Arama

Anlayana - Sayfa 19

Güncelleme: 26 Kasım 2018 Gösterim: 596.072 Cevap: 3.995
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #181
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Acıyı görmek mi istiyorsun? Gözlerime Bak

Sponsorlu Bağlantılar


Acıyı görmek mi istiyorsun?
Gözlerime bak!
Dudaklarımda söyleyemediğim sana ait duyguları,
Bana her fırsatta bıraktığın yokluğunun acısını fark edeceksin.
O zaman anlayacaksın acının sende ne kadar masum durduğunu.

Ayrı yetişmiş güllerin birbirine hasreti gibi özlemle,
Umutla kurudum sensiz.
Ve sen hiç gözlerime bakıp beni sevdiğini söyleyemedin.
Oysa sırf bu kelime için kurduğum hayallerdi beni hayatta tutan
Bir boşluktan içeri girdim her gece,
Senli düşlerden sensiz karanlıklara süzülür gibi.

Ellerin nasıldı? Küçük müydüler? ve parmakların ince uzun mu?
Parmaklarını parmaklarımın arasında hissedip,
Seninle sahil boyu denizi hiç fark etmeden bir birimize bakıp yürüyemedik.
Gözlerinin yeşilinde geleceğe dair hayaller kuramadan,
sadece umut ettim gözlerini görebilmeyi.
Ve o gözlerinde ki ışıltıyla karanlık gecelerime yol göstermeni istedim.

Acıyı görmek mi istiyorsun.
Gözlerime bak!
Ve yaşanmamış boşa geçen anların hüznünün şiirlerini oku,
kirpiklerinden sıyrılıp yanaklarına düşen dizelerimde.

Bensiz yattığın o yataklarda benli hayaller kurma artık.
Sabahlara merhaba derken beni seven bir şair var deyip gurur duy sadece.
Ve hiç bilme o şairin senin için her gün defalarca öldüğünü.
Ve bil ki insan sevdiğiyle beraber olacak mahşerde.
Tek umudum bu şimdilik.

Dünyada olamadığım anları mahşere bıraktım ben,
Ben seni bu dünyalık mı sevdim sandın?
Ölüm müş,terk edilişmiş umurumda değil gelme istersen.
Nasılsa bir gün hayat biletimi kestiğinde,
Kavuşma vakti olacak benim için ölüm.
Dudaklarımda ki acı tat?
Yoksa acı bir tebessüm mü olacak sana ulaşmayı beklemek?
Ne yazık hiç bilemeyeceğim.

Acıyı görmek mi istiyorsun?
Gözlerime bak!
Sen uzakta çok uzakta
Bensiz bir yaşamın anlamsız günlerini yaşamaktasın,
Benim gibi.

Seni seviyorum,
Gerçeğin ta kendisi bu iki kelime,
Sırf dudaklardan çıkması istenen değil de
İçimde taa içimde senin için atan bir kalbin feryadı,
Haykırışı bu sevdiğim.
Sana ulaşamasam da,
Biliyorum ki zavallı kalbim
Sana ait her şeyi saklıyor en gizli yerlerinde
Kanlı ve uykusuz gözyaşlarımın
Her gece aynalardan süzülmesi gibi acı veriyor uzaklarda oluşun.

Biliyorum beni sevdiğini
Acıyı tattığını da benden uzaklarda
Ama hiç bana sana ait bir şeyi vermedin?
Acı tek taraflı olsaydı,
Ne yürek dayanırdı ne yaşamın bir anlamı olurdu.
Ama yokluk kötü sevdiğim.
Bir beden olmak isteyen yüreklerde ayrı ayrı yaşamak kötü.

Sana her fırsatta koşmak isterken beni durdurmaların,
Yüzüne hasret kaldığım günlerde
Beni ısrarla kırışlarını hiç anlamış değilim.
Eminim yine okuyunca bu şiirimi büzeceksin dudaklarını
Ve eminim ağlayacaksın.
Ağlamak seni ben yapar sevdiğim
Ve beni sen yapanda içimde senin için yanan bir kalple yaşamak.
Her gün Üsküdar’da oturup kendimi dinlerim
Oysa konuşan sendin hep benimle,
Ne martıların vapurlara takılışı,
Ne işportacıların bağırışıydı fark ettiğim.
Ben denizi seyrederken gözlerinde boğulmayı sevdim.
Yosun tuttu gözyaşlarım sensizliğin dalgalarında.
Gözlerim ve ben her Üsküdar’a inişimizde
Bir gün seninle bir bankta oturup
Sadece ve sadece hiç konuşmadan gözlerine bakmak istedik.

