Arama

Hac ve Umrenin Yapılışı - Sayfa 2

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 5 Ocak 2017 Gösterim: 22.443 Cevap: 21
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
13 Nisan 2010       Mesaj #11
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

Hacer-i Esved

60790d1483349421 islamin sartlari hac hacca gitmek hacerul esved

Tavafın başlama noktasını göstermek gibi pratik bir fayda­sı da bulunan bu taşın menşei, tarihçesi, mahiyeti ve manevî değeri hakkında, bir kısmı zayıf, bazıları sembolik anlam ta­şıyan çok sayıda rivayet vardır. Bu rivayetlerde umumiyetle Hacer-i Esved'in aslında beyaz iken insanların günahları yü­zünden karardığı, cennetten indirildiği, Nuh tufanı sırasında Ebû Kubeys Dağı'nda korunduğu ve Hz. İbrahim'in Kâbe'yi inşası esnasında oradan yerine getirilerek konulduğu, onun Allah'a verdiği sözü yerine getirenlere şahitlik edeceği gibi hususlar dile getirilmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar

Risalet öncesi Kâbe'nin onarımı esnasında Hacer-i Esved'i yerine kimin koyacağı konusunda kabileler birbirlerine düş­tüklerinde Hz. Peygamber hakem seçilmiş ve onu bir örtü üzerine koyup, her kabileden bir kişiye örtüden tutturduktan sonra, onu kendi elleriyle yerine yerleştirmişti.
Hz. Peygamber, müsaitse Hacer-i Esved'i öper, değilse eliy­le veya elindeki baston vb. ile selamlayarak tavafa başlardı. O, güçlü kuvvetli birisi olan Hz. Ömer'i, zayıf bünyeli kimsele­re eziyet verebileceği gerekçesiyle, Hacer-i Esved'i öpmek için izdihama dalmaması konusunda uyarmış, eğer boş ise istilam etmesini, aksi takdirde tehlil ve tekbir ile geçmesini söylemişti. Hz. Peygamber'in bu tavsiyesinden sonra o, izdihamın olduğu hâllerde istilamı terk edip geriden selamlamakla yetinmiştir. Ni­tekim İbn Abbas da "Hacer-i Esved kalabalık olduğu zaman kimseye eziyet verme! Eziyet de çekme, geç!" tavsiyesinde bulunmuştur.

O zamanlar şimdiki kadar fazla kalabalık olmamasına rağmen, izdiham olması durumunda Hacer-i Esved'in öpülmemesi, bu hususta başkalarının rahatsız edilmemesi tavsiye edilmiştir. Günümüzde milyonlara varan mahşerî kalabalık­ta, kişinin, sünnete uyma adına kardeşlerine eza cefa etmesi asla tasvip edilemez. Kaldı ki, burada sünnet olan, mutlaka Hacer-i Esved'i öpmek değil, onu bir şekilde selamlamaktır. Hacer-i Esved'i öpmek için kardeşleriyle itişip kakışmak, ne sünnettir, ne de ibadet! Bu konuda hem Hz. Peygamber'in ör­nek davranışına, hem de onun uyarı ve tavsiyesine uyulmalı, izdihamlı durumlarda uzaktan selamlama ile yetinmelidir.

Sahabe, Hacer-i Esved'i selamlarken; "Allahım! Sana inana­rak, Kitabını ve Peygamberinin sünnetini tasdik ederek / Peygambe­rinin sünnetine uyarak" derlerdi. Burada asıl olan taşın kendisi değil, Hz. Peygamber'in sünneti, örnek davranışıdır. Zira Ha- cer-i Esved, önce Hz. İbrahim'in sonra da Hz. Peygamber ve ashabının hatırasını yâd etmeye vesile olan bir semboldür.

Nitekim bir defasında Hz. Ömer, Hacer-i Esved'e seslene­rek; "Biliyorum ki sen bir taşsın. Ne zarar, ne de fayda verirsin. Eğer ben, Resûlullah'ın sana dokunduğunu görmeseydim, sana el sürmez / öpmezdim" (Buharî, Hac, 57) dedi ve ona eliyle do­kunarak selamladı / öptü. O, Hacer-i Esved'e bu şekilde ses­lenirken, bir taşa karşı yaptığı bu davranışın, cahiliyye döne­mindeki putlara tapınma gibi olmadığını, bunun sadece Hz. Peygamber'in sünnetine uyarak Allah'a ta'zim ve yaklaşma için yapılan sembolik bir davranış olduğunu vurguluyordu.

Hacer-i Esved'i selamlama, Allah'a vermiş olduğu ahdi ye­nileme anlamına gelmektedir. Kul, ruhlar âleminde verdiği kulluk sözünü, amelleriyle ortaya koyduğu iman akdini bu defa Beyit'te, Beyt'in sahibinin önünde bu hareketiyle temsilî olarak yineler ve pekiştirir. İşte Hacer-i Esved'i selamlama, ahdi, bey'atı tazelemeyi, sözünde durmayı sembolize eder.

