Arama

Frig (Fryg) Mimarisi

Güncelleme: 2 Mayıs 2010 Gösterim: 6.406 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
22 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Frig (Fryg) Mimarisi

Sponsorlu Bağlantılar
Mimarlık
Fryg mimarlığı gelişmişti. 1. yüzyılda yaşayan Romalı mimarlık tarihçisi Vitruvius, Fryg evlerinin ağaç kütüklerinden yapıldığını, üzerlerinin de saz ve çamurla kapatıldığını anlatır. Yığma mezar tepeleri, yani tümülüslerin içindeki ahşap odalara benzeyen bu yapıların yerleşme alanında da kullanılıp kullanılmadığı kazılarla saptanamamıştır. M.Ö. 8. yüzyılın sonlarına ait Gordion evleriyle, M.Ö. 6. yüzyılın ortalarına ait Pazarlı yapılarının bazıları taş ve kerpiç kullanılarak inşa edilmiştir. Bu tür yapıların kerpiç duvarlarında yapıyı sağlamlaştırmak üzere ağaç dikmeler ve yatay hatıllar kullanılmış, duvarlar, iç ve dış yüzlerde, çivi kullanılmaksızın birbirine geçirilmiş ahşap kasalar içine alınmış, böylece sağlamlığın yanında estetik bir görünüm elde edilmiştir.
Gordion kazıları Frygler’in, Anadolu’da Troia 1 döneminden beri kullanılan, önde bir giriş holü ve bunun arkasındaki büyük salondan oluşan megaron planlı yapıları severek kullandıklarını ortaya koydu. Bir saray olması olası görülen Gordion’daki 3 numaralı megaronun (18.30 X 30.40 m. boyutlarında) iki katlı olduğu düşünülür. Çatısı 2 sıra ahşap direk yardımıyla kapatılmış olan bu megaron, kentin en büyük yapısıydı ve en iyi korunmuş olan iç avluda yer alıyordu. Bazı Fryg evlerinin tabanları çakıltaşından mozaiklerle kaplıydı. Örneğin Gordion’daki 2 numaralı megaronun zemini, beyaz üzerine koyu kırmızı ve koyu mavi renkli çakıl taşlarıyla oluşturulmuş geometrik motifli bir mozaikle bezeliydi.
Bu çakıl mozaik türünün en eski örneğini temsil etmektedir. Buna benzer ve fakat pişirilmiş kilden, boyalı çivilerin zemine çakılmasıyla oluşturulmuş, geometrik motifli diğer bir zemin mozaiği türü de Pazarlı yapılarında kullanılmıştı. Bu tür mozaik zemin, 7 cm. kadar uzunluğunda, başları küresel, siyah ve krem renkte pişmiş toprak çivilerin kil zemin üzerine geometrik bir bezeme üslubuyla yanyana dizilmesiyle oluşturulmuştu.
Fryg evlerinin görünümleri ile ilgili bilgi, kayalara oyulmuş kutsal yapılar ile Gordion’da bulunmuş bir duvar resminden edinilmektedir. Bunlara göre Fryg evlerinin çatıları semer dam tarzındaydı; çatı, ahşap bir iskeletin üzerinin saz ve kille kaplanmasıyla örtülüyordu. Çatının tepesinde boynuz biçiminde çıkıntılar vardı. Bu türde taştan bir örnek Gordion’da bulunmuştur. Kayaya oyulmuş kutsal odaların cephelerinden öğrenildiğine göre, Fryg evlerinin kapıları ahşap oymalarla süslüydü. M.