Arama

Hadisi Şerifler - Sayfa 6

Güncelleme: 11 Kasım 2017 Gösterim: 262.443 Cevap: 447
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Nisan 2006       Mesaj #51
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Peygamber Efendimiz (sav)’in Duayla İlgili Sözleri 02ucgensari... Bir şey isteyince Allah'tan iste. Yardım talep edeceksen Allah'tan yardım dile. Zira kullar, Allah'ın yazmadığı bir hususta sana faydalı olmak için biraraya gelseler, bu faydayı yapmaya muktedir olamazlar. Allah'ın yazmadığı bir zararı sana vermek için biraraya gelseler, buna da muktedir olamazlar.
Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, 1992, s. 314
Sponsorlu Bağlantılar

02ucgensariİcabetten emin olarak Allah'a dua edin.
Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 16. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s. 327
02ucgensariDua ibadetten ibarettir. Allah buyurur ki: “Bana dua edin, Ben size icabet edeyim”
(Hz.Numan İbni Beşir r.a.) Ramuz El-Hadis s.207

02ucgensariDua, mü’minin silahıdır ve dinin direğidir. Göklerin ve yerin nurudur.
(Hz.Ali r.a.) Ramuz El-Hadis s.207
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
17 Nisan 2006       Mesaj #52
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Allah katında en sevgiliniz,ahlâkı güzel olan,halk ile geçinenler ve kendisiyle geçinilen,yumuşak huylu olanlardır.Ve Allâh yanında buğz . . edilenlerinizde, insanla arasında biribirine lâf götürüp getirmekle uğraşan, onların kusurlarını arayarak din kardeşlerinin aralarına tefrika sokanlardır.(Hadis-i Şerif)
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Nisan 2006       Mesaj #53
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
RAMAZAN ORUCUNU TUTAN KİŞİNİN GÜNAHLARI BAĞIŞLANIR
oruc
1222. Ebu Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resulullah sallalllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır." [1]

Açıklamalar
Amel ve ibadetlerin makbul olabilmesi için iki önemli şart vardır. Bunlardan birincisi Allah'a iman; ikincisi, ihlas ve samimiyet. Yani bir işi Allah rızasını gözeterek, karşılığını sadece Allah'tan bekleyerek yapmak, riya ve gösterişe kaçmamak. Bu iki husus hadisimizde iman ve ihtisab kelimeleriyle ifade buyurulmuştur.
"İnsan, inanmadan nasıl ibadet eder?" diye bir soru akla gelebilir.
Doğrudur. Ne var ki, gerçekten inanmadığı halde inanmış görünüp şu veya bu gerekçeyle birtakım güzel işler ve ibadetler yapanların varlığı da bir gerçektir. Öte yandan insan, bir şeyin hak ve doğru olduğuna inanır ve yapar. Fakat ihlas ve samimiyetle değil, riya, gösteriş, korku, itibar vs. gibi birtakım geçici gerekçelerle yapar. Bu tür davranışlar her ne kadar ibadet ve iyilik gibi görünse de, onları işleyeni maksadına ulaştırıcı nitelik ve kıvama sahip değildir. Daha açık bir ifadeyle bu davranışlar makbul değildir. İşte hadisimiz işin çok önemli olan bu yönüne dikkat çekmekte, ramazan orucunu, onun farziyyetine, faziletine, faydasına yürekten inanarak ve karşılığını sadece Allah'tan bekleyerek yani tam bir ihlas ve samimiyetle tutan kimselerin, geçmiş günahlarından arındırılacaklarını müjdelemektedir. Alimler "geçmiş günahları" ifadesini küçük günahlar diye yorumlamışlardır. Müellifimiz Nevevî'nin belirttiğine göre bazı fakihler, küçük günah bulunmadığı takdirde ramazan orucunun büyük günahları hafifletebileceğini söylemişlerdir.
"Kim ramazan orucunu tutarsa..." ifadesinden açıkça anlaşılacağı gibi, ramazanın tamamını tutarsa demektir. Hadisimizdeki müjde, acaba "oruç" denebilecek en az miktarı, söz gelimi, bir günü oruçlu geçiren kimse için de söz konusu mudur? Değildir. Ancak hadisimizdeki iki şarta uyarak başladığı ramazan orucuna, hastalık vs. gibi meşru bir sebeple devam edemeyenler, başlangıçtaki niyet ve davranışları sebebiyle bu müjdeli hükme dahildirler. Ayrıca bu ve benzeri bağışlanma müjdeleri sadece günahkarlar için geçerli de sanılmamalıdır. Bağışlanacak günahı olmayan kimseler için de derecelerinin yükselmesine sebeptir. Nitekim peygamberler bu durumdadır.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Ramazan orucunu inanarak ve karşılığını Allah'tan umarak tutmak, geçmiş günahlardan arınma sebebidir.
2. Allah'a iman etmek ve mükafatını O'ndan beklemek (ihtisab) her ibadetin sıhhat ve makbuliyet şartıdır.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
17 Nisan 2006       Mesaj #54
arwen - avatarı
Ziyaretçi
HADİSLERDE İKİ RAKAMI

  1. Allahü teâlâ kıyamette şu iki kişiye rahmetle nazar etmez:
    1- Sıla-i rahmi kesene.
    2- Kötü komşuya.

  2. İki şeyi koruyan cennete girer:
    1- Dil.
    2- Irz.

  3. Şu iki haslet münafıkta olmaz:
    1- Güzel huy.
    2- Dini anlama kabiliyeti.

  4. Şu iki şey kâfir âdetidir:
    1- Soyu kötülemek.
    2- Ölü için feryat etmek.

  5. İki şey insanın hoşuna gitmez:
    1- Ölüm. Hâlbuki ölüm, fitneye karışmaktan hayırlıdır.
    2- Az mal. Hâlbuki az malın hesabı kolay olur.

  6. İki haslet sahibi, şükredici ve sabredici olarak yazılır:
    1- Dinde kendisinden üstün olana bakıp, onu örnek alan.
    2- Malda kendisinden aşağıda olanlara bakıp hâline şükreden.

  7. İki şey başkasından esirgenmez:
    1- Su.
    2- Ateş.

  8. Şu iki şeye sımsıkı sarılan, doğru yoldan sapmaz:
    1- Allahın kitabına.
    2- Sünnetime.

