Arama

Allah'ın Kelam'ından bir Ayet de siz hediye eder misiniz? - Sayfa 24

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 21 Temmuz 2013 Gösterim: 89.206 Cevap: 251
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Mayıs 2007       Mesaj #231
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şükür Ayetleri

Sponsorlu Bağlantılar
يَااَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَارَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُوا لِلّهِ اِنْ كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ
Bakara-172. Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yeyin, eğer siz yalnız Allah'a kulluk ediyorsanız O'na şükredin.
فَاذْكُرُونى اَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوالى وَلَا تَكْفُرُونِ
Bakara-152. Öyle ise siz beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın bana nankörlük etmeyin!
وَاِذْ تَاَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَزيدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَابى لَشَديدٌ
İbrahim-7. "Hatırlayın ki Rabbiniz size: Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti."
وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ اَنْ تَمُوتَ اِلَّا بِاِذْنِ اللّهِ كِتَابًا مُؤَجَّلًا وَمَنْ يُرِدْ ثَوَابَ الدُّنْيَا نُؤْتِه مِنْهَا وَمَنْ يُرِدْ ثَوَابَ الْاخِرَةِ نُؤْتِه مِنْهَا وَسَنَجْزِى الشَّاكِرينَ
Al-i imran-145. Hiçbir kimse yok ki, ölümü Allah'ın iznine bağlı olmasın. (Ölüm), belli bir süreye göre yazılmıştır. Her kim, dünya nimetini isterse, kendisine ondan veririz; kim de ahiret sevabını isterse, ona da bundan veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandıracağız.
قَالَ فَبِمَا اَغْوَيْتَنى لَاَقْعُدَنَّ لَهُمْ صِرَاطَكَ الْمُسْتَقيمَ () ثُمَّ لَاتِيَنَّهُمْ مِنْ بَيْنِ اَيْديهِمْ وَمِنْ خَلْفِهِمْ وَعَنْ اَيْمَانِهِمْ وَعَنْ شَمَائِلِهِمْ وَلَا تَجِدُ اَكْثَرَهُمْشَاكِرينَ
Araf-16-17. İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. "Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın!" dedi.
يَعْمَلُونَ لَهُ مَا يَشَاءُ مِنْ مَحَاريبَ وَتَمَاثيلَ وَجِفَانٍ كَالْجَوَابِ وَقُدُورٍ رَاسِيَاتٍ اِعْمَلُوا الَ دَاوُدَ شُكْرًا وَقَليلٌ مِنْ عِبَادِىَ الشَّكُورُ
Sebe-13. Onlar Süleyman'a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (geniş) leğenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davud ailesi! Şükredin. Kullarımdan şükreden azdır!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Mayıs 2007       Mesaj #232
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bismillahhirrahmanirrahim

Sponsorlu Bağlantılar
Hamd Allah'adır!Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur!Ve yine şehadet ederim ki Muhammed(sav) onun kulu ve elçisidir! Cennet... parıldayan bir nur...insanın içini ürperten nazenin çiçekler...mis kokular...yüksek köşkler, saraylar...muhteşem kıyafetler...neşe ve mutluluk, huzur...meyvelerini sarkıtmış yüce bir bahçe... Cehennem...iliklere kadar işleyen bir ateş...zakkumdan yiyecekler...pişmanlıklar...geri dönüp dünyaya son bir şans isteyiş...fakat nafile... Dünya hayatının geçici zevklerine dalıp ahiretin sonsuzluğunu unutarak yaşamayalım...

sancaktar - avatarı
sancaktar
Ziyaretçi
17 Mayıs 2007       Mesaj #233
sancaktar - avatarı
Ziyaretçi
ONLARA, ''YERYUZUNDE BOZGUN CIKARMAYIN'' DENDIGINDE ''TAM TERSINE, BIZLER BARIS VE ESENLIK GETIRENLERIZ'' DEMISLERDIR.

[BAKARA 11]


DOLAYISIYLA , ''ZULMETMEKTE OLANLAR'' , NASIL BIR INKILABA UGRAYIP DEVRILECEKLERINI PEK YAKINDA BILECEKLERDIR.

[SUARA 227]
muhammed66 - avatarı
muhammed66
Ziyaretçi
20 Mayıs 2007       Mesaj #234
muhammed66 - avatarı
Ziyaretçi
"GERÇEKTEN İNSAN RABBİNE KARŞI ÇOK NANKÖRDÜR."(ADİYAT:6)

MAŞALLAH
Son düzenleyen muhammed66; 20 Mayıs 2007 00:09 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
WaRrioR - avatarı
WaRrioR
VIP VIP Üye
30 Temmuz 2007       Mesaj #235
WaRrioR - avatarı
VIP VIP Üye
BakaraMsn Star Sûresinin 286 . Ayetinde Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”
Esqi qulağı qesiqlerden qim qaldı
gadget - avatarı
gadget
Ziyaretçi
7 Ağustos 2007       Mesaj #236
gadget - avatarı
Ziyaretçi
hutbelerden kaldırılan ayeti kerime(cok yakın zamanda kaldırıldı.papazın istegi üzere)
bismillæhirrahmenirrahıim
"inneddine indellahil islam"
"allah katında ilahi din islamdır"
yüksel2 - avatarı
yüksel2
Ziyaretçi
22 Eylül 2007       Mesaj #237
yüksel2 - avatarı
Ziyaretçi
Şüphesiz ALLAH CC. DOĞRUYU SÖYLER
YALINKILIÇ - avatarı
YALINKILIÇ
Ziyaretçi
15 Mart 2009       Mesaj #238
YALINKILIÇ - avatarı
Ziyaretçi
EY İNSANLAR -1- Müslümanlar kardeşlerdir , ırklar diller ayetlerdir

Sığınıyorum Allâh’a taşlanmış şeytandan

Adıyla Allâh’ın, merhametiyle kuşatanın, gereğince merhamet edenin

(49 hucurât 13) “Ey o hangi insanlar elbette biz yarattık sizi bir erkek ve dişiden ve ettik sizi halklar ve kabîleler tanışın diye elbette en verimliniz (değerliniz) indinde Allâh’ın , en çok sakınanınızdır , elbette Allâh çok iyi bilen , çok iyi haber alan”.

Müslümanlar kardeşlerdir , ırklar diller ayetlerdir. Yüce Allah insanları yaratandır. İnsanları ırklar halinde yaratıyor. Kim bir ırka düşmanlık ederse , Allâh’ın o ırkı o halde o ırk olarak yaratışı sebebiyle , o ırka değil düşmanlığı o ırkı o ırk olarak yaratan Allâh’a düşmanlıktır. Böyleleri , Allahın düşmanları olan kafirlerdir.
Kim bir aldanışla bu tür bir hataya düşmüş , her hangi bir ırka düşmanlık yapmış ise tevbe etsin. Yüce Allah tevbe edenleri sever, tevbeleri kabul eder.
Yüce Allâh Kur’ân’da 49 numaralı sûre olan Hucurât suresinin 10 numaralı âyetinde şöyle bildirdi :

(49 hucurât 10) “Başka değil güvenenler (mü’minler) kardeşlerdir böyle iken düzeltin arasını iki kardeşinizin ve sakının Allahdan olurki siz merhamet edilirsiniz”.

Irkları , renkleri , doğuştan var olan başka özellikleri ne olursa olsun , mü’minler kardeşlerdir kararını veren yüce Yaratıcının , insanlara olan ne güzel bir rahmetidir bu onları kardeş edişi.
Irklar ve renklerin farklılığına rağmen , kardeşler arasında olması gereken sevgi , adalet , merhamet , sahip olma , koruma ve sâire tüm güzellikleri yaşatmamızın gerektiğini böylece anlarız. Irkları gâye edinmenin , başka ırklara düşmanlık etmenin bu kardeşliği bozacağını îmanı bozacağını böylece biliriz. Öyleyse yüce Allâh’ın bize olan şefkati , merhameti ne çok ve ne güzeldir.
Öyleyse yüce Allâh’a güvenerek (îmân ederek) ne güzel bir yola girmişiz. O hiç şüphesiz Merhametlilerin En Merhametlisidir (Erhamur Râhimîn’dir).
Bu güzelliğin düşmanı olan , yüce Allâh’ın ve insanlığın düşmanı olan şeytan ise , bu güzelliği bozmak için , aramızda ırkçılığı yaymak için çeşitli sebeplerle kışkırtıcılık yapıyor. Müslüman ırklar , toplumlar arasında , ırkçılığı yaymaya çalışarak , müslümanları bölmeye , zayıflatmaya çalışıyor. Irkları yaratanın ırkları yaratışında , kendi bulunduğu ırka üstünlük verdiğini , diğerlerini daha aşağı yarattığını düşünmek , akıl ve bilimle açıklanamaz bir şeytan aldatmasıdır. Her ırkta bu tarz düşünen , başka ırkı aşağı kabul eden , bu sebeple , haksız olarak başkalarına zulmedenler şeytana uymuş kişilerdir.
Yüce Allâh’ın merhametini , rahmetini yok etmeye çalışan bu aldanmışlardan olma. Aldananlar tevbe etsin. Yüce Allâh Kur’ân’da Hucurât sûresinin 13 numaralı âyetinde şöyle bildirdi :

(49 hucurât 13) “Ey o hangi insanlar elbette biz yarattık sizi bir erkek ve dişiden ve ettik sizi halklar ve kabîleler tanışın diye , elbette en verimliniz (değerliniz) indinde Allâh’ın , en çok sakınanınızdır , elbette Allâh çok iyi bilen , çok iyi haber alan”.

