Ziyaretçi
Çağdaşlık
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Özellikle bu kavram Kemalizm'e göre batı siyasası'nın egemenliği altına girmiş ve her işini batı'ya göre yapmakta olan bir kısım zümre tarafından ciddi anlamda dejenere edilmekte ve bununla birlikte savunma aracı olarak kullanılmaktadır.
Hatta bu hata ders kitaplarına bile adı değiştirilerek Batıcılık ifadesi ile konmuştur. Mustafa Kemal'in böyle bir ilkesi ve böyle bir duruşu yoktur.
Çağdaşlaşma, siyasal bilimler açısından sanayileşmeye eşlik eden siyasal ve toplumsal değişiklikler olarak tanımlanır.
Atatürk, uygarlığı bir milletin devlet hayatında, fikir hayatında ve ekonomik hayatta gösterdiği ilerlemenin bileşkesi olarak tanımlamaktadır ve şöyle demektedir:
Atatürkçü çağdaşlaşmanın temelinde devlet olarak tam bağımsızlık, millet olarak egemenlik, birey olarak hak ve hürriyetler söz konusudur.
Çağdaşlaşma ilkesi de Milli Egemenlik ve Halkçılık anlayışının zorunlu bir sonucudur.
Bağımsızlıktan ve egemenlikten yoksun, birilerinin dayattığı sömürgeci çağdaşlaşma Türk Devrimi'nin temel prensiplerine aykırıdır.
Çağdaşlaşmayı Batılılaşma olarak algılayamayacağımız Atatürk'ün şu sözleri ile açıklığa kavuşmaktadır:
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar
Özellikle bu kavram Kemalizm'e göre batı siyasası'nın egemenliği altına girmiş ve her işini batı'ya göre yapmakta olan bir kısım zümre tarafından ciddi anlamda dejenere edilmekte ve bununla birlikte savunma aracı olarak kullanılmaktadır.
Hatta bu hata ders kitaplarına bile adı değiştirilerek Batıcılık ifadesi ile konmuştur. Mustafa Kemal'in böyle bir ilkesi ve böyle bir duruşu yoktur.
Çağdaşlaşma, siyasal bilimler açısından sanayileşmeye eşlik eden siyasal ve toplumsal değişiklikler olarak tanımlanır.
Atatürk, uygarlığı bir milletin devlet hayatında, fikir hayatında ve ekonomik hayatta gösterdiği ilerlemenin bileşkesi olarak tanımlamaktadır ve şöyle demektedir:
“Milletimizin hedefi, bütün dünyada tam anlamı ile medeni bir sosyal toplum olmaktır…dünyada her kavmin varlığı, kıymeti, hürriyet ve bağımsızlık hakkı, sahip olduğu ve yapacağı medeni eserlerle uyumludur…Medeniyet yolunda yürümek ve başarılı olmak, hayatın şartıdır…”Atatürk önderliğinde başlatılan Türk çağdaşlaşması, herhangi bir dış baskıdan kaynaklanmamaktadır. Türk Çağdaşlaşmasının Osmanlı'nın son dönemlerin de bazı batılı ülkelerin istekleri ile yapılan değişikliklerle uzaktan alakası yoktur.
Atatürkçü çağdaşlaşmanın temelinde devlet olarak tam bağımsızlık, millet olarak egemenlik, birey olarak hak ve hürriyetler söz konusudur.
Çağdaşlaşma ilkesi de Milli Egemenlik ve Halkçılık anlayışının zorunlu bir sonucudur.
Bağımsızlıktan ve egemenlikten yoksun, birilerinin dayattığı sömürgeci çağdaşlaşma Türk Devrimi'nin temel prensiplerine aykırıdır.
Çağdaşlaşmayı Batılılaşma olarak algılayamayacağımız Atatürk'ün şu sözleri ile açıklığa kavuşmaktadır:
“Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlana durmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak,bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım zihniyetler belirdi. Halbuki; Hangi istiklal vardır ki Ecnebilerin nasihatleriyle, Ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih,böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!”