Arama

İslam'ın Şartları - Namaz Kılmak - Sayfa 4

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 26 Aralık 2016 Gösterim: 129.922 Cevap: 36
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
5 Kasım 2012       Mesaj #31
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi

NAMAZI VAKTİNDE KILMAK


Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur;
Sponsorlu Bağlantılar
"Hiç şüphesiz namaz müminler üzerine vakitleri belirli bir farzdır." (Nisa; 103)
Abdullah b. Mes’ud (Radıyallahu Anh) buyuruyor ki;
"Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)'e;
-Allah-u Zülcelal'in yanında hangi amel daha sevimlidir, diye sordum.
Buyurdu ki;
-Vaktinde kılınan namazdır. Namaz şeytanın yüzünü karartır. (Buhari, Ebu Davud, Tirmizi)
Hz. Osman (Radıyallahu Anh) şöyle buyurmuştur:
"Her kim namazını tam vaktinde eda ederse, Allah-u Zülcelal ona şu dokuz şey ile ikramda bulunur;
1-Allah-u Zülcelal o kimseye dost olur.
2-O kimsenin vücudu sıhhatli olur.
3-Melekler onu muhafaza eder.
4-Onun evine bereket yağar.
5-O kimsenin siması salih kimselerin simasına benzer.
6-Allah-u Zülcelal onun kalbini bütün mahlukatlara karşı yumuşak, şefkatli ve merhametli yapar.
7-O kimse sırat köprüsünden şimşek gibi geçer.
8-Allah-u Zülcelal onu cehennem ateşinden muhafaza eder.
9-Allah-u Zülcelal kıyamet gününde onu, salih kullarına komşu yapar.

Ey Nefsim!
Bütün bu ikram ve izzet az bir şey midir? Kendini düşünüyorsan ve ebedi hayatında kurtuluşa ermek istiyorsan bu anlatılanlara kulak vermen lazım
gelmez mi?

Çeşit çeşit bahaneler ile üzerine farz olan namazı vaktinde kılmazken ve
geciktirirken hatta terkederken bütün bu nimetlerden mahrum olacağını düşünmüyor musun? Kurtuluşun ve huzurun Allah-u Zülcelal'in yolunda olduğunu bilmiyor musun?

Eğer kurtuluşu ve huzuru istiyorsan tevbe et ve Allah'ın senin üzerine farz kıldığı namazı vaktinde kıl


Son düzenleyen perlina; 9 Aralık 2016 13:01
_VICTORY_ - avatarı
_VICTORY_
VIP Silent storM
21 Temmuz 2013       Mesaj #32
_VICTORY_ - avatarı
VIP Silent storM

İslam Dininde Namaz


MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Müslümanların, günde beş kez yapmaları dinin beş koşulundan biri olan ve dua okuyarak kıyam, rükû, sücut, kuut denilen beden durumlarını kuralınca tekrarlayarak yaptıkları ibadet.
Sponsorlu Bağlantılar
Kuran'da salat adıyla birçok kez tekrarlanan, Müslümanlığa özgü bir tapınmadır. Müslümanlığın ilk yıllarında başlamış ve zamanla gelişerek bugünkü biçimini almıştır. Kuran'da namazın ne zaman ve nasıl kılınacağı belirtilmemiş olmakla birlikte, bu konudaki ayetlerle hadislerin karşılaştırılması sonucu, günde beş vakit olarak saptanmıştır. Yine hadislerden edinilen bilgiye göre, beş vakit namaz, Hicret'ten üç yıl önce Muhammet Peygamber miraca çıktığında farz kılınmıştır. Günlük beş vakit namazın on yedi rekâtı farz, yirmi rekâtı sünnettir. Yatsı namazından sonra kılınan üç rekât vitir namazı vaciptir. Bunların dışında cuma ve cenaze namazları farz, bayram namazları vaciptir. Ramazan geceleri kılınan yirmi rekât teravih namazı sünnettir.

Namaz kılacak kimsenin üstünün başının temiz, vücudunun (erkeklerde göbek ile diz arası, kadınlarda el ve yüz dışında her yeri) örtülü, dinî temizliğini (abdest, gusül) yapmış olması gerekir. Namaz, temiz olmak koşuluyla, her yerde, topluca (cemaatle) ya da yalnız olarak kılınabilir. Erkeklerin, camilerde topluca namaz kılmaları daha sevaptır. Topluca namaz kılanların, imamın arkasında düzenli ve doğru diziler oluşturmasına özen gösterilir. Cuma, bayram ve cenaze namazlarını yalnız erkekler kılar. Bu namazlar ancak toplulukla kılınabilir.

Muhammet Peygamber, namaza çok önem verir, onu Tanrı ile kul arasında bir söyleşi sayardı. Yeni Müslüman olanlara hemen namaz kılmayı öğretir ya da öğrettirirdi. Geceleri uyumadan önce ya da uykudan kalkıp namaz kılar, halka da, özellikle ramazan gecelerinde, gece namazları kılmalarını salık verirdi. Gece namazlarına teheccüt adı verilir. Korkulu durumlarda (düşman saldırısı, deprem, ay ve güneş tutulması vb.) Tanrı'dan yardım dilemek için, önce namaz kılınır, sonra dilekte bulunulurdu.
Son düzenleyen perlina; 8 Aralık 2016 14:32
Tesadüfen Zirveye Çıkılmaz... Çıkılsa Bile Durulmaz...
_VICTORY_ - avatarı
_VICTORY_
VIP Silent storM
21 Temmuz 2013       Mesaj #33
_VICTORY_ - avatarı
VIP Silent storM

İslam Dininde Namaz ve Namazın Önemi


Namaz, İslam'ın Beş Şartı'ndan biri olan ibadet. Kur'an'da günün belli vaktilerinde ve abdest şartını yerine getirerek namaz kılınması gerektiği belirtilmiştir. Kur'an ayetlerine göre namaz bir temizlenme aracıdır. Aynı zamanda Allah'ı anarak teslimiyetini yaratıcıya gösterme biçimdir. Kur'an'a göre namaz İbrahim'e öğretilen bir ibadet şeklidir. Kur'an'da namazın bazı şartlarda kısaltılabileceği belirtilmiştir
Namaz, iftitah tekbiri (Allahu Ekber) ile başlanılan, Kıyam (ayakta durmak), içinde Kıraat'ın (Kur'an-ı Kerim'den Fatiha suresi ile en az bir ayet olmak üzere zamm-ı sure okumak), Rüku (eğilmek/ tesbihattan sonra) " Semia'llahu limen hamideh " "Rabbena lekel hamd" diyerek doğrulmak ve Sücud (secdeler, yere kapanma/tesbihat), sonrasında Ka'de (oturuş) şartları olan, içinde Tesbihat "Sübhane Rabbiye'l Azim, Sübhane Rabbiye'l A'la" olan ve selam "esselamü aleyküm ve rahmetullah" ile sona eren bir ibadettir.
Kur'an'da namazın kılınışı ile alakalı özel bir bölüm bulunmamakla birlikte, sadece namaz ile alakalı secde vurgusu yapılmış, ayrıca rüku (eğilmek) ve ayaktayken tabirleri de namaz için kullanılmıştır.