Yüce Allâh’ın değişik halklar ırklar olarak yaratılışımızın sebebini tanışmamız için olduğunu bildirmesinden , ırksal amaçlar için çalışanların , yüce Allâh’ın bildirdiğine aykırı , yanlış bir çaba içinde olduğu böylece anlaşılır. Irksal üstünlük iddialarının yüce Allâhın indinde değersiz , kötü bir iddia olduğu anlaşıldı. Üstünlük arayan , değer bulmak isteyen yüce Allâh’ın bildirdiği gibi ona karşı gelmekten sakınmalı , emrine itaat etmeli , böylece gerçek bir değer bulacaktır. Böylece “…elbette en verimliniz (değerliniz) indinde Allâh’ın , en çok sakınanınızdır…” sözü ile ebedî değer sâhibi olacaktır.

Irksal düşmanlıklarını , çeşitli kılıflarla , uydurma sebeplerle aklamaya çalışarak , insanların bir kısmı üzerinde , yüce Allâh’ın onlara verdiği doğal ırksal , haklarını gasba çalışan bir takım şeytana aldanmış gâfilin , insanlardan bir kısmının yüce Allâh’ın ayet olarak târif ettiği , kendi dillerinin özgür kullanımını kötülük olarak îlân edişleri ve özgürce dillerini kullanmalarını engelleyişleri sıkça tanık olunan , büyük zulümlerdendir.
Bunlar yüce Allâh’ın doğuştan onlara verdiği , doğal haklarını zulümle gasba kalkışan şeytana aldananlardır. Tevbe etsinler. Yüce Allâh tevbeleri kabul eder , tevbe edenleri sever.
Bu konuda kur’ân’da 30 numaralı sûre olan Rûm sûresinin 22 numaralı âyetinde yüce Allâh şöyle bildirdi :

(30 rûm 22) "Ve onun belirtilerinden (âyetlerinden) yaratılış (tarz)ı gökler ve yer yüzünün ve değişik olması dilleriniz ve renklerinizin elbette şunda elbet belirtiler (âyetler) (var) bilenler için".

Yani yüce Allâh’ın doğruluğunda şüphe olmayan bildirişinde , ırkların değişik olması , dillerin değişik olması yüce Allâh’ın (varlığının , birliğinin, bildirdiklerinin doğruluğunun belirtilerinden) âyetlerindendir. Öyleyse Allâhın âyetlerine düşman olanların kafir olduğunu bildiren ayetlere göre anla, aldanmış olan tevbe etsin, yüce Allâh’a dönsün.

Çok meşhur , yaygın bir ırkçı yanlış anlama , kur’ân âyetlerini yanlış anlamaktan kaynaklanan , özellikle yanlış anlaşılmasına gayret edenlerin desteğiyle kuvvetlenen bir yanlış ırkçılık örneği Yahûdiler hakkındadır. Yüce Allâh’ın gönderdiği pek çok Yahûdî ırkından olan peygamber olduğu halde Yahûdiler la’netlenmiş ırk olarak anılırlar. Bu hatâdır. Zîrâ o gönderilen peygamberler ve onlara inanan ve uyan pek çok kişi vardır ve onlar Kur’ân’da müslüman olarak anılır ve övülürler. La’netlenenler ise , peygamberlerin mûcizelerle geldiğini gördükleri halde onlara inanmayan , uymayan , inkâr edenlerdir. O kâfir Yahûdiler gördükleri mûcizelere rağmen inkâr etmeleri ve o mûcizelere rağmen , o peygamberlerin bir kısmın öldürdükleri için la’netlenmiştirler. Örnek peygamber , selam ona Zekeriyya’yı onu öldürmeye kasdettikleri için kaçıp içine girdiği bir ağacı keserek şehîd etmişler. Ağacın içine girerek mûcize bir iş yaptığını göre göre onu şehîd ettiler. Selâm ona yüce Allâh’ın elçisi Îsâ’yı asarak öldürmeye kasdettiler , Allâh onu onlardan kurtarıp kendine yükseltmiş kurtarmıştır. İşte bu gibi açıkça belli olan , mûcizelerle delilli olan peygamberleri yalanlamaları ve öldürmeleri sebebiyle , kâfir Yahûdiler la’netlendi. Yahûdî ırkından olan , yüce Allâh’ın elçileri ve onlara uyan , Müslüman oldukları Kur’ân’da bildirilen Yahûdiler ise dinde kardeşimiz olan Müslümanlardır. Salat ve selâm ona yüce Allâh’ın elçisi Muhammed de tüm insanları İslâma çağırdığı gibi Yahûdî ırkından olanları da İslâma çağırdı. Eğer onlar la’netlenmiş , yâni Cehennemi hak etmiş bir ırk olsalardı onları İslama inanmaya , Cenneti kazanmaya çağırmazdı.

Şeytana aldanmaktan kurtuluş , ebedî Cehennemden kurtuluş , ebedî Cenneti kazanış ancak yüce Allâh’a itaat ile olabilir. Ayette eğer Mü’minler iseniz Allâh’ın emrine (fiilen) uyun deniyor (8 enfâl 1 de). Başka bir ayette , Mü’minlerin , aralarında karar vermesi için Allâh’a ve Elçisine çağırıldıklarındaki sözleri işittik emrine uyduk demeleridir (24 nûr 51 de) denilerek, yüce Allâh’ın emrine uymanın ; itaatin , her hangi bir konuda karar verirken Kur’ân ve Sünnete baş vurmanın îmân’ın gereği olduğu bildiriliyor.
Yüce Allâh’ın bildirdiklerinden başka yol tutanların , insanlık târihi boyunca hem kendileri için hem başkaları için , gerçekleşen çeşitli felâketlerin , ölümlerin, acıların , günahların , kafirliklerin günahınında ortak olacaklarını , çekilen acıların , sorumlusu olacaklarının farkına varması ve tevbe etmesini umarım.

Öyleyse Müslüman olan , akıllı olan, Cenneti isteyen , yüce Allâh’ın razı olacağı , Cennetini ve kendi güzelliğini tattıracağı bir kul olmak isteyen yüce Allâh’ın âyetleri karşısında büyüklenmesin , tevbe etsin, inansın , uysun , kurtulsun. Ves selâm.
(17 isrâ 53) “Ve de kullarıma desinler (onu) ki o en güzel , elbette şeytân kışkırtır aralarını , elbette şeytân oldu insana düşmanın ayıranı”.
(35 fâtır 6) “elbette şeytân size düşman , böyle iken edinin onu düşman , başka değil çağırır taraftarlarını olsunlar diye arkadaşlarından hovlanan ateşin (seîr’in)”.

Salat ve selam ona yüce Allâh’ın elçisi Muhammed dedi;

“Peygamberlerin dini birdir”.
(sahihi müslim cilt 10 sayfa 162 hadis 145)

“Cennete Müslüman kimseden başkası girmez “.

Kaynak :
(buhari;cihad 182, rikak 45),
(muslim; iman 178- 377- 378) ,
(ibni mace; sıyam 35, zühd 34),
(tirmizi; cennet 13) ,
(darimi; siyer 62),
(ahmed ibni hanbel; (1-3), (3-415),
(4-89, 90), (5-438) ).

(33 ahzâb 4). "…ve allâh der gerçeği ve o iletir yola".
(17 isrâ 36). “Ve ardına takılma neyin (ki) (var) değil senin için onunla (ilgili) bilgi, elbette işitme ve görme ve gönül, hepsi işte (onlar)ın oldu ondan mes’ûl”.

(2 bakara, 286).“ Görev yüklemez Allâh kimseye istisnası kapasitesi (kadarı)…”.

22 hac, 77). “Ey (onlar) ki güvendiler (îmân ettiler) rüku edin ve secde edin ve kulluk edin düzenleyeninize (rabbinize) ve edin seçkin (iş) (hayır) olurki siz kurtulursunuz”.

(22 hac , 78). “Uğraşın Allâh’da gerçek uğraşıyla (onun) , o seçti sizi ve yapmadı size dinde güçlükten , milleti babanız İbrâhîmin , o şanlandırdı (adlandırdı) sizi sağ edenler (teslim olanlar ; Müslümanlar) olarak önceden ve bunda olur diye Elçi tanık size ve olursunuz tanıklar insanlara, öyleyse ayakta tutun (kılın) namazı ve getirin zekatı , sım sıkı tutunun Allâh’a o dostunuz (mevlânız), öyleyse ne güzel dost (mevlâ) ve ne güzel yardımcı”.

(20 taha, 47). “…ve sağ olsun kim uydu (gerçeğe) iletene”.

(1 fatiha, 1). “Övgü Allaha düzenleyeni evrenlerin”.


Ali kenan Aydın




(61 saf 4) “Elbette Allah sever (onları) ki vuruşurlar yolunda saf olarak , sanki elbette onlar binâların perçinlenmişi”.

Müslümanlara zulmeden kafirlere (Yahudilere) gereken , Ölüm

(4 nisâ 71) “Ey (onlar) ki güvendiler (îmân ettiler) , alın tedbirinizi böyle iken koşturun (dehşetten) yere yapıştıran (ard arda askerî birlikler) olarak veyâ koşturun toptan”.

(4 nisâ 72)
“Ve elbette sizden , elbet kimi elbet geciktirecek , böyle iken isâbet ederse size bir musîbet , dedi , muhakkak ni’metlendirdi Allah üzerime , olmadığımda berâberlerinde tanık olarak”.