  9. Allahın sevdiği iki şey:
    1- Cömertlik.
    2- Fedakârlık.

  10. Allahın nefret duyduğu iki şey:
    1- Cimrilik.
    2- Kötü ahlâk.

  11. Allahü teâlânın birini sevdiği, diğerine gazap ettiği iki çeşit gülme vardır:
    1- Sevdiği gülme, kişinin, görmeyi arzuladığı bir din kardeşiyle ansızın karşılaşınca, sevincinden gülmesi.
    2- Sevmediği gülme ise, kişi boş veya nahoş bir sözü başkalarını güldürmek için söyler. Bu yüzden cehenneme yuvarlanır.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
17 Nisan 2006       Mesaj #55
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
832. Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellemin duası:
"Allahım! Sen Meliksin, senden başka hiçbir tanrı yoktur. Sen benim Rabbimsin, ben senin kulunum. Kendime yazık ettim, günahımı itiraf ediyorum. Tüm günahlarımı bağışla! Senden başka günahları bağışlayan yoktur.
Beni ahlâkın en güzeline ilet! Ahlâkın en güzeline ancak sen iletirsin. Ahlâkın kötüsünden beni uzaklaştır! Ahlâkın kötüsünden başkası değil, ancak sen uzaklaştırırsın!
Allahım! Önceden yaptıklarımı, sonraya bıraktıklarımı, içimde gizlediklerimi, açığa vurduklarımı, aşırı davranışlarımı ve benim hakkımda benden daha iyi bildiklerini, ne olur benim için bağışla!
Mukaddim de sensin, Muahhir de sen! Senden başka hiçbir tanrı yoktur!"
Ali radıyallahu anh. Müslim.

Son düzenleyen Safi; 12 Kasım 2017 23:40
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Nisan 2006       Mesaj #56
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Peygamber Efendimiz (sav)’in Aileyle İlgili Sözleri 02ucgensari"Allah'tan korkun. Çocuklarınızın size itaatli olmalarını istediğiniz gibi siz de onların aralarında adaletle davranınız."
G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 13/10

02ucgensari"Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz."
Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.512

02ucgensari"Çocuklarınıza ikram edin ve terbiyelerini güzel yapın..."
Kütüb-i Sitte, Muhtasarı Tercüme ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 2. cilt, Akçağ Yayınları, Ankara, s.515
02ucgensari"En olgun imana sahip mümin huyu en güzel ve ailesine karşı en nazik, lütufkar olanıdır."
Nesai, Tirmizi ve Hakim'in de yaklaşık anlamda rivayetleri vardır.; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.105
02ucgensari"En hayırlınız, hanımlarına en hayırlı olanınızdır. Ben hanımlarına karşı sizlerin en iyisiyim."
Tirmizi; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.10
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
17 Nisan 2006       Mesaj #57
arwen - avatarı
Ziyaretçi
. Aişe (r.ah.) şöyle anlatır:
Resulüllah (a.s.) zamanında bir defa Güneş tutuldu. Allah Resulü halka namaz kıldırmak üzere kıyama durdu ve kıyamı çok uzattı. Sonra rükuya vardı, rükuyu da çok uzattı. Sonra başını kaldırıp kıyamı (yine) çok uzattı. Bu ikinci kıyam birinci kıyamdan kısa sürdü. Sonra tekrar rükuya vardı ve rükuyu çok uzattı. Ancak bu rükuda, önceki rükudan kısa idi. Daha sonra secdeye vardı. Sonra ayağa kalkıp, kıyamı uzattı. Bu, ilk kıyamdan az sürdü. Sonra rükuya varıp rükuyu uzattı. Bu rüku da ilk rükudan az sürdü. Sonra secde etti. Sonra güneş açılmış olduğu halde Resulüllah (a.s.) namazdan çıktı ve halka hutbe irat etti. (Bu hutbede) Allah'a hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurdu: "Şüphesiz Güneş ve Ay Allah'ın (kudretini gösteren) ayetlerindendir. Bunlar, bir kimsenin ölümü ya da doğumu için tutulmazlar. O halde siz bunu (Güneş veya Ay tutulmasını) gördüğünüzde hemen tekbir getirin. Allah'a duaya koyulun, namaz kılın, sadaka verin. Ey Muhammed ümmeti! Allah'a yemin olsun ki erkek veya kadın kulunun zina etmesinden dolayı Yüce Allah'tan daha kıskanç hiçbir kimse yoktur. Ey Ümmet-i Muhammed! Allah'a yemin olsun ki eğer benim bildiğimi sizler bilseydiniz, şüphesiz çok ağlar az gülerdiniz. (Sözüme kulak verin.) tebliğ ettim mi?"
Son düzenleyen Safi; 12 Kasım 2017 23:40
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
17 Nisan 2006       Mesaj #58
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellemin duası:
"Allahım! Günahlarımın tümünü, küçüğünü, büyüğünü, ilkini, sonunu, gizlisini, açığını bağışla!"
Ebû Hureyre radıyallahu anh. Müslim

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellemin duası:
"Allahım! Gazabından rızana, cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Senin üzerine övgüyü bir bir saysam bitiremem. Sen, kendi büyük ve yüce zâtını nasıl övdüysen, öylesin."
Aişe radıyallahu anha. Müslim.
Son düzenleyen Safi; 12 Kasım 2017 23:40
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Nisan 2006       Mesaj #59
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
HADİS 1
Emirü'l-Mü'minin Ebû Hafs Ömer bin El-Hattâb (RA) demiştir ki, kendim işittim, Resûlullâh (SAV) şöyle buyuruyordu: " Ameller (in kıymeti) niyetlere bağlıdır. Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan odur. Hicreti Allah'a ve Resülü'ne müteveccih olanın hicreti Allah'a ve Resûlullah'adır. Hicreti, eline geçireceği bir dünyaya veya nikah edeceği bir kadına müteveccih ise hicreti de gaye-i hicreti ne ise (dünya veya kadın) ona müntehidir. "

(Bu hadis -i şerifi, her biri İmâmü'l-muhaddisin olan Ebû Abdillâh Muhammed bin İsmâil bin İbrahim bin El-Mugire bin Berdizbe El-Buhari El-Cu'fi ile Ebü'l-Hüseyn Müslim bin El-Haccac el-Kuşeyri En-Nisabiri kütüb-i musannifenin esahhı olup sahihayı denilen kibatlarında rivâyet emişlerdir.)

