A
Abes:Akla ve gerçeğe aykırı; gereksiz; yersiz; boş şey; saçma; anlamsız
Abesle iştigal etmek:Boş şeylerle uğraşmak
abideler ve asar-ı atika:anıt ve abideler
Abluka:bir devletin dışarı ile olan ilişkilerini zor kullanarak kesmek
Acar:Atılgan; gözü pek; yiğit; kabadayı; yılmaz; kabına sığmaz; güçlü; becerikli
Acele itiraz:verilen kararın tefhim yada tebliğinden itibaren belirli bir süre içerisinde ( genellikle bir hafta ) yapılması gereken, kanunda açıkça sayılan itiraz türüdür. itiraz üzerine kararı veren makam değil itiraz mercii bir karar verir.
Acenta:ticari mümessil ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak belirli bir bölge içinde daimi bir suretle ticari bir işletmeyi ilgilendiren akidlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı mesle
Açık artırma:bir malın, teklif veren kişiler arasında en yüksek bedeli öneren kimseye satılmasını sağlayan satış biçimi
Açık çek:Üzerine para miktarı yazılmamış çek, mecazi: sonsuz güven
Acir:kiraya veren kimse
Aciz:Birinin borcunu vaktinde ödeyememesi durumu
Âciz:Gücü bir işe yetmez olan; güçsüz; beceriksiz; kabiliyetsiz; zayıf
Aciz vesikası:alacaklı alacağının tamamını alamamışsa kalan miktar için kendisine verilen vesika (İİK 143)
Ada:çevresi yollarla sınırlandırılmış bulunan, çeşitli parselleri kapsayan arsa parçası
Adab:Âdab; Töre; edepler; terbiyeler; utanmalar; yol yordam; yol yöntem
Adad:Adâd; Adetler; sayılar; adem yokluk; hiçlik; ölüm
Adalet:haklılık; hakka uygunluk
Adalet divanı:Devletler arasındaki birtakım hukuk anlaşmazlıklarına bakan ve merkezi La Haye'de bulunan uluslararası mahkeme
Adalet örgütü:Adliye teşkilatı.
Adalet sarayı: Mahkemelerin bulunduğu büyük yapı
Adem:Yokluk; hiçlik; ölüm ,
Adem-i ifa:Adem-i ifâ - Yapmamak; bir görevi yerine getirmemek; bir borcu zamanında ödememek
Adem-i iştirak:katılmamak
Adem-i selahiyet:yetkisizlik
Adem-i: vüsuk gercek olmamak
Ademimerkeziyet:Yerinden yönetim
Adi kira:kiraya verenin, belli bir ücret karşılığında bir şeyin kullanılmasını kiracıya bıraktığı sözleşme
Adi şirket:iki veya daha çok kimsenin, ortak bir amaca ulaşmak için emeklerini ve mallarını birleştirmeyi kabul ettikleri sözleşme ile kurulan ortaklık
Adi suçlu:Basit suçları işleyen kimse
Adli:adaletle ilgili
Adli kaza:Adlî kaza - Cezai, hukuki, ticari, nizalı, nizasız yargı
Adli müzaharet:Adli yardım
Adli sicil:Bir kimsenin mahkumiyetinin olup olmadığının anlaşılması için konulmuş olan kayıt yöntemi.