(4 nisâ 73)
“Ve elbet isâbet ettiyse size bir fazl Allahdan , elbet der , sanki olmamış gibi sizin aranızda ve onun arasında bir sevgi , ne olurdu olsaydım berâberlerinde , böyle iken kurtuluşa ererdim , kurtuluşa ermenin azametlisine”.

(4 nisâ 74)
“Böyle iken vuruşsun yolunda Allahın , (onlar) ki satarlar hayâtını dünyânın sonraya (âhirete) (karşılık) ve kim vuruşur yolunda Allâh’ın , böyle iken vurulur veyâ üstün olur , böyle iken sonra getiririz ona ücretin azametlisini”.

(4 nisâ 75)
“Ve ne (oluyor) size , vuruşmuyorsunuz yolunda Allâh’ın ve zayıflatılanların , adamlar ve kadınlar ve çocuklardan , (onlar) ki derler , düzenleyenimiz (rabbimiz) çıkar bizi bu il’den zâlimdir alışkınları (ehli) onun ve et bizim için yanından (ledünnünden) bir dost ve et bizim için yanından (ledünnünden) bir yardımcı”.

(4 nisâ 76)
“(Onlar) ki güvendiler (îmân ettiler) , vuruşurlar yolunda Allâh’ın ve (onlar) ki inkâr ettiler (kâfir oldular) , vuruşurlar yolunda kudurganın (tâğûtun) , böylece vuruşun dostlarıyla şeytânın, elbette kandırması şeytânın oldu zayıf”.



(9 tevbe 14) “Vuruşun onlarla azab etsin onlara Allah ellerinizle ve rezil etsin onları ve yardım etsin size üzerine onların ve iyileştirsin (şifâ versin) göğüslerine toplumunun güvenenlerin (mü’minlerin)”.
Son düzenleyen ahmed; 15 Mart 2009 14:50
YALINKILIÇ - avatarı
YALINKILIÇ
Ziyaretçi
15 Mart 2009       Mesaj #239
YALINKILIÇ - avatarı
Ziyaretçi
SIĞINIYORUM ALLÂH’A TAŞLANMIŞ ŞEYTANDAN

ADIYLA ALLÂH’IN, MERHAMETİYLE KUŞATANIN, GEREĞİNCE MERHAMET EDENİN


Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler.hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.

Burada yazılan âyetler kur’ân’da bildirilen hıristiyanlar ve diğer kâfirlerden bazı kâfirlerin kim olduklarını açıklıyor. Buradaki âyetler kâfirlik sebeplerinin bazılarını açıklıyor. Kur’ân’da cehenneme gireceği , cehennemde kalacağı , cennete giremeyeceği açıklananlardan bir kısmı bu ayetlerle bildirdi. Özellikle hıristiyanları anlatan âyetlerdir burada yazılanlar. Bir takım kâfirlerin ve münâfıkların ; müslüman görünen kâfirlerin son yıllarda islâmı ve müslümanları düşman îlan ederek , islamı ve müslümanları fiilen yok etme çabası içinde oldukları herkesçe mâlum oldu. Bunlar kur’ân’ı da bu düşmanlıklarına âlet ederek kullanacak kadar islamı iyi bilen bu câsusları, münâfıkları kullanan , afganistanı, ırakı, filistini, somaliyi işgal eden mâlum devletler ve işbirlikçileri olan devletlerdir. Bu devletlerin câsusu olan bu iki yüzlülere gereken cevaplar kur’ân’dan verilmeli ve susturulmalı veböylece münâfık oldukları ilân edilmeli ki sözleri etkisizleşsin. Papazın bile cennete gireceklerine dâir zannını süleyman ateşin “hıristiyanlarda cennete girecek” sözüyle delillendirdiğine tanık oldum. Müslümanken hıristiyan olmuş olan gencin , cennete gireceğine dâir zannını süleyman ateşin sözüyle delillendirdiğine tanık oldum.
Müslümanları islamdan uzaklaştırmak , kâfirleştirmek ve hıristiyanlaştırmak için bu söz ve benzerlerini kullanıyorlar. Kâfire kâfir dememeyi yaygınlaştırmaya çalışan münâfıklar, aldattıkları kibarlık budalası gâfilleride bu alçaklık , küfür modasına âlet ediyorlar. ******ya , fâhişeye , ****** , fâhişe demeyip, hayat kadını demeyi yaymaları, ardından müslüman milleti fâhişe ve ******** bir millete dönüştürmek , böylece fiilen dinsiz bir millet haline getirmeye çalışmaları da bu düşmanların casuslarının oyunlarındandır. Küçük yaşta evlenmeyi imkansız hale getirdiler. Küçük yaşta evlenmeyi yasaklayan kanunlar çıkardılar. Küçük yaşta ve yaş farkı olan kişlerin evlenmesini sapıklık olarak tanıttılar. Böylece müslümanlara küçük yaşta bir kızla (allâh onda razı olsun hazreti âyşe ile evlenen (salat ve selam ona) allâh’ın peygamberi hazreti muhammedi sapık olarak tanıtmaya başladılar. Müslümanlara basın yayın aracılığı ile fuhuş ve içki ve her tür günâhın reklamıyla ve hıristiyanlık ve düşman devletlerin reklamıyla, çeşitli yöntemlerle kültürel ve fiili bir savaş açılmış durumda.
Düşman bir eliyle müslümanı öldürürken diğer eliyle başka birini okşayarak sevgi dini olarak hıristiyanlık reklamı yapmakta. Uyan. Kanma. Allâh’a dön.
Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktir. Şeytanın cehennem reklamlarına kanma. Kur’ân ve kur’ân’a uygun güvenilir hadisleri öğren. Allâh’a ve elçisine muhammede uy. Şeytan ve askerlerine karşı hazırlan. Kur’ân ve sünnet ile silahlan. Hak (gerçek) gelince batıl (yanlış) alçalacak. Hakkı getir. Hakkı (gerçeği) kur’ân’dan öğren. Kur’ânı terkeden zarar eder.kur’ân’ı anlaşılmadan okunan bir müzik kitabı edinmekten ibâret olan , târihsel, anlamını öğrenmeden kur’ân okuma sapıklığından kurtul. Allâh bu kitâbı anlamamız , uymamız için biz insanlara gönderdi.
Uyan , öğren , uy , bil , bildir.


Yüce Allâh dedi;

(2 bakara 39). “ve (onlar) ki küfrettiler (kâfir oldular) ve yalanladılar belirtilerimizi (âyetlerimizi) işte (onlar) arkadaşları ateşin, onlar onda kalıcılar”.

(3 âli imran 85)." ve kim azıp geçerse dışına islamın herhangi bir dine böylece kabul edilmez ondan ve o ahirette hüsrana düşenlerden".


Salat ve selam ona yüce Allâh’ın elçisi Muhammed dedi;

“cennete müslüman kimseden başkası girmez “.

Kaynak :
(buhari;cihad 182, rikak 45),
(muslim; iman 178- 377- 378) ,
(ibni mace; sıyam 35, zühd 34),
(tirmizi; cennet 13) ,
(darimi; siyer 62),
(ahmed ibni hanbel; (1-3), (3-415),
(4-89, 90), (5-438) ).



1- Hıristiyanlık ve tüm diğer dinler , batıl dinlerdir , Allâh amellerini kabul etmez.

(3 âli imran 85). " ve kim azıp geçerse dışına İslamın herhangi bir dine böylece kabul edilmez ondan ve o ahirette hüsrana düşenlerden".
Bu âyet İslamdan başka dine girenin din adına yaptığı ne varsa geçersiz , bâtıl olduğunu yüce Allâh’dan her hangi bir iyi karşılık bulamayacağını aksine cezâlanacağını bildiriyor. Bu durum müslümanlar hâriç , hıristiyanlar ve tüm diğer başkaları için geçerlidir.

9 tevbe 29). “vuruşun (onlarla) ki güveniyorlar (îmân ediyorlar) değil Allâh’a ve sonraki güne (âhiret gününe) (inanıyorlar) değil , ve yasaklıyorlar (haram ediyorlar) değil neyi (ki) yasakladı (haram etti) Allâh ve elçisi onun ve yaşam düzeni yapıyorlar (din yapıyorlar) değil , gerçeğin (hakkın) yaşam düzeninini (dînini) , (onlardan) ki getirildiler kitaba , tâki verirler karşılığı (cizyeyi) elden ve onlar küçük olanlar”.

Bu âyet ile bilinen yüce Allâh’ın dinini (uyulmasını emrettiği yaşam biçimini) uygulamaya koymayan , kanun haline getirerek toplumu onunla yönetmeyenlerin ; Allâh’ın kendileriyle savaşılmasını emredişinden anlaşılan düşman oluşudur. Onların dinleri (yaşam düzenleri) hak (gerçek) din değil, bâtıl (yanlış) , Allâh indinde geçersiz dindir, Allâh indinde geçersiz yaşam düzenidir.

(5 mâide 68). “de ey alışkınları kitabın (ehli kitap) değilsiniz bir şey üzere , ayakta tutana kadar Tevratı ve İncili ve neyi (ki) indirildi size Rabbinizden ve elbet artırır bir çoğuna onlardan ne indirildi sana Rabbinden azmayı ve küfrü (kâfirliği) öyleyse tasalanma hakkında ,toplumunun kafirlerin”.
Bu âyetin tanıklığıyla bilinir ki ehli kitap ; yahudiler ve hıristiyanlar kâfirdirler. Cehennemin kâfirler için hazırlandığını bildiren âyete göre hıristiyanlar ve yahûdiler cehennemliktirler. Onların dini (yaşam biçimi) Allâh indinde değer verilen bir şey değildir.

