Soru: Tartışmalarından bahsettik, Latife Hanım'ın inatçı bir kadın olduğundan bahsettik, içkiyi söyledik. Tüm bunların dışında başka bir söylenti daha var. Latife Hanım'ın Paşa'yı kaldıramadığı, nasıl birisiyle evlendiğinin farkında olmadığı… Ben buna inanmak istemiyorum. Bu kadar kültürlü ve entelektüel bir kadın nerde nasıl davranacağını da biliyordur herhalde öyle değil mi?
Fatih Bayhan: Tabi bu toplumda yaygın bir eleştiri bir kanaat ama Latife Hanım'ı yakından tanıyınca bu eleştirinin aksi olduğunu görüyorsunuz. Latife Hanım, kiminle evli olduğunun farkında. Ama 1952'de kendisiyle yapılan bir mülakatta "Çocukluk ettim biraz şımartmayı bilebilseydim" sözleriyle pişmanlığını da belirtiyor. Çok zeki bir kadın latife hanım…
Soru: Boşanmadan hemen önce sorulan bir soruya şöyle bir cevap veriyor "Kocam bensiz yaşamaya ikna edildi." Bu aslında çok büyük bir açıklama… Birçok şeyi akla getirebilecek bir ifade...
Fatih Bayhan: Bu mülakatı İzmir'de New York Times gazetesine veriyor. Kocam bensiz yaşamaya ikna edildi diyor. Yani yaşanan hadiselerden sonra Atatürk'e Latife Hanım ile yapamayacağı telkinleri yapılıyor. Yakın çevreden bu konuda Kılıç Ali çok suçlanır. Kılıç Ali'nin bu evliliği bitiren insan olduğu söylenir.
Soru: Latife Hanım ayrıldıktan sonra neden hiç konuşmadı? Bu da bir sürü dedikoduya sebep oldu. Mektuplar en azından bunlara bir son vermek için de olsa açılamaz mı?
Fatih Bayhan: Tabii... Ailenin yetkisinde bir konu bu... Aile bu konuda çok titiz davranıyor. Ve böyle davranarak birçok şeyi göğüslemiş oluyor.
Soru: Açılma süresi dolmasına rağmen ailenin açmak istemediği sandukada neler var?
Fatih Bayhan: Sandukada Latife Hanımın tuttuğu günlükler var. 5 cilt civarında. Çok içli bir kadın… Yaşadığı mutlulukları, acıları kâğıtlara döken bir kadın…
Zaten kitabın adını da “Latife Hanımın Kâğıtları” koydum. Yazdığı tüm mektuplar var... Mektup konusu Latife Hanım için çok enteresan bir konu. Kader çizgisinde... Mesela, Yunan İşgalinde İzmir’e geliyor. Valiye “Valim ben inandım Mustafa Kemal ve ordusu İzmir’e gelecek “ diye bir mektup yazıyor. Bu mektup valiye ulaşacağına Yunanlı komutanların eline geçiyor. Bu sefer Latife Hanımı ablukaya alıyorlar.
Mektup konusu gençliğinden bu yana Latife Hanımda hep kaderini belirleyici bir etki yaratmış. Mesela, Atatürk ile sokakta kavga ediyorlar. Ertesi gün Atatürk Latife Hanım’ı Ankara’ya gönderiyor. Kayseri’ye varmadan önce Latife Hanım yolda bir mektup kaleme alıyor. Çok içli, yaşanan tartışmalardan dolayı özür dileyen bir mektup… Bu mektubu Kayseri’de Garnizon komutanına veriyor; ”Bunu paşaya ulaştırın” diyor. Paşa Kayseri’ye gelmeden önce mektup eline ulaşıyor. Mektubu okuyunca duygulanıyor. O keskin Mustafa Kemal gidiyor yerine yumuşamış Mustafa Kemal geliyor. Bu mektup sayesinde yeniden birleşiyorlar. Yani mektupla Latife Hanımın kesiştiği birçok nokta oluyor.
