Arama

Kanije Zaferi (Kanije Savunması, Kanije Müdafaası)

Güncelleme: 13 Temmuz 2012 Gösterim: 25.529 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mayıs 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kanije Zaferi (Kanije Savunması, Kanije Müdafaası)
Türklerin Avusturyalılara karşı Kanije'de yaptığı savunma (1601).
Kanije Kalesi
Sponsorlu Bağlantılar
1601'de türklerden geri almak için Avustruyalılar tarafından kuşatılan kale. 50000 kuşatmacıya karşı kalede 5000 türk askeri vardı. Tiryaki Hasan Paşa'nın usta taktikleri sayesinde Avusturya ordusu geride 18000 ölü ve zibil gibi ganimet bırakarak kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı. Türkler ise 1000 kayıp verdi. Avusturyalılar'ın bıraktığı ganimeti kaleye taşımak iki ay sürdü.
Savunmanın başarılı olmasına çok sevinen 3. Mehmed Han, Tiryaki Hasan Paşa'ya vezirlik verdi.
Kendisine vezirlik verilen mektubu okuyan Hasan Paşa'nın ağladığını görenler sebebini sorunca verdiği cevap ibret doludur. Avrupa Birliğine tarih aldık diye sokaklara dökülenler okusun ibret alsın:
'Kanije müdafası gibi küçük hizmetlere de vezirlik verilmeye, padişah mektubu yazılmaya başlandı. Bizim gençliğimizde, böyle küçük hizmetlere vezirlik verilmez, padişah mektubu yazılmazdı. Biz ne idik, neye kaldık diye ağlıyorum.'
1600 yılında Kanije Kalesi fethedilerek, beylerbeylik hâline getirildi ve idâresi Tiryaki Hasan Paşa'ya verildi. Ertesi sene Avusturya Arşidükü Ferdinand 50.000 kişilik kuvvet, 42 büyük topla Kanije önüne gelerek kaleyi kuşattı. Orduda, başta Avusturya ve Almanlar olmak üzere İtalya, İspanya, Papalık ile gönüllü Fransız ve Macar birlikleri bulunmaktaydı. Kaledeyse, sadece 5000 civarında mücahid vardı. 9 Eylül günü kaleyi bombalamaya başlayan müttefikler, günde ortalama 1500 gülle atıyorlardı. Açılan gedikler, geceleri binbir müşkülatla, mümkün mertebe kapatılıyordu. Hasan Paşa, Vezir-i âzama haber göndererek yardım talep ettiyse de bir netice elde edemedi. Ancak, Paşa bu durumu askere sezdirmedi. Düşman kaleye girebilmek için varını yoğunu ortaya koyuyordu. Nehir üzerine köprü kurdularsa da, Hasan Paşa, geceleyin bu köprüyü yaktırdı. İkinci köprülerini de çengellerle içeri çektirdiğinden, üzerindekiler nehre atlayıp boğuldular. Hasan Paşa, kale sınırlarına yaklaşan düşmana yalnız tüfek atışı yaptırıyordu. Müttefik kuvvetler, Türklerde top veya cephane olmadığı hissine kapılmıştı. Bu sebeple, kaleye toplu bir hücuma kalktıkları anda, yüz topa birden ateş emrini veren Hasan Paşa, düşmana büyük zayiat verdirdi. Aldığı esirlereyse içi kum dolu, fakat üstü un ve barutla örtülü çuvalları göstererek, düşmanın iaşe ve cephaneyi bitirmek ümidini kırmıştı. Ancak Belgrad’ın düşman eline geçmesinden sonra, Arşidük Matyas da kuvvetleriyle gelip Kanije’yi muhasara edenlere katıldı. Ertesi gün ise, taze kuvvetlerle yeniden hücuma geçildi. Hasan Paşanın başını getirene, kırk köy vaad ediliyordu. Şiddetli ve korkunç hücumlar, Hasan Paşanın tedbir ve direktifleri sayesinde bertaraf ediliyordu. Müttefik kuvvetler, nihayet, 18 000 ölü vererek hücumdan vazgeçti. Papanın kardeşi yaralanıp, kahrından öldü. Bu kadar kuvvetli düşmanın, bir avuç mücahide bir şey yapamaması, askerin maneviyatını artırdı. Arşidük, ne pahasına olursa olsun kaleyi almak niyetindeydi. Bu sebeple, kış bastırdığı halde, askeri barındıracak siperler ve yeraltı mevzileri yaptı. Muhtelif hücumlarla kaleyi delik deşik etmesine rağmen