Kelime Kökü
Namaz kılmak; İkametü's-Salat), bir Kur'an kavramı olan ve Türkçeye pek çok dini kavramda olduğu gibi Selçuklularca Hintçeden Farsçaya geçmiş bir sözcük olarak İran'daki ateşe tapanların "ateş önünde eğilmek" anlamına gelen ???? Namaz kelimesi Salat kelimesi yerine kondu. Nitekim Namaz kelimesi Farsçada eylem olup eğilmek suretiyle saygı sunmaktır. Salat kendi başına genel anlamda dua'dır. İkametü's-Salat ise namaz kılmaktır.

Namazın Çeşitleri


Uygulamadaki Namaz çeşitleri;
1- Farz Namazlar: Sünni fıkıhçılara göre günlük kılınan beş vakit namaz her müslümana farzdır. Bunların dışında tüm Müslümanlara farz olan cuma namazı ve farz-ı kifaye olan cenaze namazı vardır. Sünni fıkıhçılar bir emrin farz olabilmesi için onun Kuranda açıkça ve hiçbir yoruma ihtimal vermeksizin emredilmiş olması gerektiğini belirtirler. Ancak namaz için böyle bir şart ileri sürmezler. Beş vakit namaz farzı için gerekçe gösterilen Kuran ayetinde namaz iki vakittir. Üçüncü bir vakte ise sadece işaret edilmiştir. Emir ifade etmez.
2- Cuma Namazı: Ayrıca gün içinden başka olarak bir gün için özel ibadet vakti de Kur'an 'da bulunmaktadır. İnananlar, Cum'a Suresi'nin 9. Ayetinde Cuma günü tabiri geçerek o gün çağrı yapıldığında ibadete gitmeleri için uyarılmışlardır.
Cum'a Suresi 9. Ayet:
62:9: Ey inananlar! Cuma günü, namaz (Dua) için çağrı yapıldığında, Allah'ı anmaya/Allah'ın Zikri'ne koşun ! Alışverişi bırakın ! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.
3- Sünnet Namazları: Kur'an'da böyle bir namazdan bahsedilmemektedir. Fakat İslamiyet tarihinde çeşitli mezheplerde farklılık gösterse de her vakit için ayrıca bir sünnet namazı bulunmaktadır.
4- Vacip Namazlar: Kur'an'da böyle bir namazdan bahsedilmemektedir. Yine İslamiyet tarihinde çeşitli mezheplerde var olan namazlardandır. Vacip gerekli olan demektir. Din bilginlerine göre Farz Namazlarını Günlük olarak yatsı namazından sonra kılınan vitir namazı ile bayram namazları vaciptir.
5- Nafile Namazlar: Herhangi bir yükümlülüğü olmadan, içten gelerek kılınan namazlardır. Beş vakit namaza bağlı olan sünnetler, ramazan geceleri kılınan teravih namazları, kuşluk namazları, gece namazları başlıca nafile namazlardır.
6- Cenaze Namazı: Kur'an'da böyle bir namazdan bahsedilmemektedir. Fakat vefat eden kişiler için geleneksel olarak var olan bir namaz çeşididir. Her ne kadar Kur'an da Yasin Suresi 70. Ayeti'nde Kur'an için şu şekilde bahsedilmiştir.
36:70: Diri olanı uyarsın ve gerçeği örten nankörler/inkarcılar aleyhine söz hak olsun diye indirilmiştir.
Ölüler ile alakalı olarak Kur'an da geçen ayetler ise şu şekildedir.
Neml Suresi 80. Ayet:
27:80: Sen ölülere duyuramazsın, aynı şekilde arkalarını dönen sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
Rum Suresi 52. Ayet:
30:52: Sen ne ölülere işittirebilirsin, ne de arkalarını dönüp giden sağırlara çağrıyı duyurabilirsin.

Namaz vakitleri


Namazın Arapça manası olan Salat kelimesinin geçerek, ne zaman kılınması gerektiğini bildiren 3 ayet sırasıyla şunlardır;
Bakara Suresi 238. Ayet:
2:238: Namazlara hele orta namazına dikkat edin ve Allah için boyun eğerek kalkıp namaza durun.
Hud Suresi 114. Ayet:
11:114: “Gündüzün her iki tarafında ve geceye yakın olan saatlerinde namaz kıl!
Muhakkak ki, iyilik kötülükleri giderir. Bu ise, düşünebilenlere bir öğüttür."
İsra Suresi 78. Ayet:
17:78: Güneşin batıya kaymasından, gecenin kararmasına kadar namazı kıl, bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazında, gece ve gündüz melekleri hazır bulunur.
Bu ayetlerin dışında da namaz(salat) kelimesi Kur'an da başka ayetlerde de geçmekte olsa da, yalnız bu 3 ayetlerde namazın hangi vakitlerde kılınması gerektiği bildirilmiştir.
Her namaz, kendi vakti girdikten sonra kılınır. Vakti girmeyen namaz kılınmaz. Her namazın kılınma vakti, kendi vakti girdikten sonra başlar, bir sonraki namazın giriş vaktine kadar devam eder.
Namazların her birinin belirli vakitleri vardır. Her namazın kendi vaktinde kılınması şarttır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
Namaz; Mü'minler üzerine vakitlenmiş olarak (süreli-sınırlı zaman aralığında) yazılıdır.
Namaz vakitleri şu şekildedir:
1- Sabah Namazı: Fıkıhçılar bu namazın vakti için sabaha karşı tan yerinin ağarmaya başlamasından, Güneş'in doğmasına kadar olan zamandır. 49.5° enleminin kuzeyinde bu ölçüt yılın altı ayında geçersizdir, buralarda altı ay boyunca gündoğumu olmaz.
2- Öğle Namazı Fıkıhçılar, Kur'an'ın bu açık tanımına rağmen iki farklı görüş belirtirler; Güneş'in en tepede olduğu andan her şeyin gölgesinin bir veya iki misli oluncaya kadar devam eden zamandır.
3- İkindi Namazı "ikindi" "ikinti" sözcüğü Türkçe'de "ikinci" sözcüğünün başka söylenişidir. Bu namaz adını, bu namaz vakti için fıkıhçılarca öğlenin ikinci vakti sayılmasından kaynaklanır. Fıkıhçılara göre, öğle namazı vaktinin bitiminden güneş batıncaya kadar olan zamandır.
4- Akşam Namazı: Fıkıhçılara göre, Güneş battıktan sonra başlayıp güneşin battığı yerde meydana gelen kızıllık kayboluncaya kadar olan zamandır.
5- Yatsı Namazı: Fıkıhçılara ve hadisçilere göre, Akşam namazının vakti çıktıktan sonra başlayıp sabah namazının vakti girinceye kadar devam eden zamandır. Eski fıkıh kitapları Salatü'l Işayı ikiye ayırırlardı, ilkine Işa-ı Evvel, Akşam namazı; ikincisine de Işa-ı Ahir, Yatsı namazı derlerdi.
6- Vitir Namazı: Vitir namazının vakti de yatsı namazının vaktidir. Ancak vitir namazı, yatsı kılındıktan sonra kılınır. Vitir namazi vaciptir.
7- Teheccüd Namazı: Gece kılınan bir namazdır.
8- Cuma Namazı: Öğle namazı vakti içinde vaktin başlama anından başlayarak, yerel yetkilinin belirlediği saatte topluca kılınır. Cuma Suresi, 1 ayetine göre "Ey o iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınızda/namaz için toplandığınızda, Allah'ın zikrine koşun." denmesi yüzünden, Cuma günü kılınan Öğle Namazı tam vaktinde kılınmalıdır. Kur'an'a göre; Cuma günü haftalık toplantı günü olduğundan, Cuma günü namazı mülki ya da siyasi otorite kıldırır, Cuma günü kılınan Öğle namazına Cuma namazı denir. Bu namaza sonradan, Cuma namazının belli mesafe içinde tek yerde, ayni zamanda kılınması gerekliliği yüzünden, eşzamanlı olamaz kaygısıyla, ayrıca yeniden standart öğle namazı eklenmiştir. Oysa şimdiki fıkıhçılar neredeyse herkesin kolunda bile saat olmasını delil göstererek, artık bu kaygının gereksizliğini söylemektedirler.
9- Teravih Namazı: Ramazan ayında yatsı namazından sonra kılınabilen sünnet bir namazdır.
10- Bayram Namazı: Bayram günleri sabahleyin güneşin doğuşundan yaklaşık 50 dakika geçtikten sonra başlayıp güneşin tepe noktasına gelmesine kadar devam eden zamandır.
11- Evvabin Namazı: Akşam namazı ile yatsı namazı arasında kılınır.