Soru: Ben başka bir soruya geleceğim. Fikriye Hanım, Atatürk'ün kadınları arasında en çok merak edilen isimlerden biri. Onunla ilgili de çok fazla şey bilmiyoruz. Ama çok üzücü bir söylenti var. Meseleyi aydınlatmak adına soruyorum. Fikriye Hanım'ın ölümünde Latife Hanım'ın etkisi oldu mu?
Fatih Bayhan: Tabii... Latife Hanım köşkün yeni hanımefendisi olarak Ankara'ya geliyor. Fikriye Hanım, Almanya Münih'te verem tedavisi görüyor. Ve Atatürk'ün evlendiğini İsmet Paşa'nın telgrafıyla öğreniyor. Çok içerliyor çünkü bazı rivayetlere göre Mustafa Kemal Fikriye Hanımla gizli bir evlilik yapıyor. Şahitleri var bu evliliğin fakat annesinin rızası olmadan bunun duyulmasını istemiyor. Mustafa Kemal'in yaptığı bu evlilik gizli kalıyor.
Soru: Yani Fikriye Hanımla evlendi mi?
Fatih Bayhan: Evlendiklerine dair belgeler var, bilgiler var. Fikriye Hanım'ın akrabalarıyla görüşmelerimiz oldu. Yapılan mülakatlarda da ortaya çıkıyor. Tabii, Fikriye Hanım'la ayrılıkta veremin çok etkisi var. Atatürk'ün doktoru "Aynı bardaktan bile içmemeniz gerekiyor Paşam" diyor.
Fikriye Hanım Almanya'ya tedavi için istemeyerekte olsa gönderiliyor. Evliliği duyunca Münih'ten kaçıyor. İstanbul'a geliyor. İstanbul valisine geldiğini bildirince, Vali Bey hemen acele bir telgrafla Mustafa Kemal'e bilgi veriyor."Paşam Fikriye Hanım Ankara'ya gelmek istiyor" diyor. Paşa bunun üzerine cevap olarak telgraf yolluyor. "Ankara'ya gelmesine engel olunuz" diyor.Tabi Fikriye Hanım'a zabıt tutuluyor gitmesin diye.
Soru: Latife Hanım'ın bu olaydan haberi oluyor mu?
Fatih Bayhan: : Latife Hanım'ın bu olaydan haberi yok. Bunlar hep gizli telgraflar. Elimde var hepsi. Fakat Fikriye Hanım evinde misafir kaldığı bir ailenin kızının kimliği ile trene bilet alıyor ve Ankara'ya geliyor. Aslında Latife Hanım Fikriye'nin durumuna çok üzülüyor.
Soru: Çünkü Latife Hanım da az çok aynı şeyleri yaşamış ve Atatürk'e âşık olmuş bir kadın Fikriye Hanım gibi…
Fatih Bayhan: Evet, bir kadın olarak onun yaşadıklarına üzülüyor. Aslında tepkisi de biraz ondan. Onun ölme ya da öldürülmesi hadisesinde doğrudan veya dolaylı olarak etkisi olmayan birisi.
Soru: Atatürk'le Latife Hanım boşandıklarında basın bu konuya hiçbir şekilde yer vermedi. Sizce basın, Atatürk tarafından mı susturuldu?
Fatih Bayhan: Atatürk’ün buna müdahale ettiğini sanmıyorum ama sanırım basın biraz bu haberleri işlemek istememiş. Mesela evlendiklerinde çok güzel haber yapan Vakit gazetesi var. Mesela şu olayı basın çok fazla işliyor.
Evlendikten 1 ay sonra Atatürk büyük nutkunu hazırlığında Latife Hanım’ın çok büyük bir katkısı oluyor. Latife Hanım çalışma bittiğinde; “Paşam bu nutku mecliste dinlemek isterim” diyor. Bunun üzerine Paşa ”Latife bana çok güzel bir şey hatırlattın. Zaten bunu yapacaktım. Yarın sende meclise geleceksin. Ancak bunu hiç kimseye söyleme” diyor. Bir kadın ilk defa devletin idare edildiği bir mekâna gelecek. Bugüne kadar öyle bir şey olmamıştı. Atatürk ertesi gün sabah erkenden meclise gidiyor.
