Arama

Dilim Kayalar Efsanesi

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 22 Kasım 2011 Gösterim: 4.585 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
22 Kasım 2011       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Gökçeli (Ladik) kasabasında yaşayan insanların yıllarca kulaktan kulağa, dilden dile sürdürdükleri efsane Gökçeli Kasabası'nda bir kayalıkta geçiyor.
Gün ağarmadan tütün tarlalarına giden, tütün kırarken, tütün dizerken, kış aylarında tütünlerini balya yaparken, olgunlaşan üzümleri keserken, bir misafir geldiğinde çay içerken anlatılır. Efsaneye göre Gökçeli'den Gökçeli yaylasına giderken yeşil ormanlık içerisinde bir dere yatağına paralel uzanan kayalıkların olduğu yerde çok eskiden bir köy varmış. Köyün kalıntılarında şu anda define avcıları arama çalışmalarını gizli olarak sürdürmektedirler.
Sponsorlu Bağlantılar
Her yerde olduğu gibi bu köyde de güzelliği dilden dile dolaşan bir kız yaşarmış. Gözleri ceylanlardan daha güzel, saçları sırma sarısı, boyu selvi kavaklarını kıskandıracak cinstenmiş. Bütün erkekler ona hayran, ona vurgunmuş.
Etraftaki köylerde, kasabalarda, şehirlerde güzelliği dilden dile dolaşır olmuş. Delikanlılar onu görmeden onun güzelliğine aşık olurmuşr. Leyla'nın bir Mecnun'u varsa onu gören güzelliğini duyan herkes onun Mecnunu olmuş. Dağları delmek için kaç Ferhat sıraya geçmiş. Elbette onun da düşlerinde güzel bir hayat, güzel bir gelecek ve atlı prensi varmış. O da hep o atlı prensin yolunu bekler olmuş.
Bu efsane; ne Leyla'nın, ne Şirin'nin, ne de Aslı'nınkine benzemekte. Onun bu güzelliği onun da kaderini belirlemiş. Herkesin aşık olduğu bu kız babası ile beraber yaşarmış. Efsane bu ya, kızın bu güzelliğine babası da aşık olmuş. Onu başkalarına vermemek ve kızından ayrı kalmamak için, onunla evlenmek istediğini söylemiş. Güzelliğin felakete, hüzne, çıkmaza düştüğü an işte bu an olmuş. Kızın tüm düşleri, tüm hayalleri kabusa dönüşmüş. Hayatın tüm güzellikleri yerini mateme bırakmış, dağlardaki yeşil yapraklar yazı görmeden hazana durmuş. Derelerden akan suların sesi, ağıt çalan çoban kavallarının melodisini andırır olmuş.
Her şeyden soğuyan kız, içten içe solmaya başlamış. Babası ile evlenme düşüncesi onu tüketmiş. Ne Hak katında ne de halk katında makul olmayan bu evlilik teklifi onu bir çare aramaya yöneltmiş. Babası her geçen gün kızını sıkıştırır olmuş. Ateşe atılan dişi kurt gibi ateş çemberi daralmaya başlamış. Babasının nefesini hep ensesinde hisseder olmuş.
Ve bir gün, gün batımında kararını vermiş. Köyün kenarında bulunan kayalıkların olduğu bölgeye gitmiş. Bütün doğayı süzmüş, kuşların eve dönüşünü kuracağı yuvasını hatırlatmış. Yaprakların rüzgarda salınışı, insanların kaypaklığını düşündürmüş. Güneşin bulutların arkasına çekilmesi, ona ölümü hatırlatmış. İlk kez güzel olduğuna sıradan bir kız olmadığına üzülmüş. Boşluk kızın çaresizliğini fırsat bilerek bütün benliğini kuşatmış. Karanlıklar esir almış güzelliğini. Güneşin battığı kızıl boşluğa bırakmış gözlerini. Ölüm, çağırmış bütün sessizliği ile onu kendine. Yalçın bir kayanın zirvesine çıkmış ölümün boşluğuna bırakmış kendini. Ve bir beddua etmiş ölüm atlayışından önce:
"Beni buradan atlamak zorunda bırakan babamla beraber bu kayalar dilim dilim olsun."
Ve o sonsuzluğun yolunu tutarken o dağdaki kayalar dilim dilim parçalanmış. O gün bu gündür, bu kayalar, Dilim Kayaları olarak adlandırılmış.


Alıntıdır.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

8 Ağustos 2008 / BrookLyn Edebiyat
21 Temmuz 2008 / MaXsdesigN Spor tr
29 Ağustos 2010 / _Yağmur_ Siyaset tr
21 Eylül 2010 / Misafir Soru-Cevap
25 Şubat 2012 / Mira X-Sözlük