Demir (Fe)
Periyodik tablonun VIII. grubunda yer alan kimyasal element; en yaygın kullanılan ve en ucuz metaldir.
Sponsorlu Bağlantılar
Demir, Tunç Çağında, kırmızı demir cevheri (demir oksit) üzerinde ateş yakılmasıyla, bu ateşin küllerinde bulundu. Boya kayacı olarak adlandırılan bu kırmızı cevherin, bulunan bu yeni metal türü için zengin bir kaynak oluşturduğunun belirlenmesiyle de demir üretimi başladı. Demir oksiti metal haldeki demire indirgemek için, önceleri rüzgâra bırakılan cevher yığınının karşısında ateş yakıldı; daha sonraları taştan ocakların yapılmasıyla, alevlerin körük yardımıyla cevher yığınına üflenmesi yöntemi geliştirdi.
Demir aletler ve silahlar, Yakındoğu’da ve Uzakdoğu’da yeni bir çağın başlamasına yol açtı. Mısır’da İÖ y. 2900’da yapılmış olan Gize Piramitleri’nde ve İÖ 1900-1200 dönemine ait Hitit sanat yapıtlarında demir eşyalar bulunmuştur. Ayrıca İsrail’de, İÖ 1300’lerde yapıldığı belirlenen birçok demir eritme fırını ortaya çıkarılmıştır. Çinliler, Hıristiyanlıktan çok önceki zamanlarda yüksek fırını ve dökme demiri buldular. Batıda, Romalılar demir işleme tekniklerini geliştirdiler ve bilgilerini Avrupa’nın kuzey bölgelerine taşıdılar. Çekoslovakya, Fransa ve Ingiltere’de, Romalılara ait demir döküm eşyalar bulunmuştur.
Bulunduğu yerler, kullanım alanları ve özellikleri.
Yerkabuğunun yaklaşık yüzde 5’ini oluşturan demir, doğada bulunma bolluğu bakımından, metaller arasında alüminyumdan sonra ikinci, elementler arasında oksijen, silisyum ve alüminyumdan sonra dördüncü sırada gelir. Yerçekirdeğinin büyük bölümünü oluşturan demir, bir bütün olarak Yer’i oluşturan elementler arasında da, yaklaşık yüzde 35 oranıyla birinci sırayı alır, ayrıca Güneş’te ve başka yıldızlarda da bol miktarlarda bulunur.
Yerkabuğunda, ender olarak serbest metal halinde Grönland’daki bazaltlı kayaçlarda ve ABD’de Missouri’deki karbonlu tortullarda, yüzde 2-3 nikel alaşımlı, Yer kökenli serbest demir oluşumları bulunmuştur. Öte yandan, göktaşı kökenli kamasit de, düşük nikelli (yüzde 5-7) demir içerir. Doğal nikelli demir alaşımlarına ise, Yerdeki çökellerde (yüzde 21-64 demir, yüzde 77-34 nikel) ve göktaşı kökenli taenitte (yüzde 62-75 demir, yüzde 37-24 nikel) rastlanır. (Doğal demirin ve nikelli demirin mineralojik özellikleri için bak. doğal elementler [tablo])
Göktaşları, içerdikleri demir ve silikat minerallerinin göreli oranına bağlı olarak, demirli, taşsı demirli ya da taşsı olarak sınıflandırılır. Demir, başka elementlerle birleşmiş halde, yüzlerce mineralde de bulunur. Hematit, magnetit, limonit ve siderit, en önemli demir cevherleridir. İnsan vücudundaki demirin ortalama miktarı yaklaşık 4,5 gr’dir (yaklaşık yüzde 0,004). Bunun yaklaşık yüzde 65’i, akciğerlerden vücut dokularına oksijen moleküllerini taşıyan hemoglobin biçimindedir. Ayrıca yüzde l’i, hücre içi yükseltgemeyi denetleyen çeşitli enzimlerde bulunur. Geri kalan demirin çoğunluğu, gerektiğinde hemoglobine dönüştürülmek üzere karaciğer, dalak ve ilikte depolanır. Bir yetişkinin günlük gereksinimi olan 10-20 mgr demiri et, yumurta sarısı, havuç, meyve, buğday ve yeşil sebzeler sağlar. Demir eksikliğinin neden olduğu hipokrom kansızlığın tedavisinde, birçok organik ya da inorganik demir (çoğunlukla demir II) bileşikleri kullanılır.
