Arama

Dostluk Üzerine - Sayfa 5

Güncelleme: 13 Eylül 2016 Gösterim: 115.807 Cevap: 300
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Şubat 2006       Mesaj #41
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Dosta Doğru
İçimde uzayan her yol
Sponsorlu Bağlantılar
Çıkar gider dosta doğru
Menekşe, nergis. Itır, gül
Kokar gider dosta doğru

Zamanım yoğrulur gamla
Birleşir sabah akşamla
Ilık kanım damla damla
Akar gider dosta doğru

Gel bende gör, sen gel beni
Durduramaz engel beni
Görmediğim bir el beni
Çeker gider dosta doğru

Beynim fırın, bağrım tandır
Yanarım hayli zamandır
Sevgim bir yavru ceylandır
Şeker gider dosta doğru

Ne saklarım ne gizlerim
Yalnızca onu özlerim
Tabutta bile gözlerim
Bakar gider dosta doğru
Şair : Abdurrahim Karakoç

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2006       Mesaj #42
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dostluk

Sponsorlu Bağlantılar

Eski Japon kültürüne göre parıldayan her şey değersiz ve bayağı kabul edilirdi. Yeni bir fincan veya vazo, ürküntü verirdi. Çünkü parlayan bir nesne yenidir ve yeni olduğundan henüz kullanımının ona kazandırdığı soylulukla değer kazanmamıştır.eskimiş, pek çok kez çay içmekten ötürü kararmış bir fincan, bizimle yaşamış, sabrımızı ve özenimizi aktardığımız bir eşyadır ve zamanla hem bizim huyumuzu, hem duygularımızı yüklenmiş ve bize hizmet ederek bunun karşılığını vermiştir.uzun süreli bir dostluk zamanın kararttığı bir fincanınkiyle eş değerde izler taşır.gündelik eşyalarda da, arkadaşlıklarda olduğu gibi çatlaklar ve gölgeler bulunur.bir fincanı fırlatıp atmamak ve bir arkadaşı yaşantından uzaklaştırmamak için sabır ve sadakat gibi son derece önemli, ama artık pek sık rastlanmayan iki duyguya gereksinme vardır.sabır, yüklendiği rol gereği bir tuğlaya, sadakat ise bir köke benzer. Sabır acelenin, sadakat ise tüketimin panzehiridir.bu iki duyguyu fiziksel bir imge olarak düşünürsek,

"Dostluk tuğlalarla örülür, kökler sayesinde gelişir"


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2006       Mesaj #43
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızlıklar rıhtımından alıp götürür,süt beyaz yelkeniyle
Uçurum kenarından çeker,adı şefkat elleriyle
iyi ki varsın dedirttiren, avucunda tuttuğu yüreğiyle...
'Sen cansın benim dostumsun' ağız dolu kelimeleriyle
Dosttur sözde değil özdedir adı...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Şubat 2006       Mesaj #44
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
DOST BİRİKTİRMEK !
Dostluk nedir?
Herhalde bir gösteriş,
birine, aynı cinse, kadınsan
erkeğe, erkeksen kadına karşı
kendini beğendirme çabası, bir moda,
bir gelgeç ruh hali değil... Sempati.. İlgi..
Bağlılık.. Yüceltme.. Taçlandırma...
Sorumluluk duyma.. Yürekten
algılama. Bakışlarla anlaşma.
Ses tonuyla destek verme.
Kesintisiz ilişki..
Kayıp olmaz, yitmez.
Yoktan var olmaz bir duygu.
Bunların hepsi biraraya gelip,
zaman içinde gıdım gıdım birikerek
dostluğun çimentosunu oluşturuyor.
Gazetelerde okuyoruz. TV'lerde seyrediyoruz.
Sağda, solda konuşmalarda adı geçiyor:
Güzel yemek yeme dostu.. Edebiyat
dostu. Türk Sanat Müziği dostu.
Çocukların dostu.. Halkın
dostu.. Dostluklar
nasıl oluşuyor?
Unuttuk.. Bu hızlı
kent hayatı, dostluk
duygusunu, aklımızdan aldı..
Yüreğimizden çaldı. Nasrettin Hoca
bir Cuma günü camide cemaate namaz
kıldırmak üzere ezan okunsun diye bekliyormuş.
Bir adam gelmiş. "Hocam" demiş! "Eşeğimi
yitirdim..." Hoca da adama; "Şu namazı
kıldıralım, senin eşeğin çaresine
bakarız" demiş. Hoca namazı
kıldırmış, vaazını vermiş
ve cemaate dönmüş:
"İçinizde hiçbir
dostuyla bir
bardak çay içip
saatlerce konuşmamış,
dostuyla sekiz saatlik yürüyüşe
çıkıp hiç konuşmadığı halde sıkılmadan
yürüyüşünü tamamlamamış ve komşunun
kızına kem gözle baktı diye dost bildiği arkadaşını
arkadaşlıktan silmiş biri var mı?" diye sormus.
Arka sıralarda saf tutmus, sümsük tipli biri
parmağını kaldırıp,"Ben varım Hocam."
demiş. Hoca eşeğini yitiren adama
dönmüş, "Al bu adamı git,
bundan büyük eşek
olur mu?
Yitirdiğin eşeğin
yerine kullanırsın" demiş.
Dostun yoksa... Eşekten farkın ne?
Olumsuz düşünür Sokrates'e öğrencileri
sormuş: Dostluk nedir? Sokrates de onlara
şu yanıtı vermiş; "Çocukluğumdan beri
arzuladığım bir şey vardır. Kimi insan
atları olsun ister... Kimi insan
köpekleri. Kimisi altını,
kimisi de şanı, şerefi;
bense bir dostum
olsun isterim..."
İnsan
biriktiren yaratık...
Şan, söhret biriktiriyor...
Süper zenginse boğazda villa
biriktiriyor. Tablo biriktiriyor. Repoda
para kasalarda naftalin kokulu döviz, antika
biriktiriyor. Gençse plak, kaset, cd biriktiriyor.
Yorgun bir ihtiyarsa namaz niyaz biriktiriyor.
Bazıları da Kuledibi'nde Çukurcuma'ya,
Üsküdar'da Eskiciler Çarşısı'na,
Unkapanı'nda Horhor'a gidip;
antika lambalar, cam
şişeler, eski
koltuklar, tesbihler,
tombaklar biriktiriyor. Alimse
kitap biriktiriyor. Cahilse kin
biriktiriyor. Dost biriktirmeyi içimizde
kaç kişi deniyor? Evet, kabul ediyorum ,
insan birçok kişiyle beraber mükemmel
dost olamaz, tıpkı aynı zamanda birçok
kişiye aşık olamayacağı gibi...
Fakat cinnete düştük.
Dost biriktirmeyi unuttuk.
İyi halt ettik.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #45
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
1308gh
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2006       Mesaj #46
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Zaman boynumda kement ötelere kur beni.
Her halimde gariblik hangi dost okur beni.?