Namaz Kılınması Sakıncalı Olan Vakitler


Sünni fıkıhçılar ve hadisçilere göre Güneş'e tapanların ibadet vakitlerinde namaz kılmak mekruhtur. Bu vakitlere Kerahat vakti denir.
Bu vakitler:
1- Güneş'in doğmasından itibaren 45 dakika.
2- Güneş tam tepe noktasına geldiğinde.
3- Güneş batarken Akşam ezanı vaktine 45 dakika kaladır.

Rekat Kavramı
Rekat namazın bir kıyam, bir rüku ile iki secdeden ibaret herbir bölümünün adıdır.

Namazın Kılınış ve Tamamlanışı


Niyyet, euzü besmele ile namaz kılmaya niyyet edilir. Örnek "fecir salatını ikamet etmeye / sabah namazını kılmaya" diye.
Kıbleye yönelme, Bakara 2/142-150 ile Yunus 10/87 ayetleri gereği namaz kılarken Kabe'ye yönelinir. Ayetler sunlardir;
Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.(2:144)
Biz ise Musaya ve kardeşine şu vahyi verdik: kavminiz için Mısırda bir takım evler ihzar edin, ve evlerinizi kıble tarafına yapın ve namaz kılın, hem de mü'minleri tebşir eyle (10:87)
Kıyam, ayakta durulur. Namazdaki, zikirdeki, duadaki "Kıyam" ile ilgili ayetler Alu İmran 3/39,191; Nisa 4/103; Yunus 10/12; Zümer 39/9.
İftitah (Başlama) Tekbiri; Kıyam sırasında İftitah tekbiri alınır, hadis kitablarinda belirtildigi gibi eller iki yana kaldırılır, Tekbir alınır/ "Allahü ekber" denir.
Kıraat (Okuma); Gene Kıyam sırasında İfittah tekbiri'nden sonra Kıraat edilir, Müzzemmil Suresi 20. ayet gereği, Kur'an'dan kolaya gelen/bilinen bir kısım okunur. (Resulullah Muhammed SS, Siyer aktarımına göre "fatihasız namaz eksik kalir", "fatiha yedi ayettir" demiştir.
Rüku (Eğilme): Kıraat'tan sonra, tekbir ile Rüku edilir. Rüku, dik durma/dikilme durumunun bozulması demektir, hafifçe kamburlaşmak demektir. Bu sırada Tesbih edilir/ "Sübhanallah ya da Sübhane Rabbiye'l Azim" denir. Rüku'dan sonra yeniden doğrulurken "Semi'Allahü Limen Hamideh" tam doğrulmada ise "Rabbena Lekel Hamd" denir. Sonra da tekbir ile secdeye gidilir. "Rüku" ile ilgili ayetler Bakara 2/43,125; Alu İmran 3/43; Maide 5/55; Tevbe 9/112; Hac 22/26,77; Sad 38/24; Fetih 48/29; Mürselat 77/48.
Secdeteyn (Fıkıhçılara göre Sücud); İki kez alnını yere değdirmek demektir. Bu sırada Tesbih edilir / "Sübhanallah ya da Sübhane Rabbiye'l a'la" denir. "Secde" ile ilgili ayetler Bakara 2/125; Alu İmran 3/43, 113; Nisa 4/102; Hac 22/26,77; Şuara 26/219; Zümer 39/9; Tevbe 9/112; "secdeteyn"de tesbihat ile ilgili ayet Araf 7/206; Hıcr 15/98; İnsan 76/26; Kaf 50/40
Ka'de (Oturuş); Secdeteyn sırasında iki secde arasında mecburi Ka'de / oturuş vardır. İki secde arsında gene secdeden kalkarken ve giderken tekbir alınır. "Ka'de" ile ilgili ayetler Alu İmran 3/191; Nisa 4/103; Yunus 10/12 "Secdeteyn" den sonra gene Tekbir ile İkinci Kıyam'a kalkılır (Ayağa kalkılır). İkinci Kıyam'da gene istenirse Kur'an'dan kolaya gelen bir kısım Kıraat edilir. Sonra tekbir ile rüku edilir, Tesbihat edilir. Tekbir ile Kıyam edilip, Tekbir ile Secdeteyn'e gidilir, Tesbihat edilir. İkinci secde bitince istenirse Kıraat edilir. Vahiy Başyazmanı Zeyd bin Sabit, Resulullah'ın bu sırada Kur'an'dan sure okuduğunu nakletmektedir. Bu Kıraat yapılsın ya da yapılmasın, çevredekilerin namazın bittiğini anlaması için, önünden kimsenin geçmemesi engelinin kalktığını gösterilmesi için sağ ve sola Selam verilir bu yalnızca "selam" sözcüğünden ibarettir. (EsSelamü aleyküm ve rahmetullah.)

