Ziyaretçi
1. KURAN İSLAM DİNİNİN TEMEL KAYNAĞIDIR
Kuran; sözlükte okumak, toplamak, bir araya getirmek gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise Hz. Peygambere vahiy yoluyla indirilmiş, Fâtiha Suresi ile başlayıp Nâs Suresi ile biten son ilâhî kitaptır.
Bu kitap’ta Allah, öğütlerini, emir ve yasaklarını peygamberi vasıtasıyla bizlere iletmiştir.
Kur’an-ı kerim İslâm dininin temel kaynağıdır. Bir konuyla ilgili olarak İslam dini açısından hüküm verilirken Kur’an başvurulacak olan ilk kaynaktır. Kur’an insanlara en doğru yolu gösteren ilâhî bir rehberdir. Kur’an’da Allah ile insan, insan ile insan ve insan ile evren arasındaki ilişkileri düzenleyen ilkeler yer alır. Kur’an iyilik yapanlar için müjdeleyici ve kötülük yapanlar için ise uyarıcıdır. Kuran’da bu durum şöyle açıklanır: “Şüphesiz ki bu Kur’an en doğru yola iletir; iyi davranışta bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.”
Kur’an’ın getirmiş olduğu esaslar, insanları hem dünyada ve hem de ahirette mutluluğa ulaştırmayı hedefler.Bu konu da Kur’an da şöyle buyurulur: “Ey insanlar! Size Rabbiniz’den bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için hidayet ve rahmet gelmiştir.”
Kur’an’ın hükümleri evrenseldir. Her zaman ve her yerde geçerlidir. Onun hükmü kıyamete kadar sürecektir.Kur’an’ın içeriğini ve özelliklerini belirleyen Yüce Allahtır. Bunun içindir ki Kur’an her devirde insanlığın ihtiyaçlarına cevap verecek ve insanlığı yüceltecek durumdadır.İnsanı yaratan Allahtır. Bunun içindir ki insanın ihtiyacının neler olduğunu da en iyi Allah bilir.
2.KUR’AN-I KERİM’İN TARİHİ
Kur’an ilk defa 610 yılı Ramazan ayında Hira mağarasında gelmeye başlamıştır.İlk gelen ayetler Alak Suresinin ilk beş ayetidir. Bundan sonra yaklaşık 23 yıl içersinde Kur’an bölüm bölüm gelmiştir.
Kur’an’ın bölüm bölüm indirilmesi onun anlaşılmasını ve uygulanmasını kolaylaştırmıştır. Bu durum eğitimin tedricilik ilkesine yöneliktir.Kur’an ayetleri indirilirken hem ezberleniyor ve hem de yazılıyordu. Sahabe inen ayetleri öğrenmek ve ezberlemek için büyük gayret gösteriyordu. Ayrıca namazda da Kur’an’dan belli bölümler okunması gerekiyordu.
Peygamberimiz inen her ayeti “vahiy kâtipleri” olarak bilinen kişilere yazdırmış ve kontrol etmiştir. Kur’an ayetleri başta kağıtlar olmak üzere, deri, beyaz yassı taş gibi çeşitli yazı malzemelerine yazılmıştır.
Cebrail, her yıl ramazan ayında o zamana kadar inen ayetleri peygamberimize okur, daha sonra da Peygamberimiz Cebrail’e okurdu. Bu uygulama Peygamberimizin vefatından önceki Ramazan ayında iki kez yapılmıştır.Bu şekilde Cebrail sure ve ayetlerin Kur’an’daki sıralarını Peygamberimize bildiriyordu.
Peygamberimizin sağlığında Kur’an yazıya aktarılmakla beraber kitap haline getirilmemişti. Çünkü vahiy devam ediyordu ve ayet ve surelerin yerleri indirildikten sonra belli oluyordu. Peygamberimiz’in sağlığında böyle bir şeye zaten ihtiyaç duyulmamıştı. Fakat Peygamberimizin vefatından sonra vahiy metinlerinin bir kitapta toplanması zarureti ortaya çıktı. Hz. Ebu Bekir’in halifeliği sırasında Yemame savaşında çok sayıda hafızın şehit olması bazı Müslümanları endişelendirmiş ve Hz. Ebu Bekir döneminde Kur’an metinleri bir kitapta toplanmıştır. Bu işi Zeyd bin Sabitin başkanlığında vahiy katiplerinden oluşan bir komisyon üstlendi. Kur’an’ın kitap haline getirilmiş haline Mushaf denildi.
