UÇAK
1. Kanatlar yardımıyla havada tutunabilen, bütün motorlu aerodinlere verilen genel ad; tayyare (Bk. ansikl. böl.)
2.
- Uçak tekniği, konusu uçakların incelenmesi ve inşası olan teknik.
- Değişken ok açılı uçak, kanatlarının biçimi uçuş hızına göre değişebilen uçak. (Kimi kez, yanlış olarak değişken geometrili uçak da denir.)
- Düşey kalkış ve inişli uçak (VTOL), düşey olarak kalkıp inebilen uçak.
- Eğitim uçağı, pilotların ilk eğitiminde kullanılan uçak. (Askeri pilotların eğitim programı, alıştırma, intibak eğitimi [akrobasi] kör uçuş, seyrüsefer, grup uçuşu ve gece uçuşu gibi birçok aşamadan oluşur.)
- Kısa kalkış ve inişli uçak (STOL), oldukça kısa (300 m'den az) bir pist üzerinde kalkış ve iniş yapabilen uçak.
—Cez. huk. ve Uluslarar. huk. Uçak kaçırma - KAÇIRMA.
—Petr. san. Uçak benzini - BENZİN.
—Postc.
- Uçak postası, uçakla yapılan posta taşımacılığı.
- Uçak pulu, posta ücret tarifesinde uçakla gönderilecek posta maddeleri için öngörülen ücretlerde bastırılan ve üzerlerinde havacılıkla ilgili resimler bulunan pul.
—Sig.
- Uçak tekne sigortası, uçakların gerek havada gerekse yerde hareket halindeyken ortaya çıkabilecek zarar ve hasarlarına karşı yapılan sigorta.
- Uçak yolcu sigortası, uçak yolculuklarında ortaya çıkabilecek kazalara karşı yolcular için yapılan can sigortası.
—Tarım. Uçakla tarım hizmeti, oldukça fazla yük taşıyarak alçaktan uçabilecek özellikte yapılmış uçak ya da helikopterlerle katı ve sıvı maddeler serpmek için kullanılan araç ve yöntemlerin tümü (Tarla ve ekin alanlarında küçük parsellerin yaygın olduğu ülkelerde tarım helikopterleri ve uçaklar, bazı genel ilaçlamalar dışında çok az kullanılmaktadır. Uçakla tarım hizmeti özellikle geniş parsellerin bulunduğu ülkelerde [ABD ve Rusya gibi] gelişmektedir.)
—ANSİKL. Uçan bir araç için "uçak" adı, ilk kez 1897'de, aracına bu adı veren element Ader tarafından kullanıldı; bu araç, 1890'da bir motor yardımıyla yerden havalanan ilk araç olan Eole'ün izleyicilerinden biriydi. Sonradan "tayyare" sözcüğü de yaygın olarak kullanıldı. Bu iki terim arasındaki rekabet, “uçak” sözcüğü kendini günlük konuşma diline kabul ettirinceye dek sürdü.
çeşitli uçak tipleri
Uçaklar, değişik biçimlerde sınıflandırılır; bununla birlikte, en yaygın sınıflandırma, itme, biçim ve kullanım kriterlerine göre yapılan sınıflandırmadır.
• itme biçimi bakımından uçaklar, önce motorsuz uçaklar ya da planörler, pervaneli ve pistonlu motorlu uçaklar (pervanenin, kanadın önünde ya da arkasında yer almasına göre çekici pervaneli ya da itici pervaneli uçaklar), türbojetli ya da türboproplu uçaklar vb. olarak ayırt edilir. Pervaneli uçakların tersine, bunlar arasında jet uçakları ve füze uçaklar da yer alır.
• Biçim bakımından, klasik uçaktan ayrı olarak, yatay kuyruk takımı bulunmayan ördek uçak ve kuynjksuz uçak vardır; bu uçağa, uçan kanat da denir. Bileşik uçaklar ilk tez, Birinci Dünya savaşı sırasında deneme için yapıldı, ama biri diğerinin üzerine bağlanmış iki deniz uçağı kullanılarak Kuzey Atlas okyanusu üstünden bir ticari bağlantının gerçekleştirilmesi 1938’de Büyük Britanya'da denendi: Short-Mayo bileşiği, üstte bulunan deniz uçağının, taşıyıcı deniz uçağından ayrıldıktan sonra Atlas okyanusu'nu konaklama yapmadan geçmesini sağladı. İkinci Dünya savaşı sırasında, Almanlar tarafından bileşik bombardıman uçakları denendi, altta bulunan uçak, hedef üzerine süzülerek düşecek biçimde bırakılıyordu. Aynı şekilde japon intihar uçakları da, bir bileşik uçaktan atılıyordu, ikinci Dünya savaşı'ndan sonra, tanınmış bir bileşik uçak olan Leduc deney uçağı inşa edildi. Aynı şekilde ABD'de bir füzeuçak (Bell X-l) bir borbardıman uçağının altından fırlatıldı; bu formül, araştırma araçlarını denemede hâlâ kullanılmaktadır.
