
Ziyaretçi
Pyotr İlyiç Çaykovski

(d. 7 Mayıs 1840, Votkinsk - ö. 6 Kasım 1893, Petersburg, Rus Çarlığı),
Sponsorlu Bağlantılar
Melodilerinin zenginliği ve orkestra düzenlemeleriyle dikkati çekmiş, Kuğu Gölü (1877), Fındıkkıran (1892) ve Uyuyan Güzel (1890) bale müzikleri klasik balenin başyapıtları kabul edilmiştir.
Gençliği ye öğrenimi.
Rus Çarlığı’nda Vyatka ilinde Votkinsk’te (bugün Kirov yönetim birimi içinde) doğdu. Babası devlet madenlerinde işletme sorumlusuydu. Annesi yan Fransızdı; Çaykovski de o dönem Rusya’sının çoğu üst sınıf üyeleri gibi Fransız mürebbiye ile büyüdü. Müzik yeteneği çok küçük yaşta kendini belli ettiyse de, daha o zamandan nevrotik eğilimli bir çocuk olduğundan, sağlığını olumsuz yönde etkiler kaygısıyla ailesi bu yeteneğini doğrudan desteklemedi. Peter mürebbiyesine çok düşkündü, ama 1848’de babası iş değiştirip aile önce Moskova’ya, ardından da Petersburg’a taşınınca kadının işine son verildi. Çaykovski 1850’de Petersburg’daki Hukuk Okulu’nun hazırlık bölümüne yazıldı.
Son derece içine dönük, annesini tutkuyla seven bir çocuktu; 1854’te annesi koleradan ölünce ciddi bir ruhsal sarsıntı geçirdi. Bir yandan annesinin ölümünün, bir yandan da yaşamı kolay tarafından alan babasının bu olaydan etkilenmemesinin verdiği acıyla piyano için kısa bir vals besteledi; hatta bir opera bestelemeyi düşündü. Kaybettiği annesine duyduğu anormal sevgi ve babasının silik kişiliği, içindeki gizli eşcinselliği bastırmasına hiç yardımcı olmadı; yalnızca erkeklerin alındığı Hukuk Okulu’ndaki katı disiplinin de ancak olumsuz etkisi olabilirdi. Gene de Çaykovski’nin gizli isteklerini dışa vurduğuna ilişkin hiçbir kanıt yoktur. Bu dönemde gördüğü bütün müzik eğitimi gelişigüzel şan, piyano ve armoni derslerinden oluşuyor, o da eksiğini sık sık operaya giderek karşılıyordu. O yıllarda geliştirdiği opera sevgisinin, Çaykovski’nin müzik beğenisi üzerinde kalıcı etkisi olmuştur.
1862’de, yeni kurulmuş olan Petersburg Müzik Konservatuvarı’na girdi. Adalet Bakanlığındaki memuriyeti ise müzik tutkusunu engelleyecek kadar ilginç değildi. Çaykovski çok geçmeden devlet hizmetinden ayrılarak müzik öğrencisi oldu. Aleksandr Ostrovski’nin Groza (1859; Fırtına, 1945) adlı oyunundan esinlenerek 1864’te bestelediği ilk orkestra müziği bir uvertürdü; yapıt sonraki müziğinin üslup özelliklerinden birçoğunu taşıdığı gibi, Mendelssohn tutkunu öğretmeni Anton Rubinstein’ı dehşete düşüren bazı özellikleri, örneğin gençliğe özgü bir kabalığı da içeriyordu. Gene de Rubinstein’ın kardeşi 1865 sonlarında Çaykovski’ye Moskova Konservatuvarı’nın armoni öğretmenliğini önerdi.
Sanatı.
1866’da Moskova’ya yerleşerek rahat bir yaşam sürmeye başlayan Çaykovski, Opus 13 Sol Minör Birinci Senfoni’ si (1866; Kış Hülyaları) üzerinde aşırı çalışması sonucunda ruhsal bunalıma girdi. 1860’ların sonları ile 1870’lerin başlarındaki besteleri, gerek halk türküsünü ele alışı, gerek ulusalcı Rus üslubunun “babası” Mihail Glinka ile ortak bağlarından kaynaklanan armonileriyle Petersburg’daki ulusalcı bestecilerin müziğine belirgin bir yakınlık gösterir. Grubun önderi olan Mili Balakirev’le mektuplaşan Çaykovski, onun önerisiyle Romeo ve Jülyet (1869) fantezi uvertürünü yazdı. Bestecinin doğasından kaynaklanan büyüleyiciliği en iyi ortaya koyan yapıtı ise, ilk kez 1876’da oynanan ulusalcı komik operası Demirci Vakula'dır (1874). Yapıtın gözden geçirilmiş biçimi Çereviçki (1887; Küçük Pabuçlar), Petersburg grubunun en özgün bestecisi Modest Mussorgski’ nin, gene Nikolay Gogol’ün Ukrayna masallarına dayanan Soroçintsi Panayırına benzer bir özellik gösterir. Ama Çaykovski’nin operası, Balakirev’e özgü folklorik anlatıma Mussorgski’nin bütün yazdıklarından daha yakındır.
