Arama

Aşk ve Romantizm'e Dair

Güncelleme: 4 Mart 2017 Gösterim: 111.530 Cevap: 216
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2005       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Madem Aşk Adına Hersey Pasta Dilimini Keselim Bu Dilim Ayrıcalıklı Olsun Duygusuz Sanan Kişilere Ceza Olsun Severken Ayrılanlar Duymasın Gelip Geçenleri Anılara Koyduralım Ve o Sus Derse'de Susturamayacağına Örnek Olsun...

Sponsorlu Bağlantılar
Bu Kadar Konu İçin Açıklama Yeter Son Bir Kaç Laf Daha Söyleyip Konumuz Hayırlı Olsun. Tek Gecelik İlişkilerle Dönüyor Küçük Dünyam Uzayan Gecelerde Gerçek Aşkı Arıyan...

Artık Yok Güzelim Beklemekte Yok..

Msn Brokenheart Aciya Gulmek Msn Brokenheart

Öpüyorsam ayrılığı gözünden
Geçiyorsam bir çiçeğin özünden
Görüyorsam gözlerinin içinden
Sana olan sevdamdandır bilesin

Meğer ne yalnızız insan olmuşsak
Yaprak gibi dalda sessiz solmuşsak
Yeri gelmiş acıyada gülmüşsek
Sana olan sevdamdandır bilesin

Karşılıksız sevebilmekse sevda
Gerçek seven küle dönmüş her çağda
Elim kolum bağlanmışsa kıyında

Sana olan sevdamdandır bilesin
Seydunayım gebermişse kıyında
Sana olan sevdamdandır bilesin


Son düzenleyen Blue Blood; 22 Ağustos 2006 18:39
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2005       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aciya Gulmek cidden çok güzeL bir türküdür.. madem CrasHofCinneT bunu bizimle paylaşmiş bende hikayesini yazayımda tam oLsun Msn Happy

Sponsorlu Bağlantılar
Tarihten iki ayrı coğrafya’ya damlayan..İki yürekte durmadan kanayan.Seyduna ile Şahrud.Yüreklerinin akarken bıraktığı izi,birbirlerinin gözlerinde aradılar.
İki iklim farklıydılar..Ne zaman göz göze deyseler,yangın çıkmayacak denli uzaktılar.Yalnızca,aynaların dökülen sırrına yansırdı,üçüncü bir kente düşmüş suretleri.
Şahrud,gökyüzü geliniydi.Yüzüne bulut inse..dolardı masal gözleri.Bir solukluk rüzgarda bile,usul usul kanardı,gelincik bedeni.
Seyduna,yeryüzü cehennemi.Ölüm çağrılı uçurumlarda sınardı sevdasını..mağma yüreği.Yalnız,ufuk çizgisinde buluşurlardı.Onu da güneş,günde iki kez ateşe verirdi...İki iklim ayrıydılar. "Ya Sahrud.!"dedi Seyduna. "Gözlerine mermi diye,sevdanı sürdüm,ardına bakma.Gözyaşımla vurulursun,su gibi git.!" Şahrud'un yüzüne keder,mayın gibi durdu.Ve zaman,gözlerinin su yeşiline kuruldu.Hüzün,bir buda heykeli gibi..çırılçıplak yüzlerine oturdu.Rivayet odur ki;Şahrud,vardığı denizlerde hala..Seyduna türküleri ile uyanmakta ..Seyduna ,Şahrud'un gözlerinden kalan masalla yaşlanmakta..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2005       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Açıklaman çok güzel funda, ancak herseyin bir hikayesi vardır seninki bir hikaye'de olsa benim içimdede bu türkü için bir hikaye var.. Güzel günlerini göz yaşları ile ıslatırsın ya o misal. Msn Surprised Beyaz sayfanın üzerinde sadece kalem kaymıyor bulut olmasada yağmur olmasa'da ıslanıyor bazı şeyler anladın benim hikayemide. Msn Happy

İşte duygusuz sanılıyoruz düşünmediğimizi unuttuğumuzu sanıyorlar ama onların dediği bu laflar ile iş bitmiyorki. Msn Dunno

Bana Haz Vermiyor Törpülenmiş Rüyalar. <
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ağustos 2005       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Senİnle YaŞlanmak İstİyorum.
Seneler GeÇsİn, Sen Benİ Bİl, Ben Senİ Bİleyİm İstİyorum.
Benİm OlduĞu Kadar Dostlarinin, Dostlarinin OlduĞu Kadar Benİm Ol
İstİyorum.
Nİce Sikinti Ve Zorluk YaŞayip Anlatalim.
YaŞayalim Kİ, ÖĞrenelİm Hayati Ve Destek Çikmayi.