• Kullanışları bakımından uçaklar üç büyük kategoriye ayrılır:
- hafif uçaklar,
- nakliye uçakları,
- askeri uçaklar.
Hafif uçaklar çok çeşitlidir: - eğitim uçakları,
- alıştırma uçakları,
- turizm ya da amatör uçakları.
Sağlık hizmetlerinde kullanılan kimi uçaklar, planörleri havalandırmaya yarayan römorkör uçaklar ve yarış uçakları da hafif uçaklar kategorisinde yer alır.
Nakliye uçaktan da yük kapasitelerine ya da uçuş mesafelerine göre sınıflandırılır. Böylece, büyük yük uçakları orta yük uçaklarından ve uzun mesafe uçakları da kısa mesafe uçaklarından ayrılır. Nakliye uçakları askeri ya da sivil uçaklar olabilir; sivil nakliye uçaklarına düzenli uçuşlarda kullanılıyorlarsa, taksi uçaklardan ya da özel uçaklardan ayırmak için ticari uçak ya da hat uçağı da denir, ikinci Dünya savaşı’ndan önce; nakliye uçakları "200-250 km/sa hızda 10-25 yolcu” taşıma yöntemine denk düşüyordu; savaş sonunda, bu yöntem “350-400 km/sa hızda 30-40 yolcu" taşımaya dönüştü; günümüzde ise "500 km/sa hızda 40-50 yolcu" taşıyan uçaklar ile "900 km/sa hızda 400-500 yolcu" taşıyan jumbo-jetler vardır. (HAVA TAŞIMACILIĞİ.) Ticari uçaklar, uzunmenzilli (6 000 -12 000 km), ortamenzilli (1 500-6 000 km) ve kısamenzilli (500-1 500 km), uçaklar halinde sınıflandırılır. Büyük miktarda yük taşıyan uçaklara kargouçak denir; bu uçak, yakıt taşımada ya da uçuş sırasında ikmal yapmada (ikmal uçağı) da kullanılabilir.
Askeri uçaklar, av uçaklarından, ateş destek uçaklarından (yere saldırı), bombardıman uçaklarından, av bombardıman uçaklarından, gözlem uçaklarından (topçu ateşini düzenlemede kullanılan), çok sayıda kamerayla ve özel radarlarla donatılmış keşif uçaklarından oluşur.
uçağı oluşturan öğeler
Bir uçak üç öğeden meydana gelir: ana yapı, motor bloku ve donanımlar.
Ana yapı.
Uçak yapılarının tümünü kapsayan ana yapı iki temel öğeden oluşur: tutunma artırıcı, yani taşıyıcı yüzeyler ve gövde.
Kanatlar.
Bir uçağın, kanatlardan ve kuyruk takımından oluşan sabit taşıyıcı yüzeyleri vardır: bu nedenle, ciropleynden ayrılır. Kanatlar, tek ya da birbiri üzerine yatay olarak yerleştirilmiş iki hatta üç düzlemden oluşur; buna göre de tekkanatlı, çiftkanatlı ya da üçkanatlı diye adlandırılır. Günümüzde, hemen hemen yalnız tek kanatlı uçaklar kullanılır. Başlangıçta payandalarla desteklenen kanatların yerine, günümüzde cantilever, yani payandasız kanatlar kullanılmaktadır. Gövdenin üstünde, ortasında ya da altında yer almasına göre kanatlar yüksek, orta ya da alçak kanat olarak adlandırılır. Başlangıçta bir dönüş gerçekleştirebilmek için, kanatlar ters yönde bükülerek, uçlarının eğriliği değiştiriliyordu. Dönüş yönünün iç tarafında yer alan kanadı alçaltmak için yapılan bu değişiklik, günümüzde, aşağıya doğru indirildiklerinde kanadı daha da taşıyıcı hale getiren flaplar ya da kanatçıklarla gerçekleştirilir. Kanadın üzerinde ayrıca, düşük hızlarda kaldırma kuvvetini artıran tutunma artırıcı flaplar bulunur. Özkararlı kanat profilleri olan uçan kanatlar ve kuyruksuz uçaklar dışında, bütün durumlarda, bir kanat, yunuslama sırasında kararsızlık gösterir; bu da, yatay (ve yol kararlılığı için düşey) kuyruk takımı denilen yardımcı taşıyıcı yüzeylerin kullanılmasını gerektirir. Kuyruk takımı, direksiyon ve levyeyle kumanda edilen yön ve irtifa dümenlerini taşır. Ûrdekuçaklar dışında, bütün klasik uçaklarda kuyruk takımı kanatların arkasında yer alır.
Gövde.
