Mitolojide Örümcek
MsXLabs.Org
Bizim öykümüz Lidyalı örümcek kız Arakhne ile Tanrıça Athena üstüne…
Athena; Babası Zeus’un alnından doğurduğu bakir kızı, akıl tanrıçası… Hünerli kadın parmaklarının işlediği nakışların, örgülerin koruyucu tanrıçası… Zeus’un karısı Hera’nın gelinliğini bile ince uzun parmaklarıyla o işlemişti.
Kilim dokuyan, nakış işleyip, örgüler ören hünerli kadınlar, yeteneklerini Athena’dan aldıklarını, onun öğütlerini dinleyerek ustalaştıklarını, övgüyle anlatırlardı.
Ancak, bütün Olymposlu Tanrı ve Tanrıçalar gibi Athena da kıskançlıklarında ve öfkelerinde önüne geçilmez biri olurdu, durdurulamazdı…
Kolophon’da (İzmir-Değirmendere) kumaş boyacısı bir babanın kızı olan, Lidyalı güzel kız Arakhne, gergef işlemede, örgü örmede ve kilim dokumada o kadar çok becerikliydi ki; Bütün güzel Periler dağlardan, ormanlardan ve subaşlarından onu seyretmeye gelirlerdi…
Bir gün periler ona, “Bu kadar güzel işleri nasıl yapabiliyorsun, yoksa sana bu işleri Athena mı öğretti?” diye sorarlar… O da: “ Athena da kim oluyormuş, o gitsin başka ölümlü kadınlara öğretsin bildiklerini, dokumacılık hünerlerini… Gördüğünüz gibi, yaptıklarımla zaten ben onu çoktan geçtim …” Diye karşılık verir.
Akıl Tanrıçası Athena bütün bu övünmeleri duymuştur. Yaşlı bir kadın kılığına girerek Arakhne’nin yanına gelir. Bastonuna dayanıp, beyazlamış saçlarını göstererek: “Kızım, ihtiyarlık insana yalnız keder ve üzüntü vermez, engin bir deneyim de kazandırır. Öğütlerimi yabana atma! Evet, sen örgüde, nakışta çok ileri gitmiş bir kızsın, kadınların hepsi sana hayran… Ancak Tanrıçalar var senden kat be kat üstün, sakın çok övünerek onları incitme!” Diye, uyarıda bulunur.
Arakhne: “Ben gerçekleri söylüyorum, isterse nakışta ve dokumada kimselerin eline su dökemediği; Tanrıça Athena da gelsin! Onunla da yarışırım, ne olacakmış”, diye karşılık verir.
İşte o sırada Athena, yaşlı kadın kılığından sıyrılıp, miğferi ve kalkanıyla gerçek Tanrıça haline döner… Ve öfkeyle Arakhne’yi yarışmaya çağırır. Yarışmanın heyecanı ve yenme arzusu, her ikisine de yorgunluklarını unutturmuştur. Her ikisi de yan yana oturarak nakış nakış gergef işlemeye başlarlar…
Athena gergefine Olympos Dağı’nı ve Tanrıları işler…
Mağrur ve güzel Arakhne de Tanrıların ve Tanrıçaların aşk maceralarını işler…
En başta Zeus’un aşk öykülerini işleyerek sürdürür nakışlarını…
Boğa kılığında Europa’yı kaçırmasını,
Kuğu kılığında Leda’yı,
Kartal kılığında Ganymed’i kaçırmasını işler…
Hades’in Persephone’yi kaçırmasını,
Apollon’un Defneye sarkıntılık etmesini,
Aphrodite’nin Ares ile kocasını aldatmasını işler.
İşlemeler bitince Tanrıça Athena, Arakhne’nin işlerinde hiçbir kusur bulamaz. Çünkü onun nakışları ve işlemeleri kusursuzdur… Athena buna büsbütün kızar ve güzel kızı, ölesiye kıskanır. Arakhne’nin işlemelerini eline alır, buruşturur ve yırtıp atar. Yürekli ve gururlu Lidyalı kız Arakhne, kendisine yapılan bu hakaretten çok etkilenir, üzüntüden kahrolur… Ve kendini asmak ister.
Babası Zeus’un başından doğurduğu gök gözlü Athena, rakibine acıyarak; Onun yazgısını değiştirmek ister.
“Sen ölmeyeceksin, yaşayacaksın! Ancak benimle boy ölçüştüğün, yarıştığın için bundan böyle, yaşamını her zaman ağ üstünde asılı olarak geçireceksin” diyerek, Tanrısal bir buyrukla onu örümceğe dönüştürür.
Evlerimizin köşelerinde gördüğümüz utangaç ve sessiz örümceklerin aslında güzel bir kız olduğunu düşünmek hepimizin yüreğini sızlatır…
İyice bakarsanız ona, çirkinliğini bize göstermemek için, sessiz ve kuytu yerleri seçtiğini görürsünüz. Temizlik hastası titiz kadınlar onu hiç sevmezler. Kim bilir, Belki onlarda, Arakhne’nin işlemiş olduğu bunca nakışı ve örgüyü kıskanıyorlardır, tıpkı Athena gibi.
