ORHAN GAZİ
(Söğüt 1281 - Bursa 1360),
Sponsorlu Bağlantılar
Osman Gazi ile Mal Hatun’un oğlu. Şehzadelik döneminde Bilecik ve Yarhisar kalelerinin fethinde önemli rol oynadı (1298). Bu arada tutsak alınan Yarhisar tekfurunun kızı Nilüfer Hatun (Holofira) ile evlendirildi. Bu evlilikten Süleyman (Paşa) ve Murat (sonradan Murat I) adlı iki oğlu dünyaya geldi. Babasının Burka tekfuru yönetimindeki müttefiklere karşı kazandığı Dinboz (Dimbaz) zaferi üzerine (1306) savaş alanından kaçan Kete tekfurunu Ulubat kalesinde kuşattı. Ulubat tekfurunun köprü kendilerinde kalmak koşuluyla kaleyi Türkler’e bırakmayı kabul etmesi üzerine yapılan sözleşme Osmanlılar’la yabancılar arasında yapılan ilk askeri anlaşma oldu. Babasının buyruğuna verdiği komutanlardan Konur Alp ile birlikte Karatekin, Ebesuyu, Karacebeş, Tuzpazarı, Kapıcık ve Keresteci kalelerini fethetti (1317).
Damla hastalığına tutulan Osman Gazi tarafından önce başkomutan vekiliğine (1320), hastalığın ilerlemesi yüzünden sonra da Orhaneli' nin (Atranos) fethi sırasında saltanat naipliğine (1324) getirildi. Böylece yönetsel ve askeri tüm yetkileri bir hükümdar gibi elinde topladı ve ardından çoktandır alınmasına çalışılan Bursa'yı kuşattı (1325). Bursa fethedildikten ve bu sırada ölen Osman Gazi vasiyeti gereği Bursa'da Gümüşlü kümbet’e gömüldükten sonra, ikinci osmanlı padişahı olarak tahta çıktı (1326). Üvey ağabeyi Alaettin Bey'i "Paşa" unvanıyla kendisine vezir atayan Orhan Gazi, komutanlarından Akça Koca ile Konur Alp aracılığıyla Aydos ve Saman- dıra’yı fethetti, devlet merkezini Yenişehir’den Bursa’ya taşıdı, kendi adına ilk osmanlı sikkesini kestirdi (1326-1327). Devlet kuruluşlarının temellerini atarak veziri Alaettin Paşa ile birlikte Divan örgütünü oluşturdu; vüzera ile ilmiye ve askeriyenin kıyafetlerini saptayan, toprak dağıtımını tımar yöntemine bağlayan yasalar çıkardı; "yaya” ve "müsellem" adıyla Osmanlı devletinin ilk sürekli ve düzenli ordusunu kurdu (1328-1329).
Bu arada, 8 000 kişilik bir kuvvetle İznik kentini kuşattı (1329). Ordusunun başında şehri kurtarmaya gelen Bizans imparatoru Andronikos III Palaiologos’u Maltepe'de (Pelekanon) yenerek İznik'e girdiyse de kalede savunmayı sürdüren ve bu arada yardım alan bizanslı askerlerin direnişi karşısında geri çekildi. Ertesi yıl İzmit'i kuşattığı sırada Bizans imparatorunun denizden donanmayla kentin yardımına gelmesi üzerine bir kez daha kuşatmayı kaldırmak ve şehri imparatora bıraktığına ilişkin bir barış antlaşması imzalamak zorunda kaldı (1330).
Ancak hemen ertesi yıl İznik kentiyle kalesini ele geçirdi ve İznik konsili’nin toplandığı ünlü Ayasofya kilisesi’ni camiye dönüştürdü (1331). OsmanlI devletinin ilk sadrazamı sayılan Alaettin Paşa'nın aynı yıl ölümü üzerine ikinci vezir şehzade Süleyman Paşa’yı onun yerine getirdi. Daha sonra Taraklı, Mudurnu, Göynük kasabalarıyla (1332) Gemlik fethedildi (1333); Balıkesir ve çevresi ele geçirilerek Karesioğulları beyliği’nin büyük bölümü osmanlı topraklarına katıldı (1336). İzmit ve Koyunhisar kalelerini (1337); ardında da Hereke, Yalova ve Armutlu kasabalarını (1338) fetheden Orhan Gazi, böylece İstanbul’a iyice yaklaştı. Bir yandan iç bunalımlarla, bir yandan da Rumeli’de sırp ve bulgar savaşlarıyla uğraşan Bizans imparatorluğu, fethedilen yerler OsmanlIlarda kalmak ve Şile ile Üsküdar yörelerine Türkler’in akın düzenlemeyeceklerine ilişkin güvence verilmek koşuluyla Orhan Gazi ile yeni bir barış antlaşması yapmak zorunda kaldı (1341).