Biçimi genellikle bir iği andıran gövde, uçağın oturulan bölümünü oluşturur ve kanatlarla kuyruk takımı arasında bağlantıyı sağlar. Gövdenin ön tarafında pilot kabini bulunur. Sözkonusu bir nakliye uçağıysa, gövde ya kabin biçiminde (yolcular için) ya da bagaj biçiminde (yükler için) düzenlenir. Askeri uçaklarda gövdenin büyük bir bölümü silah donanımına ayrılmıştır. Yüksek irtifada uçan uçaklarda, mürettebatın ve yolcuların oksijen maskesi kullanmadan yaşayabilmeleri için gövde genellikle normal basınçta tutulur. Tekmotorlu uçaklarda, gövde aynı zamanda iticiyi, pistonlu motoru, türbopropu ya datürbojeti taşır. Son olarak, üç tekerlekli iniş takımlarının ön tekerleği daima gövdenin ön bölümüne alındığından, gövde, ana iniş takımları için bir yuva görevi de yapabilir.
Motor bloku.
Tipi ve çalışma biçimi ne olursa olsun, bir uçağın motor bloku tepkimeyle çalışır: pervane, çalkaladığı havanın hızını artırarak tepkimeyle uçağı iter; bununla birlikte, pervaneli itici deyimi, tepkili itici denilen pervanesiz iticilere karşıt olarak kullanılır. Pervaneli motor bloku, İkinci Dünya savaşı'na kadar rakipsizdi. O tarihlerde, dört zamanlı çevrime göre çalışan pistonlu motorlar kullanılıyordu. 1945’ten sonra, 700 km/sa'in üstündeki hızlarda verimi birdenbire azalan pervanenin yerini, doğrudan tepkili gaz türbini, yani türbojet aldı. Bununla birlikte, iç çalışma ilkesi türbojetle aynı olan, ama bir pervaneyi harekete geçiren türboprop sayesinde, pervane, ortamenzilli nakliye uçaklarındaki seçkin yerini korudu. Türbojet, birkaç motorlu jet denemesinden sonra ortaya çıktı; bu motorlarda kompresör, türbojette olduğu gibi bir gaz türbiniyle değil, pistonlu bir motorla çalıştırılır. Gaz türbininin birçok üstünlüğü vardır. Yüksek performanslar gerçekleştirme olasılığı dışında, mekanik yapı basitleştirilmiş ve almaşık hareketli bakışımsız parçaların yerini alan döner parçalar sayesinde, uçaktaki titreşimlerin hemen hepsi yok edilmiştir. Ayrıca, içinde hareketli hiçbir parça bulunmayan, 20-30 000 beygir güçlük bir itme sağlayan ve ses hızının iki ya da üç misli hızla çok yüksek irtifalarda uçan rem-jetli uçaklarda yapılmıştır. Remjetin tek sakıncası, hareketsizken itme kuvveti sağlamadığı için, uçağı bir katapultla ya da başka bir uçakla havalandırmak zorunluğu yaratmasıdır.
Hava yoğunluğunun, hava alıklı iticiler kullanmaya olanak vermediği bölgelerde manevra yapabilmek için, atmosferdışı itici tipini oluşturan roketlerin kullanılması gerekir. Havacılıkta, roketin tek başına kullanılmamasının nedeni, yakıt tüketiminin çok fazla olmasıdır; roket kimi tez kalkışta ve seyahat uçuşunda kullanılan türbojetlerin yaniıia, yardımcı itici olarak yerleştirilir.
Donanımlar.
Uçağın dış biçimini çok az etkilemekle birlikte, donanım, motor bloku kadar önem taşır ve özel sanayilerin kurulmasını gerektirir. Uçağın pilotajını sağlayan aygıtların (Badin hızölçeri, servokumandalar, otomatik pilot, telsiz telefon ve telsiz telgraf aygıtları, radyogonyometri, radarlar ve gösterge tablosundaki bütün aygıtlar) yanı sıra pilot mahallini ya da yolcu kabinini havalandırmayı ve normal basınçta tutmayı sağlayan düzenekler, elektrik akımı jeneratörleri, buzönleyici ya da buzçözücü düzenekler, yolcu koltukları ve yük bağlama sistemleri gibi gövde iç düzenlemeleri donanım arasında yer alır. Çok önemli bir başka donanım da iniş takımıdır, iniş takımı iki büyük kategoriye ayrılır: kanatların altında, uçağın ağırlık merkezinin önünde iki büyük tekerlek ve gövdenin arka ucunda bir küçük tekerlekten oluşan klasik iniş takımı ya da gövdenin önünde bir tekerlek ve ağırlık merkezinin arkasında yer alan bir ana takımdan oluşan üç tekerlekli iniş takımı. Çok hızlı uçaklarda, takımın kanat içine yerleştirilmesini ortadan kaldıran, tekerlekleri gövdenin ekseni boyunca yerleştirilmiş takımlar gibi, çeşitli iniş takımı formüllerinden yararlanılmıştır.