MsXLabs.org & DİB

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 5 Ocak 2017 12:56
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
15 Nisan 2010       Mesaj #12
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

Mültezem,

Hacer-i Esved ile Kâbe kapısı arasında kalan kısımdır. İnsanlar buraya yapışarak ısrarla dua ettikleri için bu adın verildiği söylenmektedir. Allah Resûlü (s.a.s.)'nün de Mültezem'e gelerek göğsünü, yüzünü ve ellerini açıp oraya yapıştığı ve o şekilde dua ettiği rivayet edilmektedir. Mültezem'de yapılacak duaların kabul edileceği rivayetlerde yer almaktadır. Buranın fazileti hakkında pek çok rivayet var­dır.

Sponsorlu Bağlantılar
Öteden beri bazı kişiler gözyaşları içerisinde Mültezem'e yapışarak dua ederler. İster Kâbe'nin kapısına veya eşiğine, isterse Kâbe'nin duvarlarına veya örtüsüne sarılarak ağlasın, kişinin ağlaması, en içten duygularla Mevla'ya yakarması, tıpkı yaramazlık yapıp da annesine kendisini affettirmek için gözyaşları döken çocuğun durumuna benzer. Anne onu önce kabul etmese de, eteğini bırakmayan yavrusuna sonunda yü­reği dayanamaz ve affeder, kucaklar, bağrına basar. Acaba merhametlilerin en merhametlisi olan Allah, Kâbe'sinin etek­leri etrafında defalarca tavaf eden, evinin perdelerine sarıl­mış ve bütün benliğiyle "Hatalarıma rağmen başka bir yere değil senin kapına geldim; benim günahım çok, ama senin merhametin daha çok! Beni affetmeden buradan ayrılmam ya Rabbi!" diye ni­yaz eden kulunu affetmez mi? İşte bu duygu ve düşüncelerle kişi izdihama neden olmamak kaydıyla Kâbe'de kendisini affettirmek için içtenlikle yalvarır, yakarır, gözyaşları döker. Şüphesiz böylesi içten bir yöneliş Yüce Allah tarafından karşılık görecektir. Rahman ve Rahim olan O ev sahibi Beyti ya­nındaki içten bir yönelişi boş çevirmeyecektir.


MsXLabs.org & DİB

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 4 Ocak 2017 12:14
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
19 Nisan 2010       Mesaj #13
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

Makam-ı İbrahim

60789d1483349142 islamin sartlari hac hacca gitmek makami ibrahim

Kâbe kapısının birkaç metre karşısında, madenî sarı bir mahfaza içinde yer alan taşı, Hz. İbrahim'in, oğlu İsmail ile birlikte Kâbe'yi yeniden inşa ederken üzerine basıp iskele ola­rak kullandığına inanılmaktadır. Bir başka inanışa göre o, Hz. İbrahim'in insanları hacca davet için üzerine çıktığı taştır.

Bunlardan her ikisi de mümkün olabilirse de, bizim açımız­dan önemli olan, taş veya bu taşın bulunduğu yer Makam-ı İbrahim'in Kur'ân-ı Kerim'de geçmesidir. (Bakara, 2/125; Âl-i İmran, 3/96)
Gerek orada namaz kılınmasını söyleyen ayet, gerekse Hz. Peygamber'in Makam-ı İbrahim'i Kâbe ile arasına alarak na­maz kılması sebebiyle, tavaf sonrası kılınan iki rekât namaz, izdihamın olmadığı durumlarda orada veya oraya yakın bir yerde kılınmaktadır. Hz. Peygamber, Makam-ı İbrahim'de kıldığı iki rekât namazında Allah'ın birliğini, tevhidi içeren Kâfirun ve İhlâs sûrelerini okumuştur. Ancak, kalabalık za­manlarda bu namazın tam orada değil de, tavaf edenleri engellemeyecek şekilde başka bir yerde kılınması daha uygun düşmektedir.


MsXLabs.org & DİB
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 5 Ocak 2017 12:59
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
20 Kasım 2010       Mesaj #14
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Haccü'l-Harameyn


Mekke ve Medine'yi birlikte ziya­ret etmeye bu isim verilir. "Hara-meyn" "hürmet edilecek, hürmet edilmesi gereken iki yer, iki belde" demektir.