Bir kadını meclise getirme eleştirilerini göğüslemek için Bursa eski müftülerinden Servet Efendi Bursa milletvekili onun davetiyle daha diplomatik bölüme Latife Hanım’ı davet ediyor. Böylece eleştirileri yok etmiş oluyor. Servet Efendi davet etti havası esiyor. Tabii, Latife Hanım meclise girince herkes şok oluyor şaşırıyor.
Bütün yerli yabancı basın orada. Ertesi gün ki Vakit gazetesi de bunu manşet yapmıştır. Latife Hanım ile Atatürk’ün meclisin kapısında verdikleri poz.
(Elindeki fotoğrafı gösteriyor.)
Soru: Şimdi başka bir fotoğrafa geçeceğiz. Latife Hanım'ın özel çektirdiği bir fotoğraf var sizinde kitabınıza kapak olan fotoğraf. Bu fotoğraf evlenmeden önce çekiliyor. Evlendikten sonra Latife Hanım kapanıyor. Boşandığında ise tekrar açılıyor.
Fatih Bayhan: Evet
Soru: Başörtüsü meselesi her çıktığında tekrar tekrar Latife Hanım'ın başörtüsünü tartışıyoruz. Bir de sizden dinleyelim. Latife Hanım açıktı neden kapandı? Yoksa kapanmasını Atatürk mü istedi?
Fatih Bayhan: Latife Hanım çok entelektüel bir kadın. Toplumun değerlerini biliyor. Bakın Paris’te okurken başı açık bir hanımefendi. Aile de kendi içerisinde evin, köşkün içerisinde başı açık bir aile ama sokağa çıkarken daha farklılar.
O dönemde de bu dönemlerde olduğu gibi büyük şehirlerdeki dini sosyal yaşamla şehir ve köylerdeki sosyal ve dini yaşam çok farklı. Mesela, bugün Erzurum’un köylerine ve merkezine gidin sosyal yaşam daha farklı ama Ankara’ya geldiğinizde daha farklı. O dönemlerde de öyle. Büyük şehirlerde yaşayan hanımlar sosyal hayatta köyde yaşayan hanımlardan biraz daha öndeler. Sosyal hayata katılıyorlar. Latife Hanım ninesiyle İzmir’e Yunan işgali sırasında geldiğinde kapalıydı.
Ama köşke çıktığında köşkün hanımefendisi olduğunda hiç açık poz vermemiştir. Kapanmayı kendisi istiyor toplumun değerleriyle çatışmamak adına, Atatürk’e laf getirtmemek adına yapıyor bunu.
Soru: Atatürk'ün Latife Hanım'a verdiği bir hediye var. Çok anlamlı bir hediye… Nikâhta veriyor sanırım. Değil mi?
Fatih Bayhan: Nikâhları kıyılıyor İzmir’de. Tabi orda çok hoş bir anı yaşanıyor. Biliyorsunuz nikâh sırasında mehir veriliyor. Atatürk’e Şeyh-ül İslam Efendi “Paşam mehir olarak ne vereceksiniz” diyor. Atatürk 10 dirhen gümüş veriyor.
10 dirhen gümüş o zamanlarda fakirlerin nikâhlarında kullanılan bir rakam çok düşük bir rakam. Kazım Karabekir şaşırıyor ”Paşam ucuza kapattınız“ diyor. Orada savaş sırasında sürekli kendi boynunda bulunan küçük bir Kuran-ı Kerim’i var. Onu çıkarıp Latife Hanıma düğün hediyesi olarak veriyor. Onun boynuna takıyor. Bir şey öğrendim ve çok üzüldüm. Aile mensuplarıyla birlikteydik. 2004 yılında bir hırsızlık yaşanıyor İzmir’de. Atatürk’ün Latife Hanım’a hediye ettiği Kuran-ı Kerim çalınıyor. Enteresandır sadece onu çalıyorlar.
Soru: Kitapta başka aşklarda var. Bu ilişki ile ilgisi olduğu düşünülen ilişkiler var. Atatürk bizzat Vahdettin paşanın kızı Sabiha Sultana evlilik teklifi ediyor. Bu teklifi ve o süreçte yaşananları anlatır mısınız bize?