Turneye gelen İtalyan komik opera kumpanyasının pirimadonnası Desiree Artöt ile saman alevi gibi parlayıp sönen aşk serüveninden sonra Çaykovski’nin yalnızca bir kadınla duygusal ilişkisi oldu. 1870’lerin ortalarında yeni bir ruhsal bunalım geçirdi. Yaşamındaki bu büyük çöküntü döneminin bir belirtisi, Opus 36 Fa Minör Dördüncü Senfoni'si (1877) ve Puşkin’in şiirine dayanan Yevgeni Onegin operasına (1877-78) yol açan neredeyse histerik beste çalışmasıydı. Operanın acımasızca terk edilen kadın kahramanı Tatyana ile kendisini reddederse intihar edeceğini söyleyen eski müzik öğrencisi Antonina Milyukova’yı özdeşleştirmesi evlenmeyi kabul etmesine yol açtı. Yaşanmayan bir evliliğin başarılı olamayacağını en azından seziyordu; ama karısının bir nemfomanyak olması ve onu başarısız bir intihar girişimine sürükleyecek kadar tiksindirmesi talihsizliğini bir kat daha artırdı.
Artık cinsel açıdan hep toplum dışı kalacağını ve çok sevdiği halde çocuğu olmayacağını iyice anlamıştı. Geri kalan ömrünü zaman zaman aşırı içki içerek ve beste yaparak yatıştırabildiği bir yoksunluk ve yalnızlık duygusu içinde geçirdi. Kız kardeşinin Ukrayna’da Kamenka’daki evinde mutlu yazlar geçirdiyse de genç yeğeni “Bob” (Vladimir) Davidov’a âşık olması, boğucu bir suçluluk duygusuna kapılmasına yol açtı. 1876 sonlarında müziğine hayranlık duyan bir kadınla olağandışı bir mektuplaşmaya girmişti. Varlıklı bir dul olan Nadejda von Meck, Çaykovski’ye öğretim görevini bırakarak yalnızca besteyle uğraşma olanağını sağlayan yıllık bir maaş bağladı. Kadının isteğine uyarak birbirleriyle hiç karşılaşmadılar. Aralarındaki özel ve kişisel yazışma Çaykovski’den çok, kadın açısından açıklayıcıdır. Kendisini beğendirmek tutkusuyla Çaykovski, her zaman gerçek düşüncelerinden çok, Nadejda’nın okumak isteyeceğini sandığı şeyler yazıyordu.
Örneğin Dördüncü Senfoni'yi Nadejda için bestelediğini yazması kuşkuyla karşılanır. Sonraları da Nadejda von Meck’in sık sık gönderdiği coşkulu mektuplara yanıt vermenin “bıktırıcı” olduğunu ileri sürmüştür. Gene de bu garip ilişki her ikisi, özellikle de boşanma kararından sonra bile isteklerinin sonu gelmeyen karısını ancak parayla uzaklaştırabilen Çaykovski için, çok derinden duyulan bir gereksinimi karşılamıştır. Nadejda von Meck ile platonik ilişkisi onun doğasına çok daha uygun düşmüştü. Kadının cömertliğine layık olma çabası içinde Çaykovski birkaç yıl aşırı üretken oldu. Bu dönemde oldukça kuru besteler olan Opus 37 Sol Majör Piyano Sonatı'm (1878), Opus 43 Re Minör Birinci Orkestra Süiti'm (1878-79), koruyucusu Çar III. Aleksandr’ın taç giyme töreni için yazdığı ve hem sanatsal, hem ticari bakımdan başarı kazanacak bir opera yaratma yolundaki ilk olgun girişimi olan Orleanslı Kız'ı (1878-79) besteledi. (Yevgeni Onegin'in ticari başarı sağlayacak kadar dramatik bir “tiyatro” yapıtı olmadığını düşünüyordu.) 1878-81 arası aynı zamanda parlak ve canlı Opus 35 Re Majör Keman Konçertosu (1878), Opus 48 Do Majör Yaylı Çalgılar Serenadı (1880), Opus 45 Italyan Kapriçyosu (1880) ve Opus 49 1812 Uvertürü (1880) gibi bazı çok başarılı yapıtlarını da bestelediği dönem oldu. Moskova’ da ilk oynadığında fazla ilgi çekmeyen Yevgeni Onegin, çarın beğenmesi üzerine Petersburg’da olağanüstü başarı kazandı. 1885’te bestelediği Opus 58 Manfred Senfonisi, sonu gelmez övgüler aldıktan başka, bazı aşırı dokunaklı bölümleriyle Çaykovski’nin yaşam ve müziğinin son yıllarında izleyeceği yola da işaret ediyordu.