İslam Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 3 Ocak 2017 12:38
HANDSOME - avatarı
HANDSOME
VIP ☪ ɴє мυтŁυ тürĸüм đἶყєɴє
7 Ocak 2012       Mesaj #15
HANDSOME - avatarı
VIP ☪ ɴє мυтŁυ тürĸüм đἶყєɴє
Ad:  haci-adaylari-arafat-ta.jpg
Gösterim: 523
Boyut:  96.3 KB

Hacla ilgili kelimelerin manaları


  • Afaki: Mikât sınırlarının dışından gelen hacılar.
  • Altın Oluk: Kâ’be’nin Hatimin karşısındaki kuzey duvarının üst orta kısmındaki yağmurları akıtan oluk.
  • Arafat:Mekke-i mükerremenin güney doğusunda vakfenin yapıldığı yer.
  • Bab-ı Cibril: Peygamber efendimizin Medine-i münevverede inşa ettiği mescidin doğu tarafındaki kıbleye yakın olan kapısı.
  • Bab-ür Rahme: Rahmet Kapısı. Medine’de Peygamber efendimizin yaptırdığı mescidin batı duvarındaki kuzey köşesine yakın olan kapısı.
  • Bab-üs-Selam:
    1. Mescid-i Haram’ın doğu tarafına açılan, Bab-ı Şeybe de denilen kapı.
    2. Mescid-i Nebi’nin batı duvarında kıbleye yakın olan Bab-ı Mervan olarak da bilinen kapı. Mescid-i Nebi’nin beş kapısından en büyüğü ve en süslüdür.
  • Bab-üt-Tevessül:
    1- Mescid-i Nebi’nin kuzeye açılan kapısı.
    2- Hicretin ikinci senesi Receb ayında, kıblenin Kudüs’ten Kâbe’ye dönmesi emrolunca, mescidin Mekke’ye karşı olan kapısı kapatılıp, karşısına, Şam tarafına yeni bir kapı açıldı. Şimdi bu kapıya Babüt-Tevessüldeniyor.
  • Bedel: Başkası adına hac eden vekil.
  • Cebel-i Rahme: Arafat ovasının ortasındaki tepe. Rahmet dağı demektir.
  • Cebel-i Sevr: Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicret ederken ilk sığındığı yer.
  • Cem-i takdim: Vakti girmemiş bir namazı, vakti giren bir namazla beraber kılmaktır. Hanefi’de yalnız hac mevsiminde Arefe günü Arafat’ta, öğle ve ikindi, öğle vaktinde kılınır.
  • Cem-i tehir: Vakti çıkan namazı, vakti giren namazla birlikte kılmaktır. Hanefi’de yalnız hac mevsiminde Arefe günü Müzdelife’de akşam, yatsıyla yatsı vaktinde kılınır.
  • Cemreler: Minâ’da birbirine birer ok uzaklıkta bulunan üç taş kümesidir. Bunlardan birincisine Cemre-i Ula, ikincisine Cemre-i Vusta, üçüncüsüne Cemre-i Akabe denir.
  • Eshâb-ı fil: Bir çok fil ile Mekke’yi yıkmaya gelen Yemen Valisi Ebrehe’nin ordusu.
  • Cennet-ül Mu’allâ: Mekke’deki kabristanın ismidir. Hazret-i Hatice ve bazı Sahabe-i kiram buradadır.
  • Eyyam-ı Teşrik: Zilhiccenin 11,12 ve 13. günleridir. Kurban bayramının arefesinin sabah namazından, dördüncü günün ikindi namazına kadar, 23 farz namazın akabinde, tekbir-i teşrik okunur. Yani teşrik tekbiri getirilen günler, Arefe, bayram ve eyyam-ı teşrik denilen üç gündür, hepsi beş gün ediyor. İlk güne Arefe, ikinci güne bayram, diğer üç güne de, eyyam-ı teşrik deniyor.
  • Fidye: Yaşlanıp ölene kadar Ramazan veya kazaya kalmış oruçlarını tutamayanın veya iyi olmasından ümit kesilen hastanın (zengin ise) tutamadığı oruç karşılığında fakirlere vermesi gereken bedel.
  • Hac Ayları: Şevval, Zilkade ayları ile Zilhiccenin ilk on günüdür.
  • Hac Vakti: Arefe ve bayram günleri olmak üzere beş gündür.
  • Hacc-ı Asgar: Umre
  • Hacc-ı ekber: Farz olan hac. Haccetül-İslam da denir.
  • Hacer-ül Esved: Kâ’benin doğu köşesinde Cennetten gelen parlak siyah taş.
  • Hatim: Kâbe’nin kuzey duvarı hizasında yarım daire şeklinde duvarcık ile Kâbe arasında kalan yer. İsmail aleyhisselam ve annesi Hazret-i Hacer’in kabri buradadır.
  • Hervele: Safâ ve Merve arasında sa’y yapılırken yeşil direkler arasında süratli ve çalımlı yürümek.
  • Hira Mağarası: Cebel-i hira, Cabel-i nur dağındaki mağara. Peygamber efendimize ilk vahiy bu mağarada indi.
  • Hil: Harem bölgesi ile mikât sınırları arasında kalan yerlerdir.
  • Hücre-i Saadet: Medine-i münevverede Peygamber efendimizin kabr-i şerifi. (Burada Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer de medfundur.)
  • İhram: Hac ve Umrede kuşanılan iki parça örtüdür. Ayrıca, hac veya umre için niyet etmeye ve telbiyeye de ihram denir.
  • İstilam: Hac ve umrede Kâbe’yi tavafa başlarken veya tavaf sırasında Hacer-ül-esved önüne gelindiğinde, elleri namaza durur gibi kaldırıp tekbir, tehlil getirerek, (Allahü ekber, lâ ilahe illallahü vallahü ekber) diyerek onu selamlamak. El sürülemiyorsa, uzaktan elleri kaldırıp işaret yapmak.
  • İzar: İhramlının belden aşağıya doladığı örtü.Belden üst kısmını örtene de rida denir.
  • İztiba: Ridanın bir ucunu sağ koltuk altından geçirip sol omuz üzerine atmak. Böylece sağ omuz ve kolu ihramın dışında bırakmaktır. Remel yapılması gereken tavafların bütün şavtlarında iztiba sünnettir. Tavaf bitince omuz örtülür. Tavaf namazı omuz örtülü olarak kılınır. Remel yapılan tavaflar dışında hiçbir zaman iztiba yapılmaz.
  • Kubbe-i Hadra: Peygamber efendimizin kabrinin üzerindeki yeşil kubbe.
  • Makam-ı İbrahim: Hazret-i İbrahim’in Kâbe’yi inşa ederken ve insanları hacca davet ederken üstüne çıktığı taşın bulunduğu yer.
  • Mekki: Mekke’de ve Mikât sınırları içinde ikamet eden kimseler.
  • Menâsik: Hacla ilgili fiil ve ibadetler.
  • Merve: Sa’yin yapıldığı iki tepeden biri. Sa’y Safâ ve Merve tepeleri arasında yapılır.