Fatih Bayhan: Atatürk'ün hayatında evlilik teklif ettiği birkaç kişi olmuş. Gençlik yıllarında Hatice Hanım çocukluk yıllarında bir komşu kızı…
Soru: Hatice Hanım meselesine de gelelim. Ama önce Sabiha Sultan. Çünkü Vahdettin tartışılan bir padişah Atatürk'ün kızına evlenme teklifini etmiş olması olayı daha da enteresanlaştırıyor…
Fatih Bayhan: Öncelikle Sabiha Sultan bu evliliği istemiyor. Vahdettin Paşa ile Atatürk’ün daha önce tanışmışlıkları var. Birlikte Almanya’ya gidiyorlar. Vahdettin yolculuk esnasında Atatürk ile baş başa çok özel şeyler konuşuyor.
Bunlar artık tarihi kayıtlarda da yer alıyor. Orada Mustafa Kemal “Sultanım Anadolu kötü durumda bu Almanlar bizim gözümüzü boyamasınlar. Sizden ricam şudur; “Genel Kurmay Başkanlığını kendinize bağlayın beni de yanınıza komutanınız yapın” diyor.
Vahdettin önce sıcak bakıyor. Enver Paşa, Talat Paşa Mustafa Kemal’i sevmiyorlar. Mustafa Kemal’in çok talepleri oluyor. Ve söyledikleri de çıkıyor. Zaten Samsun’a gitmeden yapılan son görüşmede bunları söylüyor padişah. Kızının istemesinde de padişah, kızı Sabiha Sultan Enver Paşa’nın saraya damat olmasından rahatsız çünkü iplikler bozuluyor. Sıkıntı var. Dışarıdan yeni bir damat gelsin istemiyor.
Soru: Birde bu dışarıdan gelen damat Mustafa Kemal olunca!
Fatih Bayhan: Tabii istemiyor. Ama bakın sonra ne oluyor. Biliyorsunuz 3 Mart 1924 yılında Osman oğulları yurt dışına gönderilince Sabiha Sultan var bunların içlerinde. Vahdettin de var. Vahdettin bu gidişi kolay hazmedemiyor. Ve Sabiha Sultana bir ricada bulunuyor; "O seni severdi sen ricacı olursan bizim bazı taleplerimizi yerine getirir" diyor. Sabiha Sultan ricacı oluyor. Böyle olaylar gelişiyor sonraki zamanlarda.
Fatih Bayhan: Tabi bu toplumda yaygın bir eleştiri bir kanaat ama Latife Hanım'ı yakından tanıyınca bu eleştirinin aksi olduğunu görüyorsunuz. Latife Hanım, kiminle evli olduğunun farkında. Ama 1952'de kendisiyle yapılan bir mülakatta "Çocukluk ettim biraz şımartmayı bilebilseydim" sözleriyle pişmanlığını da belirtiyor. Çok zeki bir kadın latife hanım…
Sponsorlu Bağlantılar
Soru: Boşanmadan hemen önce sorulan bir soruya şöyle bir cevap veriyor "Kocam bensiz yaşamaya ikna edildi." Bu aslında çok büyük bir açıklama… Birçok şeyi akla getirebilecek bir ifade...
Fatih Bayhan: Bu mülakatı İzmir'de New York Times gazetesine veriyor. Kocam bensiz yaşamaya ikna edildi diyor. Yani yaşanan hadiselerden sonra Atatürk'e Latife Hanım ile yapamayacağı telkinleri yapılıyor. Yakın çevreden bu konuda Kılıç Ali çok suçlanır. Kılıç Ali'nin bu evliliği bitiren insan olduğu söylenir.
Soru: Latife Hanım ayrıldıktan sonra neden hiç konuşmadı? Bu da bir sürü dedikoduya sebep oldu. Mektuplar en azından bunlara bir son vermek için de olsa açılamaz mı?
Fatih Bayhan: Tabii... Ailenin yetkisinde bir konu bu... Aile bu konuda çok titiz davranıyor. Ve böyle davranarak birçok şeyi göğüslemiş oluyor.
Soru: Açılma süresi dolmasına rağmen ailenin açmak istemediği sandukada neler var?