Çaykovski 1885’te Moskova yakınlarında Maidanovo’da bir ev satın aldı; ölümünden bir yıl önce, Klin kasabası yakınlarında, bugün Çaykovski’nin Evi adıyla müze olan eve taşınmcaya değin de bu evde oturdu. Bu dönemde Rusya’yı daha çok gezdi; Kafkasya’da iki güzel tatil geçirdi; Tiflis’te coşkuyla karşılanıp ağırlandı. Yeniden gözden geçirdiği Vakula'nın başarılı icralarıyla, orkestra yönetmeye karşı beslediği nefretin de üstesinden geldi. 1888’de önemli bir yurtdışı turnesine çıktı. Johannes Brahms ve Edward Grieg gibi bestecilerle tanıştığı Leipzig’de, Hamburg, Berlin, Prag, Paris ve Londra’da kendi yapıtlarını yönetti. Müziği her yerde takdirle karşılandı.
Bu turne Çaykovski’nin yaşamının son döneminin doruk noktasını oluşturdu. Turneden sonra yazdığı ikinci Puşkin operası Maça Kızı (1890) ve başlangıçta soğuk karşılanan ama en sevdiği balesi olan Uyuyan Güzel (1890) gibi yeni yapıtlarının da beğenilmesine karşın yeni bir ruhsal bunalıma sürüklenmeye başladı. Opus 64 Mi Minör Beşinci Senfoni'siyle (1888) sonraki belli başlı yapıtları gitgide daha yoğun bir duygusallık ve nevrotik umutsuzluk belirtileri gösteriyordu.
Çaykovski ABD ile İngiltere’yi kapsayan başka turnelere de çıktı. İngiltere’de 1889’da ünlü Opus 23 Si Bemol Minör Birinci Piyano Konçertosu'nu (1874-75), 1893’te de Dördüncü Senfoni'sini yönetti. 1893’te Cambridge’den onursal müzik doktoru unvanı aldı. Bütün bunlar ve Fındıkkıran bale müziğinden (1892) konser icrası için alelacele yaptığı süite gösterilen büyük ilgi gibi daha başka başarılar, ruhsal durumundaki karşı durulmaz çöküşü engellemedi. 1890’da Nadejda von Meck’in mektuplarını ve parayı ansızın kesmesi durumu daha da ağırlaştırdı. Maça Kızı'nın getirdiği telif hakkı ve devletçe bağlanan aylık dolayısıyla maddi sorunu yoktu. Ama Çaykovski Nadejda’yı hiç bağışlamadı; son hastalığı sırasında bile öfkeyle onun adını sayıkladı.
Çaykovski, son bestesi olan ve haklı olarak başyapıtı saydığı Opus 74 Si Minör Altıncı (Patetik) Senfoni'sini Ağustos 1893’te tamamladı. Ekimde Petersburg’daki ilk çalmışını da kendi yönetti, ama yapıtın fazla alkış almaması onu düş kırıklığına uğrattı. Yepyeni bir tarzda yazdığı ağır final bölümünün, daha bir buçuk yıl önce daha hafif bir yapıt olan Fındıkkıran süitinin ilk çalmışındaki gibi hararetli alkışlarla karşılanması pek beklenemezdi. Oysa, Çaykovski’nin beklediği buydu, dolayısıyla da bunu sorun edindi. “Gizli” programıyla bu yapıta kendi ruhunu koymuş, izleyicilerse bunu takdir edememişlerdi.
Çaykovski’nin ölümü bir esrar perdesiyle örtülmüştür. Öldüğünde, kentteki kolera salgını sırasında kaynamamış su içerek bu hastalığa yakalandığı ve öldüğü öyküsü dillerde dolaşıyordu. 20. yüzyılın ikinci yarısında yapılan araştırmalar ise çar ailesinden bir erkekle romantik ilişkiye girdiği yolundaki suçlama üzerine bir skandali önlemek amacıyla zehir içerek intiharı seçmiş olabileceğini ortaya koymuştur. Gerçek ne olursa olsun, son senfonisinin başarısızlığı yüzünden kendisini öldürdüğü söylentisi çabucak yayıldı. Patetik adlı bu senfoninin yalnızca adı bile bir anda ünlenmesine yetti.
Değerlendirme.
