Arama

Kur'an-ı Kerim'de Yer Alan Konular

Güncelleme: 15 Nisan 2016 Gösterim: 165.620 Cevap: 8
Gold - avatarı
Gold
Ziyaretçi
28 Ocak 2010       Mesaj #1
Gold - avatarı
Ziyaretçi
1. KURAN İSLAM DİNİNİN TEMEL KAYNAĞIDIR
Kuran; sözlükte okumak, toplamak, bir araya getirmek gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise Hz. Peygambere vahiy yoluyla indirilmiş, Fâtiha Suresi ile başlayıp Nâs Suresi ile biten son ilâhî kitaptır.
Sponsorlu Bağlantılar
Bu kitap’ta Allah, öğütlerini, emir ve yasaklarını peygamberi vasıtasıyla bizlere iletmiştir.
Kur’an-ı kerim İslâm dininin temel kaynağıdır. Bir konuyla ilgili olarak İslam dini açısından hüküm verilirken Kur’an başvurulacak olan ilk kaynaktır. Kur’an insanlara en doğru yolu gösteren ilâhî bir rehberdir. Kur’an’da Allah ile insan, insan ile insan ve insan ile evren arasındaki ilişkileri düzenleyen ilkeler yer alır. Kur’an iyilik yapanlar için müjdeleyici ve kötülük yapanlar için ise uyarıcıdır. Kuran’da bu durum şöyle açıklanır: “Şüphesiz ki bu Kur’an en doğru yola iletir; iyi davranışta bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.”
Kur’an’ın getirmiş olduğu esaslar, insanları hem dünyada ve hem de ahirette mutluluğa ulaştırmayı hedefler.Bu konu da Kur’an da şöyle buyurulur: “Ey insanlar! Size Rabbiniz’den bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için hidayet ve rahmet gelmiştir.”
Kur’an’ın hükümleri evrenseldir. Her zaman ve her yerde geçerlidir. Onun hükmü kıyamete kadar sürecektir.Kur’an’ın içeriğini ve özelliklerini belirleyen Yüce Allahtır. Bunun içindir ki Kur’an her devirde insanlığın ihtiyaçlarına cevap verecek ve insanlığı yüceltecek durumdadır.İnsanı yaratan Allahtır. Bunun içindir ki insanın ihtiyacının neler olduğunu da en iyi Allah bilir.

2.KUR’AN-I KERİM’İN TARİHİ
Kur’an ilk defa 610 yılı Ramazan ayında Hira mağarasında gelmeye başlamıştır.İlk gelen ayetler Alak Suresinin ilk beş ayetidir. Bundan sonra yaklaşık 23 yıl içersinde Kur’an bölüm bölüm gelmiştir.
Kur’an’ın bölüm bölüm indirilmesi onun anlaşılmasını ve uygulanmasını kolaylaştırmıştır. Bu durum eğitimin tedricilik ilkesine yöneliktir.Kur’an ayetleri indirilirken hem ezberleniyor ve hem de yazılıyordu. Sahabe inen ayetleri öğrenmek ve ezberlemek için büyük gayret gösteriyordu. Ayrıca namazda da Kur’an’dan belli bölümler okunması gerekiyordu.
Peygamberimiz inen her ayeti “vahiy kâtipleri” olarak bilinen kişilere yazdırmış ve kontrol etmiştir. Kur’an ayetleri başta kağıtlar olmak üzere, deri, beyaz yassı taş gibi çeşitli yazı malzemelerine yazılmıştır.
Cebrail, her yıl ramazan ayında o zamana kadar inen ayetleri peygamberimize okur, daha sonra da Peygamberimiz Cebrail’e okurdu. Bu uygulama Peygamberimizin vefatından önceki Ramazan ayında iki kez yapılmıştır.Bu şekilde Cebrail sure ve ayetlerin Kur’an’daki sıralarını Peygamberimize bildiriyordu.
Peygamberimizin sağlığında Kur’an yazıya aktarılmakla beraber kitap haline getirilmemişti. Çünkü vahiy devam ediyordu ve ayet ve surelerin yerleri indirildikten sonra belli oluyordu. Peygamberimiz’in sağlığında böyle bir şeye zaten ihtiyaç duyulmamıştı. Fakat Peygamberimizin vefatından sonra vahiy metinlerinin bir kitapta toplanması zarureti ortaya çıktı. Hz. Ebu Bekir’in halifeliği sırasında Yemame savaşında çok sayıda hafızın şehit olması bazı Müslümanları endişelendirmiş ve Hz. Ebu Bekir döneminde Kur’an metinleri bir kitapta toplanmıştır. Bu işi Zeyd bin Sabitin başkanlığında vahiy katiplerinden oluşan bir komisyon üstlendi. Kur’an’ın kitap haline getirilmiş haline Mushaf denildi.
Hz. Osman döneminde ise İslâm coğrafyası çok genişledi. Değişik yerlerde Kur’an’ın okunması konusunda lehçe farklılıkları ortaya çıktı. Hz Osman anlaşmazlıkların ortadan kalkması için bir komisyon oluşturdu.Bu komisyonun başkanlığını da Zeyd bin Sabit yapıyordu. Titiz bir çalışmanın sonunda Kur’an çoğaltıldı. Çoğaltılan Kur’an nüshaları Kûfe, Basra, Şam, Yemen, Bahreyn gibi çeşitli yerlere gönderildi. Bu nüshalardan biri de bugün İstanbul’da Topkapı Sarayı Müzesinde bulunmaktadır.
Hz. Osman’ın çoğalttırdığı Kur’an nüshalarında hareke ve nokta yok idi. Araplar için bu sorun değildi. Çünkü onlar harekesiz ve noktasız da Kur’an’ı anlıyorlardı. Fakat Arap olmayan milletler Müslüman olunca onlar Kur’an’ı harekesiz ve noktasız okuyamıyorlardı. Bunun üzerine Emeviler döneminde büyük dil bilgini Ebu’l-Esved tarafından Kur’an harekelenmiştir.

3.KUR’AN İLE İLGİLİ BAZI KAVRAMLAR

3.1. Kur’an’ın İç Düzeni ile ilgili kavramlar (Ayet, Sure, Cüz, Mushaf)
Ayet: Sözlükte , işaret, delil, mucize, ibret gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise Kur’an’ın surelerini oluşturan cümle ya da cümle gruplarına ayet denir. Ayetler çok nadir kelime ve harf olarak da görülürler. Hatta bir sayfadan oluşan ayetler de vardır. Kur’an’da 6666 ayet vardır. Ayetlerin sıralaması vahiy yoluyla bildirildiği kabul edilmektedir. Kur’an’ın ilk inen ayetleri Alak suresinin ilk beş ayetidir.
Sure: Sözlükte yüksek rütbe, mevki, şeref, binanın kısmı veya katları manasına gelir. Terim olarak ise Kur’an’ın değişik sayıda ayetlerden oluşan bölümlerine sure denir.Kur’an’da 114 sure vardır. Tevbe suresi hariç diğer sureler Besmele ile başlar. Kur’an’ın en kısa suresi 3 ayetten oluşan Kevser suresi; en uzun suresi de 286 ayetten oluşan Bakara Suresidir.Kur’an’ın ilk suresi Fâtiha ve son suresi ise Nâs suresidir. Kur’an’ın son 10 suresi kısa olduğundan namazda okunur. Bundan dolayı bu surelere namaz sureleri denilir.Mekke döneminde gelen ayet ve surelere Mekkî Sure yada Mekkî ayet denilir. Mekkî sureler daha çok inanç konularından bahseder. Hicretten sonra Medine’de gelenlere ise Medenî sure yada Medeni ayet denir. Medeni sureler daha çok ibadet, toplumsal ilişkiler gibi konulardan bahseder.
Cüz: Kur’an’ın her bir 20 sayfalık bölümüne cüz denir. Kur’an’da toplam 30 cüz vardır.
Mushaf: Peygamber Efendimiz döneminde dağınık halde bulunan Kur’an metinlerinin onun vefatından sonra iki kapak arasına toplanmış ve sayfalandırılmış anlamına getirilmiş haline Mushaf denir.

5.2. Kur’an’ın Okunması ile ilgili kavramlar(Tecvid, Mukabele, Hatim, Hafızlık)

Tecvid: güzelleştirmek, daha iyi bir hale getirmek anlamına gelir. Terim olarak ise Kur’an’ı güzel biçimde okumak için uyulması gereken kuralları içeren bir ilim dalıdır. Kur’an’ın güzel okunması Müslümanların geleneklerin de önemli bir yer tutar. Peygamberimiz: “Kur’an’ı seslerinizle güzelleştiriniz.” buyurmaktadır.
Mukabele: Kur’an’ın karşılıklı okunup takip edilmesidir. Kur’an’ın vahyedilmeye başlamasından sonraki her Ramazan ayında Peygamberimiz ve Cebrail o zamana kadar inen ayetleri karşılıklı olarak birbirlerine okuyorlardı. Bu durum 23 yıl sürmüştü. İşte Müslümanlar arasında yaygın olan ramazanda mukabele okuma geleneği, bir bakıma Peygamberimiz ile Cebrail arasındaki karşılıklı okuma örnek alınarak uygulanmıştır.
Hatim: Bir şeyi sona erdirmek anlamına gelmekte olup Kur’an’ı baştan sonuna kadar usulüne uygun okumaya hatim denmektedir.
Hafızlık: Kur’an’ın baştan sonuna kadar ezberlenmesine hafızlık, Kur’an’ı ezberleyen kişiye de hâfız denir. Peygamberimiz Kur’an öğrenimini tavsiye etmiş ve bu konu da “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” buyurmuştur.