kısa ya da düşey kalkıştı ve inişli uçak
Kısa kalkışlı ve inişli uçak (STOL), kısa ve üstünkörü yapılmış pistlerden yararlanmak için bulunmuş bir formüldür. Askeri alanda, harekât bölgesinin yakınına inebilen bu uçaklar çok yararlıdır. Sivil alanda ise bu tür uçaklar, bölgesel önem taşıyan hatlarda kullanılabilirler. İniş ve kalkış uzaklıklarını küçültmek için geliştirilen teknikler, genellikle tutunma artırıcı kanatçıkların yoğun olarak kullanılmasına dayanır. En bilinen çözüm, Breguet 941’de kullanılandır; bu uçakta, hareketleri eşzamanlı olan, büyük çaplı dört pervane bütün kanat boyunca hava üfler. Öte yandan, kanadın firar kenarı, 90°’ye kadar döndürülebilen büyük kanatçıklar taşır. Böylece, pervanelerin üflediği hava sayesinde, kanat, çok düşük hızlarda bile, sanki bir havatünelinde bulunuyormuş gibi bir kaldırma kuvveti oluşturur. Diğer çözümler, seyreltme oranı yüksek türbojetlerle kanatçıklara üflenen havadan yararlanır.
Düşey kalkışlı ve inişli uçak (VTOL),
yirmi yıldan bu yana, bütün ülkelerin havacılık etüt büroları tarafından üstüne eğilinen bir sorunu oluşturur işletme aşamasına kadar bir gelişme göstermiş tek çözüm, çalışma ilkesi transız mühendis Viichel Wibault tarafından bulunan ıngilizlerin Harrier uçağıdır; bu çözüm, egsozları yönlendirilebilir bir türbojetin kullanılmasına dayanır Bu egzoslar, kalkış sırasında gazı düşey olarak püskürtür, sonra hız, aerodinamik tutunmayı sağlamaya yeterli oluncaya kadar uçağa yatay bir hız bileşeni verecek biçimde yavaş yavaş geriye doğru yönelir. Bundan sonra türbojet yalnız itmeyi gerçekleştirmek için çalışır. Bundan sonra türbojet yalnız itmeyi gerçekleştirmek için çalışır Diğer bir teknik, basitleştirilmiş ve hafif türbojetlerin, düşük hızda tutunma işlevini sağlayacak biçimde geliştirilmesine dayanır Ancak, düşey olarak monte edilmiş bu motorlar önemli bir ölü ağırlık oluştururlar; bu nedenle de, uzun süre düşey kalkışlı Mirage uçaklarında denenen bu çözüm sonunda terk edilmiştir.
değişken ok açılı uçak
Değişken ok açılı uçak, bütün uçuş hızlarında, iyi bir aerodinamik verim elde etmeyi sağlar. Yüksek hızda uçuş, düşük hızda uçuşta olduğu gibi aynı kanat biçimi gerektirmez. Oysa, Mach 2’ye eşit ya da daha yüksek bir hızda uçan bir uçağın her zaman daha düşük hızlarda uçabilmesi gerekir; yalnız kalkış ve iniş sırasında gerekli olan düşük hızlı uçuşlar iyi bir kararlılıkla gerçekleştirilmelidir. Değişken ok açılı uçağın, önden arkaya doğru katlanabilen eklemli bir kanadı vardır. Kanat öndeyken büyük bir açıklık oranı ve küçük bir ok açısı içerir, bu, düşük hızda iyi sonuç elde etmek için zorunludur; buna karşılık kanadın arkaya doğru konumu, yüksek Mach sayısındaki uçuşlara elverişli nitelikler kazandırır. Bu biçimde donatılan ve seri halde üretilen ilk uçak, 1967'den sonra hizmete giren General Dynamics'in (ABD) av-bombardıman uçağı F-111'dir. Fransa'da, Marcel Dassault uçak şirketinin ürettiği Mirage G uçaklarında çok iyi sonuçlar elde edildi, ama ok masraflı olduğu düşünülen bu çözüm sonunda terk edildi. Almanya, İngiltere ve İtalya’nın işbirliğiyle yapılan Tornado savaş uçaklarında bu çözüme başvuruldu.
askeri uçaklar
1955-1960 yıllannda, füzelerin yaygınlaşmasıyla askeri uçakların nerdeyse ortadan kalkacağı sanılmıştı. Uçağın, yerden havaya atılan füzelere karşı çaresiz kaldığı, görevini stratejik füze kadar iyi yapamadığı, üstelik daha yüksek bir fiyata mal olduğu ileri sürülüyordu. Ama bu iddialar, kullanım esnekliği ve uçağın çok değişik görevleri yerine getirebilmesi nedeniyle doğru çıkmadı. Bu görevlerin her birinde, uçağın, etki alanı, tırmanma hızı, manevra yeteneği, silah donanımı gibi alanlarda ayncalıklı performanslar vermesi önemli bir rol oynar. Bu performanslar, kimi kez bir uçağın birbirine aykırı özellikler taşımasını gerektirir; bu nedenle, bir askeri uçak, artık belli görev türleriyle sınırlandınlmış bir programa uyarlanmaktadır. Eski uçak sınıfları (av, bombardıman, keşif, nakliye) klasik adlarını korumakta, taktik uçak ile stratejik uçak arasındaki genel ayrım da eskisi gibi devam etmektedir. (ASKERİ HAVACILIK) Bununla beraber, kullanım biçimi büyük bir gelişme gösterdiği için, 1960-1970 yılları arasında yeni uçak tipleri ortaya çıkmıştır.
