Arama

Aşk ve Romantizm'e Dair - Sayfa 9

Güncelleme: 4 Mart 2017 Gösterim: 111.811 Cevap: 216
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
6 Mart 2006       Mesaj #81
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
sevgi

"sevmek" dedim.
Sponsorlu Bağlantılar
"yoluna ölmek" dedi.
"yol" dedim.
alıp başını gitmek dedi.
"gitmek" dedim.
Bir "ahh" çekip "dostlardan ayrılmak" dedi.
"dost" dedim.
Durdu. Bana baktı. "dost" diye mırıldandı.
"yüreğime nasıl koysam bilemediğim"dedi.
"yürek" dedim.
dünyaları içine sığdıramadığım" dedi.
"dünya" dedim.
"hayatın bir yüzü" dedi.
"yüz" dedim.
"ardında ne gizli bilemediğim" dedi.
"giz" dedim.
"hep çözmeye çalıştığım" dedi.
"çalışmak" dedim.
"bitmeyecek öykü" dedi.
"öykü" dedim.
"binlercesini içimde gizliyorum" dedi.
"gizlemek" dedim.
"işte her şeyin bitimi" dedi.
"şey" dedim.
"sevda" dedi.
"sevda" dedim.
"peşinden koştuğum" dedi.
"koşmak" dedim.
hayat bir maraton" dedi.
"hayat" dedim.
"öyle kısa ki!." dedi.
"niçin kısa?" diye sordum.
"yaşanacak çok şey var, zaman yok" dedi.
"yaşanması gereken ne var?" diye sordum.
"aşk" dedi.
"kaç kere?" diye sordum.
"bin kere" dedi, "milyon kere"
"neden bir kere değil?" diye sordum.
"bütün aşkların toplamı, en yüce ve tek aşk" dedi.


"önce ona varsan olmaz mı?" diye sordum.
"keşke olsa" dedi, "ama önce yoğrulmak gerek"
"acı çekmek mi?" diye sordum.
"evet, aşk acısında yok olmak" dedi.
"yok olunca!." dedim.
"işte gerçek aşkta o zaman yaşamaya başlarsın" dedi.
"gerçek aşk!." dedim.
"büyük o!" dedi.
Durdum. Durdum. Ve sustum!
"neden sustun?" diye sordu.
"yüreğim titredi sanki" dedim.
"neden?" diye sordu.
"bilmiyorum" dedim. "büyük o!"
"evet." dedi, "büyük o!"
"nerede?" diye sordum.
"her yerde" dedi.
"nasıl?" diye sordum.
"yüreğini aç" dedi.
"yüreğimi açmak!." dedim.
"bir tebessümle bak her şeye" dedi.
"tebessüm" dedim.
"her kapının anahtarı" dedi.
"kapı" dedim.
"girmeden bilemezsin" dedi.
"ya korku!" dedim.
"bilinmeyenden korkar insan" dedi.
"ben bilmiyorum" dedim.
"neyi?" diye sordu.
"ben'i" dedim.
"sen kimsin?" diye sordu.
"ben kimim?" diye sordum.
"sevgiyle beslenensin" dedi.
kimin sevgisiyle?" diye sordum.
"büyük o'nun." dedi.
Durdum. Durdum. Yine sustum.
"kimsin?" diye sordum.
"sen'im" dedi.



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Mart 2006       Mesaj #82
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
pic187160df