Adli tatil:Her yıl 1 Ağustos ile 5 Eylül tarihleri arasında, kanunda yazılı durumların dışında, hiçbir adli işlemin yapılmadığı süre
Adli tıp:Tıbbın adalete yardım eden kolu
Adli zabıta:Bir suç sonrası sanığı ve suç delillerini adli yetkililere sunan kolluk kuvveti
Afaki:Afakî - Belli bir konu üzerinde olmayan (konuşma); dereden tepeden söz; objektif; nesnel; yabancı
Afet:Doğanın sebep olduğu yıkım; kıran; çok kötü; büyük felaket; belâ; çok güzel insan
Ağır ceza:Beş yıldan yukarı olan hapis cezaları
Ağır hapis cezası: Yirmi yıl ve üstü veya ömür boyu hapis cezası
Ağır kusur: dikkatsizlikten ve özensizlikten dolayı işlenen büyük hata
Ağlep: Kuvvetli; büyük
Ahar: Başkası; yabancı; üçüncü kişi
Ahde vefa: Söze bağlılık, sözleşmeye bağlılık
Ahir: Âhir - Son; sondaki; en son; en sondaki
Ahiren: Âhiren - Sonradan
Ahit: Söz verme
Ahkam: hükümler
Ahkamı huzuriyye: hakim önünde yargılanmayla ilgili yöntem hükümleri
Ahkamı mahsusa: özel hükümler
Ahkamı müteferia: ahkâmı müteferia - ayrıntılı hükümler
Ahkamı mütehalife : ahkâmı mütehalife - aykırı değişik hükümler
Ahval: ahvâl - durumlar; haller; vaziyetler
Ahz : almak
Aidiyet : âidiyet - ait olma durumu; ilişkinlik
Aile hukuku : Aile ilişkilerini düzeneleyen hukuk kurallarıdır
Aile hukuku : Aileyi oluşturan kişilerin karşılıklı hak ve görevlerini düzenleyen hukuk dalı
Aile şirketi : bir ailenin bireylerinden oluşan ortaklık
Aile yurdu: bir kimsenin, ailenin gereksiniminden büyük olmamak ve bizzat kendisinin veya ailesinin işletmesi ya da oturması koşuluyla, aile bireylerinin geçimi ve oturmasını sağlamak amacıyla ayırdığı taşınmaz ve ekleri
Akar: taşınmaz mal; kiraya verilen ve gelir sağlayan şeyler
Akaratı mevkufe: akarâtı mevkufe - vakfedilmiş, gelir getiren mallar
Akdetmek: sözleşmek; kararlaştırmak; düzenlemek; bağlamak
Akd-i mebhusünanh: sözü geçen akit, anlaşma, sözleşme
Akd-i mezbur: sözü geçen akit, anlaşma, sözleşme
Akd-i muvazaa: karşılıklı ödün verilerek yapılan akit, anlaşma, sözleşme
Akd-i sahih: geçerli, doğru, kusursuz akit, anlaşma, sözleşme
Akideyn: âkideyn - her akitte akdi yapan iki taraf
Akidin: âkidîn - sözleşenler; sözleşme yapanlar
Akit: âkit - bir işi karşılıklı olarak kararlaştırıp üstlerine alan taraflardan her biri; sözleşme veya mukavele yapan
Akit vaadi: ön sözleşme
Alahilaf'ül-kanun: alâhilâf'ül-kanun - kanun hilafına; yasaya aykırı olarak
Alakadar: alâkadar - ilgili; ilişkili
Alat : alât - aletler; araçlar
Aledderecat : sırasıyla; derecesine göre
Alelhesap: hesaplaşmak üzere; hesaba sayarak; sayışılmak üzere; doğan kârdan bir bölümünün ileride tamamı üzerinde hesaplaşılmak üzere önceden ödenmesi
Ale-l-ıtlak: genel olarak; rasgele; bir sınır ile bağlı olmayarak
Ale-l-umum: ale-l-umûm - genel olarak; umumi bir biçimde; bütün
Alelusul: usulüne uygun; üstün körü
Aleniyet: açıklık; kamuya açık olunması
Alettakrib: takriben; yaklaşık olarak
âm ve şamil: genel; herkese ait; geniş kapsamlı
Amade : bir işi yapmaya hazır; hazırlanmış
Amel: iş; edim; fiil
Amele :işçi; emekçi, ırgat
Ameli: amelî - işe dayanan; iş üstünde; tatbikî; pratik; uygulamalı
Amenajman: doğal kaynakların işletilmesi, Devlete ve kişilere ait ormanların, önceden hazırlanıp kabul edilmiş esaslara uygun olarak işletilmesi
Amil: âmil - yapan; etken; etmen; sebep; faktör
Amir: âmir - emreden; buyuran; bir memurun vazife bakımından büyüğü; bir fiili yapmaya veya yapmamaya zorlayan, buna gücü yeten
Amm: âmm - genel; umumi; herkese ait
Amma: ammâ - ama; fakat; lakin; ancak; şu kadar; öyle ki
Amme: kamu
Amme hükmi şahsiyeti: âmme hükmî şahsiyeti - kamu tüzel kişiliği
Amme intizamı: kamu düzeni
Anagayrimenkul: Kat mülkiyetine konu olan taşınmazın bütünü
Anayapı: Kat mülkiyetine konu olan taşınmazın esas yapı kısmı
Anayasa: Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasi
Angaje: sözle veya yazılı olarak bağlanan; bağımlı