HADİS 2
Yine Ömer bin El-Hattâb (RA)'dan: Demiştir ki, günün birinde Resûlullah (SAV) Efendimiz'in huzûrunda bulunduğumuz sırada bir de baktık ki elbisesi bembeyaz, saçları simsiyah, üzerinde yolculuğa delalet eder hiç bir alâmet olmayan ve böyle iken yine hiç birimizce tanınmayan bir kimse karşımıza çıka geldi. (sokula sokula) nihâyet Nebiyy-i Ekrem (SAV) Hazretleri'nin yanına (varıp) oturdu. Ve dizlerini dizlerine dayayıp ve her iki avucunu iki uyluğu üzerine koyup: - "Ya Muhammed, İslam nedir? Bana söyle" dedi. Resûlullah (SAV): " İslâm Allah'dan başka hiç bir ilâh ve Ma'bûd-u bi'l-hak olmadığına ve Muhammed'in Resûlullah olduğuna şehâdet etmen, namazı ikâme etmen, zekâtı vermen, Ramazan'da oruç tutman ve yoluna gücün yeterse Beytu'llâh'ı hac etmendir. " buyurdu. O (yabancı kimse): -"Doğru söylüyorsun." dedi. Biz onun hâline hem Cenâb-ı Resûl'e soruyor, hem de onu tasdik ediyor diye teaccüb ettik. Ondan sonra: - "Bir de imân nedir?" söyle." diye sordu. Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz: " İmân Allah'a, meleklerine, kitablarına, peygamberlerine, âhiret gününe imân etmendir. Bir de hayır ve şer (tatlı, acı hangi türlüsü olursa olsun) kadere imân etmendir. " buyurunca yine: - "Doğru söylüyorsun." dedi. Ve: "ihsan nedir? söyle" diye bir daha sordu. Cenâb-ı Risâlet-meâb Efendimiz de: " İhsan, Allah'a sanki görüyormuş gibi ibâdet etmendir. Zirâ sen O'nu görmüyorsan, O seni görüyor. " buyurdu. O, yine: -"Doğru söylüyorsun." dedikten sonra: "Kıyâmet (in ne zaman kopacağın)ı bana haber ver." dedi. Cevâben: " Bunda sorulanın ilmi sorandan ziyâde değildir. " buyurdu. - "Öyle ise emârelerin (yani daha evvelki alâmetlerini) bildir" dedi. Cevâbında: " Câriye-i memlûkenin kendi sâhibini doğurması ve yalın ayak, sırtı çıplak, fakir davar çobanlarının hangimizin kurduğu binâ daha yüksektir diye (servet ve sâmânca) yarışa çıktıklarını görmendir. " buyurdu. Bundan sonra o (yabancı) kimse gitti. Nebiyy-i Ekrem (SAV) Hazretleri de durdu durdu da neden sonra: " Yâ Ömer, bilir misin o soran kim idi? " diye sual buyurdu. - "Allah ve Resûlü a'lemdir". dedim. Buyurdular ki: " O, Cibril idi. Size dininizi öğretmek için geldi. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivayet etmiştir.)

HADİS 3
Ebû-Abdü'r-Rahmân Abdullah b. Ömer b. El-Hattâb (RA)'dan:

Demiştir ki, kendim işittim, Resûlullâh (SAV) şöyle buyurdu:
" (Binâ-yı) İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allah'dan başka hiç bir ilâh ve Ma'bûd-ı bi'l-hak olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve Resûlü olduğuna şehâdet, namazı ikâme, zekâtı vermek, hacc-ı Beytu'llâh, savm-ı Ramazan. "

(Bu hadis -i Şerifi, Buhâri ile Müslim tahric etmişlerdir.)

HADİS 4
Ebû-Abdi'r-Rahman Abdullah b. Mes'ud (RA)'dan:
Demiştir ki; Resûlullâh (SAV) "ki sadık ve masdûk O'dur" bize şöyle buyurdu:

" Her birinizin (mâye-i) hilkati ana rahminde nutfe olarak kırk gün derlenir toplanır. Sonra tıpkı öyle alâka (kan pıhtısı) olur. Sonra yine tıpkı öyle mudğa (et parçası) olur. Ondan sonra da melek gönderilir, ona nefh-i rûh eder. Ve dört kelimeyi yani rızkını, ecelini, amelini ve şâki mi yoksa saîd mi olacağını (hükm-i kazâ ve kader olarak) yazması (o meleğe) emrolunur. Kendisinden başka hak ilâh olmayan Allah'a kasem ederim ki, içinizde öyle adam bulunur ki, ehl-i Cennet amelleriyle âmil ola ola kendisi ile Cennet arasında bir arşından ziyâde mesâfe kalmaz. Derken (hükm-i) kitab (yâni o yazının hükmü) ona galebe eder, ehl-i nâr ameli ile âmil olur da Cehennem'e girer. Kezâlik içinizde öyle adam bulunur ki, ehl-i nâr ameli ile amil ola ola kendisi ile Cehennem arasında bir arşından ziyâde mesâfe kalmaz. Derken (hükmü-i kitab ona galebe eder, ehl-i Cennet ameli ile âmil olur da Cennet'e girer. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhari ile Müslim rivâyet etmişlerdir.)

HADİS 5
Ümmü'l-Mü'minin Ümm-i Abdu'llah Aişe-i Sıddika (RA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullâh (SAV) Efendimiz Hazretleri şöyle buyurdu:
" Her kim bizim bu işimizin (yâni dinimizin) içine ondan olmayan bir şeyi yeniden sokarsa (o yaptığı iş) merdûddur, başına çalınır. "

(Bu hadis -i şerifi, Buhari ve Müslim rivâyet etmişlerdir.)
Müslim'den gelen diğer bir rivayette de şöyle denilmiştir.
" Her kim emrimize (ahkâm-ı dinimize) uygun olmayan bir amel işlerse o ameli merdûddur, başına çalınır. "

HADİS 6
Ebu Abdi'llâh Nu'mân b. Beşir (RA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullâh (SAV) Hazretlerinden kendim işittim; şöyle buyuruyordu:

" Helâl belli, haram da bellidir. İkisi arasında da (helâl mi, haram mı belli olmayan birtakım) şüpheli şeyler vardır ki, çok kimseler onları bilmezler. Şüpheli şeylerden her kim sakınırsa, dinini ve ırzını kurtarmış olur. Her kim şüpheli şeylerin içine dalarsa harâmın da içine dalmış olur. (böylesi) tıpkı (içine girmek yasak edilen) koru etrâfında davar otlatan çoban gibidir ki, sürüsünü o koruyu (düşünüp) otlatmak tehlikesi karşısında bulunur. Haberiniz olsun, her padişahın bir korusu olur. Biliniz ki, Allah'ın korusu da harâm ettiği şeylerdir. Ağah olunuz, cesedin içinde bir et parçası vardır ki, iyi olursa bütün cesed iyi olur. Bozuk olursa bütün cesed bozuk olur. İşte o (et parçası) kalbdir. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhâri ile Müslim rivâyet etmişlerdir.)