Bİrbİrİmİzİn Omuzlarinda AĞlamaliyiz.
Sen Çok Dertlenİp, İÇİp, ArkadaŞlarinla Eve Gelmelİsİn.
PaylaŞmali Ve Beraber Sikilmaliyiz.
Öylekİ, Yalniz, Sikilmak Sikmali Bİzİ.

YaŞayalim Kİ, Paramiz Olunca Sevİnelİm.
GÜzel GÜnlerİmİzİ, Evİmİzde, Bİr ŞİŞe Şarap Ve Pİjamalarimizla
Kutlamaliyiz.
Ya Da Bazen Dostlarla Ucuz Bİralar İÇerek...
BÖylece YaŞamaliyiz İŞte.

Sonra ÇocuĞumuz Olmali,
DÜŞÜnsene, Senİn Ve Benİm Olan Bİr Canli.
Gecelerİ AĞladikÇa Sirayla Susturmaliyiz.
Sen Arada MizikÇilik Yapmalisin.
Ve Ben SÖylenerek Sirani Almaliyim.
Yorgun OlduĞum İÇİn Yemek Yapmamaliyim,
SÖylenerek Yumurta Kirmalisin.

Hava SoĞukken Bİrbİrİmİze Sikica Sarilip Yatmaliyiz.
Zaman Su Gİbİ Akip Gİderken, HerŞey YaŞanmiŞ Bİr Hayatimiz Olmali.
HerŞeye RaĞmen HİÇ Bikmamaliyiz Bİrbİrİmİzden.
Mutlu Da Olsa, KÖtÜ De Olsa, YaŞadiĞimiz GÜnler Bİzİm GÜnlerİmİz Olmali.

SaÇlara DÜŞÜnce Aklar, Ya Da Gİdİnce Aklar,
Çocuklari GÜvence Altina Alip Gİtmelİ Bu Şehİrden.
Kavgasiz, Her Sabah Cİnayetle Uyanilmayan, Sessİz Bİr Yere Gİtmelİyİz.

Gecelerİ Balkonda Denİzİ Seyredİp, Sandalyelerİmİzde Sallanmaliyiz.
Eve Gelİp, Benden Kahve İstemelİsİn.
Çocuklar Gelmelİ Zİyaretİmİze,
GeÇmİŞtekİ Hareketlİ GÜnlerİmİzİ Animsamaliyiz.

