattir.
Hırsızlık suçunun hukuki konusu; menkul mal üzerindeki zilyetliktir.
Suçun maddi konusu: Suç sayılan fiilin yöneldiği kişi veya şeydir. Hırsızlıkta suçun maddi konusu taşınabilir şeydir.
Suç ve Unsurları
¬Maddi unsur
¬Manevi (psikolojik) unsur
¬Hukuka aykırılık unsuru
¬Tipiklik unsuru
I-Suçun Maddi Unsurları
1-Hareket: Hareket kişinin vücuduyla yaptığı bir iradi davranış şeklidir. Maddi unsur bakımından gerekli davranış ya bir hareket ya da bir ihmal şeklinde ortaya çıkabilir.
a-İcra-i hareket: Kanunun yasakladığı bir hareketin yapılması suretiyle işlenen suçlara “icrai suçlar ya da hareket suçları” denir. Malın çalınması, adam öldürme
b-İhmali hareket: Belli bir tarzda davranışta bulunmamak, belli bir davranışı yapmamak. Suçu ihbar etmeme, memurun görevini ihmal etmesi
2-Sonuç bakımından: Kişinin hareket veya ihmali ile dış dünyada meydana getirdiği değişiklik şeklinde ifade edilen sonuç, doğal anlamda sonucu ifade etmektedir. Doğal anlamdaki sonuç yasada yazılı suç kavramına uygunsa cezayı gerektirir.
sZarar suçları: Adam öldürme
sTehlike suçları: Su basması tehlikesi yaratma
sAni suçlar: Meydana gelen neticenin o an olup bittiği suçlardır.
sMütemadi suçlar: Meydana gelen netice zaman içinde devam etmelidir.
3-İlliyet (nedensellik) bağı: Hareket ile sonuç arasındaki maddi bağlantıdır. “Yasanın öngörmüş olduğu sonucun, failin hareketiyle oluşmuş olması gerekir.”
a-Şartların eşitliği kuramı: Sonucun meydana gelmesinde etkili olan, yani bulunmaması halinde sonucun meydana gelmemesine yol açacak olan her şart neden olarak kabul edilir.
A, B’yi yaralıyor fakat B’yi hemen hastaneye götürüyorlar ama araç hastaneye giderken başka bir araçla çarpışıyor ve B ölüyor. Burada A, B’nin ölümünden sorumludur. A, B’ yi yaralamamış olsa , B araca binmeyecek, hastaneye gitmeyecek, araç çarpamayacak ve ölmeyecektir.
b-Uygun neden kuramı: Sonucun meydana gelmesinde doğrudan etkili olan hareketler dikkate alınarak , diğerleriyle illiyet bağı kurulmayacaktır.
(Yine aynı örnekte) A, B’nin ölümünden sorumlu değildir. Sadece yaralamadan sorumludur. A’nın hareketiyle B’nin ölümü arasında bir illiyet bağı (maddi bağlantı) kurulamayacaktır
II-Suçun Manevi Unsuru
Kusur: Fail ile onun fiili arasındaki ruhsal, psikolojik (sübjektif) bağlantıyı ifade eder.
Tipik kusur: Bir fiilin bilerek ve isteyerek işlenmesi halidir.
Kusur
>İrade özgürlüğü
>Kusur yeteneği
İrade özgürlüğü: Bir kimsenin istediğini yapması veya istemediğini yapmaması olanağı varsa burada irade özgürlüğü vardır. İrade özgürlüğü için irade serbestisine bakarız.
Kusur yeteneği: Doğru ile yanlışı ayırtedebilme yeteneğidir.
Anlama ve isteme yeteneği birlikte varsa bu kişinin kusur yeteneği vardır diyebiliriz.
Anlama yeteneği: Doğruyu yanlıştan haklıyı haksızdan ayırtedebilme yeteneğidir.
İsteme yeteneği: Anlayabilme ve ona uygun olarak da davranma davranmayı isteme.
Kusur Yeteneğine Etki Eden (Azaltan, Kaldıran) Sebepler
I-Kusur yeteneğinin bulunmadığı, azaldığı biyolojik aşama (yaş küçüklüğü, sağır ve dilsizlik):
1-Fiili işlediği zaman 11 yaşını doldurmamış kişiler cezai ehliyet taşımazlar.
2-11 yaşını bitirmiş 15 yaşını bitirmemiş olanlar: Şayet fail temyiz kudretine sahip olmadan hareket etmişse kendisine ceza verilmez.
3-15 yaşını bitirmiş 18 yaşını bitirmemiş olanlar: Cezai sorumluluk var ancak cezalar indirilerek verilir.
4-15 yaşını bitirmemiş sağır ve dilsizler hakkında tahkikat yapılamaz.
15-24 yaşlar arasında olan sağır ve dilsizlere fiili temyiz kudretine sahip olmamaları halinde ceza verilmez.
II-Suçu işleyenlerin zihni durumu (Akıl hastalığı)
1-Tam akıl hastalığı: Fiili işlediği zaman şuur ve hareket serbestisini tamamen ortadan kaldıran akıl hastalığıdır. Ceza verilmez bunlara emniyet tedbiri alınır.
2-Kısmi akıl hastalığı: Fiili işlediği zaman şuur ve hareket serbestisini önemli derecede azaltacak akıl hastalıklarıdır. Bunlara ceza indirimi yapılır. Emniyet tedbiri yok.
III-Sarhoşluk ve uyuşturucu madde etkisi:
1-İstemeyerek sarhoşluk ve uyuşturucu madde etkisi: Hareketlerin şuur ve serbestisini tamamen ortadan kaldırmışsa faile ceza verilmez. Şuur ve serbestiyi önemli derecede azaltmışsa faile ceza verilir.
2-İsteyerek sarhoşluk ve uyuşturucu madde etkisi: Ceza sorumluluğunu kaldırmaz veya azaltmaz.
Kusur çeşitleri
A-Kast
B-Taksir
C-Objektif sorumluluk
Kast ve taksir kusurun yoğunluğuna ve daha az yoğunluğuna göre belirlenir.
A-Kast:
Kast, bir suçun bilerek ve isteyerek işlenmesidir. (Kast = bilme + isteme)
Bilme unsuru: Suçun kurucu unsurlarının fail tarafından bilinmesidir.
İsteme unsuru: Suçun kalıbında meydana gelen fiili ve sonucu istemektir.
Kastın unsurları:
1-Doğrudan kast: Failin gerçekleşmesini istediği sonuçlara ilişkin doğrudan kastıdır. Sonuç failin istemiş olduğu sınırlar içinde kalmışsa doğrudan kast söz konusudur. Mesela öldürmek istediği kimseyi attığı mermi ile öldüren kimsenin kastı
2-Dolaylı (muhtemel) kast: Fail tarafından muhtemel hatta sadece mümkün olarak öngörülen sonuçlara ilişkin kast dolaylı (muhtemel) kasttır.
Sonucun gerçekleşmesini büyük bir ihtimal olarak görüyor ama başka bir sonucu düşünerek hareket ediyor. Mesela pek çok insanın da ölebileceğini öngörerek bir meydana panik yaratmak için bomba koyup bu sonuca neden olan kimsenin kastı, dolaylı (muhtemel9 kasttır.
3-Taammüt kastı: Failin, sonuca yönelik direk bir kastı vardır. Burada bilme ve istemenin dışında planlama, tasarlama ve soğukkanlılık vardır. Doğrudan kastın yoğun halidir.
A, B’yi öldürmeyi amaçlıyor. B’yi öldürmeye karar veriyor ama bunun için uygun bir yer, uygun bir zaman, uygun bir silah belirliyor ve fiili soğukkanlılıkla işliyor.
B-Taksir:
Kasta nazaran daha hafif bir unsurdur. Suçun bilerek değil de bunun dışındaki bir takım hallerle işlenmesidir.
Tedbirsizlik, dikkatsizlik, acemilik ve mevzuata uymama sebebiyle, failin isteyerek yaptığı bir hareketten istemediği bir sonucun meydana gelmesi taksiri ifade eder.
Yapılan bir hareketten istenmeyen sonucun meydana gelmesi taksirin varlığı için yeterli değildir. Ayrıca; tedbirsizlik, dikkatsizlik, acemilik ve mevzuata aykırı hareket etmiş olması da gereklidir.
Bilinçli taksir: Failin sonucu öngördüğü fakat istemediği hallerde mevcuttur.
Bilinçsiz taksir: Failin sonucu öngörmeden hareket ettiği durumlarda söz konusudur.
Taksirle kastı ayırmada kıstaslar
-Kastta hem hareket hem de sonuç iradidir. Taksirde hareket iradidir ancak sonuç iradi değildir.
2-Kastta sonuç istenir ama taksirde sonuç istenmez.
Taksirin unsurları
1-Yasanın öngördüğü sonucu meydana getirecek bir fiil olmalı
2-Sonucun öngörülebilir olması
3-Sonucun istenmemiş olması
4-Fiille sonuç arasında bir illiyet bağı olmalı
Kasta etki eden (ortadan kaldıran) haller:
Cürümde kastın bulunmaması cezayı ortadan kaldırır. Dikkatsizlik, kurala uygun davranmama sonucu cürümlerde ceza vardır.
Hata: Hukukta hata, bir fiili işlerken, ortaya koyacağı sonucu bilmemek, eksik ya da yanlış bilmektir.
Hatadan dolayı işlenen fiillerde ağırlaştırıcı sebepler uygulanmaz, hafifletici nedenler varsa uygulanır.
“Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz.” Bir fiil işlenmiş ve suç unsuru teşkil ediyorsa, fail de bu fiilin suç olduğunu bilmediğini ileri sürerek cezadan kurtulamaz. Faile kanundaki ceza verilir.
C-Objektif Sorumluluk:
Ceza hukukunda prensip, hiç kimsenin kusurlu olmadıkça cezalandırılmayacağıdır. Bununla beraber fail ile fiil arasında psikolojik bir bağ (kast veya taksir) bulunmamasına rağmen bir kimsenin cezalandırıldığı hallerin bulunduğu ileri sürülebilir.
Kusursuz Sorumluluk
I-Kastı aşan suretle işlenen suçlar: Adam öldürme; Kastı aşan suretle adam öldürmede, öldürme kastı olmaksızın ölüme sebep olunması söz konusudur.
II-Neticesi sebebiyle ağırlaşan suçlar: Suçun varlığı için gerekli olanın ötesinde zararlı ve tehlikeli bir sonucun meydana gelmesi halinde cezası ağırlaştırılan suçlara “sonucu nedeniyle ağırlaşan suçlar” denir. Bu ikinci sonuç sadece failin davranışından kaynaklandığı için, yani onun bu sonuç yönünden kasıtlı veya taksirli olması aranmaksızın faile yüklenir.
İftira, yalan tanıklık, yalan bilirkişilik cürümlerinde bunları oluşturan fiillerin belirli mahkumiyetlere neden olmaları halinde, cezanın ağırlaştırılması yoluna gidilir.
III-Hukuka aykırılık unsuru: Fiilin hukuk düzeni ile bir çelişki ve çatışma halinde bulunması demektir. Hukuk düzeni çelişki ve çatışmanın söz konusu olabilmesi için, işlenen fiilin bir ceza kuralı tarafından öngörülen yasak veya emre aykırılık taşıması ve aynı zamanda hukuk düzeninin (ister ceza niteliği taşısın ister taşımasın) başka bir kuralı tarafından yapılmasına izin verilmemiş ya da yapılması emredilmemiş olması gerekir.
Hukuk düzeni suç sayılan fiillere başka gerekçelerle izin vermiş ya da yapılmasını emretmiş olabilir.
Hukuka uygunluk nedeni: Bir ceza kuralının yasakladığı fiile müsaade ederek onu hukuka aykırı olmaktan çıkaran kurala “hukuka uygunluk nedeni” denir.
Hukuka uygunluk nedenleri:
I-Genel hukuka uygunluk nedenleri:
1-Bir kanun hükmünü yerine getirme: İcra memurunun haciz işlemi; infaz görevlisinin ölümden sorumlu olmayışı; suçlu kaçarken izlemekle görevli olan inzibatın silah kullanmasından dolayı yaralamadan veya ölümden sorumlu olmayışı
2-Yetkili makam ya da merciin emrini yerine getirme: Bir emir, meşru emrin şartlarını taşıyorsa, yetkili makamdan verilip, yerine getirilmesi memurun görevi gereği ise hukuka aykırılığı ortadan kaldırıcı bir nitelik gösterir.