  • Mes’a: Sa’yin yapıldığı yer. Safâ ve Merve arası.
  • Mescid-i Haram: Beytullahın etrafındaki Mesciddir.
  • Mescid-i Hif: Yetmiş peygamberin namaz kıldığı Minâdaki mesciddir.
  • Mescid-i Kıbleteyn: Peygamber efendimiz Medine-i münevverede öğle veya ikindi namazında iken kıblenin Kudüs’ten Kâbe’ye dönülmesi emrinin geldiği mescid.
  • Mescid-i Kuba: Peygamberimizin hicret ederken, Medine yakınında Kuba köyünde yaptırdığı mescid.
  • Meş’ar-il Haram: Müzdelife’de bir tepe. Müzdelife vakfesinin bu tepede yapılması sünnettir.
  • Mikât: Afakilerin ihrama girdikleri yerler ki, Mekke’ye en uzağı, Zülhuleyf’e en yakın yerlerdir.
  • Minâ: Mekke ile Müzdelife arasında, Harem sınırları içinde bulunan bir bölge. Hacıların cemreleri taşladıkları ve kurban kestikleri yer.
  • Muhasser Vadisi: Minâ ile Müzdelife’yi birbirinden ayıran ve hacıların Minâ’ya giderken durmamaları gereken yer. Burası Eshab-ı filin durak yeri idi.
  • Mültezem: Kâbe’nin kapısı ile Hacer-ül Esved arasında kalan Kâbe duvarında birkaç taştır.
  • Müzdelife: Arafat ile Minâ arasında kalan, Adem aleyhisselamla Havva validemizin yeryüzünde ilk buluştukları yer. Haccın vaciplerinden müzdelife vakfesi burada yapılır.
  • Nafile: Farz ve vacip ibadetlerinin dışında sünnetler de dahil olmak üzere yapılan ibadetler.
  • Niyet: Niyetin sözlük manası: Bir şeye kalben azim, kasd ve ona yönelmekten ibarettir. Fıkıhta ise: Allah rızasını kazanmak için ilahi bir emri yerine getirmekte kalben ona yönelmek demektir.
  • Nüsük: Hac ve umrede yerine getirilmesi lazım olan işlerden herbiri, ibadet.
  • Remel: Erkeklerin, tavafın ilk üç şavtında kısa adımlarla koşarak ve omuzları silkerek çalımlı ve süratli yürümeleri. Devamında sa’y yapılacak tavaflarda, remel yapılması sünnettir. Sonunda sa’y yapılmayacak tavaflarda remel yapılmaz.
  • Rida: İhramlının belden üst kısmına örttüğü dikişsiz örtü.
  • Rükn-i Hacer-il Esved: Kâbe’nin Hacer-il Esved tarafındaki köşesi.
  • Rükn-i Iraki: Kâbe’nin Bağdat’a karşı olan köşesi.
  • Rükn-i Şami: Kâbe’nin Şam’a karşı olan köşesi.
  • Rükn-i Yemani: Kâbe’nin Yemen tarafında olan güney köşesidir. Burası da Hacer-ül esved gibi selamlanır.
  • Sa’: Hacim ölçen bir ölçek. 1 Sa’ 4,2 litre buğday alan bir hacim ölçüsü birimi ki 3500 gram kadardır.
  • Sa’y: Safâ’dan başlayarak Merve’ye, Merve’den Safâ’ya dört gidiş, üç geliş.
  • Safâ: Sa’yın başladığı tepe.
  • Salevat-ı Şerife: Peygamber efendimiz için okunan dualar. Allahümme Salli ve Allahümme Barik duaları.... “Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammedin ve alâ âli Seyyidina Muhammed....” demek.
  • Şavt: Tavafta Hacer-ül-esvedden başlayıp Kâbe’nin etrafında dönüp tekrar aynı hizaya gelmek. Sa’yda Safâ’dan Merve’ye, Merve’den Safâ’ya bir kere gitmek. Her sa’y ve tavafta 7’şer şavt vardır.
  • Şebeke-i Saadet: Hücre-i Saadetin dış duvarı etrafına yerden Mescid-i Nebi’nin tavanına kadar yükselen demir parmaklık.
  • Tavaf: Kâbe’nin etrafında, Hacer-ül-esvedden başlayıp Kâbe sola alınarak yedi kere dönmektir.
  • Tavaf-ı Kudum: Mekke’ye varınca, yapılan ilk tavaf, Afakiler için sünnettir.
  • Tavaf-ı Nafile: Mekke-i mükerremede bulunanların vakit vakit yaptıkları nafile tavaf.
  • Tavaf-ı Sadr: Hac esnasında cemrelerin taşlanması bittikten sonra Minâ’dan Mekke’ye gelindiğinde yapılan tavaf. Tavaf-ı Veda da denir. Hac vazifeleri bununla sona erer.
  • Tavaf-ı Umre: Umreye niyet edenin yaptığı tavaf. Yedi şavt.
  • Tavaf-ı Veda: Tavaf-ı Sadr.
  • Tavaf-ı Ziyaret: Arafat’tan indikten sonra, kurban bayramı günlerinde yapılan tavaf. Tavaf-ı ifâda da denir.
  • Tavaf-ül ifâda: Tavaf-ı Ziyaret
  • Tehlil: “La ilahe illallahü vahdehü la şerike leh lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve ala külli şey’in kadir” demek.
  • Tekbir: “Allahü ekber, Allahü ekber. La ilahe illallahü vallahü ekber. Allahü ekber ve lillahi’l hamd” demek.
  • Telbiye: Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyk lâ şerîke leke lebbeyk. İnnelhamde venni’mete leke vel-mülke lâ şerîke lek.
  • Tetavvu': Nafile ibadet.
  • Terviye günü: Zilhiccenin 8. günü. Bugün Minâ’ya çıkmak ve geceyi orada geçirmek sünnettir.
  • Udhiye: Kurban bayramında Allah rızası için kesilen vacip kurban.
  • Umre: Hac zamanı olan beş günden başka, senenin her günü, ihram ile yapılan, tavaf ve sa’y yapmak ve saç kazımak veya kesmektir.
  • Vadi-yi Urene: Arafat ovasında bir vadi. Arefe günü Arafat’ın Vadi-yi Urene denilen yerinden başka herhangi bir yerinde öğle ve ikindi namazlarından sonra vakfeye durmak, haccın farzlarındandır.
  • Vakfe: Durma. Arefe günü Arafat’ın Vadi-yi Urene denilen yerinden başka herhangi bir yerinde, öğle ve ikindi namazlarından sonra bir miktar durmak. Bu farzdır.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 5 Ocak 2017 13:00
Adam Olmak; Cinsiyet Meselesi DeğiL.! Şahsiyet Meselesidir!..
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
28 Haziran 2012       Mesaj #16
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