Namazın Şartları


1- Manevi Temizlik (Hadesten Taharet): Namazdan önce abdest, gerekli hallerde ise gusül abdesti almak.
2- Maddi Temizlik (Necasetten Taharet): Namaz kılacak kişinin, bedeninde, üzerindeki elbisede ve namaz kılacağı yerde pislik varsa bunları temizlemek.
3- Örtünmek (Setr-i Avret): Namaz kılacak kişinin vücudunda örtünmesi gereken yerleri örtmesi. (Erkeklerin göbek ile diz kapağı arasını (dizkapağı dahil), Kadınların yüz, el ve ayaklardan başka vücudunun her tarafını örtmeleri gerekir)
4- Kıbleye Dönmek (İstikbal-i Kıble): Namazı kıbleye dönerek kılmak.
5- Vakit: Namazları kendi vakitleri içinde kılmak gerekir. Vakti gelmeden bir namazı kılmak caiz değildir.
6- Niyet Etmek: Hangi namazı kıldığını bilmek ve kalbinde hatırlamaktır. Niyetin dil ile söylenmesi sünnettir.

Hadislere Göre Namaz


Allah inancını tevhid çerçevesinde kabul etmiş her müslümanın öncelikle yerine getirmesi gereken bir ibadettir ve bu bakımdan dinde yeri çok önemlidir. Kur'an-ı Kerim'de;
"Sana vahyolunan kitabı oku, namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, hayasızlıktan ve fenalıktan alıkoyar." buyurulmaktadır."
Hadislere göre Namaz dinin direğidir. Hadisi bu ibadetin önemini göstermektedir.
Emevi sonrası Sünni fıkıhçılara ve hadisçilere göre, Kur'an-ı Kerim'den sonra, İslam dininin en önemli yazılı kaynağı olarak kabul edilmiş olan Sahih-i Buhari de geçen bir hadis şöyledir:
Nebi dedi:
Sizden herhangi birinizin kapısı önünde bir nehir bulunsa, ve o kimse nehirde günde beş defa yıkansa kendisinde kirden bir şey kalır mı ?
Dinleyenler:
"Hiç kir kalmaz Ya Rasulallah!" diye cevap verdiler.
Peygamberimiz:
"İşte beş vakit namaz da buna benzer, Allah namazla günahları siler." buyurdu.
Ergenlik çağına girmiş her aklı başında müslümanın, farz olan namazları kılması İslam inancının gereğidir.

Son düzenleyen perlina; 8 Aralık 2016 14:34
Tesadüfen Zirveye Çıkılmaz... Çıkılsa Bile Durulmaz...
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
26 Aralık 2015       Mesaj #34
Safi - avatarı
SMD MiSiM
NAMAZ a. (fars. namaz).
1. Müslümanların Tanrı'ya ibadet biçimi. (Bk. ansikl. böl.)
2. Namaz bezi, kadınların, namaz kılarken başlarına örttükleri örtü. || Namaz kıldırmak, toplu olarak namaz kılarken, imamlık etmek. || Namaz kılmak, namaz ibadetini yerine getirmek. || Namaz seccadesi, üzerinde namaz kılınan bir tür küçük kilim ya da dokuma. || Namaza durmak, namaz kılmak: Hemen aptes alıp namaza durmuştu. |[ Namazı kılınmak, cenaze namazı kılınmak; ölmüş olmak. || Namazında, niyazında, dini görevlerini aksatmayan, kendi halinde kimseler için kullanılır: Namazında niyazında sessiz bir adamdı.

—Esk. Namaz-güzar, sürekli namaz kılan kimse. || Namaz-ı pişin, öğle namazı. || Namaz-ı şam, akşam namazı.

—Giy. Namaz örtüsü, kadınların namaz kılarken başlarına örttükleri tülbent, krep vb kumaşlardan yapılmış örtü. (Genellikle iki değirmi büyüklüğünde kumaştan yapılır, çevresi dantel, oya vb. ile süslenir. Eskiden çevresine kelimei şahadet ya da bir beyit yazılmış olanları makbul sayılırdı. Baskı tekniğiyle desenlendirilenleri de vardır.)

—isi. Korku namazı, sel baskını, yer sarsıntısı gibi olağanüstü durumlarda nöbetleşe kılınan namaz. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL. Ergin ve aklı yerinde olan kadın ve erkek her müslümanın günde beş vakit namaz kılması, ayrıca erkeklerin haftada bir kez cuma namazı kılmaları farzdır. Bayram namazlarıyla yatsı namazının arkasından kılınan vitir namazı vacip, farz namazlardan önce ve sonra kılınan namazlar da sünnet'tir.
Hz. Muhammet, peygamber olduktan sonra güneş doğmadan önce ve battıktan sonra iki vakit namaz kılardı. Ağırlıklı görüşe göre Hicret'ten bir buçuk yıl kadar önce meydana gelen miraç- olayı sırasında beş vakit namaz farz kılındı, islamın şartları denilen beş temel dinsel görev arasında namaz, kelimei şahadetten sonra en önemli ibadeti oluşturur. Kuran' da namaz (salat) sözcüğü, tekil ya da çoğul olarak 82 kez yinelenir; bütün hadis kitaplarında da özel başlıklar altında bu konuya oldukça geniş yer verilir.

Namazın farzları. Harhangi bir namaza başlamadan önce yerine getirilmesi gereken koşullara namazın şartlan, namaza başladıktan sonra yapılması gerekli olanlara da namazın rükünleri denir.
A) Şartları:
1. hadesten taharet, aptes almak (AFTES, GUSÜL);
2. necasetten taharet, bedeni, giysileri ve namaz kılınan yeri temiz tutmak:
3. setr-i avret, erkeklerin en az göbekten aşağı ve dizden yukarıyı, kadınların da yüz, eller ve ayaklar dışındaki tüm bedenlerini kapatmaları;
4. istlkbal-i kıble, kıbleye dönerek namaza durma;
5. vakit, farz ve vacip namazları belirlenmiş olan vakitlerinde kılmak;
6. niyet, hangi namaz kılmıyorsa onun için içten ya da sözlü olarak niyet etmek.

B) Rükünleri:

1. iftitah tekbiri, namaza "Allahuekber" diyerek başlamak;
2. kıyam, geçerli bir özür olmadıkça namazın her rekâtını ayakta kılmak;
3. kıraj', her rekâtta Kuran’dan bir ya da birkaç ayet okumak (her rekâtta Fatiha suresi'ni okumak ve bütün sünnet namazlarla farzların ilk iki rekâtlarında “zamm-ı sure” denilen bir ya da birkaç ayet okumak vaciptir);
4. rükû, her rekâtın kıraatından sonra vücudun belden yukarısı yere paralel olacak şekilde eğilmek (bu durumdayken üç kez “sübhane rabbiyel-azîm" demek sünnettir);
5. sücud, rükûdan doğrulduktan sorya dizleri, elleri ve başı yere koyarak iki kez secde yapmak;
6. ka'dei âhire, namazın sonunda en az "et-tahiyyat" duasını okuyacak kadar oturmak ("et-tahiyyat” duasını okumak vacip, ardından "salli” ve “barik" dualarını okumak sünnet, namazı sağa ve sola selam vererek bitirmek vaciptir).