HADİS 7
Ebu Rukayye Temin b. Evs ed-Dâri (RA)'dan:
Demiştir ki, Nebiyy-i Ekrem (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:

" Din hemen nasihattır. Din hemen nasihattir. Din hemen nasihattir. "
"Yâ Resûla'llâh, kimin için nasihat?" diye sorduk.
" Allah için, kitâbı için, Resûlü için, Eimme-i müslimin ve âmme-i müslimin için. " buyurdular.
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)

HADİS 8
Abdullah b. Ömer (RHA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullâh (SAV) Efendimiz Hazretleri şöyle buyurdu:

" Allâh'tan başka Hak İlâh olmadığına ve Muhammed'in Resûlullâh olduğuna (zahirde) şehadet, namazı ikâme, zekâtı edâ edinceye kadar nâs ile muhârebe etmek bana emrolundu. Onlar bunları yapınca "Müslümanlık hakkın muktezâsı (olan hudûd) müstesnâ olmak üzere" canların ve mallarını benim elimden kurtarırlar. (Batınlarından dolayı olan) hesaplarına gelince, o (hesâbı görmek) Allâh'a kalmıştır. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)

HADİS 9
Ebû Hureyre Abdu'r-Rahmân b. Sahr-ı Devsi (RA)'dan:
Demiştir ki, kendim işittim, Resûlullâh (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:

" Sizi her neden nehyedersem ondan ictinâb ediniz. Size her neyi emredersem kudretiniz yettiği kadar yapınız (da nasıl yapacağınızı sormayınız.) Zirâ sizden evvelki (ümmet)leri helâk eden, ancak onların çok çok sormaları ve peygamberlerine muhâlefet etmeleri olmuştur. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhari ile Müslim rivâyet etmişlerdir.)

HADİS 10
Resulullah (SAV)'in torunu ve sevgili yavrusu Ebû Muhammed Hasan b. Ali b. Ebi Talîb (RHA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri'nin,

" (Hill ve hürmeti, fâide ve zararı) seni şüpheye düşüren şey'i bırak da düşürmeyene bak. " buyurduklarını kendilerinden işitip belledim.
(Bu hadis -i şerifi Ahmed b. Şuayb-ı Nesei ile Ebu İsâ Muhammed b. İsâ-yı Tirmizi rivâyet etmişlerdir. Tirmizi: "Bu hadis hasen'dir, şahiddir." diyor.)

HADİS 11
Resulullah (SAV)'in torunu ve sevgili yavrusu Ebû Muhammed Hasan b. Ali b. Ebi Talîb (RHA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri'nin,

" (Hill ve hürmeti, fâide ve zararı) seni şüpheye düşüren şey'i bırak da düşürmeyene bak. " buyurduklarını kendilerinden işitip belledim.
(Bu hadis -i şerifi Ahmed b. Şuayb-ı Nesei ile Ebu İsâ Muhammed b. İsâ-yı Tirmizi rivâyet etmişlerdir. Tirmizi: "Bu hadis hasen'dir, şahiddir." diyor.)

HADİS 12
Ebû Hüreyre (RA)'dan: Demiştir ki, Resûlullâh (SAV) Hazretleri: " Kişinin mâlâya'niyi terketmesi, iyi müslüman olduğu(nun alâmetleri)ndendir. " buyurdu.
(Bu hadis -i şerif hasen olup onu Tirmizi gibi başkan da böylece (mevsülen) rivayet etmişlerdir.)

HADİS 13
Resûlullâh (SAV)'in hadimi Ebû Hamza Enes b. Malik (RA)'den: Demiştir ki: Resûlullâh (SAV) Efendimiz:
" Her biriniz kendi nefsi için neyi severse (yani arzu ederse Müslüman) kardeşi için de onu arzu etmedikçe mü'min olmuş olmaz. " buyurdu.
(Bu hadis -i şerifi, Bûhari ile Müslim rivâyet etmişlerdir.)

HADİS 14
İbn-i Mes'ud (RHA)'dan: Demiştir ki: Resûlullâh (SAV) şöyle buyurdu: " (Şu) üç sebebden biri olmadıkça hiç bir Müslümanın kanı helâl olmaz: Biri, seyyib zâninin (yani başından nikâh geçmiş zaninin ki, recm olunur), diğeri kat-i nefs edenin (ki maktûle bedel kısas olunur), biri de dinini terk eden ve cemâatten ayrılanın (ki, katl olunur). "
(Bu hadis -i şerifi, Buhari ve Müslim rivâyet etmişlerdir.)

HADİS 15
Ebu Hüreyre (RHA)'den:
Demiştir ki: Resûlullâh (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:

" Allah'a ve âhiret gününe imânı olan, ya hayır söylesin, ya ağzını mühürlesin. Allah'a ve âhiret gününe imânı olan, komşusuna ikrâm etsin. Allah'a ve âhiret gününe imânı olan, misafirine ikrâm etsin. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhâri ile Müslim rivayet etmişlerdir.)

HADİS 16
Ebû Hüreyre (RA)'dan:
Demiştir ki:
- Biri Nebiyy-i Ekrem (sav) Hazretlerine "Yâ (Resûla'llah), bana vasiyyet yâni nasihat et" dedi.
" (Cevâben) gazab etme " buyurdu.
- O kimse talebini birkaç defa tekrâr etti.
" (Hepsinde) gazab etme " cevâbını verdi.
(Bu hadis -i şerifi, Buhari rivâyet etmiştir.)

HADİS 17
Ebû Ya'lâ Şeddâd b. Evs (RA)den:
Demiştir ki, Resûl-i Ekrem (SAV) efendimiz şöyle buyurdu:

" Allahû Teâla (cc) ve Tekaddes Hazretleri her şeye güzel muâmele edilmesini (iyilikle davranılmasını) emretmiştir. Öyle ise (canlı bir mahlûku haklı olarak) öldüreceğiniz vakitte (maktûlü ta'zîb etmiyecek) güzel bir sûret-i katli ihtiyâr ediniz. Kezâlik bir hayvanı boğazladığınız vakitte (hayvana ezâ vermiyecek) güzel bir sûrette boğazlayınız. Her hanginiz böyle bir işe girişecek olursa, bıçağını (iyice) bilesin ve zebîhasını (yâni keseceği hayvanı) rahatlandırsın. "
(Bu hadîs şerîfi, Müslim rivâyet etmiştir.)

HADİS 18
Ebû Zer Cündüb b. Cünâdete'l-Gıfârî ile Ebû Abdi'r-Rahmân Muâz b. Cebel (RHA)dan:
Demişlerdir ki, Resûl-i Ekrem (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:

" Her nerede olursan ol, Allah'tan ittikâ üzere bulun (yâni hakkını gözet ve gözetmemekten sakın). Seyyienin ardınca hemen haseneyi yetiştir ki, o seyyieyi mahvedesin. Halka da güzel huy ile muâmele et. "
(Bu hadîs-i Tirmizî rivâyet etmiş olup ( Hadis -i Hasen) olduğunu da tasrif eylemiştir. Bâzı nüshalara göre, (Hasen, Sahîh) diye kayıdlamıştır.

