Arama

Kadın ve Erkek - Sayfa 9

Güncelleme: 1 Ekim 2016 Gösterim: 207.613 Cevap: 214
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Nisan 2006       Mesaj #81
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
birkad305n305a287lat305rkenokd
Sponsorlu Bağlantılar
ßraveheart - avatarı
ßraveheart
Ziyaretçi
14 Nisan 2006       Mesaj #82
ßraveheart - avatarı
Ziyaretçi
Duygularına, yüreğine.. düşüncelerine.. sağlık...Msn Happy
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Nisan 2006       Mesaj #83
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ÖZEL KADINLAR


Özel kadınlar; her girdikleri ortamda erkeklerin hemen dikkatini çeken, gizemli, her zaman bakımlı, zor elde edilen, her an avucunuzun içinden uçup gidecek intibası veren, fazla konuşmadıkları için iç dünyalarını bilemediğiniz kadınlar..

Sıradan kadınlar ki etrafımızda sayıca çoğunlukta bulunan, kendilerine ayıracakları vakti genelde başkaları için harcamayı adet edinmiş, kuaföre sadece özel günlerde giden, hiç kimsenin kolay kolay ilgisini çekmeyen, ismi üstünde sıradan kadınlar.Kolayca aşık olabilen, terk edildikleri zaman günlerce yataktan çıkmayan sıradan kadınları, erkeklerini kolay kolay hayal kırıklığına uğratmayan, ama kolay mutlu edilebilen kadınlar olarak da özetleyebiliriz.

Sıradan kadınlar özel kadınlara göre çok daha güçlüdür. Sevebilen, sevgilerini göstermeyi esirgemeyen, kendilerini olduğundan farklı göstermeyi beceremeyen bu kadınlar, kayıtsız şartsız bağlılıklarıyla erkeklerinin her dönem yanındadır. Bu bağlamda her erkeğin sıradan bir kadına ihtiyaç duyduğu söylenebilir.

Halbuki özel kadınlar özel günler içindir. Hiçbir erkek ekonomik darboğaza girmiş şirketiyle boğuşurken, evde onu özel bir kadının beklediği düşüncesiyle yanıp tutuşmaz.

Sıradan kadınların çoğunluğu özel kadınlara özenir, onlar kadar dikkat çekici olmayı hayal eder, tıpkı özel kadınların içten içe sıradan bir hayat arzulayıp gerçekleştiremedikleri gibi.

Sıradan kadınlar çok özeldir, sıradan yaşamayı kabullendikleri ve aslında hiç keşfedilemedikleri için.

Bu nedenlerle erkekler sıradan kadınlara sahip olup, hayatları boyunca onun aslında çok özel olduğunu farkedemeden hala o özel kadını arar dururlar.

Nietzsche der ki; Sıradan olabilmek en büyük erdemdir...
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
15 Nisan 2006       Mesaj #84
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
PLATONİK AŞK

OKUL`da

Bu en klasik platonik ask mekanlarindan biridir..Zamanimizin çogunu burda geçirdigimiz için tabiki.Ders disinda bi çok konuda da zihnimizi çalistiririz. Aşık olunan kisi kiz yada erkek olsun genelde üst siniflardandir.Ama yasisizden fazla büyük olmaz,bi kaç yas yeterlidir bunun için.Platonik askin karizmatik hareketleri vardir,suratina bakmaya doyulmaz.Eger bu sahis okul takimlarindan birinde oynuyorsa mutlaka hermaçina gidilir,hayran hayran seyredilir.Belli edilmesede 'bi gün mutlaka benim olcaksin' diyeiçten bagrilip durulur ve hirs yapmak da ihmal edilmez.Hatta bazen bu düsünce abartilip kendisiyle konusacakkadar saçmalamaya baslanabilir.En büyük yikim bi gün gelip de platonik askin kendisinesevgili bulmasidir,insan tarif edilemez duygular içerisine girer,'beni nasil aldatirsinsen'diye bagirilan anlarin hayalleri kuruluruyuz olunur.size tavsiyem platonik askinizi eger iliski imkansizgözüküyorsa uzaktan seviniz,taskinlik yapmayiniz efendi olunuz.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
15 Nisan 2006       Mesaj #85
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Ben seni sevdim, yada seni sevdiğimi sandım! Peki, artık yalan söylemeyeceğimi söylemiştim değilmi. Öyleyse işte doğru olan, ben seni hiç sevmedim hemde hiç...
spacerBunun sebebide yoktu. Sevmedim ve sana açıkça yalan söyledim.Ben bariz bir yalancıyım. Senin duygularını sebepsizce hırpaladım. Sebebi olmalımıydı yalanlarımın?