5.3 Kur’an’ın anlaşılmasına Yönelik Kavramlar (Meâl, Tefsir)
Meal: Meâl bir şeyin amacı ve varacağı yer olup terim olarak Kur’an ayetlerinin anlamını aslıyla aynı değil, fakat aslına yakın olarak ifade etmektir. Kur’an-ı Kerim’in aslıyla aynısını başka bir dile bütün dilsel özellikleriyle çevirmeye tercüme denir ki, Kur’an’ın tercümesi mümkün değildir. Bu yüzden Kur’an tercümesi çalışmalarına meâl denir.
Tefsir: Bir manayı açığa çıkarma, bir şeyi yorumlamak demek olup terim olarak ise; Kur’an’ın sahasında uzman kişilerce (Müfessir) açıklanması ve yorumlanmasıdır. Bu yorumlama işi ilâhi vahyin insan tarafından anlaşılması için kaçınılmaz bir sonuçtur. Hayat devam ettiği sürece de yorumlama işi devam edecektir. Çünkü Kur’an insanın ulaşabileceği en ileri boyutlardan haber vermekte ve kıyamete kadar insanlığın ihtiyacını karşılayacak bir kitaptır. Tefsir işiyle ilgilenen uzmanlara ise Müfessir denir.

4.KURAN-I KERİM’İN BELLİ BAŞLI KONULARI

4.1.İnanç
İnanç esasları ile ilgili ayetler Kur’an’da önemli bir yer tutmaktadır.Çünkü iman dinin temelini oluşturmaktadır.İnan esasları 6 ana başlıkta toplanabilir. Bunlar:
1. Allah’a inanmak ,
2. meleklere inanmak,
3. Peygamberlere inanmak,
4.Kitaplara inanmak,
5. Kaza ve Kadere inanmak
6. Ahirete inanmaktır.
İman’ı tarif edecek olursak Hz. Muhammed’in Allah’tan getirdiği her şeyi gönülden kabullenmek ve tasdik etmek olarak tarif edebiliriz. Dolayısı ile iman dediğimiz zaman Allah ve Peygamber kavramları karşımıza çıkar. Bu ise bakıma Kelime-i Şehadette belirtilmiştir. Kelime-i Şehâdet ise “Eşhedü en lâilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Rasûlüh” (Anlamı:Ben şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve ben şahitlik ederim ki, Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir.) diye ifade edilir.

4.2. İbadet
İbadet Allah’a yaklaşmak ve onun rızasını kazanmak için yapılan şeylerdir. Yüce Allah ile kullar arasındaki ilişki ibadetler ile kurulur. Başlıca ibadetler ise namaz, oruç, hac ve zekat olarak ifade edilebilir.

4.3. Ahlâk
Ahlâk, insanın inanç ve ibadet yoluyla, Allah ile kurduğu ilişkinin her türlü tutum ve davranışına yansımasıdır. Ahlâkın diğer bir boyutu da Allah’a olan bağlılığının samimiyet derecesini gösterir. Allah’a inanan ve ibadet eden bir müslümanın davranışları da bu yönde şekillenir.Müslüman, bu anlamda yardımsever, sorumluluk sahibi, kötülüklerden sakınan, insanlarla ilişkilerinde adaleti gözeten, kin, nefret, düşmanlık gibi kötü duygu ve düşüncelerden uzak duran kimsedir. Dinimiz ahlâka büyük önem vermiştir. Kur’an Peygamberimizin bizim için bir ahlak örneği olduğunu şöyle bildirmiştir. “Andolsun ki, Rasûlullâh, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir. Peygamberimiz de “İslâm güzel ahlaktır.” diyerek ahlâkın dindeki önemine dikkat çekmiştir. Kaynakwh:

5. KÜLTÜRÜMÜZDE KUR’AN’IN YERİ VE ÖNEMİ

Kur’an’ın kültürümüz içersinde önemli bir yeri vardır. Kur’an bireysel ve toplumsal hayatımızda önemli bir yer tutar. Kültürümüzün önemli öğelerinden dil, sanat ve edebiyatımızda Kur’an’ın getirdiği değerlere çokça rastlanır. Dilimize Kur’an’dan pek çok kavram yerleşmiştir. Allah, Rab, Mevlâ, tövbe, melek, hak, ibadet dua gibi kavramlar bunlardan sadece bazılarıdır.
Toplumda Kur’an’da geçen güzel adların çocuklara isim olarak verildiğini görürüz. Yasin, Tâhâ, Nur, Yunus, Yusuf, Lokman, İbrahim, Meryem bunlara örnektir.Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş Veli gibi edebiyatçılarımız eserlerinde Kur’an’da yer alan motiflere çokça yer vermişlerdir.
“Canım bende oldukça Kur’an’ın kuluyum,
Seçilmiş Muhammed’in yolunun toprağıyım,
Birisi sözlerimden bundan başka söz naklederse,
O nakledenden de bezmişim ben, bu sözlerden de bezmişim.” dizelerinde Mevlana Kur’an’ı ne kadar önemsediğini göstermiştir.
Örf ve adetlerimizde de Kur’an’ın etkisini görürüz. Hastalara, yoksullara, yetimlere, yolda kalmışlara yardım etmek, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, ana-babaya hürmet Kur’an’ın öğütlerindendir.
Cami, ev, iş yeri gibi pek çok mekanda Kur’an’ın çeşitli ayetleri duvarları süslemektedir. Kaynakwh:
Kur’an’ın çeşitli makamlarda okunması da kültürümüzde önemli bir yer tutar. Düğün, cenaze, mevlit ve sünnet gibi törenlerimizde güzel sesli kimseler tarafından Kur’an okunur.
Ek olarakta geçmişte yaşamış olan kişilerin kıssası bulunur.
Son düzenleyen Safi; 15 Nisan 2016 21:53
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Mart 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KURAN-I KERİM'İN İÇİNDEKİ KONULAR

1-İMAN KONULARI: İman'ın 6 şartı Örn: tevhid inancı, peygamberlere iman, kadere iman v.b.
Sponsorlu Bağlantılar

2-İBADET KONULAR: İslam’ın şartları Örn: namaz kılmak, oruç tutmak v.b.

3-EMİR VE YASAKLAR: Allah'ın insanlara söylediği yapmaları ve yapmamaları gereken İlahi kurallar Örn: Adam öldürmemek, Hırsızlık yapmamak

4-AHLAK KONULARI: Allah'ın yarattığı canlılara iyi davranmak, zarar vermemek Örn:cömertlik, doğruluk, iftira atmamak, hayvanları ve doğayı korumak v.b.

5-TARİHİ KONULAR: Geçmişte yaşamış milletlerin, peygamberlere inanıp inanmama sebepleri
ve başlarına gelen ibret verici gerçek ve yaşanmış tarihi hikayeler Örn:Nuh tufanı,Musa,Yusuf kıssası v.b.

6-BİLİMSEL KONULAR: Tabiatın ve insanların yaratılışlarını ve özelliklerini anlatan bilimsel ipuçları veren ayetler Örn ; Dünyanın dönüşü ve yuvarlak oluşu, 7 kat gök insanların biyolojik oluşumu, evrenin genişlemesi, dağların direk oluşu v.b.,

7-DUA:Allah'ın yüceliğini ortaya koyarak O'na nasıl yalvaracağımızı, nasıl yardım isteyeceğimizi belirten ayetler Örn: Fatiha, Ayetel-kürsi, Nas, Felak sureleri

8-CENNET VE CEHENNEM: Ahirette nasıl yaşanacağını, kimlerin ölümden sonra nereye gideceğini belirten ayetler. Örn: cennette Tuba ağacı, nimetler, cehennemde azap v.b.



Son düzenleyen Safi; 15 Nisan 2016 21:53
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
19 Nisan 2010       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kur'an-ı Kerim’in Belli Başlı Konuları

Kur'an-ı Kerim temel olarak şu konuları ele alır:

1. İnanç
İnanç esasları ile ilgili ayetler Kur’an’da önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü iman dinin temelini oluşturmaktadır. İnan esasları 6 ana başlıkta toplanabilir. Bunlar:
  • Allah’a inanmak
  • Meleklere inanmak
  • Peygamberlere inanmak
  • Kitaplara inanmak
  • Kaza ve Kadere inanmak
  • Ahirete inanmak
İman’ı tarif edecek olursak Hz. Muhammed’in Allah’tan getirdiği her şeyi gönülden kabullenmek ve tasdik etmek olarak tarif edebiliriz. Dolayısı ile iman dediğimiz zaman Allah ve Peygamber kavramları karşımıza çıkar. Bu ise Kelime-i Şehadet2te belirtilmiştir. Kelime-i Şehâdet ise
“Eşhedü en lâilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Rasûlüh”
(Anlamı: Ben şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve ben şahitlik ederim ki, Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir.)
diye ifade edilir.

2. İbadet
İbadet Allah’a yaklaşmak ve onun rızasını kazanmak için yapılan şeylerdir. Yüce Allah ile kullar arasındaki ilişki ibadetler ile kurulur. Başlıca ibadetler ise namaz, oruç, hac ve zekat olarak ifade edilebilir.

3. Ahlâk
Ahlâk, insanın inanç ve ibadet yoluyla, Allah ile kurduğu ilişkinin her türlü tutum ve davranışına yansımasıdır. Ahlâkın diğer bir boyutu da Allah’a olan bağlılığının samimiyet derecesini gösterir. Allah’a inanan ve ibadet eden bir müslümanın davranışları da bu yönde şekillenir. Müslüman, bu anlamda yardımsever, sorumluluk sahibi, kötülüklerden sakınan, insanlarla ilişkilerinde adaleti gözeten, kin, nefret, düşmanlık gibi kötü duygu ve düşüncelerden uzak duran kimsedir. Dinimiz ahlâka büyük önem vermiştir. Kur’an Peygamberimizin bizim için bir ahlak örneği olduğunu şöyle bildirmiştir:
“Andolsun ki, Rasûlullâh, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.
Peygamberimiz de “İslâm güzel ahlaktır.” diyerek ahlâkın dindeki önemine dikkat çekmiştir.

Kur'ân-ı Kerîm ayrıca başlıca şu konuları kapsar:


1. İtikad
Başta Allah'a iman olmak üzere peygamberlere, meleklere, ki­taplara, kazâ ve kadere, âhirete ait önemli konular ve inançla ilgili çeşitli meseleler, Kur'an'ın kapsadığı konuların başında gelir.


2. İbadetler
Kur'an'da müslümanların yapmakla yükümlü bulundukları namaz, oruç, hac, zekât vb. ibadetlere dair âyetler vardır.