Sponsorlu Bağlantılar
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
6 Mart 2006       Mesaj #83
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
AŞK
Ask; beraberce dünyanin güzelliklerini kesfetmektir.
Ask; bazen yakalanmasi cok zordur.
Ask; ona adim uydurabilmektir.
Ask; ailece bir gezinti yapmaktir.
Ask; sadece dogum gününü hatirlamak deyildir.
Ask; beraber olmaktir.
Ask; uyanilmasi istenmeyen bir rüyadir.
Ask; aksam günesinde carsi sokak gezmektir.
Ask; problemleri beraber cözmektir.
Ask; zor günlerde birbirine destek olmaktir.
Ask; kötü zamaninda yaninda olmaktir.
Ask; yasamamizin tek amacidir.
Ask; kücük seylerden de mutluluk duymaktir.
Ask; beraberce bulutlarin üzerinde dans etmektir.
Ask; bazen kolay bulunmaz.
Ask; banyo yu daginik birakmamaktir.
Ask; kalp den hediye etmektir.
Ask; e-mail ile gününü renklendirmektir.
Ask; karsilikli birbirimize verdigimiz sicakliktir.
Ask; uzun bir yolculugun baslangicidir.
Ask; beraberce mutlu olmanin anahtaridir.
Ask; günde en az bir defa ona sarilmaktir.
Ask; tartismalarin kisa sürmesidir.
Ask; sonbaharda bir ilkbahar günüdür.
Ask; kalp i acacak dogru anahtari bulmaktir.
Ask; yasini unutmak, ama dogum gününü unutmamaktir.
Ask; nedensiz ona hediye vermektir.
Ask; resmine bir bakisinizin, stresli calisma gününüzü unutturmasidir.
Ask; onun icin dua etmektir.
Ask; birbirine cok zaman ayirmaktir.
Ask; birbirine güvenebilmektir.
Ask; baskalarinin duygulariyla oynamamaktir."
ilaria_07 - avatarı
ilaria_07
Ziyaretçi
6 Mart 2006       Mesaj #84
ilaria_07 - avatarı
Ziyaretçi
aşk işte ne yapsan karşındaki insanın kolayını bulamzsın, aşk bazen çok kırıyo insan bazende bulutların üstündesin ortasını bulmak çokkk zorr.......
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
7 Mart 2006       Mesaj #85
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Aşkta Yarın Yoktur Sevgili

Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır. Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır... Bazen denizler, kıyılar çeker insanı. İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu. Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara... Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...
İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler, kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...
Birazdan sabah olacak...
Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular başlayacak... Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...
Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış. Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını, cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...
Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...
Aşkta yarın yoktur sevgili.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Mart 2006       Mesaj #86
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
akimsn5kz

Sen Hep Benimsin!!
Beni benden alıp gittin sevgilim
Seninle yaşayan o can benimdir
Bir gece uykunda duyarsan bir "ah"
Acılı,hüzünlü o da benimdir!!

Ellere gitsende elin deilsin,
Ezelden ebede sen hep benimsin..
Böyle inanmışım böyle bilinsin..
Taktığın duvaklar tüller benimdiiirr!!

Güsel gözlerinle baktığın yerde
Kurduğun hayaller düşler benimdir
Sevmek bu delice aşık olmak bu
Seninle varolan herşey benimdirrr
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Mart 2006       Mesaj #87
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
www antoloji com 394217 198
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
8 Mart 2006       Mesaj #88
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Sanal mıydı Aşkımız

Buz gibi bir ekranda sıcak bir merhabaydın sen, en gerçekten daha gerçektin.
Rotasını, klavyeye dokunan parmaklarımızın çizdiği yolculukta
ayni durakta karsılaştık biz .Sıcacık bir merhabaydın sen buz
gibi bir ekranda .Yalnızdık ,yolu yok yalnızdık,bir şekilde yalnız.
Gerçek yasam içindeki sanallığımızdan kaçıp,sanal yasamdaki
gerçekliğe soyunmamış miydik cebimizdeki yalnızlık ağırlaşınca.
Sonra çıplaklığımıza kelimelerimizi giyinmemiş miydik !
Açıp tüm gizlerimizin onunu,istediğimizce özgür, dilediğimizce
deli,yaşayamadığımızca çocuk, inandığımızca kendimiz,
nasıl aktık birbirimize zaman içinde, kol bulmuş nehirler gibi.
Söylenememiş biriktirdiklerimizi, kırılmış umutlarımızı ,bedeli
ödenmiş vakitlerimizin bıraktığı fermanı ,yitirdiklerimizi
sormadık mi ,anlatmadık mi birbirimize güvenerek!
En gülünmeyecek şeylere bile gülmedik mi çocuklar gibi bir
masalın içinde kahkahalarla ,haytaca,tüm günün ciddiliğini fırlatıp bir kenara!
Olabildiğimizce özgür ,kırabildiğimizce rahat,umursamazca katı,
tüm öfkemizle, yığılan isyanlarımızın hırsını çıkarmadık mi
birbirimizden,başka bir hayattan toplayıp getirdiğimiz nefretlerimizle
sessiz harflerde avaz avaz bağırmadık mi?
Vurgulardaki samimiyete sığınıp ,bir dost göğsü hasretiyle
kelimelerimize yaşlanmadık mi, sarılmadık mi birbirimize
soğuk gecelerin siyah yalnızlığında ,ağlamadık mi harf harf !...
Yağmuru yağdırdık birlikte,güneşi doğdurduk, ayrı mevsimlerde
ayni mevsimin soğuğunda üşüdük ,sıcağında isindik ,paylaştık biz.
Herhangi bir günün yorgun akşamında dudağımıza değmeyen
bir fincan kahvenin tadını bildik,birbirimizin sigarasını yaktık,
ayrı koltuklarda yan yana oturduk, paylaştık biz.
Dost ziyaretlerine gittik,alışveriş yaptık,saatleri durmuş
zamanlarda sokaklarda gezdik,bilmediğimiz şehirlerin uykusuz
evlerinde uyuduk,uyandık birbirimize rüyalarımızı anlattık, paylaştık biz.
En gerçekten daha gerçektik.
Kelimeler yetersiz kaldığında ekranı bir kağıt parçası gibi
buruşturup bir kenara atmayı,daha yakında olabilmeyi de istedik.
Ama..
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
8 Mart 2006       Mesaj #89
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Şizofren Aşk

Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz. Kör kütük başlanmışsınızdır aslında... En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişmelerinizin müsebbibi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur. Göz yaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak... Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sinirsiz ve nihayetsiz; "ÖLMEK VAR, DÖNMEK YOK"tur. Lakin gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadığını... Tutkulu sevdaların gizli hançerleri baslar parıldamaya... Şurasından, burasından eleştirmeye koyulursunuz: "Söyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa..."
Başkalarını örnek göstermeye, "Bak onlar nasıl yasıyor" demeye başlarsınız. Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. "Eskiden böyle miydi ya..." diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı; açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından... Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz. O, sevgisizliğinize yorar bunu... İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür. "YA SEV BÖYLE YA DA TERKET" diye gürler...
Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ısıtan o rüya, bir kabusa dönüşür birden... Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size... Hoyrattır, bakmaz yüzünüze... Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkum eder. Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden... "İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz, dinletemezsiniz. Ayrılırsanız yaşamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz. İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz...
"Madem öyle..." nin çağı baslar ondan sonra... Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde "günah sizden gitmiştir". Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz. Aşkın göçmenlik çağı baslar böylece... Daha özgür olacağınız limanlara demirlerseniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni... Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kusa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini... Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye...Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla... "Bana ne...kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre...
Ama sonra... ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden... Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi... Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye... Dönüp "SENİ HALA SEVİYORUM" diye bağırmak geçer içinizden... Dönemezsiniz. Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız. Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz... Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuskusu... Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz. Sürünür gidersiniz...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Mart 2006       Mesaj #90
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Asla böyle sevilmeyeceksin

Kimse için yanmadım böylesine
Hiç bir ayrılık canımı bu kadar yakmadı
Yüreğimi verip avuçlarına
Sonumu sana bıraktım sanki
Seninle var olduğumu sandım
Sanmadım öyleydi de zaten
Seninle vardım ben
Belki sensizde varım ama sadece görünüşte
Ruhum öldü sayende
Bir oyunmuş herşey çok geç anladım
Ama sen kendini mutlu etmek için
Oynadığın bu oyunda
Hayata yaşayan bir ölü hediye ettin
Mutlusundur umarım
Ama unutma bu yaptıklarının
Bedelini bir gün sende ödersin
Beddua sanma bu sözlerimi
Gün gelir anlarsın senin için çektiklerimi
Umarım bir gün gerçek sevginin kıymetini sende anlarsın
sana son sözüm
Asla böyle sevilmeyeceksin

(...)


Benzer Konular

2 Ekim 2013 / Misafir Genel Mesajlar
30 Aralık 2016 / _Yağmur_ Sanat
18 Şubat 2012 / GusinapsE Sağlıklı Yaşam
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
16 Haziran 2010 / LaSalle X-Sözlük