Dalgalar hiçbir alıp verecekleri olmayan kumsalları, kayaları niçin yüzyıllardır hırpalar... varmıdır bir sebebi? Ama sen değilmiydin bana deniz kenarında birbirimize sarılıp aşkımızı anlatırken dalgaları romantik bulduğunu söyleyen. Beni dalgalara benzeten ve onlar kadarda romantik ulduğumu söyleyen. İşte senin iki romantiğin, iki sebepsizce hırpalayanın. Ben ve çok sevdiğin dalgaların...

Ne dalgalar aynı kıyıya ikinci defa çarpar, nede sen ikinci defa bana haber vermeden gökyüzüne yükselebilirsin. Ne kıyı o dalgalara bunun için müsade eder, nede ben ikinci defa ölüp gitmene, sana bir elveda dememe bile izin vermeden, beni benimle yapayalnız bırakmana müsade ederim. Nede bu yazıdaki kadar çok yalanı sana bir daha söyleyebilirim...Belki artık sadece kızabilirim, bağırıp çağırabilirim. Aynı beni benzettiğin dalgalara, kıyının kızması gibi. Bunu bile artık duyamayacağını bile bile... Sen bana söylemeden sonsuza dek gittin. Bana ilk yalanın oldu bu. Benim sana son yalanımda sonsuzluğa çekip gitmene müsade etmem oldu.
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
15 Nisan 2006       Mesaj #86
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Çalışan kadın olmak ....

Eskiden kadın olmak daha kolaydı. Kadınlar sadece evde olur,yemek yapar
,çocuk bakardı.

Sadece eşinin geliri düşükse kadın çalışırdı, çalışan kadına acınırdı.
Kadın çalışıyorsa, evine bakamayacağı düşünülürdü, zaten kadın bekarken
çalışsa bile evlenince evinin kadını olurdu.

90 lı yıllara gelindiğinde kadın sadece evde olmak istemedi, artık
çalışmak
ekonomik olarak özgürleşmek istiyordu. Bütün kadınlar once ünüversite
okumaya, sonra çalışmaya başladı.Bu kadının hoşuna gitmişti
çalışıyor,istediği gibi harcıyor,geziyordu.Artık çalışan kadın evli
olmak
değil bekar olup gününü gün etmek istiyordu.Yaşasın özgürlük...Çalışan
kadın artık işkolik olmuştu, çalışıyor ve yükseliyordu, zirveye
ulaşmıştı.Birçok şirkette once orta kademe, sonra üst kademe yönetciler
kadın oldu.Fakat doksanların sonuna gelindiğinde şirketler yalnız ve
işkolik 30 lu yaşlarında kadınlarla doluydu..Bu çalışan kadına
yetmedi,çıtayı biraz daha yükseltti.Artık evli ve başarılı çalışan
kadın
olmalıydı.

Çalışan kadın etrafına bakındı, başarılı,paralı adaylar gözden
geçirildi
,adaylardan kel, şişman ve kısa olanlar hemen elendi, ince
ruhlu,şaraptan
anlayan,14 şubatda müthiş süprizler yapan, kimsenin bilmediği yerlerde
başabaşa tatillere götüren, yaşamayı seven ve bol bol espiri yapanlar
hemen
kapışıldı.

Yurt dışından tasarımcı gelinlikleri getirtildi, otellerde muhteşem
düğünler
yapılıp, maldivlere yada baliye balayına gidildi.