3. Muâmelât
Kur'an bir toplum un devamını sağlayan ve toplum fertleri­nin aralarındaki ilişkileri düzenleyen birtakım hükümleri kapsar. Kur'an'da alışveriş, emanet, bağış, vasiyet, miras, aile hayatı, nikâh ve boşanma gibi kişiyi ve toplumu ilgilendiren konulara dair açıklamalar ve hükümler vardır.


4. Ukubat
İslâm toplumunun mutluluğa erişebilmesi, bu toplum fertleri­nin, İslâm'ın koyduğu kurallara aynen uymasıyla mümkün olur. Toplumun düzenini bozan, insan haklarını ve yasakları çiğneyen kimseler cezayı hak edecekleri için Kur'an bunlarla ilgili hükümleri de kapsamaktadır.


5. Ahlâk
Kur'an, kişilerin dünya ve âhiret mutluluğunun sağlamasına yardımcı olmak üzere, ana babaya hürmet, insanlarla iyi geçinme, iyiliği emretme, kötülükten sakındırma, adalet, doğruluk, alçak gönüllülük, mer­hamet, sevgi... gibi ahlâkî hükümleri de kapsamına almaktadır.


6. Nasihat ve Tavsiyeler
İnsanlara emir ve yasaklar konusunda duyarlı olmalarını, nefislerine esir düşmemelerini, dünyayı âhirete tercih etmemele­rini, dünyada imtihana çekildiklerini hatırlatan, çeşitli tehlikelerden koruyan nasihat ve tavsiyeler de Kur'an'ın içerdiği konular arasındadır.


7. Va‘d ve Vaîd
Allah'ın emirlerine boyun eğip yasaklarından kaçınan­ların cennetle mükâfatlandırılacaklarına, buyruklarını terkedip yasaklarını çiğneyenlerin cehennemle cezalandırılacaklarına dair Kur'an'da pek çok âyet bulunmaktadır.


8. İlmî Gerçekler
Kur'an, insanlığa gerekli olan ilmî gerçeklerin ve tabiat kanunlarının ilham kaynağını teşkil eden âyetleri de kapsamaktadır. Kur'an, bu ilmî gerçeklerden bir pozitif bilim kitabı gibi bahsetmek yerine insanları, âlemin yaratıcısının kudret ve büyüklüğünü düşünmeye, Allah'ın nimetlerini anarak O'nu yüceltmeye teşvik eder.


9. Kıssalar
Kur'ân-ı Kerîm önceki ümmetlerle, peygamberlerin hayatın­dan da söz eder. Ancak bunları bir tarih kitabı gibi değil, insanların ibret alacakları bir üslûp ile anlatır.


10. Dualar
İnsan yapacağı işlerde sürekli Allah'ın yardımına muhtaç ol­duğu için Kur'an'da çeşitli dualar da yer almıştır.



- Alıntıdır -

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
19 Ocak 2011       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kur'ân Bilgisi
(Küçük bir araştırma, Araştıran: E.Yolcu)

Âlemlere Rahmet olarak Allah (c.c.) tarafından seçilen Peygamberimiz (S.A.V.)'e vahiy edilen en son İlahî Kitap Kur'ân-ı Kerim en çok hangi konulardan, kavramlardan ve sözcüklerden bahsediyor?
Bu yapmış olduğum küçük araştırmayı sizleri sunmak istiyorum.
Bu araştırmayı neden yaptım?
Temel hedefim hayat nizamimiz olan Kur'an-ı Kerimi daha iyi anlamaya teşvik etmek ve mesajlarını hayatımıza aksettirmeye çalışmaktır. Müslümanlar olarak kitabımızı çok iyi bilmemiz gerekiyor. Allah (c.c) bizlerden neler istiyor? Bizlere ibret almamız için neler anlatıyor? Geçmiş kavimlerin başına gelenlerin bizim de başımıza gelmemesi için Allah (c.c.) bizlere hangi öğütleri veriyor? İşte bu soruların hepsine Kur'an-ı Kerim'den cevaplar bulabiliriz.

"Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım."
(Zarriyat Suresi, 56)
Allah bütün insanları bu dünya hayatında O'na kulluk etsinler diye yaratmıştır. Kulluk etmek isteyenler için de bir rehber olarak Kuran'ı indirmiştir:
"(Bu Kuran,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünseler ve temiz akı sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır." (Sad Suresi, 29)
Kuran yalnızca haramları ve helalleri kapsayan bir kitap değildir. İçinde güzel ahlakı, çeşitli insan karakterlerini, meydana gelebilecek tüm olay ve durumları, dünya ve ahiret hayatı ile ilgili bilgileri, Allah korkusu ve sevgisini, Allah rızasını nasıl kazanılacağını, kısacası Yaratan'ın yarattığına gönderdiği, gerekli olan tüm bilgiyi anlatan ve kıyamete kadar geçerli bir kitaptır.
Kuran’ı tanımayanlar ve önyargıyla bakanlar onun sadece geçmiş dönemler için geçerli olduğunu ve pratikte hiç bir geçerliliği olmadığını zannederler. Oysa Kuran bazılarının sandığı gibi sadece 1400 sene önceki olaylardan bahseden bir kitap değil, her dönemde karşılaşılan olayları ve bunun yanında dünya hayatini sona erdiren kıyamet gününü, ahireti öğreten bir kılavuzdur.
Kur’an’ın, insanların hayatındaki önemini ve gerekliliğini fark eden Müslümanın Allah'a gereği gibi kulluk etmesi ve bütün hayatını Kuran'a göre yaşaması için çok iyi bir Kuran bilgisine sahip olması gerekir.
Araştırmada bir Kur'an-ı Kerim meali kullanılarak içindeki fihristteki konular, kavramlar ve sözcükler ayet sayısına göre sıralandı. Böylelikle Allah (c.c.)'ın en çok hangi konulardan Kur’an'da bahsettiğini görebilir ve konuların ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz.


Sıra - Konular ve kavramlar - Ayet sayısı
  1. Kâfirler - 998
  2. Müşrikler ve Allah'a Sirk Kosanlar - 980
  3. Tebliğ ve irşat örnekleri - 565
  4. Hz. Musa (A.S.) - 532
  5. Kur'ân-ı Kerim - 521
  6. Hesap ve Hesap Gününün Dehşeti - 510
  7. Ahirete iman - 487
  8. Allah’ın sıfatları - 438
  9. Allah’ın kudreti - 307
  10. Cennet - 306
  11. Akıl ve tefekkür - 258
  12. Münafıklar - 256
  13. Milletlerin yok oluş sebepleri - 252
  14. Müminler - 237
  15. Cehennem - 232
  16. Hz. Muhammed (S.A.V)'in hakka daveti ve mücadelesi - 211
  17. Hz. İbrahim (A.S.) ve kavmi - 202
  18. Firavun - 198
  19. Allah’ın isimleri - 195
  20. Allah’ın azabı - 181
  21. Allah’ın birliği - 180
  22. Peygamberlere iman - 180
  23. Öldükten sonra dirilmek - 177
  24. İnsanın yaratılışı - 177
  25. Tebliğ ve irşat - 168
  26. İsrailoğulları - 157
  27. Yahudiler ve Yahudilik - 153
  28. Takva - 152
  29. Allah’ın Melekleri - 147
  30. Peygamberler ve Resuller - 141
  31. Şeytan (İblis) - 141
  32. İman - 140
  33. Putlar ve putlara tapanlar - 139
  34. Allah’ın rahmeti - 138
  35. Kıyamet - 137
  36. Namaz - 136
  37. Yaratılış - yaratıcı ve yok edici güç - 133
  38. Hz. Nuh (A.S.) ve kavmi - 131
  39. Allah’ın nimetleri - 126
  40. Hz. Muhammed (S.A.V)'in şahsiyeti - 121
  41. Allah’ın lütfu 120
  42. Büyü ve büyücüler - 118
  43. Hayvanlar - 117
  44. Erkekler ve hakları - 117
  45. Meleklere iman - 114
  46. Akrabalar - 108
  47. Cennetlikler - 108
  48. Cennetteki nimetler - 107
  49. Hz. Muhammed (S.A.V)'in peygamberliğini teyidi - 101
  50. Allah yolunda cihat - 99
  51. Allah'a İman 99
  52. İnfak - 98
  53. Gök ve gök olayları - 96
  54. Ölüm - 94
  55. Kadınlar - 92
  56. Ehl-i Kitab - 92
  57. Cihat - 91
  58. Hz. İsa (A.S.) - 90
  59. Fakirlik ve fakirler - 84
  60. Dünyayı istemek - 84
  61. Zekât - 84
  62. Hz. Lût (A.S.) ve kavmi - 83
  63. Hz. Muhammed (S.A.V)'in peygamberliği - 83
  64. Mahşer 81
  65. Sağ ve sol - 80
  66. Hak ve batıl - 79
  67. Hz. Sâlih (A.S.) ve Semud Kavmi - 78
  68. Hz. Hûd (A.S.) ve Âd Kavmi - 77
  69. İbadet - 76
  70. Hz. Muhammed (S.A.V)'in bazı san ve hususiyetleri 75
  71. Tevbe - 75
  72. Hidayet -75
  73. Salih Ameller - 72
  74. Çocuklar - 72
  75. Dost ve dostluk - 72
  76. Fetih - 70
  77. Gökler - 70
  78. Cin - 69
  79. Mal - 68
  80. İtaat - 67
  81. Nankörlük - 66
  82. Zulüm - 66
  83. Cehennem azabı ve özellikleri - 66
  84. Cehennemlikler - 65
  85. Âdem (A.S) ve Hz. Havva - 65
  86. Hz. Süleyman (A.S.) - 64
  87. Hayır ve iyilik - 63
  88. Sabır - 63
  89. Meleklerin büyükleri - 62
  90. Tevrat - 62
  91. Zenginlik ve Zenginler - 61
  92. Hıristiyanlar ve Hıristiyanlık - 61
  93. Kitap ehli - 60
  94. Silaha (cihada) davet - 60
  95. Allah’ın hükmü - 59
  96. Yer (Arz) - 59
  97. Allah'tan korkmak - 57
  98. İlim - 56
  99. Hayat - 54
  100. Harpte (Savaşta) bozguncular - 54
  101. Hz. Muhammed (S.A.V)'in elçiliği - 53
  102. Hak - Batıl mücadelesi - 53
  103. Cimrilik - 53
  104. Kibir - 53
  105. Hz. Muhammed (S.A.V) - 52
  106. Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih etmek - 52
  107. Allah’ın öldürmesi - 52
  108. Tevhit - 52
  109. Bitki ve meyveler - 51
  110. Mekke - 51
  111. Günah - 51
  112. Kadere iman ve kaza - 51
  113. Sadaka ve bağış 51
  114. Fitne ve fesat - 50
  115. Kesb ve ihtiyar - 50
  116. Zafer - 50
  117. Savaştan geri Kalmak - 48
  118. Sorumluluk - 47
  119. Mülk - 46
  120. Vahiy - 46
  121. İslâm - 46
  122. Yağmur - 45
  123. Mi'rac - 45
  124. İrade - 44
  125. Tevekkül - 44
  126. Yer ve yer olayları - 43
  127. Allah’ın diriltmesi - 43
  128. Allah’ın Vaadi - 43
  129. Din - 43
  130. Hz. Hârûn (A.S.) - 43
  131. Hamd - 42
  132. Sirk - 42
  133. Dua - 42
  134. Rızık - 39
  135. İhsan - 38
  136. Lânetlemek - 38
  137. Harpte (savaşta) hizmet - 38
  138. Gece ve Gündüz - 36
  139. Evlenme - 36
  140. Ümmet - 35