Ö. 6. yüzyılın ortalarına doğru Gordion, Pazarlı ve diğer Fryg evlerinin dış kaplamaları pişmiş topraktan, kabartma bezekli levhalarla süslenmeğe başladı. Bu kabartmalar çok renkliydiler, figür olarak da en çok geometrik bezeklerle insanlar ve hayvanlara yer verilmekteydi. Geometrik bezeklerle süslü olan mimari kaplama levhaları, Frygia’daki kaya anıtlarının cephelerindeki sima ve kornişlere çok yakın bir benzerlik göstermektedir. Bu geometrik süsleme Demir çağ Frygia’sının kendine özgü bezemesidir. Bunun yayıldığı coğrafi alan Karadeniz kıyılarındaki Akalar’dan, güneye doğru Pisidia Bölgesi’ndeki Düver’e (Burdur yakınlarında) değin uzanmaktadır. Frygia’ nın Lydia egemenliği altına girmesinden sonra ortaya çıkan bu kaplama levhalarının ülkeye, Lydia kralı Kroisos (M.Ö. 560-547) döneminde batı dünyasından geldiği sanılır. Nitekim aynı türde kaplama levhalarına Kroisos döneminde Lydia Krallığı’nın başkenti Sardes’te de rastlanmıştır.
Gordion kentinin planı ile ilgili bir fikrimiz olmamakla birlikte, M.Ö. 8. yüzyıla ait olduğu sanılan, etrafı kerpiç bloklardan bir surla çevrili kale ortaya çıkarılmıştır. Bu surun 10 m. yüksekliğindeki taş kapısı günümüze değin ayakta kalabilmiş kapıların en görkemli ve en etkileyici olanlarından biridir: Bu kapıdan içeri girildiğinde, kalenin doğu kesimi megaron planlı büyük yapılarla kaplıydı. Her biri kendi başına bir bütün olan bu megaronlarda yönetici sınıftan kişiler yaşamaktaydı. Bu büyük kralı yapılardan boydan boya kör bir duvarla ayrılan batı kesiminde ise karşılıklı geniş bir caddeye bakan, birbirine yapışık megaron planlı yapı dizileri inşa edilmişti. Çoğunun salonunda merkezi ocakların yer aldığı bu yapıların bazılarının saray görevlilerine ayrılmış olması, bazılarının mutfak, bazılarının da dokuma atölyesi olarak kullanılmış bulunması olasıdır. Ocaksız 2 yapının ise depo ya da hazine binası oldukları sanılır. Hemen tümü, içten 11.5 X 21 m. boyutlarındaki bu yapılar grubunda, her ünitte 25 kişiden 300 kadar kadın görevlinin çalıştığına inanılır.
Anlaşılacağı gibi Fryg mimarlığı hayret verici bir biçimde gelişmişti ve aynı zamanda köklü bir geleneğe sahipti; bu mimarlık geleneğinin kökleri doğuda değil,batı ve kuzeydedir. Çünkü Gordion’da ortaya çıkarılan megaron planlı yapılar, doğuya yabancı olan bir mimarlık türüdür. Oysa aynı türde planlı yapılar, kuzey ve batıda İlk Tunç çağdan , yani 3. bin yılın başlarından beri bilinmekte ve giderek gelişip, M.Ö. 1. bin yılın içlerine değin kullanım görmektedir. Böylece mimarlık geleneklerinin, Frygler’in Anadolu’ya Thrakia ve Balkanlar’ dan geldiğini bildiren filolojik ve edebi kayıtları doğruladığı söylenebilir.