Namazlann rekât sayıları. Sabah namazı: iki rekât sünnet, iki rekât farz; öğle namazı: dört rekât ilk sünnet, dört rekât farz, iki rekât son sünnet; ikindi namazı: dört rekât sünnet, dört rekât farz; akşam namazı: üç rekât farz, iki rekât, sünnet; yatsı namazı: dört rekât ilk sünnet, dört rekât farz, iki rekât son sünnet, üç rekât vacip vitir; cuma namazı: dört rekât ilk sünnet, (hutbe okunduktan sonra) iki rekât farz, dört rekât son sünnet; bayram namazları: (hutbeden önce) iki rekât. Cenaze namazı, rükûu ve secdesi olmayan, ayakta kılınan bir farz namazdır. Bunlardan başka, namaz kılınması haram olan üç vakit (güneş doğarken, öğleden önce güneş tam ortadayken ve güneş batarken) dışında, isteğe bağlı olarak ve yalnızca sevap kazanmak amacıyla kılınan namazlara nafile denir. Yalnızca ramazan aylarında her gün yatsı namasından sonra vitir namazından önce kılınan yirmi rekâtlı namaza teravi namazı denir.
Namaz şöyle kılınır: aptes aldıktan sonra kıbleye dönülür; hangi namaz kılınacaksa ona niyet edilir; eller kulak memelerine kadar kaldırılarak "Allahuekber” denir (kadınlar ellerini omuzlarına kadar kaldırırlar). Sağ el sol elin bileğini tutar durumda göbeğin altından el bağlanır (kadınlar göğüslerinin üstünden el bağlarlar). Sırasıyla "sübhaneke" duası, Fatiha ve zammı sure okunur (farz namazlann üçüncü ve dördüncü rekâtlarında zamm-ı sure okunmaz). Namaz cemaatle kılmıyorsa yalnızca imam Fatiha ve zammı sure okur Ardından 'Allahuekber” denilerek rükûya gidilir; eller dizkapakları üstüne konur ve bu durumdayken üç kez "sübhane rabbiyelazîm" denir. “Semiallahü li men hamideh” diyerek doğrulduktan sonra "Rabbenâ leke'l-hamd, allahuekber" denilerek secdeye gidilir. Sırasıyla dizler, eller ve iki el arasında alın ve burun yere değdirilir. Bu durumdayken üç kez "Sübhane rabbiyel'âlâ" denir "Allahuekber” diyerek oturulur; beklemeden yine tekbir ile ikinci kez secde yapılır Böylece birinci rekât tamamlanmış olur. Secdeden sonra tekbir ile ikinci rekâta kalkılır Fatiha ve zammı sure okunur Birinci rekâtta olduğu gibi rükû ve secdeler yapıldıktan sonra diz üstü oturulur, eller dizkapakları üzerine konur. Namaz iki rekât- lıysa "et-tahiyyat", "salli" ve “barik” duaları okunduktan sonra sağa ve sola selam verilerek namaz tamamlanır; üç ya da dört rekâtlıysa ayağa kalkılarak yukarıda anlatıldığı şekilde kalan rekâtlar kılınır.
Namazdayken aptes bozulması. Konuşmak, sesli gülmek, dinsel bir duygulanmadan dolayı olmaksızın ağlamak, göğsü kıbleden başka yöne çevirmek, selam vermek, selam almak, yazılı bir metin okumak, yemek, içmek, ayetleri anlamları bozulacak ölçüde yanlış okumak, ağız dolusu kusmak gibi bazı durumlar namazın bozulmasına yol açar. Bundan başka, namazı bozmamakla birlikte namazın adabına aykın ve mekruh sayılan bazı durumlar da vardır. Bu durumlar, namazı bozan davranışlar, namazın vacipleri ve sünnetleri gibi konular fıkıh ve ilmihal kitaplarında geniş olarak işlenir.
Cuma ve bayram namazları dışındaki namazlar camide, evde ya da açık alanlarda, tek başına ya da topluca kılınabilir. Teravi dışındaki sünnetler toplu kılınmaz. Vaktinde kılınmayan farzlarla vitir namazının daha sonra istenilen bir zamanda kaza edilmesi gerekir. Cuma ve bayram namazları kaza edilmez. Kadınlar, aybaşı ve lohusalık kanamaları yüzünden kılamadıkları namazları kaza etmezler.
İslam inancına göre namaz dinin direğidir. İhlasla (içtenlikle) kılınan namaz insanı her türlü kötülükten alıkoyar (Kuran, 29, 45). Bu nedenle namaz kılmamak büyük bir günahtır, insan, ayakta duramayacak kadar hasta ya da sakatsa oturarak, oturamıyorsa yatarak ima ile (baş hareketleriyle) kılar; bunu da yapamıyorsa kazaya bırakabilir. Nisa suresi’nin 101.-102. ayetlerinde savaş sırasında namazın nasıl kılınacağı bildirilmiştir.

Korku namazı. Musibetlerin doğuracağı zararı önlemek amacıyla zaman yitirmeden her müslümanın görev yerine dönmesini sağlamak için vakit namazlarının kılınmasında özel bir yöntem uygulanır. Buna göre müslümanların ileri gelenlerinden biri imam olur. Öteki müslümanlardan bir bölümü bu imamla birlikte namaza başlarken kalanları görev yerinde bulunurlar. Bunlar namazın yarısını kıldıktan sonra görev yerine giderler; bu kez ötekiler gelir ve namazın ikinci yarısını imamla birlikte kılarlar Arkadan birinci grup gelir ve namazın kalan bölümünü imamsız ve kıraatsız kılarlar. Bunlar yerlerine döner, ikinci grup gelir ve kılamadıkları ilk rekâtları imamsız, ancak kıraatla kılarlar. Böylece hepsi de namazlarını tamamlamış olurlar. Olay, hiçbiri iti görev yerini bırakamayacağı ölçüde (savaş gibi) tehlikeliyse namaz ertelenebilir.

Kaynak: Büyük Larousse
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
8 Aralık 2016       Mesaj #35
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Cemaatle Namaz Kılmanın Önemi


Hz Nebi (asm), cemaatle namaz kılmayı teşvik etmiştir.Cemaatle kılınan namazın tek başına kılınan namazdan yirmi yedi veya yirmi beş derece daha faziletli olduğunu bildirmiştir. (Buharî, Ezan, 30; Müslim, Mesacid, 42) Allah Resulü (asm), hayatı boyunca cemaate namaz kıldırmış, hastalandığında ise cemaate katılarak Hz. Ebu Bekir (ra)'in arkasında namaz kılmıştır. Bu itibarla cemaatle namaz kılma, İslâm'ın bir şiarı ve sembolüdür. Asr-ı saadet'ten günümüze vazgeçilmez bir uygulama olarak gelmiş ve aynen de kıyamete kadar devam edecektir/etmelidir.