Kaynaklar:

* Kur'ân-ı Kerim Meâli (Türkçe anlamı), Çağrı yayınları, 1992
* Kur'ân Bilgisi, Cavit Yalçın , Vural Yayıncılık, 1995
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kuran veya Kuran-ı Kerîm, İslam aleminde İslam peygamberi Muhammed'e, yine İslam Tanrı'sı olan Allah tarafından İslam'ın 4 büyük meleğinden Cebrail aracılığıyla vahiyler şeklinde gönderildiği kabul edilen kutsal kitap. İlk kez 7. yüzyılda kitap haline getirilmiştir. Kuran ayrıca Furkan, Kelamullah, Kitabullah, Beyza gibi isimlerle de anılır. Fatiha Sûresi ile başlayıp, Nas Sûresi ile sona erer. Okunuşunun kutsal olduğuna inanılarak, ilave işaretlemeler ve özel okunuşu tecvid ile birlikte nesilden nesile aktarılmıştır.

1 Adı
1.1 Kökenbilim
1.2 "Kuran" kelimesinin Kuran'da kullanılması
2 Tarihi
2.1 Mekke dönemi
2.2 Medine dönemi
2.3 Kuran'ın toplanması
2.4 Ebubekir dönemi ve İmam Mushaf
2.5 Ömer ve Osman dönemleri
3 Kuran'ın düzeni
3.1 Cüz, sûre, âyet, vahiy
3.2 Surelerin kronolojik sırası
4 Okunması
4.1 Hafız
4.2 Nakledilmesi
4.3 Kuran'ın abdestli okunması meselesi
4.3.1 Elmalılı Hamdi Yazır çevirisinde
4.3.2 Edip Yüksel çevirisinde
5 Üzerine tartışmalar
5.1 Kuran'ın bir insan tarafından yazılmış veya alıntılanmış olabileceği iddiaları
5.2 Mukattaa
5.3 Farklı Kuran versiyonları iddiası
5.4 Ebced hesabıyla getirilen nümerolojik iddialar
5.4.1 Örnekler
5.4.2 Simetrik kilit
6 Kaynakça
6.1 Dipnotlar
7 Dış bağlantılar

Adı Kökenbilim
Abbasiler Dönemi'nden kalma bir Kuran sayfası. Sayfada Hac suresinden bazı ayetler yer almaktadır; 9 ila 10. yüzyıl civarları.Kuran sözcüğü Arapça'da QRE (qare'e/kare'e) (okudu) sözcüğünün sülasi (üç harfli kelime kökü sistemine göre) mastarıdır. "Okumak", "okunan" "okuyuş" "okuma" anlamlarını ifade eder. Kerîm, "soylu, asil" ve "eli açık, cömert" anlamlarına gelen Arapça kökenli bir kelimedir .

İslam'a göre Allah Kuran'ı ikinci bir isim olarak “Kitap”, olarak adlandırmak suretiyle, daha en baştan itibaren, bu metnin yazılı hale getirilmesinin önemine işaret etmiştir

"Kuran" kelimesinin Kuran'da kullanılmasıİslâm'ın kutsal kitabının özel adı olan Kuran kelimesi, 58 âyette geçer. Ayrıca "kur'an" "okunan,okuyuş, okuma" "ekli, katlı,derli" anlamında özel ad olmayarak 12 ayette ( Yusuf Suresi 12/2, Rad Suresi 13/31, İsra Suresi 17/106, Taha Suresi 20/113, Zümer Suresi 39/28, Fussilet Suresi 41/3,44; Şura Suresi 42/7, Zuhruf Suresi 43/3, Cin Suresi 72/1, Kıyame Suresi 75/17,18) geçer.

"Biz onu okuyup akletmeniz için anlaşılır-sade-arı bir okuyuşla/okunuşla indirdik" (Yusuf Suresi, 12/2).

"Kuranı okuyacağında/okuduğunda kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığın (Euzü billahi mineşşeytan ir racim) de" (Nahl Suresi, 16/98).

"Kuran okunduğunda/okununca onu işitin de durup düşünün ki merhamet olunasınız" (A'râf Suresi, 7/204).

"Bu Kuran, insanlara yolu gösterir, o değişmez yoldur, unat-düzgün çalışan-iş yapan inananları onlar için olan kerim bir ecir ile müjdeler." (İsrâ Suresi, 17/9).

"Kuran'dan indirir/indiriyor/indirecek olduklarımız, inananlara şifa ve rahmettir..." (İsrâ Suresi, 17/82).

Birçok âyette "el-Kitâb" kelimesinin Kuran-ı Kerîm anlamında kullanıldığı görülür:

"Elif. Lâm. Mîm. İşbu içinde kuşku olmayan Kitap'tır müttakiler (Allah'tan korkan başkasından korkmayanlar) için bir yol göstericidir" (Bakara, 2/1,2).

Bundan başka çeşitli âyetlerde Kuran için başka isimler de kullanılmıştır: el-Furkân (Furkân Suresi, 25/1), ez-Zikr (Hicr Suresi, 15/9), en-Nûr (Nisâ Suresi, 4/174), er-Rûh (Şûrâ Suresi, 42/52) vb. gibi.

Tarihi Mekke dönemiKuran yaklaşık 23 yılda parça parça tamamlanmıştır. 13 yıl kadar süren Mekke döneminde indiğine inanılan âyet ve sûreler daha çok İslâm inanç ve ahlâkı ile ilgili konuları kapsar; Allah'ın birliğine, meleklere, peygambere, kitaplara ve 'Ahiret günü'ne iman gibi. Müslümanlar tarafından Âdem'den beri geldiğine inanılan tevhid inancı işlenir. Allah ile eşit güçte bir varlığın olduğu görüşü bu bölümde reddedilir.

Mekke döneminde Kuran'ın, Âdem'den itibaren devam eden vahiy zincirinin aynısı olduğu yer alır: "(Allah) dînde, onunla Nuh'a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye İbrâhîm'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeyi Sana da vahyederek, size de şeriat kıldı." (Şura, 42/13)

Medine dönemiMedine'de inen âyet ve sûrelerde daha çok hukuk kuralları yer almıştır. Aile ve devletin tanzimi, insanların birbiriyle veya devletle olan ilişkileri, anlaşmalar, barış ve savaş durumları bu âyetlerde açıklanır. M.S. 622 tarihinden itibaren bu hükümleri uygulamak için yeterli güce sahip bir İslâm Devleti, Muhammed yönetiminde, Medine'de oluşmuştu.

İslam inanışına göre Allah hafiften ağıra doğru hükümler göndermiş, Muhammed ve ashabı bunları geciktirmeksizin uygulamaya geçirmiştir. Kuran dilini bilmeleri, namazlarda, mescid içinde ve dışında okunan sûre ve ayetleri anlamalarını kolaylaştırmıştır. İslam inanışında bu devrin özelliği; iyi ve yararlı olanın alınması, kötü ve zararlı olanın kaldırılmasıdır. Yükümlülükler birden ayrıntılarıyla gelmemiş, zamanla tamamlanmıştır.

Kuran ayetleri Müslüman toplumunda yaşanan olaylar üzerine gelmiştir. Ayetlerin ihtiyaç sırasında geldiğine ve toplumda gerekli etkiyi gösterdiğine inanılır. Bu yüzden, ayetlerin iniş sebepleri Kuran tefsirlerinde önemli bir yer tutar.

Kuran'ın toplanması
12. yüzyıldan kalma bir Endülüs Kuran'ıMuhammed'in vahiy katipleri vardı.Bunların görevi Kuranı yazarak kayıt altına alınmasını sağlamaktı. Muhammed Kuranın bölümlerini okuyarak yazdırır, sonrada okutarak doğruluğunu kontrol ederdi.

İslam'a göre Kuran, Muhammed'in devrinde bizzat vahiy meleği ve nebinin birbirlerine karşılıklı okumaları ve sahabilerin ezberlemesiyle korunmuştur. Ancak Muhammed'in sağlığı müddetince devam eden vahyin bütün bir kitapta toplanmasına imkân yoktu. [kaynak belirtilmeli] Çünkü vahyin Muhammed'in ölümüne kadar devam ettiği bilinmektedir. Muhammed'in ölümünden iki gün öncesine kadar devam eden vahiy onun ölümüyle son buldu. Böylece Kuran inen son âyetle tamamlanmış oldu.

Kuran sureleri bazen bir bütün olarak bazen de bölümler halinde geldi. Bazı sûreleri Mekke'de gelmesi dolayısıyla "Mekkî", bazıları Medine'de indirildiklerinden "Medenî" diye nitelendirilmiştir.