Yargıcın tutuklama kararına uyarak ilgili kişiyi özgürlüğünden mahrum eden polis suç işlemiş olmaz.
Konusu suç teşkil eden emir uygulanmaz.(Askeri ve kolluk kuvvetleri ile ilgili istisnalar hariç) Kim olursa olsun, konusu suç teşkil eden emri veren ve bunu yerine getiren kişiler işlenen fiilden sorumlu tutulurlar.
3-Yasal savunma (meşru müdafaa): Gerek kendisinin gerek başkasının nefsine ve ırzına vuku bulan haksız bir fiili hemen defi zaruretinin söz konusu olduğu mecburiyetle işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Meşru müdafaa için:
a-Saldırı olacak
b-Saldırı bir kimsenin nefsine veya ırzına yönelmiş olacak
c-Saldırının hukuka aykırı olması gerekir.
d-Saldırıyı o anda savuşturmak zorunluluğu olacak
e-Saldırıyla savunma arasında bir denge olacak
4-Zorda kalma durumu (zaruret hali): Gerek nefsini ve gerek başkasını vukuuna bilerek mahal vermediği ve başka türlü tahaffuz imkanı da olmadığı ağır ve muhakkak bir tehlikeden korumak zaruretinin söz konusu olduğu mecburiyetle işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Meşru müdafaadan farklı olarak burada haksız bir saldırı ve ona karşı kendini savunma söz konusu değildir. Zaruret haline örnek olarak dağa tırmanmakta olan dağcılardan birinin boşluğa yuvarlanması ve diğerlerinin tüm çabalarına rağmen onu kurtaramayıp kendilerini kurtarmak için tehlikede olan dağcıyı tutan ipleri kesmeleri ya da deniz kazasında ancak bir kişiyi taşıyabilen can simidinden yararlanmakta olan kişinin diğerine izin vermeyerek boğulmasına sebebiyet vermesi halleri gösterilebilir.
Zaruret halinde tehlikenin bazı nitelikleri vardır:
a-Ağır ve muhakkak bir tehlike olacak: Bu tehlikeyi yaratan bir insan fiili ya da tabiat olayı olabilir. mesela bir vahşi hayvan saldırısında bir eve kapı kırarak girmek. Ya da açlıktan ölmek üzere olan bir kimsenin dükkanın tezgahından bir ekmek alıp yemesi (Tehlike basit nitelikte olmayacak)
b-Tehlike kendisinin veya bir başkasının nefsine yönelik olacak
c-Tehlikeye bilerek yol açılmamış olacak: Tehlikenin ortaya çıkmasına zorda kalan kişinin yolaçmamış olması gerekir.
d-Tehlikeden başka türlü kaçınma ve korunma imkanı olmayacak: Başka bir eczane yoksa ve ilaca hayati ihtiyaç varsa, eczane de kapalıysa eczanenin camının kırılıp içeriden ilacın alınması
e-Kurtarılan hak ile çiğnenen hak arasında denge olacak
5-Suç mağdurunun rızası: Mağdurun rızası da fiili hukuka uygun bir hale getirmektedir. Başkasının taşınabilir malının mağdurun rızasıyla alınmış olması halinde hırsızlık söz konusu değildir.
Ceza kanunu dışındaki hukuka uygunluk nedenleri
sSpor müsabakaları
sMesleğin gerektirdiği bir takım faaliyetler: Ameliyat yapan bir doktorun yaralamadan suçlanamayacağı gibi
Tipiklik Unsuru
Failin harici alemde gerçekleşen fiilinin yasada yeralan bir suç kalıbına uyması
Somut fiilin yasada yeralan soyut tanımla uyuşması
Suçun Ortaya Çıkış Biçimleri
Ceza kuralının hüküm kısmında tanımlanan fiil gerçekleştirildiği zaman, şayet manevi unsur varsa ve hukuka aykırılığı da ortadan kaldıran bir neden de yoksa suç işlenmiş olur.
Suça Teşebbüs
Suçların işlenmesi bakımından her zaman gerekli olmamakla birlikte bir hazırlık, bir de tüm suçlarda gerekli olan icra aşaması vardır.
A,B’yi öldürmek için silah temin ediyor, A tabancayı temin ettiği vakit B’ye doğrultuyor, ateş edemeden yakalanıyor. Burada suç adam öldürmeye teşebbüstür.
a-Eksik Teşebbüs: Eksik teşebbüsün varlığı için, failin bir cürüm işlemek kastıyla hareket etmiş olması, icra hareketlerine başlamış ancak elinde olmayan nedenlerden dolayı tamamlayamamış olması ve elverişli vasıtalarla hareket etmiş olması gereklidir.
Adam öldürme amacıyla silahını doğrultuyor ama silah tutukluluk yapıyor.
b-Tam Teşebbüs: Tam teşebbüste, eksik teşebbüsten farklı olarak, icra hareketlerinin tamamlanmış olmasına karşın failin elinde olmayan nedenler yüzünden sonuç meydana gelmez.
A,B’ye öldürmek amacıyla ateş ediyor ancak B sadece bir yara alıyor. Burada suç yaralama değil öldürmeye teşebbüstür. Hırsızın eşyaları torbaya doldurmuş evden çıkarken yakalanması hali de tam teşebbüstür.
Teşebbüs sadece cürümler için öngörülmüştür. İştirak ise hem cürümler hem de kabahatler için öngörülmüştür.
Suça teşebbüste
1-Hazırlık aşamasının tamamlanması
2-İcra aşamasına geçilmesi
3-Elverişli vasıta kullanılması
4-İcra hareketlerinin kesilmesi veya icra hareketlerinin elinde olmayan nedenlerle tamamlanamaması (eksik teşebbüs), icra aşamasının tamamlanması ancak istenilen sonuca ulaşılamaması (Tam teşebbüs)
Eksik teşebbüs: Tabancanın ateş almaması nedeniyle icra aşamasının tamamlanamaması
Tam teşebbüs: Öldürmek amacıyla ateş edildiğinde isabet ettirilememesi
İhtiyarıyla vazgeçme-Aktif pişmanlık
a-İhtiyarıyla vazgeçme: İcra hareketlerine başlıyor ancak icra hareketleri tamamlanmadan kendi ihtiyarıyla vazgeçiyor. O zamana kadar yapılan hareketler ayrıca suç teşkil etmiyorsa cezalandırılmamaktadır.
A, B’ye ateş ediyor, ilk atışta vuramıyor daha sonra kendi ihtiyarıyla B’yi öldürmekten vazgeçiyor.
Hırsızlık için girdiği evi soymaktan vazgeçiyor. Böylece sadece konut dokunulmazlığının ihlali suçu işliyor.
b-Aktif pişmanlık: İcra hareketleri bittikten sonra failin, fiilinden ortaya çıkan sonucu engellemek ya da neticeyi hafifletmek amacıyla hareket etmesidir.
A, B’y, öldürmek amacıyla vuruyor, ancak pişman olup hemen ambulans çağırıyor ve B’nin ölmesine engel oluyor.
Ancak TCK’da aktif pişmanlık suçun cezasını azaltmaz.
TCK’da bazı suç tiplerine uygulanacak aktif pişmanlık hükümleri vardır. Mesela yasadışı bir örgüt kuran bir kişi daha sonra bu örgütten çıkra ve örgütle ilgili bilgileri güvenlik kuvvetlerine haber verirse ceza almaz ya da cezada indirim olur.
c-İşlenemez suç: Önceden mevcut fakat suçun işlenmesi sırasında failin bilmediği bir engel yüzünden sonucun meydana gelmesi imkansız ise işlenemez suç söz konusu olur.
Suçu işlemek için yapılan hareketin ya da vasıtanın veya suçun maddi konusunun elverişsizliği dolayısıyla suçun boşa gitmesi
Hareketin elverişsizliği: Büyü ile adam öldürme
Vasıtanın elverişsizliği: A, aspirinin çocuk düşürdüğünü duyuyor ve bir kadının çocuğunu düşürtmek için ona aspirin veriyor ama çocuk düşmüyor.
Maddi konunun elverişsizliği: A dışarıdan bakınca B’nin içeride yatakta uyumakta olduğu görüyor. Camı kırıp B’ye ateş ediyor ancak B’nin saatler önce kalp krizinden öldüğü anlaşılıyor.
Suç ve Cezaların Çokluğu
A-(Suçların İçtimai) Birden fazla suçun tek suç sayıldığı haller
a-Müteselsil suçlar: Yapılan hareketlerin kanunun aynı hükmünün birden fazla ihlaini teşkil etmeleri ve tek suç işleme kararının bulunması gerekir.
Aynı (tek) suçu işleme kararı
Aynı hüküm ihlal edilerek
Bu ihlaller aynı zamanlarda olsa da müteselsil
A, B ailesine kan davası güdüyor. İçeriye girince B ailesinden birini öldürüyor, çıkarken aileden başka birini görüyor onu da öldürüyor. Müteselsil suç olmaktadır.
Hırsızlık suçu işlenirken bir eve beş defa girilerek soyuluyor ve bu farklı zamanlarda yapılıyor. Burada aynı suçu işleme kararı var ve dolayısıyla suçlar arasında teselsül var.
b-Mürekkep suçlar: Birden fazla suçun bir tek suç içerisinde birleştirilmesi halinde mürekkep suç durumu ortaya çıkar.
Ya biri diğerinin unsuru olarak ya da şiddet unsuru olacak.
Yağma suçunda hem hırsızlık, hem de cebir, şiddet ve tehdit vardır. Burada hırsızlık ve şiddet yağma suçunun bir unsuru haline gelmiştir.
c-Muhtelit (karma) suçlar: Kanuni tarifte yeralan suç, daha hafif diğer bir suçu da ihtiva ediyorsa bu durum söz konusudur.
Memura mukavemet aynı zamanda cebir kullanma suçunu da içerir.
Fikri İçtimai: Tek fiille yasanın değişik hükümleri ayrı ayrı ihlal edilecek sonuçta faile ihlal hükümlerinden hangisi daha ağır cezayı gerektiriyorsa o hüküm uygulanır.
B-Cezaların İçtimai:
Birden fazla suçtan dolayı birden fazla ceza verilmesi halinde kanunumuz “toplama” sistemini kabul etmiş ancak üst sınırlar koyma yoluna gitmiştir.
Fail bir suçtan dolayı 10 yıl, diğer bir suçtan dolayı da 5 yıl cezaya çarptırılmışsa ikisi toplanır ve 15 yıl hapis cezası verilir.
Üst sınırlar
sAğır hapis
sHapis
sHafif hapis
36 yıl
25 yıl
18 yıl
Suça Katılma (Suça İştirak)
Bir kimsenin bir suça katılmadan sorumlu tutulabilmesi için şu şartların bulunması gerekir.
1-Suç ortağının en geç suç işlendiği sırada suç işleme konusunda diğer fail ya da faillerle anlaşılmış olması
2-Suç teşkil eden fiilin tamamlanmış ya da eksik teşebbüs aşamasında bulunması
3-Anlaşmaya varılan suçla işlenen suçun aynı olması
4-Suç ortakları arasında suça katılmanın kanunda yazılı hallerden biri şeklinde ortaya çıkması
Suça katılmanın türleri
I-Asli İştirak
a-Asli maddi iştirak: Fiili irtikap edenler ya da doğrudan doğruya beraberce işleyenler
Fiili irtikap edenler suçu doğrudan meydana getirecek hareketleri yapanlardır.mesela birden çok kişinin aynı kimseyi bıçaklaması veya kalpazanlık suçunda sahte parayı çizme, baskıya hazırlama ve basma işlemi. Hırsızlıkta kasayı kıranın veya banka soygununda gözcülük yapanın durumu
b-Asli manevi iştirak: Başkalarını cürüm ve kabahat işlemeye azmettirenlere de aynı ceza hüküm olunur. Azmettirenden maksat, suç işlemeyi düşünmeyen maddi faile suç işleme kararı verdirmek, böylece suçun ilk ve etkili psişik nedenini oluşturmaktır.
Suçu işleyenin şahsi bir menfaati varsa azmettirenin cezası azaltılır.
II-Feri İştirak
a-Feri maddi iştirak: Suçun icrasını kolaylaştıran hareketleri yapan kişidir.