Kaç zamandır bir hüzün dolaşıyor odamda.
Duvarlar bir şeyler söylüyor sanki
Adım adım yok oluşumu izliyorum
Her batan güneşin karanlığı getirmesiyle.
Sabahlara kadar uykusuz gözlerimle uzaklara,
karanlıklara bakıyorum mütemediyen
Ve kayan her yıldızda tek bir şey diliyorum?
Ve Senin için yalvardığım namazlarda secdeye kapanıp
Rabbime ettiğim dualarım,
Tuttuğum dilekle aynı olması ve sonra umudumu yitirmeden
Rabbimin bir bildiği var deyip
Kabul olmadığında dualarımın
Tekrar yalvarmalarımı.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Ağustos 2006       Mesaj #182
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çalıntı Msn Wink

Sponsorlu Bağlantılar
Kuğu Açılışı - 1


Sen kuğusun, çünkü geçirdiğimiz en güzel günden sonra çekip gittin.
Ben kuğuyum, çünkü "yıldızların parladığı an çekip gidişin 400 vuruşlu altın bir darbe" diye yazdım.

Sen kuğu değilsin, çünkü güzel bir günden sonra çekip giderken "ŞAH ve MAT" dedin.
KUĞULAR ŞAH VE MAT DEMEZ!
Kulağından kuğu küpesini yavaşça çıkarıyorum şimdi senden ..

Ben kuğu değilim, çünkü asıl ŞAH ve MAT diyen bendim.
Çünkü sen daha gitme kararı almadan geçirilen o son güzel günde gitmeni sana ben telkin etmiştim.
Bu şöyle olmuştu:
Kuğu küpelerini getirdiğin gündü. Küpelerden birini kulağına taktığımda "KORSANLAŞTIN" dedim.
Senin korsanlaşmanı ben istedim.
Yazık ben de kuğu değilim.
Çünkü kuğular ŞAH ve MAT demez.

Sen ve ben gerçek birer kuğuyuz, çünkü asıl kuğular ŞAH ve MAT der o gururlu yalnızlıklarında.

Bir kuğunun sürmeli gözlerinde yazan şeyin ne olduğunu merak ettim yıllar boyunca. Çünkü bir kuğunun neden o kadar gururlu baktığı benim için açıklanamayan bir şeydi. Bu yüzden bu bakış benim için açıklanamayan şeylerin merkezi olmasını istediğim bu kitabın tam merkezinde belirdi.

Bir kuğunun sürmeli gözlerinde yazan şey ŞAH ve MAT'tır, çünkü ancak bir kuğu yalnızlıktan bu kadar gurur duyabilir. Tıpkı bunun gibi bu kitap da, bu aşk da ancak merkezde, yani terkediliş ve yalnız kalış anı'nın yüksek noktasında ŞAH ve MAT diyor .
Bu kitabın tam merkezinde kuğu metaforu öyle bir merkez-kaç kuvveti yaratıyor ki daha önceki aşk metaforu, o kendi etrafında dönen kuş daha da nefes kesici bir biçimde dönmeye başlıyor ; kendinde ve etrafında büyük bir tahribat yaratarak gerçek bir tehlike oluşturuyor ve tüm aşk duygularını sona erdiyor. Siz de artık bu kitabın da, bu aşkın da sona yaklaştığını hissetmiyor musunuz ?

Demek ki ŞAH ve Mat desek de kuğu değiliz, çünkü asıl ŞAH ve MAT diyen o kuş, aşkın o çılgın kuşu, hepimizi korkaklığa sevkeden.

Evet sevgilim, kuğu küpesini tıpkı o gün yavaşça çıkardığım gibi senden, kuğu imajını da çıkarıyorum senin ve yeni bir isim veriyorum sana ve bana :

KORKAK!

