KURANDA KADİR
1 - Biz o (Kur'ân)nu Kadir gecesinde indirdik.
2 - Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?
3 - Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
4 - Melekler ve Ruh (Cebrail veya Ruh adındaki melek) o gece Rablerinin izniyle, her iş için inerler.
5 - O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir.
Ramazan'in son on gecesinden birinde bulundugu düşünülen Leyle-i Kadir'in kesin olarak hangi gecede olduğu gizlidir.
İnanan insanlar icin, bunda da bir hayır oldugu düşünülerek ibadetler her gece Kadir gecesi gibi tekrarlanir.
Her geceyi Kadr say, her gördügünü de Hizr (a.s) bil
KADİR SÜRESİNİN TEFSİRİ:
Gerçek şu ki, biz onu kadir gecesinde indirdik.
1. Burada "enzelnâ hu" (O'nu nazil ettik) kullanılmıştır.
Bu cümlede Kur'an zikredilmemiştir. Ama maksat Kur'an'dır. Çünkü "inzal etmek" kendiliğinden Kur'an'a delalet etmektedir. Kur'an-ı Kerim'de bu şekildeki kullanımın çok örneği vardır. Bu kullanımlar bazen siyak ve sibakta, bazen kelamın uslübunda, bazen de zamirin neye ait olduğu önceden veya sonra zikredildiğinde geçerlidir. (Bkz. Necm an: 9).
Burada "Biz Kur'an'ı Kadir gecesi inzal ettik" buyurulmuştur. Bakara suresinde de "Ramazan Ayı" ki insanlara yol gösterici, hidayeti, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırdetip açıklayıcı olarak Kur'an o ayda indirilmiştir" (Bakara 185) buyuruluyor. Bundan da anlaşılıyor ki, Allah'ın meleğinin Rasulullah'a Hıra'da ilk defa vahiy getirdiği gece, Ramazan Ayı'nın bir gecesiydi. Bu geceye mübarek gece denmiştir: "Biz onu mübarek bir gecede indirdik." (Duhan, 3)
Kur'an'ı bu gecede indirmenin iki anlamı olabilir: Birincisi, bu gecede bütün Kur'an, vahiy taşıyan meleklere intikal ettirilmiş ve ondan sonra, şartlara göre zaman zaman olmak üzere 23 senede, bu ayet ve sureleri Cebrail, Allah'ın emriyle Rasulullah'a getirmiştir.
Bu görüş İbn Abbas'a aittir. (İbn Cerir, İbn Münzir, İbn Ebi Hatim, Hakim, İbn Merduye, Beyhakî). İkincisi, bu geceyi Kur'an'ın inzal edilmesinin başlangıcı kabul eden görüştür. Bu, İmam Şa'bî'nin kavlidir. Diğer bir kavil de İbn Abbas'tan nakledildiği gibidir. (İbn Cerir). Her iki kavle göre de anlam, Kur'an'ın Rasulullah'a bu gece inmeye başladığına delalet eder. Aynı gece Alak suresinin ilk beş ayeti nazil olmuştur. İslâmî davetin gereği sırasında zaman zaman nazil olan ayet ve surelerin Allah'ın Rasulullah'a indirdiği anda düzenlenmediği açık bir gerçektir. Tam tersine, kainatın yaratılışı ve ona ait olan herşey ezelde tasarlanmıştır, hazırdır. Allah'ın yeryüzünde insan yaratması, ona peygamberler göndermesi, kitaplar vermesi ve sonunda Hz. Muhammed'in (s.a.) göndererek O'na da Kur'an indirmesinin bütün planı önceden hazırlanmıştı. Kadir gecesinde ise bu planın son kısmı uygulanmaya başlandı. Bütün Kur'an'ın vahiy taşıyan meleklere indirilmesi ise hiç garip değildir.