Ani edim: Bir anda yapılan belli davranış ya da davranışlarla yerine getirilen edim
Anif'ül-beyan: ânif'ül-beyan - az önce beyan olunan, bildirilen
Anmuhakemetin: muhakeme yaparak; yargılama yoluyla
Antrepo: gümrüklere gelen ticari eşyanın konulduğu, korunduğu yer; ardiye; ambar
Ara: âra - reyler; oylar
Ara kararı: Bir davanın bakılmasını kolaylaştırmak için yargıdan önce önlem niteliğinde verilen karar, duruşma kararı
Arama: Saklanan sanığın ve suç belgelerinin elde edilmesi için bir kimsenin evinde, iş yerinde, üzerinde veya eşyasında yapılan araştırma işlemi
Arama izni: Yasa dışı ilişkilerle ilgili olarak delil toplamak, zanlı veya suçlu kişileri yakalamak için mahkemece güvenlik güçlerine verilen resmi izin
Arama kararı: Arama yapılabilmesi için hakim tarafından verilmiş karar
Arazi mahlule: mutasarrıfın mirasçı bırakmadan ölümü ile mahlûl olan arazi-i emiriyye
Arazi-i emiriyye: rakabesi beytülmâle ait olarak devlet tarafından kişilere dağıtılan yerler, topraklar; beylik arazi
Arazi-i haraciyye: haraca bağlı arazi
Arâzi-i memlûke: mülk; timar toprağı; mülkiyet yolu ile tasarruf olunan yerler
Arazi-i metruke: halkın gereksinimi ve kullanımı için terk edilen arazi
Arazi-i mevat : hiç kimsenin tasarrufu altında olmayan ve halka terk ve tahsis edilmemiş bulunan,yüksek sesli bir kimsenin sesi işitilmeyecek derecede köy ve kasabalar gibi yerlerden uzak bulunan kıraç, taşlık gibi yerler
Arazi-i mevkufe: geliri belirli bir konuya tahsis olunan yer; vakıf olunmuş arazi
Arazi-i miriye : devlete ait arazi
Arâzi-i öşriye: ürününden onda bir Devlet payı alınan ve üzerinde her türlü mülkiyet tasarrufları bulunan arazi
âri : ...sız; boş; çıplak; soyut; arınmış; yüksüz
Ariyet : ödünç; eğreti; ödünç sözleşmesi
Arîz ve amîk : genişlik ve derinliğine; enine boyuna; uzun uzadıya
Arsa: Belediye sınırları içinde, belediye tarafından parsellenerek üzerine inşaat yapmak için ayrılan arazi parçası
Arsa payı: Kat mülkiyetinde arsanın, kanunda belirtilen esasa göre bağımsız bölümlere ayrılan ortak mülkiyet payı
Arz: sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe)
Arzuhal:dilekçe , istidal
Asaleten atanma: Sürekli görev yapmak üzere bir göreve atanma
Asgari: asgarî - en az; en aşağı; en azından; en düşük; en küçük
Ashab-ı intikal: verasetin geçişinde hak sahipleri
Aşikar: aşikâr - belli; açık; apaçık; meydanda olan
Asri: asrî - zamana uygun; çağdaş; modern
Ateh: bunama; bunaklık
Ati : âtî - gelecek; gelen (kişi veya şey); gelecek zaman; istikbal
Atıf : yollama; yöneltme; yükleme; bağlama; eğme; meylettirme; ilişkili bulma
Avans : alacağına sayılmak üzere önceden yapılan ödeme; öndelik
Avarız: avârız - kazalar; belalar; borçlanma ve hak kazanma yeterliliğini kısan veya yok eden haller
Avdet: dönüş; geri gelme; dönme
Avukat: Hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı, korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimse
Ayn: para dışında, kazanılabilen bütün servet öğeleri
Ayni: aynî - mala ilişkin; eşyaya bağlı; malın mülkiyeti ile ilgili; herkese karşı ileri sürülebilen
Ayni haklar: üzerinde doğrudan doğruya mutlak egemenlik yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklar
Aza : âzâ - uzuvlar; üyeler; organlar
Azade : âzâde - serbest; hür; özgür
Azami : en çok; en büyük; en yüksek
Azil : Verilen temsil yetkisinin ortadan kaldırılması
Azimet:gidiş; yola çıkma
*
Sponsorlu Bağlantılar
Abesle iştigal etmek:Boş şeylerle uğraşmak
abideler ve asar-ı atika:anıt ve abideler
Abluka:bir devletin dışarı ile olan ilişkilerini zor kullanarak kesmek
Acar:Atılgan; gözü pek; yiğit; kabadayı; yılmaz; kabına sığmaz; güçlü; becerikli
Acele itiraz:verilen kararın tefhim yada tebliğinden itibaren belirli bir süre içerisinde ( genellikle bir hafta ) yapılması gereken, kanunda açıkça sayılan itiraz türüdür. itiraz üzerine kararı veren makam değil itiraz mercii bir karar verir.