Ad:  cemaat ocuk namaz.jpg
Gösterim: 2587
Boyut:  73.6 KB
Cuma namazı dışında en kuvvetli cemaat, sabah namazının cemaati, sonra yatsı namazının cemaati, sonra ikindi namazının cemaatidir. Allah Resûlü (asm) bir hadislerinde şöyle buyurmuştur:
"İnsanlar ilk safın sevabını bilselerdi, ön safta durabilmek için kura çekmekten başka yol bulamazlardı. Namazı ilk vaktinde kılmanın sevabını bilselerdi, bunun için yarışırlardı. Yatsı namazı ile sabah namazının faziletini bilselerdi, emekleyerek de olsa bu namazları cemaatle kılmaya gelirlerdi."(Buharî, ezan, 9,32; Müslim, salat, 129)

"Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa, gece yarısına kadar namaz kılmış gibi sevab alır. Sabah namazını da cemaatle kılarsa, bütün geceyi namaz kılarak geçirmiş gibi sevap alır."(Buharî, ezan, 34; Müslim, Mesacid, 260)

“Kişinin cemaat ile kıldığı namaz, evinde veya çarşıda kıldığı namazdan yirmi beş derece daha faziletlidir. Bu fazilet şu şekilde gerçekleşir: Biriniz güzelce abdest alır sırf namaz kılmak için camiye gelirse, camiye varıncaya kadar attığı her adım için bir sevap verilir ve bir günahı silinir. Camiye girdiği zaman namaz için beklediği sürece namaz kılıyormuş gibi sevap kazanır. Melekler bu kimseye dua ederler. Kimseye eziyet etmediği ve abdesti bozulmadığı sürece; ‘Allah’ım! Bu kulunu bağışla, ona merhamet et ve tövbesini kabul et’ diye dua ederler.” (Ebu Dâvûd, Salât, 49, I, 378)

“Kişinin bir başka kişi ile birlikte kıldığı namaz, tek başına kıldığı namazdan, iki kişi ile birlikte kıldığı namaz bir kişi ile birlikte kıldığı namazdan daha sevaptır. Cemaat ne kadar çok olursa bu namaz Allah’a o nispette sevimlidir.” (Ebu Dâvûd, Salât, 47)

Cemaatle kılınan namazda safların en faziletlisi en ön saftır. Bu fazilet imama yakınlık derecesine göredir. Fakat imama en yakın kişiler imamlığa ehil olan kişiler olmalıdır. Zira imamın namazı devam ettirememesi gibi bir durum olduğunda, bu en yakın kişilerden birini imamete geçirebilmelidir.

İki veya daha fazla Müslüman, beş vakit namazı, camide cemaatle kılabileceği gibi evde, iş yerinde, temiz olan her mekânda da kılabilir. Evde de olsa cemaatle kılınan namazlar, tek başına kılınan namazlardan daha sevaptır.

Cemaatle Namaz Kılmanın Hükmü:


Cemaat fazileti her ne kadar bir kişiyle de olabilir ve hane halkıyla dahi cemaatle namaz kılınabilirse de bu, camiye gitmenin ve daha kalabalık bir cemaatle namaz kılmanın sevabına denk olmaz. Farz namazların cami ve mescidlerde cemaatle kılınışı İslâm dininin bir şiarı olduğundan, bunun terk ve tatil edilmesi asla caiz görülemez.

Cemaatle namaz kılmanın önemini bildiren pek çok hadisi şerif vardır. Bunlardan birinde Allah Resûlü şöyle buyurmaktadır:

"Üç kişi bir köyde veya sahrada bulunur ve cemaatle namaz kılınmazsa, şeytan onlara hakim olur. Öyleyse cemaatten ayrılma. Çünkü sürüden ayrılanı kurt yer." (Ebu Davud, salat, 46)

Bir diğer hadis-i şerifte ise,
"Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ateş yakılması için odun toplanmasını emretmeyi, sonra da namaz için ezan okunmasını, daha sonra da bir kimseye emredip imam olmasını, sonra da cemaatle namaza gelmeyenlere gidip evlerini yakmayı düşündüm."(Buharî, Ezan, 29; Müslim, Mesacid, 251) buyurarak, cemaatin topluca terk edilmesinin en ağır müeyyide uygulanmasını gerektiren yanlış bir davranış olduğunu ifade etmektedir.

Cemaatle namaz kılmanın önemini ifade eden bu ve benzeri hadislerden ve ilgili ayetlerden hareketle Hanbelîler, cemaatle namaz kılmanın erkeklere farz-ı ayın, Şafiîler de farz-ı kifaye olduğunu söylemişlerdir.

Hanefî ve Malikîlere göre ise, cuma namazı dışındaki farz namazları cemaatle kılmak, erkekler için müekked sünnettir. Kadınların, hastaların, çok yaşlı kimselerin ve kötürümlerin ise cemaatle namaz kılmak için mescide gitmeleri gerekmez.

Hanefî ve Şafiîlere göre, cemaatin en az sayısı imamdan başka bir kişidir. İmama uyan kişi bir kadın veya çocuk da olabilir. Çünkü Peygamber Efendimiz (asm), teheccüt namazında çocuk yaşta olan İbni Abbas'a imamlık yapmış ve bir hadisi şeriflerinde "İki kişi ve daha fazlası cemaattir." buyurmuşlardır. (İbni Mace, ikamet, 44; Nesaî, İmamet, 43)

Camilerde Saf Düzeni:


İmama uyacak kişi sadece bir erkek kişi ise imamın sağına durur. Soluna ve arkasına durmak sünnete aykırı olduğu için mekruhtur. İmama uyanlar birden çok iseler imamın arkasına dururlar. İmama uyacak kişi tek kadın ise imamın arkasına durur.

Peygamberimiz (asm), hem cemaatin faziletini hem de erkekler açısından ilk safın sevabını şöyle açıklamıştır:
“İnsanlar ezan okumanın ve ilk safta yer almanın sevabını bilselerdi, ön safta durabilmek için kura çekmekten başka yol bulamazlardı. Namazı ilk vaktinde kılmanın sevabını bilselerdi, bunun için yarışırlardı. Yatsı namazı ile sabah namazının faziletini bilselerdi, emekleyerek de olsa bu namazları cemaatle kılmaya gelirlerdi.” (Müslim, Salât, 129; Buhârî, Ezan, 9, 32)

Kadınların camilerde arka saflarda yer almaları, onların aşağılanması ve ikinci sınıf konumuna indirgenmesi anlamına gelmez. Sadece herkesin anlayabileceği tabiî, fıtrî birtakım sebepler yüzünden, kadınların arka saflarda durmaları önerilmiştir.

Hanefîlere göre, cemaatle kılınan namazda bir kadının erkeklerin hizasında durarak namaz kılması halinde, kadının iki yanındaki birer erkek ile kadının tam arkasındaki bir erkeğin namazı bozulur. Şafiîlere göre kadının erkeklerin hizasında namaza durması, erkeğin namazına zarar vermez.