HADİS 19
Ebu'l-Abbâs Abdullâh b. Abbâs (RA)'dan:
Demiştir ki, birgün Resûl-i Ekrem (SAV)'in terkisinde idim. Buyurdu ki:

" Evlâd, sana bir kaç söz belleteyim: Allah'ı (yâni emir ve nehyini) gözet ki, Allah'da seni gözetsin. Allah'ı gözet ki, O'nu karşında bulasın. (Bir şey) istediğin vakit Allah'tan iste. Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile. Şunu bil ki, cemi mahlûkat el birliğiyle sana bir fâide ve menfaat bahş etmek isteseler, Allah'ın sana yazdığından fazla bir şey bahşedemezler. Kezâlik cemi mahlûkat el birliğiyle sana bir zarar vermek isteseler, Allah'ın sana takdir ettiği zarardan ziyadesini yapamazlar. Kalemler (işleri hitâma erip) kaldırılmış, sahifeler de (üzerlerindeki yazılar tamam olup) kurumuştur. "

(Bu hadis -i Şerifi, Termizi rivâyet edip, (Hasen, Sahih) olduğunu söylemiştir. Tirmizi'den başkasını rivâyetine göre ise şöyle buyrulmuştur.)
" Allah'ı gözet ki, O'nu önünde bulasın. Geniş zamanında Allah'a kendini sevdir ki, O da seni sıkıntı zamanında tanısın (sevsin). Bilmiş ol ki, (takdir-i İlâhi'ye göre) başına gelmiyecek olan şeyin sana isabet edeceği yok. Ve sana isabet edecek olan şeyden de senin kurtulacağın yok. Bilmiş ol ki, nusrat (-ı İlâhiyye) sabır ile, küşâyiş-i kalb de gam ve gussa ile beraberdir. Her güçlükle berâber bir kolaylık vardır. "

HADİS 20
Ebû Mes'ûd Ukbe b. Amr el-Ensâri el-Bedri (RA)'den:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Utanmadıktan sonra dilediğini yap " sözü,
ilk nübüvvet zamanlarından nâsın hatırında kalan sözlerdendir.
(Bu hadis -i şerifi, Buhari rivâyet etmiştir.)

HADİS 21
Ebû Amr (yahud ebû Amre) Süfyan b. Abdullâh Sakafi (RA)'den:
Demiştir ki:

- "Yâ Resûla'llah! İslâm'a dâir bana bir söz söyle ki, Senden başka birinden daha sormaya muhtaç olmayayım." dedim.
" Âmentü bi'llâh.... de ondan sonra da dosdoğru ol (yâni Allah'ın emrine imtisâl ve nehyinden içtinâbda sâbit ol). " buyurdu.
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)


HADİS 22
Ebû Abdillah Câbir b. Abdillhah Ensari (RA)'dan:
Demiştir ki, biri Resûlullah (SAV) Hazretleri'nden şu suâli sordu:

- "Ne buyurursunuz? Eğer ben (beş vakit) farz namazları kılar, Ramazan'ı tutar, halâli helal ve harâmı haram kılar da bundan ziyâde hiç bir şey yapmasam Cenne'te girer miyim?
Resûl-i Ekrem (SAV) de
" Evet " buyurdular.
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir. Harâmı haram kılmaktan murad haramdan içtinâbdır. Helâli helâl etmek de onu helâl i'tikâd ederek yapmak demektir.)

HADİS 23
Ebû Mâlik Hâris b. Âsım Eş'ari (RHA)'den:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:

" (Abdest veya sâir) temizlik, imânın yarısıdır. "El-Hamdü li'llah" (sözü) mizânı doldurur. "Subhâna'llâh ve'l-hamdü li'llâh" (sözleri) de göklerle yerin arasını doldurur. Namaz nûrdur. Sadaka (imâna) bürhandır. Sabır (zulumât-ı gam ve gussayı gideren) ziyâdır. Kur'ân da (haline göre) ya lehine ya aleyhine hüccettir. Herkes sabah olunca işine gücüne gider. Ve nefsini (ya Allah'a, ya mâsiva'llâh'a) satar da (neticede) ya âzâd, ya helâk eder ."
(Bu hadisi-i Şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)

HADİS 24
Ebû Zerr-i Gıfâri (RA)'den:
Nebiyy-i Ekrem (SAv) Efendimiz Rabb-ı Celil-i Teâla ve Tekaddes Hazretlerinden rivâyet ettiklerinden olmak üzere âdideki Hadis -i Kudsi'yi nakil buyurdu:

" Ey kullarım, muhakkak biliniz ki, ben zulmü kendime harâm ettim. (Zulümden müteâli ve münezzehim.) Sizin aranızda da zulmü harâm ettim. Öyle ise, birbirinize zulmetmeyiniz. Ey kullarım, benim hidâyet ettiklerimden başka hepiniz dalâlettesiniz. Öyle ise benden hidâyet dileyiniz de size hidâyet vereyim. Ey kullarım, benim beslediklerimden başka hepiniz açsınız. Öyle ise benden taâm dileyiniz ki, sizi besliyeyim. Ey kullarım, benim giydirdiklerimden başka hepiniz çıplaksınız. Öyle ise benden giyecek isteyiniz ki, sizi giydireyim. Kullarım, siz gece gündüz hep hatâ işlerseniz. Ben de baştan başa bütün günahları mağfiret ederim. Öyle ise bana istiğfar ediniz ki, size mağfiret edeyim. Ey kullarım, sizin bana zarar vermek elinizden gelmez ki, bana zarar verebilesiniz. Bana menfaat vermek elinizden gelmez ki, bana nef'iniz dokunabilsin. Ey kullarım, eğer evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz içinizde en takıy olan kim ise onun kalbi gibi (hep mut' kalbli) olsanız yine mülküme ziyâde hiç bir şey katılmış olmaz. Ey kullarım, eğer evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz içinde en fâcir olan kim ise onun kalbi gibi (hep âsi, kalbi) olsanız yine mülkümden bir şey eksilmez. Ey kullarım, eğer evveliniz, âhiriniz, insiniz, cinniniz hep bir yerde durup benden matlublarınız dilesiniz de hep birinize (ayrı ayrı) dileğini versem bu bağışlayış nezdimdeki hazine-i atâdan iğne denize girdiğinde denizden ne eksiltirse ondan ziyâde bir şey eksiltmez. Ey kullarım, ameller hep sizin amellerinizdir. Ben onları sizin hesâbınıza noksansız olarak zabtederim. Sonra karşılığını size tastamam gösteririm. Artık her kim (karşılık olarak) hayır bulursa, Allah'a hamd etsin. Her kim de başka şey bulursa, kendisinden başkasına levm etmesin. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)

HADİS 25
Ebû Zerr-i Gıfâri (RA)'dan:
Ashâb-ı Resûlullah (SAV)'den (ve fukarâ-yı Muhacirinden) bazı kimseler Nebiyy-i Ekrem (SAV)'e dediler ki:

- Ya Resûla'llah, ehl-i servet olanlar (büyük büyük) ecirleri alıp gidiyorlar. Hem bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyarlar, hem de artan mallarıyla sadaka veriyorlar.