Böylece 400 vuruşlu bir altın darbe ile bu kitabın Rilke'nin alıntısına dayanan kurgusunu daha da sağlamlaştırıyorum ve

ŞAH ve MAT

diyorum, uzakgörüşlü okur,

ŞAH ve MAT!
Lale Müldür

Son düzenleyen Blue Blood; 17 Ağustos 2006 21:10
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
17 Ağustos 2006       Mesaj #183
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Kırık düşlerle dolu hayat bir rüyadır. Sevdanın rengi ise ebruli... Mutluluk; bir çocuğun gözlerinde ve elindeki elma şekerde saklıdır... Bir bak etrafına, mutluluk yanı başında, çağırmanı bekliyor sadece? .. Çünkü ömrü; bir kelebek kadar kısa ama özgür?...

Sen, mutluluğu nerde ve neyde arıyorsun bir düşün? Duvardaki aile fotoğrafında mı? Yoksa dışarıdaki çınar ağacında mı? Yada ne bileyim bir roman karakteri mutluluk mu veriyor sana? Hemen sarıl ona sakın bırakma. Belki bir gün o seni bırakacak ama yinede bırakan sen olma sakın? Sen hep yapıcı ol, yıkıcı değil. Sen hep seven ol, hor gören değil. Sen hep güçlü ol, yardıma muhtaç olan değil. Sen hep düşünen ol, düşünmeden atılan değil. Sen hep özleyen ol, özlenen değil. Sen hep, mutlu ol, mutsuz olan değil. Sen hep Leyla ol bırak Şirin bulsun Ferhat’ını.

Sen yeter ki sevmeyi bil gerisi gelecektir zaten. Sabret, sabretmek erdemdir. Mert ol, mertlik insanlık simgesidir. Korkusuz ol, asi ol ama anlayışlı ol. Anlamak çözmektir. Sevmek bazen acıdır ama sen yinede gerekirse acı çeken ol? ...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ağustos 2006       Mesaj #184
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
HİÇ SEVMEDİM Kİ SENİ

Gitmek istiyorsan git!
Zaten hiç sevmedim ki seni.
Bir anlık hevestin sen benim için,
Baharda açan çiçekler gibi geçti mevsimin...

Koluma kazıdığım ismin,
Can sıkıntısındandı.
Yüzümdeki mutluluk,
Sen olmadan da vardı.
Duvardaki kocaman resmin,
Bir süstü benim için...

Gitmek istiyorsan, git!
Yalvarmak için yok ki sebebim.
Uçmak istiyorsan uç!
Kanadını kırmadım ki senin.
Bakma öyle yüzüme!
Soğan doğradım demin,
Sanma akan gözyaşlarım senin için.

Neyini sevecektim ki senin?
Ne verdin ki bana?
Düşsen içimdeki boşluğa,
Kafan yarılır.

Hiç başlamadık ki sonumuz olsun.
Madem bitti diyorsun,
Ne bekliyorsun?
Durma,çek git!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Ağustos 2006       Mesaj #185
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kuğu Açılışı - 2

Görüyorsun ki ben çocuk değilim, aşık da değilim.
Maksadım güzek söz söylemekten ibarettir.
"Ben çocuktum , kimseye ülfetim yoktu, sözüm tamamiyle şöhret bulmuştu."
- Şeyh Galib, Hüsn ü Aşk

Uğursuz bir bahis geçelim, ancak senin ve uzak görüşlü okurun o esşiz dehası için şöyle bir hamle yapıp ufak bir ipucu vereceğim :
"Bu bahislerin, bu işlerin belirmesine sebep, bir şaşı bakış bir eğri görüştü ."
- Şeyh Galib

400 vuruşlu darbaden kasıt,
Kalp ülkesine sefer etmektir çünkü:
"Hüsn'ün sevgisi için çok bela çekmek gerektir. Önce sana Kimya lazım."
- Şeyh Galib

Sen beni terkedince kaza geçirdin.
Ben de üzülmedim.
"Kaza ve Kader divanı, zulüm yapısını kurmada."
- Şeyh Galib