Fatih Bayhan: Sandukada Latife Hanımın tuttuğu günlükler var. 5 cilt civarında. Çok içli bir kadın… Yaşadığı mutlulukları, acıları kâğıtlara döken bir kadın…
Zaten kitabın adını da “Latife Hanımın Kâğıtları” koydum. Yazdığı tüm mektuplar var... Mektup konusu Latife Hanım için çok enteresan bir konu. Kader çizgisinde... Mesela, Yunan İşgalinde İzmir’e geliyor. Valiye “Valim ben inandım Mustafa Kemal ve ordusu İzmir’e gelecek “ diye bir mektup yazıyor. Bu mektup valiye ulaşacağına Yunanlı komutanların eline geçiyor. Bu sefer Latife Hanımı ablukaya alıyorlar.
Mektup konusu gençliğinden bu yana Latife Hanımda hep kaderini belirleyici bir etki yaratmış. Mesela, Atatürk ile sokakta kavga ediyorlar. Ertesi gün Atatürk Latife Hanım’ı Ankara’ya gönderiyor. Kayseri’ye varmadan önce Latife Hanım yolda bir mektup kaleme alıyor. Çok içli, yaşanan tartışmalardan dolayı özür dileyen bir mektup… Bu mektubu Kayseri’de Garnizon komutanına veriyor; ”Bunu paşaya ulaştırın” diyor. Paşa Kayseri’ye gelmeden önce mektup eline ulaşıyor. Mektubu okuyunca duygulanıyor. O keskin Mustafa Kemal gidiyor yerine yumuşamış Mustafa Kemal geliyor. Bu mektup sayesinde yeniden birleşiyorlar. Yani mektupla Latife Hanımın kesiştiği birçok nokta oluyor.
Soru: Ben başka bir soruya geleceğim. Fikriye Hanım, Atatürk'ün kadınları arasında en çok merak edilen isimlerden biri. Onunla ilgili de çok fazla şey bilmiyoruz. Ama çok üzücü bir söylenti var. Meseleyi aydınlatmak adına soruyorum. Fikriye Hanım'ın ölümünde Latife Hanım'ın etkisi oldu mu?
Fatih Bayhan: Tabii... Latife Hanım köşkün yeni hanımefendisi olarak Ankara'ya geliyor. Fikriye Hanım, Almanya Münih'te verem tedavisi görüyor. Ve Atatürk'ün evlendiğini İsmet Paşa'nın telgrafıyla öğreniyor. Çok içerliyor çünkü bazı rivayetlere göre Mustafa Kemal Fikriye Hanımla gizli bir evlilik yapıyor. Şahitleri var bu evliliğin fakat annesinin rızası olmadan bunun duyulmasını istemiyor. Mustafa Kemal'in yaptığı bu evlilik gizli kalıyor.
Soru: Yani Fikriye Hanımla evlendi mi?
Fatih Bayhan: Evlendiklerine dair belgeler var, bilgiler var. Fikriye Hanım'ın akrabalarıyla görüşmelerimiz oldu. Yapılan mülakatlarda da ortaya çıkıyor. Tabii, Fikriye Hanım'la ayrılıkta veremin çok etkisi var. Atatürk'ün doktoru "Aynı bardaktan bile içmemeniz gerekiyor Paşam" diyor.
Fikriye Hanım Almanya'ya tedavi için istemeyerekte olsa gönderiliyor. Evliliği duyunca Münih'ten kaçıyor. İstanbul'a geliyor. İstanbul valisine geldiğini bildirince, Vali Bey hemen acele bir telgrafla Mustafa Kemal'e bilgi veriyor."Paşam Fikriye Hanım Ankara'ya gelmek istiyor" diyor. Paşa bunun üzerine cevap olarak telgraf yolluyor. "Ankara'ya gelmesine engel olunuz" diyor.Tabi Fikriye Hanım'a zabıt tutuluyor gitmesin diye.
Soru: Latife Hanım'ın bu olaydan haberi oluyor mu?
Fatih Bayhan: : Latife Hanım'ın bu olaydan haberi yok. Bunlar hep gizli telgraflar. Elimde var hepsi. Fakat Fikriye Hanım evinde misafir kaldığı bir ailenin kızının kimliği ile trene bilet alıyor ve Ankara'ya geliyor. Aslında Latife Hanım Fikriye'nin durumuna çok üzülüyor.