Günlük yaşamda kullanılan demir, hemen her zaman az miktarlarda karbon içerir; bu karbon bileşen, malzemenin özelliklerini belirler. Alaşımsız metal, katışkıları giderilmiş demir bileşiklerinin (örn. oksitler) üzerinden yüksek sıcaklıklarda hidrojen geçirilmesi ya da çeşitli demir tuzu çözeltilerinin, elektroliz yoluyla çökeltilmesi yoluyla elde edilir. Demirin üç ayrı biçimi (alotrop) vardır. Kristal yapısı içmerkezli kübik olan delta demir (ferritb ), yaklaşık 1.390°C’nin üzerinde kararlıdır ve bu sıcaklığın üzerinde gamma demire (ostenit) dönüşür (bak. çizim).
Gamma biçimi, yüzmerkezli kübik yapıdadır ve paramagnetiktir (mıknatıstan zayıf biçimde etkilenir); demir karbürle (Fe3C, sementit) kolayca katı çözeltiler oluşturabilme özelliği çelik yapımında önem taşır. 910°C’de, içmerkezli kübik yapıdaki alfa demire (ferrit) geçiş başlar. 768°C’de ise alfa demir, kristal yapısı sabit kalmak üzere, elektron yapısındaki bir değişimle ferromagnetik özellik kazanır. Katışkısız demir, sürekli olarak mıknatıslanamaz; Curie noktasının (768°C) üzerinde ferromagnetizma özelliğinin tümünü yitirir. Yumuşak, sünek ve gri beyaz renkte bir metal olan alfa demirin çekme dayanımı yüksektir. Doğal demir, demir-56 (yüzde 91,66), demir-54 (yüzde 5,82), demir-57 (yüzde 2,19) ve demir-58 (yüzde 0,33) gibi dört kararlı izotopun karışımıdır. Belirgin Mössbauer etkisi (geri tepmesiz gamma ışını rezonans soğurumu) gösteren demir 57, magnetizma ile hemoglobin türevlerine ilişkin çalışmalarda ve aşırı duyarlı nükleer saat yapımında kullanılır.
Cevher hazırlama ve işleme
Demirin elde edildiği en yaygın bileşikleri oksitleri, karbonatları ve sülfürleridir. Kırmızı hematit (Fe2Û3), katışkısız haldeyken yüzde 70 demir içerir. Ama maden ocağından çıkarılmış durumunda, bu oran yüzde 25’e kadar inebilir. En yaygın elde edildiği yerler, İsveç, Belçika, Avusturalya’nın batı bölümleri ile ABD’deki Alabama ve Superior Gölü bölgesidir. Hematitin hidratlı türüne limonit ya da kahverengi hematit (2Fe2033H20) denir ve katışkısız halde yüzde 60 demir içerir. Topraksı demir cevherinin başlıca bileşenini oluşturan limonitin en yaygın çıkarıldığı yerler Almanya, Fransa, İspanya, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT), ABD ve Avustralya’nın batı bölgeleridir.
Magnetik özellikli bir demir cevheri olan magnetit ise, siyah renkli bir doğal demir oksitidir (FesCU). Kimi bölgelerde siyah kum denen magnetitin en sık rastlandığı yerler, İsveç, Norveç, BDT ve ABD’dir. Başlıca karbonatlı cevherleri olan siderit ve spat yapısındaki demir cevheri (FeCOs), katışıksız halde yaklaşık yüzde 48 demir içerir. Çoğunlukla killi demirtaşı ve karbonlu demirtaşı halinde bulunan bu cevherlere İngiltere’de rastlanır. ABD’deki Mesabi cevherlerini çevreleyen demir II silikattan elde edilen, demirli çakmaktaşlarından oluşan takonit de önemli bir demir cevheridir.