1-Suçun işlenmesine yarayacak, kolaylaştıracak iş ve vasıtaların tedariki
2-Suçun işlenmesinden önce veya suçun işlenmesi sırasında yardımıyla suçun icrasını kolaylaştırmak
A, B’yi öldürecek, C’nin A’ya silah vermesi. İş ve vasıta sağlanması haricindeki bütün yardımlar ikinci maddeye dahil edilir.
b-Feri manevi iştirak:
1-Suçu işlemeye teşvik
2-Suçu irtikap kararını takviye
3-Fiili işledikten sonra yardımda bulunma vaadi
4-Suçun ne suretle işleneceğine dair talimat vermek
Suça katılmada ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenlerin etkisi
a-Şahsi ağırlaştırıcı nedenler: Şahsi ağırlaştırıcı nedenler suça katılma anında bunu bilen diğer faillere de uygulanır.
b-Fiili ağırlaştırıcı nedenleri: Fiilin işlenmesi sırasında bunu bilen suç ortaklarına uygulanır.
a-Şahsi hafifletici nedenler: Ortaklara uygulanmaz.
b-Fiili hafifletici nedenler: Fiili hafifletici nedenlerden hiçbir şart aranmaksızın bütün ortaklar yararlanır.
Ceza, suç işleyen kimseye işlediği suça karşılık bir fenalık olmak ve tekrar suç işlemeni önlemek amacıyla uygulanan bir yaptırım (müeyyide) dır.
Suçla mücadele yolları arasında cezanın yeri:
Önleyici olanlar suçun işlenmesinden önce, bastırıcı olanlar suçun işlenmesinden sonra başvurulan yollardır.
a-Önleyici yollar:
sEn etkili araçlardan biri genel toplumsal koruma önlemleridir. Eğitim düzeyinin yükseltilmesi, refahın artırılması, çevre şartlarının düzeltilmesi, sağlık şartlarının iyileştirilmesi gibi
sSuçların ve bunlara verilecek cezaların ilanı da önleyici etki yapar.
sÖnleyici önlemler daha özel, bireysel nitelikte olabilir. akıl hastalığı veya daha önce işledikleri suçlar nedeniyle tehlikelerini ortaya koymuş kişilere bazı güvenlik önlemlerinin uygulanması gibi
b-Bastırıcı yollar:
Suç işlenmesi halinde başvurulan yollardır. Suç işlendikten sonra bir yandan topluma verilen zarar karşılığı suçluya fenalıkta bulunulması (ödetme), diğer yandan da kişinin yeniden suç işlemeyeceği bir durumda topluma kazandırılmasını sağlamaya çalışılması (iyileştirme ve ıslah) şeklinde kendini gösterir. Bu yollar ceza ve güvenlik önlemleridir.
üCeza: Suç işlenmesi halinde başvurulan yollardandır. Ceza, bazı yargılama kuralları uyarınca uygulanacak ve infaz hükümleri uyarınca çektirilecek bir yaptırımdır.
üGüvenlik önlemleri: Suç işlemeyen ancak durum ya da davranışları nedeniyle tehlike gösterenlere uygulanan güvenlik önlemleri yanında, suç işleyenlere uygulanan güvenlik önlemleri de vardır.
Cezalarla ilgili ayırımlar
1-Cürüm-kabahat ayırımı:
Cürüm cezaları, idam (ömür boyu ya da geçici) ağır hapis, hapis, ağır para cezası, kamu hizmetlerinden yasaklılık cezalarıdır.
Kabahat cezaları ise, hafif hapis, hafif para cezası, belli bir meslek ya da sanat icrasının tatilidir.
2-Asli (birincil), Feri (ikincil), Seçimlik cezalar
Asli cezalar: Suçun esas karşılığını teşkil eden ceza birincil (asli) cezadır.
Feri cezalar: Kanun asıl cezaya ek olarak tayin ettiği cezalar ikincil (feri) dir. İkincil ceza bir suç için tek başına öngörülemez, asli ceza ile birlikte olması gerekir.
Seçimlik cezalar: Seçmeli cezaların herbiri asıl ceza olup, bir suç için birlikte öngörülürler ve hakim tarafından birisi seçilir.
Cezalarla İlgili İlkeler
1-Kanunilik ilkesi. Kanunsuz ceza olmaz. Bir kişinin işlediği bir suçtan dolayı çarptırılacağı ceza kanunda yazılı olmalıdır.
2-Bireysellik ilkesi: İşlenen suç her zaman aynı ağırlıkta olmayacağı ve suçluların kişilikleri birbirine uymayacağı için cezanın bireye uygun hale getirilmesi, bireyselleştirilmesi bir zorunluluktur.
Aynı suçu işlemiş iki kişiye birinin yaşı küçükse veya birinde tekerrür mevcutsa ikisine de aynı cezanın verilmesi uygun olmaz.
3-Eşitlik ilkesi: Herkesin cezalar karşısında durumunun aynı olmasını ifade eder. Yani suç işleyen herhangi bir zümreye cezaların uygulanmaması gibi bir durum olamaz. İstisnaları; Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu, yasama sorumsuzluğu
4-Kişisellik ilkesi: Cezanın sadece suç işleyen kişiye verilmesi, suç işlemediği halde, suçluya herhangi yakınlığı dolayısıyla bir kimsenin cezalandırılmaması demektir. “Ceza sorumluluğu şahsidir.”
Genel müsadere cezası konamaz. Bir kimsenin cinayet işlediği bir silaha el konabilir. Ancak cinayet işlediği bir kimsenin tüm malvarlığına el konulamaz.
5-İnsanlık: Cezaların insan haysiyeti ile bağdaşmaz nitelikte olmaması demektir. Kimseye insan haysiyeti bağdaşmayan bir ceza uygulanamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz.
6-Cezaların düzeltilebilir olması: Adli işlemlerde hata yapılması mümkündür. Bu nedenle hatanın meydana çıkması halinde cezanın tamirinin mümkün olması gerekir. Kuşkusuz cezayı ve sonuçlarının tamamen bertaraf etmenin imkanı yoktur. Fakat mali bir tazminatla bir dereceye kadar giderme imkanı olabilir.
Ceza Çeşitleri (Cezalar ve Nitelikleri)
I-Bedene yönelik cezalar
İdam cezası
II-Özgürlüğü bağlayıcı cezalar
üÖzgürlüğü bağlayıcı cezalar
>Daimi
>Geçici
üAğır hapis
>Daimi: Ömür boyu
>Geçici:1 yıl- 24 yıl
üHapis
>7 gün- 24 sene
üHafif hapis
>1 gün-2 sene
Kanunda belirli bir suçla ilgili olarak yukarı had açıklanmamışsa hapis cezasında yukarı had 5 yıl olarak kabul edilir.
Yerine getirme şekilleri
a-Uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezalar: 1 yıldan daha uzun süreli cezalardır. Ömür boyu özgürlüğü bağlayıcı cezanın infazı hayat boyu devam eder. Birden fazla ömür boyu hapse mahkumiyet halinde hükümlü 6 ay ile 3 yıl arası hücrede tecrit edilir.
Uzun süre özgürlüğü bağlayıcı ceza, taksirli suçtan dolayı verilmişse kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezası gibi para cezasında çevrilebilir.
b-Kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza: 1 yıl ve daha az süreli özgürlüğü bağlayıcı cezalardır. Ağır hapis dışında kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezalar para cezasına çevrilebilir ve önlemler söz konusu olabilir.
Özel infaz şekilleri: Cezayı oturduğu yerde çektirme imkan; hükümlülük süresi 60 günü geçmiyorsa ve hükümlü 65 yaşını bitirmişse veya hükümlünün sağlık durumunun cezaevinde bulunmasına engel olacak derecede bozuk olduğu raporla tespit edilmişse mahkeme talep üzerine bu infaz şeklini kararlaştırabilir. Aynı infaz şekli bir aydan fazla olmayan hapis cezasına hükümlü kadın ve küçüklerden mükerrer olmayanlar hakkında da öngörülmüştür.
Patronaj: Cezaevinden çıkan kişinin topluma uyumunu kolaylaştırmak için kişiye yapılan yardım faaliyetlerine patronaj denir.
III-Para cezaları
Cürüm
Kabahat
>Ağır para cezaları
>Hafif para cezaları
Para cezalarının olumlu ve olumsuz yönleri vardır.
Olumlu yönleri: Kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaların sakıncalarının önlenmesi, bölünebilir olması ve etkililiği
Olumsuz yönleri: Ekonomik durumu farklı kişilerde etkisinin farklı olması, suçlunun yakınlarını etkilemesi, uygulamasındaki güçlükler, özgürlüğü bağlayıcı cezaya çevrilmesinin sakıncaları ve paranın kıymetindeki düşüşler.
IV-Kamu hizmetlerinden yasaklılık:
Kamu hizmetlerinden yasaklılık, bazen bir ceza bazen mahkumiyet sonucudur. Ömür boyu veya geçici olur. Geçici olanı 3 aydan 3 yıla kadardır. İçtima sonucu uygulanabilecek en fazla süre 10 yıldır.
V-Bir meslek ya da sanatın icrasının tatili:
Süresi 3 günden 2 yıla kadar olarak saptanmıştır. İçtima sonucu uygulanabilecek en fazla süre 4 yıldır.
Ceza mahkumiyetinin sonuçları
1-Kamu hizmetinden yasaklılık: Beş yıldan fazla ağır hapse mahkumiyet, ömür boyu; üç yıldan beş yıla kadar ağır hapse mahkumiyet hükmolunan ceza süresi kadar kamu hizmetlerinden yasaklanmayı gerektirir.
2-Belli bir meslek ya da sanatının icrasının tatili:
3-Kanuni mahcuriyet (yasal kısıtlılık): Mahkumun medeni hakları kullanma yeteneğinin sınırlandırılmasını ifade eder. Beş yıldan fazla ağır hapis cezasına mahkum olanlar bakımından kanuni sonuç olarak mecburi hacir öngörülmektedir. Bunun için tek bir suçtan dolayı verilen ağır hapis cezasının beş yılı geçmesi gerekmektedir. Ceza süresi boyunca devam eder ve onunla birlikte sona erer.
4-Babalık ve kocalık haklarından mahrumiyet: Beş yıldan fazla ağır hapse mahkum olan kişinin babalık hakkından ve kocalık sıfatının sağladığı haklardan mahrumiyetine mahkeme tarafından karar verilebilmektedir.
5-Zoralım (müsadere): Suç işleyen bir kimsenin kendisine ait ya da elinde bulundurduğu malların tamamının ya da bir kısmının mülkiyetinin kamuya geçirilmesi anlamını taşımaktadır.
Mahkumiyet halinde cürüm veya kabahatte kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan ya da fiille ilgisi bulunmayan kişilere ait olmamak şartıyla, mahkemece müsadere edilir.
Kullanılması, taşınması, bulundurulması ve satılması cürüm veya kabahat sayılan eşya, bir ceza mahkumiyeti olmasa ve faile ait bulunmasa bile müsadere edilir.
6-Hükmün ilanı: İdam ve ömür boyu hapis cezalarında kanuni sonuç olarak hükmün ilanı öngörülmektedir. Ceza kanunu veya diğer kanunlarda başka tür veya miktarda cezalar için hükmün ilanı gereği öngörülmüşse yine cezanın sonucu niteliğindedir.
Bireyselleştirme ve İlgili Kurumlar
Cezanın suça ve suçlunun kişiliğine uygun olarak verilmesi ve yine buna uygun şekilde çektirilmesi gerekmektedir.
I-Cezanın tayininde bireyselleştirme
A-Mahkemenin Cezayı Saptaması: Kanun, cezaların tayininde mahkemeyi, keyfiliğe varacak şekilde serbest bırakmamış;genellikle aşağı ve yukarı hadler arasında cezayı öngörmüş ve mahkemeye bu hadler arasında cezayı gerekçeli olarak saptama imkanı vermiştir.
Önce suçla ilgili kanun maddesinde öngörülen aşağı ve yukarı hadler arasında “temel ceza” tayin edilecektir. Temel cezanın belirlenmesinden sonra (tekerrür hariç olmak üzere) temel ceza ağırlaştırıcı nedenler dolayısıyla artırılacak, daha sonra (yaş, akıl durumu, takdiri hafifletici nedenler hariç) hafifletici nedenlerle indirme yapılacaktır. En sonra sırasıyla yaş, akıl durumu, takdiri hafifletici nedenler ve tekerrür gözönünde bulundurulacaktır.
5 ve 10 yıllık süreler geçtikten sonra tekerrür hükümleri uygulanmaz.
