Hac'la ilgili bazı konular.
Hac aylari
Sual: Kur’anda, (Hac bilinen aylardadır) buyuruluyor. Bilinen aylar hangileridir ve hac, bu aylarda olmuyor da, niye 5 güne sıkıştırılıyor?
CEVAP
Hac vakti ile hac ayları farklıdır. Hac ibadeti hac vaktinde yapılır. Hac vakti, Arefe ve Kurban bayram günleridir. Hac ayları ise, Şevval ve Zilkade ayları ile Zilhiccenin ilk on günüdür. Tavaf, vakfe gibi ibadetler, Şevval ve zilkadede aylarında değil, sadece, Arefe ve kurban bayramı günleri yapılır. Hac ayları, hac ile ilgili diğer fiillerin yapılması gereken aylardır.
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Hac için, hac aylarında ihrama girmek sünnettir.) [Buhari]
Fıkıh kitaplarında da deniyor ki:
Hac fiilleri, hac aylarının dışında yapılmaz. Hac için, bu aylardan önce ihrama girmek tahrimen mekruhtur. (Dürr-ül-muhtar)
İhramı, hac aylarından önce giymek de caiz ise de, mekruhtur. (S. Ebediyye)
Haccın vaciblerinden birisi de, hac ayları içinde olmak şartı ile, Safa ile Merve tepeleri arasında, say etmek, yani, yedi kere usulü ile yürümektir. (S. Ebediyye)
Hacılara (Hacı) demek
Sual: Dört halifeye ve diğer Eshab-ı kiramın hiçbirine "hacı" denmediği halde, şimdi hacca gidip gelene "hacı" denmesi, bid'at değil midir?
CEVAP
Bir kimse, bariz olan lakabı ile çağrılır. Bir toplumda herkes edepli olsa, falanca da edeplidir denmez. Herkes namaz kılsa, namaz kılan kimseyi, "musalli" diye çağırmaya lüzum yoktur. Bir ülkede herkes gazi olsa, birini "gazi" diye çağırmak manasız olur. Bunun gibi, Eshab-ı kiramın tamamı hacı olduğu için herbirine ayrı ayrı hacı demek hoş olmaz. Herkes bariz vasfı ile çağrılır.
Her devirde hacılara "hacı" denmiştir. Fakat ilk zamanlar hacı çok olduğu için hacı ismi ile çağırmak meşhur olmamıştır. Bunun için hacıya hacı demek bid'at değildir.
Hacılarla ilgili hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Hacı, ehlinden ayrılıp da 3 gün yol gidince, doğduğu günkü gibi günahsız olur.) [Ebu Davud]
(Bir hacı ile karşılaşınca, ona selam ver, onunla müsafeha et, eve girmeden önce, senin için dua, istiğfar etmesini iste; çünkü hacı, mağfiret olmuş kimsedir.) [Taberani]
(Hacı, Allah yolundadır. Hac yolunda sarf ettiği mal için bire 700 sevap alır.) [Taberani]
(Kim, bir hacıyı techiz etse, aile efradına sahip çıksa, onunla aynı sevaba kavuşur. Diğerinin sevabından da hiçbir eksilme olmaz.) [Beyheki]
(Hacı, yakınlarından 400 kişiye şefaat eder.) [Ramuz]
Hacıya hacı demekte mahzur olmadığı gibi, hacı olmayan birine de ikram için "hacı amca", "hacı dayı" “hacı teyze” demekte de mahzur yoktur.
Ölen babanın yerine hac
Sual: Ölen babamın yerine hacca gitmek istiyorum. Ne yapmam lazımdır?
CEVAP
Vekaleten hacca gidecek kimsenin daha önce haccetmiş olması yahut zengin birisi olması tercih edilmelidir! Vekil olarak hacca gidecek kimse fakir ise, daha önce de hacca gitmemişse, kendi için de, başka bir yıl hac yapması farz olur.
Vekilin, ihrama girerken, emreden kimse için, kalb ile niyet etmesi şarttır. Hac borcu olan kimsenin, öldükten sonra kendi için hac yapacak vekilin adını bildirerek vasi olan kimseye emir vermesi lazımdır. Meyyit veya meyyitin vasi yaptığı yabancı kimse, vârislerden birini, diğer vârisler izin vermedikçe, vekil yapamaz.
