31 Mart Olayı

II. Meşrutiyet’in ilanından (1908) sonra İstanbul’da yönetime karşı girişilen ayaklanma.
Sponsorlu Bağlantılar
Rumi tarihle 31 Mart 1325’te (13 Nisan 1909) çıktığı için bu adla anılmıştır.
Meşrutiyetçi hareketin en güçlü kanadı olan ittihat ve Terakki Cemiyeti’nin iktidarı tam ele geçiremeyerek dolaylı bir denetim kurması, siyasal istikrarsızlığa yol açmış, halk arasında da yaygın çalkantılar doğurmuştu. Bu koşullar bütün muhalefet gruplarının kısa sürede İttihat ve Terakki’ye karşı birleşmelerine zemin hazırladı. Siyasal istikrarsızlık ve çatışmalar, İttihat ve Terakki’ye muhalefet eden tanınmış gazetecilerin öldürülmesiyle daha da şiddetlendi. Derviş Vahdeti’nin yayımladığı ve yer yer Prens Sabaheddin’in ademimerkeziyetçi görüşlerine de yer veren Volkan gazetesi, Ittihad-ı Muhammedi Cemiyeti’nin yayın organı durumuna geldikten sonra özellikle din adamları ve İttihat ve Terakki’nin uygulamalarından zarar gören alaylı subaylar üzerinde etkili oldu.
12 Nisan’ı 13 Nisan’a bağlayan gece, Taksim Kışlası’ndaki Avcı Taburu’na bağlı askerler subaylarına karşı ayaklanarak kendilerine önderlik eden din adamlarının peşinde Heyet-i Mebusan’ın önünde toplandılar ve ülkenin şeriata göre yönetilmesini istediler. Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti ayaklanmacılarla uzlaşma yolunu seçti ve hükümet üyeleri tek tek istifa ettiler.
Ayaklanma Heyet-i Mebusan üzerinde de etkili oldu. O gün İttihat ve Terakki üyesi mebuslar, can güvenlikleri olmadığı için meclise gitmediler. Bazıları İstanbul’dan uzaklaşırken, bazıları da kent içinde gizlendi. Bu sırada ayaklanmacılar İttihatçı subaylarla mebusları buldukları yerde öldürüyorlardı. Hükümetin ve meclisin etkisiz kalmasıyla, II. Abdülhamid (hd 1876-1909) yeniden duruma egemen oldu. Ayaklanmayı başlatan muhalefet ise, herhangi bir programdan yoksun olduğundan önderliği elde edemedi.
İstanbul’da denetimi elinden kaçıran İttihat ve Terakki asıl güç merkezi olan Selanik’teki 3. Ordu’yu harekete geçirdi. Böylece ayaklanmayı bastırmak üzere Hareket Ordusu kuruldu. Ayaklanmacılar 23 Nisan’ı 24 Nisan’a bağlayan gece İstanbul’a girmeye başlayan Hareket Ordusu’na başarısız bir direniş çabasından sonra teslim oldular. Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan da bir gece önce Yeşilköy’de toplanarak Hareket Ordusu’nun girişiminin meşruluğunu onaylamışlardı.
Ayaklanmanın bastırılmasından sonra sıkıyönetim ilan edildi ve ayaklanmacıların önderleri divanıharpte yargılanarak ölüm cezasına çarptırıldılar. Muhalefet hareketi önemli kayıplara uğradı. Ama en önemli Meclis-i Umumi Millî adı altında kte toplanan Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Âyan’ın 27 Nisan’da II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesini, yerine V. Mehmed’in geçirilmesini kararlaştırmasıydı.

Ayrıca Abdülhamid’in İstanbul’da kalması da sakıncalı bulunarak Selanik’te oturması uygun görüldü. Divanıharp II. Abdülhamid’i yargılamak istediyse de, yeni kurulan Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti bunu kabul etmedi. 31 Mart ayaklanmasının meşrutiyete mi yoksa İttihat ve Terakki’ye mi karşı olduğu, şeriatçı bir düzeni mi yoksa liberal meşrutiyeti mi amaçladığı tam olarak aydınlatılabilmiş değildir. Hareketin karmaşık ve kendiliğinden yapısı da bu türden kesin çözümlemeleri güçleştirmektedir.
Tarihçiler ayaklanmaya ilişkin olarak, İngiltere’nin de ..kışkırttığı gerici bir komplo görüşünden, asker-sivil bürokrasiye karşı halktan gelen bir direniş varsayımına kadar uzanan farklı yorumlar getirmişlerdir.
31 Mart Olayı’nın önemli sonuçları ise İttihat ve Terakki’nin asıl destekçisi olan mektepli subayların siyasal iktidar üzerindeki denetimlerini artırmaları, örgütün rakipleri karşısında daha da güçlenmesi ve Kanun-ı Esasi’de yapılan değişikliklerle önce parlamenter bir monarşiye sonra tek parti rejimine geçilmesi oldu.
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 13 Nisan 2017 04:08
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.