Soru: Çünkü Latife Hanım da az çok aynı şeyleri yaşamış ve Atatürk'e âşık olmuş bir kadın Fikriye Hanım gibi…
Fatih Bayhan: Evet, bir kadın olarak onun yaşadıklarına üzülüyor. Aslında tepkisi de biraz ondan. Onun ölme ya da öldürülmesi hadisesinde doğrudan veya dolaylı olarak etkisi olmayan birisi.
Soru: Atatürk'le Latife Hanım boşandıklarında basın bu konuya hiçbir şekilde yer vermedi. Sizce basın, Atatürk tarafından mı susturuldu?
Fatih Bayhan: Atatürk’ün buna müdahale ettiğini sanmıyorum ama sanırım basın biraz bu haberleri işlemek istememiş. Mesela evlendiklerinde çok güzel haber yapan Vakit gazetesi var. Mesela şu olayı basın çok fazla işliyor.
Evlendikten 1 ay sonra Atatürk büyük nutkunu hazırlığında Latife Hanım’ın çok büyük bir katkısı oluyor. Latife Hanım çalışma bittiğinde; “Paşam bu nutku mecliste dinlemek isterim” diyor. Bunun üzerine Paşa ”Latife bana çok güzel bir şey hatırlattın. Zaten bunu yapacaktım. Yarın sende meclise geleceksin. Ancak bunu hiç kimseye söyleme” diyor. Bir kadın ilk defa devletin idare edildiği bir mekâna gelecek. Bugüne kadar öyle bir şey olmamıştı. Atatürk ertesi gün sabah erkenden meclise gidiyor.
Bir kadını meclise getirme eleştirilerini göğüslemek için Bursa eski müftülerinden Servet Efendi Bursa milletvekili onun davetiyle daha diplomatik bölüme Latife Hanım’ı davet ediyor. Böylece eleştirileri yok etmiş oluyor. Servet Efendi davet etti havası esiyor. Tabii, Latife Hanım meclise girince herkes şok oluyor şaşırıyor.
Bütün yerli yabancı basın orada. Ertesi gün ki Vakit gazetesi de bunu manşet yapmıştır. Latife Hanım ile Atatürk’ün meclisin kapısında verdikleri poz.
(Elindeki fotoğrafı gösteriyor.)
Soru: Şimdi başka bir fotoğrafa geçeceğiz. Latife Hanım'ın özel çektirdiği bir fotoğraf var sizinde kitabınıza kapak olan fotoğraf. Bu fotoğraf evlenmeden önce çekiliyor. Evlendikten sonra Latife Hanım kapanıyor. Boşandığında ise tekrar açılıyor.
Fatih Bayhan: Evet
Soru: Başörtüsü meselesi her çıktığında tekrar tekrar Latife Hanım'ın başörtüsünü tartışıyoruz. Bir de sizden dinleyelim. Latife Hanım açıktı neden kapandı? Yoksa kapanmasını Atatürk mü istedi?
Fatih Bayhan: Latife Hanım çok entelektüel bir kadın. Toplumun değerlerini biliyor. Bakın Paris’te okurken başı açık bir hanımefendi. Aile de kendi içerisinde evin, köşkün içerisinde başı açık bir aile ama sokağa çıkarken daha farklılar.
O dönemde de bu dönemlerde olduğu gibi büyük şehirlerdeki dini sosyal yaşamla şehir ve köylerdeki sosyal ve dini yaşam çok farklı. Mesela, bugün Erzurum’un köylerine ve merkezine gidin sosyal yaşam daha farklı ama Ankara’ya geldiğinizde daha farklı. O dönemlerde de öyle. Büyük şehirlerde yaşayan hanımlar sosyal hayatta köyde yaşayan hanımlardan biraz daha öndeler. Sosyal hayata katılıyorlar. Latife Hanım ninesiyle İzmir’e Yunan işgali sırasında geldiğinde kapalıydı.
Ama köşke çıktığında köşkün hanımefendisi olduğunda hiç açık poz vermemiştir. Kapanmayı kendisi istiyor toplumun değerleriyle çatışmamak adına, Atatürk’e laf getirtmemek adına yapıyor bunu.