Bir kimse izin vermeden, başkasının, bunun yerine hacca gönderilmesi caiz değildir. Yalnız vâris, ölen akrabası, vasiyet etmemiş, yani hac parası ayırmamış ise, kendine miras kalan para ile, onun yerine hacca gidebilir veya başkasını gönderebilir. Böylece ana-babasını hac borcundan kurtarmış olur. Kendine de, farz olmuş ise, kendi için, ayrıca gitmesi lazımdır. Onları borçtan kurtarması, kendine çok sevap kazandırır.
Sual: Ölmüş veya sağ olan bir kimsenin yerine farz olan hacca gitmek caiz midir? Mesela bir kimse, bu yıl dayısının, öteki yıl amcasının yerine gidiyor. Onlar, hac borcundan kurtuluyor mu?
CEVAP
Namaz, oruç gibi beden ile yapılan ibadetler başkası yerine yapılamaz. Herkesin kendi yapması lazımdır. Vekaletle yaptırılamaz. Zekat gibi yalnız mal ile yapılan ibadetleri, onun izni ve malı ile başkasının yapması caiz olur. Hac, hem beden, hem mal ile yapılır. Bir kimse, hayatta iken, bir özrü de yok iken onun yerine başkası hac yapamaz. Devamlı özrü olan, kendi yerine başkasını hacca gönderebilir. İzinsiz vekil olup haccedenin haccı kendine olur. Sevabını vekil olduğu kimseye bağışlayabilir. Fakat bağışladığı kimse, hac borcundan kurtulamaz.
Haccın edepleri şunlardır:
1- Hac yolculuğu için dinine, ilmine güvenilir salih kimselerle istişare etmeli.
2- Bilhassa hac yolculuğu esnasında gösterişten sakınmaya çalışmalı.
3- Varsa, kul borcunu ve kul hakkını ödeyerek onlarla helalleşmeli.
4- Tanıdıkları ile, arkadaşları ile helalleşip onların dualarını talep etmeli.
5- Dargın olduğu müslüman varsa, barışmalı.
6- Bir şeyi başkası görsün, başkası işitsin diye yapmaktan, övünmekten sakınmalı.
7- Şüpheli olmayan tam helal para ile hacca gitmeli.
8- Hacca giderken, din ve dünya işlerinde yardımcı olacak arkadaşlar bulmalı.
9- Aile fertlerinin nafakasını noksansız temin edip gitmeli.
10- Bilhassa hac yolunda Allahü teâlâdan daha fazla korkmalı.
11- Allahü teâlânın ismini çok zikretmeli.
12- Öfkelenmemeye dikkat etmeli, vakarlı olmaya çalışmalı.
13- Lüzumsuz konuşmayı ve boş şeyleri terk etmeye çalışmalı.
14- Hacla ilgili hususları iyi öğrenmeli.
15- Hac esnasında alış-veriş ve ticaret yapmaktan uzak kalmaya çalışmalı.
16- Perşembe günü çıkamazsa, Pazartesi günü yola çıkmalı.
17- Hep abdestli durmaya gayret etmeli.
18- Evinden çıkmadan önce iki rekat nafile namaz kılmalı.
19- Hac veya umreden dönünce, iki rekat nafile namaz kılmalı. [Kaza borcu olan kaza kılmalı]
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:
1- Harem-i şerife girerken sadaka verilmeli. (Mümkün olur ise her görülen fakire)
2- Sâfa ve Merve tepelerinin ortasına kadar çıkılmalı.
3- Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimize selam sırası şöyle olmalı:
Esselâmü aleyke, ya Resulallah
Esselâmü aleyke, ya Nebiyallah
Esselâmü aleyke, ya Habiballah
Vekaleten Hac
Sual: Ölü için vekâleten hac nasıl yapılır?
CEVAP
Vekilin ihrama girerken emreden kimse için kalb ile niyet etmesi şarttır. Hac borcu olanın, öldükten sonra kendi için hac yapacak vekilin adını bildirerek, vasi olana emretmesi gerekir. Ölü veya ölünün vasi yaptığı yabancı kimse, vârislerden birini, diğer vârisler izin vermedikçe, vekil yapamaz. Bir kimse izin vermeden, başkasını bunun yerine hacca gönderemez. Yalnız vâris, ölen akrabası vasiyet etmemiş, yani hac parası ayırmamışsa, kendine miras kalan parayla, onun yerine hacca gidebilir veya başkasını gönderebilir. Böylece ana babasını hac borcundan kurtarmış olur.