Çeşitli tenörlerde olabilen ve son derece sert ve parlak bir cevher olan takonitte demir, şeritler halinde ya da tümüyle dağılmış durumda bulunur; bu demir bileşen, hematit ya da magnetit, ya da her ikisinin karışımı olarak yer alır. Hidrotermal yöntemlerle yıkandığında, hematit içerikli zengin bir cevher elde edilir. Yüksek tenörlü yatakların giderek azalması ve taşıma giderlerinin yükselmesiyle, cevherdeki katışkı maddelerinin giderilmesi işlemleri madenlerde ya da buralara yakın bölgelerde yapılmaya başladı. Cevherler, yıkama ve kurutma, yüzdürme, yığıştırma ya da magnetik ayırma işlemleriyle hazırlanır. Yüzdürerek ayırma işleminde, ince toz haldeki cevherin bir yağ ve su karışımı içinde çalkalanmasıyla mineraller, nemlenme derecelerine ve özgül ağırlıklarına göre birbirinden ayrılır. Yığıştırma, küçük parçacıklardan iri parçacıkların hazırlandığı bir deriştirme işlemidir. Magnetik maddeleri magnetik olmayanlardan ayırmada sık kullanılan magnetik ayırma yönteminden, özellikle demir cevherlerinin hazırlanmasında ve temizlenmesinde yararlanılır.
İnce taneli demir cevheri, yüksek fırında pekişik biçimde topaklaşarak gazların geçmesini engellediğinden, bunlara sinterleme işlemi uygulanır. Bu işlemde, ince taneler kok kömürüyle karıştırılıp yakılarak, eritme için yeterli, yarıkaynaşmış kümeler üretilir. Sinterleme işlemi, yüksek fırın tesislerinde yürütülür. Topaklama işleminde, demir cevheri toz haline getirilerek bentonit gibi bir bağlayıcı ve az miktarda suyla karıştırılır; daha sonra bu karışımdan bisküvi biçiminde küçük parçalar oluşturulur; nemleri alındıktan sonra da sertleştirilmek üzere pişirilir.
Demir cevherleri, dolaylı ve doğrudan olmak üzere iki yöntemle indirgenir. Dolaylı indirgeme işlemi, iç bölümü yüksek sıcaklıklara dayanıklı tuğlamsılarla örülü çelik yüksek fırınlarda yürütülür (bak. yüksek fırın). İşlem için gerekli olan hava, fırının alt bölümündeki hava soğutmalı hamlaçlarla püskürtülür. Fırının üst bölümünden beslenen yük ise, birbirini izleyen odun kömürü ya da kok kömürü, ham cevher, sinter ya da topak ve eritici katmanları halinde oluşturulur. Yüksek fırınlarda demir üretimi, sürekli bir işlemdir ve büyük onarımlarm dışında fırın söndürülmez. Modern fırınlar 24,3 m yüksekliğinde ve yaklaşık 9 m çapındadır. Demir ürün, eriyik halde ve belirli aralıklarla fırından boşaltılır ve cüruflar çekilir. Daha sonra potalar aracılığıyla çelik yapım fırınlarına gönderilir ya da ingotlara dökülerek pik demir halinde depolanır. Yüksek fırın yapımı büyük maliyetler gerektirdiğinden, günümüzde bir dizi doğrudan indirgeme yöntemi de geliştirilmiştir. Bugün gri demir, sünek demir ve dövülgen demirlerin doğrudan dökümünde kullanılan başlıca yöntemler, döner ocak ve hareketli ızgara işlemleridir.
