Arama

Fikriye Hanım

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 6 Haziran 2016 Gösterim: 31.181 Cevap: 3
ermiş31 - avatarı
ermiş31
Ziyaretçi
29 Temmuz 2008       Mesaj #1
ermiş31 - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Fikriye_Hanım.jpg
Gösterim: 5085
Boyut:  19.6 KB
Fikriye Hanım'ın mezarı nerede?

Fatih Bayhan, Fikriye Hanım'ın sır ölümünü yazdı..
Sponsorlu Bağlantılar

Atatürk’le ilişkisi ve hayatı bir sır perdesi olan Fikriye Hanım hakkındaki en önemli tartışmalar, nasıl öldüğü ve nereye gömüldüğü sorularında düğümleniyor. “Latife Hanım’ın Kağıtları” adlı kitabın yazarı Fatih Bayhan, bu hafta piyasaya çıkacak “Fikriye Hanım” adlı yeni kitabında bu soruların yanıtlarını aradı. Kitapta, Fikriye Hanım’ın ağabeyi Ali Enver’in oğlu olan Abbas Hayri Özdinçer’in “Halamla ilgili söylenmeyen tek şey mezar yeri ve otopsi raporudur” sözlerine de yer verildi.

Yazar Bayhan, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu üyesi Mehmet Akif Işık ile yaptığı görüşmeler çerçevesinde Fikriye Hanım’ın mezarına nerede olduğunu da işaret etti. Bayhan’a göre Fikriye Hanım, bugün üzerinde bankaların bulunduğu Ankara’nın Ulus semtindeki eski mezarlıkta yatıyor.

Bayhan, kitabında Fikriye Hanım’ın intihar etmediğini de savunarak, önemli bir iddiada daha bulunuyor. Paşa’nın Latife Hanım ile evlenmesine içerleyen ve Çankaya Köşkü’ne giremeyen Fikriye Hanım’ın, intihar etmeyip Atatürk’ün bilgisi dışında öldürülmüş olabileceğini ileri süren Bayhan, “Elde ettiğim bilgi ve belgeler bunu gösteriyor” diyor.

Yazar Bayhan, vurulmanın ardından hemen ölmeyen Fikriye Hanım’ın, bir süre Memleket Hastanesi’nde (bugünkü Numune Hastanesi) tedavi gördüğünü ve Atatürk’ün Fikriye Hanım’ın kurtarılması için doktorlara talimat verdiğini de vurguluyor. Fikriye Hanım’ın doktorların çabasına karşın kurtarılamayarak, 21 Mayıs 1924 tarihinde öldüğünü belirten Bayhan, “Ancak Ali Enver Bey, kız kardeşi Fikriye Hanım’ın cesedini görmek isteyince kendisine defnedildiği söylenmiş” diyor. Bayhan, Fikriye Hanım’ın yeğeni Özdinçer’in, “Halamın ölümünden sonra Atatürk, babam Ali Enver’e haber göndererek, ‘suçlular cezasını çekti, içiniz rahat olsun’ demiş. Bunu bizzat babamdan dinledim” iddiasına da yer veriyor.

İşte yazar Fatih Bayhan’ın, yeni tartışmalara neden olacak “Fikriye Hanım” adlı kitabında yer alan iddialar:

MEZAR TARTIŞMASI:
Bir iddiaya göre Fikriye Hanım, Etnografya Müzesi’ndeki Atatürk heykelinin altına gömülmüştür. Bir diğer iddiaya göre ise Fikriye Hanım, bugünkü Kuğulu Park’ın olduğu yere yakın bir yere gömülmüştür. Ancak Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Üyesi Mehmet Akif Işık’la konuyla ilgili yaptığım görüşmede, kendisi bu civarda bir mezarlık kaydının bulunmadığını doğrulamıştır. M. Akif Işık, ‘Ankara’nın o yıllardaki mezar yeri Ulus civarındadır. Bugünkü İş Bankası’nın bulunduğu yer ve civarıdır’ dedi. Bana göre de muhtemelen Fikriye Hanım’ın mezarı da bugün üzerinde bazı bankaların bulunduğu Ulus’taki eski mezarlıktadır.