"Kadir", bazı müfessirlere göre "takdir" anlamındadır. Yani bu gece, Allah'ın, takdiri uygulamak için meleklere emir verdiği gecedir. Bunu Duhan suresindeki şu ayet teyid etmektedir: "O gece katımızdan her hikmetli emir sadır edilir" (Duhan 5) İmam Zuhrî diyor ki; "Kadir'in manası azamet ve şereftir." Yani o, çok azametli gecedir. Bu manayı teyid eden ayet aynı surenin şu ayetidir: "Bin aydan hayırlıdır."
Bu gecenin hangi gece olduğu sorulabilir. Ancak bu çok ihtilaflı bir konudur ve yaklaşık 40 görüş nakledilmiştir. Ama ümmetin büyük alimlerinin çoğunluğu, Ramazan ayının son on gecesinin tek gecelerinden biri olarak açıklamışlardır. Bu alimlerin çoğunun görüşü de 27. gece olduğu yolundadır. Bu konuda bazı sahih hadisler rivayet edilmiştir.
Ebu Hureyre'den, Rasulullah'ın, Kadir Gecesi'nin 27. ya da 29. gece olduğunu söylediği rivayet edilmiştir. (Ebu Davud, Tayalisî) İkinci rivayet yine Ebu Hureyre'den şu şekildedir: "O, Ramazan'ın son gecesidir." (Müsned-i Ahmed)
Zir b. Hubeyş, Ubey b. Kab'a Kadir Gecesi'ni sorduğu zaman yemin ederek ve istisna etmeden O'nun 27. gece olduğunu söylemiştir. (Ahmed, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Neseî, İbn Hibban)
Ebu Zer'e bu konuda sorulduğunda şöyle demiştir; Hz. Ömer, Huzeyfe ve Rasulullah'ın ashabının pek çoğunun şüphesi yoktur ki o Ramazan'ın 27. gecesidir. (İbn Ebi Şeybe)
Ubade b. Sâmit, Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kadir Gecesi, Ramazan'ın son on gecesinin tek gecelerindedir. 21. 23. 25. 27. 29. gecesidir." (Müsned-i Ahmed)
Abdullah b. Abbas, Rasulullah'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Onu Ramazan'ın son on gecesinde arayın ki, ay bitmeden on veya dokuz gün kaladır veya yedi gün kala veya beş gün kaladır. (Buharî) Alimlerin çoğunluğu Rasulullah'ın bu sözünden kastın, "Tek'li gecelerde arayın" olduğunu söylemişlerdir.
Hz. Ebubekir'den (r.a) şöyle rivayet edilmiştir: 9 gün kala, 7 gün kala, 5 gün kala, 3 gün kala veya son gece denmesinden kasıt "bu gecelerde Kadir Gecesi'ni arayındır." (Tirmizî, Neseî)
Hz. Aişe (r.a) Rasulullah'tan şöyle rivayet etmiştir: Kadir gecesini Ramazan'ın son on gecesinin tek gecelerinde arayın. (Buharî, Müslim, Ahmed, Tirmizî) Hz. Aişe ve Abdullah b. Ömer'den şöyle rivayet edilmiştir: Rasulullah hayatı boyunca Ramazan Ayı'nın son on gününde itikafa girmiştir.
Bunun hakkında, Muaviye, İbn Ömer, İbn Abbas gibi sahabilerden bazı rivayetler mervidir; bu nedenle selef ulemasının büyük çoğunluğu Ramazan Ay'ının 27. gecesini Kadir Gecesi olarak kabul etmişlerdir. Galiba Kadir Gecesinin faziletlerinden feyz alınabilmesi, insanların bir gecelik ibadetle yetinmeyip daha fazla gecede ibadet etmeleri için Allah (c.c.) Rasulû, Kadir Gecesi'ne belli bir geceyi tayin etmemiştir. Burada şu soru sorulabilir: "Mekke'de gece iken dünyanın pek çok yerinde gündüz olduğuna göre, o bölgelere hiçbir zaman Kadir Gecesi gelmeyecek mi?" Cevabı şudur: Arapça'da "Gece" kelimesi çok kere gece ve gündüzü birlikte ifade etmek için kullanılır. Onun için Ramazan'ın bu tarihlerinde dünyanın her yerinde o günün önceki gecesi Kadir gecesi olabilir.