1- Tavafın birinci şavtı (dönüşü)


Rükni Yemani ve Hacerul Esved arasında okunacak

1-Tavafın birinci şavtının duasının manası
“Allah bütün eksikliklerden uzaktır. Hamd Allaha mahsustur. Allahtan başka hiçbir ilah yoktur. Allah büyüktür. Bütün güç ve kuvvet, şanı yüce ve azamet sahibi Allah’a aittir.Salat ve selam Efendimiz Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem)e olsun. Allahım! sana iman ederek, kitabını tasdik ederek, verdiğim sözü yerine getirerek ve Peygamberinin sünnetine uyarak bu ibadetimi yerine getiriyorum. Allahım! bu beyt senin beytindir. Bu harem senin haremindir. Burası ateşten sana sığınanların yeridir. Vücudumu ateşte yakma! Ya Rabbi!
Allahım! Sen kullarını mukaddes Kabe’ni ziyarete çağırdın. Bende senin rızanı istemeye geldim. Sen de bunu bana ihsan ettin, beni bağışla. Bana merhamet et. Bana afiyet ver ve beni affet.Allahım! senden af, afiyet, iffet istiyorum. Dünya ve ahirette devamlı bir saadet, sağlıklı bir dini hayat, cennete kavuşmayı ve cehennem den kurtulmayı diliyorum.”
Ruknü Yemani ile Hacerul Esved arasında okunacak
Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru. İyilerle birlikte cennete koy. Ey mutlak güç sahibi! Ey günahları çok bağışlayan, ey alemlerin rabbi!