Acenta:ticari mümessil ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak belirli bir bölge içinde daimi bir suretle ticari bir işletmeyi ilgilendiren akidlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı mesle
Açık artırma:bir malın, teklif veren kişiler arasında en yüksek bedeli öneren kimseye satılmasını sağlayan satış biçimi
Açık çek:Üzerine para miktarı yazılmamış çek, mecazi: sonsuz güven
Acir:kiraya veren kimse
Aciz:Birinin borcunu vaktinde ödeyememesi durumu
Âciz:Gücü bir işe yetmez olan; güçsüz; beceriksiz; kabiliyetsiz; zayıf
Aciz vesikası:alacaklı alacağının tamamını alamamışsa kalan miktar için kendisine verilen vesika (İİK 143)
Ada:çevresi yollarla sınırlandırılmış bulunan, çeşitli parselleri kapsayan arsa parçası
Adab:Âdab; Töre; edepler; terbiyeler; utanmalar; yol yordam; yol yöntem
Adad:Adâd; Adetler; sayılar; adem yokluk; hiçlik; ölüm
Adalet:haklılık; hakka uygunluk
Adalet divanı:Devletler arasındaki birtakım hukuk anlaşmazlıklarına bakan ve merkezi La Haye'de bulunan uluslararası mahkeme
Adalet örgütü:Adliye teşkilatı.
Adalet sarayı: Mahkemelerin bulunduğu büyük yapı
Adem:Yokluk; hiçlik; ölüm ,
Adem-i ifa:Adem-i ifâ - Yapmamak; bir görevi yerine getirmemek; bir borcu zamanında ödememek
Adem-i iştirak:katılmamak
Adem-i selahiyet:yetkisizlik
Adem-i: vüsuk gercek olmamak
Ademimerkeziyet:Yerinden yönetim
Adi kira:kiraya verenin, belli bir ücret karşılığında bir şeyin kullanılmasını kiracıya bıraktığı sözleşme
Adi şirket:iki veya daha çok kimsenin, ortak bir amaca ulaşmak için emeklerini ve mallarını birleştirmeyi kabul ettikleri sözleşme ile kurulan ortaklık
Adi suçlu:Basit suçları işleyen kimse
Adli:adaletle ilgili
Adli kaza:Adlî kaza - Cezai, hukuki, ticari, nizalı, nizasız yargı
Adli müzaharet:Adli yardım
Adli sicil:Bir kimsenin mahkumiyetinin olup olmadığının anlaşılması için konulmuş olan kayıt yöntemi.