B-Yargısal Kınama (Adli Tevbih):
İhtiyari yargısal kınama: Mahkemenin bu yola gidebilmesi için suç karşılığı kanunda öngörülen cezanın yukarı haddi bir ay hapis ya da hafif hapis veya ............... lira ağır yahut hafif para cezasını geçmemesi , suçlunun daha önce bir cürümden veya bir aydan fazla hafif hapis cezasının gerektiren kabahatten dolayı mahkum olmamış bulunması ve hafifletici nedenler bulunması gerekir.
Mecburi yargısal kınama: Hafif hapis , ağır veya hafif para cezasını gerektiren hallerde şayet kanuni nedenlerle (hafifletici nedenlerle) ceza genel aşağı hadlerin altına düşerse taahhüt gereği olmadan yargısal kınama yoluna gidilir.
C-Erteleme(Tecil):
Erteleme ile ilk defa suç işleyenlerin veya böyle sayılanların mahkumiyetlerinin yerine getirilmesinin geri bırakılması ve şartlar gerçekleşmişse mahkumiyetlerinin vuku bulmuş sayılmasıdır. İlk defa suç işleyen kimsenin mahkumiyetinin geri bırakılması suretiyle kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaların sakıncalarını önlemek; bir daha suç işlemeyeceğine kanaat getirilen kişiye bir imkan sağlanmak istenmektedir.
Şartları
i-Failin daha önce adliye mahkemelerinde para cezasından başka bir ceza ile mahkum olmamış olması. Mesela askeri mahkemeden verilen mahkumiyet tecile engel değildir.
ii-Hükmedilen cezanın ağır veya hafif para cezası veya bir yıla kadar (bir yıl dahil) ağır hapis ya da iki yıla kadar (iki yıl dahil) hapis veya hafif hapis cezalarından bir olması
Tazminat niteliğindeki para cezalarının, mecburi zoralımın ve mahkeme masraflarının ertelenmesi mümkün değildir.
18 yaşını doldurmamış olanlar ve 65 yaşını tamamlamış bulunanlarda ağır hapis 2 yıl, hapis veya hafif hapis 3 yıl olarak geçerlidir.
Mahkum deneme süresini iyi halle geçirirse (suç işlemezse) ceza hiç verilmemiş sayılır.
Deneme süresi; kabahatlerde1 yıl, cürümlerde 5 yıldır.
II-Cezanın Çektirilmesinde Bireyselleştirme
A-İnfaz Rejimi:
Suçlunun kişiliğine en uygun şekilde uygulanmasına çalışılır.
B-Şartla Salıverme (Meşruten Tahliye):
Şartla salıverme, mahkumiyet süresinin kanun tarafından belirlenen bir kısmını iyi halle geçiren mahkumun, kalan süre zarfında konulan şartlara uymadığı takdirde geri alınabilmek kaydıyla, serbest bırakılmasıdır.
Hükümlülük süresinin yarısını ya da ömür boyu hapiste 16 yılını veya TBMM tarafından ölüm cezasının yerine getirilmemesine karar verilmesi halinde 20 yılını çekmiş olan mahkumlar kendi istekleri olmasa dahi, şartla salıverilirler.
Süreyi geri alınmayı gerektiren sebepler olmadan geçirenin cezası yerine getirilmiş sayılır. Uygun bir suç işleyen ve uymakla yükümlü olduğu şartlara uymayan mahkumun şartla salıverme kararı geri alınır. Bu durumda şartla salıverme halinde geçen süre gözönünde tutulmadan, kalan ceza aynen çektirilir ve hükümlü şartla salıverme esas teşkil hükmün infazıyla ilgili olarak bir daha şartla salıvermeden yararlanamaz.
Dava veya Cezanın Düşmesi
Devletin dava açma veya ceza yerine getirme yetkilerinin kullanılmasına engel olan nedenler vardır.
Dava veya cezanın düşmesi hali:
1-Sanık veya mahkumum ölümü: Sanığın ölümü kamu davasını, mahkumun ölümü ceza mahkumiyetini kaldırır.
2-Af:
a-Genel af: Toplumsal yarar düşüncesiyle , tüm veya belirli suçlardan dolayı dava yetkisini ve hükmedilen cezaları bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran af şeklidir.
Af konusunda sanığa red yetkisi verilmiş, sanık bu hakkını kullanmışsa, dava devam eder ve sonuçlandırılır.
b-Özel af: Genel aftan farklı olarak sadece kesinleşmiş cezaları etkiler yani bunlar kaldırır, azaltır ve değiştirir.
Özel affın davayı düşürme yetkisi yoktur ve sadece asli cezayı etkiler.
3-Şikayetten vazgeçme: Bazı suçların kovuşturulması suçtan zarar görenin şikayetine bağlı tutulmuştur. Doğaldır ki şikayete bağlı suçlarda, suçtan zarar görenin şikayetinden vazgeçmesi kamu davasını düşürür.
Şikayetten vazgeçmenin etkisini göstermesi için sanığın vazgeçmeyi kabul etmesi gerekir.
Aynı fiilden dolayı birden fazla sanık varsa, biri hakkındaki vazgeçme diğerleri için de geçerli olur. Birden fazla şikayetçi varsa birinin vazgeçmesi diğerlerinin haklarına engel olmaz.
4-Zamanaşımı: Belirli bir sürenin geçmesiyle, suç işleyen bir kimse hakkında kamu davası açılamaması dava zamanaşımını ifade eder.
Ölüm veya ömür boyu yahut geçici ağır hapis cezalarını gerektiren cürümlerin (devletin şahsiyetine karşı cürümler) yurtdışında işlenmesi halinde zamanaşımı yoktur.
Dava zamanaşımının başlangıcı, tamamlanmış suçlarda fiilin işlendiği gün, teşebbüs halinde kalan cürümlerde son icra hareketi günü, mütemadi ve müteselsil suçlarda teselsül ve temadinin bittiği gündür.
5-Ön ödeme: Yalnız para cezasını gerektiren suçlarda, para cezası maktu ise bu miktarı, aşağı ve yukarı hadler arasında ise aşağı haddin soruşturma giderleriyle beraber Cumhuriyet savcılığından kendisine yapılan tebliğden itibaren 10 gün içinde merciine ödediği takdirde kamu davası açılmaz.
Yukarı haddi 3 ayı aşmayan özgürlüğü bağlayıcı cezanın hesaplanacak para cezasını miktarını aynı şekilde ödeyen fail hakkında da kamu davası açılmaz.
Nispi para cezasını gerektiren suçlarda ise ön ödeme yapılamaz.
Yeteneksizliklerin Kaldırılması
(Yasaklanan hakların geri verilmesi ve adli sicildeki bilgilerin adli sicilden çıkarılması)
1-Yasaklanan hakların geri verilmesi: Kamu hizmetlerinden yasaklılık ve ceza mahkumiyetinden diğer yeteneksizliklerin bu yolla kaldırılabileceği öngörülmüştür. Kanun, cezanın çekilmesi, ortadan kalkması ve düşmesi hallerinde, belli sürelerin iyi halle geçirilmesi şartı ile hakların geri verilmesinin istenebileceğini öngörmektedir.
2-Hükümlülük kaydının silinmesi: Cezanın çekildiği, ortadan kalktığı veya düştüğü tarihten itibaren belli süreler içinde yeniden suç işlenmediği takdirde, ilgilinin, Cumhuriyet savcısının veya Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün talebi üzerine hükümlülük kaydının silinebileceği kaydedilmiştir.
Yalnız ,15 yaşını doldurmamış küçükler hakkında verilenler hariç, yüz kızartıcı suçlarla beş yıldan fazla ağır hapis cezasını gerektiren suçlarda kaydın silinmesi usulünün uygulanması kabul edilmemiştir.
Sponsorlu Bağlantılar
« Kanunsuz suç ve ceza olamaz. ». İşlendiği zamanın kanunu tarafından açıkça suç sayılmayan bir fiili cezalandırma ve kanun tarafından açıkça tespit edilmeyen bir ceza ile cezalandırma yapılamaz.
Fiil işlenmeden, davranış gerçekleşmeden önce ceza yargısında suç olarak öngörülmüş olması ve bu suçun cezasının önceden tespit edilmiş olması gerekir.
Kanunsuz suç ve ceza olamaz kuralının hukuk düzenimizde varlığı dolayısıyla ortaya bir takım sonuçlar çıkar.
a-Ceza kuralının kanunla öngörülmesi:
Buradan ceza kuralının ancak kanunla konabileceği, eğer bir kanun tarafından öngörülmemişse bir fiilin suç sayılmasına ve ceza yaptırımı uygulanmasına imkan olmadığı şeklinde bir sonuç anlaşılır.
Daha sonra kabul edilen bir ceza kuralı veya sonradan cezayı ağırlaştıran bir ceza kuralı önceki fiile uygulanamaz.
Ceza hukukunda, mahkeme suç olduğu iddiasıyla değerlendirmesine sunulan bir fiilin suç ceza kurallarında suç olarak öngörülmediğini saptadığında, fiili toplum düzenine aykırı nitelikte görse dahi, kendi yargısı uyarınca cezalandırma yoluna gidemez.
b-Ceza kuralı uygulamasında kıyas yasağı:
Kıyas, kanunda öngörülen durumlara ilişkin düzenlemeleri veya genel ilkelerden elde edilen düzenlemeleri, kanunda öngörülmeyen benzer durumları kapsamına alacak şekilde genişleterek bu durumları çözümleme işlemidir.
Suçu kanun koyacağı için, yargıç yorum yapıyorum diye kanun koyucunun açıkça öngörüp cezalandırmadığı bir fiili benzetme yoluyla da yaptırım alanına sokamaz; bir fiil hakkında mevcut olan hükmü benzerliği dolayısıyla başka bir fiile uygulayamaz.
Kıyasla bir suç veya ceza yaratılamaz. Kıyasla ceza ağırlaştırılamaz, hafifletilemez.
Ancak kıyas yasağını, yorum kurallarının uygulanması sonucu kanun hükmünün uygulanacağı fiilin mahiyetini saptama ile karıştırmamak gerekir. Mesela, elektrik kaçakçılığını da, elektriğin, hırsızlık suçu tanımındaki menkul mal kavramı içerisine sokularak, kaçak elektrik kullanılmasının suç unsuru oluşturduğu sonucuna varılması.
“Tereddüt olan durumlarda sanık lehine yorumlanır.”
Ceza Kurallarının Uygulanması (yürürlüğü)
I-Zaman bakımından uygulanması
Geçmişe yürümezlik kuralı: Ceza kuralları, genel olarak yürürlüğe girmelerinden sonra işlenen fiillere uygulanırlar.
üSuçun işlenmesi anında yürürlükte olan ceza kuralına göre suç teşkil etmeyen bir fiilden ötürü kimse cezalandırılamaz.
üÖnceki kurala göre suç sayılan bir fiil işlenmesinden sonra çıkarılan bir kurala göre daha ağır cezaya çarptırılamaz.
Geçmişe yürürlülük istisnası: Kişinin yararına olan durumlarda, yani mevcut olan bir suçu ortadan kaldıran ya da suçun cezasını azaltan kuralın geçmişe yürümesi kabul edilmiştir.
üİşlendikten sonra yapılan kanuna göre cürüm ve kabahat sayılmayan bir fiilden dolayı kimse cezalandırılamaz.
üBir cürüm veya kabahatin işlendiği zamanın kanunu sonradan yayınlanan kanunun hükümleri birbirinden farklı ise failin lehinde olan kanun uygulanır.
II-Yer bakımından uygulanması
Genellikle suçun işlendiği yere göre tayin edilir.
İlkeler
a-Mülkilik (ülkesellik) ilkesi: Ceza kurallarının uygulanma alanlarının bunları koyan devletin ülkesi alanı ile sınırlı olduğunu kabul eder.
b-Kişisellik (şahsilik) ilkesi: Ceza kurallarının, onları koyan Devletin suç işleyen vatandaşlarına uygulanmasına yöneliktir.
c-Koruma ilkesi: Ceza kurallarının onları koyan Devlete ya da onun yurttaşlarına karşı işlenen suçlara uygulanmasını ifade eder.
d-Evrensellik ilkesi: Ceza kurallarının, nerede, kim tarafından ve kime karşı işlenirse işlensin tüm suçlara uygulanması anlamına gelir.
Hiçbir suçun cezasız kalmaması için uygulanan bir ilkedir.
