
Ziyaretçi
MEDYA VE TEKELLEŞME
İletişim konuları toplumu çok yakından ilgilendirir.Topluma, ekonomiye ve politikaya yön vermelerinden dolayı bu araçların kimlerin elinde bulundukları, nasıl yönetildikleri, kimlere hizmet ettiklerini ve kimlerce denetlendiklerini bilmek toplumun hakkıdır.
Tekelleşme tartışmaları Türkiye’de biraz geç ortaya çıkmakla birlikte,bu sorun çerçevesinde bütün hızıyla sürmektedir. Fakat bu konu incelenirken, yaşamını sürdüren basın kuruluşları kime satılırsa daha iyi kime satılırsa daha kötü olur gibi bir tartışmaya kesinlikle girilmemiştir
• Medya alanındaki tekelleşme ise, bir kişinin ya da bir grubun bir ülkede birkaç gazeteyi ve dergiyi, televizyon ve radyo istasyonlarını ele geçirmesi olarak tanımlayabiliriz.
TEKELLEŞMENİN SONUÇLARI NELERDİR?
Tekelleşme sonucunda basın sektörü ne üretim ne basım ne de dağıtım aşamalarında toplumun ‘özgür iletişim’ ortamına kavuşmasına hizmet verememektedir. Tekelleşmenin getirdiği içeriksizleşme ve siyasal baskı karşısında toplumunda ‘özgür iletişim’ diye bir beklentisi neredeyse kalmamış durumdadır. Tekelleşmeler düşünce çoğulluğuna karşıdır. Gazete, dergi, televizyon ya da radyoda çalışanlar bir tek politikaya uymak zorunda kalırlar. Basın ve ifade özgürlüğü sınırlanır. Basında işsizlik yaratır çünkü; kuruluş sayısı azalınca işten çıkarmalar artar ve işsizlik artar. Gazeteler için yarattığı güçlüklerden biri de çalışma koşullarının daraltılmasıdır.Tekelleşen kitle iletişim sahipleri ya da yöneticileri basında yer edinmiş güçlü kalemleri yüksek ücretlerle kendi gazetelerine transfer ederler. Amaç özgür ve bağımsız kalemleri kırmak olabilir. Tekel sahipleri daha çok bankacılıkta, yapı ihale işlerinde, endüstri dallarında büyük kazançlar elde ederek ulusal çapta bazen de uluslararası çapta imparatorluk kurmuş kişilerdir. Bu kişiler tutucu eğilimli olup kurulu düzeni savunurlar, hükümetle çok iyi geçinmeye çalışırlar.
Sponsorlu Bağlantılar
Tekelleşme tartışmaları Türkiye’de biraz geç ortaya çıkmakla birlikte,bu sorun çerçevesinde bütün hızıyla sürmektedir. Fakat bu konu incelenirken, yaşamını sürdüren basın kuruluşları kime satılırsa daha iyi kime satılırsa daha kötü olur gibi bir tartışmaya kesinlikle girilmemiştir
• Medya alanındaki tekelleşme ise, bir kişinin ya da bir grubun bir ülkede birkaç gazeteyi ve dergiyi, televizyon ve radyo istasyonlarını ele geçirmesi olarak tanımlayabiliriz.
TEKELLEŞMENİN SONUÇLARI NELERDİR?
Tekelleşme sonucunda basın sektörü ne üretim ne basım ne de dağıtım aşamalarında toplumun ‘özgür iletişim’ ortamına kavuşmasına hizmet verememektedir. Tekelleşmenin getirdiği içeriksizleşme ve siyasal baskı karşısında toplumunda ‘özgür iletişim’ diye bir beklentisi neredeyse kalmamış durumdadır. Tekelleşmeler düşünce çoğulluğuna karşıdır. Gazete, dergi, televizyon ya da radyoda çalışanlar bir tek politikaya uymak zorunda kalırlar. Basın ve ifade özgürlüğü sınırlanır. Basında işsizlik yaratır çünkü; kuruluş sayısı azalınca işten çıkarmalar artar ve işsizlik artar. Gazeteler için yarattığı güçlüklerden biri de çalışma koşullarının daraltılmasıdır.Tekelleşen kitle iletişim sahipleri ya da yöneticileri basında yer edinmiş güçlü kalemleri yüksek ücretlerle kendi gazetelerine transfer ederler. Amaç özgür ve bağımsız kalemleri kırmak olabilir. Tekel sahipleri daha çok bankacılıkta, yapı ihale işlerinde, endüstri dallarında büyük kazançlar elde ederek ulusal çapta bazen de uluslararası çapta imparatorluk kurmuş kişilerdir. Bu kişiler tutucu eğilimli olup kurulu düzeni savunurlar, hükümetle çok iyi geçinmeye çalışırlar.
Son düzenleyen karayel; 31 Ekim 2008 20:21