Ölen imparator Andronikos lll'ün çocuk yaştaki oğlu ionnes V Palaiologos’a başkaldırıp bizans tahtında hak iddia eden İoannes VI Kantakuzenos, iç ve dış düşmanlarına karşı güçlü bir müttefik edinmek amacıyla türk hükümdarına 17 yaşındaki güzel kızı Theodora’yı vererek karşılığında damadından 6 000 türk askeri istedi (1346). Orhan Gazi, Kantakuzenos’a yardım etti. Böylece Karadeniz kıyılarına kadar Trakya'yı ele geçiren Kantakuzenos, sonunda İstanbul’u da kuşatarak, yine türk askeri sayesinde başkente girip hükümdarlığını resmen onaylattı (1347).
Aynı yıl damadı Orhan Gazi’yi kadını Theodora ve oğullarıyla birlikte Üsküdar’a çağırıp burada onuruna şölenler ve şenlikler düzenledi. Ancak, saltanatını güçlendirip İstanbul’da konumunu sağlamlaştırdıktan sonra Osmanlılar'a karşı bir haçlı seferi düzenlenmesi için papaya başvurdu. Başlangıçta bu haberlere inanmayan ve kaynatasından böylesi davranışlar beklemeyen Orhan Gazi, ancak imparatorun Türkler’in müttefiki olan Cenevizlilere karşı Venediklilerle anlaşması üzerine harekete geçerek Üsküdar ve Kadıköy ile Marmara adalarını fethetti (1352). Anadolu içlerine gönderdiği oğlu Süleyman Paşa, onun adına Eretnaoğulları’ndan Ankara’yı aldı; küçük Gerede beytiği’ni ortadan kaldırdı (1354).
Ardından Cenevizlilerden sağlanan gemilerle askerinin başında Rumeli’ye geçen Süleyman Paşa, burada önemli bir bizans üssü olan Çimpe (Tzympe) kalesini ele geçirdi. Aynı yıl Trakya’nın güney kıyılarındaki kentlerle kaleleri baştan başa yıkan büyük depremden yararlanarak Galibolu'yu alması üzerine Çimpe ile Gelibolu arasında uzanan kıyıları boydan boya osmanlı topraklarına katmış oldu. Daha sonra babasının Anadolu'dan gönderdiği türk göçmenleri bu kıyı boyuna yerleştirdi ve Gelibolu başta olmak üzere bölgedeki tüm kaleleri onartarak içlerine muhafızlar koydurdu. Böylece artık üç denizde kıyıları bulunan Osmanlı devleti, bu tarihten (1354) sonra iki anakara üzerinde yayılmış bir ülke kişiliğine büründü.
Bu fetihleriyle yetinmeyen Süleyman Paşa, ardından 4 yıl içinde Rumeli'de Bolayır, Tekirdağ, İpsala, Malkara, Hayrabolu, Keşan, hatta bazı kaynaklara göre Dimetoka, Çorlu ve Edirne kentleriyle yörelerini ele geçirdi (1354-1358). Ancak, bunlardan Dimetoka, Keşan, Çorlu ve Edirne, ilk Rumeli fatihi şehzade Süleyman Paşa öldükten (1359) sonra BizanslIlar tarafından geri alındı. Genç ve yiğit oğlu Süleyman Paşa’nın acısına dayanamayan yaşlı Orhan Gazi de ertesi yıl öldü (1360). Bunun üzerine oğlu Murat I ardılı oldu.
Orhan Gazi öldüğünde, Anadolu ve Rumeli'deki osmanlı topraklarının yüzölçümü, babasından devraldığı ülkeyi yaklaşık iki katı genişletmiş olarak, 60 000 km2 idi. Osman Gazi'nin bir anakara ve iki deniz kıyısı üzerinde bıraktığı beyliği, iki anakara ve üç deniz kıyısı üzerinde uzanan önemli bir türk devleti durumuna getirdi. İstanbul ve Çanakkale boğazlarına egemen olarak çember içine aldığı Bizans imparatorluğu’nun Anadolu'daki topraklarını Şile ve Biga ile osmanlı ülkesi dışında kalan Alaşehir, Karadeniz Ereğlisi gibi birkaç kentle sınır olacaktı. Ûte yandan, Karesi ve Gerede beyliklerini ülkesinin topraklarına katmakla Anadolu yakasındaki türk nüfusunu artırarak Rumeli yakasındaki fetihleriyle çoğalan rum nüfusuna karşılık topluluklar arasında bir denge sağlamayı başardı. Yaşamının büyük bölümünü savaş alanlarında at sırtında, devletinin yeni atılan temellerini sağlamlaştırma yolunda geçirmiş olan Orhan Gazi, osmanlı tarihinin seçkin hükümdarlarından biridir. Türbesi Bursa'da, babası Osman Gazi’nin yanındadır.
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 5 Nisan 2017 22:36