Döner ocaklarda topaklar halindeki cevher, katı karbon yakıt kullanarak ön indirgeme işleminden geçirilir. 5-20 mm iriliğindeki cevher kümeleri ya da 10-15 mm iriliğindeki demir topakları, kömür ve erit- kenle birlikte döner ocağa beslenir. Ocak sıcaklığı, 1.050°C-1.100°C arasındadır. İşlemin sonucunda, eriyik halde, yüksek karbonlu metal elde edilir. Hareketli ızgara işleminde ise hammaddelerin boyutları önemsizdir. İnce taneli cevher, kömür ve eritkenden oluşan yük, filtreden geçirildikten sonra, 25 mm iriliğindeki topaklar halinde hareketli bir ızgaraya beslenir. Topaklar kurutulduktan, yakıldıktan ve karbonlandıktan sonra, yaklaşık 982°C’de kapalı bir ark fırınına boşaltılır ve belirli derecede eritilerek yüksek karbonlu döküm demiri elde edilir.
Dökümhanelerde demir, kupollarda ya da elektrik fırınlarında tekrar eritilerek dökme demir üretilir. Kupol ürünü olan gri demirin içerdiği karbon miktarı ayarlanabilir ve krom, nikel ya da magnezyum gibi çeşitli metaller katılarak, gerekli mekanik ve fiziksel özellikler elde edilir. Az sayıda ve çeşitli biçimlerde döküm yapılan küçük dökümhanelerde, tahta maçalar (kalıp modeli) kullanılır. Bunlar bir kutu içine yerleştirilir ve çevresi nemli kumla doldurularak kalıp hazırlanır. Sıvı demir kalıba, üst bölümde yer alan kapakçıklardan ya da deliklerden dökülür. Büyük çaplı üretim yapılan dökümhanelerde ise, aynı maçayla çok sayıda döküm yapılır ve işlemler otomatik olarak ve bilgisayar denetiminde yürütülür.
Metal ve alaşımları.
Dövme demir, yüzde 0,3’ten, çoğunlukla da yüzde 0,1’den daha az karbon ve yüzde 1 ya da yüzde 2 oranında mekanik halde karışmış cüruf içeren demir türüdür. Sünek ve kolayca işlenebilen ve kaynaklanabilen bir malzeme olan dövme demir, aynı zamanda yenime, darbelere ve metal yorulmasına karşı dayanıklıdır, ve bu özellikleriyle yaygın bir kullanım alanı bulur.
Dökme demir ise, yüzde 1,8-4,5 oranında karbon içeren demir alaşımlarını tanımlayan terimdir. Bu alaşımlar, genellikle doğrudan kullanım malzemesi ya da başka işlemlerin hammaddesi olarak belirli biçimlerde üretilir. Gri dökme demir, yüzde 2-4 karbon içeren demir karbon alaşımlarıdır; pik ve hurdadan ya da yalnız hurda demirden üretilir. Beyaz dökme demirin içerdiği karbon, sementit ile perlit karışımı halindedir. Doğrudan döküm halinde kullanılacağı uygulamalarda, beyaz dökme demire belirli oranlarda silisyum ve krom eklenir. Aşınmaya karşı direncinin artırılması için de, nikel ve kromla alaşımlanır. Beyaz dökme demir oldukça serttir ve hiçbir sıcaklıkta dövülgen değildir. Sünek dökme demirlerde ve küresel grafitli dökme demirlerde, grafitler (demir içinde çökelen karbonun heksagonal sistemdeki biçimi) küresel halde bulunur. Küresel grafitli yapı, seryum ya da magnezyum ekleyerek elde edilebilir. Bu tür dökme demirlerin dayanımları ve çarpma dirençleri oldukça yüksektir. Dövülgen dökme demir, beyaz dökme demirin uzun süreli tavlanması yoluyla elde edilir. Bu işlem sırasında, karbon giderme ya da grafitleme süreçleriyle, malzemenin yapısındaki sementitin bir bölümü ya da tümü yok edilir.