Suçluların geri verilmesi:
Mevzuatımızda Türk yurttaşlarının geri verilmesi kabul edilmemekte ayrıca kabahat suçları ile siyasal, askeri ve onlarla bağlantılı suçlar geri verme dışı tutulmaktadır.
Mahkeme hem kişinin yabancı olduğuna hem de işlediği suçun adi nitelikte olduğuna karar verirse, hükümet takdirine göre, o kişiyi geri verip vermemekte serbesttir.
III-Kişi bakımından ceza kurallarının uygulanması
Ceza hukuku kurallarının bir ayırım yapılmaksızın herkese uygulanması, cezalandırma bakımından herkesin eşit durumda olmasıdır.
İstisnalar
1-Cumhurbaşkanının Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı:
Kural, cumhurbaşkanının görevi ile ilgili konularda ne hukuk ne de ceza sorumluluğunun bulunmadığıdır.
Ancak cumhurbaşkanı vatana ihanetten dolayı TBMM üye tam sayısının 1/3’ünün teklifi üzerine, üye tam sayısının 3/4’ünün kararıyla suçlanabilir.
2-Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı:
Belirli fiillerden ötürü hiçbir zaman kovuşturma yapılamaması sorumsuzluk halini, diğer bazı fiillerinden ötürü de ancak yasama organının izniyle ya da görevin sona ermesinden sonra kovuşturma yapılabilmesi veya cezanın çektirilebilmesi de dokunulmazlık halini ifade eder.
a-Yasama sorumsuzluğu: TBMM üyeleri meclis çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, mecliste ileri sürdükleri düşüncelerinden, bunları meclis dışında tekrarlama ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar. Bu çerçeve içerisindeki oy, söz ve düşünce açıklamalarından dolayı de ceza ne de hukuk davası açılamaz. Bu sorumsuzluk devamlıdır.
b-Yasama dokunulmazlığı: Sorumsuzluk çerçevesine girmeyen ve suç teşkil eden fiillerden dolayı, meclisin kararı olmadan meclis üyesi hakkında kovuşturmaya girişilememesi ve hükmedilmiş cezanın çektirilememesidir.
Dokunulmazlık, sorumsuzluktan farklı olarak yasama dışındaki fiillerle ilgilidir. Sadece ceza kovuşturmalarını ve ceza çektirilmesini engeller; görev süresince devam eder ve meclis tarafından kaldırılabilir. (Meclisin kararı olmadıkça bir meclis üyesi; tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.)
Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14.maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır.
Dokunulmazlık nedeniyle geçen süre zamanaşımı süresine dahil değildir.
3-Diplomasi dokunulmazlığı:
Yabancı bir ülkede görevli bulunan diploması memurlarının, yerel kanunlara ve mahkemelerin yargılama yetkisine tabi bulunmamalarını anlamına gelir.
Diplomasi dokunulmazlıklarından yararlanacak kişiler, diploması temsilcileri ve maiyetleridir. Diplomasi temsilcileri bağlı bulundukları Devleti temsil yetkisine sahip kişilerdir. Bunlar büyükelçiler, elçiler ve maslahatgüzarlardır.
Diplomasi dokunulmazlığının hukuk davası açılamaması, haberleşme dokunulmazlığı, elçilik binasının dokunulmazlığı gibi sonuçları vardır.
Suç
Suç, ceza kanunu tarafından konulmuş bir emir veya yasağın ihlalidir.
Suç, kanunun ceza tehdidi yaptırımı altında koyduğu yasağa ya da emre karşı olan davranış şeklinde tanımlanır.
Ceza kanuna göre, suçlar, cürüm ve kabahatler olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Cürümler, kabahatlere nazaran daha ağır sayılan ihlallerdir.Daha ağır cezayı gerektirirler. Ölüm, ağır hapis, hapis, ağır para cezası vb.
Kabahatler, cürümlere nazaran ihlal ettikleri hak ve menfaat daha azdır. Hafif hapis, hafif para cezası vb cezayı gerektirir.
1-Suçun faili (Suçun aktif sujesi): Suçun faili, suçu işleyen, işlenmesine katılan kişidir. Hukuka aykırı fiili işleyen kimse suçun failidir.
2-Suçun mağduru (Suçun pasif sujesi): Suç teşkil eden fiille menfaati ihlal edilen kimsedir.
A,B’yi vuruyor. A suçun faili (suçun aktif sujesi)
B suçun mağduru (suçun pasif sujesi)
3-Suçtan zarar gören: A,B’yi vuruyor. A suçun faili (suçun aktif sujesi)
B suçun mağduru (suçun pasif sujesi)
A’nın akrabaları suçtan zarar gören
Öldürülen suçun mağduru, başka türlü menfaatleri ihlal edilenler yani akrabalar suçtan zarar görenlerdir.
Suçun hukuki konusu: Suç sayılan fiil tarafından ihlal edilen hukuki varlık veya menfaattir.
Hırsızlık suçunun hukuki konusu; menkul mal üzerindeki zilyetliktir.
Suçun maddi konusu: Suç sayılan fiilin yöneldiği kişi veya şeydir. Hırsızlıkta suçun maddi konusu taşınabilir şeydir.
Suç ve Unsurları
¬Maddi unsur
¬Manevi (psikolojik) unsur
¬Hukuka aykırılık unsuru
¬Tipiklik unsuru
I-Suçun Maddi Unsurları
1-Hareket: Hareket kişinin vücuduyla yaptığı bir iradi davranış şeklidir. Maddi unsur bakımından gerekli davranış ya bir hareket ya da bir ihmal şeklinde ortaya çıkabilir.
a-İcra-i hareket: Kanunun yasakladığı bir hareketin yapılması suretiyle işlenen suçlara “icrai suçlar ya da hareket suçları” denir. Malın çalınması, adam öldürme
b-İhmali hareket: Belli bir tarzda davranışta bulunmamak, belli bir davranışı yapmamak. Suçu ihbar etmeme, memurun görevini ihmal etmesi
2-Sonuç bakımından: Kişinin hareket veya ihmali ile dış dünyada meydana getirdiği değişiklik şeklinde ifade edilen sonuç, doğal anlamda sonucu ifade etmektedir. Doğal anlamdaki sonuç yasada yazılı suç kavramına uygunsa cezayı gerektirir.
sZarar suçları: Adam öldürme
sTehlike suçları: Su basması tehlikesi yaratma
sAni suçlar: Meydana gelen neticenin o an olup bittiği suçlardır.
sMütemadi suçlar: Meydana gelen netice zaman içinde devam etmelidir.
3-İlliyet (nedensellik) bağı: Hareket ile sonuç arasındaki maddi bağlantıdır. “Yasanın öngörmüş olduğu sonucun, failin hareketiyle oluşmuş olması gerekir.”
a-Şartların eşitliği kuramı: Sonucun meydana gelmesinde etkili olan, yani bulunmaması halinde sonucun meydana gelmemesine yol açacak olan her şart neden olarak kabul edilir.
A, B’yi yaralıyor fakat B’yi hemen hastaneye götürüyorlar ama araç hastaneye giderken başka bir araçla çarpışıyor ve B ölüyor. Burada A, B’nin ölümünden sorumludur. A, B’ yi yaralamamış olsa , B araca binmeyecek, hastaneye gitmeyecek, araç çarpamayacak ve ölmeyecektir.
b-Uygun neden kuramı: Sonucun meydana gelmesinde doğrudan etkili olan hareketler dikkate alınarak , diğerleriyle illiyet bağı kurulmayacaktır.
(Yine aynı örnekte) A, B’nin ölümünden sorumlu değildir. Sadece yaralamadan sorumludur. A’nın hareketiyle B’nin ölümü arasında bir illiyet bağı (maddi bağlantı) kurulamayacaktır
II-Suçun Manevi Unsuru
Kusur: Fail ile onun fiili arasındaki ruhsal, psikolojik (sübjektif) bağlantıyı ifade eder.
Tipik kusur: Bir fiilin bilerek ve isteyerek işlenmesi halidir.
Kusur
>İrade özgürlüğü
>Kusur yeteneği
İrade özgürlüğü: Bir kimsenin istediğini yapması veya istemediğini yapmaması olanağı varsa burada irade özgürlüğü vardır. İrade özgürlüğü için irade serbestisine bakarız.
Kusur yeteneği: Doğru ile yanlışı ayırtedebilme yeteneğidir.
Anlama ve isteme yeteneği birlikte varsa bu kişinin kusur yeteneği vardır diyebiliriz.
Anlama yeteneği: Doğruyu yanlıştan haklıyı haksızdan ayırtedebilme yeteneğidir.
İsteme yeteneği: Anlayabilme ve ona uygun olarak da davranma davranmayı isteme.
Kusur Yeteneğine Etki Eden (Azaltan, Kaldıran) Sebepler
I-Kusur yeteneğinin bulunmadığı, azaldığı biyolojik aşama (yaş küçüklüğü, sağır ve dilsizlik):
1-Fiili işlediği zaman 11 yaşını doldurmamış kişiler cezai ehliyet taşımazlar.
2-11 yaşını bitirmiş 15 yaşını bitirmemiş olanlar: Şayet fail temyiz kudretine sahip olmadan hareket etmişse kendisine ceza verilmez.
3-15 yaşını bitirmiş 18 yaşını bitirmemiş olanlar: Cezai sorumluluk var ancak cezalar indirilerek verilir.
4-15 yaşını bitirmemiş sağır ve dilsizler hakkında tahkikat yapılamaz.
15-24 yaşlar arasında olan sağır ve dilsizlere fiili temyiz kudretine sahip olmamaları halinde ceza verilmez.
II-Suçu işleyenlerin zihni durumu (Akıl hastalığı)
1-Tam akıl hastalığı: Fiili işlediği zaman şuur ve hareket serbestisini tamamen ortadan kaldıran akıl hastalığıdır. Ceza verilmez bunlara emniyet tedbiri alınır.
2-Kısmi akıl hastalığı: Fiili işlediği zaman şuur ve hareket serbestisini önemli derecede azaltacak akıl hastalıklarıdır. Bunlara ceza indirimi yapılır. Emniyet tedbiri yok.
III-Sarhoşluk ve uyuşturucu madde etkisi:
1-İstemeyerek sarhoşluk ve uyuşturucu madde etkisi: Hareketlerin şuur ve serbestisini tamamen ortadan kaldırmışsa faile ceza verilmez. Şuur ve serbestiyi önemli derecede azaltmışsa faile ceza verilir.
2-İsteyerek sarhoşluk ve uyuşturucu madde etkisi: Ceza sorumluluğunu kaldırmaz veya azaltmaz.
Kusur çeşitleri
A-Kast
B-Taksir
C-Objektif sorumluluk
Kast ve taksir kusurun yoğunluğuna ve daha az yoğunluğuna göre belirlenir.
A-Kast:
Kast, bir suçun bilerek ve isteyerek işlenmesidir. (Kast = bilme + isteme)
Bilme unsuru: Suçun kurucu unsurlarının fail tarafından bilinmesidir.
İsteme unsuru: Suçun kalıbında meydana gelen fiili ve sonucu istemektir.
Kastın unsurları:
1-Doğrudan kast: Failin gerçekleşmesini istediği sonuçlara ilişkin doğrudan kastıdır. Sonuç failin istemiş olduğu sınırlar içinde kalmışsa doğrudan kast söz konusudur. Mesela öldürmek istediği kimseyi attığı mermi ile öldüren kimsenin kastı
2-Dolaylı (muhtemel) kast: Fail tarafından muhtemel hatta sadece mümkün olarak öngörülen sonuçlara ilişkin kast dolaylı (muhtemel) kasttır.
Sonucun gerçekleşmesini büyük bir ihtimal olarak görüyor ama başka bir sonucu düşünerek hareket ediyor. Mesela pek çok insanın da ölebileceğini öngörerek bir meydana panik yaratmak için bomba koyup bu sonuca neden olan kimsenin kastı, dolaylı (muhtemel9 kasttır.
3-Taammüt kastı: Failin, sonuca yönelik direk bir kastı vardır. Burada bilme ve istemenin dışında planlama, tasarlama ve soğukkanlılık vardır. Doğrudan kastın yoğun halidir.
A, B’yi öldürmeyi amaçlıyor. B’yi öldürmeye karar veriyor ama bunun için uygun bir yer, uygun bir zaman, uygun bir silah belirliyor ve fiili soğukkanlılıkla işliyor.
B-Taksir:
Kasta nazaran daha hafif bir unsurdur. Suçun bilerek değil de bunun dışındaki bir takım hallerle işlenmesidir.