Hazret-i Resûl (SAV) buyurdu ki:
" Allahû Teâla ve Tekaddes Hazretleri size tasadduk edecek şey vermemiş mi (ki, böyle söylüyorsunuz)? her tesbihinize mukâbil sadaka (ecri) vardır. Her tekbirinize mukâbil sadaka (ecri) vardır. Her tahmidinize mukâbil sadaka (ecri) vardır. Her tehlilinize mukabil sadaka (ecri) vardır. Emr-i bi'l-ma'rufda da sadaka ecri var. Nehy-i ani'l-münkerde de sadaka ecri var. Hattâ birinizin (ehline) mukârenet etmesinde de sadaka ecri var. "

dediler ki:
- Ya Resûla'llâh, birimiz şehvetini kazâ ederse, yine nâil-i ecir mi olur?
(Cevâben) buyurdu ki:
" Söyleyin! O kimse şehvetini harâm ile kazâ edeydi ona vizr (yâni günah) olmayacak mıydı? İşte bunun gibi halâl ile de kazâ-ı şehvet ederse ecre nâil olur. "
(Bu hadis -i Şerifi, Müslim rivayet etmiştir.)

HADİS 26
Ebû Hüreyre (RA)'den:
Demiştir ki, Resûlullâh (SAV) Efendimiz şöyle buyurdu:

" İnsanın mefâsılından her biri için güneş doğar her günde (şükrâne-i afiyet olarak) bir sadaka lâzımdır. İki kimsenin arasını bulup ıslâh etmen sadakadır. Bir kimseye, hayvanına binerken yardım edip bindirmen yâhud yükünü hayvanına yüklemekte ona muavenette bulunman sadakadır. Kelime-i Tayyibe sadakadır. Namaza gitmek için attığın her adıma bedel bir sadaka (ecri) vardır. Ezâ verecek şeyi geçecek yoldan uzaklaştırman (bile) sadakadır. "
(Bu Hadis -i şerifi, Bûhari ile Müslim rivâyet etmişlerdir.)

HADİS 27
Nevvâs b. Sem'ân (RA)'dan:
Demiştir ki, Nebiyy-i Ekrem (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:

" Birr (yani iyi iş, iyilik) ahlak güzelliğidir. İsm (yani günâh) da nefsinde iz bırakıp da başkalarınca ma'lûm olmasını istemediğin şeydir. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivayet etmiştir.)
Vâbisete'bn-i Ma'bed (RA) da rivâyete göre şöyle demiştir:
Resûlullah (SAV)'in huzûruna vardım.
" Birr'in ne olduğunu sormağa mı geldin? "
diye ben suâl etmeden) sordu.
- Evet, dedim. Buyurdu ki:
" Kalbine danış (kalbinden fetvâ iste). İyilik nefsi te'min, kalbi tatmin eden; günah da nefiste iz bırakan ve başkaları fetva verseler, fetvalar verseler bile sînede yine tereddüdden kurtulmayan (vicdânı teskin etmeyen) şeydir. "
(Bu, Ahmed b. Hanbel ile Dârimi'nin müsnedlerinde isnâd-ı ceyyid ile bize rivâyet olunan bir hadis -i sahihdir.)

HADİS 28
Ebû Nech Irbâd b. Sâriye (RA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) (bir gün) bize öyle bir va'zda bulundu ki, (dinleyenlerin) gönülleri titredi. Gözleri yaşardı. Dedik ki:

- "Ya Resûla'llâh, bu, vedâ' edip gidecek kimsenin va'zına benziyor. (Bâri) bize bâzı vesâyâda bulun."
Cevâben buyurdu ki:
" Size Allâh'a karşı ittikâyı ve üzerinize emir olan bir kimse abd(-i Habeşi) de olsa, sözünü dinleyip ona itâat etmeyi vasiyet ederim. Bir de içinizden yaşayan olursa, bir çok ihtilâflar görecektir. İşte böyle zamanlarda benim sünnetime ve hidâyet üzere olan Hulefâ-yı Râşidin'in sünnetine yapışınız. Sünnete dört el ile sarılınız. Ve muhaddesât-ı umûrdan sakınınız. Zirâ her bid'at dalâletdir. "
(Bu hadis -i şerifi, Ebû Davut ile Tirmizi rivâyet etmişlerdir. Tirmizi hadisi "hasen, sahih" kaydı ile tasnif eylemiştir.)

HADİS 29
Muâz b. Cebel (RA)'dan:
Demiştir ki: (Resûlullah (SAV) ile Tebük gazâsına çıkmıştık. Sıcak bastı. Herkes birer tarafa dağıldı. Bir de baktım ki, Resûlullâh (SAV) yanı başımdadır. Hemen ona yaklaşıp:

- "Ya Resûla'llah, beni Cenne'te sokacak ve Cehennem'den uzaklaştıracak bir ameli bana haber ver" dedim.
Buyurdu ki:
" Sen çok büyük bir şey sordun. Maahâzâ Allahû Teâla'nın müyesser kıldığı kimseye göre herhalde âsândır. Allah'a "hiç bir şeyi şerik etmemek üzere" ibâdet edersin. Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan'ı tutar, Beytu'llâh'ı Hacc edersin. "

Ondan sonra buyurdu ki:
" Sana hayır kapılarına delalet edeyim mi? Oruç siper ve kalkandır. Sadaka günâhı, "su ateşi söndürür gibi" söndürür. Gece ortasında adamın namaz kılması da böyledir." Sonra: "Onlar (mü'minler) öyle kimselerdir ki, yanları yataklarından uzak durup ibâdete kıyâm ederler. Rab'larına kâh korkarak, kâh umarak duâ ederler. Ve rızık olarak kendilerine verdiğimizden de infak ederler. İşte bunlar için yapmış oldukları amellerin mükâfatı olarak ne sevinçler sakladığımızı hiç bir kimse bilemez " âyet-i kerimelerini (Secde Sûresi:16-17) tilâvet buyurdu.

Ondan sonra:
" İşin (dinin) başı, direği, en yüce tarafı nedir sana haber vereyim mi? " dedi.
- Evet ya Resûla'llâh, dedim.
Dedi ki:
" İşin başı İslâm'dır. Direği namazdır. En yüce tarafı cihâddır." Ondan sonra: "Bu dediklerimin hepsini tutan, sebeb-i bakâ ve kemâli olan nedir sana söyliyeyim mi? " diye sordu.
- Evet yâ Resûlallah deyince mübârek dilini (eliyle) tutup,
" İşte şunu tut " buyurdu.
Dedim ki:
- Ya Nebiyya'llâh, biz söylediğimiz sözlerle de mi muâhaze olunacağız?"
Buyurdu ki:
" Herkesi Cehennem'de yüzükoyun düşüren, dillerinin biçtiklerinden (yâni kazandıklarından) başkası mı zannedersin. "
(Bu hadis -i şerifi, Termizi rivâyet edip "Hasen, Sahih" demiştir.)