Adli tatil:Her yıl 1 Ağustos ile 5 Eylül tarihleri arasında, kanunda yazılı durumların dışında, hiçbir adli işlemin yapılmadığı süre
Adli tıp:Tıbbın adalete yardım eden kolu
Adli zabıta:Bir suç sonrası sanığı ve suç delillerini adli yetkililere sunan kolluk kuvveti
Afaki:Afakî - Belli bir konu üzerinde olmayan (konuşma); dereden tepeden söz; objektif; nesnel; yabancı
Afet:Doğanın sebep olduğu yıkım; kıran; çok kötü; büyük felaket; belâ; çok güzel insan
Ağır ceza:Beş yıldan yukarı olan hapis cezaları
Ağır hapis cezası: Yirmi yıl ve üstü veya ömür boyu hapis cezası
Ağır kusur: dikkatsizlikten ve özensizlikten dolayı işlenen büyük hata
Ağlep: Kuvvetli; büyük
Ahar: Başkası; yabancı; üçüncü kişi
Ahde vefa: Söze bağlılık, sözleşmeye bağlılık
Ahir: Âhir - Son; sondaki; en son; en sondaki
Ahiren: Âhiren - Sonradan
Ahit: Söz verme
Ahkam: hükümler
Ahkamı huzuriyye: hakim önünde yargılanmayla ilgili yöntem hükümleri
Ahkamı mahsusa: özel hükümler
Ahkamı müteferia: ahkâmı müteferia - ayrıntılı hükümler
Ahkamı mütehalife : ahkâmı mütehalife - aykırı değişik hükümler
Ahval: ahvâl - durumlar; haller; vaziyetler
Ahz : almak
Aidiyet : âidiyet - ait olma durumu; ilişkinlik
Aile hukuku : Aile ilişkilerini düzeneleyen hukuk kurallarıdır
Aile hukuku : Aileyi oluşturan kişilerin karşılıklı hak ve görevlerini düzenleyen hukuk dalı
Aile şirketi : bir ailenin bireylerinden oluşan ortaklık
Aile yurdu: bir kimsenin, ailenin gereksiniminden büyük olmamak ve bizzat kendisinin veya ailesinin işletmesi ya da oturması koşuluyla, aile bireylerinin geçimi ve oturmasını sağlamak amacıyla ayırdığı taşınmaz ve ekleri
Akar: taşınmaz mal; kiraya verilen ve gelir sağlayan şeyler
Akaratı mevkufe: akarâtı mevkufe - vakfedilmiş, gelir getiren mallar
Akdetmek: sözleşmek; kararlaştırmak; düzenlemek; bağlamak
Akd-i mebhusünanh: sözü geçen akit, anlaşma, sözleşme
Akd-i mezbur: sözü geçen akit, anlaşma, sözleşme
Akd-i muvazaa: karşılıklı ödün verilerek yapılan akit, anlaşma, sözleşme
Akd-i sahih: geçerli, doğru, kusursuz akit, anlaşma, sözleşme
Akideyn: âkideyn - her akitte akdi yapan iki taraf
Akidin: âkidîn - sözleşenler; sözleşme yapanlar
Akit: âkit - bir işi karşılıklı olarak kararlaştırıp üstlerine alan taraflardan her biri; sözleşme veya mukavele yapan
Akit vaadi: ön sözleşme
Alahilaf'ül-kanun: alâhilâf'ül-kanun - kanun hilafına; yasaya aykırı olarak
Alakadar: alâkadar - ilgili; ilişkili
Alat : alât - aletler; araçlar
Aledderecat : sırasıyla; derecesine göre
Alelhesap: hesaplaşmak üzere; hesaba sayarak; sayışılmak üzere; doğan kârdan bir bölümünün ileride tamamı üzerinde hesaplaşılmak üzere önceden ödenmesi
Ale-l-ıtlak: genel olarak; rasgele; bir sınır ile bağlı olmayarak
Ale-l-umum: ale-l-umûm - genel olarak; umumi bir biçimde; bütün
Alelusul: usulüne uygun; üstün körü
Aleniyet: açıklık; kamuya açık olunması
Alettakrib: takriben; yaklaşık olarak
âm ve şamil: genel; herkese ait; geniş kapsamlı
Amade : bir işi yapmaya hazır; hazırlanmış
Amel: iş; edim; fiil
Amele :işçi; emekçi, ırgat
Ameli: amelî - işe dayanan; iş üstünde; tatbikî; pratik; uygulamalı
Amenajman: doğal kaynakların işletilmesi, Devlete ve kişilere ait ormanların, önceden hazırlanıp kabul edilmiş esaslara uygun olarak işletilmesi
Amil: âmil - yapan; etken; etmen; sebep; faktör
Amir: âmir - emreden; buyuran; bir memurun vazife bakımından büyüğü; bir fiili yapmaya veya yapmamaya zorlayan, buna gücü yeten
Amm: âmm - genel; umumi; herkese ait
Amma: ammâ - ama; fakat; lakin; ancak; şu kadar; öyle ki
Amme: kamu
Amme hükmi şahsiyeti: âmme hükmî şahsiyeti - kamu tüzel kişiliği
Amme intizamı: kamu düzeni