Korkak !
"Cellat , canından korkup tit tit titremede."
- Şeyh Galib

Bazen aşkı görünüyor yapıyorum.
Bazen onu kesif bir dumanla kaplıyorum.
Maksadım ancak şu :
"Ne kadar saklasam elbette açılır, görünür. Bu ateş, gönül dağına basılan pamuğun içinde gizli kalamaz .."
- Şeyh Galib


Çünkü ben de korkağım;
Şah ve Mat demek kim ? Ben kim ?
"Neden bu kadar gönül yarışını gizlesin?
Efendim, vallahi başka birşey yok, inan buna."
- Şeyh Galib


Taksiden inerken bileklerini kesen o kadını, ben değilmişim gibi yaptım, ancak bu bir hamleydi yoksa :
"Arasat gününde sana, bu benim katilimdir dersem bedenimin gömleği kanlara bulanmış bir halde bunu ispat eder."
Bakma, 19. hamle de bir hamleydi, benim maksadım güzel söz söylemekten ibarettir.

"Galip, aşk davasına kalkışsa, aşık olduğunu söylese sözüne kim inanır ki? O bir delidir ."
Yalan, senin en çok bakışını sevdim.

"Gözleri ela, bakışı sarhoşça. Yabancılarla bildik de aşıka karşı yabancı ..!"
Aşığım desem de yalan, değilim desem de. Tanrı tanıktır ki aslını anlamadım. Dedim ya açıklanamayan şeylerin merkezi bi kitap. Merkeze yaklaştıkça da aşk çoğalıyor ya da yokoluyor. Tanrı tanıktır ki, aslını anlamadım.

"Aklımı şaşkınlık aldı, susup kaldım. Yalnız bazı bazı uğradığım dehşeti anlamaktayım."
- Şeyh Galib


Onun gidişine, telefonlarına, saatlerin , geyiklere, kumlara, kuğulara, kulak verme. O
serseridir, serseridir, serseri.

"Tanrı hakkı için bu, başka bir macera, bela defteri diye bakma sen."
- Şeyh Galib


Bu aşk da, bu kitap da sona erdi, bundan ötesi görünmüyor.
"Ölümsüz diri olan Tanrı'ya yüzlerce hamd olsun ki söz, sükut alemine erdi."
- Şeyh Galib


Ben korkak değilim. Bu bela defteriyle zamanımdakilere Şah ve Mat diyorsam da bakma, asıl büyük aşkım ve asıl büyük kitabım, Azra'nıin değişiyle bir sonrakine kaldı. Binlerce dize yazdıktan sonra aşağıdaki dizeyi düşen Galip gibi bende diyorum ki:
"Ben kaldım, o söz ağzımda kaldı."


Son Hamle :
Biz ne kuğuyuz , ne kuş , ne geyik ne de kumru.
Rilke gibi son bir isim takıyorum bize.
"Biz bambaşka bir delilik tarzı yolunu düşmüş yepyeni yolcularız" (Şeyh Galib).
Bu da değil.
Ne yolcu var, ne delilik tarzı.
"Tedbirini terket takdir Tanrı'nındır .
Sen yoksun, bütün o varlıklar senin vehmindir, senin şüphendir."
(Şeyh Galib)
En güzel yerlerini Şeyh Galip'ten aldım, aldım amma en cazip yerlerini aldım; gerisi onunki de kuru gürültü.
"Sen de anlamaya hikmeti çok görme.
Canımı, Tanrı'nin başarı vermesine havale et."

Lale Müldür
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Ağustos 2006       Mesaj #186
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dünyanın en güzel, en tuhaf, en yabani ve aynı zamanda en evcil duygusunu yani aşkı, bu kez de sıradışı sorularla çözümlemeye hazır mısınız?

Neden hep yanlış insanlara aşık oluruz?