Ebubekir dönemi ve İmam MushafMuhammed'in ölümünü takip eden Yemâme savaşlarında 70 kadar hafızın ölmesi müslümanları telâşa düşürmüştü. Ashabdan Ömer de hafızların toplanması için dönemin halifesi Ebu Bekir'e başvurarak konunun görüşülmesini istemişti. Bunun üzerine Ebu Bekir, Zeyd bin Sâbit başkanlığında toplanan Abdullah bin Zübeyr, Sa'd bin Ebi Vakkas, Abdurrahman bin Haris bin Hişam'ın da bulunduğu büyük bir komisyon tarafından Kuran sahifeleri bir araya getirildiği iddia edilir.

Birinci halife Ebubekir zamanında hafız ve vahiy başkatibi olan Zeyd bin Sâbit, elinde yazılı Kuran metni olan herkesin bu metinleri getirmesini ve getirirken de ellerindeki metinlerin bizzat Muhammed'den duyduklarına dair iki güvenilir şahid gösterilmesi istendi. Osman toplanan bu kurula "Zeyd ile imlada anlaşamazsanız, Kureyş'e göre yazın" emrini verdi. Zeyd bin Sâbitin katkılarıyla ortaya koyduğu bu aslî nüshaya "İmam Mushaf" adı verilmiştir. Abdullah bin Mesûd'un teklifiyle iki kapak arasında "İmam Mushaf" üzerinde yapılan danışma ve görüşmeler sonucunda bunun üzerinde her hangi bir noksanlık görülmemiş ve güvenirliği konusunda ittifak sağlanmıştır. Böylece Kuran her hangi bir tahrifata uğramadan "Mushaf" haline getirilerek aynı mushaftan çoğaltılan mushafların ana kaynağını teşkil etmiştir.

Mushaf

Kuran'ın bugünkü haliyle kitap halinde toplanılmış şekline "Mushaf" denir. Mushaf, "sayfalar haline getirilmiş" ya da "iki kapak arasındaki sayfalar" anlamına gelir[6] ve S-H-F (sahife) kökünden gelir.

Kuran Peygamberinin ölümü ile tamamlandığından kendisi hayatta iken toplanmamış, mushaflaştırılıncaya kadar tevatür yolu ile özellikle ezberlenerek muhafaza edilmiştir. Kuran ayetleri ilk zamanlar vahiy kâtipleri tarafından papirüs, deri ve kemik üzerine yazılarak saklanırdı. Kurra denen ezbere Kuran bilenlerden 70'e yakın kişi bir savaşta kaybedilince Osman tarafından toplanan Kuran Heyeti, şahitli olarak sureleri peygamberin sağlığında dizdiği sırada toplamış, Kuran'dan olmayan dipnot ve tefsir notları imha etmiştir. Bu dizilişe göre Kuran 114 adet bölümden (sure) oluşur. Sureler genellikle surenin içerdiği ayetlerin konulardan birine göre verilen Arapça isimlerle anılırlar. Sureler kronolojik bir sırada (söyleniş sırasına göre) düzenlenmemiştirler. Müslümanlar Kuran'ın sıralanışının da mucizevi olduğuna inanırlar. Sıralamanın da Kuran'ın bütününden olduğu ve Allah tarafından bildirildiği müslümanlarca kabul edilir.


Bilinen en eski Kuran mushafı, Taşkent, Özbekistan
Kuran'ın bugünkü dizilişi ile mushaflaşması ise Halife Osman zamanında gerçekleşmiştir. Bilinen en eski Kuran Mushafı (M.S. 591) Özbekistan'ın Taşkent şehrindeki bir müzede sergilenen üçüncü Halife Osman Mushafı olarak anılmakta. Beş kopya halinde çoğaltılıp çeşitli İslam şehirlerine gönderilen orijinallerden biri de Topkapı Müzesi'nde sergilenmektedir.[10] Komünizm döneminde Semerkant'tan zorla alınarak St. Petersburg'da sergilenmiş, sergilenmesi için Başkortostan'a gönderilmiş, 1924 yılında geri verilmiştir. Bazı sayfaları 2000 ve 2003 yılında Christie's Londra ve Sam Fogg koleksiyonunda satılmıştır.

Ömer ve Osman dönemleriÖmer devrinde Kuran öğretimine hız verildi. Gerek Medine'de gerekse sınırları günden güne genişleyen İslam Devleti'nin diğer merkezlerinde en sıhhatli kaynak olan hâfiz sahabelerin öğretmen ve gözetmenliğinde pek çok hâfız yetiştirilmiştir.

Zamanla fetihlerin hız kazanması ve yeni fethedilen yerlerde ortaya çıkan kavim ve kabilelerin müslüman oluşu farklı şive ve lehçelere göre okuyuş ayrılıklarını ortaya çıkarmıştır. Bu durum M.648'de Ermenistan ve Azerbaycan fethinde Şamlı ve Iraklı askerlerin yan yana gelmesi ile farklı okuyuşların su yüzüne çıkmasını sağladı. Bu tartışma ortamının daha fazla büyümesine engel olmak için Huzeyfe bin Yemân, Halife Osman'a başvurarak bu durumun düzeltilmesini, ihtilafın ortadan kaldırılmasını istedi. Bunun üzerine Halife Osman, Muhammed'in diğer ashabı ile de istişare ederek, İslâm dünyasında yalnızca Ebu Bekr'in emriyle derlenmiş olan onaylı Kuran mushaflarının kullanılmasını ve bir başka lehçe yahut ağız ile yazılmış tüm diğer nüshaların kullanılmasının yasaklanmasını kararlaştırdı. Osman, bir önlem olarak da gelecekte herhangi bir kargaşa yahut yanlış anlamaya meydan vermemek için başka tüm yazılı nesneleri yaktırarak ortadan kaldırma yoluna gitti. Ebû Bekir zamanında yazılan İmam Mushaf, Ömer'in ölümünden sonra kızı ve Muhammed'in hanımlarından olan Hafsa'ya geçmişti. Osman zamanında çoğaltılan mushafların yedi nüsha olduğu söylenir . Bunlar Medine, Mekke, Şam, Kûfe ve Basra'ya gönderilerek müslümanlar arasında çıkabilecek farklı okuyuşlar önlenmiş oldu. Hatta Ali'nin Osman için "Eğer Osman Kuran'ın tek kitap halinde toplatılarak çoğaltılması işini yapmasaydı ben yapardım" dediği ileri sürülür.

Osman tarafından değişik vilâyet merkezlerine gönderilen nüshalar asırların geçmesiyle kayboldu. Günümüzde halen onlardan bir tanesi İstanbul Topkapı Müzesi'nde; bir diğer tam olmayan nüshası Taşkent'te bulunmaktadır. Çarlık Rus hükümeti onun faksimile ile reprodüksiyonunu (fotoğraf veya fotokopi ile tam kopyasını) yayınlamıştır.

Kuran'ın düzeni Cüz, sûre, âyet, vahiy
KuranKuran-ı Kerim'ın bölünmüş olduğu 30 parçadan (fasikül) her birine cüz denir.

Kuran-ı Kerim "sûre" adı verilen bazı ana bölümden oluşur. Kuranı Kerim 114 sûreden müteşekkildir. Bu surelerin 86'sı Mekke'de, 28'i Medine'de gelmiştir. Medine'de gelen sureler Bakara, Ali İmran, Enfal, Ahzab, Maide, Mümtahine, Nisa, Zilzal, Hadid, Muhammed, Rad, Rahman, Dehr, Talak, Beyyine, Haşr, Nasr, Nur, Hac, Münafikun, Mücadele, Hucurat, Tahrim, Cuma, Tegabun, Saf, Feth ve Berae'dir.

Her bir sure de “ayet” adı verilen bölümlerden müteşekkildir. Ayetler bir kelime ila bir sayfa arasında değişir.

Allah tarafından peygamberlerine bildirilen buyruklara vahiy denir.[13] Vahiylerin peygamberlere doğrudan veya melekler gibi aracılar vasıtasıyla bildirildiğine inanılır.

İslam'da vahiylerin Muhammed'e Cebrail meleği aracılığıyla gönderildiğine inanılır. Kuran-ı Kerim'in metninin tamamlanması, 610 - 632 yılları arasında, yaklaşık 23 yılda gerçekleşmiştir. Kuranı Kerim, Muhammed hayatta iken, zamanın çeşitli yazım araçlarına yazılı olmasına rağmen, bunlar mushaf haline getirilmemişti. Mushaf haline getirme çalışmaları ilk olarak Halife Ebu Bekir döneminde, sonra halife Osman döneminde gerçekleşti. Halife Osman döneminde, zamanın Arap lehçelerinden yedi lehçe üzerinden okunabilen Kuran, Tek lehçe (Kureyş lehçesi) üzerinden çoğaltılarak İslam bölgelerine dağıtıldı.

Kuranı Kerim'i yazan Vahiy katipleri: Zeyd ibn Sabit başkanlığında Ömer, Osman, Ali, Talha bin Ubeydullah, Sa'd bin Ebi Vakkas, Ebu Derda, Mikdad, Übey ibn Kab, Ebu Musa el-Eşari ve Abdullah ibni Mesut'dur.

Vahiy; görünüşte, surelerin mevcut sırasını izlemeksizin, genellikle Müslümanların belirli bir konuda bilgi, görüş veya cevap gibi ihtiyaçları, ya da önemli bir olayla ilgili olarak gerçekleştiği için, Kuranı Kerim’in nihai şekli vahiylerin tamamlanmasından sonra ortaya çıkmıştır. Buna göre, Kuranı Kerim, 114 sure ve (Surelerin başındaki besmeleleri ayrı bir ayet saymama kaydı ile) 6236 ayetten oluşur. (İbn-i Abbas: 6616, Nafi: 6217, Şeybe: 6214, Mısır âlimleri: 6226, Arap dili ve edebiyatında dâhi olan belâgat âlimlerinden Zemahşeri ise; Kur'ân’ın 6666 ayeti olduğunu söylerler. 13. yüzyılın müceddidi kabul edilen Bediüzzaman Said Nursi de 6666 görüşündedir. Fakat günümüzde Kûfelilerin görüşünün kabul görülmesiyle tüm Kuran-ı Kerimler 6236 ayettir.) Kuran-ı Kerim'de kaç ayet olduğu hususunda âlimler arasında ihtilaf vardır. Fakat bu ihtilaf sadece numaralandırma hususunda olup Kurân’ın tümü için her hangi bir ihtilaf söz konusu değildir. Çünkü âlimlerin hepsi Kuran-ı Kerim'in bütünü için ittifaktadırlar.