FİKRİYE HANIM KİM?
Fikriye Hanım, Atatürk’ün üvey babası Ragıp Bey’in kız kardeşi Vasfiye Hanım’ın kızıdır. Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, Ragıp Bey ile evlenince Fikriye Hanım ile Mustafa Kemal akraba olurlar. Gazi Mustafa Kemal, Harp Okulu’nda okuduğu sırada hafta sonları, Fikriye Hanım’ın ailesinin evine gitmeye başlar. Bu sırada Fikriye Hanım ile tanışır. Savaş yıllarında zor günler yaşayan Fikriye Hanım’ı Atatürk, Ankara’ya davet ederek Çankaya Köşkü’nde kalmasını ister.

KÖŞK’TE ÜÇ GÜN KALDI:
Fİkrİye Hanım, Ocak 1923 yılında verem olduğu için Münih’teki sanatoryuma gönderiliyor. Atatürk’ün evlendiğini duyar duymaz İstanbul’a dönüyor ancak Ankara’ya gelmesi yasaklanıyor. Bir süre Gelibolu ve İstanbul’da kalan Fikriye Hanım, daha sonra 1924 Mayıs’nın ortasında Çankaya Köşkü’ne geliyor ve burada üç gün kalıyor.

ÇANTASINDAKİ SİLAH:
“Fikriye Hanım, daha sonra Ankara’daki Karaoğlun Oteli’nde kalıyor. Ancak tekrar Köşk’e gidiyor Gazi’nin odasına doğru ilerleyen Fikriye Hanım, Ata’nın yaveri Muzaffer Kılıç tarafından randevusuz olduğu için durduruluyor. Latife Hanım da hemen dışarı atılmasını istiyor. Bu sırada tuvalete giden ve uzun süre çıkmayan Fikriye Hanım, tekrar uyarılırken çantasındaki silah fark edilip çıkartılıyor.
Ad:  fikriye3.jpg
Gösterim: 4074
Boyut:  9.5 KB


HASTANEDE 9 GÜN:
“Atatürk’ün yaveri Ali Kılıç, ‘Araba, Köşk’ten ayrılırken, Fikriye Hanım belki de Gazi’ye veya Latife Hanım’a yönelteceği tabancayı kalbi hizasına getirip ateş edip yığılıp kalmıştır’ diyor. Atatürk’ün emri ile Memleket Hastanesi’ne kaldırılan Fikriye Hanım yaşam mücadalesinin 9’uncu günü hayata gözlerini yumuyor.

SIR ÖLÜM:
“Fikriye Hanım’ın yeğeni Özdinçer Bey’in anlatımına göre, Fikriye Hanım’ın abisi Ali Enver, işin peşini bırakmıyor. Cenazenin aileye verilmesini veya mezar yerinin gösterilmesini istiyor. Ancak olaya bakan mahkemenin hakimi, ‘Enver Bey bu konuyu kapatın, üzerinde durmanız sizin açınızdan fayda olmaz’ diyor. Gazi, aylar sonra Ali Enver’e haber gönderek, ‘Suçlular cezasını çekti, içiniz rahat olsun’ diyor.