Şartlarını taşıyan erkek Müslümanların cuma namazlarını cemaatle kılmaları farzdır. Kadınlar da dilerlerse cuma namazına katılabilirler ve bu durumda o günkü öğle namazı üzerlerinden düşer.

Günlük farz namazların cemaatle kılınabilmesi için imamdan başka en az bir kişinin bulunması gerekir. İmamdan başka bir kişi varsa, imam-hatibin sağında ve biraz gerisinde durur. Cemaat iki kişi veya daha fazla ise imamın arkasında düzgün saf hâlinde dururlar. Cemaatin imama uyabilmesi için imam ile cemaatin hakikaten ya da hükmen aynı mekânda olmaları gerekir. İmamın namazdaki hareketlerinin cemaat tarafından hissedilmesini engelleyecek duvar ve benzeri bir engel bulunmamalıdır. Cemaat imamın sesini işiterek veya kendisini görerek namazdaki hareketlerini takip edebilirse imama uymak geçerli olur.

İmam olacak kimsenin Müslüman, akıllı, ergen, erkek olması ve namaz geçerli olacak kadar ezbere Kur’an okumayı bilmesi şarttır. Kadınlar erkeklere imam olamazlar. Kadının kadınlara imam olması ise caiz, fakat mekruhtur. Bu durumda kadın imam, cemaatin önüne geçmez, ilk safın arasında ve ortada durur.

Farz namaz kılan, nafile namaz kılana yahut başka bir farz kılana uyması caiz değildir. Nafile kılanın farz kılana uyması ise caizdir. Mezhep farklılığı imam olmaya engel değildir. İmam, cemaati bıktıracak tutumlardan kaçınır, cemaatin içinde yaşlıların, hastaların ve işi olanların bulunabileceğini hesaplayarak namazı uzatmaz.

Namazı ilk safta kılmanın sevabı, safları sık ve düzgün tutmanın önemi:


Hadis-i Şerifler, namazda safların melekler gibi düzenli tutulmasını, ezan okuma ve ilk safta durmanın sevabı bilinseydi kura çekilmesi gerektiğini, erkeklerin en sevaplı safları ilk saf, az sevaplı safların son saf olduğunu, kadınlar ise en sevaplı olan son saf en az sevap kazanacakları saffında erkeklere yakın saf olduğunu; safları sıklaştırmak için ilerlemenin gerekliliğini, safların eğri büğrü değil dosdoğru tutulmasını, eğri olursa kalplerimizin de farklılaşacağını, saffın düzgün olmasının namazın mükemmel oluşunun işareti olduğunu, Rasulullah (asm)’ın arkadan da gördüğünü, safların düzgün olmamasıyla Allah'ın aramıza düşmanlık sokacağını, ilk safta bulunanlara Allah'ın rahmet meleklerinin dua ettiklerini, safları düzene koyanlara hoş davranılacağını, saflar sık tutulmaz ise araya şeytanın gireceğini, boşluk kalacaksa en son safta kalacağını saf düzenlemesinin imamın ortaya alınarak yapılmasını haber vermektedir:
1. Peygamber Efendimiz (asm): “Meleklerin Rableri huzurunda saf bağlayıp durdukları gibi saf bağlasanız ya!” buyurmuş. Ashab, "Yâ Resûlallah! Melekler Rablerinin huzurunda nasıl saf bağlayıp dururlar?" diye sorduk. Şöyle buyurdu: “Onlar öndeki safları tamamlayıp birbirine perçinlenmiş gibi bitişik dururlar.” (Müslim, Salât 119; bk. Ebû Dâvûd, Salât 93; Nesâî, İmâmet 28)
2. Resûlullah (a.s.m.) ashâbının gerilerde saf tutmaya çalıştığını gördü; bunun üzerine onlara:
“Öne doğru gelin ve bana uyun! Sizden sonrakiler de size uysunlar. Bir topluluk devamlı surette gerilerse, Allah onları geri bırakır.” buyurdu. (Müslim, Salât 130; bk. Ebû Dâvûd, Salât 97; Nesâî, İmâmet 17)
3. “Safları düz tutunuz. İleri geri durmayınız. Sonra kalpleriniz de birbirinden farklı olur. Aklı başında ve bilgili olanlarınız benim arkamda, onlardan sonra gelenler daha arkada, daha..."
4. “Saflarınızı düz tutunuz. Zira safların düz olması namazın tamam olmasını sağlayan hususlardan biridir.” (Buhârî, Ezân 74; Müslim, Salât 124)
5. “Saflarınızı dümdüz tutunuz ve birbirinize sımsıkı yapıştırınız. Zira ben sizi arkamdan da görüyorum.” (Buhârî, Ezân 72; Müslim, Salât 125)
6. “Saflarınızı düzeltiniz, yoksa Allah Teâlâ’nın aranıza düşmanlık sokacağını iyi biliniz.” (Buhârî, Ezân 71; Müslim, Salât 127)
7. “İleri geri durmayınız. Sonra kalpleriniz de birbirinden farklı olur. İlk saflarda bulunanlara Allah rahmet, melekler de dua eder.” (Ebû Dâvûd, Salât 93; bk. Nesâî, İmâmet 25)
8. “Saflarınızı düz tutunuz. Omuzları bir hizaya getiriniz. Aralıkları kapayınız. Saf düzeni için elinizden tutup çeken kardeşlerinize yumuşak davranınız. Şeytanın girebileceği boşluklar bırakmayınız. Allah, safları bitişik tutanların gönlünü hoş eder. Safları bitişik tutmayanlara Allah nimetlerini lutfetmez.” (Ebû Dâvûd, Salât 93, 98)
9. “Saflarınızı sık tutunuz. Safların arasını yanaştırınız. Boyunlarınızı bir hizâya getiriniz. Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, saffın boş kalmış aralıklarından şeytanın bodur, kılsız siyah koyun gibi girdiğini görüyorum.” (Ebû Dâvûd, Salât 93; bk. Nesâî, İmâmet 28)
10. “Önce ilk safı tamamlayınız; sonra arkadaki safları doldurunuz. Şayet eksik kalırsa, son..."
11. “Şüphesiz Allah safların sağ tarafında bulunanlara rahmet eder; melekleri de dua ederler.” (Ebû Dâvûd, Salât 95; bk. İbni Mâce, İkamet 55)
12. “İmamı ortanıza alınız ve saflardaki boşlukları doldurunuz.” (Ebû Dâvûd, Salât 98)
13. "Erkeklerin en çok sevap kazanacağı saf ilk saf, en az sevap kazanacakları saf son saftır. Kadınların en çok sevap kazanacağı saf son saf, en az sevap kazanacakları saf ise ön saftır." (Müslim, Salât 132; bk. Ebû Dâvûd, Salât 97; Tirmizî, Mevâkît 52)
Birinci safta bulunmanın bu kadar sevap olmasının çeşitli sebepleri vardır. İlk safta bulunan kimse imamın hareketlerini daha iyi takip eder, onu daha iyi duyar. Öte yandan her yerde olduğu gibi camide de nizam ve intizama büyük değer veren dinimiz, bu nevi hadislerle, herhangi bir ikaza gerek kalmadan safların kendiliğinden düzeltilmesini istemektedir. Camiye Allah'ın rızasını ve O'nun lütfedeceği sevapları kazanmak için gelen her Müslüman en ön safta yer almaya gayret eder, orada yer yoksa arkadaki safta bulunmaya çalışırsa, saflar kendiliğinden kurulur; boş yerleri doldurmak için ayrıca gayret sarf etmeye gerek kalmaz. Bugün camilerimizde böyle bir intizam yerine düzensizliğin görülmesi, herkesin keyfine veya işine geldiği şekilde ve aralarda boşluklar bırakarak dağınık tarzda oturması, Müslümanların başıboşluğa alışmaları, hadiste anlatılan daha fazla sevabı kazanmaya istekli ve gayretli görünmemeleri sebebiyledir.