(2 bakara 120). “ve değil hoşnud olur senden yahûdiler ve değil hıristiyanlar tâki (sen) uyarsın milletlerine , de elbette (gerçeğe) iletmesi (hidâyeti) Allâh’ın , o , (gerçeğe) iletme(dir) (hidâyettir) ve elbet uydun ise boş arzularına (onların) sonrasında (onun) ki geldi sana bilgiden (ilimden) , ne (var) senin için dosttan ve yok çok yardım eden (nasîr)”.
Öyleyse yahûdiler ve hıristiyanların ümmeti (inanç birliği) doğruya , gerçeğe iletmez , hidâyet değildir.

Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler. Hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.

2- Hıristiyanlar kâfirdirler , cehennem kâfirler için hazırlandı.

(2 bakara 109). “arzu etti bir çoğu alışkınlarından kitabın (ehli kitaptan) , eğer geri iletebilirlerse sizi , sizin îmânınızdan sonrakâfirler olarak , kıskançlıkla indinden nefislerinin , onlara gerçek açıkça belli olduktan sonra , öyleyse giderin ve geniş olun , gelene kadar Allâh emriyle , elbette Allâh üzerine her şeyin kadîr (gereğince çok ölçüler koyan)”.

(5 mâide 65). “ve (eğer) elbette güvendiler (îmân ettiler) ve sakındılar ise alışkınları kitabın (ehli kitap) elbet örtücü ettik onlardan kötülüklerini (onların) ve elbet soktuk onları naîm cennetlerine”.
(5 mâide 66). “ve (eğer) elbette onlar ayakta tuttular ise Tevratı ve İncili ve neyi (ki) indirildi onlara Düzenleyenlerinden (Rablerinden) elbet yediler üstlerinden ve altından ayaklarının onlardan bir ümmet kararlı gitmekte devam edici ve bir çoğu onlardan kötü oldu ne ediyorlar”.
(5 mâide 67). “ey elçi (peygamber) tamamını ulaşıcı et (tebliğ et) neyi (ki) indirildi sana Düzenleyeninden (Rabbinden) ve eğer yapmadınsa öyleyse tamamını ulaşıcı etmedin (tebliğ etmedin) onun elçiliğinin (peygamberliğinin) ve Allâh korur seni insanlardan elbette Allâh (gerçeğe) iletmez toplumunu kâfirlerin”.
(5 mâide 68). “de ey kitabın alışkınları (ehli kitâb) değilsiniz üzerinde herhangi bir şeyin tâki ayakta tutarsınız Tevrat ve İncil ve neyi (ki) indirildi size Düzenleyeninizden (Rabbinizden) ve elbet artırır çoğuna onlardan ne (ki) indirildi sana Düzenleyeninden (Rabbinden) azmayı ve küfrü (inkârı, gerçeği örtmeyi), böylece tasalanma kavmi hakkında, kâfirlerin”.
(5 mâide 69). “elbette (onlar) ki güvendiler (îmân ettiler) ve (onlar) ki yahûdiler (hâdû) ve sâbiîler ve hıristiyanlar , kim güvendi (îmân etti) Allâh’a ve günün sonrakine (âhiret gününe) ve işledi düzgün olanı öyleyse yok korku onlara ve yok onlar üzülürler”.
(5 mâide 70). “elbet muhakkak aldık güvencesini isrâîl (ya’kûb) oğullarının ve gönderdik onlara elçiler her ne (zaman) geldi onlara bir elçi ne ile (ki) arzu ettiği değil nefislerinin , bir kısmını yalanladılar ve bir kısmını öldürürler”.
(5 mâide 71). “ve sandılar olmayacak bir fitne (zor imtihan) böylece kör oldular ve sağır oldular sonra döndü Allâh onlara sonra kör oldular ve sağır oldular bir çoğu onlardan ve Allâh çok iyi gören neyi (ki) işliyorlar”.
(5 mâide 72). "elbet muhakkak kafir oldu (onlar) ki dediler elbette Allâh , o , Mesîh(dir) oğlu Meryemin ve dedi Mesîh ey İsrâîl (Ya’kûb) oğulları kulluk edin Allâh’a Düzenleyenim (Rabbim) ve Düzenleyeniniz (Rabbiniz) , elbette o, kim ortak eder Allaha böylece muhakkak yasakladı (haram etti) Allah ona cenneti ve sığınağı (onun) ateş ve ne (var) zâlimlere yardımcılardan".
Bu âyete göre selam ona İsa Allâh’dır diyen hıristiyanlar kâfirdirler, Allâh’a ortak edenlerdir , cehenneme gireceklerdir, cennete giremeyeceklerdir. Öyleyse bu ayetin bildirdiğini inkar eden ; âyeti inkar eden , İsâ’ya Allâh diyen hıristiyanlar cennete girecek diyen tevbe etmezse âyeti inkâr ettiği ; kâfir olduğu için o kâfirlerle berâber cehenneme girecektir.

(5 mâide 73). “elbet muhakkak kâfir oldu (onlar) ki dediler -elbette Allâh üçüncüsü üçün ve ne (var) tanrıdan ancak tanrının bir olanı ve vazgeçmezler (ise) neden (ki) diyorlar , elbetdeğecek (onlara) ki kâfir oldular onlardan , azâbın acıklısı”.

Bu âyete göre Allâh üçün üçüncüsüdür diyen, baba oğul rûhul kudüs olan üçün biri Allâh’dır diyen hıristiyanlar kâfirdirler, Allâh’a ortak edenlerdir , cehenneme gireceklerdir, cennete giremeyeceklerdir. Öyleyse bu ayetin bildirdiğini inkar eden ; âyeti inkar eden ve hıristiyanlar cennete girecek diyen tevbe etmezse âyeti inkâr ettiği ; kâfir olduğu için o kâfirlerle berâber cehenneme girecektir.


(5 mâide 74). “öyleyse (hatâdan) dönmüyorlarmı Allâh’a ve onun (günahları) örtmesini istemiyorlarmı ve Allâh (günahları) çok örten (gereğince) çok merhamet eden”.


(98 beyyine 6). “elbette (onlar) kikâfir oldular ehli kitaptan (kitabın alışkınlarından) ve ortak edenler (müşrikler)ateşinde cehennemin kalıcılar onda , işte (onlar) onlar kötüsü var edilmişlerin”.

(98 beyyine 7). “elbette (onlar) ki güvendiler (îmân ettiler) ve işlediler düzgün (iş)ler (sâlih ameller) işte (onlar) onlar iyisi var edilmişlerin”.

Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler. Hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.


3- Hıristiyanlar Allâh’a ortak edenlerdir (müşriklerdir) , ortak etmek (şirk) hiç kimseden affedilmeyen en büyük günahtır. En büyük küfürdür.
(5 mâide 72). "elbet muhakkak kafir oldu (onlar) ki dediler elbette Allâh, O , Mesîh(dir) oğlu Meryemin ve dedi Mesîh ey İsrâîl (Ya’kûb) oğulları kulluk edin Allâh’a Düzenleyenim (Rabbim) ve Düzenleyeniniz (Rabbiniz) , elbette o, kim ortak eder Allaha böylece muhakkak yasakladı (haram etti) Allah ona cenneti ve sığınağı (onun) ateş ve ne (var) zâlimlere yardımcılardan".

(5 mâide 73). “elbet muhakkak kâfir oldu (onlar) ki dediler -elbette Allâh üçüncüsü üçün ve ne (var) tanrıdan ancak tanrının bir olanı ve vazgeçmezler (ise) neden (ki) diyorlar , elbet değecek (onlara) ki kâfir oldular onlardan , azâbın acıklısı”.

(5 mâide 74). “öyleyse (hatâdan) dönmüyorlarmı Allâh’a ve onun (günahları) örtmesini istemiyorlarmı ve Allâh (günahları) Çok Örten (gereğince) Çok Merhamet Eden”.

(50 kâf 24). “(ikiniz) kavuşturun cehenneme her çok küfreden (çok kafirlik eden) inatçıyı” .
(50 kâf 25). “çok engelleyen iyiyi (hayrı) hazırlanmış şüpheci”.
(50 kâf 26). “(o) ki yaptı Allâh ile beraber diğer bir tanrı , böylece (ikiniz) kavuşturun onu azâbın şiddetlisine”.
Ve (40 mü’min 12 , 13 , 83 , 84 , 85).

(98 beyyine 6). “elbette (onlar) kikâfir oldular ehli kitaptan (kitabın alışkınlarından) ve ortak edenler (müşrikler)ateşinde cehennemin kalıcılar onda , işte (onlar) onlar kötüsü var edilmişlerin”.
(98 beyyine 7). “elbette (onlar) ki güvendiler (îmân ettiler) ve işlediler düzgün (iş)ler (sâlih ameller) işte (onlar) onlar iyisi var edilmişlerin”.

Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler. Hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.


4- Hıristiyanlar Îsâ Allâh’dır dedikleri için kâfirdirler , cehennemliktirler.
(5 mâide 72). "elbet muhakkak kafir oldu (onlar) ki dediler elbette Allâh , O , Mesîh(dir) oğlu Meryemin ve dedi Mesîh ey İsrâîl (Ya’kûb) oğulları kulluk edin Allâh’a Düzenleyenim (Rabbim) ve Düzenleyeniniz (Rabbiniz) , elbette o, kim ortak eder Allaha böylece muhakkak yasakladı (haram etti) Allah ona cenneti ve sığınağı (onun) ateş ve ne (var) zâlimlere yardımcılardan".

Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler. Hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.

5- Hıristiyanlar Allâh’ın oğlu var dedikleri için , Îsâ Allâh’ın oğludur dedikleri için kâfirdirler , cehennemliktirler.

(10 yûnûs 68). “dediler edindi Allâh bir çocuk , Her Şeyin Kendisinde Yüzdüğü Yüce O , O Zengin (İhtiyâcı Olmayan) Onun ne (var) göklerde ve ne (var) yer(yüzün)de , indinizde egemen bir güçten buna dâir (bir şeymi var)dır , dermisiniz hakkında Allâh’ın neyi (ki) bilmezsiniz”.

(10 yûnûs 69). “de elbette (onlar) ki atıyorlar hakkında Allâh’ın yalanı kurtulmazlar”.

(10 yûnûs 70). “bir yararlanma dünyâda sonra bize doğru dönüp gidecekleri yer , sonra tattırırız onlara azâbın şiddetlisini, ne ile (ki) oldular küfrederler”.

(9 tevbe 30). “ve dedi yahûdîler uzeyr oğlu Allâh’ın ve dedi hıristiyanlar Mesîh oğlu Allâh’ın , bu sözleri ağızlarında , benziyorlar sözüne (onların) kikâfir oldular önceden , vuruştu onlarla (kahretsin onları) Allâh , nasıl oluyorda kötü söze saptırılıyorlar”.

Ve (18 kehf 4) (37 sâffât 151 , 152) (39 zümer 3 , 4).

Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler. Hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.


6- Hıristiyanlar Allâh’dan başka bir tanrının varlığını iddiâ ettikleri için kâfirdirler , cehennemliktirler.

(50 kâf 24). “(ikiniz) kavuşturun cehenneme her çok küfreden (çok kafirlik eden)inatçıyı”.
(50 kâf 25). “çok engelleyen iyiyi (hayrı) hazırlanmış şüpheci”.
(50 kâf 26). “(o) ki yaptı Allâh ile beraber diğer bir tanrı , böylece (ikiniz) kavuşturun onu azâbın şiddetlisine”.
Ve (40 mü’min 12 , 13 , 83 , 84 , 85).

Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler. Hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.


7- Hıristiyanlar ve tüm kâfirler kuranı inkar ettikleri için kâfirdirler , cehennemliktirler.

(2 bakara 23 “ve oldunuzsa ( doğruluğundan ) bir şüphede ne’den (ki) inici ettik kulumuza (Kur’ân’dan), öyleyse gelin bir sûreyle onun örneğinden ve çağırın tanıklarınızı Allâh’dan başkasından, oldunuzsa sözünde doğru olanlar”.

(2 bakara 24). “böylece yapmadınız ve yapmayacaksanız , böylece sakının ateşten ki yakıtı onun insanlar ve taş hazırlandı kâfirler için”.

(2 bakara 25). “ve sevindir (onları) ki güvendiler (îmân ettiler) ve işlediler düzgün (iş)ler, elbette onlara cennetler, akıp gider altından onun nehirler, ne zaman rızıklandılar ondan , meyveden rızıkça , dediler bu (o) ki rızıklandık önceden ve getirildiler ona benzeşen olarak ve onlara onda temizlenmiş eşler ve onlar onda kalıcılar”.

(46 ahkâf 7 , 8 , 9 , 10 , 11) kâfir , zâlim . (16 nahl 22 , 23 , 24 , 25 , 26 , 27) kâfir , müşrik . (8 enfal 31 , 32) . (36 yâsîn 15) . (6 en’âm 91) yahûdiler. (67 mülk 6 , 7 , 8 , 9 , 10) kâfirler , cehennemlikler .

Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler. Hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.


8- Hıristiyanlar ve tüm kâfirler âyetleri inkar ettikleri için kâfirdirler , cehennemliktirler.

(4 nisâ -56). “elbette (onlar) ki küfrettiler (kâfir oldular) âyetlerimize sonra yaslayacağız onları bir ateşe , her ne zaman pişti derileri (onların) değiştirdik onları derilere onun (pişenin) dışında , tadarlar diye azâbı , elbette Allâh oldu ihtiyaçtan uzak bir makamda olan (azîz) gereğince çok egemen (hakîm)”.
(46 ahkâf 7 , 8 , 9 , 10 , 11) kâfir , zâlim . (16 nahl 22 , 23 , 24 , 25 , 26 , 27) kâfir , müşrik . (8 enfal 31 , 32) . (36 yâsîn 15) . (6 en’âm 91) yahûdiler. (67 mülk 6 , 7 , 8 , 9 , 10) kâfirler , cehennemlikler .

Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler. Hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.


9- Hıristiyanlar ve tüm kâfirler salat ve selam ona Muhammedin Allâh’ın elçisi , peygamberi olduğuna inanmadıkları için kâfirdirler , cehennemliktirler.

(48 fetih 13) “ve kim güvenmedi (îmân etmedi) Allâh’a ve elçisine (peygamberine) (onun) böylece elbette biz hazırladık kâfirler için bir hovlanmış ateş (seîr)”.

Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler. Hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.

10- Hıristiyanlar ve tüm kâfirler salat ve selam ona yüce Allâh’ın elçisi Muhammede ve Muhammedin emrine uymadıkları için kâfirdirler , cehennemliktirler.

(3 âli imrân 31). "de -oldunuzsa seviyorsunuz Allâh'i böylece uyun bana sevsin sizi Allâh ve örtsün sizin için günahlarinizi ve Allâh (günahlari) çok örten , gereğince merhamet eden".

(3 âli imrân 32). "de -emrine uyun Allâh ve elçinin (peygamberin) böylece yüz çevirirlerse böylece elbette Allâh sevmez kâfirleri"

(24 nûr 51). “başka değil oldu sözü güvenenlerin (mü’minlerin) çağırıldıklarında Allâh ve elçisine onun , hükmetsin diye aralarında , diyor olmaları -işittik ve emre uyduk ve işte (onlar) onlar kurtulanlar”.

Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler. Hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.


11- Hıristiyanlar ve tüm kâfirler. (hâlidîn) cehennemde (ebediyen) kalıcı olanlardır.

(2 bakara 39). “ve (onlar) ki küfrettiler (kâfir oldular) ve yalanladılar belirtilerimizi (âyetlerimizi) işte (onlar) arkadaşları ateşin, onlar onda kalıcılar”.

(2 bakara 81). “öyledir kim kazandı bir kötülük (seyyie) ve kuşattı onu (yaptığı) hatâ böylece işte (onlar) arkadaşları ateşin onlar onda kalıcılar”.
(2 bakara 82). “ve (onlar) ki güvendiler (îmân ettiler) ve işlediler düzgün olan(iş)leri , işte (onlar) arkadaşları cennetin , onlar onda kalıcılar”.
(2 bakara 159). “elbette (onlar) ki saklıyorlar neyi (ki) indirdik açıklamalar ve (gerçeğe) iletenden (hidâyetten) sonrasından neyin (ki) açığa çıkıcı ettik (açıkladık) onu insanlar için kitapta , işte (onlar) uzak eder (la’netler) onları Allâh ve uzak eder (la’netler) onları uzak edenler (la’netleyenler)”.
(2 bakara 160). “ancak (onlar) ki (hatâdan geri) döndüler ve düzelttiler ve açıkladılar böylece işte (onlar) (geri) dönerim onlara ve benim Çok (Geri) Dönen (Gereğince) Çok Merhamet Eden”.
(2 bakara 161). “elbette (onlar) ki küfrettiler (kâfir oldular) ve öldüler ve onlar kâfirler , işte (onlar) onlara uzak edişi (la’neti) Allâh’ın ve Meleklerin ve İnsanların en toplu olarak”.
(2 bakara 162). kalıcılar onda (la’nette) hafifleştirilmez onlardan azap ve değil onlar göz açtırılanlar”.

(2 bakara 217). “soruyorlar sana ayın haram olanından , vuruşmaktan onda , de vuruşmak onda büyük(tür) ve geri çevirmek(tir) yolundan Allâh’ın , ve küfür (kâfir olmak) ona , ve mescidin haram (yasak) olanı ve çıkarmak alışkınlarını (ahâlisini) ondan daha büyük(tür) indinde Allâh’ın ve tehlikeli imtihan (fitne) daha büyük(tür) öldürmekten ve geri gitmezler vuruşurlar sizinle tâki geri çevirirler sizi dininizden (yaşam biçiminizden) , eğer güç yetirirseler ve kim geri döner sizden dininden (yaşam biçiminden) böylece ölür ve o kâfir(dir) böylece işte (onlar) boşa gitti işleri dünyâ ve âhirette ve işte (onlar) arkadaşları ateşin , onlar onda kalıcılar”.

( 2 bakara , 256 ). “yok iğrendirme dinde muhakkak tamâmen ayrıldı olgunlaşma âdileşmeden böylece kim kudurgana (tâğûta) küfreder (inkâr eder) ve güvenir (îmân eder) Allâh’a böylece muhakkak sımsıkı tutundu en güvenilir kulpa yok bükülme ona ve Allâh (Çok İyi) İşiten (Çok İyi) Bilen”.
(2 bakara 257). “Allâh dost (onlara) ki güvendiler (îmân ettiler) çıkarır onları karanlıklardan ışığa ve (onlar) ki kâfir oldular dostları onların kudurgan (tâğût) , çıkarırlar onları ışıktan karanlıklara işte (şunlar) arkadaşları ateşin onlar onda kalanlar”.