2.Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlıdır.
Müfessirler genellikle bunun anlamını şöyle açıklamışlardır: "O gecede yapılan iyi bir amel bin yıllık amelden daha hayırlı ve efdaldir." Kuşkusuz bu doğru bir sözdür. Rasulullah, bu gecenin ameli hakkında çok fazilet beyan etmiştir. Buharî ve Müslim'de Ebu Hureyre'den şöyle rivayet edilmiştir: "Bir kimse Kadir Gecesi iman ile, Allah'tan mükafat dileyerek ibadet için kıyam ederse, önceki bütün günahları affolunacaktır" Müslim'de Ubade b. Samit Rasulullah'tan şöyle rivayet etmiştir: "Kadir Gecesi Ramazan'ın son on gecesidir. Kim ki bu gecede ecir dileyerek ibadet için kıyam ederse Allah, onun önceki ve sonraki günahlarını affeder." Ancak ayetin kelimeleri şöyle değildir: "Kadir Gecesi'nde amel etmek bin ayda amel etmekten hayırlıdır." Ayette şöyle denilmiştir: "Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır." Buradaki bin aydan murad, 83 sene gibi ifadeler değildir. Araplarda büyük bir sayı anlatılmak istendiğinde "bin" kelimesi kullanılırdı. Bu nedenle ayetin anlamı "bu bir gece içinde o kadar büyük iyilik ve hayır yapılmıştır ki insanlık tarihinde uzun bir zamanda bile bu kadar hayırlı iş yapılmamıştır."
Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler.
3. Bundan kasıt, Cebrail'dir. Fazilet ve şerefi dolayısıyla onun zikri diğer meleklerden ayrı olarak, yapılmıştır. 4. Yani o kendi kendine gelmez. Allah'ın izni ile gelir. "Her emir"den kasıt, Duhan suresi 5. ayetteki "emr-i hakim" (hikmete dayanan iş) tir. 5. O gece, tanyerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.
Bu surede sözü edilen gece Duhan Suresinde anılan gecedir. Orada yüce Allah şöyle buyurur: "Biz onu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz insanları uyarmaktayız. Her hikmetli iş o mübarek gecede ayırd edilir; katımızdan bir buyrukla verilen her emir. Çünkü biz elçi göndericiyiz. Peygamberleri bir kitapla gönderişimiz rahmettir. Allah işitendir, bilendir." (Duhan 3-6) Bakara Suresinde de geçtiği üzere bu gecenin Ramazan gecelerinden birisi olduğu bilinmektedir. Nitekim yüce Allah Bakara Suresinde bundan şöyle söz eder: "Ramazan ayı ki o ayda Kur'an insanlara yol gösterici, doğru yola iletici, eğri ile doğruyu birbirinden ayırd edici olarak indirildi." (Bakara 185) Yani insanlara iletsin diye Kur'an'ın Hz. Peygamberin kalbine indirilmeye başladığı gecedir. Tarihçi ibn İshak'ın rivayetine göre, Alak Suresinin giriş kısmı olan ilk vahiy, Ramazan ayında Resulallah Hira nur dağında ibadet ederken inmeye başlamıştır.
Bu gecenin hangi gece olduğu hakkında kitaplarda birçok haber yer Alır. Bunların bir kısmı bu gecenin Ramazanın yirmi yedinci gecesi olduğunu, bazıları yirmi birinci, bazıları da Ramazanın son on gecesinden birisi olduğunu belirtir. Diğer bir kısmı da tüm Ramazandan herhangi bir gecedir der. En sağlam habere göre hangi ihtimal geçerli olursa olsun bu gece Ramazan gecelerinden birisidir.