SÜRPRİZ TANIKLAR:
“Enver Bey kardeşinin ameliyata alındığı gün hastanede kalan Hüseyin adlı bir çobanı bulur. Çoban Enver Bey’e, ‘O gece bir avrat getirdiler, sabaha kadar, ‘Alçaklar katiller vurdular beni’ diye bağırdı’ der. Adını açıklamayan görevli de Enver Bey’e, ‘Kurşun kardeşinizin sırtındaydı’ der.”
Son düzenleyen NeutralizeR; 6 Haziran 2016 09:37
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Nisan 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Atatürk’ün Özel Hayatı
11 Eylül 1922’de, Türk ordusunun İzmir’e girişinin ikinci gününde Atatürk’ün şehre geldiğini duyan Latife Uşşaki, onunla tanışmak için her gün karargâha gidiyor, ancak Atatürk’le görüştürülmüyordu. Bir gün, nöbetçinin meşguliyetinden yararlanıp içeri giren Latife Hanım, Atatürk'le konuşma fırsatı bulmuştu.
Sponsorlu Bağlantılar
O dönemde İzmir’de birçok yangın çıktığı için Atatürk’e, daha güvenli olacağını düşündüğünden, karargâhını babasının Göztepe’deki köşküne taşıması teklifinde bulundu. Uşşaki ailesi Atatürk’ü 20 gün köşklerinde ağırladı. Bu dönemde arkadaş olan Atatürk ve Latife Hanım, daha sonra da haberleşmeye devam ettiler. Ancak Latife Hanım, köşklerinde kaldığı süre içinde Atatürk’e âşık olmuştu ve bunu dolaylı olarak dile getiriyordu. Zira ortalıkta pek görünmemesine rağmen her gece Atatürk’ün yastığının üzerine kırmızı bir gül bırakıyordu.
1898 doğumlu Latife Uşşaki, İzmir’in tanınmış ailelerinden Uşakizade (sonra Uşşaklı) Muammer Bey’in kızıydı. İzmir Lisesi’ni bitirdikten sonra, Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde hukuk okumuştu. Londra’da dil öğrenimi gördükten sonra Kurtuluş Savaşı henüz bitmeden İzmir’e ailesinin yanına dönmüştü.
Atatürk, Latife Hanım’ın eğitiminden ve zekâsından çok etkilenmişti. Ancak Atatürk’ün hayatında ona büyük bir aşkla bağlı olan Fikriye Hanım vardı. Atatürk ve Fikriye’nin yolları Zübeyde Hanım’ın ikinci evliliği nedeniyle kesişmişti. Zira Fikriye, Atatürk'ün üvey babası Ragıp Bey'in kız kardeşinin kızıydı. Yani onun üvey kuzeniydi. Atatürk yüzbaşı olduktan sonra arada sırada geldiği ailesinin evinde, Fikriye ile tanışmıştı. Fikriye ise, bir dönem Mısırlı zengin bir adamla evli kalıp boşanmış, ardından İstanbul' a dönerek Zübeyde Hanımların evine yerleşmişti. Zübeyde Hanım, Fikriye' yi çok sevmesine rağmen, Atatürk’ün kız kardeşi Makbule ondan hoşlanmıyordu.

DEVAMI Mustafa Kemal ATATÜRK Hakkında

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Nisan 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  fikriye4.jpg
Gösterim: 7010
Boyut:  15.4 KB
Atatürk ve Fikriye Hanım aşkında bilinmeyenler

Fikriye Hanım Bu kadın buradan ne zaman gidecek?
Fikriye Hanım, Gazi'nin Latife Hanım'la evlilik haberini alır almaz soluğu Köşk'te alır. Ancak üçüncü günden itibaren Latife Hanım söylenmeye başlamıştır: O kadın buradan ne zaman gidecek!....

Fikriye Hanım için "sonun başlangıcı", Münih'te verem tedavisi gördüğü sırada başlar. Sağ salim yeniden Ankara'ya dönme düşü kurmaktadır. Ancak o Münih'te tedavi görürken Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım oğlunu Latife Hanım'la evlendirmeye karar vermiştir. Nitekim Atatürk, Latife Hanım'la 29 Ocak 1923 günü sade bir törenle İzmir'de evlenir. Haberi alan Fikriye Hanım, adeta kaçar gibi Münih'ten ayrılarak İstanbul'a gelir. Refet Paşa durumu Atatürk'e bildirmek amacıyla, Fikriye Hanım'la birlikte Adnan Adıvar'a gider. Ancak Ankara'dan gelen telgraf hiç iç acıcı değildir: "Fikriye'nin Ankara'ya gelmesine mani olunuz."

