Arama

Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali ve Tefsiri - Hucurat Suresi

Güncelleme: 19 Mart 2008 Gösterim: 10.086 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mart 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hucurat Suresi
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sınıfı: Medeni
Sponsorlu Bağlantılar
İsmin Anlamı: Hücreler
Sure numarası: 49
Ayet Sayısı: 18
Kelime Sayısı: 353
Harf Sayısı: 1493
Hucurat Suresi (Arapça: سورة الحجرات) Kur'an-ı Kerim'in 49. suresidir.
Mekke devrinin sonlarında nazil olmuştur. Sure 18 ayetten oluşur. Sure ismini 4. ayette geçen ve hücre kelimesinin çoğulu olan hucurat kelimesinden alır. Surede hücre kelimesi ile Mescid-i Nebevi’nin yanında peygamber ve ailesine ait odalar kastedilmektedir.
Hucurat Suresinde iyi huylar ve faziletli davranışlarla ilgili emirlerden kötü huylar ve çirkin davranışlarla ilgili yasaklardan Peygamber’e uyulması gereğinden, duyulan her şeye inanılmaması gerektiğinden, güvenilmeyen kişilerin getirdiği haberlerin mutlaka araştırılması gerektiğinden bir biriyle çatışan iki Müslüman topluluğun barıştırılması gereğinden, insanları aşağılamanın, onlara küçültücü lakaplar takmanın onların kusurlarını araştırmanın kötülüğünden, Allah’ın emirlerine en çok uyanların Allah katındaki üstünlüğünden Allah’ın her şeyi bildiğinden bahsedilir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mart 2008       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
49-el-HUCURÂT
besmele
Sponsorlu Bağlantılar
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali ve Tefsiri - Hucurat Suresi
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali ve Tefsiri - Hucurat Suresi
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali ve Tefsiri - Hucurat Suresi
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali ve Tefsiri - Hucurat Suresi
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali ve Tefsiri - Hucurat Suresi
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali ve Tefsiri - Hucurat Suresi
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali ve Tefsiri - Hucurat Suresi

Bu sûrede müminlere bazı görgü kuralları, Peygamber'e ve birbirlerine karşı nasıl davranacakları öğretilmektedir. Medine'de inmiştir. 18 (on sekiz) âyettir. Adını, dördüncü âyetteki "odalar" anlamına gelen "hucurât" kelimesinden alır.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Ey iman edenler! Allah'ın ve Resûlünün önüne geçmeyin. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
2. Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.
3. Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.
4. (Resûlüm!) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir.
5. Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
6. Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
7. Hem bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindirmiştir. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.
8. Bu, Allah'tan bir lütuf ve nimettir. Allah alîmdir, hakîmdir.
9. Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever.
10. Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.
11. Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir.
12. Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.
13. Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.
14. Bedevîler "İnandık" dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama "Boyun eğdik" deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
15. Müminler ancak Allah'a ve Resûlüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.
16. De ki: Siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da bilir, yerde olanları da. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
17. Onlar İslâm'a girdikleri için seni minnet altına sokuyorlar. De ki: Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Eğer doğru kimselerseniz bilesiniz ki, sizi imana erdirdiği için asıl Allah size lütufta bulunmuştur.
18. Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gizliliklerini bilir. Allah yaptıklarınızı görendir.


Benzer Konular

24 Haziran 2015 / Misafir Kur'an-ı Kerim
23 Kasım 2006 / Misafir Kur'an-ı Kerim
2 Ağustos 2006 / Misafir Kur'an-ı Kerim
1 Ocak 2007 / Misafir Kur'an-ı Kerim
15 Eylül 2008 / Misafir Kur'an-ı Kerim