HADİS 30
Ebû Sa'lebete'l-Huşeni Cürsûmi'bn-i Nâşir (RA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:

" Allahû Teâla bir takım şeyleri farz kılmıştır. Onları zâyi' etmeyiniz. (Bâzı meâsi için) birtakım hadler (yâni cezâlar) göstermiştir. Onlara da tecâvüz etmeyiniz. Bir takım şeyleri harâm etmiştir. Onlara el uzatmayınız. Bir takım şeylerden de unutkanlık (eseri) olmayarak size (mahzâ) merhamet olsun için sükût etmiştir. Onları soruşturmayınız. "
(Bu hadis -i şerif, Dârekutni ile diğerlerinin tahric ettiği bir Hadis -i Hasen'dir.)

HADİS 31
Ebû'l-Abbâs Sehli'bn-i Sa'di's-Sâidi (RA)'dan
Demiştir ki, Bir zât Nebiyy-i Mükerrem (SAV)'in huzûruna gelerek:

- "Yâ Resûla'llah, bana öyle bir amel göster ki, onu yaptığım zaman beni hem Allah sevsin, hem de halk sevsin" dedi.
(Resûlullah (SAV) buyurdu ki:
" Dünyâdan rağbetini kes ki, Allah seni sevsin. Herkesin elinde olandan da rağbetini kes ki, halk seni sevsin. "
(Bu hadis -i şerif, İbn-i Mâce ile diğerlerinin esânid-i hasena ile rivâyet ettikleri bir Hadis -i Hasen'dir.)

HADİS 32
Ebû Said Sa'di'bn-i Mâliki'bn-i Sinân-ı Hudri (RA), Resûlullah (SAV)'in:
" Zarar vermek de, zarar ile karşılamak da yok " buyurduğunu rivâyet ediyor.
(Bu hadis -i şerif, İbn-i Mâce ve Dârekutni ile başkalarının müsned (yani mevsûl) olarak rivâyet ettiği bir Hadis -i Hasen'dir. İmam-ı Malik de "Muvatta"ında bu hadis -i şerifi Amr b. Yahyâ'dan, o da babasından olmak üzere Nebiyy-i Ekrem (SAV)'den mürsel olarak rivâyet etmiş ve Ebû Said-i Hudri-yi iskat eylemiştir. Bunun yekdiğeri takviye eden başka tarikleri de vardır.)

HADİS 33
İbn-i Abbâs (RHA)'den:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Herkese (mücerred) da'vâları üzerine diledikleri verilmiş olsa bir çok adamlar bir çok kimselerin mallarını, canlarını iddiâ eder dururlar. Lâkin beyyine müddeiye, yemin de inkâr edene düşer. "
(Bu hadis -i şerif, hasen olup Beyhaki ile başkaları bunu bu lâfz ile rivâyet etmişlerdir. Bir parçası Sahihayn'da da vardır.)

HADİS 34
Ebû Sâid-i Hudri (RHA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" İçinizden her kim bir münker görürse onu eliyle, buna kudreti yetmezse, dili ile tağyir etsin. Ona da kudreti yetmezse kalbi ile inkâr etsin (yâni beğenmesin). Bu sonuncusu imânın en zaifidir. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)

HADİS 35
Ebû Hüreyre (RA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Birbirinize hased etmeyiniz. Alış verişte birbirinizi aldatmayınız. Birbirinize buğzetmeyiniz. Birbirinize dargın durmayınız. Birbirinizinin pazarlığı bitmiş alış verişini bozmayınız. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. (İmdad ve nusret deminde) onu kendi hâline bırakmaz. Ona yalan söyleyip aldatmaz. Ona hor bakmaz. (Üç kere sadr-ı şerifine işaret buyurarak Takvâ işte buradadır. Bir kimse müslüman kardeşine hor bakdımı, işte şerrin bu kadarı ona yeter (artar bile). Müslümanın her şeyi; canı, malı, ırzı müslümana haramdır. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim rivâyet etmiştir.)

HADİS 36
Ebû Hüreyre (RA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Her kim bir mü'minin dünya derdlerinden bir derdini def' ederse, Allah da onun kıyâmet günündeki dertlerinden bir (büyük) derdi def' eder. Her kim muzâyakada bulunan (bir boçlu veya diğer bir) fakîre kolaylık gösterirse, Allah da dünya ve âhirette ona kolaylık gösterir. Her kim bir Müslüman(ın ayıbını ve çıplak ise bedeni)ni setr ederse, Allah da onu dünya ve âhirette setreder. Bir kul, kardeşinin yardımında oldukça Allah da o kula hep yardım eder durur. Her kim ilm(-i nâfi') aramak için bir târika sülûk ederse, bu sâyede Allah da ona Cennet'e doğru kolay bir tarik açar. Allah evlerinden bir evde Kitâbu'llâh'ı tilâvet ve aralarında O'nu tedris ve tederrüs halinde bulunan hiç bir kavim yoktur ki, üzerlerine sekinet nazil olmuş, rahmet-i İlâhiyye kendilerini bürümüş, her yanlarını sarmış ve Allahu zü'l-Celâl kendilerini (mel-i A'lâ'da) nezdinde olanlara anmış olmasın. Her kim ameli geri bırakırsa sebebi ile götüremez. "
(Bu hadis -i şerifi, Müslim bu lâfz ile rivâyet etmiştir.)

HADİS 37
İbn-i Abbâs (RHA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Rabb-ı Celili Tebârek ve Teala Hazretlerinden rivâyet ettiklerinden olmak üzere âtideki Hadis -i Kudsi'yi nakl buyurdu:
" Allâhu Teâla ve Tekaddes Hazretleri hasenât ile seyyiâtı yazmış (ezelden takdir etmiş ve Levh-i Mahfûz ile defâtir-i a'mâle geçirmiş)dir. "

Ondan sonra (bu icmâli tefsil ve) beyân buyurarak dedi ki:
" Her kim bir haseneye kasd ve niyet eder de onu işlemezse, onu Cenâb-ı Hak nezd-i İlâhisinde bir hasene-i kâmile olarak yazar. Eğer kasd eder ve işlerse, onu nezd-i İlâhisinde on haseneden yediyüz kata kadar, belki ed'âf-ı kesiresi ile yazar. Her kim de bir seyyieye kasd edip işlemezse, onu nezd-i İlâhisinde bir hasene-i kâmile olarak yazar. Eğer kasd edip işlerse, onu yalnız bir seyyie olarak yazar. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhari ile Müslim rivâyet etmiştir.)