14 AY SONRA KÖŞK'TE
Kaldığı Macit Bey'lerde temizliğe gelen Emine adında bir kadın vardır. Bu kadının kimliğini alan Fikriye, bununla Ankara biletini alır. 1924'ün Mayıs ayıdır. Faytoncuya 'Köşk'e sür' der. Latife Hanım derhal ayağa kalkarak; "Paşam, size bu kadar hizmetleri olan hanımı bekletmeyelim" diyerek Atatürk'le beraber Fikriye Hanım'a "Hoş geldin" der. 14 ay sonra Fikriye, Köşk'te yeniden geceler.

VEDA İÇİN GELİR AMA...

Ancak üçüncü günün sonunda Latife Hanım durumu anlamış ve "Bu kadın ne zaman gidecek" diye söylenmeye başlamıştır. Fikriye Hanım bu yakınmaları duyunca çok üzülecektir. Ertesi sabah Köşk'ten ayrılıp bir otele yerleşir. Birkaç gün sonra ise İstanbul'a gitmeden veda etmek üzere Köşk'e, Atatürk'e uğramak isteyecektir. Fikriye, Gazi'nin kaldığı odaya doğru ilerlerken Muzaffer Kılıç randevusuz olduğunu için durduracaktır. Kendi başına baş edemeyeceğini anlayınca Resuhi Bey'i de çağırır ve kendisi Gazi'ye çıkarak Fikriye Hanım'ın geldiğini bildirir. Ancak Muzaffer Kılıç, Fikriye Hanım'ın geldiğini söyleyince Latife Hanım Mustafa Kemal Paşa bir şey demeden bağırmaya başlar. "Kovun gitsin!.."

SIRTINA TEK KURŞUN
Resuhi Bey, Latife Hanım'dan, Fikriye'nin Köşk'e alınmaması konusunda zaten tembihlidir. Bu tembihten aldığı cesaretle Fikriye Hanım'la atışmaya başlar. Ancak Fatih Bayhan'a göre, Fikriye intihar etmemiş, sırtının sol tarafından tek kurşunla vurulmuştur. Mustafa Kemal bu olaydan dolayı çok müteessir olmuştur. Derhal Sağlık Bakanı'na ve Memleket Hastanesi başhekimine "Fikriye için ne gerekiyorsa yapınız" demiştir. 9 gün Memleket Hastanesi'nde can çekişen Fikriye Hanım, 30 Mayıs günü yaşamını yitirir.

Fikriye Hanım için başkasıyla evlenmeyi reddetti
Atatürk, subay okulunu bitirdiğinde Fikriye ile aralarındaki ilişki hayli ilerlemişti. Hayalleri, umutları, sevdaları vardı ikisinin... Fikriye'nin öksüz kalmasıyla, ona karşı ilgisini daha da artıran Mustafa Kemal, onu yanından hiç ayırmak istemiyordu. Ancak oğlu subay olarak okulunu bitirince Selanik'te bir başka planı devreye sokacaktır ailesi. Bu planın bir evlilik projesi olduğunu çok sonraları öğreniyoruz.

DİYARBAKIR'A SÜRGÜN
Ad:  fikriye1.jpg
Gösterim: 4098
Boyut:  29.6 KB

Mustafa Kemal, okul bittikten sonra Fikriye ile Selanik'e gitmek için vedalaşır. Aslında onun görev beklediği yer de Selanik'tir. Ancak Saray'a karşı yaptığı eleştirilerden dolayı jurnallenmiştir, bu nedenle İstanbul'dan uzaklaştırılmak için ilk görev yeri olarak Diyarbakır'a adeta sürülmüştür. Önce Diyarbakır'a atanan Atatürk, 1909'da yeniden Selanik'tedir. İşte bu dönemde annesi Zübeyde Hanım ve üvey babası Ragıp Bey Mustafa Kemal'i evlendirmek isteyecektir. İkilinin planı, Ragıp Bey'in ilk eşinden olan Süreyya'yı Makbule Hanım'la, Rukiye Hanım'ı da Mustafa Kemal ile evlendirmek şeklindedir...

KİMSE KABUL ETMEZ
Latife Hanım Mustafa Kemal'in evlendirilmek istenen üvey kız kardeşi Rukiye Hanım'ın torunu Ferhat Babür, hiç kimsenin bu teklifi kabul etmediğini anlatıyor. Çünkü Makbule Hanım'ın gönlü bir başkasındadır, Mustafa Kemal'in ise henüz evlilik düşüncesi olmamakla beraber Fikriye'ye karşı giderek aşka dönecek bir ilgisi vardır. Mustafa Kemal, Fikriye için, aile içi planlanan bu evlilik teklifini reddedecektir. Ve çok geçmeden önce İstanbul'a, oradan da yine Diyarbakır üzerinden Şam'a geçecektir. Rukiye Hanım'la evlendirilmek istenen Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı yıllarında annesini İstanbul'dan Ankara'ya aldırırken, evlerinde kalan Rukiye'yi Köşk'e getirmemiştir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Nisan 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Bir mezar taşı bile yok
Yaşamı sırlarla dolu bir kadın. Öyle ki bugün, mezarının nerede olduğu bile bilinmiyor. Kısa hayatının bilinen en önemli gerçeği ise tüm dünyanın hayran olduğu, Mustafa Kemal Atatürk'e duyduğu ve bu uğurda büyük acılara katlandığı tarifi zor aşkı. Henüz hayatının baharında, 27 yaşında tartışmalı bir şekilde ölen Fikriye Hanım'ın fırtınalı yaşamının üzerindeki sır perdesini; araştırmacıyazar Fatih Bayhan yeni kitabında araladı. Fikriye Hanım'ın yaşamından en çarpıcı bölümleri iki günlük bir diziyle sunuyoruz...

Fikriye Hanım Münih'te verem tedavisi görürken Atatürk'ün evlendiğini duydu. Sanatoryumdan ayrılarak soluğu İstanbul'da aldı. Ama Atatürk'ten gelen telgraf can yakıcıydı: "Ankara'ya gelişine mani olunuz." 17 ay İstanbul'da Atatürk'ün isteğine boyun eğdi. Ancak daha fazla dayanamayarak Ankara'ya gitti. Kendi elleriyle dayayıp döşediği Köşk'te üç gün kalabildi. Çünkü Latife Hanım, çarpıcı ve acı gerçeği, Köşk görevlilerine sorduğu soruyla ortaya koyuyordu: "Bu kadının burada ne işi var."

'Mustafa Kemal ile evlenmeye gidiyorum'
Fikriye Hanım 1920'de Ankara'ya Paşa'sının yanına gitmek için yola çıkan Fikriye Hanım, "Annesi ve hemşiresi muhalefet etse de artık şerlerinden kurtuldum... Mustafa Kemal'le evlenmeye gidiyorum" diyordu..

1911 yılında Mustafa Kemal, yeniden İstanbul'a gelir ve Fikriye'lerin evinde kalır. Çeşitli yerlerde görev alan Mustafa Kemal-Fikriye ilişkisi sürekli kesintiye uğrar. 1919 yılında ise Atatürk Samsun'a doğru İstanbul'dan yola çıkacaktır. Vedalaşma sırasında duygusal dakikalar yaşanır. Mustafa Kemal, "Bir daha görüşemeyebiliriz. Bu sefer farklı" gibi şeyler söyleyip Fikriye'yi "en kötüye" hazırlasa da ona aylarca tutunacağı bir umut da verir: "İşler yoluna girdiğinde seni yanıma aldıracağım." "Latife Hanım'ın kağıtları" adlı kitabın yazarı Fatih Bayhan'ın yeni kitabı "Fikriye Hanım" birçok tartışmalı konuyu açıklığa kavuşturuyor... Fikriye Hanım'ın Mustafa Kemal'den tek haber kaynağı İstanbul'daki gazetelerdir. Bir süre sonra İngiliz güçlerinin Mustafa Kemal'in evini takibe aldığı öğrenilecekti.

DÜZENSİZLİK YOLUNU AÇTI
Ad:  fikriye.jpg
Gösterim: 6302
Boyut:  45.4 KB

İstanbul'da bu bekleyiş sürerken, Ankara'da yoğun ve hummalı günler yaşanıyordu... Mustafa Kemal, İstasyon binası da denilen Direksiyon binasında kalıyordu. İşte Fikriye Hanım'ın "Ankara'ya gelişi" ne en büyük zemini buradaki düzensizlik hazırlayacaktı. Atatürk'e ev işlerinde yardım edecek birine ihtiyaç vardı. Fikriye Hanım, Mustafa Kemal'in yakınında olan, dayısının oğlu Fuat Bulca'ya ve yine Kaymakam Mithat Bey'den, Ankara'ya gidebilmesi için Gazi ile konuşmalarını ister. Fikriye Hanım'ın yeğeni Abbas Hayri Özdinçer'in anlattığına göre, Fuat Bulca, "Fikriye size yardım edebilir" deyince Atatürk de onu çağırtır. Ancak Fikriye Hanım, Ankara'ya gidişini Zübeyde Hanım'dan ve kızından saklamıştır.

MUSTAFA KEMAL HABERDAR EDİLDİ

Karadeniz'e yük ve yolcu taşıyan bir gemiye bilet alan Fikriye Hanım'ın Ereğli, İnebolu ve Kastamonu yolundan Ankara'ya ulaşması planlandı. 1920 Kasım'ının ilk haftasında Galata rıhtımından gemiye bindi. Kastamonu'da evinde kaldığı Postane Başmüdürü'ne kalbindekini açık edecek ve "Neden Ankara'ya gidiyorsunuz" diye soran müdüre; "Annesi ve hemşiresi muhalefet ediyorsa da artık onların şerlerinden kurtuldum... Mustafa Kemal'le evlenmeye gidiyorum" diyecekti. Atatürk'ün de telgraflarla haberdar edildiği yolculuk sonrası Ankara'ya ulaştı. Fikriye Hanım, Direksiyon binasına eşyalarını yerleştirdi. Şimdi aynı çatı altındaydılar. Her sabah beraber olacaklar, her günü birlikte sonlandıracaklardı...

"OĞLUMLA EVLENEMEZ!"

1.5 yıl Direksiyon binasında kaldıktan sonra beraberce beğendikleri ve 11 ay beraber kalacakları Çankaya Köşkü'ne taşınırlar. Mustafa Kemal, olayların biraz yatıştığını da düşünerek annesi ve kız kardeşini de Ankara'ya yanına getirmek isteyecektir. Gerisini Başyaver Salih Bozok'tan dinleyelim: "Paşa, eniştesini çağırdı ve benim yanımda, 'Mustafa' dedi; 'hemşire ile valideyi buraya almaya karar verdim. Sen İstanbul'a git, onları al ve İzmit'e getir. Ben İzmit'te Klod Farer ile görüştükten sonra, birlikte Ankara'ya döneriz.' Ancak Mustafa Bey, "Makbule ile Fikriye anlaşamaz, huzurunuz kaçar Paşam" dedi. Atatürk de, "Makbule İstanbul'a dönsün" demiştir."

YETER Kİ FİKRİYE OLMASIN

Mustafa Kemal'in annesini Ankara'ya götürmek üzere yanına verdiği şoför Ahmet Çavuş'la Zübeyde Hanım'ın arasındaki soru-cevap şaşırtıcıdır. Zübeyde Hanım, "Köşk'te Mustafa Kemal'in kiminle kaldığını, bir kadın olup olmadığını" soracaktır. Fikriye'nin ismini duyunca sinirlenir ve şoförün ifadesiyle; "Eyvah! Bu kadın varken benim oğlum evlenemez" deyip ağlamaya başlar. Zübeyde Hanım, Fikriye'nin Köşk'te bir hanımefendi gibi durmasından rahatsızdır. "Yeter ki Fikriye olmasın" kaygısı Zübeyde Hanım ve Makbule Hanım'ı gelin adayı bulmak için de harekete geçirir. Hatta Köşk'ün eski sahipleri Bulgurluzadeler'in kızına bile talip olmuşlar, Atatürk, annesi ve kız kardeşine kızmıştır. Bu baskı İzmir'i işgalden kurtardıktan sonra Latife Hanım'la tanışmaya kadar sürecektir. Latife Hanım, "İzmir'e giren muzaffer komutanla evleneceğim" diye kendisine söz veren bir kadındır. Konakları karargâh yapılınca tarihi bir fırsat yakalamıştır...

Halide Edip Adıvar (Yazar) Herkesin hayran olduğu mahzun sesli bir kadındı

Halide Edip Adıvar (Yazar):
"Çok güzel, mahzun yüzlü bir kadındı. Anlaşılan sıhhati de o kadar iyi değildi... Çok tatlı ve mahzun bir sesi vardı."

Ali Metin (Atatürk'ün emir eri):
"Fikriye Hanım her geçen gün hepimizde çok iyi tesirler bırakmaya başlamıştı. Çok sakin, temiz kalpli ve becerikli bir hanımdı."

Salih Bozok (Atatürk'ün yaveri) Salih Bozok (Atatürk'ün yaveri):

"Paşa'nın yalnız ihtiyaçlarını karşılamıyor, ona arkadaşlık da ediyordu. Nitekim, Mustafa Kemal Paşa, çeşitli zamanlarda, özellikle sabahları Fikriye'yi yanına alarak yürüyüşe çıkar ve çok hafiflemiş olarak dönerdi."

Kılıç Ali (Atatürk'ün silah arkadaşı):

"Terbiyeli, nazik, cidden ev kadını idi. Kendine mahsus sempatik bir hali vardı. Az zamanda iyi hali ve iyi muamelesi ile muhite kendisini çok sevdirdi. Biz de onu çok sever, kendisine hürmet ederdik."

Ülkü Adatepe (Atatürk'ün manevi kızı) Ülkü Adatepe (Atatürk'ün manevi kızı):
"Fikriye Hanım... Ona âşıktı. Hatırlamıyorum ama annem ve Sabiha Hanım anlatırdı. Fikriye Hanım, Ata'nın çevresindekilerin de beğenisini alan güzel bir kadınmış. Herkes hayranmış."

Ölümü "Ankara'da intihar" diye verildi
FİKRİYE Hanım'ın 1 Haziran 1924 tarihli Vatan gazetesinde yayımlanan ölüm haberi şöyleydi: "Ankara'da intihar! 30 Mayıs'ta İstanbul'dan Ankara'ya giden Zeynep Fikriye Hanım namında bir kadın tabanca ile intihar etmiştir. Müntehire (intihar eden kadın) intihardan evvel polise Lazistan mebusu Fuat Bey'in yanına geldiğini ifade etmiş ve kaydı o surette yapılmıştır. Fikriye Hanım Ankara'ya gelince doğruca elyevm (o gün) Ankara'da bulunmayan Fuat Bey'in Çankaya'daki evine gitmiş fakat mezkur (adı geçen) haneye uğramaksızın Reisicumhur dairesine giderek Reisicumhur ve refikalarını görmek istediğini söylemiştir. Gazi ile görüşmesinin mümkün olamayacağı bildirilince, yeniden avdete (dönmeye) mecbur olmuş ve esnaı avdette (dönüş esnasında) üzerinde bulundurduğu anlaşılan tabancayla intihar etmiştir.
Bir dönem Fikriye Hanım'ın da kaldığı Direksiyon binası, 1965'te müze haline getirildi.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

14 Nisan 2016 / Misafir Mustafa Kemal ATATÜRK
13 Nisan 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
31 Temmuz 2011 / asla_asla_deme Edebiyat tr
6 Eylül 2015 / Safi Edebiyat tr
24 Temmuz 2015 / Hera Siyaset tr