Ali Seven

“Allah bütün eksikliklerden uzaktır. Hamd Allaha mahsustur. Allahtan başka hiçbir ilah yoktur. Allah büyüktür, bütün güç ve kuvvet şanı yüce ve azamet sahibi Allaha aittir. Salat ve selam efendimiz Muhammed (Aleyhisselatu ve-sselama) olsun.Allahım! sana iman ederek, kitabını tasdik ederek, verdiğim sözü yerine getirerek ve Peygamberinin sünnetine uyarak bu ibadetimi yerine getiriyorum. Allahım! imanı bize sevdir. Onu bize güzel göster, küfürden, fasıklıktan ve isyandan nefret ettir. Bizi doğru yolda olanlardan eyle. Allahım! kullarını dirilteceğin günde bizi azabından koru. Allahım! hesaba çekilmeden bize cenneti nasib et. Rabbimiz! Bizi zalim toplumun fitnesine bulaştırma. Rahmetinle kafir toplumdan bizi koru.”

Ruknü Yemani ile Hacerul Esved arasında okunacak
Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru. İyilerle birlikte cennete koy. Ey mutlak güç sahibi! Ey günahları çok bağışlayan, ey alemlerin rabbi!


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 4 Ocak 2017 12:28
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
tuğba31 - avatarı
tuğba31
VIP Özel Üye-VIP
9 Haziran 2013       Mesaj #17
tuğba31 - avatarı
VIP Özel Üye-VIP
Umre Nedir?
MsXLabs & Dini Kavramlar Sözlüğü

Sözlükte "ziyaret etmek" anlamına gelen umre, dinî bir kavram olarak, özel bir şekilde Kâbe'nin ziyaret edilmesini ifade etmektedir. Arafe, nahr ve teşrik günleri dışında senenin her zamanında yapılabilen bu ibadetin ömürde bir defa yapılması sünnet-i müekkededir. Ömürde bir defa yapılması sünnet-i müekkede olmakla birlikte daha fazla da yapılabilir. Hz. Peygamber, "Umre, kendisiyle diğer umre arasında işlenilen (küçük) günahlara keffarettir. Hacc-ı mebrûrun karşılığı ise ancak cennettir." buyurmuştur (Buharî, Umre, 1; Müslim, Hac, 437).
Umre için dışarıdan gelenlerin mîkât mahallerinde, Mekke'de bulunanların ise hill bölgesinde ihrama girmesi gerekir. İhram umrenin şartlarındandır. Umre yapmak isteyen kişi, umre yapmaya niyet eder ve telbiye okuyarak ihrama girer. Bundan sonra Kâbe'yi tavaf edip Safâ ile Merve arasında sa'y ettikten sonra tıraş olarak ihramdan çıkar. Umrenin tek rüknü, Kâbe'yi tavaf etmektir. Sa'y ve tıraş olmak ise umrenin vaciplerindendir. (İ.P.)
Cici
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
4 Ocak 2017       Mesaj #18
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Umre nedir, nasıl yapılır ?

60799d1483351615 islamin sartlari hac hacca gitmek hacc

Umre, hac zamanı olan beş günden başka, senenin her günü, ihram ile yapılan, tavaf ve sa’y yapmak ve saç kazımak veya kesmektir. Umrenin farzı ikidir. İhram ve tavaf. İhram umrenin şartı, tavaf ise rüknüdür. Sa’y ve tıraş olmak ise vaciptir.
Umre, ömürde bir defa, Hanefi ve Maliki’de sünnet, Şafii ve Hanbeli’de farzdır.

İhrama girme yerleri:


Mekke’ye mikât sınırları dışındaki yerlerden gelenler yolları üzerindeki mikâtlardan birinde ihrama girerler. Mekke’de bulunulduğu esnada umre yapmak istenirse, Mekkeliler gibi, Harem Bölgesi dışına çıkılarak ihrama girilir.

Umre nasıl yapılır

1- Mikât sınırlarının birinde ihrama girilir ve niyet edilir.
2- Telbiye, tekbir, tehlil salevat-ı şerife okunarak Harem-i şerife girilir. Niyet edilip umre tavafı yapılır.
Tavaf esnasında iztibâ ve ilk üç şavtta remel de yapılır.
3- Tavaf namazından sonra Mes’aya gidilerek umrenin sa’yi yapılır.
4- Tıraş olunup ihramdan çıkılır. Böylece umre tamamlanmış olur.
Umrede Arafat, Minâ, Müzdelife’deki menâsik, kudum ve veda tavafı yoktur.