Ben, "bey" Demelİyİm Sana, Sen De "hanim".
Öyle Sevmelİsİn Kİ Benİ Bu Yazdiklarim Korkutmamali Senİ.
TebessÜmler AÇtirmali YÜzÜnde.
BİrgÜn Bu Hayati Birakip Gİderken,
Sadece Mutluluk Olmali YÜzÜmÜzde
Bİrbİrİmİzİ Sevmenİn Gururu Olmali "herŞeyde"...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Eylül 2005       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşk için bahar.Tehlike her yerdedir...Vuruluverirsin hiç ummadığın birine.Ama öyle çarpar ki kalbin, duracak gibi aldatır seni.Bahardan sonra yaz gelir...Hepimiz biliriz, sabun köpüğü gibidir yaz aşkları.Bence öyle basit değil.Henüz silinmedi hiçbirinin yarası benden.Aşk gitti ama acısını bıraktı, iz kaldı.Güz aşkları mevsimine dönünce dönence, pencereye sinmiş insanlar gelir gözümün önüne.Ve yavaş yavaş görünürler etrafta.Kimi yaza girerken terk ettiği aşkını, kimi yaz aşkını düşünür.Kimi ayrılık planlar ama hala yüreği yanar.Kimi terk edilmişliği sindirmeye çalışır.Çok azdır taze aşk yakalayan. Sanki bir doğum öncesi ölüm gibidir.Sonra kış gelir.Kimi yüzsüzler yazın hiç aldatmamış gibi eski sevgilisine döner;kimi sadıklar kavuşur...Kimi yalnızdır, kimi yorgun...O yorgunlar için kış uykusu başlar...Belki de taze baharlara, taze aşklara enerji depolarlar...Aşk dört mevsimdir herkesin sözlüğünde.Ama nedense bana bu anlattıklarımı çağrıştırmaz.Saçmaladım belki de bir paragraf boyu.Yalan attım.Aslında doğru olsalar bile yalanlardı çünkü, hissetmediklerimi yazdım.Ezbere konuştum.Aşk , kelimesi içimde gebe olduğum bir kelimedir.Her duyuşumda doğum sancısı çeker, doğuramam.Ama gözlerimin önüne o gelir.Sadece bir bakışına karın ağrıları, suyla yatışmalar.Bir tebessüme ömür bulmak.İtiraf.Saatler süren telefon konuşmaları.İlk duygular, çocuksu güzellikler.Ve sonra..... Nefessiz kalmacasına ağlamalar.Izdırap çığlıkları...Kış..Kış..Kış..... Azap....Ve sonunda doğan gün....Hemen her mevsim aşık olmuşumdur birilerine....Hatta sonbaharda bile...Ama onca ufaklı büyüklü sevda içinde, böylesine derinde var olan,böyle yaktı mı iz bırakan, bu kadar çaresiz bırakan,bu kadar arzu illetine hasta eden, bu kadar dizginsiz, sorgusuz,başına buyruk, acımasız, bu kadar bugünsüz sevda görmedim.Ve işte hiç biri böyle koyup, böyle yıkıp gitmedi.Ondan önce hiç biri içimden bir şey götürmemişti.Ondan sonrası zaten götüremez çünkü, götürülecek bir şey kalmadı..İşte o insan, beni aşka karşı böyle kelimesiz böyle hayretli, böyle çaresiz, isteksiz bırakıp gitti..Şimdi ben nefretten bile aciz isem bana bir şeyler borçlu.İçimden söküp aldığı bir şeyleri.Bana beni borçlu.Herkesi seven o sersem yüreğimi..Benden alıp kaçtığı o masum kızı borçlu.Bana bir dün, birde yarın borçlu.Benim ne günahım vardı da aşk için üç kelime etmekten aciz kalacaktım.Benim ne günahım vardı da her mevsim başka meyve yemek varken iştahsız kalacaktım.Yoktu elbet günahım..Onunda yoktu ya..Öfkem susmama engel...Ama ikimizin de suçu yoktu...Suçlu yoktu..Benim mevsimim sonbaharsa, yaza, kışa, bahara dönmez...Benim gibilerin nasibi pencere önüne sinip, mazide yaşamak,kendinle kanlı bıçaklı düellolar yapmak...Kendinle savaşmak , hırpalamak...Yaptığının farkına varıp ,bir de üstüne onun için cezalandırmaktır.

sonsuzluk denizi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Eylül 2005       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kadın yirmi yedi yaşında... Yüreği, kar beyaz soğuklara terkedilmiş
ama inat bu ya hala sımsıcak. Düşünceleri kah hayatın gitgide
ağırlaşan gerçeklerinde kah aydınlık hayallerde dolaşıyor nefes
nefese.. Elinde samur fırçası, geçmişi karalayıp bugünü
renklendiriyor hiç durmadan. Renkler kıpır,kıpır , içindeki çocuk
haşarı mı haşarı... Gözleri ise buğulu bakmakta hüzünlere yenik...
Hayatı sorgulamaktan çoktan caymış.