Veli Sevin, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, Görsel Yayınları
Kaynak

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
2 Mayıs 2010       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Frigya Uygarlığında Mimari

Sponsorlu Bağlantılar
Frigya sanat ve mimarisi konusunda bilgi edinebilmek için, Anadolu´nun çeşitli yerlerinde, özellikle Gordion, Midas şehirleri ve Pazarlı´da tümülüs şeklindeki mezarlarda veya kayalar içine oyulmuş zengin cepheli binalarda yapılan kazılara başvuruyoruz. Frigler, özellikle maden işçiliğinde çok ileri gitmişlerdi. Kaya ve taş mimaride kullanılan malzemeyi işlemek için madenden çeşitli aletler yapıyorlardı. Frigler zamanında korunaklı kalelerin varlığı, Pazarlı kazılarından anlaşılmıştır.
Yüksekçe bir tepenin üzerine yapılmış olan bu kalenin içinde muntazam dörtgen şeklinde küçük evler vardı. Evlerin temelleri taştan, üst kısımları tahta hatıllarla desteklenmiş kerpiçten yapılmıştı; damlar ise ahşaptı. Çatı ve dış cephelerin bazı kısımları boyalı kabartmalarla süslü toprak levhalarla kaplanmıştı. Bu türden toprak levhalara Pazarlı´dan başka Anadolu´nun çeşitli yerlerinde ve özellikle Gordion´da rastlandı. Bunlardaki resimler ve nakışlar Frigya sanatının, Anadolu´da eskiden beri köklenmiş geleneklerin, doğudan (özellikle Mezopotamya) ve batıdan (İonya ve Yunanistan) etkilerle geliştiğini göstermektedir.
Bu mimarinin en iyi örnekleri Eskişehir ve Afyonkarahisar arasındaki eserlerde görülür. Bunlar zengin süslemeli tapınak kalıntılarıdır. Alınlıklarında bir pencere bulunmaktadır. Frig ahşap mimarisinin Likya´da da görülen bir çeşidi Eski Bronz Çağ prototiplerine kadar gider. Bu mimari aynı zamanda erken doğu mimarisini de etkilemiştir. Klasik geleneğe göre frizi ilk defa Frigler kullanmıştır.
Amerikalıların Gordion´da son yıllarda yaptıkları kazılarda MÖ. VIII. yy.´da Frig evlerinin bazen taştan, bazen de tahta çerçeve kullanarak kaba tuğladan yapıldığı anlaşılmıştır. Bu evlerin bazılarının planı megaron tipindedir. Gordion´da şehrin etrafını çeviren surlar, şehir kapısı ve çeşitli binalar ortaya çıkarıldı. Frigler, doğu komşuları Urartular gibi kaya mimarlığında çok ileri gitmişlerdir, kayalar içinde hücreler, odalar, koridorlar, neye yaradığı henüz tam olarak anlaşılamayan yüksek kademeli merdivenler ve sunaklar yapmışlardır.
Aynı zamanda kayalıklarda, çoğu hallerde direkli ve alınlıklı binaları bulunan cepheler oluşturmuşlardır. Üzerinde birtakım geometri ve ya hayvan motifleri yer alan bu kaya cephelerinin Frig devletinin parlak devrinde yapıldığı anlaşılmıştır. Yalnız bu yapıların mezar olup olmadığı konusunda bir fikir birliği yoktur. Gerilerinde mezar odaları şeklinde hücreler bulunan bazı cepheler mezar olarak kabul edilmektedir. Fakat, Midas´ın mezarı olarak gösterilen Yazılıkaya´daki bir cephenin mezar olmadığı ve sadece bir tapınak cephesi olarak kullanıldığı düşünülmüştür. Bu mezar odası semerdanlı idi.
Saray depoları, hizmet yerleri ayrı yapılar halindedir. Bazılarının tabanı renkli taşlardan yapılmış mozaiklerle kaplıdır. Üzerinde zengin geometrik motifler bulunan süslemeler, Anadolu´da bugüne kadar bilinen en eski mozaik süslemeleridir. İçlerinde mobilya parçaları, fildişinden özenle işlenmiş sanat eserleri, insan ve hayvan kabartmaları, çeşitli çanak çömlek bulunmuştur. Kimmer istilası sırasında yıkılan şehir, yeniden yapılırken tapınakların dış cepheleri kabartmalı, renkli, pişmiş topraktan levhalarla süslenmiştir. Lidya devletinin hakimiyeti, doğu Yunan sanantının Gordion´a girmesine neden oldu.



Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

2 Aralık 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
25 Aralık 2016 / Misafir Cevaplanmış
22 Mart 2009 / ThinkerBeLL Taslak Konular
24 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap
28 Nisan 2014 / _Yağmur_ Mimarlık