Yanlış insanlara aşık oluyoruz çünkü kafamızın içinde "doğru insan" diye bir kavram var. Zihnimizde belli ölçülerden, daha doğrusu kalıplardan meydana gelen bir şema oluşturuyoruz. Durmadan hayatımızın erkeğini arıyoruz ve onu bulma konusunda oldukça sabırsız davranıyoruz. Ayrıca kabul edin ki, aşk söz konusu olduğunda yasakların ve engellerin ayrı bir çekiciliği oluyor. İmkansızlık aşka bambaşka bir lezzet katıyor. Biz de aslında içten içe bu imkansızlığı yaşamaktan hoşlanıyor, bunun içimizdeki tutkuyu arttırmasına göz yumuyor, bir yandan da bir türlü düzenli ve uzun bir ilişki kuramamanın acısını çekiyoruz.

Aşk, her zaman fedakarlık mı demek?

Tabii ki hayır. Bir tarafın diğeri için kendini hiçe sayması aşk değildir. Aşk iki kişilik bir egoizm ve aslında insanın tamamen kendi egosunu tatmin etmek, ruhunu doyurmak, kalp çiçeğinin suyunu vermek için yaşamaya ihtiyaç duyduğu bir süreç. Fakat bu egoizmi olumsuz anlamda ele almamak gerek. Birbirine aşık olan iki insanın ilişkileri, bir yönüyle dünyanın geri kalanına kapalıdır. Onların kendilerine özgü bir dilleri, bir iletişim biçimleri, bazen etraflarındaki hiç kimsenin, en yakınlarının bile içine giremediği bir dünyaları vardır. Aşkın egoist yanı sıradan bir bencillikten çok, bir kabuğuna çekilmişlikten ve mahremiyetten kaynaklanır. Ancak bir tarafın kendini parçalaması ve diğerinin bundan faydalanması aşkın değil, tek yönlü bir bağımlılığın işaretidir.

Aşk filmlerinin hayatımızdaki önemi nedir?

Özellikle biz kadınların zaafı sayılabilecek bu filmler, aşkı daha iyi algılamak üzere gözümüzü açmamızı sağlar. İçimizdeki yoğun duyguya karşı olan güvenimizi arttırır. Aşk filmlerine çok meraklıyız çünkü bizi zaman zaman ümitsizliğe, kuruntulara, endişelere, korkulara, acı çekmeye ve yenilgiye sürükleyen bu hissin bir anlamı olduğunu tekrar tekrar görmemiz gerek. Beyazperdede bu duygu her zaman daha basit görünür ve bu basitlik bizi içine girdiğimiz açmazlardan biraz olsun çıkarır.

İlişkinin özellikle tehlikeye girdiği zamanlar var mı?

İlişkiye üçüncü bir kişinin girmesi -ki bunun mutlaka başka bir kadın ya da erkek olması gerekmez- aşkı en çok tehlikeye sokan durumdur. Bunun en güzel örneği çocuk sahibi olmak... Aşkın var oluşuna katkıda bulunan o özgürlük duygusu bir anda biter ve çiftin üzerine artık bir aile olmanın sorumlulukları yığılır. Eğer birbirine aşık olan iki insan ilişkileri süresince zor durumlarla başa çıkmayı öğrenememişler, kendilerini bu konuda geliştirememişlerse, bu yeni yaşam biçimi onları birbirlerini kırmaya iter ve aşklarının tartışmalar, gerginlikler, yıpranmalar, sinir krizleri ve isyanlar arasında yitip gitmesine neden olur.

Aldatsa bile sizi seviyor mu?

Erkekler için evet... Bir erkek birlikte olduğu kadını çok sevip yine de aldatabilir, çoğunlukla da cinsellikten kaynaklanan sebeplerle... Kadınlar aldatma olayına farklı amaçlarla, planlı programlı girerler. Çoğunlukla da bunu birlikte oldukları erkekten intikam almak için yaparlar. Kadının içinde sadakat duygusuna yer olmayan bir aşk yaşaması, çok daha düşük bir ihtimaldir.

İnsan bir aşkı telefonunda bitirebilir mi?

Bitiremez, bitiriyorsa da yaşadığı şeyin aşk olmadığından emin olabilir. Eğer bir insanı sevmiş ve onunla bir dönem hayatı paylaşmışsak, içimizdeki tutku fırtınası dindiğinde bile o güzel günlerin hatırına en azından gözlerinin içine bakarak ve bir açıklama yaparak ayrılmayı ona borçlu olduğumuzu hissederiz. Yani bir erkeği mesajla başınızdan atıyorsanız, bilin ki ona hiçbir zaman aşık olmamışsınızdır.