Balayından sonra çalışan kadın hızla iş başı yaptı artık, gündüz
toplantıdan
toplantıya koştururken, artık akşam yemeğini de düşünmeye başlamıştı.
Akşam ne yenmeli, nereye gidilmeli,eşinin gömlekleri, pantolanları
ütülümü, kıyafetleri kuru temizlemeciye gitti mi geldi mi,marketten
alınacakların listesini çıkar,iş çıkışı git al,eve gel hızlıca akşam
yemeğini hazırla....

Çalışan kadın artık mutluydu, gece yatağı sıcacıktı, üzülünce derdini
paylaşan, hastalanınca ona bakan, ağlayınca destek olacak bir omuza,
göz
yaşlarını silecek şevkatli ellere sahipti.15 saat koşturmak ona vız
geliyordu.

Etraf bu şekilde koşuşturan ev ve iş arası çift vardiya çalışan kadınla
doluydu. Zaman geçiyordu.Çalışan kadın 35 ine yaklaşıyordu, biyolojik
saati
"be -bek, be- bek" diye uyarı vermeye başladı..Evet çalışan kadın hemen
çığlık atmaya başladı "kariyer de yaparım bebek de"

Çalışan kadınlar hemen sosyetik kadın doğumcuların randevularını
doldurdular.

Çalışan kadınl ar ajandalarına ve işlerinin temposuna uygun zamanı
seçip
hemen mikroenjeksiyonla bebek yapmaya başladı. Kimi tek,kimi ikiz ,kimi
üçüz
istedi.

1-2 ay sonra güzel haberler sırayla gelmeye başladı, çalışan kadınlar
hamileydi.

Ama çalışan kadın hem hamile, hem güzel olmak istedi ,hemen
diyetisyenlere
koşulup, özel hamile diyetleri alındı ,bol bol kivi yenmeye
başlandı.Eskisi
gibi tatlı, börek aşerilmiyordu,karpuz ,kivi ve mango isteniyordu
gecenin
bir yarısı eşlerden.Çalışan kadın çocuğunu eski usul
büyütmeyecekti,hemen
onlarca hamilelik, bebek büyütme kitapları alındı,bir çok internet
sitesine
üye olundu. Yoga ve anne-baba kurslarına yazıldı .Çalışan kadın artık
gün
gün takip ediyordu bebeğini.Bugün 43.gün bebeğim üzüm tanesi
gibi,59.gün
parmakları oluştu, 89.gün bu gün ilk defa hıçkırdı. 210.günden sonra
artık
bebeğin matematik zekasının artması için Mo zart dinletilecek. Sonunda
mutlu
gün geldi çalışan kadın artık anneydi, 3-4 aylık izinden sonra çalışan
kadın
öldürücü diyetlerle zayıflayarak incecik bir şekilde iş başı yapmıştı.
Artık
başarılı bir yönetici, iyi bir eş ve anne olarak 24 saat çalışıyordu.
Bebek
büyüdükçe, sosyalleşmesi için çalışan kadın cumartesilerini çocuğuna
ayırdı
,artık tüm anneler topluca etkinliklere katılmaya başladılar, yaş günü
partileri, tiyatrolar, piyano dersleri, basketbol, tenis ve yüzme
kurslarının biri bitiyor biri başlıyordu.

Çalışan kadına buda yetmedi artık herkes çalışıyor, iyi bir eş ve
annelik
yapıyordu, çalışan kadın çıtayı birkez daha yükseltti.

O artık evinde katkısız, sağlıklı ekmekler, kahvaltı için ev yapımı
reçel
yapmalı, organic gıdalarla, vitamini bol sebze yemekleri hazırlamalı,
çocuğuna ve eşine özel günlerde ev yapımı pastalar yapabilme li, bu
pastaları çok güzel süsleyebilmeliydi.

Evet bütün çalışan kadınlar yemek yapma kurslarına koşmaya
başladılar, evlerine ekmek yapma makinaları aldılar. Şimdi çalışan
kadınlar
toplantı aralarında bir birlerine ekmek tarifleri vermeye başladılar,
dün
nefis bir çavdarlı ekmek yaptım, istersen tarifini vereyim. Bende hafta
sonu
harika bir pasta yaptım. evdekiler bayıldı.Bir akşam gelinde sizede
yapayım.