Hz. Osman döneminde ise İslâm coğrafyası çok genişledi. Değişik yerlerde Kur’an’ın okunması konusunda lehçe farklılıkları ortaya çıktı. Hz Osman anlaşmazlıkların ortadan kalkması için bir komisyon oluşturdu.Bu komisyonun başkanlığını da Zeyd bin Sabit yapıyordu. Titiz bir çalışmanın sonunda Kur’an çoğaltıldı. Çoğaltılan Kur’an nüshaları Kûfe, Basra, Şam, Yemen, Bahreyn gibi çeşitli yerlere gönderildi. Bu nüshalardan biri de bugün İstanbul’da Topkapı Sarayı Müzesinde bulunmaktadır.
Hz. Osman’ın çoğalttırdığı Kur’an nüshalarında hareke ve nokta yok idi. Araplar için bu sorun değildi. Çünkü onlar harekesiz ve noktasız da Kur’an’ı anlıyorlardı. Fakat Arap olmayan milletler Müslüman olunca onlar Kur’an’ı harekesiz ve noktasız okuyamıyorlardı. Bunun üzerine Emeviler döneminde büyük dil bilgini Ebu’l-Esved tarafından Kur’an harekelenmiştir.
3.KUR’AN İLE İLGİLİ BAZI KAVRAMLAR
3.1. Kur’an’ın İç Düzeni ile ilgili kavramlar (Ayet, Sure, Cüz, Mushaf)
Ayet: Sözlükte , işaret, delil, mucize, ibret gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise Kur’an’ın surelerini oluşturan cümle ya da cümle gruplarına ayet denir. Ayetler çok nadir kelime ve harf olarak da görülürler. Hatta bir sayfadan oluşan ayetler de vardır. Kur’an’da 6666 ayet vardır. Ayetlerin sıralaması vahiy yoluyla bildirildiği kabul edilmektedir. Kur’an’ın ilk inen ayetleri Alak suresinin ilk beş ayetidir.
Sure: Sözlükte yüksek rütbe, mevki, şeref, binanın kısmı veya katları manasına gelir. Terim olarak ise Kur’an’ın değişik sayıda ayetlerden oluşan bölümlerine sure denir.Kur’an’da 114 sure vardır. Tevbe suresi hariç diğer sureler Besmele ile başlar. Kur’an’ın en kısa suresi 3 ayetten oluşan Kevser suresi; en uzun suresi de 286 ayetten oluşan Bakara Suresidir.Kur’an’ın ilk suresi Fâtiha ve son suresi ise Nâs suresidir. Kur’an’ın son 10 suresi kısa olduğundan namazda okunur. Bundan dolayı bu surelere namaz sureleri denilir.Mekke döneminde gelen ayet ve surelere Mekkî Sure yada Mekkî ayet denilir. Mekkî sureler daha çok inanç konularından bahseder. Hicretten sonra Medine’de gelenlere ise Medenî sure yada Medeni ayet denir. Medeni sureler daha çok ibadet, toplumsal ilişkiler gibi konulardan bahseder.
Cüz: Kur’an’ın her bir 20 sayfalık bölümüne cüz denir. Kur’an’da toplam 30 cüz vardır.
Mushaf: Peygamber Efendimiz döneminde dağınık halde bulunan Kur’an metinlerinin onun vefatından sonra iki kapak arasına toplanmış ve sayfalandırılmış anlamına getirilmiş haline Mushaf denir.
5.2. Kur’an’ın Okunması ile ilgili kavramlar(Tecvid, Mukabele, Hatim, Hafızlık)
Tecvid: güzelleştirmek, daha iyi bir hale getirmek anlamına gelir. Terim olarak ise Kur’an’ı güzel biçimde okumak için uyulması gereken kuralları içeren bir ilim dalıdır. Kur’an’ın güzel okunması Müslümanların geleneklerin de önemli bir yer tutar. Peygamberimiz: “Kur’an’ı seslerinizle güzelleştiriniz.” buyurmaktadır.