Aşkın ne kadar yakınlığa ve uzaklığa ihtiyacı var?

Birbirini tek bir bakışla anlayacak kadar yakın ve bir birey olarak var olmaya devam edebilecek kadar uzak... Aradaki sınır oldukça incedir ve pek çok çift bu sınırı tutturmayı beceremez. Ya ilişkileri yeterince derin değildir ya da tam tersine artık birleşip tek bir varlık haline gelmiş, kişiliklerini kaybetmişlerdir. Oysa aradaki mesafenin doğru tayin edilmesi durumunda aşkın ömrü çok daha uzun olur.

Aşkla ilgili en büyük yanılgılar neler?

Çoğumuz onu avucumuzun içine alıp kontrol edebileceğimizi, isteklerimiz doğrultusunda yönlendirebileceğimizi ve istediğimiz zaman atabileceğimizi sanırız. Çok beğenme, hoşlanma ve etkilenme gibi duygularımızı hemen aşkla karıştırırız. En büyük yanılgılarımızdan biri ise şudur: Hayatımızın bazı dönemlerinde şefkate, ilgiye, sıcak bir dokunuşa o kadar büyük bir özlem duyarız ki, karşımıza çıkan ilk erkeğe aşık olduğumuzu sanırız. Aslında içimizdeki his sevmekten çok, sevmeyi sevmektir.

"Midenize inen yumruğu" biyolojik olarak açıklaması yapılabilir mi?

Hem de kolayca... Aşık olduğumuz sürece kanımızda phenyiethylamin yani aşk hormonu vardır. Ancak zaman içinde bu hormonun seviyesi düşer, ilişkinin ileri aşamalarında aşk, kimyasal etkisini kaybeder ve midede uçuşan kelebekler bir sonraki aşka kadar tarihe karışır. Ancak eğer bu ilk heyecanın yerine karşılıklı güven, şefkat, anlayış, saygı ve dostluktan oluşan bir karışım koyabilmişsek, aşk sevgiye dönüşür ve bu sevgi bir ömür boyu bile sürebilir.

Neden bazılarımız ard arda ilişkiler yaşarken bazılarımız aşık olmakta bu kadar güçlük çekiyoruz?

Bir insan aşık olmakta zorlanıyorsa bunun farklı sebepleri olabilir. En klasik sebep, kişinin daha önce yaşadığı ilişkilerden kaynaklanan güvensizliği ve karşı cins hakkındaki olumsuz yargılarıdır. Bunun dışında bir de aşkı her yönüyle yaşayamayanlara, daha doğrusu yaşamaktan keyif almayı beceremeyenlere rastlanır. Bunlara "aşka kabiliyeti olmayanlar" diyebiliriz. Ne kendileri o sihirli sinyalleri gönderebilirler, ne de gönderilenleri alabilirler. Bir de aşkın beraberinde getirdiği zorluklardan kaçan ve kişisel mahremiyetinin azalmasından korkanlar vardır. Kendi kendilerine yeten bu insanlar daha seçici davranırlar ve bulundukları herhangi bir ortamda aşk arayışına girmezler. Yani olaya mantık yönünden bakmayı tercih ederler.

alıntıdır
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
19 Ağustos 2006       Mesaj #187
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Tüm mavilerimi aldım yanıma
Kırmızılarımla sana geleceğim
Yüreğimdeki düşleri,
Düşlerimdeki gülüşleri sana
Birtek sana getireceğim

Gökkuşağının tümrenklerini giydim
Tüm renklerimi yoluna sereceğim
Ağlayışlarımı,acılarımı tükettim yenilendim
Arındım tüm acılarımdan
Mutluluk gülüşlerimi sana
Birtek sana getireceğim

En kuyu mutsuzlukta bile
Kalbim birtek senin adını fısıldadı
Vazgeçtim gerçeklerden yalan düşlerden
Birtek seni va aşkımızın resmini çizeceğim