KADİR GECESİ
Bu gecenin adı "Kadir gecesi"dir. "Kadir" sözcüğü planlama ve idare etme anlamına gelebilir. Değer ve makam anlamına da olabilir. Her iki anlam da kainat çapındaki bu büyük olayla, Kur'an, vahiy ve peygamberlik olayı ile uyuşur. Şu varlık aleminde olan olayların arasında bundan daha büyüğü ve daha önemlisi yoktur. Yine bunun gibi kulların hayatlarında yüce Allah'ın planlamasını ve iradesini bundan daha iyi gösteren bir başka olay daha yoktur. Bu gece bin aydan daha hayırlıdır. Kur'an'da bu gibi yerlerde geçen sayı, olayın değerini sayılarla sınırlama amacı taşımaz. Bu sadece çokluğu ifade etmek içindir. Bu gece insanların hayatında binlerce aydan daha hayırlıdır. Nice binlerce ay ve binlerce sene geçip gitmiştir de, insanların hayatlarında bu mübarek ve mutlu gecenin yaptığı etkinin ve sağladığı değişimlerin bir nebzesini bile bırakamamıştır.
Bu gece büyük bir gecedir çünkü bu geceyi gerçek yüzü ile kavrayabilmek insanın kavrama yeteneklerini aşar. "Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin." Sıradan insanların zihinlerinde bu gece ile ilgili olarak yaygın hale gelen birçok efsaneye sarılma ihtiyacı duymadan belirtelim ki bu gece yüce Allah'ın şu Kur'an'ı indirmeye başlamak için onu seçmesi açısından büyük bir gecedir. Bu ışık yağmurunu bütün varlık alemine akıtmak için insanın vicdanına ve hayatına Allah'ın nurundan çağlayan esenliği eksiksiz tamamlamak için seçtiğinden dolayı büyük bir gecedir. Bu gece, şu Kur'an'ın inanç sistemini ve yeryüzüne ve vicdanlara yaydığı terbiyeyi içermesi bakımından büyük bir gecedir. Bu gece melekler ve özellikle de Cebrail yanlarına bu gecede inen şu Kadir Suresinin bir cinsi olması bakımından Kur'an'ı alarak indikleri için ve şu surenin kelimelerinin olağanüstü bir ifade ile canlandırdığı kainat çapındaki şenlikte yeryüzü ile gökyüzü arasına dağılıp yayıldıkları için büyük bir gecedir.
Bugün biz birbiri ardı sıra uzayıp gelen nesillerin ardından bu mübarek ve mutlu geceye bir göz attığımızda, bu gecede bütün yeryüzünün tanık olduğu, akıllara durgunluk veren şu şenliği kafamızda canlandırdığımızda ve o gecede olan olayların içyüzünü derinden derine düşündüğümüzde, sonra o olayların aşama aşama zamanın, yeryüzünün, kalplerin ve akılların düşünceleri üstüne bıraktığı etkileri ve izleri gözden geçirdiğimizde... Gerçekten büyük bir olayla karşı karşıya olduğumuzu görürüz. Ve bu gerçeği işaret eden şu Kur'an'ın esrarından bir kısmını kavrayabiliriz. "Kadir gecesinin ne olduğunu sen nereden bileceksin?"
O gecede her iş hikmet uyarınca açıklanmıştır, yazılmıştır. Değerler, prensipler ve değer ölçüleri o gece konulmuştur. O gece kişilerin kaderlerinden daha büyük kaderler, milletlerin, devletlerin ve halkların kaderleri hatta daha da büyüğü ve daha çoğu gerçeklerin, sistemlerin ve kalplerin kaderleri belirlenmiştir.