Bazı âlimler, bir kısım uzun cümleleri iki-üç ayet saymışken, bazısı tek ayet kabul etmiştir. Yine Şafiî âlimleri besmele-i şerifi, başında zikredilen sure ile bir bütün olarak saydıkları halde Hanefi âlimleri besmeleyi ayrı bir ayet olarak saymışlardır. Sure başlarındaki “Yasin, Ha mim” gibi huruf-u mukattaa için de benzer durum geçerlidir.
Son düzenleyen Safi; 15 Nisan 2016 21:59
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Mart 2011       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
1- Muhammed aleyhisselamın mucizelerinin en büyüğü Kur’an-ı kerimdir

2- En büyük mucizelerinden birisi de, Mirac mucizesidir

3- Meşhur mucizelerinin en büyüklerinden birisi de, Ay’ı ikiye ayırmasıdır Bu mucize, başka hiçbir Peygambere nasip olmamıştır Muhammed aleyhisselam elli iki yaşında iken, Mekke’de Kureyş kâfirlerinin elebaşıları yanına gelip, (Peygamber isen Ay’ı ikiye ayır) dediler Muhammed aleyhisselam, herkesin ve hele tanıdıklarının, akrabasının iman etmelerini çok istiyordu Mübarek ellerini kaldırıp dua etti Allahü teâlâ, kabul edip, Ay’ı ikiye böldü Yarısı bir dağın, diğer yarısı başka dağın üzerinde göründü Kâfirler, Muhammed bize sihir yaptı dediler İman etmediler

Bu mucize ile ilgili âyet-i kerimenin meali şöyle:
(Kıyamet yaklaştı, Ay yarıldı Onlar [müşrikler] bir mucize görünce hemen yüz çevirirler ve "Eskiden beri devam ede gelen bir sihir [büyü] derler) [Kamer 1,2]

4- Muhammed aleyhisselam, bazı gazalarında, susuz kalındığı zaman, mübarek elini bir kaptaki suya sokmuş, parmakları arasından su akarak, suyun bulunduğu kap devamlı taşmıştır Bazen seksen, bazen üçyüz, bazen binbeşyüz, Tebük Gazasında ise, yetmiş bin kimsenin hepsi ve hayvanları, bu sudan içmişler ve kullanmışlardır Mübarek elini sudan çıkarınca akması durmuştur

5- Hayber gazasında, önüne zehirlenmiş koyun kebabı koyduklarında, (Ya Resulallah, beni yeme, ben zehirliyim) sesi işitildi

6- Medine’de, mescid-i nebevide dikili bir hurma kütüğü vardı Resulullah hutbe okurken, bu direğe dayanırdı Buna Hannane denirdi Minber yapılınca, Hannane’nin yanına gitmedi Ondan ağlama seslerini, bütün cemaat işittiler Minberden inip, Hannane’ye sarıldı Sesi kesildi (Eğer sarılmasaydım, benim ayrılığımdan kıyamete kadar ağlardı) buyurdu

7- Mübarek eline aldığı çakıl taşlarının ve tuttuğu yemek parçalarının arı sesi gibi, Allahü teâlâyı tesbih ettikleri çok görülmüştür

8- Bir gün, bir köylüyü imana davet etti Müslüman bir komşumun vefat etmiş kızını diriltirsen, iman ederim dedi Mezarına gittiler İsmini söyleyerek kızı çağırdı Kabir içinden ses işitildi ve dışarı çıktı (Dünyaya gelmek ister misin?) buyurdu (Ya Resulallah! Dünyaya gelmek istemem Burada babamın evindekinden daha rahatım Müslümanın ahireti, dünyasından daha iyi) dedi Köylü bunu görünce, hemen imana geldi

9- Tirmizi ve Nesai’nin (Sünen) kitaplarında diyor ki, iki gözü a’ma bir kimse gelip, ya Resulallah, Allahü teâlâya dua et, gözlerim açılsın dedi (Kusursuz bir abdest al! Sonra Ya Rabbi! Sana yalvarıyorum Sevgili Peygamberin Muhammed aleyhisselamı araya koyarak, senden istiyorum Ey çok sevdiğim Peygamberim Muhammed aleyhisselam! Seni vesile ederek, Rabbime yalvarıyorum Senin hatırın için kabul etmesini istiyorum Ya Rabbi! Bu yüce Peygamberi bana şefaatçi eyle! Onun hürmetine duamı kabul et!) duasını okumasını buyurdu Adam, abdest alıp dua etti Hemen gözleri açıldı Bu duayı Müslümanlar, her zaman okumuşlar ve maksatlarına kavuşmuşlardır

10- Medine’de, minberde hutbe okurken, bir kimse, ya Resulallah! Susuzluktan çocuklarımız, hayvanlarımız, tarlalarımız helak oluyor İmdadımıza yetiş dedi Ellerini kaldırıp, dua eyledi Gökte hiç bulut yokken, mübarek ellerini yüzüne sürmeden, bulutlar toplandı Hemen yağmur başladı Birkaç gün devam etti Yine minberde okurken, o kimse, ya Resulallah! Yağmurdan helak olacağız deyince, Resul aleyhisselam, tebessüm etti ve (Ya Rabbi! Rahmetini başka kullarına da ihsan eyle!) buyurdu Bulutlar açılıp, güneş göründü

11- Cabir bin Abdullah diyor ki, çok borcum vardı Resulullaha haber verdim Bahçeme gelip, hurma yığınının etrafında üç kere dolaştı (Alacaklılarını çağır, gelsinler!) buyurdu Her birine hakları verildi Yığından bir şey eksilmedi

12- Bir kadın, hediye olarak bal gönderdi Balı kabul edip, boş kabı geri gönderdi Kap bal ile dolu olarak geri geldi Kadın gelerek, (ya Resulallah! Hediyemi niçin kabul etmediniz?Acaba günahım nedir?) dedi (Senin hediyeni kabul ettik Gördüğün bal, Allahü teâlânın hediyene verdiği berekettir) buyurdu Kadın çocukları ile aylarca yediler Hiç eksilmedi Bir gün yanılarak balı başka bir kaba koydular Oradan yiyerek bitirdiler Bunu, Resulullaha haber verdiler (Gönderdiğim kapta kalsaydı, dünya durdukça yerlerdi, hiç eksilmezdi) buyurdu

13- Resulullahın gaybdan haber verdiği çok görüldü Bu mucizesi üç kısımdır:

Birinci kısmı, kendi zamanından evvel olan ve kendisine sorulan şeylerdir ki, bunlara verdiği cevaplar, çok kâfirlerin, katı kalbli düşmanlarının imana gelmelerine sebep olmuştur

İkinci kısmı, kendi zamanında olmuş ve olacak şeyleri haber vermesidir

Üçüncü kısmı, kendisinden sonra kıyamete kadar dünyada ve ahirette olacak şeyleri bildirmesidir

Burada ikinci ve üçüncü kısımlardan birkaçı aşağıda bildirilecektir

[İslam’a davetin başlangıcında, müşriklerin eziyetlerinden, sıkıntılarından dolayı, Eshab-ı kiramın bir kısmı Habeşistan’a hicret etmişlerdi Resulullah, Mekke’de kalan Eshab-ı kiramla beraber, üç sene her türlü görüşme, alış-veriş yapma, Müslümanlardan başka bir kimse ile konuşmama gibi, bütün içtimai muamelelerden men olundular Kureyş müşrikleri, bu karar ve ittifaklarını bildiren bir ahdname yazarak, Kâbe-i muazzamaya asmışlardı Her şeye kâdir olan Allahü teâlâ (Arza) denilen bir çeşit kurdu [ağaç kurdu] o vesikaya musallat etti Yazılı bulunan (Bismikellahümme) [Allahü teâlânın ismi ile] ibaresinden başka, ne yazılı ise, hepsini o kurtcuk yedi, bitirdi Allahü teâlâ bu hâli Cibril-i emin vasıtası ile Peygamber efendimize bildirdi Peygamber efendimiz de bu hâli amcası Ebu Talibe anlattı Ertesi gün, Ebu Talib müşriklerin ileri gelenlerine gelerek, Muhammedin Rabbi Ona şöyle haber vermiş Eğer söylediği doğru ise, bu hâli kaldırıp, eskiden olduğu gibi dolaşmalarına, başkaları ile görüşmelerine mani olmayınız Eğer söylediği doğru değilse, ben de Onu artık himaye etmeyeceğim, dedi Kureyşin ileri gelenleri, bu teklifi kabul ettiler Herkes toplanarak Kâbe’ye geldiler Ahdnameyi Kâbe’den indirerek açtılar ve Resulullahın buyurduğu gibi, (Bismikellahümme) ibaresinden başka, bütün yazıların yenilmiş olduğunu gördüler]

Acem padişahı Hüsrev’den Medine’ye elçiler geldi Bir gün, bunları çağırıp, (Bu gece, Kisranızı kendi oğlu öldürdü) buyurdu Bir müddet sonra, oğlunun babasını öldürdüğü haberi geldi [İran şahlarına Kisra denir]

14- Bir gün, zevcesi Hafsa validemize, (Ebu Bekir ile baban, ümmetimin idaresini ellerine alacaklardır) buyurdu Bu sözle Hazret-i Ebu Bekir’in ve Hafsa validemizin babası olan Hazret-i Ömer’in halife olacaklarını müjdeledi