(3 âli imran 85). " ve kim azıp geçerse dışına İslamın herhangi bir dine böylece kabul edilmez ondan ve o ahirette hüsrana düşenlerden".
(3 âli imrân 86). “nasıl (gerçeğe) iletir Allâh bir kavmi küfrettiler (kâfir oldular) sonrasında güvenlerinin (îmân etmelerinin) , ve tanık oldular elbette Elçi (Peygamber) gerçek ve geldi onlara Açıklamalar ve Allâh , değil (gerçeğe) iletir Toplumunu Zâlimlerin”.
(3 âli imrân 87). “işte (onlar) karşılıkları elbette onlara uzak etmesi (la’neti) Allâh’ın ve Meleklerin ve İnsanların toptan”.
(3 âli imrân 88). kalıcılar onda , değil hafifletilir onlardan azap ve değil onlar göz açtırılırlar”.
(4 âli imrân 89). “ancak (onlar) ki (hatâdan) döndüler sonrasında bunun ve düzelttiler böylece elbette Allâh (Günahları) Çok Örten (Gereğince) Çok Merhamet Eden”.

(3 âli imrân 116). “elbette (onlar) ki küfrettiler (kâfir oldular) ihtiyaçtan uzak etmeyecek onlardan , onların malları ve (ihtiyaçtan uzak eder) değil çocukları , Allâhdan (olan) herhangi bir şeye ,ve işte (onlar) arkadaşları ateşin , onlar onda kalıcılar”.

(4 nisâ 14). “ve kim isyan eder Allâh’a ve elçisine ve (haksızca) aşar sınırını (onun) , sokar onu ateşe , kalıcı olarak ona ve ona azâbın aşağılayanı”.

(4 nisâ 93). “ve kim öldürür bir güveneni (bir îmân edeni , mü’mini) kasden böylece karşılığı (onun) cehennem , kalıcı olarak onda ve kızdı Allâh ona ve uzak etti onu (la’net etti ona) ve hazırladı ona azâbın azametlisini”.

(4 nisâ 168). “elbette (onlar) ki küfrettiler (kâfir oldular) ve zulmettiler , olmadı Allâh (günahları) örtsün onlar için ve değil iletsin onları bir yola”.

(4 nisâ 169). “ancak yoluna cehennemin , kalıcılar onda sonuna kadar (ebedîyen) ve oldu bu Allâh’a kolay”.

(5 mâide 78). “uzak edildi (la’netlendi) (onlar) ki küfrettiler (kâfir oldular) oğullarından İsrâîlin (Yâkupun) , üzerinde dilinin Dâvûd’un ve Îsâ’nın oğlu Meryemin , işte şu , ne ile (ki) isyân ettiler ve oldular sınırı aşarlar”.
(5 mâide 79). “oldular değil men edişirler kötülüğü bilinenden (ki) ettiler onu , elbet ne kötü oldu ne (ki) oldular ediyorlar”.
(5 mâide 80). “görürsün bir çoğunu onlardan dostluk ederler (onlara) ki küfrettiler (kâfir oldular) , elbet ne kötü oldu ne (ki) sundu onlara nefisleri onların öfkelenmesini Allâh’ın onlara ve azabda onlar kalıcılar”.

(6 en’âm 128). “ve günü haşreder onları toptan , ey topluluğu cin (türünün) muhakkak çoğalmaya çalıştınız insan (türün)den ve dedi dostları insan (türün)den , Düzenleyenimiz (Rabbimiz) yararlanmaya çalıştı bir kısmımız bir kısımla ve tamamına ulaştık belirlenmiş süremizin (o) ki belirli bir süre kıldın bize , dedi ateş konaklama yeriniz , kalıcılar (olarak) onda , ancak (istisnâ) neyi diledi Allâh , elbette Düzenleyenin (Rabbin) Çok İyi Hükmeden Çok İyi Bilen”.

(7 a’râf 36). “ve (onlar) ki yalanladılar belirtilerimizi (âyetlerimizi) ve (büyüklendiler) büyük olmaya çalıştılar ondan , işte (onlar) arkadaşları ateşin , onlar onda kalıcılar”.

(9 tevbe 17). “olmadı ortak edenler (müşrikler) için imar ediyorlar olmaları mescidlerini Allâh’ın , tanıklar (oldukları halde) üzerine nefislerinin küfre (kâfirliğe) , işte (onlar) boşa gitti işleri (onların) ve ateşte onlar kalıcılar”.

(9 tevbe 63). “olmadılarmı biliyorlar , elbette o , kim dilleşir Allâh ve elçisiyle böylece elbette ona ateşi cehennemin kalıcı olarak onda , işte şu utancın azametlisi”.

(10 yûnus 27). “ve (onlar) ki kazandılar kötülükleri , karşılığı bir kötülüğün onun örneğiyle(dir) ve üzerine çöker onların düşkünlük ne (var) onlara Allâh’dan , tutunulandan , sanki elbette ne kaplandı yüzlerine , bir parça geceden , karartan , işte (onlar) arkadaşları ateşin onlar onda kalıcılar”.
(11 hûd 107). “böylece gel gelelim (onlara) ki mutsuz (bed baht) oldular böylece ateşte(dirler) , onlara onda iç çekme ve soluma (var)”.
(11 hûd 108).kalıcılar onda , ne (kadar) sürdü gökler ve yer(yüzü) , ancak (istisnâ) ne (kadar) diledi Düzenleyenin (Rabbin) , elbette Düzenleyenin (Rabbin) çok eyleyici neyi (ki) diliyor”.
(13 ra’d 5). “ve şaşacaksan böylece şaşılan (bir şey)dir sözleri (onların) ; olduğumuzdamı toprak , elbette bizmiyiz , elbet bir yaratmanın yenisinde , işte (onlar) (onlar) ki küfrettiler (kâfir oldular) düzenleyenlerine (rablerine) ve işte (onlar) prangalar boyunlarında ve işte (onlar) arkadaşları ateşin , onlar onda kalıcılar”.
(16 nahl 29). “böylece girin kapılarına cehennemin kalıcılar onda böylece ne kötü oldu konağı büyüklenenlerin”.

(20 tâhâ 99). “şunun gibi ardını getiriyoruz sana haberlerinden neyin (ki) muhakkak gelip geçti ve muhakkak getirdik sana yakınımızdan (ledünnümüzden) bir anı (zikr ; kur’ân)”.
(20 tâhâ 100).kim arkasına döndü ondan (zikirden ; kur’ân’dan) böylece elbette o yüklenir günü dinelmenin (kıyâmet günü) bir yükümlülük”.
(20 tâhâ 101).kalıcılar onda ve kötü oldu onlara günü dinelmenin (kıyâmet günü) yükce”.
(21 enbiyâ 98). “elbette siz ve neye kulluk ediyorsunuz dışında Allâh’ın atkısı cehennemin siz ona salınanlar(sınız)”.
(21 enbiyâ 99). “eğer oldu ise bunlar (bir takım) tanrılar ne salındılar ona ve hepsi onda kalıcılar”.

(23 mü’minûn 103). “ve kim hafif oldu terâzileri onun böylece işte (onlar) (onlar) ki hasar verdiler kendilerine (nefislerine) cehennemde kalıcılar”.

(32 secde 14). “böylece tadın ne ile unuttunuz kavuşmayı bu gününüze , elbette biz unuttuk sizi ve tadın azâbını kalmanın ne ile (ki) oldunuz yaparsınız”.

(33 ahzâb 64). “elbette Allâh (la’netledi) uzak etti kâfirleri ve hazırladı onlara bir hovlanmış ateş (seîr)”.
(33 ahzâb 65)kalıcılar onda sonuna kadar (ebediyen) , değil bulurlar bir dost ve değil (bulurlar) bir çok yardım eden”.

(39 zümer 72). “denildi girin kapılarına cehennemin , kalıcılar onda , böylece ne kötü oldu konağı büyüklenenlerin”.

(40 mü’min 76). “girin kapılarına cehennemin , kalıcılar onda , böylece ne kötü oldu konağı büyüklenenlerin”.

(41 fussılet 28). “şu , karşılığı düşmanlarının Allâh’ın , ateş , onlara onda arsası kalmanın , karşılık olarak ne ile (ki) oldular belirtilerimizi (âyetlerimizi) inkâr ediyorlar”.

(43 zuhruf 74). “elbette suçlular (mücrimler) azâbında cehennemin kalıcılar”.

(58 mücâdele 14). “görmedinmi (onları) ki dost oldular bir topluma (ki) kızdı Allâh onlara , ne onlar sizden ve yok onlardan ve söz veriyorlar yalan üzere ve onlar bilirler”.
(58 mücâdele 15). “hazırladı Allâh onlara azâbın şiddetlisini , elbette onlar ne kötü oldu ne oldular yapıyorlar”.
(58 mücâdele 16). “edindiler yeminlerini bir kalkan böylece döndürürler yolundan Allâh’ın böylece onlara azâbın alçaltanı”.
(58 mücâdele 17). “ihtiyaçtan uzak etmez onlardan malları ve yok (ihtiyaçtan uzak etmez) çocukları Allâh’dan (olan) (her hangi bir) şeyden , işte (onlar) arkadaşları ateşin onlar onda kalıcılar”.