—Önleme ya da hava savunma uçağı, son derece hızlı, tırmanma hızı çok yüksek, yerden radarla yönetilen, genellikle tek kişilik ve tekmotorlu bir uçaktır (yükseklerde bombardıman uçaklarını önlemek için bir uçak radanyla ve çok geliştirilmiş bir silah sistemiyle donatılmıştır; F -18, MİG 25 ve F-1 gibi hafif ve yüksek irtifada başarılı bir uçaktır).
—Hava üstünlük uçağı, bütün dış yüklerini (yakıt depoları, bombalar vh) attıktan sonra, saptanan hedefe saldırabilen ve hava savaşında her türlü düşman uçağından üstün olan bir uçaktır. Bu nedenle, bu uçağın manevra kabiliyeti çok yüksek, alçak ya da orta yükseltilerde performansları çok iyidir (F-15 ve F-16, Mirage 2 000, Mirage 4 000).
—Destek uçağı’nın, olabildiğince ağır bir silah donanımı vardır. Bu uçağın kullanılmasıyla yerel bir hava üstünlüğü sağlanır (MİG 27, Su 19, Jaguar, A-10).
—Hücum uçağı, 15 ile 25 ton ağırlığında, genellikle tekmotorlu ve tekkişilik, 1945' teki döıtmotorlu uçaklar kadar bomba taşıyabilen bir uçaktır (av-bombardıman ve saldın bombardıman uçağının yerini aldı). Günümüzde, bu uçakları, savaş uçakları olarak adlandırma eğilimi vardır.
Aynca, tekniğin gelişmesi, yeni ve çok özel uçak tiplerinin ortaya çıkmasına yol açtı:
—Elektronik gözetim uçağı, olası bir düşman uçağının rotasını ve işaretlerini kaydetmeyi sağlayan bir uçaktır;
—Radar gözetleme uçağı (AWACS), gök yüzündeki uçakların hareketlerini gözetleyen, radarlı büyük bir anten taşıyan, çokmotorlu ağır bir uçaktır. Çok yükseğe çıkabilmesi, radar eriminin çok büyük olması erken uyarı olanaklarını artırır (Boeing E-3A, Tupolev Tu-126, BAC Nimrod, Grumman E-2C);
—Uçan karargâh uçağı, yakıt ikmali yapmadan uzun süre havada kalabilir ve yüksek kumanda heyetini taşır;
—Elektronik karşı-önlem uçağı, 1968 ile 1973 arasında Amerikalılar tarafından Vietnam’da kullanılan ve düşmanın hava savunma telsizleri ile radar sistemlerini etkisiz kılmak için yalnız elektronik parazit aygıtlanyla donatılmış bir uçaktır.
Askeri uçakların gitgide daha pahalıya mal olması nedeniyle, 1965-1970 arasında, çokamaçlı uçaklar, yani dıştan takılması kolay ek donanımlarla biçimi değiştirilerek farklı görevlere uygun hale getirilebilen uçakların yapımına önem verildi. Ama bu program çerçevesinde yapılan uçaklar çok pahalıya mal oldu. Bu nedenle, ikincil görev olanakları korunarak belli alanlarda uzmanlaşmış uçak yapımına dönüş eğilimi belirdi. Böylece, belli bir program için tasarlanmış bir ana yapıdan harekette, bu tipten, başka bir görevi yerine getirebilecek değişik bir uçak türetmeye dayanan, sanayi düzeyinde uçak tipleri üretme çözümünde karar kılındı.
uçak sanayisi
Uçak yapımı. 1. Genel özellikler.
1912'ye kadar, uçak yapımında geniş ölçüde tahtadan ve bezden yararlanılıyordu; daha sonra metal uçak yapımı gitgide ön plana çıktı; önce uçak yapısının ana öğelerinde, sonra tamamında ve nihayet gövde kaplamasında metal kullanılmaya başladı; bununla birlikte, hafif uçaklarda ve planörlerde ağaç kullanımı devam etti. Ancak, ana maddesini cam ve karbon elyafı, yoğunluğu düşük öğeler (köpük ya da petekler) ve reçineler oluşturan karma malzemeler, hafiflikleri, dış yüzey parçaları oluşturmadaki kolaylıkları ve yorulmaya karşı yüksek dayanımları nedeniyle uçak yapımında hem ağacın, hem de metalin yerini alma eğilimindedir 70’li yılların sonundan itibaren kimi hafif uçaklar tamamen karma malzemelerden yapılmaya başlamıştır; ayrıca tümü karma malzemeyle gerçekleştirilen helikopter rotorlarının (rotor başı ve palalar) kullanıma girmesi, helikopter üretiminin basitleştirilmesine, yapısının daha sağlamlaştırılmasına, maliyetinin düşürülmesine ve performanslarının iyileştirilmesine büyük ölçüde katkıda bulunmuştur.