Tedbirsizlik, dikkatsizlik, acemilik ve mevzuata uymama sebebiyle, failin isteyerek yaptığı bir hareketten istemediği bir sonucun meydana gelmesi taksiri ifade eder.
Yapılan bir hareketten istenmeyen sonucun meydana gelmesi taksirin varlığı için yeterli değildir. Ayrıca; tedbirsizlik, dikkatsizlik, acemilik ve mevzuata aykırı hareket etmiş olması da gereklidir.
Bilinçli taksir: Failin sonucu öngördüğü fakat istemediği hallerde mevcuttur.
Bilinçsiz taksir: Failin sonucu öngörmeden hareket ettiği durumlarda söz konusudur.
Taksirle kastı ayırmada kıstaslar
-Kastta hem hareket hem de sonuç iradidir. Taksirde hareket iradidir ancak sonuç iradi değildir.
2-Kastta sonuç istenir ama taksirde sonuç istenmez.
Taksirin unsurları
1-Yasanın öngördüğü sonucu meydana getirecek bir fiil olmalı
2-Sonucun öngörülebilir olması
3-Sonucun istenmemiş olması
4-Fiille sonuç arasında bir illiyet bağı olmalı
Kasta etki eden (ortadan kaldıran) haller:
Cürümde kastın bulunmaması cezayı ortadan kaldırır. Dikkatsizlik, kurala uygun davranmama sonucu cürümlerde ceza vardır.
Hata: Hukukta hata, bir fiili işlerken, ortaya koyacağı sonucu bilmemek, eksik ya da yanlış bilmektir.
Hatadan dolayı işlenen fiillerde ağırlaştırıcı sebepler uygulanmaz, hafifletici nedenler varsa uygulanır.
“Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz.” Bir fiil işlenmiş ve suç unsuru teşkil ediyorsa, fail de bu fiilin suç olduğunu bilmediğini ileri sürerek cezadan kurtulamaz. Faile kanundaki ceza verilir.
C-Objektif Sorumluluk:
Ceza hukukunda prensip, hiç kimsenin kusurlu olmadıkça cezalandırılmayacağıdır. Bununla beraber fail ile fiil arasında psikolojik bir bağ (kast veya taksir) bulunmamasına rağmen bir kimsenin cezalandırıldığı hallerin bulunduğu ileri sürülebilir.
Kusursuz Sorumluluk
I-Kastı aşan suretle işlenen suçlar: Adam öldürme; Kastı aşan suretle adam öldürmede, öldürme kastı olmaksızın ölüme sebep olunması söz konusudur.
II-Neticesi sebebiyle ağırlaşan suçlar: Suçun varlığı için gerekli olanın ötesinde zararlı ve tehlikeli bir sonucun meydana gelmesi halinde cezası ağırlaştırılan suçlara “sonucu nedeniyle ağırlaşan suçlar” denir. Bu ikinci sonuç sadece failin davranışından kaynaklandığı için, yani onun bu sonuç yönünden kasıtlı veya taksirli olması aranmaksızın faile yüklenir.
İftira, yalan tanıklık, yalan bilirkişilik cürümlerinde bunları oluşturan fiillerin belirli mahkumiyetlere neden olmaları halinde, cezanın ağırlaştırılması yoluna gidilir.
III-Hukuka aykırılık unsuru: Fiilin hukuk düzeni ile bir çelişki ve çatışma halinde bulunması demektir. Hukuk düzeni çelişki ve çatışmanın söz konusu olabilmesi için, işlenen fiilin bir ceza kuralı tarafından öngörülen yasak veya emre aykırılık taşıması ve aynı zamanda hukuk düzeninin (ister ceza niteliği taşısın ister taşımasın) başka bir kuralı tarafından yapılmasına izin verilmemiş ya da yapılması emredilmemiş olması gerekir.
Hukuk düzeni suç sayılan fiillere başka gerekçelerle izin vermiş ya da yapılmasını emretmiş olabilir.
Hukuka uygunluk nedeni: Bir ceza kuralının yasakladığı fiile müsaade ederek onu hukuka aykırı olmaktan çıkaran kurala “hukuka uygunluk nedeni” denir.
Hukuka uygunluk nedenleri:
I-Genel hukuka uygunluk nedenleri:
1-Bir kanun hükmünü yerine getirme: İcra memurunun haciz işlemi; infaz görevlisinin ölümden sorumlu olmayışı; suçlu kaçarken izlemekle görevli olan inzibatın silah kullanmasından dolayı yaralamadan veya ölümden sorumlu olmayışı
2-Yetkili makam ya da merciin emrini yerine getirme: Bir emir, meşru emrin şartlarını taşıyorsa, yetkili makamdan verilip, yerine getirilmesi memurun görevi gereği ise hukuka aykırılığı ortadan kaldırıcı bir nitelik gösterir.
Yargıcın tutuklama kararına uyarak ilgili kişiyi özgürlüğünden mahrum eden polis suç işlemiş olmaz.
Konusu suç teşkil eden emir uygulanmaz.(Askeri ve kolluk kuvvetleri ile ilgili istisnalar hariç) Kim olursa olsun, konusu suç teşkil eden emri veren ve bunu yerine getiren kişiler işlenen fiilden sorumlu tutulurlar.
3-Yasal savunma (meşru müdafaa): Gerek kendisinin gerek başkasının nefsine ve ırzına vuku bulan haksız bir fiili hemen defi zaruretinin söz konusu olduğu mecburiyetle işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Meşru müdafaa için:
a-Saldırı olacak
b-Saldırı bir kimsenin nefsine veya ırzına yönelmiş olacak
c-Saldırının hukuka aykırı olması gerekir.
d-Saldırıyı o anda savuşturmak zorunluluğu olacak
e-Saldırıyla savunma arasında bir denge olacak
4-Zorda kalma durumu (zaruret hali): Gerek nefsini ve gerek başkasını vukuuna bilerek mahal vermediği ve başka türlü tahaffuz imkanı da olmadığı ağır ve muhakkak bir tehlikeden korumak zaruretinin söz konusu olduğu mecburiyetle işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Meşru müdafaadan farklı olarak burada haksız bir saldırı ve ona karşı kendini savunma söz konusu değildir. Zaruret haline örnek olarak dağa tırmanmakta olan dağcılardan birinin boşluğa yuvarlanması ve diğerlerinin tüm çabalarına rağmen onu kurtaramayıp kendilerini kurtarmak için tehlikede olan dağcıyı tutan ipleri kesmeleri ya da deniz kazasında ancak bir kişiyi taşıyabilen can simidinden yararlanmakta olan kişinin diğerine izin vermeyerek boğulmasına sebebiyet vermesi halleri gösterilebilir.
Zaruret halinde tehlikenin bazı nitelikleri vardır:
a-Ağır ve muhakkak bir tehlike olacak: Bu tehlikeyi yaratan bir insan fiili ya da tabiat olayı olabilir. mesela bir vahşi hayvan saldırısında bir eve kapı kırarak girmek. Ya da açlıktan ölmek üzere olan bir kimsenin dükkanın tezgahından bir ekmek alıp yemesi (Tehlike basit nitelikte olmayacak)
b-Tehlike kendisinin veya bir başkasının nefsine yönelik olacak
c-Tehlikeye bilerek yol açılmamış olacak: Tehlikenin ortaya çıkmasına zorda kalan kişinin yolaçmamış olması gerekir.
d-Tehlikeden başka türlü kaçınma ve korunma imkanı olmayacak: Başka bir eczane yoksa ve ilaca hayati ihtiyaç varsa, eczane de kapalıysa eczanenin camının kırılıp içeriden ilacın alınması
e-Kurtarılan hak ile çiğnenen hak arasında denge olacak
5-Suç mağdurunun rızası: Mağdurun rızası da fiili hukuka uygun bir hale getirmektedir. Başkasının taşınabilir malının mağdurun rızasıyla alınmış olması halinde hırsızlık söz konusu değildir.
Ceza kanunu dışındaki hukuka uygunluk nedenleri
sSpor müsabakaları
sMesleğin gerektirdiği bir takım faaliyetler: Ameliyat yapan bir doktorun yaralamadan suçlanamayacağı gibi
Tipiklik Unsuru
Failin harici alemde gerçekleşen fiilinin yasada yeralan bir suç kalıbına uyması
Somut fiilin yasada yeralan soyut tanımla uyuşması
Suçun Ortaya Çıkış Biçimleri
Ceza kuralının hüküm kısmında tanımlanan fiil gerçekleştirildiği zaman, şayet manevi unsur varsa ve hukuka aykırılığı da ortadan kaldıran bir neden de yoksa suç işlenmiş olur.
Suça Teşebbüs
Suçların işlenmesi bakımından her zaman gerekli olmamakla birlikte bir hazırlık, bir de tüm suçlarda gerekli olan icra aşaması vardır.
A,B’yi öldürmek için silah temin ediyor, A tabancayı temin ettiği vakit B’ye doğrultuyor, ateş edemeden yakalanıyor. Burada suç adam öldürmeye teşebbüstür.
a-Eksik Teşebbüs: Eksik teşebbüsün varlığı için, failin bir cürüm işlemek kastıyla hareket etmiş olması, icra hareketlerine başlamış ancak elinde olmayan nedenlerden dolayı tamamlayamamış olması ve elverişli vasıtalarla hareket etmiş olması gereklidir.
Adam öldürme amacıyla silahını doğrultuyor ama silah tutukluluk yapıyor.
b-Tam Teşebbüs: Tam teşebbüste, eksik teşebbüsten farklı olarak, icra hareketlerinin tamamlanmış olmasına karşın failin elinde olmayan nedenler yüzünden sonuç meydana gelmez.
A,B’ye öldürmek amacıyla ateş ediyor ancak B sadece bir yara alıyor. Burada suç yaralama değil öldürmeye teşebbüstür. Hırsızın eşyaları torbaya doldurmuş evden çıkarken yakalanması hali de tam teşebbüstür.
Teşebbüs sadece cürümler için öngörülmüştür. İştirak ise hem cürümler hem de kabahatler için öngörülmüştür.
Suça teşebbüste
1-Hazırlık aşamasının tamamlanması
2-İcra aşamasına geçilmesi
3-Elverişli vasıta kullanılması
4-İcra hareketlerinin kesilmesi veya icra hareketlerinin elinde olmayan nedenlerle tamamlanamaması (eksik teşebbüs), icra aşamasının tamamlanması ancak istenilen sonuca ulaşılamaması (Tam teşebbüs)
Eksik teşebbüs: Tabancanın ateş almaması nedeniyle icra aşamasının tamamlanamaması
Tam teşebbüs: Öldürmek amacıyla ateş edildiğinde isabet ettirilememesi
İhtiyarıyla vazgeçme-Aktif pişmanlık
a-İhtiyarıyla vazgeçme: İcra hareketlerine başlıyor ancak icra hareketleri tamamlanmadan kendi ihtiyarıyla vazgeçiyor. O zamana kadar yapılan hareketler ayrıca suç teşkil etmiyorsa cezalandırılmamaktadır.
A, B’ye ateş ediyor, ilk atışta vuramıyor daha sonra kendi ihtiyarıyla B’yi öldürmekten vazgeçiyor.
Hırsızlık için girdiği evi soymaktan vazgeçiyor. Böylece sadece konut dokunulmazlığının ihlali suçu işliyor.
b-Aktif pişmanlık: İcra hareketleri bittikten sonra failin, fiilinden ortaya çıkan sonucu engellemek ya da neticeyi hafifletmek amacıyla hareket etmesidir.
A, B’y, öldürmek amacıyla vuruyor, ancak pişman olup hemen ambulans çağırıyor ve B’nin ölmesine engel oluyor.
Ancak TCK’da aktif pişmanlık suçun cezasını azaltmaz.
TCK’da bazı suç tiplerine uygulanacak aktif pişmanlık hükümleri vardır. Mesela yasadışı bir örgüt kuran bir kişi daha sonra bu örgütten çıkra ve örgütle ilgili bilgileri güvenlik kuvvetlerine haber verirse ceza almaz ya da cezada indirim olur.
c-İşlenemez suç: Önceden mevcut fakat suçun işlenmesi sırasında failin bilmediği bir engel yüzünden sonucun meydana gelmesi imkansız ise işlenemez suç söz konusu olur.