(59 haşr 16). “örneği gibi şeytanın dediğinde insana –küfret (kâfir ol) , böylece ne zaman küfretti (kâfir oldu) , dedi -ben berideyim senden , elbette ben korkarım Allah’dan Düzenleyeni Evrenlerin”.
(59 haşr 17). “böylece oldu sonu o ikisinin , elbette o ikisi ateşte , (iki) kalıcılar onda ve şu karşılığı zâlimlerin”.

(64 teğâbun 10). “ve (onlar) ki küfrettiler (kâfir oldular) ve yalanladılar belirtilerimizi (âyetlerimizi) , işte (onlar) arkadaşları ateşin, kalıcılar onda ve ne kötü oldu dönüşümlük”.

(72 cin 23). “ancak bir tamamını ulaştırma Allâh’dan ve onun elçiliği ve kim isyan eder Allâh’a ve elçisine böylece elbette ona ateşi cehennemin kalıcılar onda sonuna kadar (ebediyen)”.

(98 beyyine 6). “elbette (onlar) ki kâfir oldular ehli kitaptan (kitabın alışkınlarından) ve ortak edenler (müşrikler) ateşinde cehennemin , kalıcılar onda , işte (onlar) onlar kötüsü var edilmişlerin”.

Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler. Hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.


12- hıristiyanlar ve tüm müşriklere cennet yasaklandı (haram edildi). Cennete giremezler.
(5 mâide 72). "elbet muhakkak kafir oldu (onlar) ki dediler elbette Allâh , O , Mesîh oğlu Meryemin ve dedi Mesîh ey İsrâîl (Ya’kûb) oğulları kulluk edin Allâh’a Düzenleyenim (Rabbim) ve Düzenleyeniniz (Rabbiniz) , elbette o, kim ortak eder (şirk koşar , müşrik olur) Allâh’a böylece muhakkak yasakladı (haram etti) Allâh ona cenneti ve sığınağı (onun) ateş ve ne (var) zâlimlere yardımcılardan".


(5 mâide 51). “ey (onlar) ki güvendiler (îmân ettiler) , edinmeyin yahûdîler ve hıristiyanları dostlar , bir kısmı onların dostlar bir kısma ve kim dost olur onlara sizden böylece elbette o onlardan , elbette Allâh (gerçeğe) iletmez toplumunu zâlimlerin”.

Hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler , cennete giremezler. Hıristiyanlar cennete girecek diyen kâfirdir , o da cehennemliktir.


SONUÇ.

Bu âyetlere göre, Kur’ân’a göre, İslâma göre, Allâh indinde hıristiyanlar ve tüm kâfirler cehennemliktirler, cehennemde kalacaklar, cennete giremeyecekler, kim bu âyetleri, Kur’ân’ı, İslâmı, yüce Allâh’ı inkâr ederek hıristiyanların ve kâfirlerin cennete gireceğini iddia ederse, inkar ederse, kâfir olur o da onlarla birlikte cehenneme girecektir. Hıristiyanların da cennete gireceğini iddia eden Süleyman ateş ve benzerlerinin müslüman oldukları iddiaları da hıristiyanların cennete gireceği iddiası kadar yalandır münâfıktırlar.TEVBE EDELER.

(5 mâide 74). “öyleyse (hatâdan) dönmüyorlarmı Allâh’a ve onun (günahları) örtmesini istemiyorlarmı ve Allâh (Günahları) Çok Örten (Gereğince) Çok Merhamet Eden” .

Hatâ ile bu küfre , münâfıklığa ortak olmuş olanlar fırsat varken tevbe edip hatalarından yüce Allâh’adönsünler.

(33 ahzâb 4). "…ve Allâh der Gerçeği ve o iletir Yola".
(17 isrâ 36). “ve ardına takılma neyin (ki) (var) değil senin için onunla (ilgili) bilgi, elbette işitme ve görme ve gönül, hepsi işte (onlar)ın oldu ondan mes’ûl”.

(2 bakara, 286).“ görev yüklemez Allâh kimseye istisnası kapasitesi (kadarı)…”.
22 hac, 77). “ey (onlar) ki güvendiler (îmân ettiler) rüku edin ve secde edin ve kulluk edin Düzenleyeninize (Rabbinize) ve edin seçkin (iş) (hayır) olurki siz kurtulursunuz”.
(22 hac , 78). “uğraşın Allâh’da gerçek uğraşıyla (onun) , o seçti sizi ve yapmadı size Dinde (Yaşam Düzeninde) güçlükten , milleti babanız ibrâhîmin , O şanlandırdı (adlandırdı) sizi Teslim Olanlar (Müslümanlar) olarak önceden ve bunda olur diye Elçi tanık size ve olursunuz tanıklar İnsanlara, öyleyse ayakta tutun (kılın) Namazı ve getirin Zekatı , sım sıkı tutunun Allâh’a O dostunuz (mevlânız), öyleyse ne güzel Dost (Mevlâ) ve ne güzel Yardımcı”.
(20 taha, 47). “…ve Sağ Olsun kim uydu (Gerçeğe) İletene”.
(1 fatiha, 1). “Övgü Allaha Düzenleyeni Evrenlerin”.


ali kenan aydın

Son düzenleyen ahmed; 15 Mart 2009 14:48
YALINKILIÇ - avatarı
YALINKILIÇ
Ziyaretçi
15 Mart 2009       Mesaj #240
YALINKILIÇ - avatarı
Ziyaretçi
Uyan ! (1)

Sığınıyorum Allâh’a Taşlanmış Şeytandan


Adıyla Allâh’ın, Merhametiyle Kuşatanın, Gereğince Merhamet Edenin


(1 fâtiha 1) “Övgü Allâh’a düzenleyeni Evrenlerin”. Salat ve selâm yüce Allâh’ın elçisi Muhammede.

Millet bir inanç birliği içinde , gönülden yakınlık hissiyle birbirine bağlı insan topluluklarının en büyüğünün adıdır. Kuran bu kelimeyi İslâma uyanları tarif için , özellikle İbrâhîm milleti olarak uyulması gereken tek doğru birlik olarak uyulmasını emrederek târif eder.

(ilgili bazı âyetler 8 aded = 2 bakara 130 = 2 bakara 135 = 3 âli imrân 95 = 4 nisâ 125 = 6 en’âm 161 = 12 yûsuf 38 = 16 nahl 123 = 22 hac 78 ).

Bu milletin dışında uyulan milletten ne varsa kâfir cehennemlik olarak târif edilerek onlardan men edilir.

(ilgili âyetler 8 aded = 2 bakara 120 = 2 bakara 130 = 7 a’râf 88 = 7 a’râf 89 = 12 yûsuf 37 = 14 ibrâhîm 13 = 18 kehf 20 = 38 sâd 7).