Bununla birlikte, metal (alüminyum, çelik, titan) bir numaralı temel malzeme olarak yerini korudu. Temel maddesi alüminyum olan hafif alaşımlar, mekanik özellikleri ile yoğunlukları arasındaki elverişli oran nedeniyle uygun bir fiyata mal olduğundan, çok yaygın olarak kullanılan malzemelerdir; bu mekanik özellikler, uçağın kimi bölümlerinde (motor bölümü, sesüstü uçaklarda kinetik etkilerle ısınan burun ve hücum kenarı) hızla yükselen 120/130 °C'lik sıcaklıktan sonra bozulmaya başlar; bu durumda, alüminyum alaşımlar yerine, çok daha pahalı olan ve kullanılması özen isteyen, ancak mekanik özellikleri ile yoğunluğu arasındaki oran daha elverişli olan titan alaşımları kullanılır; bu da, askeri uçaklarda titan alaşımlarının yaygın olarak kullanılma nedenini açıklar; buna karşılık ticari nakliye uçaklarında kütlede bir kilogramlık bir azalma gerçekleştirmek için yapılan harcamanın uçağın işletilmesinde elde edilen ekonomik yarara oranı, malzeme ve yapım yöntemi seçiminde son kriteri oluşturur Son olarak, çelik, yüksek sıcaklıkların etkisinde bırakılan ya da çok yüksek gerilmelere uğrayan parçaların üretiminde yeri doldurulamayan bir malzemedir; örneğin, mach 3 sınıfı bir uçak, hemen hemen ‘‘tamamen çelikten" yapılır.
Malzemeleri işleme ve kullanma yöntemleri büyük ölçüde gelişmiştir; kaburgalardan ya da nervürlerden, kirişlerden, kısa kirişlerden (takviye profiller) oluşan bir yapının dış kaplamasını meydana getiren biçimlendirilmiş ince sac levhaların perçinlerle birleştirilmesinin yerini, gitgide daha az sayıda, ancak daha büyük olan ve gerekli takviyeleri doğrudan üzerinde taşıyan ve "birleşik yapı” denilen kaplama çerçeveleri ve levhalarını oluşturan parçalar almaktadır; bu parçalar mekanik ya da kimyasal olarak işlenen kalın sac levhalardan üretilir. Böylece, çok gürültülü klasik sac atölyelerinin yerini, otomatik kumandalı frezeler içeren atölyeler almıştır; manyetik bantlarla yönlendirilen ve denetlenen bu frezelerle boyu 10 m'yi aşan levhalar üretilir.
Perçinleme işleminin yerini de yapıştırma işlemi almıştır; perçinlerle birleştirilen sac levhaların yerine, üzerinde kirişler ve takviye profiller bulunan, frezelenmiş levhaların kullanılmasının bir sonucu olarak da, dış yakıt depoları ortadan kalktı: ana yakıt deposu görevi yapan kanat takımı merkezi yapıyı oluşturdu.
Bir uçağın ilktasanmında, yeni, yani deneysel bir ilkörneği incelemede ve gerçekleştirmede kullanılan klasik şemayı büyük ölçüde değiştirecek biçimde geliştirilmiş tekniklerden yararlanılır. Bir uçağın avan- projesini hazırlama niteliğindeki inceleme uçak yapım sanatının durumuna, gereksinimlerin çözümlemesine ve seri üretim olanaklanna dayanarak, pazarın tahmini gereksemelerine olası en iyi yanıtı veren optimum teknik ve ekonomik koşulları sınırlandırmayı sağlayan parametrik incelemelerle başlar. Gerçekte bu çözümleme, sahip oldukları bilgi ve deneyimi yenilemeyi ve günün koşullarına uyattemayı sağlayan büyük etüt bürolarınca sürekli olarak yapılmaktadır; bu da, teknik düzeylerini koruyabilmeleri için kaçınılmaz bir sistemdir. Yapımı düşünülen uçak tipi için pazar yeterince elverişli ve umut verici olduğunda, sanayi ya da çoğunlukla sanayi grupları proje evresine geçer, tüm alanlarda daha yoğun incelemeler başlatır, pazarı temsil etme niteliklerine göre seçilen müşterilere projeyi sunar, düşüncelerini alır ve onların, müstakbel uçağın geliştirilmesine katılmalarını sağlamaya çatışır; böylece şansı kendi tarafına çeker.
Söz konusu incelemeler, önceden oluşturulan veri bankaları yoluyla bilgisayarlardan yararlanarak, uçak yapısını saptama, bilgisayar simûlasyonları ve hava tünelinde gerçekleştirilen ön incelemelerle aerodinamik ve üretim yöntemleri alanlarında yürütülür. Yapım aşamasına geçiş karan, ancak seçilen formülün geliştirilmesi için gerekli önemli harcamaları karşılayacak kadar büyük bir seri üretim üzerinde anlaşmaya varıldıktan sonra verilir; ayrıca, yapılması düşünülen uçaktan, pazarn tahmini gelişimine denk düşen değişik tiplerin (uçak "ailesi” kavramı) tüketilmesi olasılığı üzerinde de önemle durulur.
