Ziyaretçi
Osmanlı Devleti'nde İç Oğlanı
Saray hizmetine alınıp, devlet hizmetleri için yetiştirilen devşirmelere verilen ad.
Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk defa içoğlanı yetiştirilmesine, Yıldırım Bayezid döneminde (1389-1402) başlandı. Fatih Sultan Mehmed devrinde (1451-1481) ise, içoğlanı yetiştirilmesi usulü, belirli bir sisteme kavuşturuldu. Buna göre, İstanbul a getirilen devşirmeler, Arz Odasında tek tek padişaha gösterilir, içlerinden zeki, becerikli ve yakışıklı olanlar, içoğlanı adayı olarak, İskender Çelebi, Edirne, İbrahim Paşa ve Galata saraylarındaki Enderun mekteplerine ayrılırlardı.
Bunlardan başka, Bosna dan devşirilen ve potur oğlanları denilen Müslüman Boşnak çocukları da, saray için alınırlardı. Ortalama 400 kişiden meydana gelen içoğlanı adayları, dört ayrı koğuşta, altı yıllık bir eğitim ve terbiyeye tâbi tutulurlardı. Buna göre, birinci koğuşta dil ve gramer, İslâmî edep ve terbiye; ikinci koğuşta askerî eğitim, binicilik, ok atmak, mızrak kullanmak, cirit vs. oynamak; üçüncü koğuşta hizmet ve sanat dersleri, yalnızca 40 kişinin alındığı dördüncü koğuşta ise, padişahın özel hizmetleriyle ilgili olarak, kâtiplik, kâhyalık, berberlik, terzilik gibi meslekleri öğrenirlerdi.
Edirne, Galata ve İbrahim Paşa saraylarında tahsil ve terbiye gördükten sonra, kabiliyet gösterenler, çıkmalarda ya asker olarak, kapıkulu süvari ocaklarına geçerler, yahut Yeni Saray daki (Topkapı Sarayı) Enderûn-ı hümâyûna alınırlardı.
İçoğlanların, oda denilen koğuşları muntazamdı. Yiyecekleri boldu. Her oda efradının, isim ve künyesiyle yevmiyeleri miktarını gösteren maaş defterleri vardı. Maaşları, diğer ulûfeler gibi üç ayda bir verilirdi. Elbise, ayakkabı vs. ihtiyaçları, hep saray tarafından temin edilirdi. Pek sıkı bir inzibat ve kontrol altında yetiştirilen bu çocuklar, tam bir itaat ve terbiyeye sahiptiler. Bazı yabancı tarihçiler, içoğlanı tabirine bakarak, bunların uygun olmayan işlerde kullanıldıklarını yazmışlardır. İslâm ve Osmanlı düşmanı bazı romancılar da, bu yanlış bilgilere, hayal mahsullerini de katarak, padişahlara çirkin iftiralarda bulunmaktadırlar. Oysa, burada oğlan tabiri, delikanlı yahut ona yakın erkek demek olup, bunların yetişmelerinin İslâmiyet'e uygunluğu ve hangi hizmetlerde kullanıldıkları, teşkilâtlarında açık olarak görülmektedir. Nitekim, içoğlanları içinden, 16. ve 17. yüzyıllarda, büyük sanatkârlar ve devlet adamları yetişti. Enderûn-ı hümâyûndaki eski görevlerin yerini modern müesseselerin alması ve devşirme sisteminin bozulması sebebiyle önemini kaybeden içoğlanı uygulaması, 1833 te ortadan kalktı.
Sponsorlu Bağlantılar
Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk defa içoğlanı yetiştirilmesine, Yıldırım Bayezid döneminde (1389-1402) başlandı. Fatih Sultan Mehmed devrinde (1451-1481) ise, içoğlanı yetiştirilmesi usulü, belirli bir sisteme kavuşturuldu. Buna göre, İstanbul a getirilen devşirmeler, Arz Odasında tek tek padişaha gösterilir, içlerinden zeki, becerikli ve yakışıklı olanlar, içoğlanı adayı olarak, İskender Çelebi, Edirne, İbrahim Paşa ve Galata saraylarındaki Enderun mekteplerine ayrılırlardı.
Bunlardan başka, Bosna dan devşirilen ve potur oğlanları denilen Müslüman Boşnak çocukları da, saray için alınırlardı. Ortalama 400 kişiden meydana gelen içoğlanı adayları, dört ayrı koğuşta, altı yıllık bir eğitim ve terbiyeye tâbi tutulurlardı. Buna göre, birinci koğuşta dil ve gramer, İslâmî edep ve terbiye; ikinci koğuşta askerî eğitim, binicilik, ok atmak, mızrak kullanmak, cirit vs. oynamak; üçüncü koğuşta hizmet ve sanat dersleri, yalnızca 40 kişinin alındığı dördüncü koğuşta ise, padişahın özel hizmetleriyle ilgili olarak, kâtiplik, kâhyalık, berberlik, terzilik gibi meslekleri öğrenirlerdi.
Edirne, Galata ve İbrahim Paşa saraylarında tahsil ve terbiye gördükten sonra, kabiliyet gösterenler, çıkmalarda ya asker olarak, kapıkulu süvari ocaklarına geçerler, yahut Yeni Saray daki (Topkapı Sarayı) Enderûn-ı hümâyûna alınırlardı.
İçoğlanların, oda denilen koğuşları muntazamdı. Yiyecekleri boldu. Her oda efradının, isim ve künyesiyle yevmiyeleri miktarını gösteren maaş defterleri vardı. Maaşları, diğer ulûfeler gibi üç ayda bir verilirdi. Elbise, ayakkabı vs. ihtiyaçları, hep saray tarafından temin edilirdi. Pek sıkı bir inzibat ve kontrol altında yetiştirilen bu çocuklar, tam bir itaat ve terbiyeye sahiptiler. Bazı yabancı tarihçiler, içoğlanı tabirine bakarak, bunların uygun olmayan işlerde kullanıldıklarını yazmışlardır. İslâm ve Osmanlı düşmanı bazı romancılar da, bu yanlış bilgilere, hayal mahsullerini de katarak, padişahlara çirkin iftiralarda bulunmaktadırlar. Oysa, burada oğlan tabiri, delikanlı yahut ona yakın erkek demek olup, bunların yetişmelerinin İslâmiyet'e uygunluğu ve hangi hizmetlerde kullanıldıkları, teşkilâtlarında açık olarak görülmektedir. Nitekim, içoğlanları içinden, 16. ve 17. yüzyıllarda, büyük sanatkârlar ve devlet adamları yetişti. Enderûn-ı hümâyûndaki eski görevlerin yerini modern müesseselerin alması ve devşirme sisteminin bozulması sebebiyle önemini kaybeden içoğlanı uygulaması, 1833 te ortadan kalktı.