Lidya güzeli zavallı Arakhne zaten talihsizdir; güzel bir kız iken biçimsiz bir böcek olmuştur… Ne olur, ona dokunmayın o gergefini işleyerek avunsun dursun, sonsuza kadar…
MsXLabs.Org
Sponsorlu Bağlantılar
Bizim öykümüz Lidyalı örümcek kız Arakhne ile Tanrıça Athena üstüne…
Athena; Babası Zeus’un alnından doğurduğu bakir kızı, akıl tanrıçası… Hünerli kadın parmaklarının işlediği nakışların, örgülerin koruyucu tanrıçası… Zeus’un karısı Hera’nın gelinliğini bile ince uzun parmaklarıyla o işlemişti.
Kilim dokuyan, nakış işleyip, örgüler ören hünerli kadınlar, yeteneklerini Athena’dan aldıklarını, onun öğütlerini dinleyerek ustalaştıklarını, övgüyle anlatırlardı.
Ancak, bütün Olymposlu Tanrı ve Tanrıçalar gibi Athena da kıskançlıklarında ve öfkelerinde önüne geçilmez biri olurdu, durdurulamazdı…
Kolophon’da (İzmir-Değirmendere) kumaş boyacısı bir babanın kızı olan, Lidyalı güzel kız Arakhne, gergef işlemede, örgü örmede ve kilim dokumada o kadar çok becerikliydi ki; Bütün güzel Periler dağlardan, ormanlardan ve subaşlarından onu seyretmeye gelirlerdi…
Bir gün periler ona, “Bu kadar güzel işleri nasıl yapabiliyorsun, yoksa sana bu işleri Athena mı öğretti?” diye sorarlar… O da: “ Athena da kim oluyormuş, o gitsin başka ölümlü kadınlara öğretsin bildiklerini, dokumacılık hünerlerini… Gördüğünüz gibi, yaptıklarımla zaten ben onu çoktan geçtim …” Diye karşılık verir.
Akıl Tanrıçası Athena bütün bu övünmeleri duymuştur. Yaşlı bir kadın kılığına girerek Arakhne’nin yanına gelir. Bastonuna dayanıp, beyazlamış saçlarını göstererek: “Kızım, ihtiyarlık insana yalnız keder ve üzüntü vermez, engin bir deneyim de kazandırır. Öğütlerimi yabana atma! Evet, sen örgüde, nakışta çok ileri gitmiş bir kızsın, kadınların hepsi sana hayran… Ancak Tanrıçalar var senden kat be kat üstün, sakın çok övünerek onları incitme!” Diye, uyarıda bulunur.
Arakhne: “Ben gerçekleri söylüyorum, isterse nakışta ve dokumada kimselerin eline su dökemediği; Tanrıça Athena da gelsin! Onunla da yarışırım, ne olacakmış”, diye karşılık verir.
İşte o sırada Athena, yaşlı kadın kılığından sıyrılıp, miğferi ve kalkanıyla gerçek Tanrıça haline döner… Ve öfkeyle Arakhne’yi yarışmaya çağırır. Yarışmanın heyecanı ve yenme arzusu, her ikisine de yorgunluklarını unutturmuştur. Her ikisi de yan yana oturarak nakış nakış gergef işlemeye başlarlar…
Athena gergefine Olympos Dağı’nı ve Tanrıları işler…
Mağrur ve güzel Arakhne de Tanrıların ve Tanrıçaların aşk maceralarını işler…
En başta Zeus’un aşk öykülerini işleyerek sürdürür nakışlarını…
Boğa kılığında Europa’yı kaçırmasını,
Kuğu kılığında Leda’yı,
Kartal kılığında Ganymed’i kaçırmasını işler…
Hades’in Persephone’yi kaçırmasını,
Apollon’un Defneye sarkıntılık etmesini,
Aphrodite’nin Ares ile kocasını aldatmasını işler.
İşlemeler bitince Tanrıça Athena, Arakhne’nin işlerinde hiçbir kusur bulamaz. Çünkü onun nakışları ve işlemeleri kusursuzdur… Athena buna büsbütün kızar ve güzel kızı, ölesiye kıskanır. Arakhne’nin işlemelerini eline alır, buruşturur ve yırtıp atar. Yürekli ve gururlu Lidyalı kız Arakhne, kendisine yapılan bu hakaretten çok etkilenir, üzüntüden kahrolur… Ve kendini asmak ister.
Babası Zeus’un başından doğurduğu gök gözlü Athena, rakibine acıyarak; Onun yazgısını değiştirmek ister.
“Sen ölmeyeceksin, yaşayacaksın! Ancak benimle boy ölçüştüğün, yarıştığın için bundan böyle, yaşamını her zaman ağ üstünde asılı olarak geçireceksin” diyerek, Tanrısal bir buyrukla onu örümceğe dönüştürür.
Evlerimizin köşelerinde gördüğümüz utangaç ve sessiz örümceklerin aslında güzel bir kız olduğunu düşünmek hepimizin yüreğini sızlatır…
İyice bakarsanız ona, çirkinliğini bize göstermemek için, sessiz ve kuytu yerleri seçtiğini görürsünüz. Temizlik hastası titiz kadınlar onu hiç sevmezler. Kim bilir, Belki onlarda, Arakhne’nin işlemiş olduğu bunca nakışı ve örgüyü kıskanıyorlardır, tıpkı Athena gibi.
Lidya güzeli zavallı Arakhne zaten talihsizdir; güzel bir kız iken biçimsiz bir böcek olmuştur… Ne olur, ona dokunmayın o gergefini işleyerek avunsun dursun, sonsuza kadar…
kaynak