Suçu işlemek için yapılan hareketin ya da vasıtanın veya suçun maddi konusunun elverişsizliği dolayısıyla suçun boşa gitmesi
Hareketin elverişsizliği: Büyü ile adam öldürme
Vasıtanın elverişsizliği: A, aspirinin çocuk düşürdüğünü duyuyor ve bir kadının çocuğunu düşürtmek için ona aspirin veriyor ama çocuk düşmüyor.
Maddi konunun elverişsizliği: A dışarıdan bakınca B’nin içeride yatakta uyumakta olduğu görüyor. Camı kırıp B’ye ateş ediyor ancak B’nin saatler önce kalp krizinden öldüğü anlaşılıyor.
Suç ve Cezaların Çokluğu
A-(Suçların İçtimai) Birden fazla suçun tek suç sayıldığı haller
a-Müteselsil suçlar: Yapılan hareketlerin kanunun aynı hükmünün birden fazla ihlaini teşkil etmeleri ve tek suç işleme kararının bulunması gerekir.
Aynı (tek) suçu işleme kararı
Aynı hüküm ihlal edilerek
Bu ihlaller aynı zamanlarda olsa da müteselsil
A, B ailesine kan davası güdüyor. İçeriye girince B ailesinden birini öldürüyor, çıkarken aileden başka birini görüyor onu da öldürüyor. Müteselsil suç olmaktadır.
Hırsızlık suçu işlenirken bir eve beş defa girilerek soyuluyor ve bu farklı zamanlarda yapılıyor. Burada aynı suçu işleme kararı var ve dolayısıyla suçlar arasında teselsül var.
b-Mürekkep suçlar: Birden fazla suçun bir tek suç içerisinde birleştirilmesi halinde mürekkep suç durumu ortaya çıkar.
Ya biri diğerinin unsuru olarak ya da şiddet unsuru olacak.
Yağma suçunda hem hırsızlık, hem de cebir, şiddet ve tehdit vardır. Burada hırsızlık ve şiddet yağma suçunun bir unsuru haline gelmiştir.
c-Muhtelit (karma) suçlar: Kanuni tarifte yeralan suç, daha hafif diğer bir suçu da ihtiva ediyorsa bu durum söz konusudur.
Memura mukavemet aynı zamanda cebir kullanma suçunu da içerir.
Fikri İçtimai: Tek fiille yasanın değişik hükümleri ayrı ayrı ihlal edilecek sonuçta faile ihlal hükümlerinden hangisi daha ağır cezayı gerektiriyorsa o hüküm uygulanır.
B-Cezaların İçtimai:
Birden fazla suçtan dolayı birden fazla ceza verilmesi halinde kanunumuz “toplama” sistemini kabul etmiş ancak üst sınırlar koyma yoluna gitmiştir.
Fail bir suçtan dolayı 10 yıl, diğer bir suçtan dolayı da 5 yıl cezaya çarptırılmışsa ikisi toplanır ve 15 yıl hapis cezası verilir.
Üst sınırlar
sAğır hapis
sHapis
sHafif hapis
36 yıl
25 yıl
18 yıl
Suça Katılma (Suça İştirak)
Bir kimsenin bir suça katılmadan sorumlu tutulabilmesi için şu şartların bulunması gerekir.
1-Suç ortağının en geç suç işlendiği sırada suç işleme konusunda diğer fail ya da faillerle anlaşılmış olması
2-Suç teşkil eden fiilin tamamlanmış ya da eksik teşebbüs aşamasında bulunması
3-Anlaşmaya varılan suçla işlenen suçun aynı olması
4-Suç ortakları arasında suça katılmanın kanunda yazılı hallerden biri şeklinde ortaya çıkması
Suça katılmanın türleri
I-Asli İştirak
a-Asli maddi iştirak: Fiili irtikap edenler ya da doğrudan doğruya beraberce işleyenler
Fiili irtikap edenler suçu doğrudan meydana getirecek hareketleri yapanlardır.mesela birden çok kişinin aynı kimseyi bıçaklaması veya kalpazanlık suçunda sahte parayı çizme, baskıya hazırlama ve basma işlemi. Hırsızlıkta kasayı kıranın veya banka soygununda gözcülük yapanın durumu
b-Asli manevi iştirak: Başkalarını cürüm ve kabahat işlemeye azmettirenlere de aynı ceza hüküm olunur. Azmettirenden maksat, suç işlemeyi düşünmeyen maddi faile suç işleme kararı verdirmek, böylece suçun ilk ve etkili psişik nedenini oluşturmaktır.
Suçu işleyenin şahsi bir menfaati varsa azmettirenin cezası azaltılır.
II-Feri İştirak
a-Feri maddi iştirak: Suçun icrasını kolaylaştıran hareketleri yapan kişidir.
1-Suçun işlenmesine yarayacak, kolaylaştıracak iş ve vasıtaların tedariki
2-Suçun işlenmesinden önce veya suçun işlenmesi sırasında yardımıyla suçun icrasını kolaylaştırmak
A, B’yi öldürecek, C’nin A’ya silah vermesi. İş ve vasıta sağlanması haricindeki bütün yardımlar ikinci maddeye dahil edilir.
b-Feri manevi iştirak:
1-Suçu işlemeye teşvik
2-Suçu irtikap kararını takviye
3-Fiili işledikten sonra yardımda bulunma vaadi
4-Suçun ne suretle işleneceğine dair talimat vermek
Suça katılmada ağırlaştırıcı ve hafifletici nedenlerin etkisi
a-Şahsi ağırlaştırıcı nedenler: Şahsi ağırlaştırıcı nedenler suça katılma anında bunu bilen diğer faillere de uygulanır.
b-Fiili ağırlaştırıcı nedenleri: Fiilin işlenmesi sırasında bunu bilen suç ortaklarına uygulanır.
a-Şahsi hafifletici nedenler: Ortaklara uygulanmaz.
b-Fiili hafifletici nedenler: Fiili hafifletici nedenlerden hiçbir şart aranmaksızın bütün ortaklar yararlanır.
Ceza, suç işleyen kimseye işlediği suça karşılık bir fenalık olmak ve tekrar suç işlemeni önlemek amacıyla uygulanan bir yaptırım (müeyyide) dır.
Suçla mücadele yolları arasında cezanın yeri:
Önleyici olanlar suçun işlenmesinden önce, bastırıcı olanlar suçun işlenmesinden sonra başvurulan yollardır.
a-Önleyici yollar:
sEn etkili araçlardan biri genel toplumsal koruma önlemleridir. Eğitim düzeyinin yükseltilmesi, refahın artırılması, çevre şartlarının düzeltilmesi, sağlık şartlarının iyileştirilmesi gibi
sSuçların ve bunlara verilecek cezaların ilanı da önleyici etki yapar.
sÖnleyici önlemler daha özel, bireysel nitelikte olabilir. akıl hastalığı veya daha önce işledikleri suçlar nedeniyle tehlikelerini ortaya koymuş kişilere bazı güvenlik önlemlerinin uygulanması gibi
b-Bastırıcı yollar:
Suç işlenmesi halinde başvurulan yollardır. Suç işlendikten sonra bir yandan topluma verilen zarar karşılığı suçluya fenalıkta bulunulması (ödetme), diğer yandan da kişinin yeniden suç işlemeyeceği bir durumda topluma kazandırılmasını sağlamaya çalışılması (iyileştirme ve ıslah) şeklinde kendini gösterir. Bu yollar ceza ve güvenlik önlemleridir.
üCeza: Suç işlenmesi halinde başvurulan yollardandır. Ceza, bazı yargılama kuralları uyarınca uygulanacak ve infaz hükümleri uyarınca çektirilecek bir yaptırımdır.
üGüvenlik önlemleri: Suç işlemeyen ancak durum ya da davranışları nedeniyle tehlike gösterenlere uygulanan güvenlik önlemleri yanında, suç işleyenlere uygulanan güvenlik önlemleri de vardır.
Cezalarla ilgili ayırımlar
1-Cürüm-kabahat ayırımı:
Cürüm cezaları, idam (ömür boyu ya da geçici) ağır hapis, hapis, ağır para cezası, kamu hizmetlerinden yasaklılık cezalarıdır.
Kabahat cezaları ise, hafif hapis, hafif para cezası, belli bir meslek ya da sanat icrasının tatilidir.
2-Asli (birincil), Feri (ikincil), Seçimlik cezalar
Asli cezalar: Suçun esas karşılığını teşkil eden ceza birincil (asli) cezadır.
Feri cezalar: Kanun asıl cezaya ek olarak tayin ettiği cezalar ikincil (feri) dir. İkincil ceza bir suç için tek başına öngörülemez, asli ceza ile birlikte olması gerekir.
Seçimlik cezalar: Seçmeli cezaların herbiri asıl ceza olup, bir suç için birlikte öngörülürler ve hakim tarafından birisi seçilir.
Cezalarla İlgili İlkeler
1-Kanunilik ilkesi. Kanunsuz ceza olmaz. Bir kişinin işlediği bir suçtan dolayı çarptırılacağı ceza kanunda yazılı olmalıdır.
2-Bireysellik ilkesi: İşlenen suç her zaman aynı ağırlıkta olmayacağı ve suçluların kişilikleri birbirine uymayacağı için cezanın bireye uygun hale getirilmesi, bireyselleştirilmesi bir zorunluluktur.
Aynı suçu işlemiş iki kişiye birinin yaşı küçükse veya birinde tekerrür mevcutsa ikisine de aynı cezanın verilmesi uygun olmaz.
3-Eşitlik ilkesi: Herkesin cezalar karşısında durumunun aynı olmasını ifade eder. Yani suç işleyen herhangi bir zümreye cezaların uygulanmaması gibi bir durum olamaz. İstisnaları; Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu, yasama sorumsuzluğu
4-Kişisellik ilkesi: Cezanın sadece suç işleyen kişiye verilmesi, suç işlemediği halde, suçluya herhangi yakınlığı dolayısıyla bir kimsenin cezalandırılmaması demektir. “Ceza sorumluluğu şahsidir.”
Genel müsadere cezası konamaz. Bir kimsenin cinayet işlediği bir silaha el konabilir. Ancak cinayet işlediği bir kimsenin tüm malvarlığına el konulamaz.
5-İnsanlık: Cezaların insan haysiyeti ile bağdaşmaz nitelikte olmaması demektir. Kimseye insan haysiyeti bağdaşmayan bir ceza uygulanamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz.
6-Cezaların düzeltilebilir olması: Adli işlemlerde hata yapılması mümkündür. Bu nedenle hatanın meydana çıkması halinde cezanın tamirinin mümkün olması gerekir. Kuşkusuz cezayı ve sonuçlarının tamamen bertaraf etmenin imkanı yoktur. Fakat mali bir tazminatla bir dereceye kadar giderme imkanı olabilir.
Ceza Çeşitleri (Cezalar ve Nitelikleri)
I-Bedene yönelik cezalar
İdam cezası
II-Özgürlüğü bağlayıcı cezalar
üÖzgürlüğü bağlayıcı cezalar
>Daimi
>Geçici
üAğır hapis
>Daimi: Ömür boyu
>Geçici:1 yıl- 24 yıl
üHapis
>7 gün- 24 sene
üHafif hapis
>1 gün-2 sene
Kanunda belirli bir suçla ilgili olarak yukarı had açıklanmamışsa hapis cezasında yukarı had 5 yıl olarak kabul edilir.
Yerine getirme şekilleri
a-Uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezalar: 1 yıldan daha uzun süreli cezalardır. Ömür boyu özgürlüğü bağlayıcı cezanın infazı hayat boyu devam eder. Birden fazla ömür boyu hapse mahkumiyet halinde hükümlü 6 ay ile 3 yıl arası hücrede tecrit edilir.
Uzun süre özgürlüğü bağlayıcı ceza, taksirli suçtan dolayı verilmişse kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezası gibi para cezasında çevrilebilir.
b-Kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza: 1 yıl ve daha az süreli özgürlüğü bağlayıcı cezalardır. Ağır hapis dışında kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezalar para cezasına çevrilebilir ve önlemler söz konusu olabilir.
Özel infaz şekilleri: Cezayı oturduğu yerde çektirme imkan; hükümlülük süresi 60 günü geçmiyorsa ve hükümlü 65 yaşını bitirmişse veya hükümlünün sağlık durumunun cezaevinde bulunmasına engel olacak derecede bozuk olduğu raporla tespit edilmişse mahkeme talep üzerine bu infaz şeklini kararlaştırabilir. Aynı infaz şekli bir aydan fazla olmayan hapis cezasına hükümlü kadın ve küçüklerden mükerrer olmayanlar hakkında da öngörülmüştür.