burayı alamıyordu. Kalede 4000 kişi kalmıştı. Açıkta ve çadırda kalan düşman askerlerinin morallerinin bozulduğu bir sırada Hasan Paşa, 3000 kişilik kuvvetle kaleden dışarı çıkıp düşmana hücum etti. Aynı zamanda, kaledeki toplara da hep birden ateş ettirerek düşman ordugâhını alt-üst etti. Birbirine giren düşman kuvvetleri, her şeyi bırakıp kaçmaya başladılar. Düşmandan 45 top, 14 000 tüfek, 50 otağ ve 10 000 çadırın yanında Ferdinand’ın otağı, tahtı, altın ve gümüş eşyaları, arabaları Hasan Paşanın eline geçti. Bozgundan kaçanlar, Arşidük’ün etrafında yeniden toplandılarsa da, Hasan Paşa, düşmandan ele geçirdiği topları bunların üzerine çevirerek perişan etti. Tiryaki Hasan Paşa, düşman karargâhının tamamının temizlendiğini haber alınca, Arşidük’ün otağına doğru gitti. Otağın içersinde etrafı altın ve gümüş parmaklıklı, başları mücevherli ve direklerinin başı elmaslı bir taht vardı. Tahtın iki yanında sırma saçaklı on iki koltuk bulunuyordu. Tahtın önünde, dört metre uzunluğunda süslü yemek masası duruyordu. Bunları gören Hasan Paşa, "Cenâb-ı Hakk’a şükrâne olarak iki rekat namaz kıldı ve duâ edip ağladı. Bu zaferin Allahü teâlânın inâyeti ve Peygamber efendimizin mûcizâtı eseri" olduğunu söyleyerek tahta oturdu. Diğer beyler de koltuklara oturdular. Hasan Paşa, bu büyük muzafferiyeti dört temel esasla kazandıklarını söyledi. Bu esaslar sabır, sebat, birlikte hareket ve kumandana itaatti. Bu şekilde harekete devam ederlerse Allahü teâlânın kendilerine daha nice zaferler vereceğini söyleyerek emrindekilere nasihat etti. Üç ay sürmüş olan Kanije Muhasarasından sonra Hasan Paşa, elde ettiği ganimeti, ancak iki ayda kaleye nakledebildi. Muhasara esnasında hizmeti görülen beylere ve kumandanlara hediyeler dağıtarak rütbelerini yükseltti. Sultan Üçüncü Mehmed Han (1596-1603), Avusturya ve müttefiklerinin bozgunuyla neticelenen bu zafer haberine çok sevindi. İstanbul’da şenlikler yapılmasını emretti. Tiryâki Hasan Paşaya vezir rütbesi verilip, haslar, murassa kılıç, muhteşem şekilde donatılmış üç hilâlli sancak ve bir de hatt-ı hümâyun gönderdi. Padişah, hatt-ı hümâyununda Hasan Paşayı;
“Berhudar olasın, sana vezâret verdim ve seninle mahsur olan asker kullarım ki, mânen oğullarımdır, yüzleri ak ola. Makbûl-i hümâyunum olmuştur. Cümleyi Hak teâlâ hazretlerine ısmarladım.”
diyerek medhü senâ ediyordu. Padişahın fermanını okuyan Hasan Paşa, ağladı. Sebebini soranlara:
“Kanije Müdafaası gibi küçük hizmetlere de vezirlik verilmeye, pâdişâh mektubu yazılmaya başlandı. Bizim gençliğimizde, böyle küçük hizmetlere vezirlik verilmez, Pâdişâh mektubu yazılmazdı. Biz ne idik, neye kaldık diye ağlıyorum”
cevabını verdi.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
18 Haziran 2010       Mesaj #2
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Kanije Savunması
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Kanije Savunması 1593-1606 Osmanlı-Avusturya Savaşı
280px Kanizsa
  • Tarih
    • 1601
  • Bölge
    • Kanije Kanije
  • Sonuç
    • Osmanlı İmparatorluğu'nun zaferi
  • Taraflar
    • Haçlı Ordusu
    • Osmanlı Devleti
  • Kumandanlar
    • Arşidük III. Ferdinand (Haçlı Ordusu)
    • Tiryaki Hasan Paşa (Osmanlı Devleti)
  • Güçler
    • 150,000 (Haçlı Ordusu)
    • 7000 (Osmanlı Devleti)
Kanije Savuması, 1593-1606 Osmanlı-Avusturya Savaşı sırasında Kanije kalesini kuşatan Habsburg ordusuna karşı Osmanlıların başarıyla yaptığı savunmadır.