Mukabele: Kur’an’ın karşılıklı okunup takip edilmesidir. Kur’an’ın vahyedilmeye başlamasından sonraki her Ramazan ayında Peygamberimiz ve Cebrail o zamana kadar inen ayetleri karşılıklı olarak birbirlerine okuyorlardı. Bu durum 23 yıl sürmüştü. İşte Müslümanlar arasında yaygın olan ramazanda mukabele okuma geleneği, bir bakıma Peygamberimiz ile Cebrail arasındaki karşılıklı okuma örnek alınarak uygulanmıştır.
Hatim: Bir şeyi sona erdirmek anlamına gelmekte olup Kur’an’ı baştan sonuna kadar usulüne uygun okumaya hatim denmektedir.
Hafızlık: Kur’an’ın baştan sonuna kadar ezberlenmesine hafızlık, Kur’an’ı ezberleyen kişiye de hâfız denir. Peygamberimiz Kur’an öğrenimini tavsiye etmiş ve bu konu da “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” buyurmuştur.
5.3 Kur’an’ın anlaşılmasına Yönelik Kavramlar (Meâl, Tefsir)
Meal: Meâl bir şeyin amacı ve varacağı yer olup terim olarak Kur’an ayetlerinin anlamını aslıyla aynı değil, fakat aslına yakın olarak ifade etmektir. Kur’an-ı Kerim’in aslıyla aynısını başka bir dile bütün dilsel özellikleriyle çevirmeye tercüme denir ki, Kur’an’ın tercümesi mümkün değildir. Bu yüzden Kur’an tercümesi çalışmalarına meâl denir.
Tefsir: Bir manayı açığa çıkarma, bir şeyi yorumlamak demek olup terim olarak ise; Kur’an’ın sahasında uzman kişilerce (Müfessir) açıklanması ve yorumlanmasıdır. Bu yorumlama işi ilâhi vahyin insan tarafından anlaşılması için kaçınılmaz bir sonuçtur. Hayat devam ettiği sürece de yorumlama işi devam edecektir. Çünkü Kur’an insanın ulaşabileceği en ileri boyutlardan haber vermekte ve kıyamete kadar insanlığın ihtiyacını karşılayacak bir kitaptır. Tefsir işiyle ilgilenen uzmanlara ise Müfessir denir.
4.KURAN-I KERİM’İN BELLİ BAŞLI KONULARI
4.1.İnanç
İnanç esasları ile ilgili ayetler Kur’an’da önemli bir yer tutmaktadır.Çünkü iman dinin temelini oluşturmaktadır.İnan esasları 6 ana başlıkta toplanabilir. Bunlar:
1. Allah’a inanmak ,
2. meleklere inanmak,
3. Peygamberlere inanmak,
4.Kitaplara inanmak,
5. Kaza ve Kadere inanmak
6. Ahirete inanmaktır.
İman’ı tarif edecek olursak Hz. Muhammed’in Allah’tan getirdiği her şeyi gönülden kabullenmek ve tasdik etmek olarak tarif edebiliriz. Dolayısı ile iman dediğimiz zaman Allah ve Peygamber kavramları karşımıza çıkar. Bu ise bakıma Kelime-i Şehadette belirtilmiştir. Kelime-i Şehâdet ise “Eşhedü en lâilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Rasûlüh” (Anlamı:Ben şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve ben şahitlik ederim ki, Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir.) diye ifade edilir.
4.2. İbadet
İbadet Allah’a yaklaşmak ve onun rızasını kazanmak için yapılan şeylerdir. Yüce Allah ile kullar arasındaki ilişki ibadetler ile kurulur. Başlıca ibadetler ise namaz, oruç, hac ve zekat olarak ifade edilebilir.
4.3. Ahlâk
Ahlâk, insanın inanç ve ibadet yoluyla, Allah ile kurduğu ilişkinin her türlü tutum ve davranışına yansımasıdır. Ahlâkın diğer bir boyutu da Allah’a olan bağlılığının samimiyet derecesini gösterir. Allah’a inanan ve ibadet eden bir müslümanın davranışları da bu yönde şekillenir.Müslüman, bu anlamda yardımsever, sorumluluk sahibi, kötülüklerden sakınan, insanlarla ilişkilerinde adaleti gözeten, kin, nefret, düşmanlık gibi kötü duygu ve düşüncelerden uzak duran kimsedir. Dinimiz ahlâka büyük önem vermiştir. Kur’an Peygamberimizin bizim için bir ahlak örneği olduğunu şöyle bildirmiştir. “Andolsun ki, Rasûlullâh, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir. Peygamberimiz de “İslâm güzel ahlaktır.” diyerek ahlâkın dindeki önemine dikkat çekmiştir. Kaynakwh:
5. KÜLTÜRÜMÜZDE KUR’AN’IN YERİ VE ÖNEMİ
Kur’an’ın kültürümüz içersinde önemli bir yeri vardır. Kur’an bireysel ve toplumsal hayatımızda önemli bir yer tutar. Kültürümüzün önemli öğelerinden dil, sanat ve edebiyatımızda Kur’an’ın getirdiği değerlere çokça rastlanır. Dilimize Kur’an’dan pek çok kavram yerleşmiştir. Allah, Rab, Mevlâ, tövbe, melek, hak, ibadet dua gibi kavramlar bunlardan sadece bazılarıdır.