15- Ebu Hüreyre’yi “radıyallahü teâlâ anh” Medine’de, zekât olarak gelmiş olan hurmaların muhafazasına memur etmişti Bir kimseyi hurma çalarken yakaladı Seni Resulullaha götüreceğim dedi Hırsız, fakirim, çoluğum çocuğum çoktur diyerek yalvarınca, bıraktı Ertesi gün, Resulullah Ebu Hüreyre’yi çağırıp, (Dün gece bıraktığın adam ne yapmıştı?) buyurdu Ebu Hüreyre anlatınca, (Seni aldatmış Yine gelecektir) buyurdu Ertesi gece yine geldi ve yakalandı Tekrar yalvarıp, Allah aşkına bırak dedi ve kurtuldu Üçüncü gece, tekrar gelip yakalanınca, yalvarmaları fayda vermedi Beni bırakırsan, birkaç şey öğretirim, sana çok faydası olur, dedi Ebu Hüreyre kabul etti Gece yatarken, (Âyet-el kürsi)yi okursan Allahü teâlâ seni korur, yanına şeytan yaklaşmaz dedi ve gitti Ertesi gün, Resulullah efendimiz, Ebu Hüreyre’ye tekrar sorup cevap alınca, (Şimdi doğru söylemiş Halbuki kendisi çok yalancıdır Üç gecedir kiminle konuştuğunu biliyor musun?) buyurdu Hayır, bilmiyorum deyince, (O kimse şeytan idi) buyurdu

16- Rum İmparatorunun orduları ile harp için (Mute) denilen yere asker gönderdiğinde, sahabeden üç emirin arka arkaya şehid olduklarını, kendisi, Medine’de minber üzerinde iken, Allahü teâlânın göstermesi ile görerek yanındakilere haber verdi

17- Muaz bin Cebeli vali olarak Yemen’e gönderirken, Medine’nin dışına kadar uğurlayıp ona çok nasihatler verdi (Seninle dünyada artık buluşamayız) buyurdu Hazret-i Muaz Yemen’de iken Resulullah efendimiz Medine’de vefat etti

18- Vefat ederken, mübarek kızı Fatıma’ya, (Akrabam arasında bana evvela kavuşan sen olacaksın) buyurdu Altı ay sonra Hazret-i Fatıma vefat etti Akrabasından ondan evvel kimse vefat etmedi

19- Kays bin Şemmasa, (Güzel olarak yaşarsın ve şehid olarak ölürsün) buyurdu Hazret-i Ebu Bekir halife iken Yemamede Müseylemet-ül-Kezzab ile yapılan muharebede şehid oldu
Hazret-i Ömer’in ve Hazret-i Osman’ın ve Hazret-i Ali’nin şehid olacaklarını dahi haber verdi

20- Acem padişahı Kisranın ve Rum padişahı Kayserin memleketlerinin Müslümanların eline geçeceğini ve hazinelerinin Allah yolunda dağıtılacağını müjdeledi

21- Ümmetinden çok kimsenin denizden gazaya gideceklerini ve sahabeden olan Ümmi Hiram’ın o gazada bulunacağını haber verdi Hazret-i Osman halife iken Müslümanlar, gemiler ile Kıbrıs adasına gidip harp ettiler Bu hanım da beraber idi Orada şehid oldu

22- Mübarek kızı Fatıma’nın oğlu Hasan “radıyallahü teâlâ anhüma” için, (Bu oğlum çok hayırlıdır Allahü teâlâ, Müslümanlardan iki büyük ordunun sulh etmesine bunu sebep yapacaktır) buyurdu Büyük bir ordu ile Muaviye’ye “radıyallahü anh” karşı harp edeceği zaman, fitneyi önlemek, Müslümanların kanının dökülmemesi için hakkı olan halifeliği Muaviye’ye “radıyallahü anh” teslim etti

23- Abdullah ibni Abbas’ın annesine bakıp, (Senin bir oğlun olacak Doğduğu zaman bana getir!) buyurdu Çocuğu getirdiklerinde, kulağına ezan ve ikamet okuyup, mübarek ağzının suyundan ağzına sürdü İsmini Abdullah koyup annesinin kucağına verdi (Halifelerin babasını al, götür!) buyurdu Hazret-i Abbas, bunu işitip, gelip sorunca, (Evet, böyle söyledim Bu çocuk halifelerin babasıdır Onlar arasında seffah, Mehdi ve İsa aleyhisselamla namaz kılan bir kimse bulunacaktır) buyurdu Abbasiyye devletinin başına çok halifeler geldi Bunların hepsi, Abdullah bin Abbas’ın soyundan oldu

24- Eshabından çok kimseye hayır dualar etmiş, hepsi kabul olunarak faydalarını görmüşlerdir Hazret-i Ali buyuruyor ki:
Resulullah beni Yemen’e kadı [Hâkim] olarak göndermek istedi Ya Resulallah! Ben kadılık yapmasını bilmiyorum dedim Mübarek elini göğsüme koyup, (Ya Rabbi! Bunun kalbine doğru şeyleri bildir Hep doğru söylemek nasip eyle!) buyurdu Bundan sonra bana gelen şikâyetçilerden doğru olanı hemen anlar, hak üzere hükmederdim

25- Nabiga ismindeki meşhur şair şiirlerinden birkaçını okuyunca, Araplar arasında meşhur olan (Allahü teâlâ dişlerini dökmesin) duasını buyurdu Nabiga yüz yaşına gelmişti Dişleri ak ve berrak, inci gibi dizilmiş dururdu

26- Amcası Ebu Leheb’in oğlu Uteybe, Resulullahı çok üzdü Çirkin şeyler söyledi Buna çok üzülüp, (Ya Rabbi! Buna köpeklerinden birini musallat eyle!) buyurdu Uteybe, Şam’a ticaret için giderken bir gece arkadaşlarının arasında yatıyordu Bir aslan gelip arkadaşlarını koklayıp bıraktı Sıra Uteybe’ye gelince, kaptı parçaladı

27- Acem padişahı Hüsrev Pervize iman etmesi için mektup gönderdi Alçak Hüsrev, mektubu parçaladı ve getiren elçiyi şehid eyledi Peygamber efendimiz bunu işitince, çok üzüldü ve (Ya Rabbi! Onun mülkünü parçala!) buyurdu Resulullah hayatta iken Hüsrevi oğlu Şireveyh hançerle parçaladı Hazret-i Ömer halife iken, acem memleketinin tamamını Müslümanlar feth edip, Hüsrev’in nesli de, mülkü de kalmadı

28- Allahü teâlâ, Habibini belalardan korurdu Ebu Cehil, Resulullahın en büyük düşmanı idi Kâbe-i muazzama yanında namaz kılarken, alçak Ebu Cehil, tam zamanıdır diyerek, bıçakla üzerine yürümek isterken, hemen geri dönüp kaçtı Arkadaşları, niçin korktun dediklerinde, Muhammed ile aramızda ateş dolu bir hendek gördüm Birçok kimse beni bekliyorlardı Bir adım atsaydım, yakalayıp ateşe atacaklardı Bunu Müslümanlar işitip, Resulullah efendimize sorduklarında, (Allahü teâlânın melekleri, onu yakalayıp parçalayacaklardı) buyurdu

29- Resulullah efendimiz bir gün abdest alıp, mestlerinden birini giyip, ikincisine mübarek elini uzatırken, bir kuş geldi Bu mesti kapıp havada silkti İçinden bir yılan düştü Sonra kuş mesti yere bıraktı Bugünden sonra, ayakkabı giyerken, önce silkelemek sünnet oldu

30- Selman-ı Farisi, hak din aramak için, İran’dan çıkıp çeşitli memleketleri dolaşmaya başladı Beni Kelb kabilesinden bir kervan ile Arabistan’a gelirken Vadi’-ul kura denilen mevkide hainlik edip bir yahudiye köle diye sattılar Bu da, akrabası, Medineli bir yahudiye köle olarak sattı Hicrette Resulullahın Medine’ye teşriflerini işitince, çok sevindi Çünkü, kendisi nasrani âlimi idi En son rehberi büyük bir âlimin tavsiyesi ile, ahir zaman Peygamberine iman etmek için Arabistan’a gelmişti O âlim, Resulullahın vasıflarını öğretmiş, Onun hediye kabul edip, sadaka kabul etmediğini, iki omuzu arasında mühr-ü nübüvvet olduğunu ve pek çok mucizeleri olduğunu Selman’a bildirmişti Selman-ı Farisi, Resulullaha sadakadır diyerek hurma getirdi Resulullah onlardan hiç yemedi Hediyedir diye bir tabakta yirmibeş kadar hurma getirdi Resulullah efendimiz ondan yedi Bütün Eshab-ı kiram da yediler Yenilen hurma çekirdekleri bin kadardı Resulullahın bu mucizesini de gördü Ertesi gün bir cenaze defninde mühr-ü nübüvveti görmek arzu etti Resulullah, bunu anlayıp mübarek gömleğini sıyırarak mühr-ü nübüvveti gösterdi Selman hemen imana geldi Birkaç sene sonra 300 hurma ağacı ile binaltıyüz dirhem altın ödemek şartı ile azat edilmesine söz kesildi Resulullah bunu işitti Mübarek elleri ile ikiyüzdoksandokuz hurma ağacı dikti Ağaçlar o sene meyve vermeye başladı Birini Ömer “radıyallahü teâlâ anh” dikmişti Bu ağaç meyve vermedi Resulullah efendimiz, bunu çıkarıp mübarek elleri ile tekrar dikti Bu da hemen meyve verdi Bir gazada, ganimet alınan, yumurta kadar altını Selman’a “radıyallahü teâlâ anh” verdiler Resulullaha gelip, bu gayet azdır Binaltıyüz gram çekmez dedi Mübarek ellerine alıp tekrar Selman’a verdi (Bunu sahibine götür) buyurdu Yarısı ile efendisine olan borcunu ödedi Yarısı da, Hazret-i Selman’a kaldı

31- Kureyş kâfirlerinden Velid bin Mugire, As bin Vail, Haris bin Kays, Esved bin Yagus ve Esved bin Muttalib, Resulullaha cefa ve eziyet etmekte başkalarından aşırı gidiyorlardı Cebrail aleyhisselam gelip, (Seninle alay edenlere cezalarını veririz) mealindeki Hicr suresinin 95 âyetini getirip, Velidin ayağına, ikincisinin ökçesine, üçüncüsünün burnuna, dördüncüsünün başına, beşincisinin gözlerine işaret etti Velid’in ayağına bir ok battı Çok kibirli olduğundan, eğilerek oku çıkarıp atmak, kendine ağır geldi Demiri topuk damarına batıp, siyatik hastalığına yakalandı As’ın ökçesine diken battı Tulum gibi şişti Harisin burnundan devamlı kan geldi Esved bir ağaç altında neşeli otururken, kafasını ağaca vurup, diğer Esved de, a’ma olup, hepsi helak oldular