Yâni Kuranın bildirdiği müslümanlar arsındaki bu milî birlik şu an yok. Geçmişte bu birlik vardı. Bu birliği düşmanlar yok ettiler. Müslümanların millî birliklerini İslâm birliğini kurmaları üzerlerine görevdir (farzdır). Yüce Allâh Kuranda Allâhın ipine (Kurana) toptan sarılmamızı ,yapışmamızı , bölünmememizi emrediyor. Hadislerde de aynı emir var. Müslümanları bölmeye çalışanların öldürülmesi ise salât ve selâm ona yüce Allâhın elçisi Muhammedin emridir.
Müslümanlar bu emri uygulamalıdırlar. Son islam birliği olan Osmanlı İslam birliğinin bölünüp parçalanması ile oluşan onlarca devletin birliğini dâhi parçalamaya , müslümanları küçük devletçiklere bölmeye , yüzlerce parçaya bölmeye çalışan şeytan ve iş birlikçileri , gayelerine erişmek için içten ve dıştan , yok etmekten âciz kaldıkları islâmı , müslümanları küçük lokmalar haline getirip daha kolay hedefler haline getirerek yok etmeye çalışıyorlar.
Peki , ne yapmalıyız. İslâm bir kitap bir peygamber ile yeterince bir iken bizler , müslümanlar neden parça parçayız. Bizi parçalamayı , zor olanı nasıl yaptılar. Bunu iyi bilmemiz de birleşmemiz için bize yardımcı olacak. Biz kolay olanı , zâten var olan islâmda gönülden birliğimizi bu bilgiyle daha kolayca fiili birliğe dönüştürebiliriz. Yüce Allâhın Kuranda bildirdiği gibi mü’minler kardeş , salat ve selâm ona yüce Allâhın elçisi Muhammedin bildirdiği gibi müslümanlar kardeş. Kardeşliğimizi bize yazan yüce Allâhın , kardeşlik ni’metini yeniden kazanabiliriz.
Osmanlı neden yıkıldı , nasıl yıkıldı , nereden yıkıldı sorularının cevâbı net olarak ortaya koyulmalıdır. Osmanlının kuruluşundan , islâm birliği oluş sürecine kadar ve yıkılışına kadar ve yıkıldıktan sonra kurulan yeni kırpıntı devletçikler , nasıl ve kim tarafından kuruldu , nerde ne yanlış yapıldı , ihânet nerden geldi , düşman kim , dost kim yeniden anlaşılmalı.
Bizim içinde bulunduğumuz kırpıntı devletçiğin Osmanlının mirasçısı olarak yeniden bir İslam birliği oluşturmaması için bize uygulanan , fazladan ihânetler kimin eliyle uygulandı. Yıkım iş birlikçisi ve öncüsü olduğu halde kahraman îlan edilen büyük şeytanlar kimler. Osmanlının yıkılışında Osmanlı İslam birliğini korumak için en etkin çaba gösteren ve devletin yıkılışını geciktiren Abdulhamite rahmet olsun. Onunla mücadele edenler düşmanın iş birlikçisi , derin küffâr ajanları masonların etkisi altındaki , İttihâd Ve Terakkî teşkilatıdır. İttihâd (birlik) ve terakkî (gelişme) adı almalarının asıl gayesi , Osmanlının yıkılmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri olduklarına bakılarak , ittihâd (birlik) ve terakkî (gelişme) arzusu , gayesi olmadığı , mason ve yahûdi etkisindeki bu teşkilâtın aslında İslâm milletinin ittihâdını (birliğini) ve terakkîsini (gelişmesini) yok etmek için kurulduğu anlaşılır.
Osmanlı İslam birliği yok edilirken devletin tebası olan halklar arasında özellikle tepeden inme bazı fikirler sözde aydın , gerçekte şeytanın işbirlikçisi yazarlar ve hain devlet görevlileri marifetiyle yayılmıştır. Bu fikirler içinde en önemlileri her ırka ırkçılık aşılanması oldu. Türke türkçülük için Ziya Gökalp keferesi aracılığıyla ırkçı fikirler yayıldı. Bu fikirlerin yayılması ile türkçü , ırkçı bir takım gruplar oluşturulup etkinleştirildiler. Bundan başka Osmanlı taraftarlığı ve karşıtlığı oluşturularak Osmanlı dinin emrinde olan bir birlik temsilciliğinden , ümmeti bölen ihânete ortak olan bir fikir akımına dönüştürülmeye çalışıldı. İslamın öncüleri , saltanatın savunuculuğu ile islamı , ümmeti bölen bir engel fikir haline getirildi. Bu karmaşa içinde devletin , ümmetin birliğini temsil eden hükümet ve padişah İslam ümmetinin birliği çabasında olduğu halde , devlet ve millet içinde bulunan fikirler ve gruplardan biri haline getirilerek zayıflatıldı.
Osmanlı İslam birliğinin yıkılmasında bu iki fikir akımı her bölgede yayılarak , Türke türkçülük , Araba arapçılık her ırka kendi ırkçılığı yaptırılarak İslamdan uzaklaştırılarak bununla birlikte , birleştiren devlet yapısına karşı , Türke osmanlıcılık , Araba ve tüm diğer halklara kendi ırkından önderlik davası zerkedilerek , ümmet şuuru , millet şuuru zayıflatılmıştır.
Bir milleti yok etmek için yapılması gereken , onları birleştiren kardeşliği , gönül bağını koparmaktır. Onların içindeki tüm farklılıkları ayrılık ve ihtilaf sebebi üstünlük davalarına dönüştürmek gerekir. Osmanlıda yapıldığı gibi , ırkları ayırmalı. Bunu yapmak için son ve en büyük darbe ise ümmetin birliğini temsil eden Halîfeliğin yok edilişdir. Düşman Halîfeliği yok etmek için hiç bir imkân bulamadı , tüm ajanları başarısız oldu. Fakat Osmanlıyı yıkan ihânet şebekesi olan ajanlarıyla , yüzlerce yılda yok etmeyi başaramadığını , Halifeliği yok etmeyi , ajanlarını vatan kurtaran kahraman olarak tanıtarak başardı. Böylece devletin yıkılışı , yok edilişi , yok olan ümmet birliği , Halifeliğin kaldırılması , yerli ajanlar eliyle uygulandı. Bir milleti yok etmek isteyen bu gayesine erişince , yok ettiği millete daha büyük bir kötülüğü nasıl yapabilir , bu milletin fertlerini yok etmek için ne yapılabilir. Bunu sağlamak için çok kolay bir yöntem bulundu , tarihte eşine az raslanan belkide hiç örneği olmayan bir kıyım daha yapıldı. Tüm millî geçmişimizi , bilgimizi , kültürümüzü , dinimizi , imanımızı , amelimizi , tecrübemizi barındıran yazılı ne varsa , kitap dergi , gazete , belge hiç birini okuyamayan , anlayamayan , dahası , hiç bir yazıyı , kitabı , dergiyi , gazeteyi , belgeyi okuyamayan anlayamayan sıfır akıllı , beyni tamamen yıkanmış bir toplum oluşturup , tamamen boş kafalı sıfır akıllı bir millet oluşturup , ne sunulursa kabule zorlanması ve istedikleri gibi robot , makina kafalı suni insanlar oluşturmak için kullandığımız harfleri kullanmamızı yasakladılar. Alimleri idam ettiler. Böylece sözlü kültürü , bilgiyi aktarmasından korkulacak kimse kalmadı , kalanlar olsa da onlarda ölüm korkusu ile , sürgünler , haspisler ve çeşitli yöntemlerle zorlandı veya korkutuldu. Artık geçmişini hatırlamayan , salaklaştırılmış , okuma yazması dünyada en gelişmiş bir millet iken , sıfır okur yazarı olan en bilgisiz bir topluma dönüştürüldü. Bu topluma artık her istediğini kabul ettirebilirdiler , öyle de yaptılar. Kendilerine karşı kurtuluş savaşı verilen düşmanın harflerini yeni yazı sistemi olarak uygulamaya koydular. Kendisi için savaşılan tüm değerler kademeli olarak , çağ dışı , yobazlık , cahillik , irtica , gericilik ve saire adlar verilerek aşağılandı , yasaklandı, kendisinden kurtulmak için savaşılan kafirin kültürü zorla kabul ettirilmeye başlandı. Kadınların örtüsü aşağılandı , müslümanların sarığı aşağılandı , dahası kafirin şapkası sarık yerine koyuldu , şapka giymeyenler öldürüldü , hapsedildiler , işkence gördüler. İhanet çetesi cephede savaşan milletin kanını masada sattı. Milleti masada düşmana satanlar ise kahraman olarak tanıtıldı. Artık müslümanlar ve özellikle müslüman milletin öncüsü Osmanlı , düşmanı olan avrupayı taklit eden aşağılık bir yaratığa çevrildi. Kendisi ile savaştığımız düşmanı öncü , rehber , ardından gidilen bir önder olarak taklit eden beyinsiz bir yaratığa dönüştürüldük. Bir hikaye vardır , düşmanın esir aldığı müslümanın başına deri geçirilir , güneşin altında günlerce bekletilir, deri ısındıkça daralır , ısındıkça daralır, esirin kafası derinin içinde sıkıldıkça sıkılır , esir şuurunu kaybeder , akılsız , beyinsiz bir yaratığa dönüşür. Artık beyni boş bu yaratığa ne öğretilse onu yapar , dostu düşmanı tanımaz, kim için bu dost denilse kabul eder , kim için bu düşman denilse kabul eder. Böylece beyni yıkanmış robot bir insan oluşturulur. Artık her istenileni kabul eden bu esir , düşmanı dost , dostu düşman olarak kabul eder ve düşman olarak kabul ettiği ******* oklayarak vurur , öldürür. Bize yapılan da işte budur. Geçmişine söven , müslüman millete karşı kafirle iş birliği yapan bir topluluk olmamızın sebebi bunlar ve benzerleri.
Fakat müslüman milleti robot , makina insan yapan düşmanın hesapları tutmadı. Yüce Allâh bize merhamet etti , beyni işgal edilen bir millet , ülkesi işgal edilen bir millet , kanı satılan bir millet , namusu satılan bir millet , dini satılan bir millet uyanıyor. İşgalciler işgal ediliyor , fethediliyor. Tarihte çok örneği var , müslüman milleti kim işgal etmişse , o işgalciler ya geri çekildiler yada İslamla fethedildiler , müslüman oldular. Kuran , mucizeleri ile insanların gönlünü fethediyor. Dünya İslama doğru yöneldi. Çeşitli halklardan müslüman olanlar artıyor. Müslümanların karşılaştığı zulümler , kardeşlik şuurlarını uyandırdı. İslam daha iyi anlaşılmaya başlandı. İslama doğru uyanan milletim , ırk katmalı sahte İslama kanma , yeniden aldanış çukuruna dalma , osmanlıcılık , türk islamcılık , ırk islamcılık , mezhepcilik sapıklıklarından kurtul.

Yüce Allâha ve salât ve selâm ona yüce Allâhın elçisi Muhammedin sünnetine dönün. Ey Allâh’ın kulları kardeş olun.

(22 hac, 77) “Ey (onlar) ki güvendiler (îmân ettiler) rüku edin ve secde edin ve kulluk edin düzenleyeninize (rabbinize) ve edin seçkin (iş) (hayır) olurki siz kurtulursunuz”.

(22 hac , 78) “Uğraşın Allâh’da gerçek uğraşıyla (onun) , o seçti sizi ve yapmadı size dinde güçlükten , milleti babanız İbrâhîmin , o şanlandırdı (adlandırdı) sizi teslim olanlar (müslümanlar) olarak önceden ve bunda olur diye elçi tanık size ve olursunuz tanıklar insanlara, öyleyse ayakta tutun (kılın) namazı ve getirin zekatı , sım sıkı tutunun Allâh’a , o dostunuz (mevlânız), öyleyse ne güzel dost (mevlâ) ve ne güzel yardımcı”.


Ali kenan Aydın

Son düzenleyen ahmed; 15 Mart 2009 14:47

Benzer Konular

2 Ekim 2014 / Misafir Soru-Cevap
26 Temmuz 2013 / Misafir Müslümanlık/İslamiyet
1 Temmuz 2014 / Josie Soru-Cevap
15 Ocak 2010 / Misafir Taslak Konular