Demir alaşımları, ticari uygulama alanlarına bağlı olarak, magnetik alaşımlar, elektriğe dirençli alaşımlar, ısıya dirençli alaşım lar, yenime dirençli alaşımlar ve ısıl genleşme alaşımları olarak sınıflandırılır. Magnetik alaşımlar, magnetik özelliklerine göre yumuşak (ya da magnetikliği geçici) ve sert (ya da magnetikliği kalıcı) olarak iki grupta toplanır. Yumuşak alaşımlar, magnetikliği en kalıcı olan dökme demirden, en az kalıcı olan demir-nikei alaşımlarına doğru sıralanır. Bu alaşımlar, haberleşme ve elektrikli aygıtlarda kullanılır. Ayrıca, indüksiyon çekirdekleri olarak, telefonlarda ve yüksek frekanslı devrelerde Foucault akımı kayıplarını azaltmakta yararlanılır. Magnetik alan etkisi altında bile magnetikliğini yitirmeyen sert alaşımlar, sürekli magnetik alana gereksinim duyulan, ama elektromagnetik alanların oluşturulmasının pratik olmadığı uygulamalarda kullanılır. Sert demir alaşımları, dökme ya da dövme demirden yapılır ya da demir tozundan sinterleme yoluyla hazırlanır. Elektriğe dirençli demir alaşımları, ışınımla ısıtma aygıtlarında ısıtıcı olarak kullanılır. Bu tür alaşımların en yaygın kullanılanları, yüzde 60 nikel ve yüzde 16 krom, yüzde 38 nikel ve yüzde 19 krom, yüzde 5 alüminyum ve yüzde 1 kobalt içerenleridir.
Yüksek sıcaklık alaşımları, hepsi aynı oranda demir içermek üzere, demir ağırlıklı, kobalt ağırlıklı ya da nikel ağırlıklı olarak gruplandırılır. Bu malzemeler, yüksek sıcaklıklarda ve basınçlarda özgün yapılarını korurlar ve yüksek dayanımına ve ani çarpma direncine sahiptirler. Isıya dayanıklı alaşımlar genellikle, uçak motorlarının türbin kanatlarında ve egzoz kompresörlerinde kullanılır. Oksijenin yanı sıra sıvıların ve gazların yenimleyici etkilerine karşı dayanma özelliğine sahip olan demir alaşımlarına yenime dirençli alaşımlar denir. Yüzde 15 silisyum içeren demir alaşımları birçok alkali ve asite karşı dayanıklıdır ama hidroklorik asite de dirençli olabilmesi için alaşıma yüzde 4 molibden eklemek gerekir. Yenime dirençli birçok alaşım ısıya da dayanıklıdır. Isıl genleşme özelliği gösteren alaşımlar ise, çoğunlukla yüksek oranda nikel içerir. Bu tür alaşımlar, saatlerin ayar sarkaçlarının ve zembereklerinin yapımında ve duyarlı aygıtlarda kullanılır.
Bileşikleri.
Genellikle +2 ve +3 değerli olan demir, özel durumlarda +4 ve +6 değerli bileşikler de oluşturabilir. Demir II bileşikleri, donuk yeşil renkte Fe2+ iyonu ya da karmaşık iyonlar içerir. Demirin +3 değerli olduğu bileşiklerde ise, hidroliz derecesine bağlı olarak rengi sarıdan turuncuya ve kahverengiye doğru değişen Fe3+ iyonu ya da karmaşık iyonlar bulunur.
Oksijen ile demir üç bileşik oluşturur: demir II, oksit (FeO), demir III, Oksit (Fe203) ve her iki demir iyonunu da içeren Fe304. Yeşilimsiden siyaha doğru değişen çeşitli renklerde bulunan demir II oksit tozu, cam yapımında pigment (renkveren) olarak kullanılır. Doğada, vüstit minerali olarak bulunur, ayrıca demir II bileşiklerinin havasız ortamda ısıtılması ya da demir III oksit üzerinden hidrojen geçirilmesi yoluyla hazırlanabilir. Doğal halde, hematit minerali olarak bulunur. Havasız bir ortamda demir II bileşiklerinin ısıtılmasıyla ya da hidrojenin, demir III oksite etkimesiyle elde edilir. Doğada hematit minerali olarak bulunan demir III oksit, kırmızımsı kahverengiden siyaha doğru değişen çeşitli renklerde bulunan bir tozdur. Herhangi bir demir II bileşiğinin havada yakılması yoluyla da hazırlanabilir.