Omuzları bir küçük kız çocuğun
şımarıklığını sergilercesine “Bana ne” ifadesinde. Kıpır,kıpır ya
içi.. Arayışları var kendisinden bile sakladığı. Bela da geliyorum
demez ya... İşte böyle bir anda; ruhu, sanal dünyanın kapısından
sızıverir içeri sessiz, habersiz.. Hani şu chat canavarı var ya bu
günlerin belalısı. Orada kendisi gibi şaşkın yüreklerin arasında
buluverir kendini.
Ve... olanlar olur o zaman. Hiç beklenmeyen anda buzda
kayar gibi “Hooop” havada bulur duygularını darmadağınık. Sanki
başında deli rüzgarlar hiç esmiyormuş,


esenler de yetmiyormuş gibi.
Erkeğin yaşı otuz. Hırslı, kendinden emin. Kendisiyle
barışık ve yaşadığına memnun.


Kahkahası ekrandan yüreklere taşan,
mutlu ve duygu dolu bir bulut adam. Eşi ve çocuğu için yaşamakta
olduğunu saklamadan kadını davet eder sanal dünyanın sanal aşk
oyununa. Acemidir kadın. Belki genç adam da öyle.


Oynadıkları oyunun
tehlikesinden habersiz bir masalı yaşamaya başlarlar.
Ekranın karşısında nefeslerini tutup beklerler sevdalının
gelmesini.


Karşılaşmaları her defasında kahkahaları hatırlatırcasına
şen olur. Zamanın koordinatları buluşamadığında, birbirlerine teğet
geçtiklerinde, hüzün yayılır gecelere.


Uyku tutmaz bekleyişlerde
ikisini de. Sabah yeni umutlara gebe başlar. Ve ekranda doğarlar her buluşmayla yeniden..
Duyguların en fırtınalısına yakalanırlar.


Birbirlerini gerçekten merak ederler.

Bulut adam kadının açlığından, üşümesinden
bile sorumlu tutmaya başlar kendini.


Kadınsa adamın yorgun hallerine dayanamaz.
Elleri dokunmasa da ellerindedir artık. Birbirlerini el
üstünde tutarlar anlayacağınız.


Günler, aylar geçer...

Hayaller ekranlara sığmaz olur.

Artık görmek isterler birbirlerini. Dokunmak
sarılmak isterler. Hatta çılgıncasına sevişmek...
Kadın kıvranır onsuzluğun acılarında.. Özlem şiddete
dönüşür. Acıtır... İşkencelere yatırır kadını. Oyun değildir artık
bu. AŞK ekranda değil hayatın ta içinde yaşamaktadır.


Bulut adam sorar durmadan ;
-N’olacak şimdi...
Kadın, adam kadar cevapsız...
“Bilmiyorum” der.”Bilmiyorum”
Artık sorgulamalar başlar duyguları ...
”Bu nedir?...Bunun adı ne..?”
Kadın aşkı tanımlar ama çare değildir tanımlamak..
Yaşananlardır gerçek olan. Hissedilenlerdir.
Her sevdanın başını bir karabasan bekler ya...Beklemese
sevda denen şey olmaz zaten.
İşte bu bir sevdadır ve başında karabasanlar.
Kadın unuttuğu aşk gözyaşlarını hüzünlere, sancılara,
onulmaz ağrılara boyar, alaca bulaca.
Artık her şeye gözlerindeki buğuların ardından
bakmaktadır.
Ve ekrana şunları; buzların arasından aldığı yüreğinin
kalemiyle yazar. Yüreğini buzlara iade etmek üzere...
“Beni ignore et*.Ne olur bunu yap.”
Bulut adam şaşkındır belki ama adı gibi bilir. Doğru olan
budur. Düşünür bir süre.Susar ekran. Susar kadının yüreği...Ölüm
anıdır bu.Verilen son nefestir sanki..
“Sevdam HAYIR dese” “ Sensiz yapamam dese” diye bekler
nefes almak için.
Bulut adamın suskunluğu bozduğu yerde ölecektir kadın..
Bunu ikisi de bilirler.
Bir yazı belirir ekranda çaresizce okunan
“Netten çıkıyorum o zaman” “Hoşçakal”
Mavi üzerine siyah yazılmış sözcükler kararlı ve kesindir...
Titreyen ve cansızlaşan parmakları son bir kez tuşları
gezinir kadının
“Hoşçakal”
Düşer Bulut adamın gülen yüzü ekrandan.
Ve
KADIN ÖLÜR...