Tek gerçeğim sen iken
Evrene meydan okuma gücünü
Birtek aşkıma vereceğim

Keşkelerin yer almadığı bir hayat
Bir hayat sunmak istiyorum bu aşka
Keşkelerimi atıp yalnız ben geleceğim

Aşkımın maviliğiyle yıkandım
Sana mavileri getireceğim
Bir martının kanatlarında
Umutları ve hayalleri değil
Yalnızca kendimi getireceğim

Bazen deli çırpınışları
Bazen beklentisiz
Sakin dalgaları değil
Aşkımın kabına sığmayan
Coşkularını getireceğim
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Ağustos 2006       Mesaj #188
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Zehirim Sensin

Yavas yavas büyüyorsun içimde
Gözlerimi her kapatışımda
Rüyam oluyorsun
Hiç uyumamış
Hiç uyanmamış gibi
Açıyorsun hayallerimde
Bir tomurcuk destan oluyor
Zehirim sensin
Ölmekte var seninle
Biliyorum dermanım da sende.

*what a bad luck*
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
20 Ağustos 2006       Mesaj #189
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
AYRILIK BÖYLE BAŞLAR ARKADAŞ
HİÇ HİSSETMEDİĞİN DUYGULAR BÜTÜN YÜREĞİNİ KAPLAR
CÜMLELER DÜĞÜMLENİR BOĞAZINDA
BÜTÜN BİR GEÇMİŞ BİR , İKİ KELİMEYLE ÇIKAR AĞZINDAN
KEKELERSİN, SADECE GÖZLERİN GÖZLERİNE KİTLENİR
ÖYLESİNE BAKARSIN ARDINDAN
SADECE UFAK HARFLERLE ISLAK BİR ELVEDA ÇIKAR AĞZINDAN
NE KENDİN , NEDE YÜREĞİN İNANAMAZ BUNA KENDİNİ KANDIRMAK İSTERSİN
GİTTİĞİNE İNANMAK İSTEMEZSİN
İLK DEFA "KEŞKELER" ÇIKAR AĞZINDAN PİŞMANLIK DEĞİLDİR ASLINDA BU
AĞLAMAK VE GÜLMEK ARASINDA KALIRSIN ARDINDAN SESİN TİTRER
UZUN BAKIŞLARLA BAKARSIN ARDINDAN
BİR TÜRLÜ KABULLENEMEZSİN
BAKIŞLANIR ISLANIR VE KISALIR GİTTİKÇE ,
HER ADIMDA İÇİNDEN BİNLERCE ELVEDA
VE BİNLERCE KEŞKE GEÇER
ARTIK DAYANAMAZSIN
ADIMLAR DAHA HIZLANMIŞTIR
SENİN BAKIŞLARINDA BİR O KADAR ISLANIR AMA AĞLAYAMAZSIN
AYRILIK AĞLAYIŞLARI BİR YAZ YAĞMURU KADAR KISADIR...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ağustos 2006       Mesaj #190
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ansızın Geleceğim Kapına

Sonbaharda tomurcukların kuruduğunda
Baharların denizin ortasında alev alev yanarken
Bir serçenin kanadında tüm çiçekleri
Yüreğinin toprağına ekmek için
Bir gece ansızın geleceğim kapına

Karanlık bürünürse üzerine
Korkularına isyan bayrağımı açıp
Gözlerime gecenin en parlak yıldızını sığdırıp
Katranlanmış acılarına bir ışık saçmak için
Bir gece ansızın geleceğim kapına

Acıların depreşip sancıların arttığında
Sokağında pervasızca ölüm kol gezerken
Uğruna canımı ve sevdamı alıp
Hayatındaki tüm acılarını kamburuyla taşımak için
Yarınlarına umutla bakabilmen için
Bir gece ansızın geleceğim kapına .


Denizdeki dalgalarda üşüyorsa tenin,
Rüzgârda dalıp bozulmuşsa saçların ,
Sevdamın sıcaklığını avuçlarıma alıp
Meltem rüzgârlarına karışıp
Ellerimle dağılmış saçlarını düzeltmek için
Bir gece ansızın geleceğim kapına.

İsmail Sarıgene