Kuşatma öncesi durum

1600 yılında Avusturya'ya karşı ilerleyen Osmanlı ordusu Kanije kalesini ele geçirdi. Kalenin komutanlığına Tiryaki Hasan Paşa getirildi. Kalede 7.000 civarında bir askeri kuvvete ek olarak cephane ve erzak bırakan Osmanlı ordusu geri çekildi. Bunu fırsat bilen Avusturyalılar 9 Eylül1601'de Kanije kalesi önlerine geldiler. Avusturyalılar gelir gelmez, kalenin dış çevreyle olan bağlantılarını kestiler.

Kuşatmanın gelişmesi

Avusturya ordusu 150.000 kişi ve 47 büyük topa sahip idi. Orduda Avusturyalıların yanı sıra İtalya, İspanya, Malta ve Papalık askerleri vardı. Osmanlı Ordusu ise 7.000 yeniçeri ve küçük çaplı 100 civarında topu vardı. Bunun da yanında, az miktarda cephane ve erzağı vardı. Ayrıca, Haçlı Ordusu kalenin tüm dış bağlantılarını kesmiş bulunuyordu. Hasan Paşa ilk başlarda sadece tüfek atışı yapttırdı.

Haçlı Ordusunun komutanı Arşidük III. Ferdinand Osmanlı ordusunun topu olmadığını düşünüp saldırıya geçti. Bu tuzağa düşen Haçlı Ordusu, Osmanlı ordusunun aniden bütün toplarının ateşlemesi sonucu ağır kayıp verdi.

Verdiği ağır kayıptan sonra Haçlı Ordusu, daha sert bir şekilde saldırmaya başladı. Bir süre sert saldırılara direnen Tiryaki Hasan Paşa, artık kalenin sadece silahlarla savunalamayacağını anladı. Bunun sonucunda, aklına düşmanın psikolojisini bozarak onları geri çekilmeye zorlamak fikri geldi. İlk iş olarak kalenin dışında ölen askerlerin ceplerine kurmaca mektuplar koydu. Bu mektuplarda yazdığına göre, kalenin uzunca bir süre daha direnebilecek erzağı ve cephanesi bulunuyor; ayrıca Belgrad yakınlarında bulunan padişah ordularının her an orada olabileceği yazıyordu.

Bu yalanları duyan Arşidük Ferdinand, zaten kale hala düşmediği için sinirliydi, telaşlandı ve küplere bindi. Bunun sonucunda, saldırıları daha sıklaştırdı ve sertleştirdi. Ayrıca,Tiryaki Hasan Paşa'nın kellesini getirene, 40 köyü malikane olarak vereceğini söyledi. Saldırıların sertleştiğini ve sıklaştığını gören Tiryaki Hasan Paşa, yalan mektupların kendilerine zararlı olduğunu anladı. Ama aklına başka bir fikir geldi. Sürekli mehter marşı çaldırarak, sanki kalenin içinde sürekli şenlik yapılıyormuş gibi görünmekti bu fikir. Fikrini uygulamaya koyunca, Arşidük Ferdinand sinirinden delirdi. Her yerde avaz avaz bağırmaya başladı. Bütün askerlerini daha saldırgan yapmak için, onlara bağrıp durdu. Kanije Kalesi'nin illa ki düşmesini istiyordu.

Kuşatmanın 2. ayına yaklaşılırken, kaledeki cephane çok ciddi bir şekilde azalmış durumdaydı. Bu durum Tiryaki Hasan Paşa'yı kara kara düşündürüyordu. Aklına yapacak bir şey gelmemişti. Tam bu sırada, Yüzbaşı Ahmed Ağa imdadına yetişti. Gerekli maddeler temin edildiği takdirde, barut yapabileceğini söyledi. Bunun üzerine, tüm gerekli maddeler temin edildi, ve imalata başlandı.