İnsanlık bilgisizliğinden ve kötü talihinden kadir gecesinin değerini dikkatinden kaçırmış bu olayın gerçek anlamını ve bu işin büyüklüğünü kavramayı ihmal etmiştir. Ve insanlık bu olayı ihmal edip, tanımayalı beri yüce Allah'ın kendisine bahşetmiş olduğu en güzel ve en mutlu nimeti yitirmiş İslamın kendisine bahşetmiş olduğu mutluluğu ve gerçek esenliği, vicdan huzurunu, aile mutluluğunu ve toplum barışının arar olmuştur. insanlığın, madde alanında sağlamış olduğu ilerlemeler, medeniyette ve yapılaşmada almış olduğu yol, yitirmiş olduğu bu değerlerin yerine geçememiştir. İnsanlık bunca üretim patlamasına ve hayat standardını yükselmiş olmasına rağmen hala bedbaht, hala umutsuzdur.
İnsanlığın ruhundan bir kez parlayan o güzelim ışık sönmüştür, kendisine ihsanda bulunan ve yücelerin yücesine yükselen pırıl pırıl sevinci yok olup gitmiştir. Kalplere ve ruhlara dolan esenlik ortadan kalkmıştır. Ve yitirilen ruh sevincinin, göğün ışığının ve yücelere kanat çırpmanın yüz aydınlığının yerine hiçbir şey geçememiştir.
Bizlere mü'min olarak hiçbir zaman bu hatırayı unutmamak ve ihmal etmemek emrolunmuştur. Peygamberimiz Hz. Muhammed -salât ve selâm üzerine olsun- bu hatırayı ruhlarımızda canlandırmak için bizlere çok rahat ve kolay bir yol göstermiştir. Böylece Resulallah ruhumuzun sonuna kadar o hatıraya bağlı kalmasını ve kainatta meydana gelen kainat çapındaki bu olayı unutmamasını amaçlamıştır. Resulallah bizlere her yıl bu mübarek geceyi kutlamamızı, Ramazanın son on gecesinde bu geceyi bekleyip araştırmamızı teşvik ederek bu yolu çizmiştir bizlere. Buhari ve Müslim'de yer alan bir hadiste Resulallah "Kadir gecesini Ramazanın son on gecesinde arayın" buyurmuştur. Yine Buhari ve Müslim'de yer alan bir hadiste Rasulullah'ın "Kim kadir gecesini imanla ve sevabını Allah'tan bekleyerek ihya eder değerlendirirse geçmiş günahları bağışlanır" buyurduğunu görmekteyiz.
İslam dış görünüşçü ve şekilci bir din değildir. Zaten bunun için Resulallah bu gecenin kutlanmasında "iman etmeyi ve sevabını Allah'tan beklemeyi" şart olarak belirtmiştir. Bunun nedeni yapılan kutlamanın "iman ederek" bu gecenin kapsadığı büyük anlamları canlandırması ve sadece Allah'ı gözeterek, O'na samimiyetle bağlı kalarak ve "sevabını Allah'tan bekleyerek" olması içindir. İşte insanın kalbine ancak bu kutlama sayesinde Kur'an'ın indiği anlama bağlı olarak birtakım belirli gerçekler dolabilir.
İslamın eğitim alanında izlediği metod, ibadet ile vicdanlardaki inanç sisteminin gerçeklerini birbirine kaynaştırmak ve ibadeti bu gerçekleri canlandırmak ve açıklamak için, sadece düşünce alanında takılıp kalmayıp aksine duygulara sızan canlı bir şekil halinde yerleştirmek için bir araç yapmaktır.
Artık kesin olarak belli olmuştur ki, yalnız bu sistem sözünü ettiğimiz gerçekleri canlandırabilecek ve onu vicdanlarda ve davranış alanında harekete geçirebilecek en elverişli sistemdir. Yine açıkça ortaya çıkmıştır ki ibadet desteği olmaksızın ve ibadet yolu dışında bu gerçekleri sadece teorik olarak kavramak onları var edemez ve onlara ne kişinin hayatında ve ne de toplum hayâtında itici bir hareket sağlayamaz.
Kadir gecesi hatırası ile iman ederek ve sevabını Allah'tan bekleyerek o geceyi kutlamayı birbirine bağlamak islamın parlak, sağlam sisteminin bir yönünü teşkil etmektedir.