Bir uslanmaz gönlüm var taştan taşa vur beni.
Rüzgar alıp götürsün göklere savur beni.

Ey düşleri gül kokan korkular bürür beni.!
Utanmaz şehirlerden mor dağlara sür beni...

Sonsuz sefere saldı içimdeki kor beni.
Söz yavan, sükut ehli dervişlere sor beni..

Yoluna baş koyduğum aşk ile yoğur beni..
Öyle acizim, lutfet cemale doyur beni....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Mart 2006       Mesaj #47
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
dost

magnifiquedivide

magnifiquesmpic

Seni sen olduğun için sevendir
Yüreğinin sesini uzaklarda bile dinleyendir
İki eli kanda olsa derdine yetişendir
Varolduğunu hissetiren,kıymet bilendir
Dostdur sözde değil özdedir adı...
Sabun köpüğü değil, darlık anında kaybolmaz
Sözünün eri güvenirliği tartışılmaz
Bilirsin, çıkılan yolda yarenlikden caymaz
Hayatına girdi mi kolay kolay çıkamaz
Dostdur sözde değil özdedir adı...
Yüreğini menfaatsiz sunar
İyiliğin için sözleri acıya bular,
Vakti zamanı gelir söyledikleri bir bir çıkar
Yoktur senle dolan kalbinde ne fitne fucur ne de çıkar
Dostdur sözde değil özdedir adı...
Yangınlardaki yüreğine, varlığı ile ferahlık
Mutluluklarında, üstüne dikilen saf ipekden bayramlık
Bilmez ne rol ne sahtekarlık
En büyük özelliği yaradılışı doğallık
Dostdur sözde değil özdedir adı...
Yalnızlıklar rıhtımından alıp götürür, süt beyaz yelkeniyle
Uçurum kenarından çeker,adı şefkat elleriyle
İyiki varsın dedirttiren, avucunda tuttuğu yüreğiyle
'Sen cansın benim dostumsun ' ağız dolusu kelimeleriyle
Dostdur sözde değil özdedir adı....
Tüm Dostlarıma....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Mart 2006       Mesaj #48
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BİR DOST

Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın...

"nereden çıktın bu saatte" dememeli.. bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında, gözünün diline bilmeli.. dinlemeli sormadan.. söylemeden anlamalı...

Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında..

Sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin... ihtiyaç duyduğunda gidip, müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.. kucaklamalı seni güvenli kolları dalları betken başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı...

En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açık gösterebilmelisin.. gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz...

Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlamayacağını bilmeli.. alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli... övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli.. ve sen öyle güvenmelisin ki ona; övdüğünde de, sövdüğünde de, bunun iyilikten olduğunu bilmelisin...

Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi..

Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş.. gözbebekleri bulutlandığında, yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.. ve ağladığında onun gözlerinden gelmeli yaş...

Yıllarca aynı ip üstünde çalışmış, cesaretle ihanet arasında gidip gelen bir salıncağın sınavında birbiriyle kaynaşmış, iki trapezci gibi güvenle kenetlenmeli elleri...

"parkurun bütün zorluklarına rağmen, dostluğumuzu koruyabildik, acıları birlikte göğüsleyebildik ya; yenildik sayılmayız" diyebilmeli...

Issızlığın, yalnızlığın en koyulaştığı anda, küçücük bir kağıda yazdığımız, kısa ama ümit varı bir yazıya, yüreğe benzer bir taşa bağlayıp, birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz:

"bunu da aşacağız!
İmza: bir dost!..."



Yazar : Can DÜNDAR

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Mart 2006       Mesaj #49
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu yazımda güya dostluğu anlatacaktım. Aklıma dostluk üzerine bir sürü soru geldi ama yanıtları bulamadım. Ben de soruları yazmaya karar verdim. Sizler benim nasıl düşündüğümü de düşünebilirsiniz.

Dostluk! Böylesine soyut bir kavramı nasıl açıklayabilirim? Bir kutu olsa açar içine bakardım. Ama değil ki!

Acaba metre, kilogram ya da başka bir ölçekle ölçebilir miyim dostluğu? Büyüteçle ya da dürbünle baksam görebilir miyim?

Satın almaya kalksam kaç lira isterler? Aklı sömürgeleşmiş kişiler dolar mı isterler, yuro mu? Satan var mıdır? Alınan satılan bir şey dostluk olabilir mi?

İnsanların terörle yatıp, krizle kalktıkları, günün yorgunluğunu Irak halkının üstüne atılan bombaları izleyerek (sadece izleyerek) geçiren bir dünyada dostluğun önemini size nasıl anlatırım?

Lütfen söyleyin bana; onu size anlatmak için nasıl bir yöntem kullanmalıyım? Üstelik Orhan Veli “kelimelerin kifayetsizliği”ni söylemişken!..

Acaba dostluk kavramını başka kavramlarla ilişkilendirerek mi anlatsam? Örneğin, dostluk ve yardımlaşma; “dostum bana yardım eden bir kişidir” desem... Yani benim sömürdüğüm bir kişi, benim işime yaradıkça “dostum” deyip unuttuğum bir kişi! Olabilir mi?

Bu durum dostluğu çıkarcılığa indirgeyip basitleştirmek olmaz mı? Arada sırada ben de ona yardım etsem... Peki bu bir alışveriş olmaz mı? Öyleyse nasıl anlatayım size?

Yoksa dost, benim sırlarımı depolayan bir sır küpü müdür? Benim kendime saklayamadığım sırları taşıyan bir hamal mı?

Dostluk emekle büyüyen bir şey mi? Bankada para biriktirir gibi emekle dostluğu büyütmek “sonra onu bir yerlerde kullanırım” diye öyle mi?

Bunlar benim anladığım anlamda dostluk değil, dostluk olamaz.

Öyleyse nasıl anlatayım size? Dostluğu karşıt anlamlı sözcüklerle mi ilişkilendirsem? Örneğin dostluk ve düşmanlık, kin, nefret, bencillik, ihanet...

Hayır, bunu yapmamalıyım. Bu erdemli kavram bu kötü anlamlı sözcüklerle yan yana gelmemelidir.

Durun, bi dakika. Yoksa dostluk size hiçbir karşılık beklemeden değer veren, sizi seven, sizin her türlü iyiliğe ulaşmanızı isteyen birisine, hiçbir karşılık beklemeden, değer vermek, sevmek, onun her türlü iyiliğe ulaşmasına yardım etmek olabilir mi acaba?

Gördüğünüz gibi dostluk o kadar büyük ve erdemli bir kavram ki, onu size anlatamadım.

Kusuruma bakmayın...
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
4 Mart 2006       Mesaj #50
arwen - avatarı
Ziyaretçi
PAYLAŞACAK DOSTLARINIZ YOKSA İYİ ŞEYLERE SAHİP OLMANIN BİR ZEVKİDE YOKTUR..

Benzer Konular

9 Haziran 2008 / -MaSaL- Astroloji/Fallar
29 Mayıs 2008 / the_lily Genel Mesajlar
21 Mayıs 2008 / The Unique Taslak Konular
22 Şubat 2012 / Misafir Soru-Cevap
30 Temmuz 2014 / _AERYU_ Astroloji/Fallar