kalpler
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ekim 2005       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bana uzattığın bit buket sevgiyi almaya korktu ellerim.İlk defa titredi çekindi tutmaya o sevgiyi.Etraf buram buram sevgi kokarken benim için benim içim sanki buz kesti.dona kaldım birden niye böyle olduğumu bilmiyorum ama sevgi gözümü korkutmuştu.Sevgi her zaman acımı verirdi insana.İllakide bir parçasını alevler içinde yakar daha sonrada ardına bakmadan gidermiydi.Sevgi bu kadar acımasızmıydı.
Zamanlama önemlimiydi ki aşkta.O kalbin habersiz misafiri değimliydi.Benide bu haliyle yakmadı mı?Beni eline alıp duvardan duvara vurup kalbimi kor ateşlerde yakıp daha sonrada kapanmayacak yaralar bırakıp giden o değilmiydi?
Bunun için mi sevgiden bu kadar korkuyorum.Ben ki yasakları dinlemez,nerede imkansız şey varsa onu istemez miydim?Peki niye şimdi sevgiden kaçıyorum.Önceden ben onu kovalar bulmak için ne çabalar harcardım.Ya şimdi kapımın önünde duruyor ama kapıyı açmak için tereddüt ediyorum.İçeri girdiğinde yine üzülen ya ben olursam Dayanabilir miyim ki?bu darbeye kaldırabilir miyim?
Ama her şeyin bedeli yokmuydu.Aşk her zaman mutluluk demek değil ya.Dünyada en ağır bedeli aşk için ödüyoruz herhalde.Mutlu olmak isteyenlere yanında promosyon olarak acı,keder ve gözyaşı veriyorlar.
Dünyanın en bedava şeyi hayal kurmakken biz onu dahi yapamıyoruz.İçimizde koskocaman bir sevgi ağacı büyütmeye çalışıyoruz.O ağacın her yaprağında bizim olduğumuz ama yapamıyoruz.Çünkü bir gün o ağacın kesileceğini ikimizde çok iyi biliyoruz.İmkansız olanların gerçekleşmeyecek hayaller kurmanın ne kadar aptalca olduğunu bildiğimiz halde keşke böyle olmasaydı demekten alamıyoruz kendimizi.Gerçektende aşkın zamanı yokmuş.Beyinde bir sürü soru bırakıp gidiyormuş.Eğer bu soruların cevabı olsaydı demek ki aşk olmazmış.Sevgi insana keder ve dertten başka bir şey getirmezmiş gelirken yanında.Sevgi bir şekilde kalbe girerken mantık uçup gidermiş beyinden.Zaten mantığın olduğu yerde sevginin işi de yok.
Kalbimi senin ellerine bırakırken hiç korkmamıştım.Bir hamur gibiydim beklide istediğin gibi yoğurup daha sonrada bana bakıp işte benim eserim diyebilirdin.Ama ikimizde çocuk değildik.ve olanların farkındaydık.Bu aşk baştan sona kadar imkansızdı ve biz imkansızı kovalıyorduk.Bunun sonu da bir yenilgiden başka bir şey değildi.Sevgi ilk defa yenilecekti ve bizim bunu kaldırabilecek gücümüz yoktu.En güzel çare sevgimizi kalbimize gömüp uzaklaşmaktı.Coşkun dereler gibi çağlayan kalplerimizi susturmaktan ve o sevgi ağacının yaprakları sararıp solmadan bu aşka bir son vermeliydik.Zaten yarını düşünmüyorduk ki.Bizim yaşadığımız bugündü ve yarının hayatımızda yeri de yoktu.Çünkü bu ikimize de uymazdı.Bizim sevgimiz konuşmaktansa susmayı tercih ederdi tıpkı bizim gibi.Zaten sevgimizde bu yüzden yenilmedi mi?
Her şeyin ilacı olan zaman bizim sevgimizin ağrısını bile kesmedi,kanayan yarasını durduramadı.Ve rapor sonucunda da yazdığı gibi kanayan kalbimiz daha fazla dayanamadı oda sevgimiz gibi mücadeleye yenildi……..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ekim 2005       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
NE BİLİRSİN?