Toplumda Kur’an’da geçen güzel adların çocuklara isim olarak verildiğini görürüz. Yasin, Tâhâ, Nur, Yunus, Yusuf, Lokman, İbrahim, Meryem bunlara örnektir.Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş Veli gibi edebiyatçılarımız eserlerinde Kur’an’da yer alan motiflere çokça yer vermişlerdir.
“Canım bende oldukça Kur’an’ın kuluyum,
Seçilmiş Muhammed’in yolunun toprağıyım,
Birisi sözlerimden bundan başka söz naklederse,
O nakledenden de bezmişim ben, bu sözlerden de bezmişim.” dizelerinde Mevlana Kur’an’ı ne kadar önemsediğini göstermiştir.
Örf ve adetlerimizde de Kur’an’ın etkisini görürüz. Hastalara, yoksullara, yetimlere, yolda kalmışlara yardım etmek, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, ana-babaya hürmet Kur’an’ın öğütlerindendir.
Cami, ev, iş yeri gibi pek çok mekanda Kur’an’ın çeşitli ayetleri duvarları süslemektedir. Kaynakwh:
Kur’an’ın çeşitli makamlarda okunması da kültürümüzde önemli bir yer tutar. Düğün, cenaze, mevlit ve sünnet gibi törenlerimizde güzel sesli kimseler tarafından Kur’an okunur.
Ek olarakta geçmişte yaşamış olan kişilerin kıssası bulunur.
Kuran; sözlükte okumak, toplamak, bir araya getirmek gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise Hz. Peygambere vahiy yoluyla indirilmiş, Fâtiha Suresi ile başlayıp Nâs Suresi ile biten son ilâhî kitaptır.
Sponsorlu Bağlantılar
Kur’an-ı kerim İslâm dininin temel kaynağıdır. Bir konuyla ilgili olarak İslam dini açısından hüküm verilirken Kur’an başvurulacak olan ilk kaynaktır. Kur’an insanlara en doğru yolu gösteren ilâhî bir rehberdir. Kur’an’da Allah ile insan, insan ile insan ve insan ile evren arasındaki ilişkileri düzenleyen ilkeler yer alır. Kur’an iyilik yapanlar için müjdeleyici ve kötülük yapanlar için ise uyarıcıdır. Kuran’da bu durum şöyle açıklanır: “Şüphesiz ki bu Kur’an en doğru yola iletir; iyi davranışta bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.”
Kur’an’ın getirmiş olduğu esaslar, insanları hem dünyada ve hem de ahirette mutluluğa ulaştırmayı hedefler.Bu konu da Kur’an da şöyle buyurulur: “Ey insanlar! Size Rabbiniz’den bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için hidayet ve rahmet gelmiştir.”
Kur’an’ın hükümleri evrenseldir. Her zaman ve her yerde geçerlidir. Onun hükmü kıyamete kadar sürecektir.Kur’an’ın içeriğini ve özelliklerini belirleyen Yüce Allahtır. Bunun içindir ki Kur’an her devirde insanlığın ihtiyaçlarına cevap verecek ve insanlığı yüceltecek durumdadır.İnsanı yaratan Allahtır. Bunun içindir ki insanın ihtiyacının neler olduğunu da en iyi Allah bilir.
2.KUR’AN-I KERİM’İN TARİHİ
Kur’an ilk defa 610 yılı Ramazan ayında Hira mağarasında gelmeye başlamıştır.İlk gelen ayetler Alak Suresinin ilk beş ayetidir. Bundan sonra yaklaşık 23 yıl içersinde Kur’an bölüm bölüm gelmiştir.