İş ve umre


Sual: Bir iş için Suudi Arabistan’a giden kimse, Mekke’ye gidip ihrama girerek umre yapabilir mi?
CEVAP
Suudi Arabistan’ın hangi yerine gittiğinizi yazmamışsınız. Eğer mikât denilen yerin içinde iseniz, dışına çıkıp ihram giyerek öyle Mekke’ye gitmeniz gerekir. Mikât’ta ihrama girmek gerekir. Daha önce de giyilse olur. Çünkü Tam İlmihal’de diyor ki:
Hac için, ömre için, ticaret için veya herhangi bir şey için uzaktan gelenlerin, mikât denilen yerleri, ihramsız geçerek, Mekke-i mükerreme Haremine girmeleri haramdır. Geçenin, geri mikâta gelip ihrama girmesi lazımdır. İhrama girmezse, kurban kesmek lazım olur.

Mikât denilen yerler ile, Harem-i Mekke arasına Hil denir. Mikâttan geçerken, bir iş için Hil’de kalmaya niyet edenlerin ve Hil’de oturanların, hacdan başka niyet ile, ihramsız Harem’e girmeleri caizdir. Mikât yerlerini geçerken, niyet ederek ve telbiye yaparak, usulü ile, ihrama girilir. Mikât yerinden önce, hatta kendi memleketinde de giymek caiz ve daha iyidir.

Umre ve farz


Sual: Borcu olanın veya gidip gelirken bazı günahları işleme durumu olanın yahut farz sevabı işleme imkânı olanın, bunu yapmayıp umreye gitmesi caiz midir?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Umreye gitmek farz ve vacib değildir, nafile ibadettir. Nafile ibadeti yapmak, bir farzın terkine veya bir haram işlemeye sebep olursa, ibadet olmaktan çıkar, günah işlemek olur. (1/124)

Umre sünnet midir?


Sual: Umre sünnet midir?
CEVAP
Umre, Hanefî ve Mâlikî mezhebinde müekked sünnettir. Şâfiî’de ömürde bir defa umre yapmak farzdır, ancak hemen yerine getirilmesi gerekmez. Hanbelî’de ise, ilk fırsatta hemen yerine getirilmesi gereken bir farzdır. (Mizan-ül kübra)

Umre yapana hac farz olmaz


Sual: Bazı hocalar, umre yapana hac etmek farz olur diyorlar. Hac mevsimi haricinde umre yapan fakire hac farz olur mu?
CEVAP
Hiçbir kitapta, (Umre yapana hac farz olur) diye yazmaz. Umre yapana hac farz olmaz. (Redd-ül Muhtar)

Bazı kimselerin bilmediği husus şudur: İbni Âbidin hazretleri, Ukud-üd-dürriyye’de (Hac etmemiş fakirin, başkası yerine hacca gitmesi caiz ise de, Hille girince, kendisine de hac etmek farz olur) diyor. Bu ifade hac mevsimin haricinde, umre yapana haccın farz olacağını göstermez.

Zengine ömründe bir kere haccetmek farzdır. Fakir olan, görevli olarak veya işçi olarak, yahut herhangi bir sebeple Mekke’ye gidince, hac mevsimi ise, kendisine hac farz olur. Hac mevsimi değilse, hac farz olmaz.

Umreye gitmenin önemi


Sual: Hindistan’a, Buhara’ya ve Paris’e turistik seyahat düşünüyordum, buralara gidene kadar umreye gider, çok sevab kazanırım diye karar vermiştim. Sonra, İslam Ahlakı kitabındaki, (İmam-ı Rabbani hazretleri 29, 123 ve 124. mektuplarında ve Makamat-ı Mazheriyye 26. mektubunda, nafile hacca ve umreye gitmeye izin vermemişlerdir) ifadesini okuyunca, umreden de vazgeçtim. Umreye gitmeye niye izin verilmiyor ki?
CEVAP
Umreye gitmek çok sevabdır. Umreye hiç izin verilmez mi? Sadaka vermek de çok sevabdır. Farz olan zekât borcu varken sadaka verilmez. (Sadaka vermeyin, umreye gitmeyin) denmiyor, (İki işten daha önemlisi, daha çok sevab olanı tercih edin) buyuruluyor.