Getirilen yenilikler, önceden bir deney ilkörneği ya da deney modelinin yapımını gerektirmiyorsa, klasik anlamıyla ilkör- nek aşaması pratik olarak ortadan kalkar: ilk olarak uçacak uçak "seri başı" olacağından, resmi makamlarca duyarlı bir biçimde onaylanmasından da anlaşıldığı gibi, üzerinde fazla değişiklikler yapılmaması gerekir; zaman kazanmak için seri üretim aynı takımlar kullanılarak başlatılırken, onaylama programı için aynı anda birkaç uçak kullanılır. Bu aşamada yapılacak en küçük hata, çok pahalıya mal olabilir, ama bu risk, hava tünelinde yapılan ön incelemelerin ve bilgisayar simülasyonlannın neden bu kadar önemli olduğunu gösterir; bu süreç, modern bir uçağı gerçekleştirmenin niçin büyük yatınmlar gerektirdiğini, güçlü araştırma, geliştirme ve deney olanakları istediğini ve araştırmaları mali bakımından destekleyebilecek ve gerekli para kaynaklarını seferber etme söz konusu olduğunda seri üretime denk düşen banka avansı çok büyük değerlere ulaşabileceğinden, güvence sağlayabilecek tek makam olan devlet desteği ve müdahalesinin önemini de açıklar.
200-300 yolcu taşıyabilen ortamenzilli bir sesaltı uçağı örnek alınarak bu sorun ortaya konabilir: uçağın geliştirilmesi (araştırma, takımları gerçekleştirme, üretim, seri önü uçakların yapımı ve onay belgelerinin alınması) başlangıç olarak en az 5 milyar franklık (1980’de) bir fon gerektirir; seri üretime denk düşen banka avansı bu miktarın birkaç katı olabilir; geliştirme giderleri ile bu avansa denk düşen finansman giderlerinin amortismanı ancak 400 ya da 500 uçağın teslim edilmesinden sonra sağlanır. Bu arada sözkonusu uçaktan türetilen tipler faturanın büyümesine neden olur. Batı dünyasında, büyük ölçekli sivil nakliye uçağı programı başlatabilecek şirketlerin sayısının dörde (Boeing, McDonnel-Douglas, Lockheed ve bir Avrupa konsorsiyumu olan Airbus fndustrie), bir savaş uçağı tasarlayıp üretebilecek ülke sayısının üçe (ABD, Rusya ve Fransa, bunlara Tornado savaş uçağını geliştirmek ve üretmek için kurulan Avrupa konsorsiyumu PANAVİA [Almanya, Büyük Britanya, İtalya] da eklenir) inmesinin nedeni budur. Aynı şekilde, deney araçlarının (uçuş deneme merkezleri, malzeme araştırma ve kontrol laboratuvarları, havatünelleri) önemi artmış ve ülkeler arasında işbirliği sağlanması bir kural haline gelmiştir.
Son olarak, geleceğin uçağından istenen uçuş süresi (örneğin 50 000 saat uçuş ya da 30 000 iniş), yapı üzerinde önemli müdahalelere! (parça değiştirme) gerek kalmadan, temel yer deneylerinin yapılmasına yol açar: statik deney gövdesi üzerinde gerçekleştirilen dayanım deneyleri, örneğin kabin basıncının yükselme ve alçalmasına denk düşen almaşık kuvvetlerin etkisinde bırakılan bir yorulma deney gövdesi üzerinde gerçekleştirilen yaşlandırma deneyleri. Böylece modern bir uçağa 20-30 yıldan fazla bir uçuş süresi sağlanır.
2. Üretim.
20'li yıllann sonuna kadar uçak üretimi çok azdı. 1940'dan itibaren askeri uçaklara olan talebin artması ve çeyrek yüzyıldan bu yana hava taşımacılığında görülen gelişmeyle canlanan uçak sanayisi gitgide daha hızlı uçaklar (motorlu uçakların yerini jetlerin alması) yapmaya çalışmaktadır; bu çaba, Concorde'un mali yönden uğradığı başarısızlığa kadar sürmüştür. Günümüzde, özellikle kitle taşımacılığına daha iyi cevap veren jumbo-jetlerin yapımına (en azından sivil havacılık alanında) yönelinmektedir.
Bugün çok az ülkede uçak sanayisi vardır. Bu sanayi gerçekten ileri bir teknoloji gerektirir; ayrıca Almanya ve Japonya askeri nedenlerle bu yarışın dışında kalmıştır. Rusya'da devlet sanayisi olan, B. Britanya'da ulusallaştırılan ve Fransa’da kısmen kamu sermayesine (S.N.İ.A.S.) dayanan uçak sanayisi, Boeing (80 000 ücretli), McDonnell-Douglas (70 000) ve Lockheed (60 000) gibi amerikan devletinin egemenliği altındadır; fazla güçlü olmayan avrupalı şirketler kimi projeleri gerçekleştirmek için güçlerini birleştirmiştir (Concorde, Airbus).