İstanbul’daki bir kimsenin babası Erzurum’da sakinken ölse, babası vasiyet etmediyse, babası için birini vekil gönderirse, Erzurum’dan göndermesi farzdır. Başka yerden göndermesi Hanefi’de caiz değildir. Şafii mezhebinde Mikât dışındaki her yerden göndermesi caizdir. Hatta hacca giden birine para vererek, Mekke-i Mükerreme de bir vekil bulup, babası için, buna Mikâttan hac yaptırtması Şafii’de caizdir. Hanefi olanlar, paraları az ise, Şafii mezhebini taklit ederek, vasiyet etmemiş ana ve baba ve yakınları için Mekke’de vekil tutabilirler. Fakat, parayı verirken, Şafii mezhebini taklit ediyorum diye niyet etmesi lazımdır. Mahrem erkeği bulunmayan kadın, ihtiyarlayınca veya iyi olmayacak bir hastalığa yakalanınca, yerine vekil gönderir. Daha önce göndermez.
Sual: Zengin dul bir kadının hacca götürecek erkek mahremi bulunmazsa, hac kendinden sakıt olur mu?
CEVAP
Hacca götürecek mahremi yoksa vefatından sonra vekil gönderilmesi için vasiyet eder.
Sual: Hac yapmamış kimselerin ve kadınların, başkalarının vekili olarak hacca gitmeleri caiz midir?
CEVAP
Hanefi’de caiz, Şafii’de caiz değildir. (S. Ebediyye)
Sual: Ölen yabancı birinin veya yakınlarının yerine vekâleten hacca gitmek caiz midir?
CEVAP
Bir kimse izin vermeden, başkasının, bunun yerine hacca gönderilmesi caiz değildir. Yalnız vâris, ölen akrabası, vasiyet etmemiş, yani hac parası ayırmamışsa, kendine miras kalan parayla, onun yerine hacca gidebilir veya başkasını gönderebilir. Böylece ana babasını hac borcundan kurtarmış olur. Onları borçtan kurtarması, kendine on hac sevabı kazandırır. (S. Ebediyye)
Vekil mürted olsa
Sual: Hacca vekâleten gönderdiğimiz kimse, sonraki seneler mürted olsa, yeniden Müslüman birini göndermek gerekir mi?
CEVAP
Hayır
Haccın hükmü
İslam’ın 5. şartı hacdır. Yani gücü yetenin ömründe bir kere, Kâbe-i Muazzama’ya gidip, oraya mahsus ibadetleri yapması farzdır. İkinci ve daha sonra yapılan haclar nafile olur. Hac, ıstılahta, belli bir yeri, belli bir zamanda, belli şeyleri yaparak ziyaret etmek demektir. Bu belli şeylere Menâsik denir. Menâsikten herbirine Nüsük denir. Nüsük, ibadet demektir.
Haccın şartları
Sual: Haccın şartları nelerdir?
CEVAP
Haccın vücub ve eda şartları vardır.
Vücub şartları şunlardır:
1- Müslüman olmak.
2- Kâfir ülkesinde olanın, haccın farz olduğunu işitmesi.
3- Akıl baliğ olmak.
4- Hür olmak.
5- Nafakadan fazla olarak, hacca götürüp getirecek ve evindekilere yetecek kadar parası olmak.
6- Hac vaktinin gelmiş olması. [Hac vakti, arefe ve bayram günleri olmak üzere, 5 gündür.]
7- Hacca gidemeyecek kadar, kör, hasta, ihtiyar ve sakat olmamak.
Eda şartları da şunlardır:
1- Hapsedilmiş veya yasaklı olmamak.
2- Hac için gideceği yolda ve hac yerinde selamet ve emniyet olması.
3- Kadının, kocasının veya ebedi mahrem akrabasından fâsık ve mürted olmayan akıl baliğ veya mürâhık bir erkekle beraber gitmesi lazımdır. Bunun yol parasını verecek kadar, kadının zengin olması da lazımdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kadın, yanında bir mahremi olmadan hacca gidemez!) [Bezzar]
[Şafii’de, mahremsiz olarak, kadınlar farz olan hacca gidebilir. Kadının mahreminin hac yolunda ölmesi, Şafii’yi taklit etmesi için özür olur.] Erkeksiz kadın hacca gidemez. Giderse, haccı sahih olursa da, haramdır.