Demir III oksit, sarıdan, Venedik kırmızısı olarak bilinen kırmızıya doğru değişen renklerdeki pigmentler grubunun temel maddesidir. İnce öğütülmüş kırmızı toz halinde, değerli metallerin ve elmasların parlatılmasmda ve kozmetik yapımında kullanılır. Demir III oksit, çeşitli yapılarda ve bileşimlerde hidratlar oluşturur. Bunun en sık rastlanan örneği, havadaki nemin, karbondioksitin ve oksijenin metal demir üzerindeki birleşik etkisiyle oluşan demir pasıdır. Doğada magnetit minerali olarak bulunan Fe304, magnetik, siyah ya da kırmızı-sıyah renkli bir kristaldir. Kızgın demir üzerinden buhar geçirilmesi yoluyla da hazırlanabilir. Bazı bilgisayar belleklerinde ve teyp bantlarında kullanılan magnetik geçirgenliği ve elektrik özdi- renci yüksek ferritlerin hazırlanmasında bu oksitten yararlanılır. Pigment ve parlatıcı olarak da kullanılır.
Sülfürik asitin demire etkimesiyle, iki kükürt bileşiği oluşur; bunlar, genellikle yedi su molekülü içeren (demir II sülfat FeS047H20) ile (demir III sülfattır Fe2(SC>4)3]. Ticarette, yeşil vitriyol ya da zaç olarak bilinen hidratlı demir II sülfat, sülfürik asitle işlenmiş demir cevherleri kullanan sanayi işlemlerinde yan ürün olarak elde edilir. Öteki demir II bileşiklerinin üretiminde hammadde ve indirgeyici olarak, ayrıca mürekkep, gübre, böcek ilacı yapımında ve elektrikli kaplamacılıkta kullanılır. Demir III sülfat, sıcak demir II sülfat çözeltisine, bir yükseltgen (örn. nitrik asit ya da hidrojen peroksit) ile sülfürik asit eklenmesi yoluyla büyük miktarlarda üretilebilir. Demirli şapların ve öteki demir III bileşiklerinin üretiminda hammadde olarak, su arıtımında ve kirli suların temizlenmesinde pıhtılaştırıcı olarak, dokumaların boyanmasında ve basım işlemlerinde mordan (boyasaptar) olarak kullanılır.
Demir, klor ile birlikte, birçok sanayi işleminde önem taşıyan demir II klorür (FeCb) ve demir III klorür (FeCE) bileşiklerini oluşturur. Demir II klorür, kızgın demir üzerinden kuru hidrojen klorür gazı geçirilmesi yoluyla, sarı-yeşil renkli ve nem soğuran kristaller halinde elde edilir. Metal haldeki demirin hidroklorik asit içinde çözündürülmesi yöntemiyle hidratlı biçimde de (FeCİ2*4H20) hazırlanabilir. Boyarmadde sanayisinde, mordan ve indirgeyici olarak kullanılır. Demir III klorür genellikle, klorür iyonunun ya da nitrik asitin etkimesiyle, demir II klorürden üretilir. Gümüş, bakır ve bazı organik bileşiklerin klorlanmasında ve birçok başka demir III bileşiğinin yapımında hammadde olarak kullanılır. Altı siyanür molekülü içeren demir II siyanür karmaşık iyonuna ([Fe(CN)6]4~),F3 değerli bir demir çözeltisinin etkimesiyle, Prusya mavisi adı verilen, koyu mavi renkte bir çökelti elde edilir. Bu pigment, hafif kırmızımsı tondadır ve özellikle, boyalarda, minelerde ve lakelerde kullanılır.