En öznel bestecilerin arasında sayılan Çaykovski’nin kişiliği ile müziğini birbirinden ayrı düşünmek olanaksızdır. Yapıtları, sonraki yıllarda gitgide daha acı verici hale gelen ve çağının en büyük senfonilerinden biri olan Altıncı Senfoni' siyle doruğa ulaşan bastırılmış duygularının bazen büyüleyici, bazen gösterişli, ara sıra da kaba bir dışavurumudur. Değişen düzeylerde de olsa melodilerindeki esin zenginliği ve hayal gücünün yanı sıra, orkestra düzenlemeleri de çarpıcı bir yeteneği ortaya koyar. Teknikteki büyük ustalığı, zaman zaman müziğinde görülen zevk sorunlarının da bir ölçüde üstesinden gelmesine olanak vermiştir. Sonraki yapıtlarında bilinçli Rus ulusalcılığına yer vermemişse de, en az ulusalcı besteciler kadar Rusya’ya özgü duygu ve nitelikleri yansıtmıştır. Müzikçi ile halk arasındaki uçurumu kapatmadaki başarısı ise Sovyetler Birliği döneminde o kadar yüceltilmesinin nedenlerinden biridir.
Çaykovski’den bu yana hiçbir besteci tarz ve üslup değişmelerinden, abartılmış ya da hafifsenmiş değerlendirmelerden onun kadar etkilenmemiştir. Bir yandan duygusal yapıtlarıyla çok geniş bir dinleyici kitlesine ulaşmış, ama öbür yandan yarattığı neredeyse hipnotik etki gerçek müziksel niteliklerinin sorgulanmasına yol açmıştır. Gene de Çaykovski’nin değerinin zamanla artmasını beklemek yanlış olmaz; hâlâ keşfedilmeyi bekleyen güzel yapıtlarının bulunduğunun bilinmesi bile böyle bir yargıya varmaya yeter. Çaykovski klasik balenin kuşkusuz en büyük ustasıdır. Senfonilerinin hepsi aynı düzeyde değilse de, içerdikleri müziğin önemi yadsınamaz. Son üç senfonisi haklı bir üne kavuşmuştur, ama bunlara genellikle gözardı edilen Manfred Senfonisi' ni de eklemek gerekir. Öte yandan. Birinci Piyano Konçertosu ile Keman Konçertosu yalnızca birer virtüözlük aracı olarak görülmemelidir. İlk yapıtlarından olan Romeo ve Jülyet uvertürü ile zarif Yaylı Çalgılar Serenadı da önemli orkestra yapıttandır. Operalanndan Yevgeni Onegin bir başyapıt sayılır; Maça Kızı da dramatik açıdan etkilidir. Yaylı çalgılar dörtlülerinde ulaştığı kusursuzluk, piyano müziğinde genellikle görülmez. Ayrıca sayısız şarkılarından birçoğu da zarif yapıtlardır.
ÖBÜR ÖNEMLİ YAPITLARI.
Opera.
- Voevoda (ilk sahnelenişi 1869),
- Undine (1869),
- Opriçnik (1847),
- Mazepa (1884),
- Büyücü Kadın (1887),
- İolanta (1892).
- Opus 17 Do Minör İkinci Senfoni (Küçük Rus, bestelenişi 1872, yenilenişi 1879),
- Opus 29 Re Majör Üçüncü Senfoni (1875),
- Opus 64 Mi Minör Beşinci Senfoni (1888).
Piyano.
- Opus 44 Sol Majör İkinci Piyano Konçertosu (1879-80),
- Opus 75 Mi Bemol Majör Üçüncü Piyano Konçertosu (1893; yalnızca bir bölüm).
- Opus 33 Bir Rokoko Teması Üzerine Çeşitlemeler (1876),
- Opus 62 Pezzo capricioso (1887).
- Opus 77 Kader, senfonik şiir (1868),
- Opus 32 Francesca da Rimini (1876),
- Opus 31 Slav Marşı (1876),
- Opus 67a Hamlet, uvertür-fantezi (1888),
- Fındıkkıran balesinden düzenlenen Opus 71a Süit (1892), 3 orkestra süiti.
- Opus 70 Souvenir de Florence (Floransa Anısı, altılı, bestelenişi 1890-92).
Yaklaşık 100 şarkı, bunlardan Opus 38 No 1 “Don Juan’m Serenadı” (1878), Opus 38 No 3 “Balo Sesleri Arasında” (1878), Opus 6 No 6 “Sadece Yalnız Kalbim” (1869), Öpus 28 No 3 “Neden Rüyamda Seni Gördüm?” (1875).
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 2 Mart 2017 21:24
Biyografi Konusu: Pyotr İlyiç Çaykovski (Pyotr Ilyich Tchaikovsky) nereli hayatı kimdir.