Erkeğiyle gidince de, otelde, tavafta, say’da ve taş atarken, erkekler arasına karışması haccın sevabını giderdiği gibi, büyük günaha da girer.
4- Kadın, iddet halinde olmamak.
[Vücub şartları bulunmakla beraber, eda şartları da kendisinde bulunanın, o yıl hacca gitmesi farz olur. O yıl, hac yolunda ölürse hac sâkıt olur. Vekil gönderilmesi için vasiyet etmesi gerekmez. O yıl gitmezse, günah olur. Sonraki yıllarda, hac yolunda veya evinde hasta, hapis veya sakat olursa, yerine başkasını, bedel [vekil] göndermesi veya bunun için vasiyet etmesi gerekir. Vekil gönderdikten sonra iyi olursa, kendinin gitmesi de lazım olur. Sonraki senelerde hacca giderse, tehir günahı af olur.]
Hac için zenginliğin ölçüsü
Sual: Hacca gitmek için nisab nedir? Zekât nisabına malik olanın hacca gitmesi farz mıdır?
CEVAP
Zekât nisabına malik olmasa da, ihtiyacından fazla olarak, hacca götürüp getirecek ve geride kalanlara yetecek kadar parası olana, diğer şartlar da kendisinde varsa, hacca gitmek farz olur.
İhtiyaç eşyasının birincisi nafakadır. Nafaka, mutfak eşyasıyla birlikte yiyecek, giyecek ve ev eşyasıyla evdir. Binek hayvanı veya arabası, sanat aletleri, meslek veya ders kitapları da ihtiyaç eşyası sayılır. Bir senelik yiyecek veya parası, nafaka sayılır. Tüccarın, esnafın, çiftçinin kendi memleketlerinde âdet olan sermayeleri de, hac için ihtiyaç eşyasıdır. (Redd-ül-muhtar)
Mekke’ye yakın olan birisinin, hacca gitmesi için zengin olması gerekmez. Hacca gidebilmek için bildirilen ihtiyaç eşyalarının, mutlaka olması şart değildir. Varsa, hacca gitmek için, bunları satmak gerekmez, yoksa satın almak lazım değildir.
Zekât nisabına malik bir zenginin, hacca götürüp getirecek ve evde kalan çoluk çocuğunun ihtiyaçlarını görecek kadar parası, altını yoksa, hacca gitmesi farz olmaz.
Hac zamanı
Sual: Bir kimsede, hac vakti gelmeden önce, haccın vücub şartları bulunsa, hac kendisine farz olur mu? Yoksa bu şartların hac zamanında mı kendisinde bulunması gerekir?
CEVAP
Vücub şartlarından birisi, hac zamanının gelmiş olmasıdır. Hac zamanı, Arefe ve bayram günleri olmak üzere, beş gündür. Yolda geçen zaman da düşünülerek, vücub şartları, bu zaman başında mevcut olan kimsenin, ömründe bir kere hacca gitmesi farz olur. (S. Ebediyye)
Vücub şartları yoksa
Sual: Dul ve zengin bir anne, oğluna, (Yol masraflarını ben karşılayayım, beraber hacca gidelim) dese, oğlu da gitmese günaha girer mi?
CEVAP
Hayır. Vücub şartlarından birisi bulunmayan kimsenin hacca gitmesi farz olmaz. Vücub şartlarını temin etmek lazım değildir. Mesela, hacca gitmesi için, kendisine hediye edilen parayı alması gerekmez.
Haccı geciktirmek
Sual: Hac kendisine farz olan kimsenin, haccı sonraki senelere bırakması caiz midir?
CEVAP
Hayır, caiz değildir. O sene gitmesi farzdır. Gitmezse günah olur. Eğer sonraki senelerde hacca giderse, geciktirme günahı affolur. İmam-ı Muhammed’e ve imam-ı Şafii’ye göreyse, sonraki senelere bırakması caizdir.
Kadına haccın farz olması
Sual: Hanımımın ziynet altınları nisabın üstündedir. Hacca gitmesi farz mıdır?
CEVAP
Hanımlara haccın farz olması için; hacca gidecek veya kendisini götürecek bir mahreminin bulunması şarttır. Götürecek böyle mahremi yoksa hacca gitmez. Vefatından sonra vekil gönderilmesi için vasiyet eder. Mesela, (Yaşarken imkân bulup hacca gidemezsem, ölünce yerime vekil gönderilsin) diye vasiyette bulunur.