Anagayrimenkul: Kat mülkiyetine konu olan taşınmazın bütünü
Anayapı: Kat mülkiyetine konu olan taşınmazın esas yapı kısmı
Anayasa: Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa, kanunuesasi
Angaje: sözle veya yazılı olarak bağlanan; bağımlı
Ani edim: Bir anda yapılan belli davranış ya da davranışlarla yerine getirilen edim
Anif'ül-beyan: ânif'ül-beyan - az önce beyan olunan, bildirilen
Anmuhakemetin: muhakeme yaparak; yargılama yoluyla
Antrepo: gümrüklere gelen ticari eşyanın konulduğu, korunduğu yer; ardiye; ambar
Ara: âra - reyler; oylar
Ara kararı: Bir davanın bakılmasını kolaylaştırmak için yargıdan önce önlem niteliğinde verilen karar, duruşma kararı
Arama: Saklanan sanığın ve suç belgelerinin elde edilmesi için bir kimsenin evinde, iş yerinde, üzerinde veya eşyasında yapılan araştırma işlemi
Arama izni: Yasa dışı ilişkilerle ilgili olarak delil toplamak, zanlı veya suçlu kişileri yakalamak için mahkemece güvenlik güçlerine verilen resmi izin
Arama kararı: Arama yapılabilmesi için hakim tarafından verilmiş karar
Arazi mahlule: mutasarrıfın mirasçı bırakmadan ölümü ile mahlûl olan arazi-i emiriyye
Arazi-i emiriyye: rakabesi beytülmâle ait olarak devlet tarafından kişilere dağıtılan yerler, topraklar; beylik arazi
Arazi-i haraciyye: haraca bağlı arazi
Arâzi-i memlûke: mülk; timar toprağı; mülkiyet yolu ile tasarruf olunan yerler
Arazi-i metruke: halkın gereksinimi ve kullanımı için terk edilen arazi
Arazi-i mevat : hiç kimsenin tasarrufu altında olmayan ve halka terk ve tahsis edilmemiş bulunan,yüksek sesli bir kimsenin sesi işitilmeyecek derecede köy ve kasabalar gibi yerlerden uzak bulunan kıraç, taşlık gibi yerler
Arazi-i mevkufe: geliri belirli bir konuya tahsis olunan yer; vakıf olunmuş arazi
Arazi-i miriye : devlete ait arazi
Arâzi-i öşriye: ürününden onda bir Devlet payı alınan ve üzerinde her türlü mülkiyet tasarrufları bulunan arazi
âri : ...sız; boş; çıplak; soyut; arınmış; yüksüz
Ariyet : ödünç; eğreti; ödünç sözleşmesi
Arîz ve amîk : genişlik ve derinliğine; enine boyuna; uzun uzadıya
Arsa: Belediye sınırları içinde, belediye tarafından parsellenerek üzerine inşaat yapmak için ayrılan arazi parçası
Arsa payı: Kat mülkiyetinde arsanın, kanunda belirtilen esasa göre bağımsız bölümlere ayrılan ortak mülkiyet payı
Arz: sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe)
Arzuhal:dilekçe , istidal
Asaleten atanma: Sürekli görev yapmak üzere bir göreve atanma
Asgari: asgarî - en az; en aşağı; en azından; en düşük; en küçük
Ashab-ı intikal: verasetin geçişinde hak sahipleri
Aşikar: aşikâr - belli; açık; apaçık; meydanda olan
Asri: asrî - zamana uygun; çağdaş; modern
Ateh: bunama; bunaklık
Ati : âtî - gelecek; gelen (kişi veya şey); gelecek zaman; istikbal
Atıf : yollama; yöneltme; yükleme; bağlama; eğme; meylettirme; ilişkili bulma
Avans : alacağına sayılmak üzere önceden yapılan ödeme; öndelik
Avarız: avârız - kazalar; belalar; borçlanma ve hak kazanma yeterliliğini kısan veya yok eden haller
Avdet: dönüş; geri gelme; dönme
Avukat: Hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı, korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimse
Ayn: para dışında, kazanılabilen bütün servet öğeleri
Ayni: aynî - mala ilişkin; eşyaya bağlı; malın mülkiyeti ile ilgili; herkese karşı ileri sürülebilen
Ayni haklar: üzerinde doğrudan doğruya mutlak egemenlik yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklar
Aza : âzâ - uzuvlar; üyeler; organlar
Azade : âzâde - serbest; hür; özgür
Azami : en çok; en büyük; en yüksek
Azil : Verilen temsil yetkisinin ortadan kaldırılması
Azimet:gidiş; yola çıkma
*
Son düzenleyen kompetankedi; 28 Mart 2008 13:19