32- Devs kabilesinin reisi Tufeyl, hicretten önce, Mekke’de imana gelmişti Kavmini imana davet için Resulullahtan bir alamet istedi (Ya Rabbi! Buna bir âyet (delil) ihsan eyle) buyurdu Tufeyl, kabilesine gidince, iki kaşı arasında bir nur parladı Tufeyl, ya Rabbi! Bu alameti yüzümden giderip başka yerime koy Bunu yüzümde görenlerden bazısı, kendi dinlerinden çıktığım için cezalandırıldığımı zannederler dedi Duası kabul olup, nur yüzünden gitti Elindeki kamçının ucunda kandil gibi parladı Kabilesindekiler zamanla imana geldiler

33- Hicretin yedinci senesinde Resulullah efendimiz, Habeş padişahı Necaşi’ye ve Rum imparatoru Herakliyus’a ve Acem padişahı Husrev’e ve Bizansın Mısır’daki valisi Mukavkas’e ve Şam’daki valisi Haris’e ve Umman Sultanı Semame’ye mektuplar göndererek, hepsini imana davet etti Mektupları götüren elçiler, gittikleri yerin dillerini bilmiyorlardı Ertesi sabah, o dilleri söylemeye başladılar
Molla Abdurrahman Caminin (Şevahid-ün-nübüvve) kitabında ve Yusuf-i Nebhani’nin (Huccetullahi alel-âlemin) kitabında, Resulullah efendimizin daha nice mucizeleri yazılıdır
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Mart 2011       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İnsanları hem bu dünyada hem de âhirette mutluluğa kavuşturmak için gönderilmiş bulunan Kur'ân-ı Kerîm başlıca şu konuları kapsamaktadır:

İtikad:
Başta Allah'a iman olmak üzere peygamberlere, meleklere, ki­taplara, kazâ ve kadere, âhirete ait önemli konular ve inançla ilgili çeşitli meseleler, Kur'an'ın kapsadığı konuların başında gelir.
İbadetler:
Kur'an'da müslümanların yapmakla yükümlü bulundukları namaz, oruç, hac, zekât vb. ibadetlere dair âyetler vardır.
Muâmelât:
Kur'an bir toplumun devamını sağlayan ve toplum fertleri­nin aralarındaki ilişkileri düzenleyen birtakım hükümleri kapsar. Kur'an'da alışveriş, emanet, bağış, vasiyet, miras, aile hayatı, nikâh ve boşanma gibi kişiyi ve toplumu ilgilendiren konulara dair açıklamalar ve hükümler vardır.
Ukubat:
İslâm toplumunun mutluluğa erişebilmesi, bu toplum fertleri­nin, İslâm'ın koyduğu kurallara aynen uymasıyla mümkün olur. Toplumun düzenini bozan, insan haklarını ve yasakları çiğneyen kimseler cezayı hak edecekleri için Kur'an bunlarla ilgili hükümleri de kapsamaktadır.
Ahlâk:
Kur'an, kişilerin dünya ve âhiret mutluluğunun sağlamasına yardımcı olmak üzere, ana babaya hürmet, insanlarla iyi geçinme, iyiliği emretme, kötülükten sakındırma, adalet, doğruluk, alçak gönüllülük, mer­hamet, sevgi... gibi ahlâkî hükümleri de kapsamına almaktadır.
Nasihat ve Tavsiyeler:
İnsanlara emir ve yasaklar konusunda duyarlı olmalarını, nefislerine esir düşmemelerini, dünyayı âhirete tercih etmemele­rini, dünyada imtihana çekildiklerini hatırlatan, çeşitli tehlikelerden koruyan nasihat ve tavsiyeler de Kur'an'ın içerdiği konular arasındadır.
Va‘d ve Vaîd:
Allah'ın emirlerine boyun eğip yasaklarından kaçınan­ların cennetle mükâfatlandırılacaklarına, buyruklarını terkedip yasaklarını çiğneyenlerin cehennemle cezalandırılacaklarına dair Kur'an'da pek çok âyet bulunmaktadır.
İlmî Gerçekler:
Kur'an, insanlığa gerekli olan ilmî gerçeklerin ve tabiat kanunlarının ilham kaynağını teşkil eden âyetleri de kapsamaktadır. Kur'an, bu ilmî gerçeklerden bir pozitif bilim kitabı gibi bahsetmek yerine insanları, âlemin yaratıcısının kudret ve büyüklüğünü düşünmeye, Allah'ın nimetlerini anarak O'nu yüceltmeye teşvik eder.
Kıssalar:
Kur'ân-ı Kerîm önceki ümmetlerle, peygamberlerin hayatın­dan da söz eder. Ancak bunları bir tarih kitabı gibi değil, insanların ibret alacakları bir üslûp ile anlatır.
Dualar:
İnsan yapacağı işlerde sürekli Allah'ın yardımına muhtaç ol­duğu için Kur'an'da çeşitli dualar da yer almıştır.
Son düzenleyen Safi; 15 Nisan 2016 21:55
Dream STYl€ - avatarı
Dream STYl€
Ziyaretçi
4 Nisan 2011       Mesaj #8
Dream STYl€ - avatarı
Ziyaretçi
Kuran-ı Kerim, Hz. Muhammed döneminde yazıya dökülüp bir kitap haline getirilmemiştir. İlk kez Hz. Ebubekir'in halifeliği döneminde derlenip bir araya getirilerek kitap şekline sokulmuştur. Ondan önce sahabelerin ezberinde, ve çeşitli nesnelerin üzerinde saklanmaya çalışılmıştır.Bazı ayetler tek bir kişide rastlanılmıştır.İlk yazım sırasında bu konuda görevlendirme konusunda tattışmalar yaşanmıştır.
Daha sonra Hz. Osman'ın halifeliği döneminde, çeşitli yerlerde Kuran-ı Kerim in okunuşu ve lehçesi nedeni ile sorunlar çıktığı belirtilerek yeni bir komisyon oluşturulup yeniden yazılmıştır.Bu yazım sırasında ilk mufta Hz. Ebubekir'in kızından -Hz. Hafsa- alınarak bu mufta dan faydalanılmıştır.Son yazılan Kuran-ı Kerim çoğaltılarak -4 veya 7 adet olarak ileri sürülmekte- dağıtılmış, önceki yazılı Kuran-ı Kerim ler toplatılarak yakılmış, ilk mufta iade edilmiştir. Ancak kimileri kendilerine ait muftaları yakmamışlardır.
İslam kaynakları bilgilerinde sure ve ayet sayılarında çelişkiler bulunmaktadır.Ayrıca ilk ve son yazım arasında farklılıklar eklemeler konusunda bilgiler de yer alır.
Son Kuran-ı Kerim de sureler iniş sırasına göre değil uzunluk, içerik v.b. kıstaslara göre düzenlenmiştir. Örneğin iniş sıralamasında 92. sure olan Bakara -Sığır- suresi yazılışta 2. sıraya konmuştur.Kuran-ı Kerim, gerek yazılış, gerek üslüp ve gerekse içerik bakımından Mekke ve Medine sureleri olarak ikiye ayrılır. İniş sıralamasına göre ilk 90 sure Mekke sureleridir. Medine sureleri içerik olarak İslam devletinin kuruluşunu esas alan hukuksal ayetlerle donatılmıştır.
woltka1001 - avatarı
woltka1001
Ziyaretçi
12 Mart 2012       Mesaj #9
woltka1001 - avatarı
Ziyaretçi
  1. man ve tevhid: Allah'ın varlığı ve birliği başta olmak üzere sıfatları, isimleri ve yaratıcılığıyla ilgili ayetler
  2. Nübüvvet: Başta Hz Muhammed (sav) olmak üzere peygamberler ve peygamberlik, kitaplar ve melekler ile ilgili ayetler
  3. Ahiret (Kıyamet): Öldükten sonra hayatın varlığı, hesap, mizan
  4. Cennet ve Cehennem (Vaad ve vaid): Allah'ın emirlerine uyan ve yasaklarından kaçınanların cennetle mükâfatlandırılacağı, Allah'a isyan edenlerin de cehennemle cezalandırılacağı
  5. İbadetler: Bir müminin yapmakla yükümlü olduğu namaz, oruç, hac, zekât gibi ibadetler
  6. Muamelat (İslam Hukuku): Fert, toplum ve devlet ilişkilerini düzenleyen bir takım hükümler, hukuk kuralları Alışveriş, emanet, bağış, vasiyet, miras, aile hayatı, nikâh ve boşanma gibi temel hükümler
  7. Ukubat (İslam Ceza Hukuku): Toplumun düzenini bozan, temel hak ve hürriyetleri tehdit eden ve insan haklarını çiğneyen kişilere uygulanacak cezalar
  8. Ahlak: Kişinin her zaman ve zemine uyması gereken; ana-babaya hürmet, insanlara iyi davranma, haram olan şeyler, kötülükler ve bunlardan kaçınma, doğruluk, merhamet, sevgi gibi konular
  9. Nasihat ve tavsiyeler: Allah'ı, ahireti, hesabı unutmama, dünyaya bağlanmama gibi konulardaki tavsiyeler
  10. İlmi gerçekler ve tefekkür: Aklımızı kullanma, tefekkür etme, kâinatta var olan hakikatleri araştırma emirleri
  11. Geçmiş milletlerin kıssaları: Eski dönemlerde yaşamış peygamberler, kötülük önderleri ve değişik toplumlardan bahseden olaylar
  12. Dua ve zikir: Allah'la irtibatı sürekli kılacak dua ve Allah'ı anma ifadeleri
  13. Cihad ve şehadet: Dini ve kutsal olanı korumaya yönelik, sürekli diri ve canlı olmayı, hazırlıklı olup gerektiğinde Allah yolunda canımızı vermemizi emreden ayetler.

Benzer Konular

29 Nisan 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış
17 Temmuz 2014 / Misafir Cevaplanmış
10 Nisan 2011 / necla Soru-Cevap
22 Mart 2010 / Misafir Cevaplanmış