Şeytan taşlamak
Sual: Bazıları, şeytan taşlamanın aslı olmadığını söylüyorlar. Bu hususta hadis var mıdır?
CEVAP
Bir şeyin aslı olması için mutlaka hadis-i şerif ile bildirilmesi lazım değildir. Dinimizde dört delil vardır. Bunların birisinde varsa, başka delil aranmaz. Bütün fıkıh kitaplarında şeytan taşlamanın vacip olduğu bildirilmektedir.
Bu hususta birkaç hadis-i şerif şöyle:
(Ya Resulallah, bu taşları şeytana atmaktaki mükafatımız nedir?) diye sorana, buyurdu ki:
(Bunun mükafatını, en çok muhtaç olduğun Kıyamette, Rabbinin katında bulacaksın!) [Taberani]
(İbrahim aleyhisselam, hac yapmaya geldiği vakit, ilk cemrede [şeytan taşlama yerinde] yolunu kesen şeytana yedi taş attı. Şeytan yere battı. İkinci cemrenin yanında görünce yine yedi taş attı. Şeytan yine yere battı. Üçüncü taşlama yerinde şeytanı tekrar görünce, yedi taş atıp onu yerin dibine geçirdi.) [Hakim, İbni Huzeyme]
Resulullah efendimizin şeytan taşlamaya yaya gidip geldiği Tirmizi’deki hadis-i şerifte bildirilmektedir.
Sual: Her yıl şeytan taşlanırken, izdiham oluyor, insanlar ölüyor. Buna çare olarak şeytan gece taşlanamaz mı? Başka bir yol bulunamaz mı, bir tedbir alınamaz mı?
CEVAP
Her türlü tedbir alınabilir. Gece de taş atılabilir. Ancak organize edecek bir güvenliğe ihtiyaç vardır. Sadece bir taraftan girip öte taraftan çıkılsa yine gerekli tedbir alınmış olur. Gelenlerle gidenler aynı yolu paylaşınca izdihama sebep oluyor. Tavafta da tedbir alınmıyor. Kadın erkek, hasta sağlam karışık oluyor. Halbuki belli saatlerde kadınlar, yine belli saatlerde erkekler ziyaret etse rahat olur. İstanbul’da Hırka-i şerifte kadınların saati ayrı, erkeklerin saati ayrıdır. Tavafta da böyle yapabilirler.
Şeytana taş atarken yürüyen merdivenler gibi şeritler yapılabilir, metro, tren, tramvay yapılabilir. Bir taraftan girip öteki taraftan çıkarlar. Hiç izdiham olmaz. Çözüm istense çare çoktur. Gece de taş atmak caizdir. Dinimizin hükmü aşağıda bildirilmiştir:
Mina’da, bayram günleri üç gün şeytan taşlanır. Bayramın birinci günü Mina’da, Cemre-i Akabe [Büyük Şeytan] denilen yerde iki buçuk metreden veya daha uzaktan Cemre [Büyük Şeytan] yerini gösteren duvarın dibine nohut kadar yedi taş atılır. Ertesi sabaha kadar caiz ise de, o gün öğleden önce atmak sünnettir. Bayramın ikinci günü, öğle namazından sonra üç ayrı yerde, yedişer taş atılır. Mescid-i Hıf'e yakın olandan başlanır. Önce küçük şeytan, sonra orta şeytan ve büyük şeytana yedi taş atılır, toplam 21 taş eder.
Bayramın üçüncü günü de böyle yedişer taş atılır ki, hepsi 49 taş olur. [Aynen ikinci günkü gibi.] Bu taşları öğleden önce atmak mekruhtur. [Birinci gün öğleden önce atılır, ikinci ve üçüncü gün öğleden sonra atılır.]
Üçüncü günü güneş batmadan önce, Mina’dan ayrılınır. Dördüncü gün de Mina’da kalıp, sabahtan güneşin batışına kadar dilediği zaman 21 taş daha atmak müstehabdır. [Küçük, orta ve büyük şeytana yedişer taş atılır.]
Dördüncü günü sabaha kadar Mina’da kalıp da taş atmadan ayrılırsa, ceza olarak koyun kesmek gerekir.(S. Ebediyye)