Kur’an’ın bölüm bölüm indirilmesi onun anlaşılmasını ve uygulanmasını kolaylaştırmıştır. Bu durum eğitimin tedricilik ilkesine yöneliktir.Kur’an ayetleri indirilirken hem ezberleniyor ve hem de yazılıyordu. Sahabe inen ayetleri öğrenmek ve ezberlemek için büyük gayret gösteriyordu. Ayrıca namazda da Kur’an’dan belli bölümler okunması gerekiyordu.
Peygamberimiz inen her ayeti “vahiy kâtipleri” olarak bilinen kişilere yazdırmış ve kontrol etmiştir. Kur’an ayetleri başta kağıtlar olmak üzere, deri, beyaz yassı taş gibi çeşitli yazı malzemelerine yazılmıştır.
Cebrail, her yıl ramazan ayında o zamana kadar inen ayetleri peygamberimize okur, daha sonra da Peygamberimiz Cebrail’e okurdu. Bu uygulama Peygamberimizin vefatından önceki Ramazan ayında iki kez yapılmıştır.Bu şekilde Cebrail sure ve ayetlerin Kur’an’daki sıralarını Peygamberimize bildiriyordu.
Peygamberimizin sağlığında Kur’an yazıya aktarılmakla beraber kitap haline getirilmemişti. Çünkü vahiy devam ediyordu ve ayet ve surelerin yerleri indirildikten sonra belli oluyordu. Peygamberimiz’in sağlığında böyle bir şeye zaten ihtiyaç duyulmamıştı. Fakat Peygamberimizin vefatından sonra vahiy metinlerinin bir kitapta toplanması zarureti ortaya çıktı. Hz. Ebu Bekir’in halifeliği sırasında Yemame savaşında çok sayıda hafızın şehit olması bazı Müslümanları endişelendirmiş ve Hz. Ebu Bekir döneminde Kur’an metinleri bir kitapta toplanmıştır. Bu işi Zeyd bin Sabitin başkanlığında vahiy katiplerinden oluşan bir komisyon üstlendi. Kur’an’ın kitap haline getirilmiş haline Mushaf denildi.
Hz. Osman döneminde ise İslâm coğrafyası çok genişledi. Değişik yerlerde Kur’an’ın okunması konusunda lehçe farklılıkları ortaya çıktı. Hz Osman anlaşmazlıkların ortadan kalkması için bir komisyon oluşturdu.Bu komisyonun başkanlığını da Zeyd bin Sabit yapıyordu. Titiz bir çalışmanın sonunda Kur’an çoğaltıldı. Çoğaltılan Kur’an nüshaları Kûfe, Basra, Şam, Yemen, Bahreyn gibi çeşitli yerlere gönderildi. Bu nüshalardan biri de bugün İstanbul’da Topkapı Sarayı Müzesinde bulunmaktadır.
Hz. Osman’ın çoğalttırdığı Kur’an nüshalarında hareke ve nokta yok idi. Araplar için bu sorun değildi. Çünkü onlar harekesiz ve noktasız da Kur’an’ı anlıyorlardı. Fakat Arap olmayan milletler Müslüman olunca onlar Kur’an’ı harekesiz ve noktasız okuyamıyorlardı. Bunun üzerine Emeviler döneminde büyük dil bilgini Ebu’l-Esved tarafından Kur’an harekelenmiştir.
3.KUR’AN İLE İLGİLİ BAZI KAVRAMLAR
3.1. Kur’an’ın İç Düzeni ile ilgili kavramlar (Ayet, Sure, Cüz, Mushaf)
Ayet: Sözlükte , işaret, delil, mucize, ibret gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise Kur’an’ın surelerini oluşturan cümle ya da cümle gruplarına ayet denir. Ayetler çok nadir kelime ve harf olarak da görülürler. Hatta bir sayfadan oluşan ayetler de vardır. Kur’an’da 6666 ayet vardır. Ayetlerin sıralaması vahiy yoluyla bildirildiği kabul edilmektedir. Kur’an’ın ilk inen ayetleri Alak suresinin ilk beş ayetidir.