Üretilen bu barut, 2-3 hafta kadar idare etti. Ama bu barut da bitmek üzereydi. Erzaklar da artık ihtiyaçları karşılayamıyordu.Bir de sert kış geliyordu. Bu şekilde kalenin müdafaası imkansızdı. Bu Tiryaki Hasan Paşa'yı umutsuz bir şekilde düşünmeye sevk etti. Ama aklına son bir çare geldi. O da olmazsa, bu kale düşecekti. Gece baskını (huruç) yapılacaktı. Orduya haber salındı ve gece baskını içn hazırlıklara başlandı düşmana farkettirilmeksizin.
Kuşatmanın 73. gecesi,yani 18 Ekim 1601'de, Hasan Paşa ve kurmayları dahil Osmanlı kuvvetleri Haçlılara gece baskınını düzenledi. Arşidük Ferdinand az sayıdaki adamı ile kaçtı. Haçlı ordusu geride 47 büyük top, 14.000 tüfek, 60.000 çadır, 15.000 kazma kürek, binlerce erzak ve Ferdinand'ın altın tahtı ve otağı bıraktı.

Tiryaki Hasan Paşa'ya bu zaferi kazanınca beylerbeyi ünvanı verildi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Mohikan - avatarı
Mohikan
Ziyaretçi
18 Haziran 2010       Mesaj #3
Mohikan - avatarı
Ziyaretçi
Kuşatma öncesi durum

1600 yılında Avusturya'ya karşı ilerleyen Osmanlı ordusu Kanije kalesini ele geçirdi[1]. Kalenin komutanlığına Tiryaki Hasan Paşa getirildi. Kalede 7.000 civarında bir askeri kuvvete ek olarak cephane ve erzak bırakan Osmanlı ordusu geri çekildi. Bunu fırsat bilen Avusturyalılar 9 Eylül 1601'de Kanije kalesi önlerine geldiler. Avusturyalılar gelir gelmez, kalenin dış çevreyle olan bağlantılarını kestiler.
Kuşatmanın gelişmesi