Sadece kadınlardan meydana gelen bir cemaatte de durum böyledir. O zaman onların da ilk safta yer almak için gayret etmeleri gerekir.

Son hadiste anlatılan hâl, kadınlarla erkeklerin art arda namaz kıldıkları ve birbirlerini gördükleri durumlarda söz konusudur. Namaz kılan bir mü'minin en fazla sahip olması gereken şey huşû, yani gönlünü Allah'a tam mânasıyla verebilmektir. Erkek ve kadın, Cenâb-ı Hakk'ın kendilerini birbirleriyle imtihan ettiği iki ayrı cins oldukları için, birbirlerine karşı tabii bir meyil hissederler. Fakat bu meylin ve nefsânî duygunun büsbütün unutulması gereken yegâne yer Cenâb-ı Hakk'ın huzurudur. İşte hadisimiz hem erkeklere hem de kadınlara gönül huzuruyla namaz kılacakları bir ortamı hazırlamaya çalışmaktadır. Bu da her iki cinsin namaz kılarken birbirinden olabildiğince uzak durmasıyla mümkündür. Kadınların en fazla sevap kazanacakları safın son saf, en az sevap kazanacakları safın da ön saf olmasının gerekçesi budur.

Cemaatle Namazın Sosyal Boyutu


Dinde namazın cemaatle kılınmasına çok önem verilmiştir. Cemaat namazı, İslam’ın muhteşem ibadi merasimlerinden sayılır. İslam’da cemaat namazına önem verilmesi, bu mukaddes dinin birlik ve beraberlik dini olduğunu Müslümanlar arasında sürekli bir dayanışmanın sağlanmak istendiğini açıkça göstermektedir.
Cemaat namazı, soy ve toplumsal sınıflardan kaynaklanan ayrıcalık ve imtiyazları ortadan kaldırmaktadır. Hangi soy renk ve milletten olursa olsun tüm Müslümanlar namaz safında aynı sırada beraberce yer alır; hep birlikte aynı kıbleye yönelerek tek vücut olarak ibadet eder ve birlikte yere kapanıp kalkarlar.
Cemaat namazı toplumun kaynaşması için en güzel vesiledir. Müminlerin birbirlerinin halinden haberdar olmaları için en iyi fırsattır. Özellikle düşmanlar karşısında Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde olduklarını gösteren Cuma namazı toplumsal bir ibadet merasimi sayılır. Bu namazda okunması gerekli olan iki hutbe namaza katılanları, bir yandan takva iman ve Allah’a yönelmek konusunda yönlendirdiği gibi onları toplumsal ve siyasi konularda da bilinçlendirmektedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
8 Aralık 2016       Mesaj #36
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Namaz'ın Güzellikleri



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
9 Aralık 2016       Mesaj #37
perlina - avatarı
Ziyaretçi

Kadınların Özel Halleri ve Namaz


Kadınlara ait özel haller üçtür:
1) Adet Hali
Kadınlar ergenlik çağına gelince kendilerinde özel bir durum meydana gelir. Buna "adet hali" denir. Adet hali, her ay belirli günlerde olur ve genellikle elli beş yaşına kadar devam eder. Bazı kadınlarda bu yaştan önce de sona erebilir.
Adet hali kadından kadına değişir, en azı 3, en çoğu 10 gündür. Bu günler içinde akıntının devamlı olması şart değildir. Akıntı ara sıra kesilse bile bu süreler de adet halinden sayılır. Adet halinin devam ettiği günlerde bazı şeylerin yapılması haram olduğundan her kadının adet günlerini iyi bilmesi ve dikkatli olması gerekir.

Kadınlar adet hallerinin devam ettiği günlerde:

1) Namaz kılamazlar,
2) Oruç tutamazlar,
3) Kur'an okuyamazlar,
4) Kur'an-ı Kerim'e el süremezler,
5) Kabe'yi tavaf edemezler,
6) Camiye giremezler,
7) Eşine cinsi yaklaşımda bulunamazlar.
Adet hali bitince gusül yapmak (yıkanmak) farzdır. Kadınlar, adet gördükleri günlerde kılamadıkları namazları kaza etmezler, bunları Yüce Allah bağışlamıştır. Ramazan ayında tutamadıkları oruçları kaza ederler, yani sonradan tutulur.

2) Lohusalık Hali


Çocuk doğuran kadınlarda meydana gelen özel duruma "lohusalık hali" denir.
Lohusalık hali, çocuğun doğmasından itibaren en çok 40 gün devam eder. Azının sınırı yoktur. Kırk günden önce de bitebilir. Nu durumda, kadın gusül yaparak ibadetlerine devam eder. Kırk günün tamamlanmasını beklemez. Lohusalık günlerinde akıntı bir süre kesilip sonra devam etse, akıntının kesildiği bu günler de lohusalık halinden sayılır.
Adet halinde yapılması haram olan şeyler, lohusalık halinde de haramdır.
Lohusalık bitince gusül yapmak farzdır. Lohusalık halinde kılınamayan namazlar kaza edilemez, tutulamayan oruçlar kaza edilir.

3) İstihaza


Adet hali 3 günden eksik biterse bu, adet hali değil, kadın için bir mazaret sayılır. 10 günden fazla devam eden adet hali ile 40 günden fazla süren lohusalık ve gebe iken gelen akıntı da böyledir. Bu hallere "istihaza" denir.
Kadınlar böyle durumlarda namazlarını kılar, oruçlarını tutarlar. Çünkü bunlar adet ve lohusalık hali değil, burun kanaması gibi mazaret sayılmaktadır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

9 Aralık 2016 / tuanarock10 Cevaplanmış
9 Aralık 2016 / Misafir Cevaplanmış
9 Aralık 2016 / Misafir Cevaplanmış
2 Ocak 2012 / Misafir Cevaplanmış
5 Mart 2006 / Misafir Müslümanlık/İslamiyet