Sure: Sözlükte yüksek rütbe, mevki, şeref, binanın kısmı veya katları manasına gelir. Terim olarak ise Kur’an’ın değişik sayıda ayetlerden oluşan bölümlerine sure denir.Kur’an’da 114 sure vardır. Tevbe suresi hariç diğer sureler Besmele ile başlar. Kur’an’ın en kısa suresi 3 ayetten oluşan Kevser suresi; en uzun suresi de 286 ayetten oluşan Bakara Suresidir.Kur’an’ın ilk suresi Fâtiha ve son suresi ise Nâs suresidir. Kur’an’ın son 10 suresi kısa olduğundan namazda okunur. Bundan dolayı bu surelere namaz sureleri denilir.Mekke döneminde gelen ayet ve surelere Mekkî Sure yada Mekkî ayet denilir. Mekkî sureler daha çok inanç konularından bahseder. Hicretten sonra Medine’de gelenlere ise Medenî sure yada Medeni ayet denir. Medeni sureler daha çok ibadet, toplumsal ilişkiler gibi konulardan bahseder.
Cüz: Kur’an’ın her bir 20 sayfalık bölümüne cüz denir. Kur’an’da toplam 30 cüz vardır.
Mushaf: Peygamber Efendimiz döneminde dağınık halde bulunan Kur’an metinlerinin onun vefatından sonra iki kapak arasına toplanmış ve sayfalandırılmış anlamına getirilmiş haline Mushaf denir.
5.2. Kur’an’ın Okunması ile ilgili kavramlar(Tecvid, Mukabele, Hatim, Hafızlık)
Tecvid: güzelleştirmek, daha iyi bir hale getirmek anlamına gelir. Terim olarak ise Kur’an’ı güzel biçimde okumak için uyulması gereken kuralları içeren bir ilim dalıdır. Kur’an’ın güzel okunması Müslümanların geleneklerin de önemli bir yer tutar. Peygamberimiz: “Kur’an’ı seslerinizle güzelleştiriniz.” buyurmaktadır.
Mukabele: Kur’an’ın karşılıklı okunup takip edilmesidir. Kur’an’ın vahyedilmeye başlamasından sonraki her Ramazan ayında Peygamberimiz ve Cebrail o zamana kadar inen ayetleri karşılıklı olarak birbirlerine okuyorlardı. Bu durum 23 yıl sürmüştü. İşte Müslümanlar arasında yaygın olan ramazanda mukabele okuma geleneği, bir bakıma Peygamberimiz ile Cebrail arasındaki karşılıklı okuma örnek alınarak uygulanmıştır.
Hatim: Bir şeyi sona erdirmek anlamına gelmekte olup Kur’an’ı baştan sonuna kadar usulüne uygun okumaya hatim denmektedir.
Hafızlık: Kur’an’ın baştan sonuna kadar ezberlenmesine hafızlık, Kur’an’ı ezberleyen kişiye de hâfız denir. Peygamberimiz Kur’an öğrenimini tavsiye etmiş ve bu konu da “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.” buyurmuştur.
5.3 Kur’an’ın anlaşılmasına Yönelik Kavramlar (Meâl, Tefsir)
Meal: Meâl bir şeyin amacı ve varacağı yer olup terim olarak Kur’an ayetlerinin anlamını aslıyla aynı değil, fakat aslına yakın olarak ifade etmektir. Kur’an-ı Kerim’in aslıyla aynısını başka bir dile bütün dilsel özellikleriyle çevirmeye tercüme denir ki, Kur’an’ın tercümesi mümkün değildir. Bu yüzden Kur’an tercümesi çalışmalarına meâl denir.
Tefsir: Bir manayı açığa çıkarma, bir şeyi yorumlamak demek olup terim olarak ise; Kur’an’ın sahasında uzman kişilerce (Müfessir) açıklanması ve yorumlanmasıdır. Bu yorumlama işi ilâhi vahyin insan tarafından anlaşılması için kaçınılmaz bir sonuçtur. Hayat devam ettiği sürece de yorumlama işi devam edecektir. Çünkü Kur’an insanın ulaşabileceği en ileri boyutlardan haber vermekte ve kıyamete kadar insanlığın ihtiyacını karşılayacak bir kitaptır. Tefsir işiyle ilgilenen uzmanlara ise Müfessir denir.