Bakalım Çalışan kadın bundan sonra çıtasını nereye yükseltecek ????

Bu arada, bu süreç içerisinde çalışan erkek ise çıtasını hiç
yükseltmedi.
80 lerde, 90 larda ve 2000 lerde hep aynı kaldı.....
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
15 Nisan 2006       Mesaj #87
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
İFADE EDEMEDİĞİMİZ DUYGULAR
10. sınıfDA
İngilizce dersinde yanımda bir kız oturuyordu onun için 'benim en iyi arkadaşım' diyordum... ama ben onun ipek gibi saçlarına bakıp onun benim olmasını istiyordum... Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum, dersten sonra kalktı ve geçen gün sınıfta olmadığı için o günün notlarını istedi ona notları verirken bana teşekkür etti ve yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum...
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
15 Nisan 2006       Mesaj #88
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Doğu Anadolu'da Kadın ve Aile

sepet

Osmanlı İmparatorluğu’nda varolan paralel hukuk sistemlerine son veren, aile yasasını laikleştiren, tek eşlilik ilkesini getiren ve birçok alanda kadınlara erkeklerle eşit haklar sunan Medeni Kanun, ‘modern’ aileyi hedefliyordu. Cumhuriyet aydınlarının ana varsayımlarından biri, Medeni Kanun da dahil olmak üzere gerçekleştirilen reformlarla hedeflenen değişimlerin sanayileşme, modernleşme ve eğitimin yaygınlaştırılmasıyla yurdun her yerine yayılacağı idi. Dolayısıyla, Cumhuriyet’in kuruluşu sırasında varolan ve bölgesel koşullara, dinsel yorumlara, etnik yapılara göre değişiklik gösteren aileye ilişkin yasalar ve uygulamaların modernleşmeyle kendiliğinden ortadan kalkacağı varsayıldı. 1990’lara varıldığında, aile kurumunun Türkiye’nin geçirdiği tüm değişikliklere rağmen, toplumun en geleneksel kurumu özelliğini taşımakta olduğu ve modernleşmenin etkilerinin yıllarca varsayıldığı gibi tek boyutlu olmadığı, sınıf, etnik kimlik, mezhep, üretim biçimleri, yerel koşullar ve bölgelerin özelliklerine göre değişen bir yapı oluşturduğu görülüyor. Bu bağlamda Doğu Anadolu, Yakın Ertürk’ün de belirttiği gibi, merkez kurumları karşısındaki tarihsel özerkliği, ekonomik, etnik ve sınıf yapısı gereği, modernleşmenin etkileri ve modernleşmeyle cinsiyet ilişkileri arasındaki ilişkinin en çarpıcı ve çelişkili örneklerinden birini oluşturuyor.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Nisan 2006       Mesaj #89
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
1 28 network
Son düzenleyen Blue Blood; 25 Nisan 2006 22:44
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Nisan 2006       Mesaj #90
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir kadını tanımak...

Bütün gel-gitleri, kaprisleri, küçük şımarıklıkları, korkuları, şaşkınlıkları, hayal kırıklıkları,aşkları, terkedilişleri, başarıları, başarısızlıkları, kurnazıkları, saflıkları, küçük yalanlari, büyük itirafları, kocaman yürekleri ile kendi olmaya çalışan kadınları tanımak...
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır.
Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir de. Sahra'da çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler.
Kadın hem yaman bir aşk avcısı, hem de engebeli yollarda koşmaktan bitap aşk yorgunudur. Mücadele eder, kızar, bağırır ama hep sever. Bir dünyadır kadınlar, yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen... Yüregini sevgiye açan ve sevmekten korkmayan bütün kadınlar gibi.. Şimdi bir düşünün, kaç kadını değil bir kadını tanıyabildiniz mi bugüne degin...

collapse tcat

Benzer Konular

21 Haziran 2018 / Ziyaretçi Cevaplanmış
11 Şubat 2018 / Misafir Cevaplanmış
24 Ağustos 2012 / Misafir Sağlıklı Yaşam