Bazı demir bileşiklerinden tedavi amacıyla da yararlanılır. Demir II glikonat FeHnCE 2H2O ve demir III pirofosfat Fe4 (P207)-H20, kansızlık tedavisinde sık çullanılan bileşikler arasındadır. Pıhtılaştırıcı olarak etki yapan çeşitli demir III tuzları da yaralara uygulanır. Türkiye’nin başlıca demir yatakları Pontid ve Toros kuşaklarında yer alır. Pontid kuşağı demir yatakları, İçpontid Paleozoik (Birinci) Zamana (y. 570-225 milyon yıl önce) ait çökel örtüsünde oluşan Çamdağ demir yatağı ve Güney Pontid başkalaşım kuşağında yer alan demir yataklarıdır. Toros kuşağı demir yatakları, siderit ve magnetit içerir. Türkiye’nin en önemli demir yatakları Doğu Toros kuşağındadır. Bunlar, sıcak sularla taşman maddelerden oluşmuş, siderit içeren kütlesel yataklardır.
Doğu Toros kuşağında yer alan ve hem nitelik, hem de rezerv bakımından Türkiye’nin en önemli demir yatakları Divriği’de bulunur. Divriği yatakları, Doğu Toros kuşağı kireçtaşı platformu içine sokulan siyenitli korkayaçlardan kaynaklanan ve demirli çözeltiler içeren yüksek sıcaklıktaki gazlar ile çevredeki kireçtaşlarının etkileşime girmesi sonucunda oluşan magnetitleri ve hematitleri içerir. Divriği’nin Maltepe köyündeki Akdağ yatağı, yüzde 60 demir tenörlü, 428 bin ton; Dumluca yatağı, yüzde 55-60 tenörlü, 7,8 milyon ton; Demirdağ yatağı, yüzde 64 demir tenörlü, 1,5 milyon ton; Divriği yatağı, yüzde 54 demir tenörlü, 84 milyon ton ve yüzde 58 demir tönürlü 25 milyon ton rezerve sahiptir. Bu kuşakta yer alan öteki önemli demir yatağı olan Haşan Çelebi yatağı, yüzde 52 demir tenörlü ve 380 milyon ton rezervlidir. Hekimhan Deveci yatağında, cevher minerali siderit (FeCOs) oluşumları, sıcak suların içerdiği volkanik kökenli çözeltilerin ürünüdür. Karamağara, Karatepe ve Karaköçek çevresinde gözlenen cevher yatakları, yüzde 36,4 demir tenörlü, 110 milyon ton limonit rezervine sahiptir.
Güney Pontid volkanik kuşağında yer alan en önemli demir yatağı, volkanik patlamalardan kaynaklanan gazların ve çözeltilerin göl ortamında tüflerle birlikte çökelmesiyle oluşan Eymir (Havran) yatağıdır. Eymir yatağı, 1,9 milyon ton rezervli olan Ana Eymir ve 11,5 milyon ton rezervli olan Büyük Eymir olarak iki bölgeye ayrılır.
Anadolu kuşağında bulunan demir yatakları, Menderes masifinden uzanan yüzeydeki başkalaşım kayaçları ile Eğrigöz yöresindeki asitli derinlik kayaçları arasındadır. Çatlak yatağı yüzde 46,5 demir tenörlü, 7 milyon ton; Karaağıl yatağı yüzde 45-54 demir tenörlü, 2 milyon ton; Göncek yatağı yüzde 55 demir tenörlü, 1,4 milyon ton; Küreci yatağı yüzde 54 demir tenörlü 1,2 milyon ton rezerve sahiptir.
Türkiye’de 1990’da yalnızca Karabük, Ereğli ve İskenderun demir ve çelik işletmelerinde 481.248 ton pik ve 4.827.478 ton ham demir üretilmiştir. Aynı dönemde tuvenan olarak cevher üretimi ise 4.518.174 ton olarak gerçekleşmiştir. Dünya ve uluslar ölçeğinde, demir cevherlerinin çıkarımı, rezervi, metal arıtımı ve ticaretine ilişkin istatistiksel bilgiler için bak. madencilik (Dünya demir sanayisi).
Kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Baturalp; 2 Aralık 2016 19:57