4.KURAN-I KERİM’İN BELLİ BAŞLI KONULARI
4.1.İnanç
İnanç esasları ile ilgili ayetler Kur’an’da önemli bir yer tutmaktadır.Çünkü iman dinin temelini oluşturmaktadır.İnan esasları 6 ana başlıkta toplanabilir. Bunlar:
1. Allah’a inanmak ,
2. meleklere inanmak,
3. Peygamberlere inanmak,
4.Kitaplara inanmak,
5. Kaza ve Kadere inanmak
6. Ahirete inanmaktır.
İman’ı tarif edecek olursak Hz. Muhammed’in Allah’tan getirdiği her şeyi gönülden kabullenmek ve tasdik etmek olarak tarif edebiliriz. Dolayısı ile iman dediğimiz zaman Allah ve Peygamber kavramları karşımıza çıkar. Bu ise bakıma Kelime-i Şehadette belirtilmiştir. Kelime-i Şehâdet ise “Eşhedü en lâilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve Rasûlüh” (Anlamı:Ben şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve ben şahitlik ederim ki, Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir.) diye ifade edilir.
4.2. İbadet
İbadet Allah’a yaklaşmak ve onun rızasını kazanmak için yapılan şeylerdir. Yüce Allah ile kullar arasındaki ilişki ibadetler ile kurulur. Başlıca ibadetler ise namaz, oruç, hac ve zekat olarak ifade edilebilir.
4.3. Ahlâk
Ahlâk, insanın inanç ve ibadet yoluyla, Allah ile kurduğu ilişkinin her türlü tutum ve davranışına yansımasıdır. Ahlâkın diğer bir boyutu da Allah’a olan bağlılığının samimiyet derecesini gösterir. Allah’a inanan ve ibadet eden bir müslümanın davranışları da bu yönde şekillenir.Müslüman, bu anlamda yardımsever, sorumluluk sahibi, kötülüklerden sakınan, insanlarla ilişkilerinde adaleti gözeten, kin, nefret, düşmanlık gibi kötü duygu ve düşüncelerden uzak duran kimsedir. Dinimiz ahlâka büyük önem vermiştir. Kur’an Peygamberimizin bizim için bir ahlak örneği olduğunu şöyle bildirmiştir. “Andolsun ki, Rasûlullâh, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir. Peygamberimiz de “İslâm güzel ahlaktır.” diyerek ahlâkın dindeki önemine dikkat çekmiştir. Kaynakwh:
5. KÜLTÜRÜMÜZDE KUR’AN’IN YERİ VE ÖNEMİ
Kur’an’ın kültürümüz içersinde önemli bir yeri vardır. Kur’an bireysel ve toplumsal hayatımızda önemli bir yer tutar. Kültürümüzün önemli öğelerinden dil, sanat ve edebiyatımızda Kur’an’ın getirdiği değerlere çokça rastlanır. Dilimize Kur’an’dan pek çok kavram yerleşmiştir. Allah, Rab, Mevlâ, tövbe, melek, hak, ibadet dua gibi kavramlar bunlardan sadece bazılarıdır.
Toplumda Kur’an’da geçen güzel adların çocuklara isim olarak verildiğini görürüz. Yasin, Tâhâ, Nur, Yunus, Yusuf, Lokman, İbrahim, Meryem bunlara örnektir.Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş Veli gibi edebiyatçılarımız eserlerinde Kur’an’da yer alan motiflere çokça yer vermişlerdir.
“Canım bende oldukça Kur’an’ın kuluyum,
Seçilmiş Muhammed’in yolunun toprağıyım,
Birisi sözlerimden bundan başka söz naklederse,
O nakledenden de bezmişim ben, bu sözlerden de bezmişim.” dizelerinde Mevlana Kur’an’ı ne kadar önemsediğini göstermiştir.
Örf ve adetlerimizde de Kur’an’ın etkisini görürüz. Hastalara, yoksullara, yetimlere, yolda kalmışlara yardım etmek, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, ana-babaya hürmet Kur’an’ın öğütlerindendir.
Cami, ev, iş yeri gibi pek çok mekanda Kur’an’ın çeşitli ayetleri duvarları süslemektedir. Kaynakwh:
Kur’an’ın çeşitli makamlarda okunması da kültürümüzde önemli bir yer tutar. Düğün, cenaze, mevlit ve sünnet gibi törenlerimizde güzel sesli kimseler tarafından Kur’an okunur.
Ek olarakta geçmişte yaşamış olan kişilerin kıssası bulunur.
Son düzenleyen Safi; 15 Nisan 2016 21:53