Farz ibadetin yanında nafile ibadetlerin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla kadar bile değildir. Şeytan aldatarak, kazaları kıldırtmıyor, nafile kılmayı, [nafile hacca ve umreye gitmeyi] güzel gösteriyor. Zekât verdirmeyip, nafile hayırları, göze güzel gösteriyor. Cami, Kur’an-ı kerim kursu ve benzeri, İslam’a faydası olan şeyleri yapmak, nafile hacdan ve umreden daha sevabdır. Nafile hac ve umre yaparken sarf edilen paralar, Müslümanların muhtaçlarına veriliyorsa, nafile hac ve umre yapmak, kendi memleketinde sadaka vermekten daha efdal olur. Çünkü hem mal, hem bedenle ibadet yapılmaktadır. Makamat-i mazheriyye’de, 26. mektupta (Hacda bir farzı veya vacibi özürsüz terk etmemek veya haram, mekruh işlememek lazımdır. Aksi halde, nafile hac ve umre yapmak sevab değil, günah olur) diyor. (S. Ebediyye)

Nafile ibadetin sevabı, farz ibadetin sevabı yanında, bir derya yanındaki bir damla su kadar azdır. İslam âlimleri, Mekke’ye uzak memleketlerde olanların tekrar hacca gitmelerine izin vermemişlerdir. Abdullah Dehlevi hazretleri 63. mektupta (Hac yolunda, ekseriya, ibadetler tam yapılamaz. Bunun için, İmam-ı Rabbani 123 ve 124. mektuplarında, umreye ve nafile hacca gitmekten razı olmadığını bildirdi) buyuruyor. Bir farzın yapılmasına, mesela kadınların örtünmelerine mani olan nafile hac, haram olur. Böyle nafile hacca gitmek, sevab değil, günah olur. Umreye gitmek de böyledir. (İslam Ahlakı)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bir nafile hac yapmak için birçok yasaklar, haramlar işleniyor. İyi düşünmelisiniz! Aklı olana bir işaret yetişir. Umre farz ve vacib değil nafile ibadettir. Nafile ibadeti yapmak, bir farzın terkine veya bir haram işlemeye sebep olursa, ibadet olmaktan çıkar. Günah işlemek olur. (1/123)

Farzların yanında nafilelerin hiç kıymeti yoktur. Bir farzı vaktinde yapmak [vakti geçmiş ise, hemen kaza etmek], bin sene nafile ibadet yapmaktan daha çok faydalıdır. Hangi nafile olursa olsun, ne kadar halis niyet edilirse edilsin, ister namaz, oruç, zikir, fikir olsun, ister başka nafileler olsun, hep böyledir. Hatta farzları yaparken, bu farzın sünnetlerinden bir sünneti ve edeplerinden bir edebi gözetmek de böyle çok faydalıdır. Tenzihi mekruhtan sakınmak, zikirden ve murakabeden daha faydalıdır. Tahrimi olan mekruhtan sakınmanın faydasını, artık düşünmelidir. Evet, bu nafile işler, farzları gözetmekle ve haramlardan, mekruhlardan sakınmakla birlikte yapılırsa elbette çok güzel olur, fakat böyle olmazsa pek zararlı olur. Mesela zekât olarak bir dankı bir Müslüman fakire vermek, nafile olarak dağlar kadar altın sadaka vermekten ve hayrat, hasenat yapmaktan kat kat daha iyidir, kat kat daha çok sevabdır. Bu bir dank zekâtı verirken, bir edebi gözetmek, mesela akrabadan bir fakire vermek de, nafile iyiliklerden kat kat daha faydalıdır. (1/29)

Hadis-i şerifte, (Din kardeşini sıkıntıdan kurtarana [nafile] hac ve umre sevabı verilir) buyuruldu. Hazret-i Hasan, Sabit Benani’ye bir hacetini yapmasını istedi. (Camide itikâf ediyorum, başka zaman yaparım) deyince, (Din kardeşinin ihtiyacını gidermek için gitmenin, [nafile] hac sevabından daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun) dedi. Mevki sahiplerinin, muhtaç olanlara ve hocaların talebelerine, makamlarıyla ve mallarıyla yardım etmelerinin çok sevab olması, bu hadis-i şerife dayanmaktadır. (İslam Ahlakı)

Yine İslam Ahlakı kitabındaki hadis-i şerifte, (Ana-babaya iyilik etmek, nafile olarak yapılan namaz, oruç, hac [ve umreden] daha faziletlidir) buyuruldu. Hikmet ehli zatlar da buyuruyor ki:
Birisine doğru yazılmış bir din kitabı vermek, bin kere umreye gitmekten daha sevabdır.
O halde Müslüman faydalı, kârlı olan işi tercih etmeli. Ortada deniz varken, bir damlayla uğraşmamalıdır.

Herhangi bir şirket tarafından parası karşılanarak gönderiliyorsa veya Mekke’ye yolu düşmüşse o zaman umre yapmanın mahzuru olmaz, umre yapmak çok sevab olur.
Son düzenleyen perlina; 5 Ocak 2017 13:03
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
4 Ocak 2017       Mesaj #19
perlina - avatarı
Ziyaretçi

İhrama Girme



perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
4 Ocak 2017       Mesaj #20
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Hac, Umre Hazırlık ve İfası




Benzer Konular

24 Aralık 2008 / bugce Soru-Cevap
11 Nisan 2011 / Misafir Soru-Cevap
3 Ocak 2017 / Misafir Cevaplanmış
23 Eylül 2013 / sefer64 Cevaplanmış