HADİS 38
Resûlullâh (SAV)'in şöyle buyurduğu Ebû Hüreyre (RA)'dan rivâyet olunuyor:
" Allahu Teâla buyurdu ki: Her kim benim velilerimden bir veliye düşmanlık ederse, şüphesiz ben ona i'lân-ı harb ederim. Benim kulum, üzerine farz ettiğim şeyden daha sevgili hiç bir şey ile bana tekarrüb edemez. Bir de kulum nevâfil ile bana peyderpey tekarrüb ede ede nihâyet öyle bir hâle gelir ki, ben onu severim. Onu sevdiğim vakitte de onun işitmesine vâsıta olan kulağı, görmesine vâsıta olan gözü, tutup yakalamasına vâsıta olan eli, yürümesine vâsıta olan ayağı, (anlamasına vâsıta olan kalbi, söylemesine vâsıta olan dili) olurum. Öylesi benden (bir şey) isterse muhakkak veririm. Bana sığınırsa, onu hıfz ve siyânet ederim. "
(Bu hadis -i şerifi, Buhâri rivâyet etmiştir.)

Lâkin Onun metninde:
" Ölmeyi istemeyen, kendisine sû-i muâmelede bana hoş gelmeyen, halbuki (Hasbe'l-takdir) ölmemesine de çâre olmayan mü'min kulumun rûhunu kabzetmekteki tereddüdüm kadar fâili olduğum hiç bir şeye tereddüt göstermedim. " ziyâdesi vardır.

HADİS 39
İbn-i Abbâs (RHA)'den:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Şüphesiz Allahû Teâla ümmetimden hatayı, nisyânı, ikrâh olundukları şeyler (den hâsıl olacak günahlar)ı bana bağışladı. "
(Bu hadis -i şerif, bir Hadis -i Hasen olup, İbn-i Mâce ile Beyhaki ve mâadâları rivâyet etmişlerdir.)

HADİS 40
İbn-i Ömer (RHA)'dan:
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) (birgün) omuzumdan tutup buyurdu ki:
" Dünyâda bir garib (yabancı) yâhud bir yolcu imişsin gibi ol. (Ve kendini ehl-i kuburdan say.) "

İbn-i Ömer (RHA):
- "Akşamladığın vakit sabaha (çıkmağa) muntazır olma. Sabahladığın vakit de akşama (varmağa) muntazır olma. Sıhhatinden istifâde edip marazına, hayâtından istifâde edip mevtine hazırlık yap." der idi.
(Bu hadis -i şerifi, Buhari rivâyet etmiştir.)

HADİS 41
Ebû Muhammed Abdullâh b. Amr b. El-Âs (RHA)'dan
Demiştir ki, Resûlullah (SAV) Hazretleri şöyle buyurdu:
" Hiç birinizin iradesi (arzuzu) benim tebliğ ettiğim şeylere tâbi' olmadıkça mü'min olmuş olmazsınız. "
(Bu hadis -i şerifi, "Kitâbü'l-Hücce"de isnâd-ı sahih ile bize rivâyet olunan bir hadis -i sahihdir.)

HADİS 42
Rasûlullah (SAV)'in şöyle buyurduğu Enes (RA)'dan rivâyet olunuyor:

" Allahû Teâlâ buyurdu ki: Ey Âdem-oğlu, sen bana yalvarıp benden ümmid-vâr oldukça senden sâdır olan (günahlar) her ne olursa olsun sana mağfiret ederim ve aldırmam. Ey Âdem-oğlu, senin günahların gökyüzünü kaplayacak dereceyi bulsa da benden mağfiret dilesen sana mağfiret ederim. Ey Âdem-oğlu, bütün yer dolusu günahlar getirirsen de sana bana hiç bir şeyi şerik tutmayarak huzûruma çıksan herhalde ben sana bütün yer dolusu mağfiret veririm. "
(Bu hadis -i şerifi, Tirmizi rivâyet etmiş olup, " Hadis , Hasendir, Sahihdir" demiştir.)

" Kavâid-i İslâm'ı cem' edip usül ve furû' ve edâb ile sâir vücûh-ı ahkâma dâir sayıya gelmez envâ-ı ulûmu mutazammın olan Ahâdis-i şerife'den beyânına niyet ettiklerim işte burada bitiyor. "
Son düzenleyen Safi; 12 Kasım 2017 23:44
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
18 Nisan 2006       Mesaj #60
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatıyor:
Hz. Peygamber (a.s.) bir gün insanların arasında oturuyordu. O sırada ona bir zat geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! İman nedir?" dedi. "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, Allah'a kavuşmaya, peygamberlerine inanman ve keza son dirilmeye iman etmendir" buyurdu. İslâm nedir? dedi. "İslâm, Allah'a kulluk etmen ve ona hiç bir şeyi ortak yapmaman, Farz namazı dosdoğru kılman, farz kılınmış olan zekâtı vermen ve Ramazanda oruç tutmandır" buyurdu. Ey Allah'ın Resulü! İhsan nedir? dedi. "Allah'a onu görürcesine ibadet etmendir. Her ne kadar onu görmüyorsan da o seni muhakkak görür" buyurdu. Ey Allah'ın Resulü, Kıyamet ne zamandır? dedi. (Cevaben Efendimiz) Buyurdu ki: "Bu konuda sorulan sorandan daha çok bilgiye sahip değildir. Fakat onun alâmetlerini sana haber vereceğim: Cariyenin efendisini doğurması, onun alâmetlerindendir. Yalınayak ve çıplak kimseler, insanların idarecileri oldukları zaman, işte bu da onun alâmetlerindendir. Koyun çobanları yüksek bina kurmakta birbirleriyle yarışa başladıkları zaman, işte bu da onun alâmetlerindendir. (Kıyametin vakti) Allah'tan başka kimsenin bilemeyeceği beş şeye dahildir." Bundan sonra Peygamber: Kıyamet vakti hakkındaki bilgi ancak Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez, yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez, şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır ayetlerini okudu. Ebu Hureyre der ki: Sonra o şahıs dönüp gitti. Arkasından Allah Resulü (a.s.): "O adamı bana geri getiriniz" diye emretti. Bunun üzerine sahabeler onu geri getirmek için aramaya başladılar, fakat bir şey göremediler. Bunun üzerine Allah Resulü (a.s.): "İşte o, Cebrail'dir. İnsanlara dinlerini öğretmek için gelmiştir" buyurdu.
Son düzenleyen Safi; 12 Kasım 2017 23:45

Benzer Konular

29 Kasım 2009 / Misafir Cevaplanmış
4 Ekim 2009 / Misafir Cevaplanmış
8 Aralık 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
6 Ocak 2009 / ziyaretçi Cevaplanmış
7 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış