Arama

Bandırma Vapuru ve Bandırma Vapuru'nun Tarihçesi

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 7 Kasım 2016 Gösterim: 59.657 Cevap: 8
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Mart 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Bandırma vapuru

Ad:  Bandırma Vapuru 2.jpg
Gösterim: 13936
Boyut:  50.9 KB

Kurtuluş savaşı öncesi 9. Ordu kıtaatı müfettişliğine atanar o Mustafa Kemal Paşa'yı (Atatürk) İstanbul’dan Samsun’a götüren gemi. İngiltere’deki Paisley tersanesi’nde yapılan (1878) ve Trocadero adıyla denize indirilen 192 gros tonluk bu küçük gemi, daha sonra “İstanbullu bir rum armatör tarafından satın alındı, adı da Panderma olarak değiştirildi. Ardından Panderma’yı kendi deniz ticaret filosuna katan Seyrüsefain (Denizyolları), geminin adını Bandırma yaptı.
Sponsorlu Bağlantılar

Olağanüstü yetkilerle merkezi Erzurum’daki 9, Ordu kıtaatı müfettişliğine atanan Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'dan kendisine ve karargâhına tahsis edilen Bandırma vapuru ile hareket etti (16 mayıs 1919), dört günlük zor bir yolculuktan sonra Samsun'a ayak bastı (19 mayıs 1919). Gemi, bu tarihsel olaydan beş yıl sonra çürüğe çıkarıldı (1924).

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 17:22
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Nisan 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Bandırma Vapuru Çürük ve Batmaya Amade Değildi.


Yolsu Sayısı; 23 Görevli, 25 Erat, 20 Mürettebat, 2 Gizli yolcu (Biri Refet Bele)
Sponsorlu Bağlantılar
Toplam 70 kişi ve 6 Eyerli At Vardı.

Bu yıl 87. yılı kutlanan 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik Bayramı seramonilerinde hala birileri çıkıp Bandırma Vapuru’nun durumu ve Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı konusunda hala yanlış bilgiler verilebilmekte.

Bandırma Vapuru’nu olduğundan daha kötü durumda göstermek Mustafa Kemal’in yaptığı işi daha mı yüceltecek diye düşünüyorlar. Acaba Mustafa Kemal normal bir vapurla Samsun’a ayak basmış olsaydı, yapılan icraat daha az önemli mi olacaktı?

Bandırma Vapuru’nun özellikleri konusunda ille de vahim bir görüntü vermeye çalışanlar, bu davranış sahipleri 19 Mayıs’ı önemli kılan icraatin Mustafa Kemal’in kendi tabiriyle bir sürü imkansızlıklar arz eden Bandırma Vapuru’yla Samsun’a ayak basması olayı mı zannediyorlar. Oysa unutuyorlar ki 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal’in Samsun’a ayak basışının önemi onun kafasında taşıdığı vatanın kurtuluşu fikirlerini Anadolu halkına ulaştırması olayıdır. Bu nedenle artık her 19 Mayıs’ta tekrarlanan yanlışlara belki de kasıtlı olarak yapılan Mustafa Kemal’i yüceltmeye yaradığına inanılarak yapılan hatalı beyanlara son verilmelidir. 19 Mayıs’larda bu yanlış beyanları Bandırma Vapuru’na yapılan yolculuk konusundaki bilgilendirmeleri üç grupta toplayabiliriz.
  • Bandırma Vapuru’nun teknik özellikleri ile ilgili yanlış bilgiler.
  • Geminin kaptanı ve mürettebatı ile ilgili yanlış bilgilendirmeler.
  • Mustafa Kemal’in gemideki faaliyetleri ve yol arkadaşları ile ilgili yanlış bilgilendirmeler.
Şimdi sırasıyla bu yanlışlıklar hususunda açıklamalarda bulunalım; 19 Mayıs seramonilerinde hep söylenir “çürük Bandırma Vapuru” bence bu tabir yanlıştır. Çünkü Bandırma Vapuru bu yolculuğa çıktığında iyi durumdadır. Evet belki bugün Bandırma-İstanbul arası seferleri gerçekleştiren İDO feribotlarıyla aynı imkanlara sahip değildir. Ama aynı güzergahta yıllarca yolcu taşıyan Tirhan ve Etnik gemilerinden pekte farklı değildir. Unutmayalım ki bu sonuncular Bandırma Vapuru’nun iki katı sürat yapıyorlardı ama ondan 50 yıl sonrasının teknik imkanlarıyla imal edilmişlerdi. Evet iddia ediyorum Bandırma Vapuru 19 Mayıs yolculuğuna çıktığında hiçte çürük adeta batma raddesinde olan bir gemi değildi.

Bandırma Vapuru’nun teknik özellikleri ve tarihi hakkında kaynaklara baktığımızda bu konudaki kısa ve öz bilgiyi Bütün Dünya Dergisi’nde buluruz. Bu bilgiler şöyledir:

“Bandırma Gemisi, 1878’de İngiltere’nin Paisley’deki H. Macıntyre tezgahında Trocadero adıyla yük ve yolcu gemisi olarak inşa edilmiş, topu topu 279 gros, 192 net tonluk, küçücük bir vapur yavrusudur. Uzunluğu 49 metre, genişliği 6 metre kadardı. İki silindirli, 50 beygir gücünde, iki genişlemeli bir buhar makinesi vardı. Tek usukuruyla saatte ancak 8-9 mil yapabiliyordu.

Önceleri merkezi Londra da bulunan Dousey&Robinson denizcilik kumpanyası tarafından çalıştırılmış, beş yıl sonra Pireli armatör H. Psicha’ya satılarak direğine Yunan bayrağı çekilmiştir. Bir süre Kymi adıyla yolcu ve yük taşımış, sonra yine Pireli bir başka armatöre satılmıştır.

1894 yılında İdare-i Mahsusa tarafından satın alınarak gönderine Türk Bayrağı çekildiği zaman onaltı yıllık bir tekneydi. Bizler ona Bandırma adını vermiştik, ama yabancılar, çoğu öteki gemimize de yaptıkları gibi ona, Bandırma’nın batılı dilindeki adıyla Panderma demişlerdi.

1910’da, Meşrutiyet’in ilanının hemen sonrasında İdare-i Mahsusa yeniden yapılandırılarak Osmanlı Seyr-ü Sefain İdaresi adını alınca, bacasına kuruluşun ayyıldızlı, çift çapalı yeni forsu yerleştirilmişti. Kim bilirdi ki, yılların yorgunu bu çürük gemi, son dönemlerinde çok önemli bir iş başaracak, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde şerefli bir yer alacaktı.

Bu arada neler neler geçmişti bu küçük gemi yavrusunun başından! 1891 yılının 12 Aralık günü Erdek önlerinde seyrederken kayalara bindirerek batma tehlikesi geçirmiş, ancak ertesi yıl yüzdürülebilmişti. 1915 yılının 28 Mayıs günü de Marmara’da seyir halindeyken E-11 boda numaralı İngiliz denizaltısı tarafından torpillenmiş, yine batmak üzereyken mürettebatın büyük çabaları son anda gemiyi kurtarmıştı.

İşte, İsmail Hakkı Kaptan’ın 1 Mayıs 1919 günü süvariliğine getirildiği gemi, böyle bir gemiydi. Yılların süvarisi, 16 gün sonra Mustafa Kemal Paşa ile ideal arkadaşlarını İstanbul’dan alarak Samsun’a götürmek görevinin kendisine verileceğini nereden bilebilirdi?”

Bu bilgiler de gösterir ki Bandırma Vapuru’na çürük diyenlerin Kaptan İsmail Hakkı Durusu için söyledikleri; “Karadeniz’i hiç tanımıyordu, acemiydi, pusulası bozuk gemiyle rota çizmekten aciz olduğundan Mustafa Kemal’in kıyıyı takip ederek seyre devam edin emrini uyguladığı gibi isnatları da yanlıştır, hatadır hatta kasıtlı bir ifadedir.

Yine bazı çevreler Bandırma Vapuru’nun yetersiz bir personelle Samsun’a hareket ettiğini vurguladılar, oysa Bandırma Vapuru 19 Mayıs’ta Samsun yolculuğuna çıktığında gemi Süvarisi İsmail Hakkı Durusu ile birlikte 20 kişilik bir mürettebata sahipti. Bu mürettebatın listesi ve görevlerini gösterir liste şöyledir:
  • İsmail Hakkı Kaptan (Süvari)
  • Üsküdarlı Tahsin (İkinci kaptan)
  • Mehmet Ağa oğlu Hacı Süleyman (Başçarkçı)
  • İsmail (Katip)
  • Hasan (Lostromo)
  • Göreli Şükrü oğlu Temel (Serdümen)
  • Alioğlu Basri (Serdümen)
  • Rizeli Süleyman oğlu Mahmud (Ambarcı)
  • Silivrili Hasan oğlu Ahmed (Ambarcı)
  • Süleyman oğlu Cemil (Tayfa)
  • Hüseyin oğlu Rahmi (Tayfa)
  • Mesut oğlu Temel (Tayfa)
  • Muharrem oğlu Hacı Tevfik (Birinci kamarot)
  • İbrahim oğlu Mehmed (Kamarot)
  • Mustafa oğlu Halid (Kamarot yamağı)
  • Koyulhisarlı Yusuf oğlu Halid (Ateşçi)
  • Hasan oğlu Mehmed (Kömürcü)
  • Mehmet Ali oğlu Ömer Faik (Kömürcü)
  • İsmail Hakkı (Vinçci)
  • Ali oğlu (Vinçci)
Bandırma Vapuru’nun Samsun’a yolculuğu konusunda yapılan yanlış beyanlardan birisi de Atatürk’ün yanında bulunanların sayısı konusunda gerçekleşmektedir. Bazı çevreler, bu yolculuk esnasında yolcu sayısını Mustafa Kemal dahil 18 kişi gösterirken bazı çevreler daha çok, diğer bazı çevrelerde daha az göstermektedirler.
Ad:  Bandırma Vapuru 3.jpg
Gösterim: 4119
Boyut:  72.8 KB
Bu konuda son olarak araştırmacı Murat Bardakçı, delillere dayandırarak 19 Mayıs yolcularını 48 kişi olarak belirlemiştir. Hürriyet gazetesindeki köşesinde Murat Bardakçı bu konuda şunları dile getirmekte, bu iddiasını nereye hangi belgelere dayandırdığını şöyle açıklamaktadır:

“İSTİKLÁL Savaşı’nın ilk ateşinin yakıldığı gün olan bir 19 Mayıs’ı daha geride bıraktık. 19 Mayıs münasebetiyle, Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun yolculuğu hakkında bu yıl da çok sayıda yayın yapıldı. Bu yayınların hemen hepsinde yer alan yolcu listesi Fethi Tevetoğlu’nun ‘Atatürk’le Samsun’a Çıkanlar’ isimli eserinden alınmıştı. Samsun yolcularının 18 kişi olduğu söyleniyordu ama listeler maalesef eksikti, zira Bandırma Vapuru ile Samsun’a gidenler 18 değil tam 48 kişiydi. Bu 48 kişiden 23’ünü Mustafa Kemal Paşa ile karargáh mensupları, 25’ini de er ve erbaşlar teşkil ediyordu.”

İşte, artık her 19 Mayıs’ta tekrar eden bu hataları görünce, Mustafa Kemal Paşa ile beraber Samsun’a gidenlerin tam listesinin doğru şeklini, Paşa’nın ‘kendi belgelerine’ dayanarak yayınlamak istedim. Bir kısmını daha önce bir kitabımda da kullandığım Paşa’nın Samsun’a gidiş belgeleri, İstiklál Savaşı’nın önde gelen kumandanlarından Kázım Karabekir Paşa’nın şimdi hayatta olmayan damadı Prof. Dr. Faruk Özerengin’de bulunuyordu. Rahmetli Faruk Bey bundan yıllarca önce dosyanın bir kopyasını alma ricamı kabul etmiş, hiç unutmuyorum, kayınpederinin Erenköy’deki köşkünün hemen yanıbaşındaki evinde muhafaza ettiği evrakı karlı bir günde yanımıza alıp iyi bir fotokopici bulabilmek için dükkán dükkán dolaşmıştık.

Bu sayfada, Paşa ile Samsun’a giden 22 kişinin yanı sıra Bandırma Vapuru’ndaki 25 er ve erbaşın isimlerini en güvenilir belgelere, yani Paşa’nın ‘Samsun dosyası’na dayanarak yayınlarken, belgelerin gelecekteki 19 Mayıslarda daha doğru yayınlar yapılmasını sağlayacağını ümit ediyorum.

Murat Bardakçı aynı yazısında Mustafa Kemal’i bir avuç arkadaşıyla 19 Mayıs yolculuğuna çıkmış gösterenlere cevap verir mahiyette Mustafa Kemal’in 25 Er ve Erbaş, 22 subaydan oluşan bir karargah maiyetiyle çıktığını belirterek bu karargah maiyetini oluşturanların listesini şöyle vermektedir:

SUBAYLAR LİSTESİ


  1. Dokuzuncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa
  2. Kurmay Başkanı Albay Kázım Beyefendi (General Kázım Dirik. 1880-1941).
  3. Sağlık Müfettişi Albay İbrahim Tali Beyefendi (Milletvekili ve elçi Dr. İbrahim Tali Öngören. 1875-1952).
  4. Kurmay Binbaşı Arif Bey (İzmir suikasti davasında İstiklál Mahkemesi’nin kararıyla idam edilen Ayıcı Arif Bey. 1882-1926).
  5. Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey (Asker ve büyükelçi Hüsrev Gerede. 1886-1962).
  6. Topçu Müfettişi Binbaşı Kemal Bey (Korgeneral Kemal Doğan 1879-1951).
  7. Sıhhiye Müfettiş Muavini Binbaşı Refik Bey (Başbakan Dr. Refik Saydam. 1881-1942).
  8. Yaver Piyade Yüzbaşı Cevad Efendi (Atatürk’ün yaveri ve milletvekili Cevad Abbas Gürer. 1887-1943).
  9. Yaver Piyade Yüzbaşısı Mustafa Efendi (Tokat milletvekili Mustafa Sabri Süsoy. 1876-1934).
  10. Piyade Yüzbaşı Ali Şevket Efendi (Gümüşhane milletvekili Ali Şevket Öndersev. 1884-1940).
  11. Piyade Yüzbaşı Mümtaz Efendi (Yüzbaşı Ali Mümtaz Tünay. 1886-1946).
  12. Piyade Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi (Başbakanlık özel kalem müdürü İsmail Hakkı Ede. 1886-1943).
  13. Tabib Yüzbaşı Behcet Efendi.
  14. Piyade Asteğmeni Hayati Efendi (Cumhurbaşkanlığı özel kalem müdürü Hayati Bey. 1892-1926).
  15. Piyade Asteğmeni Arif Hikmet Efendi (Tümgeneral Arif Hikmet Gerçekçi. 1894-1970).
  16. Yaver Topçu Üsteğmeni Muzaffer Efendi (Atatürk’ün emir subayı ve Giresun milletvekili Muzaffer Kılıç. 1897-1959).
  17. Asteğmen Abdullah Efendi.
  18. Adli müşavir Ali Rıza Bey.
  19. Tabur hesap memuru Rahmi Efendi.
  20. Tabur hesap memuru Ahmed Nuri Efendi.
  21. Kátip Faik Efendi (Sağlık Bakanlığı memuru Faik Aybars. 1880-1945).
  22. Yedeksubay Tahir Efendi.
  23. Kátip Memduh Efendi (Cumhurbaşkanlığı memuru Memduh Atasev. 1895-1930’lar).

ERAT LİSTESİ


  1. Osman Nuri oğlu Ali Faik Efendi (kıdemli çavuş),
  2. İbrahim İzzet oğlu Átıf (kıdemsiz çavuş),
  3. Aydınlı Ali oğlu Musa (çavuş),
  4. Konyalı Mustafa oğlu Kemal (çavuş),
  5. Konyalı Kemal oğlu Mustafa (çavuş),
  6. Sivaslı Ali oğlu Rıfat (onbaşı),
  7. Sivaslı Rıfat oğlu Ali (onbaşı),
  8. Çatalcalı Tevfik oğlu Adem (onbaşı)
  9. Sincanlı Hüseyin oğlu Mehmed (er),
  10. Sincanlı Ahmed oğlu Emin (er),
  11. Sincanlı Mustafa oğlu İsmail (er),
  12. Sincanlı İbrahim oğlu Ömer (er),
  13. Alanyalı Kerim oğlu Mehmed (er),
  14. Sungurlulu Hasan oğlu Elvan (er),
  15. Geredeli Mehmed oğlu Mehmed (er),
  16. Mudurnulu Mehmed oğlu Durmuş (er),
  17. Geyveli Mehmed oğlu Ali (er),
  18. Geredeli Şakir oğlu Nuri (er),
  19. Akhisarlı Hasan oğlu Hüseyin (er),
  20. Tokatlı Abdullah oğlu Mehmed (er),
  21. Divrikli Abdullah oğlu Musa (er),
  22. Kadıköylü Mehmed oğlu Hasan (er),
  23. Yenihanlı Bekir oğlu Mahmud (er),
  24. Üsküdarlı İhsan oğlu Mehmed Lütfi (er),
  25. İzmirli Abdullah oğlu Ali (er).
Bu bilgiler ve verilen listeler gösterir ki Mustafa Kemal, 9. ordu müfettişliğine gönderilirken kalabalık bir maiyetle Bandırma Vapuru ile yola çıkmıştır. Şayet Bardakçı’nın sözönü ettiği günlük sahih de verilen bilgiler doğru ise Osmanlı Hükümeti, Mustafa Kemal’i hiçte bir kaç kişilik maiyetle değil ordu müfettişliğine uygun bir maiyetle yola çıkarmıştır.

Neden bu durum hiç kimse tarafından belirtilmez? Neden bu maiyet erkanı insanımızdan saklanır? Doğrusu bu merak konusudur. Acaba bu maiyet erkanı açıklanırsa Mustafa Kemal kolay bir iş yapmış görünümü ortaya çıkar diye düşünülmektedir.

Üstelik bu yolcu sayısı bununla da kalmamıştır. Refet Bele gibi gizlice bu vapurla Samsun’a çıkan şahısların olduğu da bilindiğine göre, bu yolculuktaki insan sayısı artıp 50 kişiyi pekala bulabilir. Neden bu konularda tutarlı sahih gerçek bilgiler verilmek yerine yuvarlama bilgiler verilir?

Hala Bandırma Vapuru, çürük, Bandırma Vapuru kaptanına tecrübesiz, Karadeniz’i bilmeyen bir kaptan sıfatı yakıştırılmaya çalışılmaktadır. Bence bu tür ibarelerin kullanımı Bandırma Vapuru’nun çürüklüğünden değil, ona bu sıfatı kullananların mantığının çürüklüğünden olabilir. Çünkü bu tabiri kullananlar, bunu yaparak Mustafa Kemal’in icraatini yüceltiklerine inanmaktadırlar. İşte çürük olan mantık budur. Unutmayalım ki Bandırma Vapuru, devrinin son sistem techizatıyla donanmış en süper yatı bile olsa o günün şartlarında Anadolu’da Kurtuluş Savaşı başlatmak için Samsun’a hareket edip ayak basmak muazzam bir cesaret işidir. Kaldı ki dediğimiz gibi Bandırma Vapuru hiçte hurda ve batmaya amade bir gemi değildir. Ne var ki Bandırma Vapuru’na iftiralar sadece sözlü olarak kalmamaktadır.

Yine bir televizyon kanalı haberine göre Samsun Belediyesi kentte Bandırma Vapuru’nun aslı boyunda makateni vücuda getirmiştir. Öyle ki aslına uygun olması için İngiltere’deki arşivlerden Bandırma Vapuru’nun yapılış planları getirtilmiş ve bire bir aynı ebatlarda maket yapılmıştır. Böylece Bandırma Vapuru’nun hatırası yaşatılmaya çalışılmıştır.

Ne varki maketin yapımında gösterilen gerçekçilik geminin iç dizaynında gösterilememiştir. Televizyonda yapılan yayın ve açıklamalara göre yapılan maketin içerisinde balmumundan heykellerle insanlarda canlandırılacaktır. Ancak görünen o dur ki bu heykeller oldukça azdır. Orataya koyduğumuz gibi 20 mürettebat, 25 er ve erbaş ile 23 subaydan oluşan maiyet erkanını içerecek 70 kişilik bir heykel söz konusu edilememektedir, edilemeyecektir.

Bu gerçekçilik bir kenara bırakılacaktır. Ama insanın inanamadığı bir noktada ortadan kaybolan Bandırma Vapuru’na ait olduğu belirtilen bir pusulanın gemide sergilenmesi nedense ihmal edilmemiştir. Oysa daha önce söylediğimiz gibi gemi süvarisi İsmail Hakkı Durusu, gemide iki pusula olduğunu söylemiştir. Peki öteki pusula ne olmuştur? Neden elde bir pusula vardır? Üstelik o da bozuk olanı. Öyle görülüyor ki birileri bu maket olayında da aynı teraneyi dile getirmek hatta gözler önüne koymaya çabalamaktadır.

Belki de Bandırma Vapuru’na çürük diyebilmek uğruna onu hurdacılara satıp parçalattıran zihniyet aynı sebeple onun sadece bozuk olan pusulasını saklamış olabilir, kimbilir. Bu da bizim müzecilik anlayışımızı, tarihi belgelerin nerelerine değer verdiğimizi, geçmişimize sövmenin yenilikçi ve gelişmiş insan olmayı kabulümüzü çok iyi ortaya koyan bir gerçeği oluşturmaktadır. Yine aynı gemide bazı kaynakların varlığından söz ettiği 6 eğerli atın heykelini de görmek mümkün olmadı. Kim bilir belki, birileri aynı gemide atlarında 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkmasını kafalarındaki kompozisyona uygun görmemiş olabilir.

Öyle görülüyor ki Samsun’da gerçekleştirilen maketli, heykelli Bandırma Vapuru canlandırması da gerçekler yerine yıllardır sürdürülen yanlış beyanları içerecektir. Artık sadece kulaklara değil gözlere de yanlış bilgeler verilmeye devam edilecektir. Yine de böyle bir maketle canlandırmayı yapan Samsun Belediyesi’ne müteşekkir olmalıyız. Hiç değilse Bandırma Vapuru’nun benzerini gözlerimiz önüne koymuştur.

Umarım birileri çıkarda içinin döşenmesini de tarihi gerçeklere uydurur. Umarım artık Bandırma Vapuru, süvarisi, personeli ve yolcuları konusunda tarihi hakikatler, tarihi vesikalara dayandırılarak gerçek şekliyle halkımıza anlatılır veya gösterilir.
Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 17:24
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Nisan 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Bandırma Vapuru Yolculuğunun Bilinmeyen Yönleri

1914 - 1918 1. cihan savaşı kaybedilmiş , Mondros mütarekesi imzalanmış, Osmanlı Devleti parçalanmış , 7 Kasım 1918 tarihinde Yıldırım Orduları lav edilmiş ve Mustafa Kemal Paşa İstanbul' a gelmiş. İşgal kuvvetleri donanması da bir rastlantı sonucu Haydar Paşa açıklarından İstanbul' a girmekteyken bu görünüm Mustafa Kemal Paşayı Son derece üzmüş ve etkilemiştir. "Geldikleri Gibi Giderler" ünlü sözcüğünü o zaman kullanmıştır. İstanbul' da yakın arkadaşları olan Ali Fuat Paşa ( Cebesoy ) İsmet bey ( İnönü ) , Rauf Bey ve diğer yakın arkadaşları ile Şişlideki evlerinde yurdun kurtuluşu için toplantılar yapılmakta çareler aranmakta idi . Bir taraftan da işkal kuvvetleri komutanlığı "sadaret' e", (başbakanlığa) müraacatla Samsun Dolaylarında asaişin bozulduğundan Rum köylerinin sürekli olarak Türkler tarafından hücuma uğradığı ve yerel yönetimce asaişin sağlanamadığından şikayet edilmekte. Trabzon ve Polathane Metropoliti "Hırisantos" tutsaklık altında ki Rumların delegesi olarak barış konfreransına Muhtara vermişti , aksi halde işgal kuvvetleri tarafından duruma el konulacağı tehtitleri yapılmaktaydı. Çanakkale savaşların da özellikle Gelibolu yarımadasındaki savaşları ile ün yapmış olan genç general Mustafa Kemal Paşa başta ordu olmak üzere halk tarafından çok sevilmekte ve saygı görmekteydi. Osmanlı devleti içersinde başta padişah Vahdettin, Sadrazam Damat Ferit Paşa dahil devlet ileri gelenleri arasında en güvenilir kişi olarak bilinmekteydi, Sadrazam Damat Ferit Paşa dönemin iç işleri bakanı olnan, Mehmet Ali Bey' i Başbakanlığa çağırarak Samsun ve Yöresinde asayişi sağlayacak askeri komutan için " ne düşündünüz" diye sorduğunda Mehmet Ali Bey Mevcut komutanlar arasında Özel yeteneklere sahip olan tek kişinin eski yıldırım orduları komutanı Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa' nın olduğu Mütalaa ve önerisinde bulunmuştur.

12 Nisan 1919 tarihinde İstanbul' dan yola çıkan Kazım Karabekir Paşa Erzurum' a ulaşmıştır. Yakın arkadaşları da Mustafa kemal Paşa' ya acele olarak Anadolu' ya geçmesini önermekteydiler 1 Mayıs 1919 tarihinde Damat Ferit Paşa Dış işleri köşkünde Mustafa Kemal Paşa' ya bir çay ziyafeti vermiştir. Toplantıda Anadolu da ki asayiş durumu bahis konusu edilmişti. 12 Myıs 1919 tarihinde de Mustafa Kemal Paşa 9. ordu müfettişliğine atandı. Atama bütün kolordulara bildirildi. Anadolu' ya geçme hazırlıkları ile meşgul olan Mustafa Kemal Paşa tekrar Damat Ferit Paşa' nın konağında yemeğe davet edilmiştir, yemekte Erkan-ı Harbiye Reisi (Genel Kurmay Başkanı) Cevat Paşa ' da (Çobanlı) bulunmaktaydı. Mustafa kemal paşa Samsun ve Çevresindeki Karışıklığı yerinde incelemeler yaparak önleyeceğini söylüyordu. Cevat Paşa ayrıca Samsun ve Sivasta asayişi bozan çeteler hakkında rapor istedi. Mustafa Kemal Paşa ayrıca bahis konusu asayişi sağlamakla beraber ordunun elindeki fazla silahları ve cephaneyi depolatacak, Doğu Anadolu' da kurulduğu söylenen şuraları dağıtacaktı.
Ad:  vapur.JPG
Gösterim: 3376
Boyut:  42.8 KB
Mustafa Kemal Paşa , Padişah Vahdettin tarafından' da kabul edildi. Padişah Paşadan İngilizlerin şikayetçi oldukları problemleri çözmesini istedi. Paşaya "Fahri Yaverlik" verdi. (I. Cihan Savaşında Vahdettin' in Veliahtlığı döneminde yaveri olan Mustafa Kemal Bey ile beraber Almanya' ya gitmişlerdi). Padişah Vahdettin , Paşaya aynen şöyle söyledi : " Paşa Paşa Devleti kurtarabilirsin" Paşanın da yanıtı Şöyle idi: " elimden gelen hizmette kusur etmeyeceğime inanabilirsiniz, bana emrettiklerinizi bir an bile unutmayacağım".

Yine Şişlide ki evinde yol hazırlıkları ile meşgul olurken bir taraftan da güvendiği arkadaşları ile görüşmelerini sürdürüyordu. I cihan harbi ardından Osmanlı donanması ağır hasar almıştı. Mevcut ve onarıma muhtaç olan gemiler de Almanya' ya bakım amaçlı gönderilmiştir. Bu bakımdan Mustafa Kemal Paşa ve Silah arkadaşlarının Samsun'a götürmek için eldeki olanaklara uyularak Bandırma Vapuru ayrılmış ve gemin süvariliğine' de 01.05.1919 tarihinde İsmail Hakkı Kaptan atanmıştı. O dönemde 41 yalında olan bandırma vapuru sürekli olarak Marmara denizi kıyılarında çalışmış , Karadeniz' e pek çıkmamıştı, Karadeniz' in hırçın dalgalarına dayanma gücü ve direnci az olan bu gemi ancak Marmara' da çalışabiliyordu. (Gemi Karadeniz' e pek Çıkmamıştı ama İsmail Hakkı kaptan iyi bir birikim sahibi ve Karadeniz'i çok iyi tanıyan bir kaptandı. 21 yıllık kaptanlık sürecinde 5 yılını bir fiil Karadeniz' de çalışmış Hindistan ve Uzak Doğuya kadar gitmiş bir kaptandır.) Mustafa Kemal Paşa tarafından Şişli' de ki evine çağrıldı. Kaptan eve vardığın da Paşa tarafından nazik bir şekilde karşılanarak, üzerinde haritalar bulunan bir masaya oturması işaret edildi. Paşa kaptandan gemi hakkında bilgi istemiştir. Beraber gidiş rotasını saptamışlardır. Kaptan önce geminin özelliklerini anlatmış. geminin 41 yaşında olduğunu , ama kıs bir hazırlık döneminden sonra bu yolculuğa hazırlıklı hale getirilebileceğini söyler. Mustafa Kemal Paşa anlatılanları sessizce dinledi, sonra da isteklerini söylemiştir. Yol boyunca geminin mümkün olduğu kadar kıyıya yakın bir rota izleyecekti. Bundan amaç düşman savaş gemilerinin muhtemel saldırılarından korunup en hızlı yoldan karaya geçmekti. Yolculuk Samsun' da noktalanacaktı. Muhtemel bir tehlike anında Sinop' a çıkabilirlerdi. Her şey gelişmelere bağlı idi. Kaptan izin isteyerek paşanın yanından ayrılırken kafasında tek bir düşünce vardı. Bu değerli adamı ve arkadaşlarını sağ salim Samsun'a ulaştırmaktı.

(16 gün gibi kısa bir sürede yolculuk için hazırlanan Bandırma Vapuru içersinde bulunan iki adet pusula ve pareketesinin son derece iyi çalıştığını, ancak daha sonraki yıllarda bunun aslından uzaklaştırılarak gemide sadece bir pusulanın ve bu pusulanında bozuk olduğu aynı zamanda Kaptan İsmail Hakkı Durusunun acemi bir kaptan olduğu, Karadeniz' e ilk defa çıktığı söylentileri yaygınlaşmış, bu haberler Kaptan İsmail Hakkı Durusu' yu çok üzmüş, bunun üzerine 1930' lar da verdiği beyanlarda, Karadeniz' de 5 yıl çalıştığını, gemide iki adet iyi şekilde çalışan pusulalarının olduğunu ve kıyı şeridini takip etmelerinin tamamıyla Atatürk' ün emri olduğunu açıklamıştır. Kaptan İsmail Hakkı Durusu' nun vasiyeti itibari ile kendisine karşı duyduğumuz sorumluluğu yerine getirerek bu gerçekleri burada dile getiriyoruz.)

Mustafa Kemal Paşa' nın Samsun' a hareketinden bir kaç gün önce eski ve yakın arkadaşlarından olup 1926 yılına kadar da beraber oldukları Rauf Bey (ORBAY) (Tanınmış Türk denizcisi 1881 yılın' da İstanbul' da doğdu, Heybeli Ada Bahriye Mektebini bitirdi. 1909 yılında "Hamidiye" Kravüzörü komutanı oldu, halk arasında " Hamidiye kahramanı" olarak ün kazanmıştır. 1917 yılında Bahriye Bakanı olduş, Mondros Mütarekesine imza atmıştır. 1919 yılında kurtuluş savaşı hareketlerine katılmıştır. 1920 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisine Millet Vekili olarak girerek, 1922-1993 Türkiye Cumhuriyeti' nin ilk Başbakanı olmuştur. 1926 yılında İzmir' de Mustafa Kemal Paşa 'ya yapılması planlanan suikastten sonra 10 yıl yurt dışında kaldı. 1942 -44 yılları arasında Londra Büyük Elçiliği görevinde bulunmuştur. 1964 yılında İstanbul' da vefat etti) aldığı bir habere göre işgal kuvvetleri komutanlığı tarafından izin verilmeyecekti , ya da Bandırma Vapuru' nu Karadeniz' e çıktıktan sonra batırılacağını haber aldığını söylemiştir. Aslında Galata rıhtımları , Fransız, Sirkeci rıhtımları da İngilizler' in İşgali altındaydı. Paşa bu varsayımları da göz önünde tutarak fikirini değiştirmiş , beşiktaş Akaretler' de oturan anne si Zübeyde Hanımefendi ve kız kardeşi Makbule hanımefendi' ye veda etmek için Beşiktaş' taki evlerine gitmiştir. (Bugün bu ev Akaretler' den Maçka' ya çıkan cadde üzerinden olup kapısının bir köşesinde , mermer levhada Mustafa kemal Paşanın Anne ve Kız kardeşinin burada oturdukları yazılıdır) Onlarla bir süre görüştükten sonra, Karargahı ile beraber, Beşiktaş Vapur İskelesinden "Askeri yollama" nın bir motoruna binmiş, kız kulesi açıklarında bekleyen bandırma vapuruna geçerek , Süvari İsmail hakkı kaptan' a hareket emrini vermiştir.

Bandırma vapuru Sirkeci Rıhtımında durdurularak İngilizler tarafından sıkı bir denetimden geçirilmiştir. İstanbul Boğazın' dan Karadeniz' e çıktıktan sonra hafiften esen rüzgar birden kendini şiddetli bir rüzgara bırakmış ve 279 grostonluk gemiye yüklenmeye başlamıştı. Geminin İstanbul' dan hareketinden bir süre sonra, İngiliz işgal kuvvetleri tarafından bir destroyer gönderilerek, Bandırma vapurunu geri çevirmek yada batırmakla görevlendirilmişti. Fakat Bandırma vapuru İngiliz işgal kuvvetlerinin planladığı rotayı takip etmediği için yakalayamamıştırlar. Bandırma vapuru18 Mayıs 1919 günü saat 12 civarı Sinop limanına girmiştir. Gemide konuk olarak bulunan Sinop Mutasarrıfı (Valisi) Mashar Tevfik Bey bir sandalla karaya çıkarken, Mustafa Kemal Paşa bir ara arkadaşları ile birlikte Sinop' a çıkıp oradan da kara yolu ile Samsun' a gitmeyi düşünmüştür. Böylece takio eden savaş gemisinden kurtulmuş olacaklardı. Fakat kara yolcuğunun yol şartları nedeniyle deniz yolculuğundan daha çetin olalacağı anlaşılınca bu fikirden vaz geçilerek Vapurla yolculuğa devam kararı alınmıştır.
Bandırma Vapuru 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü sabah 08:15' de Samsun' a demir atarken, İsmail Hakkı Kaptan yaşamının en mutlu anının tadıyordu. Bu güç görevi yerine getirebilmenin kıvancı içersinde Allah' a şükrediyordu. Dil iskelesi açığına demir atan bandırma vapurun' dan taka aracılığı ile Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları, bugünkü Samsun Büyük Oteli ve Yaşar Doğu Spor Salonu arasında bulunan ilk adım anıtının olduğu yerdeki Fransızlar' dan kalma Dil (Reji) İskelesinden karaya ayak basmışlardır. 19 Mayıs 1919 günü Samsun' a çıkan genç generalin Kurtuluş harekatını başlatacağını kimse bilmiyordu. Resmi görevi Samsun ve çevresinde baş kaldıran bazı çeteleri yola getirmekti. Resmi ünvanı ise ordu müfettişliği idi.

Bandırma Vapuru' nun Bu Kutsal Seferinde Görev Alan Mürettebatın İsim Listesi

  1. Gemi süvarisi İsmail Hakkı Durusu 1871 kayseri Doğumlu 22 Aralık 1940 İstanbul' da vefat etmiştir
  2. İkinci Kaptan Üsküdarlı Tahsin Kaptan
  3. Çarkçı Başı Mehmet Ağa Oğlu Hacı Süleyman
  4. Gemi Katibi İsmail
  5. Lostromo Hasan Reis
  6. Serdümen Göreleli Ali Oğlu Basri
  7. Ambarcı Rizeli Süleyman Oğlu Mahmut
  8. Ambarcı Silivrili Hasan Oğlu Mehmet
  9. Tayfa Süleyman Oğlu Cemil
  10. Tayfa Hüseyin Oğlu Rahmi
  11. Tayfa Mesut Oğlu Temel
  12. 1. kamarot Muharrera Oğlu Hacı Tevfik (Ulusu) 1875 yılında doğdu. 1 Ağustos 1900' de 200 kuruş aylıkla Plevne Vapurunda kamarot olarak çalışmaya başlamış, 1 Ekim 1914' de Bandırma Vapuru'nun 1. Kamarotluğuna atandı.
  13. Kamarot İbrahim Oğlu Mehmet
  14. Kamarot Yamağı Mustafa Oğlu Halit
  15. Ateşçi Koyunhisarlı Yusuf Oğlu Halit
  16. Ateşçi Rizeli Arif Oğlu Mansur
  17. Ateşçi Osman Oğlu Hacı Hamdi
  18. Kömürcü Hasan Oğlu Mehmet
  19. Kömürcü Mehmet Ali Oğlu Ömer Faik
  20. Vinçci İsmail Hakkı
  21. Vinçci Ali Oğlu Galip

Mustafa Kemal Paşa , Kurmayları ve Silah Arkadaşları

  1. 9. Ordu Müfettişi Mirliva(Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa (Atatürk)
  2. 3. Kolordu Komutanı Erkan-ı Harp Mir Alayı (Kurmay Albay) Re'fet (Bele Paşa)
  3. Müfettişlik Kurmayı Başkanı Erkan-ı Harp Mir Alayı Manastırlı Kazım (Dirik Paşa)
  4. Müfettişlik Sağlık Daire Başkanı Tabip Miralay İbrahim Tali (Öngören)
  5. Kurmay Başkan Yardımcısı Erkan-ı Harp Kaymakamı (Kurmay Yarbay) Mehmet Arif Bey (Ayırıcı)
  6. Karargah Erkan-ı Harbi ve İstihbarat ve Siyasi şube Müdürü Erkan-ı Harp Binbaşısı Hüsrev Gerede
  7. Müfettişlik Topçu konutanı Topçu Bin Başı Kemal Bey (Doğan)
  8. Müfettişlik Sağlık Daire Başkan Yardımcısı Tabip Bin Başı Refik Bey (Saydam)
  9. Müfettişlik Baş Yaveri Yüz Başı Cevat Abbas Bey (Gürer)
  10. Dr. Yüzbaşı Behçet Efendi
  11. Kurmay Mülhakı Mümtaz (Tunay)
  12. Kurmay Mülhakı Yüz Başı İsmail Hakkı (Ede)
  13. Müfettişlik Emir Subayı Yüz Başı Ali Şevket (Öndersev)
  14. Karargah Komutanı Yüz başı Mustafa Vasfi (Süsoy)
  15. Mülhak Yüz Başı Rauf
  16. Yüz Başı Hersekli Ahmet Efendi
  17. Kurmay Başkanı Emniyet Subayı Üsteğmen Hayati
  18. Kurmay Mülhakı 3. Kolordu Komutan Yaveri Üsteğmen Arif Hikmet (Gerçekçi)
  19. İAŞ Subayı Üsteğmen Abdullah (Kunt)
  20. Mülhak Teğmen Zebur
  21. Müfettişlik İkinci Yaveri Teğmen Muzaffer (Kılıç)
  22. Emir Subayı Teğmen Ruhsat
  23. Adli Müşavir Ali Rıza Efendi
  24. Tabur Hesap Memuru Rahmi Efendi
  25. Tabur Hesap Memuru Ahmet Nuri Efendi
  26. 1.Sınıf Katip Faik Efendi (Aybars)
  27. 4.Sınıf Katip Memduh Bey (Atasev)
  28. Zabit Vekili Tahir Efendi
  29. Alay Katibi Yahya Efendi
  30. Tabur Katibi Süleyman Fehmi Efendi
  31. Hesap Memuru Şükrü Efendi
  32. Kıdemli Çavuş Osman Nuri Oğlu Ali Faik
  33. Kıdemsiz Çavuş İbrahim İzzet Oğlu Atıf
  34. Çavuş Mustafa Oğlu Kemal
  35. Çavuş Kemal Oğlu Mustafa
  36. Onbaşı Tevfik Oğlu Adem
  37. Onbaşı Ali Oğlu Refet
  38. Onbaşı Abdullah Oğlu Ali
  39. Nefer Hüseyin Oğlu Mehmet
  40. Nefer Ahmet Oğlu Emin
  41. Nefer Mustafa Oğlu İsmail
  42. Nefer İbrahim Oğlu Ömer
  43. Nefer Kerem Oğlu Mehmet
  44. Nefer Mehmet Oğlu Mehmet
  45. Nefer Hasan Oğlu Ulvan
  46. Nefer Mehmet Oğlu Durmuş
  47. Nefer Mehmet Oğlu Ali
  48. Nefer Şakir Oğlu Nuri
  49. Nefer Hasan Oğlu Hüseyin
  50. Nefer Abdullah Oğlu Musa
  51. NeferAbdullah Oğlu Mehmet
  52. Nefer Mehmet Oğlu Hasan
  53. Nefer Bekir Oğlu Mahmut
  54. Nefer İhsan Oğlu Mehmet Lütfi
  55. Nefer Ali Oğlu Musa olmak Üzere Toplam 55 kişi
Gemide :
Atatürk ve kurmayı 22, Er ve erbaşlar 25, Müşavir ve katipler 8, Gemi personeli 21 olmak üzere toplam 76 kişi bulunmaktaydı.

Kaynak : Genel Kurmay Atase ve Dent. Başkanlığı
Orhan KIZILDEMİR ( Türk Deniz Ticaret Tarihi Araştırmacısı)
Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 17:25
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Şubat 2007       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Bandırma Vapuru ve Bandırma Vapuru'nun Tarihçesi


Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ü 9.Ordu Müfettişi (Mirliva) olarak kurmayları ile birlikte İstanbul’dan Samsun’a getiren Bandırma Vapuru Bağımsız Türkiye Cumhuriyetine giden Yolda çok önemli bir görev yaparak Tarihteki yerini almıştır.

Gemi 1878 yılında İngiltere' nin Glasgow kentinde (İskoçya bağımsızlığını ilan ettikten sonra bu bölge İskoçya sınırları içersine girmiştir) Mac. Intyre Paisley - Huston and Cardett tezgahlarında gemi tezgahlarında 21 sıra numarası ile 279 grostonluk yolcu ve yük vapuru olarak inşa edilmiştir. Geminin ilk sahibi Dussey and Robinson şirketi gemiyi "Torocaderto" adı altında 5 yıl çalıştırdı.

1883 yılında Yunanistan' da H. Psicha Preus Firmasına satıldı. "Kymi" adını alarak , geminin Londra'da olan kaydı Pire Limanına alınmıştır.

1890 yılında H. Psicha Preus firması gemiyi başka bir Yunanlı firma olan Cap. Andereadis firmasına satmış , 12 Aralık 1891 tarihinde kaza sonucu batmış, aynı yıl içersinde yüzdürülmüştür. Kıymı adı ile "İstanbul Rama Derasimo " firmasına satılarak İstanbul limanına kayıt edilmiştir.

1894 yılında Pire Limanındaki kayıt o zamanki Deniz Yolları İşletmesi anlamına gelen "İdare-i Mahsusa"ya nakledilmiş ve Türk bayrağı çkilerek, adı "Kymi" den "Panderma" olarak değiştirilmiştir. Marmara Denizi kıyılarında, Tekirdağ , Mürefte, Sarköy , Karabigah, Erdek arasında yük ve yolcu seferleri yapmıştır.

İdare-i Mahsusa'nın statü değiştirerek 28 Ekim 1910 yılında "Osmanlı Seyrüsefain İdaresi"(Osmanlı Denizcilik İşletmesi) olunca geminin adı "Panderma" "Bandırma" olarak değiştirilerek posta vapuru haline getirilmiştir.

19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk ve Silah Arkadaşlarını Samsun'a getirdikten sonra yine posta hizmetlerine devam etmiştir. 1924 yılında "Türkiye Seyrüsefain İdaresi" tarafından hizmet dışı bırakılmıştır.

Bandırma adını aldıktan sonra birkaç kez kaza geçirmiş, yük taşımacılığı yaptığı tarihlerde İngiliz yapımı E11 model denizaltına çarptığı, attığı torpido sonucu batmak üzere olduğu, daha sonra motorunun büyük bir arıza yaptığı elde edilen bilgilerde yer almaktadır.

1925 yılında gemi Bozmacı İlhami' ye (SÖKER) isimli Türk armatöre satılmış, ve aynı armatör tarafından 4 ay içinde Haliç Fenerin' de Hurda olarak parçalanmıştır.


Ben «Bandırma Vapuru»
Ad:  Bandırma Vapuru 1.jpg
Gösterim: 5182
Boyut:  38.4 KB

Esme rüzgar esme halim perişan
Mustafa Kemal'im güvertede
Ben Karadeniz'de dalgalarla boğuşan
Küçük köhne bir tekne
Baştan ayağa dek iman dolu
Bu hasretlik daha ne kadar uzar
Uçmak isterim Samsun'a doğru
Bakışlarım kararır gözlerim dolar,
Ben «Bandırma Vapuru»
Karadeniz'de küçük köhne bir tekne
Yağma yağmur esme rüzgar
Yolumu bekler Anadolu
Gümüş dere durmaz akar.
Mustafa Kemal'im güvertede
Dayamış alnım ufka bakar.
Ben «Bandırma Vapuru»
Var git başımdan Karadeniz
Bu gece efkarım var
N'oldu ey gönül n'oldu
Gümüş dere durmaz ağlar
Kan ağlar altmış üç ilimiz
Kan ağlar Anadolu
Ben «Bandırma Vapuru»
Mustafa Kemal'im güvertede
Kaputuna bürünmüş
Bakışlarında kararlılık saçlarında rüzgar
Yıldızlar geçiyor alnından
Uzak zaferlerin şavkı vurmuş yüzüne.
Ben «Bandırma Vapuru»
Duyarım sesler gelir Anadolu'dan
Samsun'a doğru
Bir şey var gecenin içinde
Rüzgarlarla karanlıklarla dağılan
Bir şey var gecenin içinde
Mustafa Kemal'in sevinciyle ağaran.

Mesut TARCAN
Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 17:27
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Mart 2007       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Atatürk’ü Samsun’a Kayserili Kaptan Götürdü


BANDIRMA VAPURUNUN KAPTANI ZİNCİDERELİ İSMAİL HAKKI DURUSU İDİ
S.Burhanettin AKBAŞ

Şifreli bir 19 sayısı, koskoca bir milletin hayatını değiştirdi. Bu üç tane 19 idi: 19 Mayıs 1919. Bu tarih, büyük milletimizin makus talihinin döndüğü, Türk Milli Mücadelesi’nin önemli bir tarihiydi.

16 Mayıs 1919 İSTANBUL
Mustafa Kemal Paşa, Yıldız’da Hamidiye Camii’ndeki Cuma Selâmlığı’ndan sonra Mahfil-i Hümayun’da Padişah Vahdettin tarafından kabul edilmiştir. Cuma Selâmlığı’ndan sonra Şişli’deki evine dönmüştür.
Annesi ve kız kardeşine veda etmiştir.
Bandırma vapurunun Kızkulesi açıklarında aranmasını takiben düşman zırhlıları arasından geçerek İstanbul’u terk ederken, güvertede arkadaşlarına: ”-Bunlar işte böyle yalnız demire, çeliğe, silâh kuvvetine dayanırlar. Bildikleri şey yalnız madde! Bunlar hürriyet uğruna ölmeye karar verenlerin kuvvetini anlayamazlar. Biz, Anadolu’ya ne silâh, ne cephane götürüyoruz; biz ideali ve imanı götürüyoruz!” demiştir.
Mustafa Kemal Paşa’nın gece Bandırma vapuru kaptanı İsmail Hakkı Durusu’ya direktifi: “Düşman devletlerinin herhangi bir vasıtasının gadrine uğramamak için sahile yakın bir rota tutunuz! Şayet kesin tehlike görürseniz gemiyi karaya, en yakın sahile oturtunuz!

17 Mayıs 1919 İNEBOLU
Bandıma vapuru saat 23.00 sularında İnebolu’ya gelmiştir. Şiddetli fırtına sebebiyle Mustafa Kemal ve arkadaşları karaya çıkmaksızın yolculuğa devam etmişlerdir Mustafa Kemal’e verilen müfettişlik ile ilgili talimat Vükelâ Meclisinde kabul edilmiştir.

18 MAYIS 1919 SİNOP
Bandırma vapuru saat 12.00 sularında Sinop Limanı’na girmişti. (Şiddettili fırtına sebebiyle Mustafa Mustafa Kemal Paşa karaya çıkmamış, ancak Üstteğmen Hikmet (Gerçekçi) Bey’i, gemiye yanaşan bir sandal aracılığıyla kıyıya göndererek, Samsun’daki Tümen Komutanlığı’na (gelmekte olduklarını bildiren) bir telgraf çektirilmiştir, müteakiben yola devam edilmiştir.
Mustafa Kemal Paşa’yı karaya davet eden Sinop Mutasarrıfı’na Bandıma vapurundan gönderdiği kartta: “Sinopluların hakkımda gösterdikleri duygulara teşekkür ederim. Rahatsızlığım dolayısıyla davetlerine uyamadığımdan üzgünüm. Kendilerine selâm ve sevgilerimin iletilmesini rica ederim.” demiştir.
Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 16:15
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Mart 2007       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Bir kurtuluş hikayesi:

Ad:  Bandırma Vapuru 4.jpg
Gösterim: 4269
Boyut:  58.4 KB

Samsun'a çıkış


İşgal altındaki ülkesinde yaktığı kurtuluş meşalesini, 85 yıl önce Samsun'dan Anadolu karasına ve insanına taşıyarak, birlikte zafere götüren Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, gençliğe bayram olarak armağan ettiği tarihin yıldönümü: 19 Mayıs...

Şevket Süreyya Aydemir'in 'Tek Adam', İlhan Lütem'in '57 Yılın Öyküsü' kitaplarının yanı sıra Dokuz Eylül Üniversitesi İnkılap Tarihi Enstitüsü'nden derlediği bilgilere göre, Büyük Önder'i, Anadolu'ya taşıyan ve oradan ülkenin kurtuluşuna götüren süreç, 85 yıl önce bugünlerde gerçekleşti.

İstanbul'dan gidişini ''Benden kurtulmak için yolladılar'' diye yorumladı, aslında bunun, kurtuluşun başı olabileceğini sezdi. Hükümeti, İngilizleri aştı, en önemlisi makinaları eski, pusulasız Bandırma Vapuru ile fırtınalı havada salimen Samsun'a ulaştı.

Düşman filolarının İstanbul sularına gelip karaya asker çıkardıkları gün olan 13 Kasım 1918'de kente gelen Mustafa Kemal, Samsun'a geniş yetkilerle donanmış 3. Ordu Müfettişi olarak yola çıktığı 16 Mayıs 1919 gününe kadar zamanını kurtuluşun yollarını düşünmek ve araştırmakla geçirdi. O sıralarda Kars ve Ardahan Ermeniler tarafından işgal edildi, Ege ve Akdeniz kıyılarına düşman yerleşti, nihayet 15 Mayıs'ta İzmir, Yunan işgaline uğradı.

''Yollar Çok, Mıntıkalar Çok''


Kafasında sürekli Anadolu'ya geçme hayalleri kurarken, bir yandan İstanbul'daki temaslarını sürdüren Mustafa Kemal, Şişli'deki evinde görüştüğü Albay İsmet Bey'e, bu düşüncesini, ''Hiç bir sıfat ve selahiyet sahibi olmaksızın Anadolu'ya geçmek ve orada ulusu uyandırarak, kurtulma çarelerini aramak için en uygun mıntıka ve beni bu mıntıkaya götürecek en kolay yol neresi olabilir?'' diye açtı. Harbiye Nezareti'nde görevli olan İsmet Bey'den, ''Yollar çok, mıntıkalar çok'' karşılığını aldı.

Büyük Önder'in söylemiyle O'nu, ''İstanbul'dan çıkarmakla ağır bir yükten kurtulacağını'' sananların aradıkları makul sebep, çok geçmeden, işgal kuvvetleri subaylarının raporlarıyla dolu bir dosya olarak geldi. O günlerde Karadeniz kıyılarında, Rum köylerine saldırılar yapıldığını iddia eden işgal kuvvetleri komutanları, 1919 Nisan'ında hükümete bir nota vererek, saldırıların önlenmesini, aksi halde bölgenin işgal edileceğini duyurdu.

Hükümet, nota karşısında telaşa düşerken, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının hesaplı hazırlıkları, O'nun bölgeye 3. Ordu Müfettişi olarak bizzat Padişah ve Ferit Paşa tarafından gönderilmesi olanağını sağladı.

Harbiye Nazırı Şakir Paşa'dan yeni görevine ilişkin tebligatı alan Mustafa Kemal, görev biçimini de Genelkurmay İkinci Başkanı Kazım Paşa ile birlikte düzenledi. Aynı zamanda dostu olan Kazım Paşa'dan ''Samsun'dan başlayarak, bütün şark vilayetlerindeki kuvvetlerin kumandanı ve bu kuvvetlerin bulunduğu vilayetlerin valilerine ve bölgeyle herhangi temasta bulunan askeri ve idari makamlara emir verebilme yetkisini'' eklemesini isteyen Mustafa Kemal, ''Bir şey mi yapacaksın?'' diye soran Kazım Paşa'ya, ''Evet bir şey yapacağım. Bu maddeler olsa da olmasa da yapacağım'' karşılığını verdi. Kazım Paşa güldü, ''Vazifemizdir, çalışacağız'' dedi.

''Talih Bana Öyle Şartlar Hazırladı ki...''


Her şeyden ümidin kesildiği ve ''ne surette olursa olsun Anadolu'ya geçme'' kararına vardığı o günlerde, koruyucu ve geniş bir yetkiyle önüne Anadolu'nun yolları açılan Mustafa Kemal, o anki heyecanını sonraları şu kelimelerle anlattı:

''Talih bana öyle müsait şartlar hazırlamıştı ki, kendimi onların kucağında hissettiğim zaman ne kadar bahtiyarlık duyduğumu tarif edemem. Nezaretten çıkarken, heyecanımdan dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum. Kafes açılmış, önümde geniş bir alem vardı. Kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim.''

Mustafa Kemal'e, vedalaşmak için gittiği Yıldız Sarayı'nda, Padişah, elindeki tarih kitabını göstererek, ''Paşa, paşa, şimdiye kadar devlete bir çok hizmetler ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir. Bunları unutma. Asıl şimdi yapacağın hizmet, hepsinden mühim olabilir. Paşa, devleti kurtarabilirsin'' dedi.

Denizden Anadolu Karasına


Şişli'deki evinde son gecesini annesi ve kız kardeşiyle geçiren Mustafa Kemal, ertesi gün 16 Mayıs 1919'da, 19 kişiyle denize açıldı. Deniz fırtınalı, makinaları eski Bandırma Vapuru'nun pusulası bozuktu.Kaptan İsmail Hakkı Dursun ise bu suları tanımıyor, Karadeniz'e ilk kez açılıyordu.

Vapurun hareketinden önce Rauf Bey, Mustafa Kemal'e yola çıkmamasını, işgal kuvvetlerine mensup bir torpido tarafından takip edileceğini ve çevrileceğini haber verdi. Ama O'nun kaptana emri, ''Derhal ve bütün süretinle denize açıl'' oldu. Son sürati ancak 7 mil olan Bandırma Vapuru, yola çıktığında denizdeki fırtına, Mustafa Kemal hariç herkesin rahatsızlanmasına neden oldu. Fırtınalı denizde, uykusuz geceler sonunda İnebolu geçildi ve Sinop Limanı'na varıldı.

Buradan kara yoluyla gitmenin çareleri araştırıldı, ancak alınan yanıt, ''Ne yol var, ne vasıta'' olunca, Mustafa Kemal, arkadaşlarına,''Çocuklar, bir gecelik daha tehlike var. Onu da atlatabiliriz'' dedi. Vapurla yola devam edildi.

Ertesi gün 19 Mayıs 1919'da şafak sökerken, Bandırma Vapuru, direğine ordu komutanlığı forsu çekilmiş olarak Samsun Limanı'na girdi.

Büyük Nutku'na Samsun'a çıkışıyla başlayan Mustafa Kemal, milletinin kaderine ve çağın akışına yön verdiği dönemi de burada başlattı. 19 Mayıs günü Anadolu karasına ayak basan Mustafa Kemal, birkaç yıl sora 9 Eylül 1922'de, işgal kuvvetlerini ülkeden kovan orduya kumanda etti.

Mustafa Kemal Paşa İle Samsun'a Çıkanlar


Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığında, beraberinde tek tek kendisinin seçtiği 18 arkadaşı vardı. Devrime giden yolda ilk adımı bu arkadaşlarıyla beraber atmıştı.

Dil İskelesi'nden karaya çıkışında bir askeri mızıka marş çalmaya başlamış, Samsun Mutasarrıfı Ethem Bey, Polis Müdürü Refik Bey (Koraltan), askeri komutan ve belediye reisi, diğer birkaç memurla beraber ilerleyerek, paşaya ve maiyetine "Hoş geldiniz" demişlerdi.

Etrafta şaşkın bakışlarla izleyen birkaç balıkçıdan başka pek kimse yoktu. Doğruca, hemen yakında bulunan ve paşa ile karargahının ikametine ayrılan Mıntıka Palas Oteli'ne yürüyerek gidip yerleşmişlerdi.
Bu otel de bir gün önce bulunabilmişti.

Mutasarrıf Ethem Bey, "Muhasebe-i Hususiye" Müdürü Osman Bey' i çağırarak, gelen heyete ikamet olarak bir yer bulmasını istemiş, Osman Bey de, sonunda burayı bulmuştu ama, önemli bir sorun vardı.

Bu kadar önemli bir heyetin kalacağı bu binada hiçbir eşya yoktu. Çaresiz, o akşam bütün memurların evlerinden yatak, yorgan , karyola, mutfak eşyası türü eşyalar toplanırken, diğer taraftan da resmi dairelerden masa, sandalye ve benzeri şeyler temin edilmiş, boş ve atıl olan Mıntıka Palas Otele, bir günde oturulabilir hale getirilmişti.

Biraz dinlendikten sonra, ilk iş olarak salimen Samsun'a ulaşmış olduğunu bir telgrafla annesine bildirdi. Bu esnada bir İngiliz torpidosunun limana demir atmakta olduğunu emir eri Halit, nefes nefese paşaya aktarıyordu. Dürbünle zırhlıyı uzun uzun seyretti. İstanbul'dan hareketinden hemen önce Rauf Orbay, kulağına eğilmiş ve gemisinin İngiliz tarafından batırılacağını, bu yolda ölmeyi tercih ettiğini söylemişti Orbay'a Mustafa Kemal.

Mondros Mütakerisi' ni Osmanlı Devleti adına imzalayan Harbiye Nazırı Rauf Orbay da, birkaç ay önce emekliliğini istemiş, padişahın ricasına rağmen kararında diretmiş, kurulan hükümeti eleştirerek, ordudan ayrılıp, sivil hayata dönmüştü. Mustafa Kemal Paşa' yı uğurlayanlar arasında idi ve ilk fırsatta Anadolu'ya geçip, Mustafa Kemal'e katılacağını söz vermişti. Nitekim kısa bir süre sonra bu sözünü tuttu.

Kaptan İsmail Hakkı Dursun' un emektar emektar "Bandırma" vapuru Çaltı- burnu açıklarında dumanını bir keyifle savurarak Trabzon'a doğru yol alırken İngiliz torpidosu limana demir atıyordu. Bu gecikme, gerçekten de Allah'ın Türk ulusuna bir lütfu idi. Yolda birazcık oyalansalardı, belli ki İngilizlere yakalanacaklar, belki de batırılacaklardı.
Nitekim Sinopluların arzularına uyup karaya çıksaydı, kesinlikle bu torpidoya yakalanacaktı.

Olay şöyle gelişmişti:


Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'da "Bandırma"ya bindiği zaman, karargahını teşkil eden 18 kişiden ayrı olarak, gemide iki sürpriz yolcu daha vardı. Bunlardan biri Albay Refet (Bele ) Bey, diğeri de Sinop' a yeni Mutasarrıf atanan Mazhar Tevfik Bey idi.

Refet Bey ile Mustafa Kemal, İstanbul'da anlaşmıştı. Onu Sivas'a 3. Kolordu Komutanı olarak götürmek istiyordu. Sivas önemli bir merkezdi, başında güvenebileceği bir komutana ihtiyacı vardı. O nedenle Refet Bey, Atatürk'le birlikte Samsun'a çıkanlar arasındadır ama, 18 karargah mensubu arasında değildir.

Gemideki ikinci konuk olan Mazhar Tevfik Bey ise, yeni atandığı Sinop' a gitmektedir.
Ad:  Bandırma Vapuru 6.jpg
Gösterim: 4269
Boyut:  35.5 KB

Yol boyunca Mustafa Kemal, ülke ve gelecek hakkındaki görüşlerini anlatır ve bu genç mutasarrıfa hatta özel bir şifre vererek,ileride haberleşme olanağı da sağlar.

İşte, Sinop' a geldiğinde bütün Sinop halkı, mutasarrıflarını karşılamak üzere limanda beklemektedir. Mutasarrıf, karaya çıkınca gemideki mümtaz misafirlerinden bahseder ve Sinoplulardan gemidekileri karaya davet etmelerini ister.

Yolculuğun etkisiyle, gemideki herkes gibi, Mustafa Kemal Paşa da rahatsız olmuştur. O nedenle bir kart göndererek, teşekkürlerini bildirir ve oyalanmadan yolla koyulurlar. Bir an Sinop'tan kara yolu ile Samsun'a ulaşmayı düşünür ama, yolun çok güç ve uzun olduğunu öğrenir, vazgeçer ve bir an önce Samsun'a ulaşmak için yola koyulur. İşte ilahi tecelli budur. Eğer Mustafa Kemal Paşa, Sinop' a çıkıp orada biraz oyalansa idi, bu zırhlıya mutlaka yakalanırdı. Sonrasını ise tahmin etmek güç değil...
Mustafa Kemal, arkadaşları ile birlikte hafif bir kahvaltı yapıp, mutasarrıflığa gitti.

Mutasarrıf Ekrem Bey. Türk-Rum ilişkilerine ve kavgalarına yönelik sorulara verdiği cevaplarda eyyamcı bir idareci tipini çiziyor, hep Türkleri haksız buluyor, İmir Valisi Kambur İzzet gibi," Benden sonra tufan" felsefesi içinde gün geçirmeye eğilimli görülüyordu. Sorunlar ve sancılar içindeki Samsun'da daha genç ve dinamik idareciye ihtiyaç vardı. Mustafa Kemal, Dahiliye Nazırı ( İçişleri Bakanı ) Mehmet Ali Bey'den bu değişikliğin yapılmasını çok geçmeden istedi.

Aynı gün, Samsun'da bulunan 15. Tümen Komutanı'nın görüşlerini de, kendininkilerle ters düştüğünü gördü ve Sivas'taki 3. Kolordu' nun başına geçirmek üzere getirdiği Albay Refet (Bele) Bey' i Tümen Komutanlığı makamına oturtuverdi.

Böylece Samsun, onların eline geçmiş demekti. Yeni mutasarrıf Hamit Bey gelinceye kadar, vekaleten o makama da Refet Bey bakıyordu. (Bu tümen komutanı daha sonra Mustafa Kemal'in emrinde Kurtuluş Savaşı'na katılacak ve generalliğe yükselecektir.)
İşte, Samsun'a böyle çıkılmış, devrime ilk adım böyle atılmıştır.
  1. Kurmay Albay Refet (Bele) Bey. 3. Kolordu Komutanı/ Sivas.
  2. Kurmay Albay Manastırlı Kazım Bey. Kurmay Başkanı ( General Kazım Dirik ). Daha sonra İzmir Valisi ve Trakya Umum Müfettişi olmuştur.
  3. Dr. Albay İbrahim Tali Bey ( Öngören ). Sıhhiye Reisi. Daha sonra Varşova Elçiliği ve milletvekilliği yapmıştır.
  4. Kurmay Yarbay Mehmet Arif Bey ( Ayıcı Arif ). Kurmay Başkanı Yardımcısı. İzmir suikastinde asılmıştır.
  5. Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey ( Gerede ). İstihbarat ve Siyasiyat Şubesi Müdürü. Daha sonra muhtelif büyükelçiliklerde bulundu.
  6. Topçu Binbaşı Kemal Bey ( Doğan ). Topçu komutanı. ( Korgeneral Kemal Doğan)
  7. Dr. Binbaşı Refik Bey ( Saydam ). Sıhhiye Başkan Yardımcısı. ( Başbakan )
  8. Yüzbaşı Cevat Abbas ( Gürel ). Başyaver. Bolu Milletvekili
  9. Kıdemli Yüzbaşı Ali Mümtaz ( Tünay ). Kurmay Mülhakı
  10. Yüzbaşı Sadıkoğlu İsmail Hakkı ( Ede ). Kurmay Mülhakı
  11. Yüzbaşı Ali Şevket Öndersev. Emir Subayı. Sonra milletvekili olmuştur.
  12. Yüzbaşı Mustafa Vasfi ( Süsoy ). Karargah Komutanı. Birinci BMM' de tekrar milletvekili oldu.
  13. Üsteğmen Hayati Bey. Kurmay Başkanlığı Emir Subayı. Sonra Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü olmuştur.
  14. Üsteğmen Arif Hikmet ( Gerçekçi ). (Em. Hakim Tümgeneral Hikmet Gerçekçi). Kurmay Mülhakı. ( Daha Sonra Albay Refet Bele' ye Yaver)
  15. Üsteğmen Abdullah. İaşe subayı.
  16. Teğmen Muzaffer ( Kılıç ). Yaver
  17. Faik (Aybars). Birinci sınıf şifre katibi.
  18. Memduh ( Atasev ). Dördüncü sınıf katip. Şifre katibi yardımcısı.
İşgal altındaki ülkesinde yaktığı kurtuluş meşalesini, 85 yıl önce Samsun'dan Anadolu karasına ve insanına taşıyarak, birlikte zafere götüren Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün, gençliğe bayram olarak armağan ettiği tarihin yıldönümü: 19 Mayıs...

Şevket Süreyya Aydemir'in 'Tek Adam', İlhan Lütem'in '57 Yılın Öyküsü' kitaplarının yanı sıra Dokuz Eylül Üniversitesi İnkılap Tarihi Enstitüsü'nden derlediği bilgilere göre, Büyük Önder'i, Anadolu'ya taşıyan ve oradan ülkenin kurtuluşuna götüren süreç, 85 yıl önce bugünlerde gerçekleşti.

İstanbul'dan gidişini ''Benden kurtulmak için yolladılar'' diye yorumladı, aslında bunun, kurtuluşun başı olabileceğini sezdi. Hükümeti, İngilizleri aştı, en önemlisi makinaları eski, pusulasız Bandırma Vapuru ile fırtınalı havada salimen Samsun'a ulaştı.

Düşman filolarının İstanbul sularına gelip karaya asker çıkardıkları gün olan 13 Kasım 1918'de kente gelen Mustafa Kemal, Samsun'a geniş yetkilerle donanmış 3. Ordu Müfettişi olarak yola çıktığı 16 Mayıs 1919 gününe kadar zamanını kurtuluşun yollarını düşünmek ve araştırmakla geçirdi. O sıralarda Kars ve Ardahan Ermeniler tarafından işgal edildi, Ege ve Akdeniz kıyılarına düşman yerleşti, nihayet 15 Mayıs'ta İzmir, Yunan işgaline uğradı.
Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 17:28
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mart 2007       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bandırma Vapuru
Bandırma Vapuru, Kurtuluş Savaşı öncesinde 9.Ordu Müfettişliği’ne atanan Atatürk’ü, Karargâh subaylarıyla beraber 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan alarak, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaştıran 192 grostonluk bir gemidir.

1883 yılında Yunanlı armatör Psicha geminin kaydını Pire Limanı’na alarak ismini Kymi olarak değiştirmiştir. Daha sonra bu gemi Yunanlı bir armatöre satılmıştır. Yunanlı armatör Andreadis gemiyi bir başka Yunanlı armatörün Rama Derasimo İstanbul şirketine satmıştır. Bundan sonra geminin ismi Panderma olarak değiştirilerek kaydı İdare-i Mahsusa’ya devredilmiştir.

Osmanlı Denizcilik İşletmesi olan İdare-i Mahsusa 1910 yılında Panderma ismini Bandırma olarak değiştirmiş ve Posta Vapuru olarak çalıştırmıştır. 19 Mayıs 1919’da Atatürk ve silah arkadaşlarını Samsun’a getiren gemi daha sonra posta hizmetlerine devam etmiştir. 1925 yılında gemi İlhami Söke isimli şahsa satılarak, aynı şahıs tarafından 4 ay içinde Haliç'te sökülmüştür.
BU GELEN BANDIRMA VAPURU
Tekmil Anadolu ayakta,

Bu gelen Bandırma vapuru.
Mustafa Kemâl'in bakışı
Göklerden duru.
Boz kalpağın hele bir çıkarsın Mustafa Kemâl
Altın saçları pırıl pırıl uçuşur rüzgarda.
Mustafa Kemâl'in elbisesi
Rütbesiz, nişansız...
Ve avuçlarında
Kaderi yazılmış Türkiye'nin.
Karadeniz sereserpe uzanmış önünde
Bandırma vapuru yavaş yavaş yol alır,
Gazi Anadolu divan kurmuş bekleşir
Mustafa Kemâl geliyor.
Vapur yaklaşır, yaklaşır;
Secde eder dağlar taşlar.
Selam verir Gazi Anadolu'm;
Bandırma vapurunun içinde.
Güneşten süt emmiş
Bir sarışın kahraman var.
Mustafa Kemâl, ölümsüz kahraman,
Sen Samsun'a ayak bastığın an,
Al bir bayrak gibi açılıp rüzgarınla,
Dalgalandı vatan.

Özker YAŞIN

Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 16:17
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mart 2007       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

"BANDIRMA VAPURU ARTIK HEP SAMSUN'DA"


Türkiye Cumhuriyetine giden yolda, büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ü ve 18 kader arkadaşını Samsun’a getirip, milli mücadelenin başlamasına vasıta olarak önemli bir görev yapan "Bandırma Vapuru" artık hep Samsun'da.

Bandırma Vapuru, Samsun'da, Doğu Park sahilinde, artık hep orada kalmak üzere demir atmış durumda

19 Mayıs 1919 tarihini simgeleyen en önemli vasıta olan Bandırma Vapurunun, Samsun'da özgün bir örneğinin eksikliği hissedilerek, aslına uygun ölçülerde yapımı için, yoğun çalışmalar sonucu İl Özel İdaresinin 2000-2001 yatırım programına alınmasıyla, 09.05.2000 tarihinde ihale edilip yapımına başlanmıştır.
Ad:  bandirma-vapuru-3-1024x576.jpg
Gösterim: 3453
Boyut:  77.2 KB
Doğu Park dolgu sahası mevkiinde bir koyda, 2000 m² si karada, 1000 m² si denizde olmak üzere 3000 m² alan, gemi-müze yapımı için Milli Emlak İdaresince İl Özel İdaresine 29 yıllığına tahsis edilmiştir.

Gemi, Taşkınlar Gemi Sanayi Tic.A.Ş. tarafından yapılıp, 15.04.2001 tarihinde teslim edilmiştir.

Müze olarak kullanılacak olan Gemi'de, Atatürk ve 18 arkadaşının yine özgün boyutlarda, Prof.Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN'in atölyesinde yaptırılan balmumu heykellerinin bulunacağı bir salon, kaptan köşkü ve diğer mahaller bulunmaktadır.

Geminin boyu 47.70m., genişliği 6.83m, yüksekliği 4.27 m.dir.

Müze Geminin çevre düzenlemesi bitirildikten sonra açılması düşünüldüğü için, teslim alındığı tarihten sonra bugüne kadar çevre düzenlemesiyle ilgili çalışmalar yapılmıştır. Düzenlenen çevre içinde, geniş bir tören alanı, aslanlı yol, üzerinde milli mücadelelerin safhalarını anlatan rölyeflerin bulunduğu 70 m. uzunluğu ile bir duvar, 7 figürlü bir anıt ve çeşitli etkinlik mekanları olacaktır.
Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 16:30
CeLebRindaL - avatarı
CeLebRindaL
VIP why did you go why
23 Aralık 2011       Mesaj #9
CeLebRindaL - avatarı
VIP why did you go why
19 Mayıs ve Bandırma Vapuru Anlatısı
Ad:  Bandırma Vapuru 5.jpg
Gösterim: 4549
Boyut:  47.6 KB

Hamza Türkmen / Haksöz haber

Bugün 19 Mayıs...
"Kurtuluş Savaşı" denilen resmi anlatının başlangıç tarihi.

19 Mayıs, bundan tam 90 sene önce başlayan bir masal serüveninin ilk merdiven basamağı.

Bu tarih Milli Eğitim Bakanlığı web sayfasında şu abartılı yaklaşımla veriliyor: "Millî Mücadelenin Atatürk tarafından dile gelen hikâyesinin ilk cümlesi, '1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım' ile başlar. Diğer bir deyişle, 19 Mayıs 1919 Millî Mücadelenin fiilen başladığı tarihtir. 19 Mayıs bir başlangıçtır; fikir ve karar sahibi Atatürk'ün hedefine varan yolda ilk adımdır."

Şevket Süreyya Aydemir ise "Tek Adam"ında 19 Mayıs 1919'un, Mustafa Kemal'in yeni hayatına, yeni âlemine hem kendi kaderine, hem Türk milletinin tarihine, hem çağımızın akışına yön veren gün olduğunu, o günün Mustafa Kemal'in Samsun kıyısına ayak basmasıyla başladığını belirtir.

İlkokul eğitiminden bu yana milli eğitim bünyesinde öğretilen derslerde ise, Mustafa Kemal'in işgal altındaki İstanbul'dan Bandırma adlı iptidai bir vapurla kaçıp, Milli Mücadele'yi başlatmak için gizlice Samsun limanına çıkmış olduğu belirtilir. Masal şöyle devam eder: Mustafa Kemal 7 düvele karşı "Kurtuluş Savaşı"nı başlatmak için İngilizlerden ya da işgal güçlerinden kaçarak gizlice Samsun limanına varmıştır. İşte bu tarih, yani 19 Mayıs, 20 Haziran 1938 tarihinden itibaren Gençlik ve Spor Bayramı olarak resmi bayram ilan edilmiş ve resmi törenlerle gençlere bu kahramanlık hikayeleri anlatılmıştır.

17 Mayıs 2009 tarihinde bu konuyla ilgili iki televizyon programında dikkat çekici açıklamalarla karşılaştık. Fatih Altaylı-Murat Bardakçı'nın Habertürk'deki program konuğu Kazım Karabekir'in kızı Temsile Karabekir, Mustafa Kemal'in Samsun'a İngiliz vizesi ile gidebildiğini söyledi ve İngiliz vizesinin fotokopisini canlı yayında gösterdi. Hilal TV'de Muharrem Coşkun ise vizeyi veren İngiliz istihbarat subayı John Godolphin Bennett ile Nezih Uzel'in 1974 yılında bu vize konusuyla ilgili yaptığı röportajın bazı bölümlerini yayınladı.

Bennett'in ismi Nutuk'ta geçiyor. Ayrıca Ömer Rıza Doğrul'un çevirdiği "Modern Türkiye'nin Doğuşu" adlı bir kitabının olduğu da biliniyor. Nezih Uzel'in aktardığı röportaja göre İngiliz istihbarat subayı olan Bennett, Mustafa Kemal ve 34 arkadaşına vize vermeye karşıdır. Ama İngiliz hariciyesi vize verilmesi direktifi verir. Yani vizeye asker karşıdır ama siyasiler vize vermektedir. Bu durum, işgal altında olan İstanbul'da İtilaf Devletlerinin hem kendi aralarında hem kendi içlerindeki Yeni Osmanlı'nın veya yeni kurulacak Türk devleti tasarımının tartışmalarıyla ilgili bir çekişmenin de yansımasıdır. Rus Devrimi'nin gelişimi ve bölgede tehdit oluşturması karşısında İtilaf Devletleri arasında Sevr Antlaşması'nda belirlenen coğrafi dizaynda yenilikler yapılma yoluna gidilir. Yeni Türkiye'nin nasıl kurulacağı ve statüsünün ne olacağı ile ilgili tartışmalar İngiliz Avam Kamarası'nda da derin tartışmalara yol açar. Başbakan Lloyd George ile daha sonra Dışişleri Bakanı olacak Lord Gurzon arasında, Yeni Türkiye konusunda ciddi tartışmalar olur. Tartışmanın bir kanadı Yeni Türkiye'yi Mısır gibi bir eyalet valiliği anlayışı ile biçimlendirmeyi düşünmektedir; diğer kanat ise Batı'ya entegre bir sistemle Yeni Türkiye'ye bağımsızlık vermek eğilimindedir.

Mustafa Kemal, Filistin-Suriye havalisindeki 7. Ordu Komutanı'dır. Bu bölge İngiliz ve Fransızlara kaybedilmiştir. Mustafa Kemal, Aralık 1917'de İstanbul'dadır. Batılı siyasilerin ve istihbarat elemanlarının bulunduğu Pera Palas Oteli'nde kalır. 16 Mayıs 1919'da ayrıldığı İstanbul'da Şişli'deki evine taşınıncaya kadar bu otelde yaşar. İngiliz-Fransız hariciyesi ve istihbarat subaylarıyla aynı ortamdadır. İstihbarat zabiti Bennett Alman taraftarı İttihat Terakki karşısında Mustafa Kemal'in İngiliz muhibbi olduğunu belirtir.

Bu arada Mustafa kemal yine Suriye'ye gider. Lübnan'da görüşmeleri olur. Filistin İngiliz; Lübnan Fransız işgali altındadır. Mustafa Kemal ile ilgili tarihin bu sayfaları henüz açılmamıştır. Mustafa Kemal burada kimlerle görüşür açık değildir; ama 28 Ekim 1918'de Kilis'e giriş yapar. Ve Kilis'teki heykelinin altındaki pirinç levhada şu ifadeler yer alır: "Misak-ı Milli sınırları buradan başlar. Mustafa Kemal, 1918" Oysa Sevr Antlaşması'nda tayin edilen sınırlardan sonra Misak-ı Milli sınırlarıyla ilgili tartışma henüz Meclis-i Mebusan'da gerçekleşmemiştir. O zaman Lübnan-Suriye seferinden dönen Mustafa Kemal, Misak-ı Milli sınırlarının Kilis'ten başladığını nereden bilmektedir? Zaten 1921'de Ankara'da yapılan antlaşma ile Adana'dan Hakkari'ye kadar cetvelle çizilmiş bir çizgi ile sınırlar Fransızlarla belirlenir. Ve işgal toprakları Türk ordusu adımını bile atmadığı halde Fransızlar tarafından yenik Türkiye'ye devredilir.

Bugün 19 Mayıs 2009... Bundan 90 yıl önce Mustafa Kemal'in ve 19 arkadaşının İngiliz vizesiyle Anadolu'ya ulaştığı tarihtir. İstanbul ve Samsun limanları İngiliz işgali altındaydı. Ve bu işgal alanından İngiliz vizesiyle yol alan Mustafa Kemal, hemen sonra "Vatanı Kurtaran Aslan" konumuna gelmiştir.

19 Mayıs heyecanı düne kadar gizli bir gerilla sızması formunda sunuluyordu. Şimdi ise İngiliz vizelerine ve oluruna bağlandığı açığa çıkıyor.

Vize deyip geçmemeli!
Resmi tarihin dayanma gücü aşınma eşiğinde!

Bu vize konusu önemli bir işaret taşı. Bu taş yerinden oynatıldıkça Mustafa Kemal'in "Milli Mücadele" süreci ve bir Türk milleti yaratmak mücadelesi ile ilgili değişik okuma biçimleriyle karşılaşmamız kaçınılmaz.
Temel bir yalan üzerine nice yıllar geçirdik.
Son düzenleyen Safi; 7 Kasım 2016 17:23
O Kadar Kalabalik ki Yalnizligim..