Avusturya ordusu 150.000 kişi ve 47 büyük topa sahip idi. Orduda Avusturyalıların yanı sıra İtalya, İspanya, Malta ve Papalık askerleri vardı. Osmanlı Ordusu ise 7.000 yeniçeri ve küçük çaplı 100 civarında topu vardı. Bunun da yanında, az miktarda cephane ve erzağı vardı. Ayrıca, Haçlı Ordusu kalenin tüm dış bağlantılarını kesmiş bulunuyordu. Hasan Paşa ilk başlarda sadece tüfek atışı yapttırdı.
Haçlı Ordusunun komutanı Arşidük III. Ferdinand Osmanlı ordusunun topu olmadığını düşünüp saldırıya geçti. Bu tuzağa düşen Haçlı Ordusu, Osmanlı ordusunun aniden bütün toplarının ateşlemesi sonucu ağır kayıp verdi.
Verdiği ağır kayıptan sonra Haçlı Ordusu, daha sert bir şekilde saldırmaya başladı. Bir süre sert saldırılara direnen Tiryaki Hasan Paşa, artık kalenin sadece silahlarla savunalamayacağını anladı. Bunun sonucunda, aklına düşmanın psikolojisini bozarak onları geri çekilmeye zorlamak fikri geldi. İlk iş olarak kalenin dışında ölen askerlerin ceplerine kurmaca mektuplar koydu. Bu mektuplarda yazdığına göre, kalenin uzunca bir süre daha direnebilecek erzağı ve cephanesi bulunuyor; ayrıca Belgrad yakınlarında bulunan padişah ordularının her an orada olabileceği yazıyordu.
Bu yalanları duyan Arşidük Ferdinand, zaten kale hala düşmediği için sinirliydi, telaşlandı ve küplere bindi. Bunun sonucunda, saldırıları daha sıklaştırdı ve sertleştirdi. Ayrıca,Tiryaki Hasan Paşa'nın kellesini getirene, 40 köyü malikane olarak vereceğini söyledi. Saldırıların sertleştiğini ve sıklaştığını gören Tiryaki Hasan Paşa, yalan mektupların kendilerine zararlı olduğunu anladı. Ama aklına başka bir fikir geldi. Sürekli mehter marşı çaldırarak, sanki kalenin içinde sürekli şenlik yapılıyormuş gibi görünmekti bu fikir. Fikrini uygulamaya koyunca, Arşidük Ferdinand sinirinden delirdi. Her yerde avaz avaz bağırmaya başladı. Bütün askerlerini daha saldırgan yapmak için, onlara bağrıp durdu. Kanije Kalesi'nin illa ki düşmesini istiyordu.
Kuşatmanın 2. ayına yaklaşılırken, kaledeki cephane çok ciddi bir şekilde azalmış durumdaydı. Bu durum Tiryaki Hasan Paşa'yı kara kara düşündürüyordu. Aklına yapacak bir şey gelmemişti. Tam bu sırada, Yüzbaşı Ahmed Ağa imdadına yetişti. Gerekli maddeler temin edildiği takdirde, barut yapabileceğini söyledi. Bunun üzerine, tüm gerekli maddeler temin edildi, ve imalata başlandı.
Üretilen bu barut, 2-3 hafta kadar idare etti. Ama bu barut da bitmek üzereydi. Erzaklar da artık ihtiyaçları karşılayamıyordu.Bir de sert kış geliyordu. Bu şekilde kalenin müdafaası imkansızdı. Bu Tiryaki Hasan Paşa'yı umutsuz bir şekilde düşünmeye sevk etti. Ama aklına son bir çare geldi. O da olmazsa, bu kale düşecekti. Gece baskını (huruç) yapılacaktı. Orduya haber salındı ve gece baskını içn hazırlıklara başlandı düşmana farkettirilmeksizin.
Kuşatmanın 73. gecesi,yani 18 Ekim 1601'de, Hasan Paşa ve kurmayları dahil Osmanlı kuvvetleri Haçlılara gece baskınını düzenledi. Arşidük Ferdinand az sayıdaki adamı ile kaçtı. Haçlı ordusu geride 47 büyük top, 14.000 tüfek, 60.000 çadır, 15.000 kazma kürek, binlerce erzak ve Ferdinand'ın altın tahtı ve otağı bıraktı.
Tiryaki Hasan Paşa'ya bu zaferi kazanınca beylerbeyi ünvanı verildi.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
13 Temmuz 2012       Mesaj #4
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Kanije Savunması
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Osmanlı ordularının Avusturyalılara karşı yaptığı savunma (1 Eylül-18 Kasım 1601). Kanije Kalesi, Macaristan'da Balaton Gölü'nün güneybatısında, Drava Nehri'ne akan bir suyun üzerindeki düz bir adada kuruluydu. Kale çevresi bataklık olduğundan ele geçirilmesi zor bir kale olarak tanınırdı. Osmanlı ordusu, bu kaleyi 1600 yılında ele geçirdi ve kalenin yıkılan yerleri onarılarak, 3.000 asker yerleştirildi. Kanije beylerbeyi unvanıyla, 87 yaşındaki Tiryaki Hasan Paşa kale komutanlığına atandı. Ertesi yıl Arşidük Ferdinand, 60.000 kişilik bir orduyla kaleyi kuşattı. Fakat daha kuşatmanın başında, Osmanlı birlikleri bir çıkış harekâtı yaparak düşmanın moralini bozdular. Bu yıpratma savaşı, kuşatmanın sonuna dek aralıklı olarak sürdü. Uzun süren kuşatma, Avusturya ordusunu büyük ölçüde yıprattı. Kış bastırdığında, Osmanlı ordusunun da yardıma geldiğini duyan Arşidük Ferdinand, geri çekilme kararı aldı. Avusturya ordusu geri çekilirken, Osmanlılar kaleden ani bir top ateşi açtılar ve ardından, kalede 600 kişi bırakarak, Avusturya ordusuna saldırdılar. Daha sonra Avusturya karargâhına girerek, Avusturya ordusunu kesin yenilgiye uğrattılar. Bu zaferden sonra Hasan Paşa, Padişah III. Mehmet tarafından vezirliğe yükseltildi.
In science we trust.

Benzer Konular

22 Ekim 2009 / Daisy-BT Turizm
15 Mart 2010 / Misafir Taslak Konular
28 Mayıs 2006 / KafKasKarTaLi Osmanlı İmparatorluğu
21 Haziran 2010 / _Yağmur_ Türkiye Cumhuriyeti
23 Mart 2010 / Misafir Taslak Konular