Patronaj: Cezaevinden çıkan kişinin topluma uyumunu kolaylaştırmak için kişiye yapılan yardım faaliyetlerine patronaj denir.
III-Para cezaları
Cürüm
Kabahat
>Ağır para cezaları
>Hafif para cezaları
Para cezalarının olumlu ve olumsuz yönleri vardır.
Olumlu yönleri: Kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaların sakıncalarının önlenmesi, bölünebilir olması ve etkililiği
Olumsuz yönleri: Ekonomik durumu farklı kişilerde etkisinin farklı olması, suçlunun yakınlarını etkilemesi, uygulamasındaki güçlükler, özgürlüğü bağlayıcı cezaya çevrilmesinin sakıncaları ve paranın kıymetindeki düşüşler.
IV-Kamu hizmetlerinden yasaklılık:
Kamu hizmetlerinden yasaklılık, bazen bir ceza bazen mahkumiyet sonucudur. Ömür boyu veya geçici olur. Geçici olanı 3 aydan 3 yıla kadardır. İçtima sonucu uygulanabilecek en fazla süre 10 yıldır.
V-Bir meslek ya da sanatın icrasının tatili:
Süresi 3 günden 2 yıla kadar olarak saptanmıştır. İçtima sonucu uygulanabilecek en fazla süre 4 yıldır.
Ceza mahkumiyetinin sonuçları
1-Kamu hizmetinden yasaklılık: Beş yıldan fazla ağır hapse mahkumiyet, ömür boyu; üç yıldan beş yıla kadar ağır hapse mahkumiyet hükmolunan ceza süresi kadar kamu hizmetlerinden yasaklanmayı gerektirir.
2-Belli bir meslek ya da sanatının icrasının tatili:
3-Kanuni mahcuriyet (yasal kısıtlılık): Mahkumun medeni hakları kullanma yeteneğinin sınırlandırılmasını ifade eder. Beş yıldan fazla ağır hapis cezasına mahkum olanlar bakımından kanuni sonuç olarak mecburi hacir öngörülmektedir. Bunun için tek bir suçtan dolayı verilen ağır hapis cezasının beş yılı geçmesi gerekmektedir. Ceza süresi boyunca devam eder ve onunla birlikte sona erer.
4-Babalık ve kocalık haklarından mahrumiyet: Beş yıldan fazla ağır hapse mahkum olan kişinin babalık hakkından ve kocalık sıfatının sağladığı haklardan mahrumiyetine mahkeme tarafından karar verilebilmektedir.
5-Zoralım (müsadere): Suç işleyen bir kimsenin kendisine ait ya da elinde bulundurduğu malların tamamının ya da bir kısmının mülkiyetinin kamuya geçirilmesi anlamını taşımaktadır.
Mahkumiyet halinde cürüm veya kabahatte kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan ya da fiille ilgisi bulunmayan kişilere ait olmamak şartıyla, mahkemece müsadere edilir.
Kullanılması, taşınması, bulundurulması ve satılması cürüm veya kabahat sayılan eşya, bir ceza mahkumiyeti olmasa ve faile ait bulunmasa bile müsadere edilir.
6-Hükmün ilanı: İdam ve ömür boyu hapis cezalarında kanuni sonuç olarak hükmün ilanı öngörülmektedir. Ceza kanunu veya diğer kanunlarda başka tür veya miktarda cezalar için hükmün ilanı gereği öngörülmüşse yine cezanın sonucu niteliğindedir.
Bireyselleştirme ve İlgili Kurumlar
Cezanın suça ve suçlunun kişiliğine uygun olarak verilmesi ve yine buna uygun şekilde çektirilmesi gerekmektedir.
I-Cezanın tayininde bireyselleştirme
A-Mahkemenin Cezayı Saptaması: Kanun, cezaların tayininde mahkemeyi, keyfiliğe varacak şekilde serbest bırakmamış;genellikle aşağı ve yukarı hadler arasında cezayı öngörmüş ve mahkemeye bu hadler arasında cezayı gerekçeli olarak saptama imkanı vermiştir.
Önce suçla ilgili kanun maddesinde öngörülen aşağı ve yukarı hadler arasında “temel ceza” tayin edilecektir. Temel cezanın belirlenmesinden sonra (tekerrür hariç olmak üzere) temel ceza ağırlaştırıcı nedenler dolayısıyla artırılacak, daha sonra (yaş, akıl durumu, takdiri hafifletici nedenler hariç) hafifletici nedenlerle indirme yapılacaktır. En sonra sırasıyla yaş, akıl durumu, takdiri hafifletici nedenler ve tekerrür gözönünde bulundurulacaktır.
5 ve 10 yıllık süreler geçtikten sonra tekerrür hükümleri uygulanmaz.
B-Yargısal Kınama (Adli Tevbih):
İhtiyari yargısal kınama: Mahkemenin bu yola gidebilmesi için suç karşılığı kanunda öngörülen cezanın yukarı haddi bir ay hapis ya da hafif hapis veya ............... lira ağır yahut hafif para cezasını geçmemesi , suçlunun daha önce bir cürümden veya bir aydan fazla hafif hapis cezasının gerektiren kabahatten dolayı mahkum olmamış bulunması ve hafifletici nedenler bulunması gerekir.
Mecburi yargısal kınama: Hafif hapis , ağır veya hafif para cezasını gerektiren hallerde şayet kanuni nedenlerle (hafifletici nedenlerle) ceza genel aşağı hadlerin altına düşerse taahhüt gereği olmadan yargısal kınama yoluna gidilir.
C-Erteleme(Tecil):
Erteleme ile ilk defa suç işleyenlerin veya böyle sayılanların mahkumiyetlerinin yerine getirilmesinin geri bırakılması ve şartlar gerçekleşmişse mahkumiyetlerinin vuku bulmuş sayılmasıdır. İlk defa suç işleyen kimsenin mahkumiyetinin geri bırakılması suretiyle kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaların sakıncalarını önlemek; bir daha suç işlemeyeceğine kanaat getirilen kişiye bir imkan sağlanmak istenmektedir.
Şartları
i-Failin daha önce adliye mahkemelerinde para cezasından başka bir ceza ile mahkum olmamış olması. Mesela askeri mahkemeden verilen mahkumiyet tecile engel değildir.
ii-Hükmedilen cezanın ağır veya hafif para cezası veya bir yıla kadar (bir yıl dahil) ağır hapis ya da iki yıla kadar (iki yıl dahil) hapis veya hafif hapis cezalarından bir olması
Tazminat niteliğindeki para cezalarının, mecburi zoralımın ve mahkeme masraflarının ertelenmesi mümkün değildir.
18 yaşını doldurmamış olanlar ve 65 yaşını tamamlamış bulunanlarda ağır hapis 2 yıl, hapis veya hafif hapis 3 yıl olarak geçerlidir.
Mahkum deneme süresini iyi halle geçirirse (suç işlemezse) ceza hiç verilmemiş sayılır.
Deneme süresi; kabahatlerde1 yıl, cürümlerde 5 yıldır.
II-Cezanın Çektirilmesinde Bireyselleştirme
A-İnfaz Rejimi:
Suçlunun kişiliğine en uygun şekilde uygulanmasına çalışılır.
B-Şartla Salıverme (Meşruten Tahliye):
Şartla salıverme, mahkumiyet süresinin kanun tarafından belirlenen bir kısmını iyi halle geçiren mahkumun, kalan süre zarfında konulan şartlara uymadığı takdirde geri alınabilmek kaydıyla, serbest bırakılmasıdır.
Hükümlülük süresinin yarısını ya da ömür boyu hapiste 16 yılını veya TBMM tarafından ölüm cezasının yerine getirilmemesine karar verilmesi halinde 20 yılını çekmiş olan mahkumlar kendi istekleri olmasa dahi, şartla salıverilirler.
Süreyi geri alınmayı gerektiren sebepler olmadan geçirenin cezası yerine getirilmiş sayılır. Uygun bir suç işleyen ve uymakla yükümlü olduğu şartlara uymayan mahkumun şartla salıverme kararı geri alınır. Bu durumda şartla salıverme halinde geçen süre gözönünde tutulmadan, kalan ceza aynen çektirilir ve hükümlü şartla salıverme esas teşkil hükmün infazıyla ilgili olarak bir daha şartla salıvermeden yararlanamaz.
Dava veya Cezanın Düşmesi
Devletin dava açma veya ceza yerine getirme yetkilerinin kullanılmasına engel olan nedenler vardır.
Dava veya cezanın düşmesi hali:
1-Sanık veya mahkumum ölümü: Sanığın ölümü kamu davasını, mahkumun ölümü ceza mahkumiyetini kaldırır.
2-Af:
a-Genel af: Toplumsal yarar düşüncesiyle , tüm veya belirli suçlardan dolayı dava yetkisini ve hükmedilen cezaları bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran af şeklidir.
Af konusunda sanığa red yetkisi verilmiş, sanık bu hakkını kullanmışsa, dava devam eder ve sonuçlandırılır.
b-Özel af: Genel aftan farklı olarak sadece kesinleşmiş cezaları etkiler yani bunlar kaldırır, azaltır ve değiştirir.
Özel affın davayı düşürme yetkisi yoktur ve sadece asli cezayı etkiler.
3-Şikayetten vazgeçme: Bazı suçların kovuşturulması suçtan zarar görenin şikayetine bağlı tutulmuştur. Doğaldır ki şikayete bağlı suçlarda, suçtan zarar görenin şikayetinden vazgeçmesi kamu davasını düşürür.
Şikayetten vazgeçmenin etkisini göstermesi için sanığın vazgeçmeyi kabul etmesi gerekir.
Aynı fiilden dolayı birden fazla sanık varsa, biri hakkındaki vazgeçme diğerleri için de geçerli olur. Birden fazla şikayetçi varsa birinin vazgeçmesi diğerlerinin haklarına engel olmaz.
4-Zamanaşımı: Belirli bir sürenin geçmesiyle, suç işleyen bir kimse hakkında kamu davası açılamaması dava zamanaşımını ifade eder.
Ölüm veya ömür boyu yahut geçici ağır hapis cezalarını gerektiren cürümlerin (devletin şahsiyetine karşı cürümler) yurtdışında işlenmesi halinde zamanaşımı yoktur.
Dava zamanaşımının başlangıcı, tamamlanmış suçlarda fiilin işlendiği gün, teşebbüs halinde kalan cürümlerde son icra hareketi günü, mütemadi ve müteselsil suçlarda teselsül ve temadinin bittiği gündür.
5-Ön ödeme: Yalnız para cezasını gerektiren suçlarda, para cezası maktu ise bu miktarı, aşağı ve yukarı hadler arasında ise aşağı haddin soruşturma giderleriyle beraber Cumhuriyet savcılığından kendisine yapılan tebliğden itibaren 10 gün içinde merciine ödediği takdirde kamu davası açılmaz.
Yukarı haddi 3 ayı aşmayan özgürlüğü bağlayıcı cezanın hesaplanacak para cezasını miktarını aynı şekilde ödeyen fail hakkında da kamu davası açılmaz.
Nispi para cezasını gerektiren suçlarda ise ön ödeme yapılamaz.
Yeteneksizliklerin Kaldırılması
(Yasaklanan hakların geri verilmesi ve adli sicildeki bilgilerin adli sicilden çıkarılması)
1-Yasaklanan hakların geri verilmesi: Kamu hizmetlerinden yasaklılık ve ceza mahkumiyetinden diğer yeteneksizliklerin bu yolla kaldırılabileceği öngörülmüştür. Kanun, cezanın çekilmesi, ortadan kalkması ve düşmesi hallerinde, belli sürelerin iyi halle geçirilmesi şartı ile hakların geri verilmesinin istenebileceğini öngörmektedir.
2-Hükümlülük kaydının silinmesi: Cezanın çekildiği, ortadan kalktığı veya düştüğü tarihten itibaren belli süreler içinde yeniden suç işlenmediği takdirde, ilgilinin, Cumhuriyet savcısının veya Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün talebi üzerine hükümlülük kaydının silinebileceği kaydedilmiştir.
Yalnız ,15 yaşını doldurmamış küçükler hakkında verilenler hariç, yüz kızartıcı suçlarla beş yıldan fazla ağır hapis cezasını gerektiren suçlarda kaydın silinmesi usulünün uygulanması kabul edilmemiştir.