Bana aşktan hiç söz etme
Sen sevmeyi ne bilirsin
Bir aşk için ölesiye
Beklemeyi ne bilirsin

Düşündükçe içim yanar
Ders vermemiş sana yıllar
Taştan farksız kalbin mi var
Özlemeyi ne bilirsin

Ne gezer ki sende vefa
Aşk nerede sen nerede
Merhametsiz gecelerde
Yalnızlığı ne bilirsin

Sana kandım bunca zaman
Senden eyvah senden aman
Alev alev duman duman
Tutuşmayı ne bilirsin

Aldanmaktan yoruldun mu
Acılarla yoğruldun mu
Hiç sırtından vuruldun mu
İsyanları ne bilirsin

Ne bilirsin yağmur olup
Çağlamayı ne bilirsin
Kahkahalar savururken
Ağlamayı ne bilirsin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ekim 2005       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alışığım gitmelere. Ne canımı yakıyor ne de gözlerimden tek bir damla yaş akıyor.

Sadece boş gözlerle bakıyorum gidenin arkasından ve sadece bitenin arkasından gülümsüyorum

Belki de yetinmeyi öğrendim hayatın verdiği kadarıyla. Biliyorum ki ne bu ilk gidiş ne de son biten olacak.

Yetinmeyi bilir misin
Sana verdiği kadarıyla hayatın
Hoş bilsende bilmesende
Yara bere içinde bu yollardan geçeceksin

Belki de oynamak istediğin bir oyun bu. Önce habersiz ve dönüşü olmayacağını söylediğin bir kaçış, ardından seni seviyorumla geri dönüşler bana yaşattığın. Tam yaraları kapatmaya çalışırken yüreğim, yeniden karşıma çıkışlar. Beraberinde yine bir sürü yalanlar, yanında yeni ihanetler, peşinde yeniden anlamsız yalanlar. Usandım bu oyunlardan, bıktım bu bitmez tükenmez arkadan vuruşlardan.

Kazanmayı isterdim kaybetmeyi değil
Ama olmadı yar
Kendini kayırıyor her insan önce
Bu yüzden aşka kıyar

Tekrar gideceksen benden sevgili, eğer yine kandıracaksan beni yalanlarınla çok üzülmem, çokta koymaz bu yüreğime.. Yeter ki giderken bu kez beni bana bırak! Seni yüreğimde açtığım bembeyaz sayfalara yazdım. Artık onu ne sen ne de bir başkası kirletebilir. Ne olur sevgili, beni bana bırak ve git!!

Seni ve Sevdanı İstemiyorum Artık. Anlıyor Musun?

Giderim alışığım gitmelere
Direndi bu "Can" ne bitmelere
Giderim alışığım gitmelere
Gerek yok isyan etmelere
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ekim 2005       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
COK UZUN YILLAR ONCE IKI KIR CICEGI BIRBIRLERINE ASIK OLURLAR, HER BAHAR DIGER CICEKLER GIBI ONLARDA ACIP GUNESE MERHABA DERLER. FAKAT BIR BAHAR BASLANGICI BU CICEKLERDEN BIRI DIGERINE;
“ BIZ DIGER CICEKLER GIBI BU BAHAR ACMAYALIM KISIN ORTASINDA HERKESIN SOGUKTAN KACTIGI KARLI GUNLERDE ACALIM KI BUTUN DOGA BIZE AIT OLSUN” DER. VE IKISIDE O BAHAR ACMAMAYA KARAR VERIRLER.
BIRI ACMAK ICIN KISIN GELMESINI VE KARIN YAGMASINI BEKLERKEN, DIGERI O YAZ ACAR. O GUN BUGUNDUR KARDA ACAN VE SEVGILISINI BEKLEYEN CICEGE KARDELEN, SEVGILISINI YARI YOLDA BIRAKAN CICEGEDE HERCAI DENILIR.
ISTE BU YUZDEN HAYIRSIZ SEVGILIYE HERCAI DIYE HITAP EDILIR......

Benzer Konular

2 Ekim 2013 / Misafir Genel Mesajlar
30 Aralık 2016 / _Yağmur_ Sanat
18 Şubat 2012 / GusinapsE Sağlıklı Yaşam
11 Mart 2012 / Mira Edebiyat
16 Haziran 2010 / LaSalle X-Sözlük