Soru: Atatürk'ün Latife Hanım'a verdiği bir hediye var. Çok anlamlı bir hediye… Nikâhta veriyor sanırım. Değil mi?
Fatih Bayhan: Nikâhları kıyılıyor İzmir’de. Tabi orda çok hoş bir anı yaşanıyor. Biliyorsunuz nikâh sırasında mehir veriliyor. Atatürk’e Şeyh-ül İslam Efendi “Paşam mehir olarak ne vereceksiniz” diyor. Atatürk 10 dirhen gümüş veriyor.
10 dirhen gümüş o zamanlarda fakirlerin nikâhlarında kullanılan bir rakam çok düşük bir rakam. Kazım Karabekir şaşırıyor ”Paşam ucuza kapattınız“ diyor. Orada savaş sırasında sürekli kendi boynunda bulunan küçük bir Kuran-ı Kerim’i var. Onu çıkarıp Latife Hanıma düğün hediyesi olarak veriyor. Onun boynuna takıyor. Bir şey öğrendim ve çok üzüldüm. Aile mensuplarıyla birlikteydik. 2004 yılında bir hırsızlık yaşanıyor İzmir’de. Atatürk’ün Latife Hanım’a hediye ettiği Kuran-ı Kerim çalınıyor. Enteresandır sadece onu çalıyorlar.
Soru: Kitapta başka aşklarda var. Bu ilişki ile ilgisi olduğu düşünülen ilişkiler var. Atatürk bizzat Vahdettin paşanın kızı Sabiha Sultana evlilik teklifi ediyor. Bu teklifi ve o süreçte yaşananları anlatır mısınız bize?
Fatih Bayhan: Atatürk'ün hayatında evlilik teklif ettiği birkaç kişi olmuş. Gençlik yıllarında Hatice Hanım çocukluk yıllarında bir komşu kızı…
Soru: Hatice Hanım meselesine de gelelim. Ama önce Sabiha Sultan. Çünkü Vahdettin tartışılan bir padişah Atatürk'ün kızına evlenme teklifini etmiş olması olayı daha da enteresanlaştırıyor…
Fatih Bayhan: Öncelikle Sabiha Sultan bu evliliği istemiyor. Vahdettin Paşa ile Atatürk’ün daha önce tanışmışlıkları var. Birlikte Almanya’ya gidiyorlar. Vahdettin yolculuk esnasında Atatürk ile baş başa çok özel şeyler konuşuyor.
Bunlar artık tarihi kayıtlarda da yer alıyor. Orada Mustafa Kemal “Sultanım Anadolu kötü durumda bu Almanlar bizim gözümüzü boyamasınlar. Sizden ricam şudur; “Genel Kurmay Başkanlığını kendinize bağlayın beni de yanınıza komutanınız yapın” diyor.
Vahdettin önce sıcak bakıyor. Enver Paşa, Talat Paşa Mustafa Kemal’i sevmiyorlar. Mustafa Kemal’in çok talepleri oluyor. Ve söyledikleri de çıkıyor. Zaten Samsun’a gitmeden yapılan son görüşmede bunları söylüyor padişah. Kızının istemesinde de padişah, kızı Sabiha Sultan Enver Paşa’nın saraya damat olmasından rahatsız çünkü iplikler bozuluyor. Sıkıntı var. Dışarıdan yeni bir damat gelsin istemiyor.
Soru: Birde bu dışarıdan gelen damat Mustafa Kemal olunca!
Fatih Bayhan: Tabii istemiyor. Ama bakın sonra ne oluyor. Biliyorsunuz 3 Mart 1924 yılında Osman oğulları yurt dışına gönderilince Sabiha Sultan var bunların içlerinde. Vahdettin de var. Vahdettin bu gidişi kolay hazmedemiyor. Ve Sabiha Sultana bir ricada bulunuyor; "O seni severdi sen ricacı olursan bizim bazı taleplerimizi yerine getirir" diyor. Sabiha Sultan ricacı oluyor. Böyle olaylar gelişiyor sonraki zamanlarda.
SİLENTİUM EST AURUM