Bu bilanço içinde, yaptığı uçaklarla gerek kendi ülkesinde, gerek dış ülkelerde geniş bir pazar bulan ABD başta yer alır. Büyük montaj fabrikaları, hava koşulları deneylerin kolayca yapılmasını sağladığından, ülkenin batı bölümünde bulunur: Büyük Okyanus kıyısında,
Seattle'da (Boeing), Los Angeles bölgesinde (Long Beach, Burbapk, Santa Monica) ve San Diego'da; Texas'da (Fort Worth, Dallas) ve Midwest'de (Wichita, Saint Louis); Kuzey-doğuda ise orta büyüklükteki montaj fabrikaları ile donanım fabrikaları yan yanadır (Hartford).
Avrupa'da ilk sırayı Büyük Britanya (Bristol; Midlands [özellikle Coventry]; Lancashire ve Londra bölgesi) ile sanayisi Paris bölgesinden Aşağı Loire'a (Bouguenais), BerYe gölcüğüne ve özellikle güney-batıya (Pirene etekleri, Bordeaux ve Toulouse 1917 yılından sonra gelişti) doğru yayılan Fransa alır. Alman (Bavyera kentleri), İtalyan ve İspanyol sanayileri daha az önemlidir. 1920'lerde ortaya çıkan rus (Rusya ve Ukrayna) uçak sanayisi, 1940 yılından sonra büyük bir gelişme göstermiştir. Rusya'nın fabrikalarının büyük bölümü Avrupa'da yer alır: Moskova bölgesi ve Volga şehirleri (Kazan, Nijni-Novgorod, Simbirsk, Şamara). Ukrayna'da ise bu sektör Harkov ve Kiev'de gelişmiştir. Avrupa dışında uçak yapım sanayisi sıradan bir gelişmeye sahiptir (Japonya, Avustralya ve Brezilya).
Türkiye'de uçak sanayisinin kurulması yolundaki ilk girişimler uçak bakım ve onarımı konusundaki çalışmalarla başlamıştır. 1925'te Kayseri Tayyare fabrikası kurulmuş, yabancı lisansla çalışan bu fabrikada motor ve iniş takımları dışalım yoluyla sağlanarak Hooktipi avcı uçaklarıyla PZL, Gotfıa Hawk ve Miles Magister tipi askeri uçakların yapımına başlanmıştır. Ancak dünya uçak sanayisindeki teknolojik gelişmelerin gerisinde kalan bu fabrika daha sonra bir uçak bakım merkezi olayak kullanılmaya başlanmıştır. 1926'da Eskişehir'de, Hava kuvvetleri komutanlığı'na ait uçakların bakım ve onarımını yapmak üzere Tayyare bakım atölyesi kurulmuş, bu kuruluş hızla gelişerek 1980’lerdö 2 000’den fazla işçi çalıştıran bir büyüklüğe ulaşmıştır. 1935'te, bir inşaat müteahhidi olan Nuri Demirağ lisans satın alarak sivil alanda uçak yapımına başlamış; çift yüzlü, madeni yapılı ve beyaz kaplamalı olan Nu. D. 36 tipi 12 tane eğitim uçağı yaptıktan sonra çalışmalarını durdurmuştur.
Uçak sanayisi konusunda bir başka girişim ise, 1941 de, Türk hava kurumu (THK) tarafından Etimesgut havaalanı'nda kurulan uçak fabrikası olmuştur. 1944'te işletmeye açılan bu fabrikada çeşitli tiplerde uçak ve planör yapılmaya başlanmış; bunlardan iki kişilik ilk eğitim uçağı olan UĞUR, THK tarafından uzun süre kullanılmıştır. Kurum ayrıca, kendi uçaklarında kullanmak üzere Havilland şirketi’nin Gigsy Majör motorunun lisansını satın alarak Gazi çiftliği'nde THK motor fabrikası'nı kurmuştur (1946). Ancak, bu fabrika bir süre sonra tarım araçları yapımına yönelmiştir. Birinci beş yıllık kalkınma planı’nda, bu sanayi kesimi "Uçak onarım sanayii" başlığı altında yer almıştır, ikinci plan döneminde, Hava kuvvetlerime ait jet uçaklarının revizyonu amacıyla Eskişehir jet revizyon atölyesi yeniden donatılmış Türk hava yolları da kendi uçakları için Yeşilköy’de bir tesis kurmuştur. Üçüncü beş yıllık kalkınma planı ’nda ise askeri ve sivil gereksinimleri karşılamak üzere bir uçak sanayisinin kurulması ilkesi benimsenmiştir. Bu amaçla, 1973'te, Türkiye Uçak sanayii aş‘ (TUSAŞ) adıyla Milli savunma bakanlığı'na bağlı bir kamu kuruluşu oluşturulmuştur. Ankara'da kurulan TUSAŞ'a bağlı TUSAŞ Havacılık ve uzay sanayii aş (TAİ), 1988' den beri Türk hava kuvvetlerinin ihtiyacı olan F-16 CD uçaklarını imal etmektedir.
Kaynak: Büyük Larousse